bi kaç şirketi olan, şöyle paraya para demiyen yakışıklı genç bi koca bulursam ilk fırsatta basıcam nikahı tatlicadiarzuKötü KazenBen sormuşum ama fikrimi de söyleyeyim,
Ben buna katılıyorum. Çalışan evli ve çocuklu bir bayan olarak. Eğer izin günlerimde eşimize, çocuğumuza daha şefkatli, yemek pişirmeye daha istekli oluyorsak ne kadar inkar edersek edelim çalışma hayatının bizi yıprattığı gerçeği yüzümüze vuruyor. Ben bu konuda ne kadar eleştrilsem de maddi olarak çok gerekli olmadıkça kadınların tüm gününü alan işlerde çalışmasına karşıyım. Ama ihtiyacı yok diye boş oturmasına da...
El becerileri, hobiler, kendi ihtiyacını karşılayacak kadar gelir getiren uğraşlar kadını hem üretken yapar hem de evine uzak kalmadan, yıpranmadan sosyal hayatta yer almasını sağlar.
Uzun lafın kısası kocanız iyi kazanıyorsa oturun evinizde kardeşiiiim:icecream:
bu kadar zaman çalışıyorum..ne eşimi.ne çocuğumu ne de evimi hiç ihmal etmedim,etmemde..çünkü çalışan kadın planlı yaşıyor hayatını..hafta içi mesai bitimine kadar aynı rutin işler ama eve gelince planlı hayat başlıyor..o zamanda ihmal söz konusu olmuyor en azından kendi ailem için söyleyebilirim..yıpranma denilince de ev hanımları kadar yıpranan varmı ya..robot gibi akşama kadar bence bu durum erkeğe zarar versin..yaniii katılmıyorum arkadaşım...çalışmak çalışmak çalışmak harika birşey yaaa....
Bence kadın için büyük bir kariyer, başarılı bir evlilik ve sorunsuz çocuklar hikaye
CADIARZUCADIARZUCADIARZUCADIARZU
Bu bizim kabul ettiğimiz ev hanımı kavramı ile alakalı bir durum. Türkiye standartlarında ev kadını rutin işleri yapan, altın günleri düzenleyen, dedikodu yapan (genel olarak) bir statüyü temsil ediyor malesef. Ama benim burada yıpranmaktan kast ettiğim - ki sanırım bu fikri ortaya atan da bunu ifade etmeye çalışmış- fiziki şartların ve iş stresinin kadını ne denli yıprattığı. Kadının yaptığı işin sorumluluğu arttıkça evi ve çocuğuna ayıracağı zaman o denli kısıtlıdır. İdealist olduğum yıllarda Türkiye'nin sayılı profesörlerinden, kitapları yok satan ve herkesin gıpta ile baktığı bir bayanla konuşuyorduk bana söylediği şu sözü unutmuyorum: 'Sen şimdi küçüksün. Herşeye gücün yeter sanıyorsun. Ben de öyle sanıyordum ama yıllar geçtikçe büyük bir kariyer kötü bi annelik gecmişim oldu. Hiçbir zaman çocuklarıma dolma sarma, mantı yapmadım. Benim çocuklarım makarna, patates ile büyüdü. Onlarla çok fazla zaman geçiremedim hep anne ne zaman evde olacaksın dediler' demişti
Şimdi bu sözü hepimiz çoook tartışırız. Yine çok iyi kariyeri olan bir bayan da aynı şeyden yakınmıştı onunki daha vahimdi...Çocuğunun psikolojik ve yıllardır düzelmeyen sorunları vardı.
Çalışmak elbette güzel. Okumuşuz, bir eğitim almışız ömrümüzün çocukluk ve ilk gençlik yıllarını okullarda geçirmişiz sonra 'hadi gel evde otur' olmaz tabi
Ama şu da bir gerçek kadın tercih yapmak zorundadır. Ne kadar büyük kariyer yaparsa o kadar evinden uzak olacaktır, o kadar yıpranacaktır. Bunun bilincinde olduğumuz için sorumluluk almıyor, az çocuk hatta mümkünse çocuksuz hayatlar yaşıyoruz.
Bence kadın için büyük bir kariyer, başarılı bir evlilik ve sorunsuz çocuklar hikaye
Bence kadın için büyük bir kariyer, başarılı bir evlilik ve sorunsuz çocuklar hikaye