Alkali yaşam tarzı ve diyetle, 1 ayda 10 kilo verdim!

Burada ki videoyu izle canım.Yıllardır öğrencilerime anlattıklarımı derleyip toparlamışlar. :120:
Kolanın Zararları - YouTube


Coca-cola normalde temel tatlandırıcı olarak şeker yerine yüksek früktozlu mısır şurubu kullanır. Çünkü ABD'de mısır teşvikleri ve şeker ithal tarifeleri YFMS'yi oldukça ucuz hale getirir ki şekerpancarından şeker zaten zararlı iken mısır şurubu bomba etkisi yapar (Artı GDO lu ).Bir kutu kolada neredeyse 15 küpe eşdeğer şeker var hemde mısır şurubu şekeri. .Ayrıca bağımlılık yapar ve kanserojen olduğu kanıtlanmıştır.

1 bardak kola bize neler yapıyor?

1. İlk 10 dakikada: Kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. Bu normal günlük dozun 100 katı kadardır. Bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan 'fosforik asiddir'.
2. İlk 20 dakikada: Kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir. Bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak depolanmaya başlar.
3. 40 dakika içinde: Kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. Kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.
4. 45 dakika içinde: Beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar (eroinin etkisine benzer bir etki meydana gelir.)
5. 60 dakika içinde: Ani açlık hissi oluşur.
6. Tekrar kolaya ve tatlılara saldırısınız.
7. Bu kısır döngü devam ettiği süre karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde LEPTİN ve İNSÜLİN DİRENCİ gelişir.
8. Şişmanlık hastalığını başlatmıştır ve bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir.
 
Son düzenleme:
aaaa tadı nasıl tadı canım kokusu varmı inekden farklı mı hiç yemedim tatmadım aydınlat beni canımm

Keçi yoğurdum oldu cnm ve denedim ilk kez.Ben normalde koyun, keçi ,av eti yiyemeyen biriyim. 2 km den kokusu mahfeder beni. İnek sütünden yoğurdu da çokkk severim. Keçi yoğurdu (ki tam mevsimi de değil,suyu bol yani sütün ) oldukça ağır geldi bana. Ama yılmayacağım ve şifa niyetine zorlayıp kendimi yiyeceğim. İnşallah bir gün alışırım....
 
Son düzenleme:
Eki Görüntüle 581744



Balığın kılçığında bulunan yüksek orandaki kalsiyum ve fosfor kemiklerin sağlığı ve dayanıklılığı bakımından önemli. Bu özelliği nedeniyle kemik erimesi sorununu yaşayan ve menopoz dönemindeki kadınların balık etini fazla tüketmesi gerekiyor.
Balığın kılçığında bulunan yüksek orandaki kalsiyum ve fosfor kemiklerin sağlığı ve dayanıklılığı bakımından önemli.

Balık eti, kırmızı ete oranla daha az yağlıdır ve bazı özel yağ asitleri içerir. Epa ve dha adı verilen bu özel asitler, et, süt, peynir gibi diğer hayvansal besinlerde yoktur. Bu yağ asitleri kan pıhtı oluşumunu engelleyerek, atardamarın tıkanmasını önler,
Kalp krizi ve felç riskini azaltır, tansiyonu düşürür. Bu nedenle şeker hastalarının, kalp hastalığı ve felç riskinden daha çok etkilendikleri için diğer insanlara göre daha fazla balık yemelidirler.
Balıkların diğer hayvanlara göre genel olarak daha az yağlı olduklarını, bu nedenle kilonun sağlıklı düzeyde tutulabilmesine yardımcı olur balık etinin bu özelliğinden dolayı zayıflama diyetlerinin vazgeçilmez besinidir.
Kılçığı bile faydalı balığın protein içeriğinin ete eşdeğer olduğunu, fasulyede bulunan proteinlere göre de aminoasitlerin fazla olması nedeniyle daha çok sindirilir ve vücutta daha çok kullanılabilir
Sardalye ve somon gibi konser ve balıklar ve yumuşak kılçıklarıyla beraber yenilebilecek küçük balıklar, bu nedenle süt ürünleri yanında beslenmemizde daha fazla kalsiyum almanın en iyi yoludur.
Türkiye’nin bazı bölgelerinde iyot eksikliği nedeniyle guatr ve zeka geriliği gibi ciddi sağlık sorunlarının yoğun olarak görüldüğünü hatırlatan inanç, balığın iyot bakımından da zengin bir besindir.
Vücudun kış aylarında daha fazla ihtiyaç duyduğu a, b1, b2 ve d vitaminlerinin balık tüketimi ile karşılanabileceğini bildiren inanç, kızartma işlemi sırasında yağlarda oluşan bazı maddelerin kanser yapıcı özellikte olabildiğini, bu nedenle balığın ızgara veya buğulama şeklinde haftada en az iki kez tüketilmesi gerektiğini
biliyor muydunuz?​

Eki Görüntüle 581745




[h=2] Çok sayıda önemli yağ asidi, protein, vitamin ve mineral içerdiği belirtilen su ürünlerinin, vücutta önemli biyokimyasal ve fizyolojik değişimlere neden oluyor.




Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Hüseyin Atar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, balık ve deniz ürünlerinin dünyanın pek çok yerinde sağlık kuruluşları tarafından sağlıklı yiyecek olarak gösterildiğini kaydetti.
Su ürünlerinin birçok önemli yağ asidi, protein, vitamin ve mineral içerdiğini anlatan Atar, ''Bunlar vücutta önemli biyokimyasal ve fizyolojik değişimlere neden olmaktadır. Özellikle omega–3 ve omega–6 yağ asitleri koroner kalp hastalığı ve kanser gibi bazı önemli hastalıklardan korur'' diye konuştu.
Son yıllarda obezite ve bununla birlikte koroner kalp hastalıkları, diyabet gibi hastalıkların görülme sıklığının gelişmiş ülkelerde daha fazla olmak üzere arttığını bildiren Atar, avcılık yoluyla besinlerin elde edildiği en eski dönemlerden bu yana en kolay avlanan ve bu yüzden en çok tüketilen besin olan balığın şimdilerde yararları daha çok bilindiği halde az tüketildiğini söyledi.
Bu durumun birçok sağlık kuruluşu, enstitü ve sağlıklı yaşamı destekleyen projelerle ele alındığını ifade eden Atar, açıklanan pek çok çalışma sonucunun ortak noktasının günlük diyette özellikle esansiyel yağ asitlerini içeren besinlerin de bulunmasının sağlıklı bir yaşam için elzem olduğunu belirtti.
Amerikan Kalp Derneği'nin tüm yetişkinlerin haftada en az iki kez özellikle yağlı balık yenmesini önerdiğini anlatan Atar, şu bilgileri verdi:
''Doymamış yağ asitlerinden omega–3 yağ asitleri ile önlenebilen, geciktirilebilen veya hafifletilebilen hastalıklar; koroner kalp hastalıkları ve inme, yeni doğanlarda zorunlu yağ asidi yetersizlikleri (retina ve beyin gelişiminde), otoimmün hastalıkları (nefropati, lupus), crohn hastalığı, meme, kolon, prostat kanserleri, hipertansiyon, romatoid artrit, alzheimer ve astımdır. Tüm bu özellikleriyle beraber su ürünleri neredeyse yok sayılabilecek karbonhidrat içeriği, protein kaynağı oluşu ve vitamin özellikleriyle çok sağlıklı ve vücut gelişim dönemi yanı sıra hamilelik döneminde de tüketilmesi özellikle istenen besin maddesidir.''
Tüketicilerin yüksek kalitede sağlıklı yiyecek taleplerinin hızla arttığını vurgulayan Atar, ''Özellikle hayvansal ürünlerin içeriğinde bulunan doymuş yağ asitlerinin insan sağlığı üzerine zararları artık tüketicilerin daha fazla dikkatini çekmektedir. Su ürünlerinin yağ içeriği çiftlik hayvanlarından çok daha düşüktür. Buna örnek olarak turna balığının yağ oranı yüzde 0.8 iken koyun etinin yağ oranı yüzde 20'dir'' diye konuştu.


-OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİNİN FAYDALARI-



Su ürünleri ağırlıklı beslenen toplumların bazı kalp damar hastalıklarına daha az yakalandıklarına birçok çalışmada değinildiğini vurgulayan Atar, omega–3 yağ asitlerinin anne karnından yaşlılık dönemine kadar alınması sağlık açısından oldukça önemli olan yağ asitleri olduğunu belirtti.

Yapılan bir çalışmaya göre özellikle yaşla birlikte gelen görme kaybının Omega–3 ile yavaşladığını ve yenilenme sürecini desteklendiğini anlatan Atar, ''Son zamanlarda yapılan bir çalışmaya göre alzaimer hastalığını Omega–3 yağ asitlerinin önleyebildiği saptanmıştır. Amerikan kanser araştırma kurumu yaptığı bir çalışmada fiziksel aktivite ile birlikte su ürünlerini içeren sağlıklı bir diyetin kanser riskini azalttığını belirtmiştir'' dedi.


-OBEZİTEYLE SU ÜRÜNLERİ DİYETİYLE MÜCADELE-



Son yıllarda artan obezitenin başlıca nedeninin diyette yoğun karbonhidrat ve doymuş yağ oranı fazla olan besin maddelerinin bulundurulması olduğunu vurgulayan Atar, şöyle devam etti:

''Obezitenin yine birçok hastalığın (KKH, kanser, diabet, vb.) başlangıcını oluşturduğu yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur. Bu denli önemli olan ve önlenebilen obezite, su ürünlerini de içeren bir diyetle tedavi edilebilir ya da oluşmadan engellenebilir. Balıketi özellikle dikkatli beslenmesi gereken kişilere, hastalara tavsiye edilmektedir.''
Balıkların protein düzeyi açısından da önem taşıdığını bildiren Atar, ''Balıketi çiftlik hayvan etlerine nazaran daha düşük bağ doku miktarına sahiptir. Bu yönüyle daha kolay pişebildiği gibi daha kolay da sindirilebilmektedir. Bu nedenle sindirim güçlüğü ya da çiğneme güçlüğü çeken bireylerde tavsiye edilebilir'' diye konuştu.


-VİTAMİN DEPOSU BALIKLAR-



Vitaminlerin insan sağlığı açısından oldukça değerli yapılar olduğunu dile getiren Atar, şöyle devam etti:

''Bu yapıların eksikliğinde vücudun sağlıklı gelişimi, sindirim bozuklukları ve bağışıklık sisteminde bazı sorunlar çıkmaktadır. Balıklar vitamin içeriği yönünden A, D ve K vitaminini hem etlerinde ve hem yağlarında bulundurmaktadır. Bunun yanı sıra B grubu vitaminlerinden bazıları içinde iyi kaynaklar olarak kabul edilirler. Büyüme ve gelişme için A, D, K ve B vitaminleri gerekli olduğundan çocuk diyetinde balık bulundurulması önemlidir. A vitamini eksikliğinde kolon kanseri, mide ve prostat kanseri gibi kanserlere neden olduğu gibi D vitamini eksikliği de kemik kanserine neden olmaktadır. Balıklarda en zengin bulunan vitaminlerden olan D vitamini kemik gelişiminde ve kalsiyumun emiliminde etkilidir. Ve gıdalar arasında D vitaminin en iyi kaynağı balıktır.''
Özellikle balık derisi ve kemiklerinin kalsiyum ve fosfor açısından zengin olduğuna da dikkati çeken Atar, ''İstiridye bakır açısından zengin bir su ürünüdür. İyot açısından da su ürünleri süt ve yumurta gibi ürünler arasında yer alır. Demir, iyot ve çinko çocuk gelişimi ve sağlığı için gerekli ve eksikliklerinde birçok sağlık problemleri görülmektedir'' dedi.


-DEPRESYON TEDAVİSİNDE BALIK DİYETİ-



Yapılan bir başka çalışmaya göre diyetlerinde daha az balık bulunduran bireylerin normalin üzerinde kiloya sahip olma oranlarının daha fazla olduğunu anlatan Atar, şöyle devam etti:

''Ayrıca diyetlerinde bilinçli bir biçimde balık bulunduran bireyler aynı zamanda diğer besinlerine de dikkat etmektedir. Bu sağlıklı yaşam için öngörülen şartların başında olan diyet düzenini getirmektedir. Günümüzde beslenme ile depresyon tedavisi yöntemlerinde de balık diyette kullanılarak tedaviye destek olunabilmektedir. Haftalık önerilen miktarda balık tüketilmesi pek çok kronik rahatsızlığı engellemekte ve doğal olarak sağlığın korunmasına önemli oranlarda yardımcı olmaktadır.''

Kaynak:

http://www.haber7.com/saglik/haber/407607-balik-tuketmenin-sayisiz-faydalari[/h]
 
Son düzenleme:

geçen gün aldığın sütün markasını yazmıştın baltalı diye.izmirde nerden aldın?koyun ve keçinin sağım zamanları oluyormuş.dolayısıyla her zaman sütü olmuyormuş.çoğu zaman inek sütüne ve yoğurduna muhtaç kalacağız..
 

Canım, şu an hamile olduklarından sütlerinde sıkıntı var. Ama süt ve süt ürünleri için benim tarattığım yazılar var, tekrar ekliyorum. Süt ve yoğurtla ilgili ve diyetimizle ilgili... Sevgiler...

 


merhaba..
su kısmını pek anlamadım..
mesela bir sürahiye suyu doldurup karbonatı attıktan sonra gün içindemi o suyu tüketiyoruz...
yani karbonat durdukça çökmez dimi suya..

 

Canım Atatürk Orman Çiftliği' ninkini de buldum aldım dün. Balçova belediyesinin karşısında süt ürünleri satan bir dükkandan. 1Lt si "3.75TL ".Daha hesaplı ama tadına bakmadım henüz.Yaptığım yoğurttan da her gün 1 tatlı kaşığı civarı yiyerek alışmaya çalışıyorum.
 
Son düzenleme:
 
Son düzenleme:
Arkadaşlar glutensiz makarna aradım (İzmir'de) , migrosta buldum sonunda. 250gr ı 10 tl. üstelik. :44: Daha uygun fiyata bulup alan var mı acaba???
 

Baltalı markasının İzmir de satış noktaları linktedir,sana en yakın olanını seçersin canım. :13:

Sat Noktalarmz - Baltal Gda Hayvanclk San. ve Tic. Ltd ti.
 
 
Ayris35 canım sen nerelerdesin? Merak ettim seni!
canımcım,ben aranızdaki en tembel takipçinizim.bişeyler yapmaya çalışıyorum ama kendimi fazla zorlamıyorum eskisi gibi.4 ay kadar önce dukanla başladı maceram.5-6 kilo vermeye çalıcacaktım.o diyet ve tabi stresi bende başağrısı yaptı.ki başım hiç ağrımadı bu yaşıma kadar.o yüzden kendimi zorlamıyorum artık.sodyum bikarbonatı aldım.kızların ısrarıyla ona alışmaya çalışıyorum.yeşilliği bol tüketmeye çalışıyorum.kitapta hala 60. sayfalarda debeleniyorum.hiç ilgimi çekmedi tıbbi açıklamaları.yemekten yarım saat önce,yemekten ortalama 2 saat sonra su içme,yemek sırasında bişey içmeme durumu beni sudan ve yeşilçaydan kopardı diyebilirim.kurala uyayım derken su ve yeşilçy içmeyi unuttum resmen.en kötü tarafı da bu oldu.yerimde sayıyorum desem yalan olmaz canım
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…