2011 Haziran Anneleri Paylaşım Alanı

bende kendimden hiç emin degilim ben heralde doguramıcagım gibi me geliyor çok korkuyorum kendimi nekadar kasıyosam 2 gündür karnım felaket agrıyo bayramdan sonra pazartesi günü 2li taramam var allahtan bişe olmasa inşallah hamileligim devam ederse yaptıracagım bakalım
 
iyi akşamlar benim komşum yeni dogum yaptı tedavisiz hamile kalmştı 3üzleri oldu 2 oglan 1 kız valla akşama kadar tek başına bakıyor kimsede yok akşamları kaynanası geliyo çok zor biz bitaneyle ugraşamıyoz ayaklansınlar napar hiç bilmem

Allah yardımcısı olsun. tedavisiz üçüz garip gerçekten. ben de ikiz olduğunu acile gittiğimde öğrenmiştm. doktor,burda 2 kese var dedi sonra hatta 3 dedi. yüreğime iniyordu :KK9:
 
gökyüzü ya san bişe sorcam bi arkadaş vardı adını tam hatırlayamadım hani dru 5 ihtimal yaşaması var demişti candaş mıydı ne ondan bir haber varmı aradım konuları ama bulamadım
 
gökyüzü ya san bişe sorcam bi arkadaş vardı adını tam hatırlayamadım hani dru 5 ihtimal yaşaması var demişti candaş mıydı ne ondan bir haber varmı aradım konuları ama bulamadım

hayır hiç haber yok zaten bi gelişme olsa cokdan yazardı
muhtemelen kürtaj oldu diye tahmın edıyorum
 
kızlaaara bişy sorcam bebişler hangi haftada bebek görünümü almış oluyo en son gittiğimde fasulye kadar henüz insan şeklinde olmayan minik bişydi sizinkileri hangi haftada öyle gördünüz?
 
canım ben 9 uncu haftada gitmişdim en son tam bir bebek olmusdu

oyy ne güzel ya az kalmış benimde demekki :) bide canım sat ile ultrason ölçümü farklı gittiğinde hangisine göre doğuyo bebiş :KK1: benimki 3 gün geriden gidiyo normalde 7 artı 6 yız aslında tickeri bebeğe göre ayarladım doğum ona göre olur diye :KK1:
 
oyy ne güzel ya az kalmış benimde demekki :) bide canım sat ile ultrason ölçümü farklı gittiğinde hangisine göre doğuyo bebiş :KK1: benimki 3 gün geriden gidiyo normalde 7 artı 6 yız aslında tickeri bebeğe göre ayarladım doğum ona göre olur diye :KK1:

bizde 2 gün gerideyiz bilmıyorum heralde ultrasyona göre ayarlıyoruz
 
hadi gözünaydın.
sağol canım

ayy canım çok sevindim darısı başıma ben de cuma gidiyorum inş. :KK52:
progestana ben devam ediyorum baya yüksek doz malesef ama lekelenmem çok çok azaldı yok denecek kadar. tabi o kanamadan sonra ödüm patlamıştı ama şimdi iyiyim.

inşallah sende duyarsın canım..benimde yüksekti dozunu düşürmesi iyi oldu başım dönüyodu artık..
 
Anne Karnında Başlayan Öğrenilmiş Korkular

Her insanın belli bir hayat kalitesi vardır. Bu hayat kalitesinin oranı ise; yaşadığınız hayattan ne kadar keyif aldığınız ve bu hayatın ne kadarını içinize sindirerek yaşadığınızla alakalıdır. . Her anını keyifle, huzurla, kendine güven içerisinde, sevgiyle, her türlü isteğini yerine getirerek yaşayan, kendisiyle ve dolayısıyla çevresiyle barışık, sosyal, aktif bir hayat geçiren bir bireyin hayat kalitesi çok yüksektir. Ama tam aksiyse; her an öfkeli, korku dolu, kendine güvensiz, sevgiyi yaşayamayan ve yaşatamayan bir bireyin ise, hayat kalitesi de bir o kadar düşüktür. İşte bu hayat kalitemizin düşmesine sebep olan ise egolardır.

Ego deyince aklımıza kalıplaşmış bir açıklama gelir. Kendini beğenmiş, ukala insanlara bizler egolu damgasını yapıştırıveririz. Bu da bizim doğru bildiğimiz yanlışlardan biridir. Ego terimi oldukça geniştir ama bir tanesinin varlığı bile insanın mutsuz olmasına büyük bir nedendir. Bunlardan bazıları; kıskançlık, öfke, kırılganlık, saldırganlık, korkular (ölüm korkusu, terk edilme korkusu, yükseklik korkusu, yalnızlık korkusu, kaza yapma korkusu, hastalanma korkusu, başarısızlık korkusu, hırsız korkusu, hayvan korkusu&#8230:KK66:, güvensizlik, sevgisizlik (kendini sevmeme, sevilmediğini ya da sevilemeyeceğini düşünme), acılarla beslenme, kendine değer vermeme, yargılama, aşağılamadır. Ama tüm bunları tek bir başlıkta toplayacak olursak, tüm egoların kaynağı sevgisizliktir.

Sevginin yeşermediği, daha doğrusu sevgiyle yeşermeyen her birey; kendine güvensiz olur, kendine güveni olmayan birey korkularını oluşturur. Korkularıyla yaşayan birey, kıskanç olur, çabuk kırılır ve incinir. Kırılan, incinen kıskanç bir birey ise saldırganlaşmaya ve ani öfke patlamaları yaşamaya başlar. Eğer ki birey, bu egoların farkında değilse ve böyle davranmayı bir yaşam biçimi haline getirmişse, kendinden oluşan kuşaklara yani çocuklarına da bunları bilinçli ya da bilinçsiz olarak öğretmeye başlar. “öğretmek” kelimesini özellikle, üstüne basa basa vurgulamak istiyorum çünkü egolar sonradan öğrenilmiş olan duygu karmaşalarıdır. Hiçbir birey anne karnına, egolara sahip olarak gelmez. Bu yüzden daha anne karnında başlar tanışıklığımız, sevgisizlikten doğan korkularla, yani egolarla.

Çoğunlukla, ilk, bebeğini dünyaya getirmeye hazırlanan bir anne adayı, kendine olan sevgisinden ödün vermeye başlar. Vücudu değişir, hareketleri kısıtlanır, kendini güzel bulmamaya yani artık aynaya baktığı zaman kendini sevmemeye başlar. Bu sevgisizlik içinde kendine olan güvenini kaybeder ve türlü korkular üretmeye başlar. “Ben bu bebeğe nasıl bakacağım, ya sakat doğarsa, ay niye bugün kıpırdamadı bir sorun mu var, ya düşük yaparsam, ya doğuramazsam, ya eşim artık beğenmezse” gibi düşüncelerden oluşan korkularla, huzursuz geçecek bir hamileliğin temelleri atılmış olur. Bu hamilelik döneminin ilk aylarında, zaten geldiği yeri anlama ve alışma telaşında olan bebeğin karmaşık duygularına, bir de annenin, mutsuz ruh hali eklenince, bebek tümüyle rahatsız olur ve bunu da annesini rahatsız ederek göstermeye başlar.

Anne adayı ise, bebek tarafından verilen bu tepkileri fiziksel problemler olarak hisseder. Anne tüm duygu yoğunluklarını tek başına yaşadığını düşünürken, aslında onunla beraber yol alan, her yiyip içtiğinden olduğu kadar her yaşadığı duygudan da beslenen bebek, tüm bunlardan etkilenir ve anneye sinyaller göndermeye başlar. Anne, ne kadar bu sinyalleri algılayamazsa, bebeğin bu dünya da kalma isteği de aynı oranda azalır. İşte ilk korkular bu devrede oluşur çünkü bebek, annenin mutsuzluğunun kendisinden kaynaklandığını düşünerek, anneyi üzüyor olmaktan korkmaya başlar. Bu da bebekte geldiği yere geri dönme isteği uyandırır ve sağlıksal olarak zayıflar ve bundan doğal olarak etkilenen anne adayı, sorunlar yaşamaya başlar. Ben tüm hamileliği boyunca, karın ağrıları, kramplar, kusmalar, yaşayan hatta doğuma kadar ki olan tüm zamanını hiç hareket etmeden yatarak geçirmek zorunda olan birçok anne adayı tanıdım. Eğer ki anne; bu bebeği tam anlamıyla kabul eder ve o nu hayatına müdahale etme potansiyeli olan bir varlık olarak görmeyi bırakırsa, bebek rahatlar, sevildiğini hisseder ve hayata sıkı sıkı tutunduğu için bu korkusunu atlatır ve anneyi de rahat bırakır.

Zaman ilerledikçe, anneyi olduğu kadar çevresindeki tüm olan biteni ve hatta konuşulanları bile iyice anlamaya başlayan anne karnındaki bebek, annenin hangi durumlardan iyi ya da kötü etkilendiğini, bu durumların ne olduğunu ve annenin bunlara nasıl bir tepki verdiğini ezberler. Fiziksel olarak gelişen bebek, duygularını da oluşturmaya başladığından, annenin tüm mutlu ve mutsuz olduğu durumları kendine mal etmeye, yani, bunu kendine bir yaşam biçimi olarak seçmeye başlar ve bunu kaydeder. Dolayısıyla, ne zaman aynı tip bir olayla karşılaşsa, otomatik olarak öğrendikleri devreye girer, bunları kendi yaşıyormuş gibi algılamaya ve anneden bağımsız olarak, kendine has tepkiler vermeye başlar.

Örneğin; eğer ki bir anne adayının düşük yapma gibi bir korkusu varsa ve başına gelen her olayda bebeğini kaybetme korkusu yaşıyorsa, bebek bunu kaydeder, saklar ve anne adayının başına gelen en ufak bir kazada kendisi düşme korkusu yani ölüm korkusu yaşamaya başlar. İşte bu kaydettiği korkuyla hayata merhaba der ve eğer bunun farkına varmazsa, hayatı boyunca kaza geçirme ya da ölme korkusuyla yaşar. Bir başka örnek daha. Eğer ki anne adayı, hamileliği boyunca kendisiyle yüksek sesle konuşulmasına tepki veriyor ve bundan hoşlanmıyorsa, hatta bundan korkuyorsa; bunu algılayan bebek, duyduğu her yüksek sesten etkilenmeye yani korkmaya başlıyor, bunu kaydediyor ve bu korkuyla dünyaya merhaba diyor. Yine bu bunun farkına varmazsa, kendisiyle yüksek sesle konuşulmasından hoşlanmıyor, biri yüksek sesle konuştuğu zaman da korkup, bir kenara siniyor. Çünkü tüm bunları anne karnındayken öğrendi, kaydetti, kendine mal etti ve yaşamaya başladı.

Lütfen okuyuun..
 
çok doğru ve güzelmiş... kardeşim doktor, ve diyorki bebek şimdi bile seni hissediyor diyor. hem büyük bi sorumluluk hem de çok güzel değil mi :) ben konuşuyorum bebeğimle seni çok seviyorum ve çok istiyorum seni diyorum...eminim bebişim bunu biliyor hissediyor..
 
çok doğru ve güzelmiş... kardeşim doktor, ve diyorki bebek şimdi bile seni hissediyor diyor. hem büyük bi sorumluluk hem de çok güzel değil mi :) ben konuşuyorum bebeğimle seni çok seviyorum ve çok istiyorum seni diyorum...eminim bebişim bunu biliyor hissediyor..


bende konuşuyorum sabah günaydın diyerek başlıyorum güne sonra her hareketimde annecim bak şimdi bunu yapıyoruz falan diye açıklama yapıyorum ona evde beni gören olsa deli der hakikaten deliriyormuyum acaba:KK52:
 
bende konuşuyorum sabah günaydın diyerek başlıyorum güne sonra her hareketimde annecim bak şimdi bunu yapıyoruz falan diye açıklama yapıyorum ona evde beni gören olsa deli der hakikaten deliriyormuyum acaba:KK52:

:))) annelik başlı başına bi çıngınlık zaten :p :)))

ama ben içimden konuşuyorum daha dışımdan başlamadım biraz büyüsün teyzesi sonra sesli başlıcam kız olursa mutfakta daha çok konuşurum :KK9:
 
Son düzenleme:
Arkadaslar 10. haftamdayim bugun doktorum cinsiyetini soyledi bebegimin sok oldum bizede gosterdi hatta gorduk erkek olacagini:))
Dusuk tehlikemde kalmamis hersey mukemmel dedi progestanimi kesti 3 gun 2 adet diger 3 gun tek alip birakiyorum
 
Arkadaslar 10. haftamdayim bugun doktorum cinsiyetini soyledi bebegimin sok oldum bizede gosterdi hatta gorduk erkek olacagini:))
Dusuk tehlikemde kalmamis hersey mukemmel dedi progestanimi kesti 3 gun 2 adet diger 3 gun tek alip birakiyorum

ayyy canım benim gözün aydın çook sevindim darısı başıma şu progestanı ben de bıraksam inşallah en kısa zamanda...maşallah diyelim çok sevindim...:KK52:
 
X