"Bunun hiç başına gelmeyeceğini, gelemeyeceğini, dünyada bunlardan hiçbirinin başına gelmeyeceği tek kişi olduğunu sanarsın; sonra tıpkı herkese olduğu gibi hepsi teker teker senin de başına gelmeye başlar." Paul Auster'in Kış Günlüğü kitabı bu cümleyle başlar. hepimiz hayatlarımızı büyük ölçüde bu şekilde yaşıyoruz. benim de
tüp bebek hikayem tamamen böyle oldu. hiç başıma gelmeyecek bir şeydi ama geldi :) her şeyin karma karışık olduğu bir yıl yaşıyorum. eşim almanya'da ben bir orda bir burda tüp bebek tedavisi peşinde tek başıma uğraşıyorum.
13 Şubatta başlayan tedavi süreci nihayet yarınki transferle ilk aşamasını tamamlayacak sonunda. heyecandan elim ayağım titriyor resmen. kısaca tedavi sürecinden bahsedeceğim ki okuyacaklara bir hikaye de ben bırakmak istiyorum.
33 yaşında yeni bir kadın doğum uzmanı bulup rutin muayeneyelerime artık ona giderim dedim bir doktor buldum. inanılmaz tatlı bir insan, becerikli bir hekim, iletişime açık. kendisinin aynı zamanda üreme sağlığı alanında uzmanlığı olduğunu bilmiyordum, çünkü bu konula ilgilenmiyordum. rutin muayene sırasında birgün bana 'senin yumurta sayın çok az görünüyor, ailenizde erken menopozlu biri var mı?' dedi. annem 40 yaşında menopoza girmişti. (sonra aynı teşhisi kardeşim de aldı.)
hemen AMH, FSH vs vs testleri yaptık. çocuk yapma hazırlıklarına başladım. 6 ay dene olmazsa tekrar görüşelim diyerek ayrıldıkç olmadı. tekrar gittim bir altı ay daha denemek istiyorum dedim. denedim, yine olmadı. günler aylar böylelikle geçti gitti. AMH değerim bu bir yıl içinde bi miktar daha düşmüş vs.
13 Şubat'ta başladık. ama o ay aksi gibi sadece 3 tane yumurtam var görünüyordu, AMH düşüktü, FSH yüksekti oturup hüngür sümük günlerce ağladım. doktor da istersen bir sonraki ay başlayalım dedi. dedim, hayır, ben almanya'dan bu ay bunun için geldim, şansıma güveneceğim. başladık. ilk OPU'da iki yumurta çıktı, biri olgundu. ertesi gün aradılar spermi kabul etti, döllendi dedilerç heh bu kadarmış ya bu iş dedim. DEĞİLMİŞ. üçüncü gün yavaş gelişiyor, olması gerekenden az hücre sayısı var dediler. 4. gün sordum ne durumda diye takip ediyoruz dediler, bundan bi cacık olmaz diyemediler herhalde. 5. gün de zaten hiçbir şey olmadı ve o siklusu iptal ettiler.
ama bu esnada arkadan gelen 10 yumurta daha belirmişti, doktor hemen bunları da büyütmeye devam edelim, zamandan kazanıp bunları da değerlendirelim dedi. aynı şekilde yumurta büyütme işlemi şubat ve mart boyunca devam etti. bu defa ultrasonda 7-8 enlarged yumurta görünüyordu ama kan testi sonuclarına göre 2-3 tane var görünüyordu. (burada östrojene bakıyorlar, her bir olgun yumurta başına östrojen değeri 150 olmalı) tedaviye bir gün daha davam etesem mi diye düşündü doktorum, bana da sordu. ne derseniz onu yapacağım dedim, hiç tereddüt etmeden. bu noktada bahsetmek istediğim bir şey daha var; eğer bir dokyor seçtiyseniz (mutlaka ince eleyip sık dokumuşsunuzdur zaten o noktaya kadar) sadece ona güvenin ve süreci yönetmesine izin verin. bazen kontrole gittiğimde soru bile sormadım. bazen bilmek o kadar da iyi değil, ne kadar bilirseniz o kadar çok şeyle ilgili kafa yormaya başlıyorsunuz ve stres seviyinizi yükseltiyor bu durum. o yüzden çok sizi rahatsız eden bir durum yoksa, süreci tüp bebek ekibine bırakın.
mart ayında ikinci kez yumurtalar toplantı. bu defa 6 tane çıktı. bayağı ağrılı bir şekilde uyandım anesteziden. bu yumurtalardan da 4'üne enjeksiyon yapıldı, üçü tuttu. üçü de 5. güne ulaştı. o gün havalara uçtum. yumurtalarınız orta kalite dedi embriyolog ama ben bunlardan anlamıyorum hiç bilmeme gerek yok deyip, size güveniyorum dedim ve kapattım.
bir adet döngüsü kadar zaman geçmesini bekledik. çünkü dual stimülasyonda taze embriyo transferi yapılamıyor. reglimin üçüncü günü önce 9 gün estrofem (artı folik asit) kullanmaya başladım. son beş gündür de Prolutex progesteron iğnelere başladım. allahın cezası ne kadar acıtıyor ama bir evlat uğruna neye katlanmazsın ki...
şimdi yarın 12.00'da transferim var :) iki yıl önce eşim 16 Nisan'da evlenme teklif etmişti, geçen yıl bu tarihlerde kimyasal bir gebelik yaşamıştım. bunları kendime bir işaret saydım. :) embriyolar dondurulduğundan beri hiç olumsuz düşünmedim. bu telefonla saati haber verirlerken yımırtların kalitesini de sordum; iki tane 4AB bir tane 3AB dediler. eh fena değil. şu an tutmaması için bir neden yok :)
son bir not olarak, doktorunuza, sürece güvenin. ben de bilmiyorum tutar mı tutmaz mı ya da ne zaman tutar ama çok olumluyum bu konuda. sizler de umutlu olun, olabileceğine inanın. eşiniz sağ, spermi varsa, sizin de yumurtanız varsa hiçbir şeyden korkmayın. bir tek embriyo yeter :)
herkese bol şans diliyorum.
Eki Görüntüle 3415072