Anket Anayasa değişikliği için referandumda oyunuz ne olacak ?

Anayasa değişikliği için referandumda oyunuz ne olacak ?

  • Evet

    OY: 590 27,1%
  • Hayır

    OY: 1.587 72,9%

  • Ankete Katılan
    2.177
Demem o dur ki, burada çekişip birbirinizi aşağılamak yerine madem bir referandum olacak, maddeleri tek tek gözden geçirip neye ne sebeple Evet/Hayır oyu kullanacağınızı düşünün, birkaç maddeye takılı kalmadan, siyasi partilere olan sempati veya antipatinizi bir kenara bırakarak, zira bugün bu partiler siyasiler var 10 sene sonra yenileri olacak, olabilecek her değişiklik siyasileri değil bizi halkı etkileyecek.
Ben kendi adima oyle yaptim zaten neye neden karsi çıktığımı bilerek Hayır diyorum. Burada birbirine anlatarak da olmaz bu iş. Hukukcu olmayanların maddelerdeki dolambacli yollari anlamasi icin hukukcularin anlattıklarıni dikkate almalilar
 


Arkadaşlar bu kadar hakaretle aşağılamalarla yaptığınız eleştirilerle ne kadar sağlıklı ifade edebilirsiniz kendinizi. #Hakaret ve yaftalamayla kimin fikrinin değiştini gördünüz bugüne kadar. Şahsen kimse benim değerlerimi aşağılıcı bir tavırda eleştirdiği sürece düşüncelerimi değiştiremez bana akıl veremez yada benimle konuşmasına müsade edemem .Saygı yoksa konuşulacak konuda yoktur.
Dış dünyadan bir örnek videoyu sonuna kadar izlemesini tüm kk üyelerine tavsiye ederim.Lütfen sağ sol söylemine takılmadan tarafsız izleyin. Anlatmak istediğim sağcı şöyle solcu böyle davası değil.artık insanları ötekileştirmeyi bırakıp sağlıklı tartışmayı öğrenelim öğretelim.!
Biz bu ülkenin vatandaşlarıyız arkadaşlar hepimiz ırk dil din mezhep görüş ayrımı olmaksızın kardeşiz biriz türkiye cumhuriyetinde .Hepimizi

İlk olarak Kazen'in sorduğu soruyu görmedim.
Konuyu sürekli takipte değilim.

Madem merak ediyorsunuz açıklayayım.
Varsa yoksa eski konuları neden millet sürekli servis ediyor hiç düşündünüz mü?
Akp bu ülkede bir dönemdir iktidar değil. Tam 4 dönemdir iktidar. O eski konuların bir çoğunu akp kapsıyor.

İktidar partisi olmak yani hükümeti yönetmek, ülkenin refahı, barışı, huzuru, ekonomisi, kültürü, dış siyaseti gibi konuları iyileştirmek ve geliştirmek, bunlar için çalışmalar yapması demektir.

'' insanların can güvenliğini sağlamak'' birinci amaçları olması gerekir.

2015 hazirandan bugüne benim saydığım 25 patlama gerçeklemiş.
Bunların 19!u Ya başkanlık ya kaos söyleminden sonra olanlar.

Ülkede can güvenliğimiz tehdit altında yaşıyoruz? Kalabalık alanlar korkumuz oldu. Sindirilmeye çalışıyouz. Bakın bunu terör organları yapmıyor. Terörü engelleyemeyenler yapıyor. Akp çözüm süreci ile birlikte terörü kırsaldan şehir merkezine kendi elleriyle taşıdı. Ben bunu akp karşıtı olduğum için söylemiyorum. İzlediği yanlış politikalar sonucu bunlar oldu. Kabul ediyor mu? Etmiyor ve hala diretiyor.

Ülkede günden güne ayrımcılık artıyor. Bunu biz mi yapıyoruz Allah aşkına? Sırf akp karşıtlığı olan kişileri ülkeyi bölmekle suçlayanlar var. Bu ülkede sadece '' sağ-sol '' davası varken şimdi herkesin saydığı ve tekrar etmekten usanmayacağımız ırkçılık, mezhep, cinsiyet ayrımclığı ortaya çıktı. Bunu çıkaran ve körükleyen akpdir.
Türkiye, kadın erkek eşitliğinde 142 ülke arasında 125’inci sırada yer alıyor. Cinsiyet ayrımı o kadar vahim ki, akp döneminde kadına yönelik şiddet ve taciz olayları, kadınların evde oturması gerekliliği bunu gözler önüne seriyor.

Sen bir kadınsın. Sen kadın olarak bu ülkede özgürce yaşıyorsan bunu ATATÜRK'e borçlusun. Bu yok edilmeye çalışıyor günden güne. Kadınlar çalışmasın. Hamile kadınlar gezmesin, yok kadın mini etek giymesin. Ya hu çarşaflı kadınlara askıntılık eden zihniyet varken miti etek giyen mi suçlu oluyor? İnsanların içine kin ve nefret aşıladı.

Türkiye'nin eğitim seviyesi günden güne düşüyor. İktidar boyunca 6 adet milli eğitim bakanı farklı farklı politikalar izleyerek sistemi değiştirmeye (güya) iyileştirmeye çalıştır. Ne oldu?
2014 yılında yine OECD’nin açıkladığı eğitim araştırması sonuçlarında Türkiye’nin eğitimde sonuncu sırada olduğu ve 2014 Yaşam Kalitesi Raporu’nda ise, Türkiye ‘en zor yaşanılacak ülkeler’ arasına girdiği ifade ediliyor. Son 3 yılda dünya genelinde Türkiye, eğitim ve özellikle bilim-matematik alanında son sıralarda yer almasına rağmen AKP hükümeti yaptığı yanlış sistemleri hala düzeltme yoluna gitmiyor, gitmediği gibi daha beter hale getirdi 4+4 ile.!
Bak bir istatistik daha vereyim durumun vahamiyeti iyice anlaşılsın.
PISA 2015’in (Ulusalararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sonuçlarında Türkiye’nin sondan ikinci olduğu ve 2003 yılı seviyesine gerilediği görülmüştür.

Peki ülkenin yoksulluk ve işsizlik sorunu?
4 dönemde iktidar olan parti bu konuda iyileştirme yaptı mı? Yoksa işsizlik daha beter arttı mı? Yoksulluk daha çoğaldı mı.
Yaklaşık 10 milyon insanın soyal yardımlarla yaşamlarını sürdürdüğünü biliyor musunuz? Peki 15 milyonun yoksulluk sınırında olduğunu ve 3 milyon kişinin de açlık sınırı altında olduğunu? İşsizliğin %11.8 olduğunu?

Peki yıldan yıla artan dış borç? Ülke bütçesinin verdiği açıklar( Sadece 2016 yılında bile 29 milyar açık verdiğini biliyor musunuz) Günden güne artan yabancılara olan yükümlüğümüz?

Eki Görüntüle 1940359

İktidarları bounca her istedkilerini yaptılar. Kimseye hesap vermediler en büyük yolsuzluk davasının bile üstü örtüldü..
Peki ülke bu halde iken çözümü anayasa değişikliğinde bulan hükümet yanlılarına bunları söylemek ve göstermek neden mantıksız geliyor? Ben onu anlayamıyorum.
Bu sorunlar bir bütündür. Eğer bu yanlışlar sürekli ve art arta yapılmasa idi kimse sürekli bunların üzerinde durmazdı.


Ben size neden hayır dediğimi açıklayayım,
İlk soru
MAHKEMELERİN TARAFSIZLIĞI;

HSYK’nın yarısını, Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini Cumhurbaşkanı atayacak. Bu şekilde tarafsız bir mahkemenin olacağına inanıyor musunuz?
Gerçekten aklınız, beyniniz, mantığınız, vicdanınız bunu kabul ediyor mu?

Sınırsız bir yetkiye sahip başkan, bu başkanı suçlu bulunduğunda (suçu kanıtlamanız için ise önce 300 üyeyi bulup teklif vereceksiniz sonra 360 üye ile komisyona sevk kararı çıkartıracaksınız daha sonra 400 üye ile yüce divana sevk ettireceksiniz) onu kendi atadığı hakimler yargılayacaksa :) Nasıl tarafsızlıktan bahsedilebilir?

Yürütme, yargı, yasamanın bir kısmı elinde olan bir başkanı kim ne şekilde yargılayabilir?
Bütün gücün tek elde toplanması GAZİ MECLİSİMİZE hakaret sayılmaz mı? MECLİSİN ÜSTÜNLÜĞÜ nerede kalıyor?
TDK, Diktatör kavramı için şu açıklamayı öngörmüş
'' Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse'' ellerinizle bir diktatör yaratacaksınız!

%50 ile seçilmiş bir kişinin %100'e hükmetmesine izin vereceksiniz. Demokrasi, demokrasi diye haykırdığınız için yazıyorum bunu. Demokrasi bu mudur?
Egemenliğin kayıtsız şartsız tek bir kişinin elinde olması demokrasi midir?

Ülkede anayasadan dolayı kötüye giden bir durum yok!!
Bir ülkede istikrarsızlık varsa bunun tek sorumlusu yanlış uygulanan politikalardır.

Uyguladıklarını yanlış politikar yüzünden anayasa değiştirirsek her şeyi çözebiliriz adı altında bütün yetkinin bir kişi elinde toplanması ise milleti keriz yerine koymaktır.
Hem de bunu OHAL döneminde milleten kaçırarak alelacele yapmak istemeleri, tv de insanlara izlettirmeden sansürlü bir şekilde kaptıkaçtıya bağlamaları, milletin iradesini yok saydıkları anlamına gelir.

Anayasa değişikliği ile bana eğitimin, ekonominin, siyasetin iyileştirilebileceğinin garantisini veriyor musun?
Evet demenin bir mantığı vardır. Bu mantık çerçevesinde bana anayasa değişikliği ile iyileştirilecek olan şeylerin listesini ve açıklamasını yapabilir misiniz?

Siz bana bu yazdıklarım için mantıklı bir açıklama yaparsanız ben geriye kalan iki soruyu diğer yorumumda cevaplayacağım.

Saygılar.

Ve bu inisiyatiflerle şimdiki ve daha sonra ki CB neler yapabileceğini düşünmek bile korkutucu.
 
Yolladığınız linki okudum ve bazı maddeler çok korkutucu..şöyle ki;
Teklifte, TBMM'nin görevleri ve yetkileri; "kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, bütçe ve kesinhesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek, milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, TBMM üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek, anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek" olarak sıralanıyor.
Seçimler 4 yılda değil, 5 yılda bir yapılacak. Cumhurbaşkanı seçimleri de 5 yılda bir olacak ve seçmenler, iki seçim için aynı gün sandığa gidecek. Süresi biten milletvekili yeniden seçilebilecek.
Aynı şeyleri okuyup farklı sonuçlara varabiliriz elbette
Önemli olan körü körüne karar vermemek
Öğrenelim tartışalım bilerek seçim yapalım
Şimdiye kadarki sayfaların çoğu karşılıklı suçlama ile dolu
Herkez birbirini küçümseme derdinde
En azından konu olması gerektiği hale gelir
 
evet dıyenler olaya sempatıklık gozuyle bakmayın. egemenlık kayıtsız sartsız MİLLETİNDİR'
burada konu evlatlarımız, vatanımız! en kötü dönemleri yasıyoruz. kandırıldıgını soyleyen bi c. baskanının elınde olamaz her sey. ileride kardeş kardeşe düşman olur böyle gıderse. her seyı üst üste yaşadık bi savaş kaldı şuan yaşamadıgımız. ekonomı bk gibi. kimsenın işi gücü yerınde degıl. hergn şehit, patlama haber. sırf kar etmek için elektırık suları kestıler kaç gün, neymiş calısma varmıs!
kımse kımsenın ana babası, evladı cocugu degıl. söz konusu VATAN!! lütfen kişi için oy vermeyın
5-10 yıl sonra kıyamet kopmaz belki! cocuklarınızı düşünün
 
Son düzenleme:
Zina 2005'ten önce zaten suçtu, hiçbir chpli de bağırmadı. Suç olmaktan çıkaran akp suçlu yine chp mi yani:KK70: İkiyüzlülük mü? Evet.
peki bugun yeni bir yasayla zina yasak olsa chp bagirmayacakmi??
benim burda vurgulamak istediğim ákpnin belli kesime hiçbir sekilde yaranamamasi!
zina yasak olmaktan cikinca neden cikarildi Müslüman degillermi
zina bugun yasaklanacak olsa bu seferde hayat tarzına müdahale

argo bir cümle varda bu konuda yazmiycam... anlamissinizdir.
 
Ara ara konuya bakıyorum, ülke KK kadınlarından ibaret değil diye şükredilmiş, sizlerde bu platformun üyelerisiniz birbirimizi küçümser gibi yazmayalım lütfen.
Birde hatırlatma, tamam bölüm yeniden aktif edildi lakin kurallar aynen devam. Siyasi polemik karşılıklı alay etmeye, hakarete, küçümsemeye dönmedikçe yapılabilir, hakaret vb yasak, yasalara aykırı yazılar yasak.
 
Ara ara konuya bakıyorum, ülke KK kadınlarından ibaret değil diye şükredilmiş, sizlerde bu platformun üyelerisiniz birbirimizi küçümser gibi yazmayalım lütfen.
Birde hatırlatma, tamam bölüm yeniden aktif edildi lakin kurallar aynen devam. Siyasi polemik karşılıklı alay etmeye, hakarete, küçümsemeye dönmedikçe yapılabilir, hakaret vb yasak, yasalara aykırı yazılar yasak.
Küçümsemeden olmaz ki başkanım
İlle ötekileştirmem lazım
Karşımdakinin ezik olduğunu ilan etmeden
Partisinin yanlışlarını yüzüne vurmadan
Düşüncemi nasıl savunayım
Başkanlık sistemi , anayasa değişikliği bunlardan bağımsız konuşulamaz :işsiz:
 
peki bugun yeni bir yasayla zina yasak olsa chp bagirmayacakmi??
benim burda vurgulamak istediğim ákpnin belli kesime hiçbir sekilde yaranamamasi!
zina yasak olmaktan cikinca neden cikarildi Müslüman degillermi
zina bugun yasaklanacak olsa bu seferde hayat tarzına müdahale

argo bir cümle varda bu konuda yazmiycam... anlamissinizdir.

ben kendi adıma konuşayım o zaman. yaptıkları bir güzel şey varsa aynı anda beş daha beter düzenleme yaptılar. yaranamamak değil; terazi şaşıyor.

ben size yaşam tarzına müdahalelerden kısa bir kesit sunayım. asıl link şu: http://bianet.org/bianet/toplum/182375-erdogan-in-ve-akp-nin-14-yillik-yasam-tarzina-mudahaleleri

bianetten alıntı olarak da şuraya bırakıyorum:

"Bunları da bireysel ifade özgürlüğümün sınırları dahilinde söylemişimdir ama asla temsil ettiğim kamu gücünü kullanarak, kimsenin hayat tarzına müdahale sayılabilecek bir yola başvurmadım. Bu yönde bir uygulamaya asla tevessül etmedim. Kurucusu olduğum siyasi partinin de bu yönde girişimi, adımı hiçbir zaman bu noktada olmamıştır."

"Türkiye'de kimsenin hayat biçimi, sistematik bir tehdit altında değildir. Buna asla müsaade etmeyiz. Buna 14 yıllık iktidarımız döneminde fırsat vermedik. Aksini iddia eden varsa, somut örnekleriyle bunu ortaya koymak mecburiyetindedir."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 33. Muhtarlar Toplantısı'nda böyle konuştu.

Erdoğan ve AKP'nin 14 yıllık iktidarında yetkili olan kişilerin yaşam tarzına yönelik açıklamalarını derledik:

Sağlık Bakanı: Doğum kontrolü gibi çağdışı kalmış bir uygulamamız yok
TIKLAYIN - SAĞLIK BAKANI: DOĞUM KONTROLÜ GİBİ ÇAĞDIŞI KALMIŞ BİR UYGULAMAMIZ YOK

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “doğum kontrolünün çağ dışı bir uygulama” olduğunu söylerken, Bakanlığın hizmetlerini “çağdaş üreme sağlığı” kavramı çerçevesinde yürüttüğünü açıkladı.

““Bakanlığımızın ‘doğum kontrolü’ şeklinde çağdışı kalmış bir uygulaması yoktur. Bakanlığımız ‘Çağdaş Üreme Sağlığı’ kavramı çerçevesinde hizmetlerini yürütmektedir.”

Başbakan: Kocan hiddetlendiğinde “peki” demesini bil
TIKLAYIN - BAŞBAKANDAN EVLİLİK TAVSİYELERİ: KOCAN HİDDETLENDİĞİNDE “PEKİ” DEMESİNİ BİL

Başbakan Binali Yıldırım, kardeşi Eyüp Yıldırım'ın kızı Emine Yıldırım'ın nikah töreninde “evliliğin sırrı”nın “itaat” olduğunu söyledi. Evlilikte mutluluğun formülünün "peki" demek olduğunu savunan Yıldırım, şöyle konuştu:

“Evliliğin sırrı nedir biliyor musunuz? “İtaat et, rahat et. Emine, sen de havaya girme. Gökhan hiddetlendiğinde 'peki' demesini bilmelisin."

Başbakandan Şortlu Kadına Saldırı Yorumu: Hoşuna Gitmeyebilir, Mırıldanırsın
Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul’da bir erkeğin bir kadına “şort giydiği” bahanesiyle saldırması hakkında 22 Eylül’de Hürriyet köşe yazarı Ahmet Hakan’a konuştu. Başbakan Yıldırım, saldırganın “normal biri olmadığını” savundu. Eğer bu durum erkeğin hoşuna gitmediyse “mırıldanabileceğini” söyledi.

Bakan Kaya: Türk kadını adam gibi ölmesini bilir
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Erdoğan’ın sözleri üzerine 19 Ekim’de Meclis’te “Türk kadını adam gibi ölmesini çok iyi bilir” dedi.

Erdoğan: Adam gibi ölmek, madam gibi ölmek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan toplu açılış törenleri gezisinin ikinci durağı Rize’de konuştu:

“Bir adam gibi ölmek var, bir şey söyleyecektim ama onu söylemeyeceğim, bir de madam gibi ölmek var. Ölelim ama adam gibi ölelim.”

Erdoğan’dan “Greenpeace’çiler filan”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Kasım 2016’da Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen Elektrik Santralleri Toplu Açılış Töreni'nde HES'ler konusunda "devrim yaptıklarını" söyledi, bu konuda engellemelerle karşılaştıklarını "Greenpeace’çiler filan. Bizim Karadeniz’de zaten hep bela olmuşlardır" diye konuştu.

"Bugün çevrecilerin en çok eleştirdikleri kömür ve nükleer enerji santrallerinin kahir ekseriyeti batı ülkelerinde bulunuyor. Kömür ve nükleerle çalışan santraller olmasa batı karanlığa gömülür."

Erdoğan: Doğum kontrolüymüş, hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayışın içerisinde olamaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı'nın (TÜRGEV) kuruluşunun 20. Yıldönümü için 30 Mayıs 2016’da yaptığı konuşmada salondaki kadınlara ve kız çocuklarına “anne adayı” diye seslendi, "Doğum kontrolüymüş, hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayışın içerisinde olamaz" dedi.

“Nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş, hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayışın içerisinde olamaz. Rabbim ne diyorsa, Sevgili Peygamberimiz ne diyorsa biz o yolda gideceğiz. Buna bakacağız.

“Bunun içinde birinci derecede görev annelerindir. Neslin asıl sahibi annedir. Anne olduğu için cennet annelerin ayaklarının altındadır, babalarının ayakları altında değil. Onun için annelerin ayaklarının altı öpülür, orada cennetin kokusu var, orada cennet var. Babanın değil. Onun için ben siz anne adaylarından hele hele yetişmiş, kaliteli anne adaylarından ayrıca bunu da bekliyoruz.

Valilikten Onur Haftası Basın Açıklamasına "Terör ve Hassasiyet" Engeli
İstanbul Valiliği, 14. Onur Yürüyüşü'nde basın açıklaması yapılmasını "terör saldırıları" nedeniyle uygun bulmadığını söylerken, "toplumsal hassasiyetleri" de unutmadı.

Valilik daha önce 19 Haziran’daki 7. Trans Onur Yürüyüşü’ne ve 26 Haziran’da düzenlenecek 14. LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne izin vermeyeceğini açıklamış, bunun üzerine İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi Valiliğe yürüyüş yerine Tünel Meydan’da bir basın açıklaması yapmak için başvurmuştu.

Valilik bu başvuruya verdiği yanıtta şu ifadelere yer verdi:

“Ülkemiz ve bölgemizde meydana gelen terör saldırıları ve toplumda oluşan hassasiyet dikkate alındığında provokatif eylem ve olayların meydana gelebileceği, etkinliğe katılacaklar da dahil halkın huzur, güvenlik ve esenliği ile kamu düzeninin bozulmasına sebebiyet verebileceği değerlendirilerek, 5442 sayılı Kanun kapsamında talep uygun görülmemiştir.”

AKP’li Belediye Başkanı: Kadından alacağımız eğitime ihtiyacımız yok
Trabzon'un Of İlçesi'nde AKP'li Belediye Başkan Vekili Halil Alireisoğlu, afet ve acil durumlarla ilgili eğitim veren müftülük çalışanı Ayşe Yılmaz’ın konuşmasına, ““Sen kimsin de bize vaaz veriyorsun? Bu kadın nereden çıktı? Bu ne iş. Erkekler kadınlardan vaiz mi alırmış? Bizim kadınlardan alacağımız eğitime ihtiyacımız yok”” diye bağırdı ve mikrofonu kapattırdı. Aliresioğlu kendini “Temelde bayan olduğu için tepki gösterdim. Bayanların konuşacağı yer vardır, erkeklerin konuşacağı yer vardır” diye savundu. (3 Nisan 2016)

Meclis Eşitlik Komisyonu’nda LGBTİ’ler hakkında “yatak odası” yorumu
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun 16 Şubat 2016’daki toplantısında CHP ve HDP LGBTİ'lere yönelik ayrımcılığı dile getirdi.

AKP'li Ayşe Doğan, komisyonun "bayan ve erkeklerin iş değerlerini" konuşmak için kurulduğunu ve "Farklı grupların yatak odasındaki özel cinsiyetlerini" konuşmayacağını söylerken LGBTI’lerin toplumda oluşabilecek en büyük tehdit olduğunu iddia etti.

AKP vekili Sait Yüce’den kadın avukata: Ben Sana Haddini Bildirmeye Çalışıyorum
Meclis’te boşanmaları araştırmak için kurulan komisyonun (*) dünkü toplantısında AKP Isparta vekili Sait Yüce, sunum yapmak için davet edilen Eşitlik İzleme Kadın Grubu’ndan (EŞİTİZ) avukat Hülya Gülbahar’a “Konumunuzu bilerek konuşun”, “Gidin dışarıda konuşun”, “Ben sana haddini bildirmeye çalışıyorum” gibi ifadeler kullandı. (19 Şubat 2016, Cuma)

Davutoğlu: Aileniz size eş bulamazsa bize gelin
AKP’nin Urfa mitinginde konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Şimdi işiniz, maaşınız var, aşınız var. Ne kaldı? Eş kaldı eş. Biz bu toprakların insanlarının bereketlenmesini istiyoruz, çoğalmasını ama aynı zamanda iş güç sahibi olmasını da istiyoruz. Eş lazım dediğinizde önce annenize, babanıza gideceksiniz inşallah onlar size hayırlı bir eş bulacak. Bulamazsa bize başvuracaksınız” dedi. (23 Ekim 2015)

Bülent Arınç: Kadın olarak sus!
Hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın Meclis’te “Toplumsal barışı tehdit eden artan terör olaylarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi" için düzenlenen olağanüstü toplantıda HDP vekili Nursel Aydoğan’a “Bir kadın olarak sus” dedi.

Tepkiler üzerine açıklama yapan Arınç, bu sefer de “Bir kadın olarak sus” cümlesini “Meclis disiplini gereği” söylediğini öne sürdü. (29 Temmuz 2015)

Sare Davutoğlu: Kadına şiddet demek konuyu büyütüyor
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Doktor Sare Davutoğlu, kadına şiddetle ilgili olarak “Ben kadına şiddet dememizin de bu konuyu büyüttüğü kanaatindeyim. Şiddeti bir bütün olarak ele almamız lazım” dedi. (Temmuz 2015)

Vali Aksoy: Eskiden ‘Kocandır, sever de döver de’ derdik, artık demiyoruz
Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı tarafından kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin çalıştayda konuşan Vali Hüseyin Aksoy: “Şiddete uğrayan sadece kadınlar değil, zaman zaman erkekler de şiddete uğruyor. Eşinden veya başka bir tarafta şiddete uğrayan erkeklerin ŞÖNİM’lere başvurduğunu biliyoruz. Önceki dönemlerde, şiddete uğrayıp karakola başvuran kadınlarımıza ‘Kocandır, sever de döver de’ nasihat edilerek gönderilirdi. Bugün artık bu yapılmıyor. Türkiye’de şiddet konusunda çok önemli bir değişimin yaşandığını görüyoruz.” (Ocak 2015)

Sağlık Bakanı: Kadının tek kariyeri annelik kariyeri
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu yılın ilk bebeğini ziyareti sırasında üç çocukları olduğunu söyleyen bebeğin babasına "O zaman sen söz dinleyenlerdensin" dedi. “Anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir. Merkeze iyi nesiller yetiştirmeye almalılar" diye konuştu. (02 Ocak 2015)

Erdoğan: Kadınla erkeği eşit konuma getirmek fıtrata terstir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın düzenlediği “Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi”nde kadın-erkek eşitliği olmadığı görüşünü tekrar etti.

Eşitliği “Mağdur olanın mağdur eden seviyesine çıkarılması” olarak tanımlayan Erdoğan, “Feministlere bunu anlatamazsın” derken, “Ben annemin ayağının altını öperdim. Ayağını çekme, orası cennet gibi kokuyor, derdim. Bunu feministlere anlatamazsın!” diye konuştu. (24 Kasım 2014)

Melih Gökçek: Evi topluyorsunuz, Allah razı olsun
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamasında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, kadınlara evlerde erkeklerin “her şeylerini topladıkları” için teşekkür etti.

“Sizler burada eğleneceksiniz. Fazla konuşmak istemiyorum. Özellikle evlerde bizlerin her şeyini siz bayanlar topluyorsunuz. Onun için sizlere gerçekten çok şey borçluyuz. Allah sizlerden razı olsun”. (8 Mart 2014)

Arınç: Dayanamayıp direğe çıkanlar
Bülent Arınç kahkaha açıklamasının ardından gelen eleştirilere ise şu cevabı verdi: “O konuşmamdan bir kısım alınmış. Sadece kadınlar kahkaha atmasın dediysem akıl dışı bir iş yapmışımdır. Ama orada ahlak kurallarıyla ilgili bir konuşma yaptım. Kocasını bırakıp tatile çıkanlar, direği gördüğünde dayanamayıp direğe çıkanlar... Böyle bir hayatın içinde siz olabilirsiniz, size kızmanın ötesinde acıyabilirim.” (Temmuz 2014)

Erdoğan’dan gazeteciye: Edepsiz kadın
Başbakan Erdoğan, Malatya mitinginde gazeteci Amberin Zaman’ı hedef gösterdi. Gazetecilik örgütleri ve kadın örgütlerinin basın açıklamalarıyla tepki verdiği açıklama şöyle:

"Oradan da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, 'Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi' diyor. Haddini bil haddini. Eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun. Çıkarıyorlar seni işte bu malum Doğan grubunun televizyonuna, oradan da saygısızca yüzde 99'u Müslüman olan bu halka hakaret ediyorsun." (2014)

Davutoğlu’ndan kadın HDP vekiline: Edepsiz
Başbakan Ahmet Davutoğlu Ahi Evran Külliyesi'ndeki 27. Ahilik Haftası töreninde yaptığı konuşmada, “Bir vekil tuttu, o kardeşimizi, o kardeşlerimizin elinden tutarak, sınırlarımızın içine çeken o aziz Mehmetçiğe taş atma edepsizliğini gösterdi”. (2014)

Erdoğan’dan kadın HDP vekiline: Densiz
Türkiye İhracatçılar Meclisi “Türkiye Markası” tanıtımına katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Türkiye'de üretilen ürünlerin üzerinde yazacak logo ve sloganları tanıttıktan sonra sözü Tuğluk’a getirmiş, “Mehmetçik sınıra gelen o mağdur insanların can güvenliği için çırpınırken birilerinin çıkıp Mehmetçiğe taş atması maalesef büyük bir densizliktir” dedi. (2014)

AKP’li Aslan'dan kadın muhabirlere: Ben sizin bacak aranızı çekip…
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Tokat milletvekili Zeyid Aslan, kadın gazetecilere "Ben sizin bacak aranızı çekip gazeteye bastırsam, bunların gerçeği bu diye ahlaksız olurum değil mi?" diye taciz etti. (Temmuz 2013)

Hüseyin Çelik: Öyle bir kıyafet gitmiş ki...
Beyaz TV’de bir programa katılan Çelik, “Dün bir kanaldaki, yarışma programında sunucu öyle bir kıyafet gitmiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı. Dünyada da kabul edilemez” diye konuştu. Çelik’in açıklamasından sonra sunucu Gözde Kansu işten çıkarıldı. (Eylül 2013)

Erdoğan: Anne, baba kızının birilerinin kucağına oturmasını ister mi?
Dönemin başbakanı Erdoğan, Gezi protestoları sırasında Habertürk’te Fatih Altaylı’ya verdiği röportajda Dolmabahçe’deki ofisinden kadınların kıyafetlerini incelediğini söylemişti:

“Değerlerine önem veren anne, baba kızının birilerinin kucağına oturmasını ister mi? Dolmabahçe’de ofisimin önünden Kadıköy’den gelenlerin filan orada durumunu görüyorum. Bütün bunları gördüğüm zaman, bunlar benim aslında kendi değerlerimle uyuşan şeyler değil. Buna rağmen benim toplumumun insanıdır diyorum, giyimine kuşamına şusuna busuna karışamam diyorum…” (Haziran 2012)

Gökçek: Tecavüze uğrayan kadın ölsün
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, kürtajın yasaklanmasıyla ilgili tartışmalar sırasında tecavüz sonucu gebeliklerde kürtaj konusu tartışılırken, "Anası olacak kişinin hatasından dolayı çocuk niye suçu çekiyor. Anası kendisini öldürsün" dedi. (Haziran 2012)

Bülent Arınç’tan vajina monologları
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP milletvekili Aylin Nazlı Aka'nın kürtaj tartışmasında dile getirdiği "Başbakan vajina bekçiliğini bıraksın" sözlerine karşılık, "evli bir 'bayan'ın cinsel organı hakkında açıkça konuşmasının yüzünü kızarttığını" söyledi. (12 Aralık 2012)

Erdoğan: Kadın mıdır kız mıdır?
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 2011’de bir Konya mitinginde, Hopa'daki olayları protesto etmek için tank üzerine çıkan ve polis müdahalesi sonucu kalçası kırılan Halkevleri Merkez Yürütme Kurulu üyesi Dilşat Aktaş hakkında “O kadın, kız mıdır kadın mıdır?" diye konuştu. (11 Haziran 2011)

Ayhan Sefer Üstün: Tecavüze uğrayan doğurmalı
1 Haziran 2012’de “Bosna'da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular. Anne karnında hepsi öldürülseydi o tecavüzcülerin yaptığından çok daha büyük bir dram, suç ortaya çıkacaktı. O çocukların bir parçası da annenindir, o çocuklar masumdur. Bizde 'Babanın suçu çocuğa geçmez' diye bir anlayış var. Elbette yan etkiler ortaya çıkacaktır. Anne psikolojisinin bozulması, toplumda rahatsızlıklar vs.” diyen Ayhan Sefer Üstün, AKP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı görevine getirildi. (Eylül 2015)

Erdoğan’dan Münevver Karabulut cinayeti yorumu: Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya..
Dönemin Başbakanı Erdoğan, Mnevver Karabulut cinayetinin ardından “Çocuğumuz öyle nereye giderse gitsin olmaz. Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya..” dedi. (Temmuz 2009)

Arınç’tan kadın vekile: Yaratık
Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kapatılan DTP’li Mardin Milletvekili Emine Ayna’yı kastederek, “Çok garip bir yaratık. Allah akıl fikir versin” dedi. (22 Aralık 2009

Cuma İçten'in Tweet'leri
AKP Genel Merkez Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, 22 Mayıs 2015'te Twitter hesabından yaşam tarzına ilişkin şu mesajları paylaşmıştı:

"İzmir'de CHP'ye oy veren kitle, radikal militanvari davranmakta ve kendisi gibi düşünmeyenlere saygı göstermemektedir."

"Belediye hizmetten ziyade kültürümüze ve değerlerimize aykırı teşkil eden sözde kültürel faaliyetler yapmaktadır."

"Alttan gelen gençlik, değerlerimize aykırı bir yaşam şekli ile yetişmekte ve kendi aileleri bile bu durumdan şikayetçi."

"CHP'li İzmirli Gençler özgürlükten anladıkları, son derece açık giyinmek, kafaya çekmek, sabaha kadar eğlenmek."

"İzmir Boşanma oranının en yüksek olduğu il neden acaba ?

"Haşhaşilerin başkenti İzmir, Neden acaba?"

“Kürtaj cinayet”
Recep Tayyip Erdoğan, 25 Mayıs 2012’de İstanbul'daki Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programı'nın uygulanmasına ilişkin 2012 Uluslararası Parlamenterler Konferansı'nın kapanış oturumunda yaptığı konuşmada sezaryen doğuma karşı olduğunu ve kürtajın cinayet olduğunu söylemişti.

Erdoğan, ertesi gün de AKP Kadın Kolları 3. Olağan Kongresi'nde "Her kürtaj bir Uludere'dir' dedi ve kürtajın "milleti dünya sahnesinden silmek için sinsice bir plan" olduğunu söyledi.

“Alkol yaşam tarzı değil”
Tayyip Erdoğan 26 Nisan 2013’te Yeşilay tarafından düzenlenen Global Alkol Politikaları Sempozyumu’nda alkol kullanımının yaşam tarzı olarak savunulacak bir yanının olmadığını söyledi.

24 Mayıs 2013’te, yıllık içki tüketiminin kişi başı ortalama 1,5 litre olduğu Türkiye’de gençleri alkolden korumak adına içki tüketimi ve satışına ilişkin bir dizi yasak getirildi.

Marketlerde ve bakkallarda gece 22.00 ile sabah 06.00 arasında içki satılması yasaklandı. Film, klip ve dizilerde içkiye özendirici görüntüler yasaklandı. İçki firmalarının festival, konser gibi organizasyonlara sponsor olması yasaklandı.

28 Mayıs 2013’te Erdoğan, yasakları yasalaştıran AKP milletvekillerine teşekkür ettiği konuşmasında “Kimse alkolü bir kimlik meselesi haline getirmemelidir. Çıkan düzenleme kimsenin yaşam tarzına müdahale anlamında değildir. İçeceksen yine alkollü içeceğini al evinde iç. Yine git ne içeceksen iç” demişti.

“Kırmızı ruj yasak”
Nisan 2013’te “Yolculardan gelen tepkiler”i gerekçe gösteren THY, hosteslerin kırmızı ruj sürmesini ve saçlarını üstten toplamasını yasaklamıştı.

Femen Türk Hava Yolları’nda kabin memurlarına getirilen kırmızı ruj, kızıl ve platin sarı saç ile frapan, simli makyaj ve üstten topuz yasağını protesto etti. Femen üyeleri bu sefer bedenlerine “Benim Dudağım Benim Kararım” yazdı.

“O kadar da dekolte olmaz”
6 Ekim 2013’te bir televizyon programına katılan dönemin Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ATV’de yayınlanan bir yarışmada sunuculuk yapan Gözde Kansu’nun dekoltesinin çok açık olduğunu belirterek şunları söylemişti:

“Dün bir kanaldaki, yarışma programında sunucu öyle bir kıyafet gitmiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı. Dünyada da kabul edilemez.”

Çelik’in bu sözlerinden sonra Kansu’nun işine son verilmişti.

“Kızlı-erkekli kalınamaz”
Erdoğan 5 Kasım 2013’te AKP grup toplantısında yaptığı konuşmada “Denizli ilinde şahit olduk. Yurtların yetersizliği beraberinde çeşitli sıkıntılar doğuruyor. Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakar demokrat yapımıza bu ters. Vali Bey’e bunun talimatını verdik. Bunun bir şekilde denetimi yapılacak” demiş ve sözlerine şöyle devam etmişti:

“Aynı apartmanın içindeki daire komşuları ihbarı yapıyor. Buralarda nelerin olduğu belli değil. Karma karışık her şey olabiliyor. Anneler babalar feryat ediyor. Bu adımlar atılacaktır. Bunlara da kusura bakmasınlar muhafazakar demokrat olarak müdahil olmak zorundayız. Bu yaşam tarzına müdahale değildir. Böyle bir sorumluluğun manen altına giremeyiz. Bu ülkede annelerin babaların kahir ekseriyetini bu işlere asla müsaade etmeyeceğini bilen insanım. Bu işte biz kararlı adım atmaya mecburuz.

Erdoğan ertesi gün Esenboğa Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında kendisine valilerin “kızlı erkekli” evlere müdahale yetkisi olup olmadığına ilişkin soru sorulması üstüne “Yasal değişiklikle gerekli yetkiyi alırlar” demiş ve eklemişti:

“Kişilerin müstakil özel evlerinde bir farklı kız bir farklı genç, ikisinin aynı evde kalması ne denli acaba uygun olabilir? (…) Eğer bir yasal düzenleme yapılması da gerekiyorsa biz bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi yaparız. Şu an valiliklerin bu konuda inisiyatifleri varsa bu inisiyatifleri de kullanması gerekir.”

“Kadın kahkaha atmayacak”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 28 Temmuz 2014’te AKP Bursa teşkilatının Merinos Parkı'nda düzenlediği bayramlaşma töreninde yaptığı konuşmada “iffet”in önemine değinirken, şunları söylemişti:

“Ahlaken bir geriye gidiş var. (…) Nerede öyle yüzüne baktığımız zaman yüzü hafifçe kızarabilecek, boynunu öne eğebilecek, gözünü bizden kaçırabilecek iffet sembolü haya sembolü kızlarımız. İffet çok önemli. Kadın için de bir süstür, iffet. Erkek içinde bir süstür. Erkek de iffetli olacak. Zampara olmayacak. Kadın ise o da iffetli olacak. Mahrem-namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacaksın.”

“1, 2, 3, 4 çocuk, gerisi Allah kerim”
2011’den bu yana kadınların üç çocuk doğurması gerektiğini ileri süren Erdoğan, en son 22 Aralık 2014’te katıldığı bir düğünde kadınların daha da fazla çocuk sahibi olması gerektiğini ileri sürmüştü.

“Bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge olur, dört olur bereket olur, gerisi Allah Kerim...” diyen Erdoğan, doğum kontrolüyle Türkiye’nin neslinin kurutulmaya çalıştığını da iddia etmişti. (BK)
 
Allah aşkına başka hiç sorunumuz kalmadı da tek derdimiz başkanlık mi? Olaya bir de şu açıdan bakalım özet olarak yapılmak istenen şey tek insan tek güç, partili başkanlık sistemi. Peki şu andaki iktidar yaklaşık 14 yıldır tek başına ülkeyi yönetiyor; teror azaldi mi ya da tamamen bitti mi, hayır tam aksine bir terör orgutumuz daha oldu, eğitimde bir adım da olsa öne çıktık mi, hayır tam aksine okuduğunu anlamayan anlasa da anlatamayan bir nesil bizi bekliyor, dış politikada durum daha vahim sürekli ergen atari yapıyoruz sonra da af diliyoruz (bknz: rusya, ısrail, ıran) ekonomik olarak düzlüğe çıktık mi hayır bunu vergilerin artması ile paralel degerlendirebilirsiniz (bknz: bir araba alan bir araba da devlete alıyor!!) Paramız gün geçtikçe eriyor dış borcumuz aldı başını gidiyor işsizlik keza öyle, buğdayı bile ithal ediyoruz yerli tohumumuz tarih oldu, 3 milyon suriyeli buraya yerleşti ve istatistikleri bile tutulmuyor, kadın cinayetleri çocuk tecavuzleri arttı!!! Sorunumuz şu ki takım tutar gibi parti tutuyoruz, yanlışa yanlış demek emin olun ki kötü birsey değil aksine kendimizi düzeltmek için bir fırsat. amerikanin oyunu, bunlar bizi kıskanıyor, bölmeye çalışıyor gibi boş laflara artık yokuz dememiz lazım bunlar yarı cahil insanımızın kendini avutma cabalaridir çünkü bizim gerçekten kiskanilacak birseyimiz yok %80 dışa bağımlı bir ülkenin kim neyini kiskansin!!!
 
Aynı şeyleri okuyup farklı sonuçlara varabiliriz elbette
Önemli olan körü körüne karar vermemek
Öğrenelim tartışalım bilerek seçim yapalım
Şimdiye kadarki sayfaların çoğu karşılıklı suçlama ile dolu
Herkez birbirini küçümseme derdinde
En azından konu olması gerektiği hale gelir
Dogru..ama ilk 4 maddenin değiştirilmesi de canımı sıkıyor. Bunu da okuyup iyice değerlendirin olur mu?
 
Hukukçu arkadaşlar yardım edebilir mi?
"anayasanın ilk dört maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez" yazmıyor mu? Yazıyorsa bu maddelere ters maddeler/durumlar suç değil mi?
Anlamak istiyorum, her hangi bir itham/ima yok; çok samimi soruyorum. Bu sebeple partisi ne olursa olsun her hangi bir üyenin başlatacağı tartışma içine çekilmek istemiyorum.
 
Dogru..ama ilk 4 maddenin değiştirilmesi de canımı sıkıyor. Bunu da okuyup iyice değerlendirin olur mu?
Hepsini okuyorum araştırıyorum sonucunda kendi doğru kararımı vereceğim
Umarım gerçekten hayırlısı olur ülkemiz için
 
Bunu daha önce okumuştum ve Türkiye de yaşam tarzı yanında çok fazla cinsiyet ayrımcılığının ortaya çıkmasından bahsettim yorumum da. 142 ülke arasından 125. Olmak utanılacak bir tablo iken bunlar sadece kendi yaşam tarzına bir müdahale olduğu zaman konuşuyor. lebara lebara

Ben yeri gelince kapalı kadının hakkını savunurum ama o bana mini etek giymeseydin oh olmuş diyebiliyor. Bunu da sırf tuttuğu parti liderinin kışkırtması sonucu yapıyor.
 
Küçümsemeden olmaz ki başkanım
İlle ötekileştirmem lazım
Karşımdakinin ezik olduğunu ilan etmeden
Partisinin yanlışlarını yüzüne vurmadan
Düşüncemi nasıl savunayım
Başkanlık sistemi , anayasa değişikliği bunlardan bağımsız konuşulamaz :işsiz:

Aslında konuşulur da pek seviyoruz didişmeyi, sırf ayrıştırıyor diye hiç sevmiyorum şu siyaseti, hele son senelerde siyaset yüzünden bir sürü yaftalamalar çıktı ya ortaya iyice ifrit oluyorum.

Mesela makarnacı kömürcü koyunlar, laik dinsizler, Atatürkçü ateistler, dinci yobazlar, nedir bunlar arkadaş.
Ne bildin sen benim yüreğimi ciğerimi de yaftaladın tak diye.
Asıl kızgınlığım siyasilere aslında, her terimin içini boşaltıp kendi seçmenlerinin hoşuna gidecek şeylerle doldurdular.
Sonra halkta ayrışır tabii, biri elinde satır bıçak laik .... laf diye bağırır üstüne yürür, diğeri çıkar yobazlar diye üstüne yürür.
Ben vatandaşım düşünceme, giyimime, hayat tarzıma göre yaftalanamam ama yaftalanıyorum sağolsunlar varolsunlar ne diyeyim.
 
Bunu daha önce okumuştum ve Türkiye de yaşam tarzı yanında çok fazla cinsiyet ayrımcılığının ortaya çıkmasından bahsettim yorumum da. 142 ülke arasından 125. Olmak utanılacak bir tablo iken bunlar sadece kendi yaşam tarzına bir müdahale olduğu zaman konuşuyor. lebara lebara

Ben yeri gelince kapalı kadının hakkını savunurum ama o bana mini etek giymeseydin oh olmuş diyebiliyor. Bunu da sırf tuttuğu parti liderinin kışkırtması sonucu yapıyor.
Bu dediğini gerçekten bilinçsiz olan iki tarfda yapıyor kafka
Zamanında başörtüsüyle üni ye girilemez diyen ile mini giymeseydi diyen zihniyet aynı aslında

Bunun örnekleri iki taraflıda sonsuza kadar gider

Bu aslında körü körüne konuşan seçmenden kaynaklanıyor

Ne zaman ki insanlar daha çok okur , bilinçlenir kendi iradesinin farkına varır işte o zaman gerçek anlamda siyaset konuşulabilir
Konunun amacına hizmet edecek şekilde

Bu konuda birkez daha anladık ki
Onada milyon yıl var heralde bizler göremeyeceğiz
 
Aslında konuşulur da pek seviyoruz didişmeyi, sırf ayrıştırıyor diye hiç sevmiyorum şu siyaseti, hele son senelerde siyaset yüzünden bir sürü yaftalamalar çıktı ya ortaya iyice ifrit oluyorum.

Mesela makarnacı kömürcü koyunlar, laik dinsizler, Atatürkçü ateistler, dinci yobazlar, nedir bunlar arkadaş.
Ne bildin sen benim yüreğimi ciğerimi de yaftaladın tak diye.
Asıl kızgınlığım siyasilere aslında, her terimin içini boşaltıp kendi seçmenlerinin hoşuna gidecek şeylerle doldurdular.
Sonra halkta ayrışır tabii, biri elinde satır bıçak laik .... laf diye bağırır üstüne yürür, diğeri çıkar yobazlar diye üstüne yürür.
Ben vatandaşım düşünceme, giyimime, hayat tarzıma göre yaftalanamam ama yaftalanıyorum sağolsunlar varolsunlar ne diyeyim.
Bizler işte mune abla iş bizlerde bitiyor
Ama bu konu hiç umut bırakmadı bende
Bu dediğin tavrın dışında konuşabilen üç beş kişi var
İnsanlar kendi iradesini ne zaman fark eder , saygı duymayı öğrenir be kendi düşüncesiyle sağlam durabilmeyi başarırsa o zaman buralar temiz siyaset görecek
 
Son düzenleme:
Back