- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.558
- 598
- Konu Sahibi Yokuspokus
- #1
Selamlar, nasılsınız kızlar? Nasıl gidiyor?
Benim şu ara her bir şey üst üste... Bi yandan abiye belirlemeye çalışırım, terzi şu bu halledilecek, bir yandan kurs kayıt işlemleri ile uğraşırım ona evrak götür, buna ön başvuru yap, şu tarihi takip et. Bir yandan kardeşimin tayin işlemleri tamamlamış onu yolculuyoruz, annemler peşine takılmış, netten gideceği şehirde, çalışacağı yere yakın eşyalı uygun daire bakın dur iletişime geç ayarla, öbür yanda oğlan kudurur canı sıkılır gezdir, arabanın marş moturunun başına çıkılmış (Sanırım çalışan arabaya marş basmış eşim, farkında olmadan, kıvırıyor dilime dolayacağım diye. "Alla alla bi anda olmuş haberim yok" filan hallerinde, ben de yemiş gibi yapıyorum, hiç uğraşacak modda değilim )... Kplerin tv sorun çıkarmış, onun servisine bakıverelim, yeni tv tarayalım uygun fiyatlı...
Bir hengame.
Her tarih, her harcama, her vakitsizlik, her şey bi üst üste gelir; benim için bir şeyler önemliyse.
Çünkü üst üste gelmezse, hayatın tadına varamam, eksikliğini çekeceğim şeyler olur, sıkıntıdan yeni sivilceler çıkaramam mesela, ya da gözümü kapar derin derin uyurum, mesela bi rahat filan ederim maazallah. Olacak şey mi?
Hadi hepsi çözümü basit şeyler, illa çözümlenecek öyle de böyle de.
Ama geleneksel olarak "Annemle delirmeceler" sezonuna da bugün itibariyle girdik. Esas sorun bu.
"Önce destek ol, sonra cay; önce tamam de, sonra yan çiz, önce önemse yük hafiflet, sonra geri çekil yığ" ... Bu annemle, konu resim olunca aramızdaki iletişim ve hayatlarımızı düzenleme biçimi.
Geçen sezon, kursa az zaman kala olay çıkardı, küsüştük; el mahkum yine kendimi çiğnetti bana.
Ben de işi pişkinliğe vurdum yeter ki işim görülsün "He he" diyivereyim aman, kendi anam nasılsa el mi dedim. (Konu uzun olacak zaten, bi de bunu yazmayayım)
Bu sene de tutturmuş "Ben de gidiyorum" diyor bana.
Kardeşimin peşinden gidecekmiş, şehre alışana kadar (Bir sene diyor bi de) onla yaşayacakmış, neden olmasınmış, zaten sıkılmışmış. Olsun da; yine bana söz verdikten sonra bari yapma değil mi?
Bi de gelmiş bana "Aaağğğ... Oğlana kim bakçak peki?" diyor. Sanki bizden haberi yok kadının, öyle bi şaşkınlıkla.
Hafif sinirliyim, bölük pörçük yazıyorum kusura bakmayın, şuraya yazıp rahatlayayım dedim, daha bi sinirlendim de aklıma geldikçe.
Olay şöyle gelişti:
Benim planlarımdan haberdar kendisi, bu sene daha ciddi çalışacağımı biliyor.
Bunu geçen sene yaptığım başlangıçta konuştuk; beni iki sene idare et anne evde delirmek üzereyim ve bu geç kalmışlık hissiyle baş edemiyorum diye. Tam destek hep destek olacağına dair sözlerini verdi, başta beni yokuşa sürdü ama sağ olsun oğlana, benim yokluğumda gayet iyi baktı. Ondan başkasına da çocuğu emanet konusunda güvenemem, bilir.
Bu sene okul hazırlığı ve bir başka sertifika için başlayacağımı biliyor, konuşuldu.
Kardeşim İzmir-Manisa tarafına gidiyor, çok istediği bir hastane vardı ve direkt oraya girdi.
Önceden şehri araştırdığı/gittiği için biliyor.
Zaten İzmir'de tanıdıklar da var.
Her şey yolunda.
Ama kadın tutturmuş "Kızım oralara alışana kadar yanında kalacağım" diyor.
Dedim "Allah aşkına anne, X üni.ye giderken bu kadar delirmedin, o zaman daha küçüktü, şimdi niye peşine takılıyorsun?" "Olsun, o zaman ev arkadaşları vardı yanında, hepsiyle de tanışmıştım, içim rahattı, yakındı, bildiğimiz yerdi zaten" diyor.
"E anne ben tek başıma gittim üni.ye, tek kaldım, niye benim peşime takılmadın?" diyorum. "Kardeşin senden daha duygusal sessiz, sen çaçaronsun, yalnızlık seversin zaten. Gelmemi de sen istememiştin hem" diyor. Kardeşim diyor oradan "Anne, ben de istemiyorum gelmeni, düzenini bozmanı, gerek yok koca kızım ya" "Yok olmaz içim rahat etmez" diyor. Vay arkadaş ya... Buna benzer bi konuşma yaşadık işte; kadının illa da gidesi var, tutamıyoruz.
"E ama benim kurs ne olacak, anne söz verdin" diyorum, "Hakikaten senin kurs ne olacak, oğlana kim bakacak?" diyor dalga geçer gibi. "Ben milletin keyfini beklemeye, ömrümün böyle çürütülmesine, söz verilip tutulmamasına alıştım zaten, sorun değil" diyorum sitemvari, "E işte alışkınsın sen. Zaten ben yokken babanı da yalnız bırakmazsın, babanla da ilgilenirsin. Bir sene daha bekleyiver" diyor oradan Allah'ım saçımı yolacaktım ya sinirden.
Hep tekerime çomak sokulsun, hep son anda dönülsün, hep ben bekleyivereyim, hep onların planı için ben ödün verip yolumdan sapayım... Senelerdir yaşanan bu; hevesim kursakta bırakılsın, son anda bi şeylerden cayılsın ben oturma organı gibi ortada kalayım... Bende de var az mallık, işte huyu belli kadının, niye anneni planın taşıyıcı ayaklarından biri yaparak plan kuruyorsun???
Anne diye niye her seferinde kanıyorsun ya?!
Konuştuk, sarıldık, ağlaştık, sözleştik, aylardır güllü ballı gidiyoruz diye eski annen niye değişti sanıyorsun hemen?!
Ya beni ciddiye almıyor ya bu kadın sanırım.
Ailem içinde ciddiye alınmıyorum ya.
Tülay'a bağladım yeminle, ezik miyim la ben diye geziyorum artık kendimi sorguluyorum.
Benim şu ara her bir şey üst üste... Bi yandan abiye belirlemeye çalışırım, terzi şu bu halledilecek, bir yandan kurs kayıt işlemleri ile uğraşırım ona evrak götür, buna ön başvuru yap, şu tarihi takip et. Bir yandan kardeşimin tayin işlemleri tamamlamış onu yolculuyoruz, annemler peşine takılmış, netten gideceği şehirde, çalışacağı yere yakın eşyalı uygun daire bakın dur iletişime geç ayarla, öbür yanda oğlan kudurur canı sıkılır gezdir, arabanın marş moturunun başına çıkılmış (Sanırım çalışan arabaya marş basmış eşim, farkında olmadan, kıvırıyor dilime dolayacağım diye. "Alla alla bi anda olmuş haberim yok" filan hallerinde, ben de yemiş gibi yapıyorum, hiç uğraşacak modda değilim )... Kplerin tv sorun çıkarmış, onun servisine bakıverelim, yeni tv tarayalım uygun fiyatlı...
Bir hengame.
Her tarih, her harcama, her vakitsizlik, her şey bi üst üste gelir; benim için bir şeyler önemliyse.
Çünkü üst üste gelmezse, hayatın tadına varamam, eksikliğini çekeceğim şeyler olur, sıkıntıdan yeni sivilceler çıkaramam mesela, ya da gözümü kapar derin derin uyurum, mesela bi rahat filan ederim maazallah. Olacak şey mi?
Hadi hepsi çözümü basit şeyler, illa çözümlenecek öyle de böyle de.
Ama geleneksel olarak "Annemle delirmeceler" sezonuna da bugün itibariyle girdik. Esas sorun bu.
"Önce destek ol, sonra cay; önce tamam de, sonra yan çiz, önce önemse yük hafiflet, sonra geri çekil yığ" ... Bu annemle, konu resim olunca aramızdaki iletişim ve hayatlarımızı düzenleme biçimi.
Geçen sezon, kursa az zaman kala olay çıkardı, küsüştük; el mahkum yine kendimi çiğnetti bana.
Ben de işi pişkinliğe vurdum yeter ki işim görülsün "He he" diyivereyim aman, kendi anam nasılsa el mi dedim. (Konu uzun olacak zaten, bi de bunu yazmayayım)
Bu sene de tutturmuş "Ben de gidiyorum" diyor bana.
Kardeşimin peşinden gidecekmiş, şehre alışana kadar (Bir sene diyor bi de) onla yaşayacakmış, neden olmasınmış, zaten sıkılmışmış. Olsun da; yine bana söz verdikten sonra bari yapma değil mi?
Bi de gelmiş bana "Aaağğğ... Oğlana kim bakçak peki?" diyor. Sanki bizden haberi yok kadının, öyle bi şaşkınlıkla.
Hafif sinirliyim, bölük pörçük yazıyorum kusura bakmayın, şuraya yazıp rahatlayayım dedim, daha bi sinirlendim de aklıma geldikçe.
Olay şöyle gelişti:
Benim planlarımdan haberdar kendisi, bu sene daha ciddi çalışacağımı biliyor.
Bunu geçen sene yaptığım başlangıçta konuştuk; beni iki sene idare et anne evde delirmek üzereyim ve bu geç kalmışlık hissiyle baş edemiyorum diye. Tam destek hep destek olacağına dair sözlerini verdi, başta beni yokuşa sürdü ama sağ olsun oğlana, benim yokluğumda gayet iyi baktı. Ondan başkasına da çocuğu emanet konusunda güvenemem, bilir.
Bu sene okul hazırlığı ve bir başka sertifika için başlayacağımı biliyor, konuşuldu.
Kardeşim İzmir-Manisa tarafına gidiyor, çok istediği bir hastane vardı ve direkt oraya girdi.
Önceden şehri araştırdığı/gittiği için biliyor.
Zaten İzmir'de tanıdıklar da var.
Her şey yolunda.
Ama kadın tutturmuş "Kızım oralara alışana kadar yanında kalacağım" diyor.
Dedim "Allah aşkına anne, X üni.ye giderken bu kadar delirmedin, o zaman daha küçüktü, şimdi niye peşine takılıyorsun?" "Olsun, o zaman ev arkadaşları vardı yanında, hepsiyle de tanışmıştım, içim rahattı, yakındı, bildiğimiz yerdi zaten" diyor.
"E anne ben tek başıma gittim üni.ye, tek kaldım, niye benim peşime takılmadın?" diyorum. "Kardeşin senden daha duygusal sessiz, sen çaçaronsun, yalnızlık seversin zaten. Gelmemi de sen istememiştin hem" diyor. Kardeşim diyor oradan "Anne, ben de istemiyorum gelmeni, düzenini bozmanı, gerek yok koca kızım ya" "Yok olmaz içim rahat etmez" diyor. Vay arkadaş ya... Buna benzer bi konuşma yaşadık işte; kadının illa da gidesi var, tutamıyoruz.
"E ama benim kurs ne olacak, anne söz verdin" diyorum, "Hakikaten senin kurs ne olacak, oğlana kim bakacak?" diyor dalga geçer gibi. "Ben milletin keyfini beklemeye, ömrümün böyle çürütülmesine, söz verilip tutulmamasına alıştım zaten, sorun değil" diyorum sitemvari, "E işte alışkınsın sen. Zaten ben yokken babanı da yalnız bırakmazsın, babanla da ilgilenirsin. Bir sene daha bekleyiver" diyor oradan Allah'ım saçımı yolacaktım ya sinirden.
Hep tekerime çomak sokulsun, hep son anda dönülsün, hep ben bekleyivereyim, hep onların planı için ben ödün verip yolumdan sapayım... Senelerdir yaşanan bu; hevesim kursakta bırakılsın, son anda bi şeylerden cayılsın ben oturma organı gibi ortada kalayım... Bende de var az mallık, işte huyu belli kadının, niye anneni planın taşıyıcı ayaklarından biri yaparak plan kuruyorsun???
Anne diye niye her seferinde kanıyorsun ya?!
Konuştuk, sarıldık, ağlaştık, sözleştik, aylardır güllü ballı gidiyoruz diye eski annen niye değişti sanıyorsun hemen?!
Ya beni ciddiye almıyor ya bu kadın sanırım.
Ailem içinde ciddiye alınmıyorum ya.
Tülay'a bağladım yeminle, ezik miyim la ben diye geziyorum artık kendimi sorguluyorum.