- Konu Sahibi feruzecerci
-
- #101
Köy hayatı düşündüğünüz kadar kolay değil hem maddi hem manevi. Hayvan alsanız yemi dünya para, tarla sürseniz gübresi, mazotu ayrı. Ama bütün bunlara katlanırım derseniz hayvanların insanlardan daha iii geleceği kesin. Eğer giderseniz kaç da alın inanılmaz hayvanlar.Detaylı okumak istemeyenler için, Bu birikimle tarım/hayvancılık yapmak üzere eşimin işinden istifa etmesi, benim işimi bırakmam ve bir köye yerleşmek mantıklı mı ?
_________________________________________________________________________________________________________________________________________
Başlıkta görüleceği üzere çok bir param yok, 2 milyona bir köye yerleşmeyi düşünüyorum. Çünkü mesleğimi sevsem de hayattan bunaldım. Hatta hayvancılık ve tarım yapmayı düşünüyorum. Köy araştırıyorum, hangi köyden bir tarla alsam diye. Geçenlerde anneme bahsettim bana " 2 Milyon ne ki ne yapılır, işi bırakmaya değer mi, bir de eşinin aklına giriyorsun gül gibi işinden istifa ettireceksin adamı.." dedi. Eşim dünden razı çünkü işinden o da memnun değil. Bir kısmıyla bir köye yerleşelim kalan kısmıyla ucuzluk bir iki araba alır ticaret yaparım, şeklinde düşünüyor ama tabi hayvancılık fikrinden habersiz.
İşim başkalarının derdini tasasını üstlenmek, her gün yatarken birinin dosyasını (hayatını) düşünmek, bunu yaparken doğru mu yapıyorum diye düşünmek. Şöyle diyeyim kusurla adam öldüren kişi de müvekkilim dolandırıcılık yapan da mağdur da. Ben savunurum işim bu, kazandığım dosyalarda bile hakimin yerinde olsam en az şu kadar ceza verirdim derim ve bu bende vicdan yükü olur asla kazandım hırsında biri olmadım sadece üzerime düşeni yapıyorum ki bu sıralar bizim işler bile kesat. Nereye kadar başkalarının hayatındaki olayı sırtlayacaksın ki deyip duruyorum.
Hukuken bilgili olduğumu düşünüyorum ama iyi bir avukat olduğumu düşünmüyorum. Dolayısıyla işi bırakıp tarım veya hayvancılık yapayım diyorum. İnternetten köye göçen insanları izliyorum.
Annem köylerin hiç masum olmadığını söylüyor. Hatta çobanlık yapma fikrime aşırı sert çıktı, o kadar okudun çalıştın bunun için mi, köylerde ne kötü insanlar var o dağlarda başına bir kötülük gelir, sen bilmezsin diyor. (Müge Anlı seyircisi)
Evet 2 milyon bu devirde hakikaten çok küçük bir meblağ, hatta o parayla ev almaya kalksan muhtemelen küçük bir daire alırsın onda da istediğin yerde olmaz. İşi bırakma sebebim para değil, babamı kaybettiğimden beri ölümü hatta ölmeyi düşünüyorum. Bir insan doğum gününde mumlara üflerken içinden "umarım tez vakitte kavuşuruz" diye dilekte bulunmaz. Yani hayatın bana bomboş geldiği günlerde doğayla iç içe yaşamanın hayali beni hayatta tutuyor.
Bunları aileme söylemiyorum çünkü iş duygu sömürüsüne dönüşmesin, mantıklı mı değil mi buna karar verecek zihinde değilim. Şuan iş yerinde işlerimi görüşmelerimi bitirdim kapanışı yine bu tarz videolarla yapıyordum ki buraya yazmak aklıma geldi.
Ben gideceğim arkadaşlar belki gittiğim yerde internet de olmaz :) Kediler köpekler tavuklar koyunlar keçilerle sıfırdan bir hayata başlayacağım. Köyde yaşayan arkadaşlar yazarsa sevinirim.
Belki sadece hayal olarak kalır ileride bu sayfaya bakıp hatırlarım, belki de gerçekleştiririm ve buraya bir not bırakırım.
Sen yine iyisin ben rüyada bile fakirimBugün benim rüyamda 10 milyonum vardi değişikti baya duygusu
Köye gidince çok huzurlu bir ortam olacak mı sanıyorsunuz. Küçük yerlerde dedikodu çok olur. Eskisi gibi dağlarda tek gezilecek bir ortam yok. Siz iç sıkıntınızi böyle atmak istiyorsunuz ama bunlar size kulgetten başka birşey getirmez.Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
depresyonda mısınız acabaEvet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Dedelerim çiftçiydi , dayım hala çiftçi. Yazları köyde büyüdüm ben ve hala da babamın arsası ve dedemin evi dolayısıyla sürekli gider gelirim Hayvancılık öyle köye yerleşeyim, kolay hayat hayvan bakarım gibi bir şey değil. Çok zor. Eğer kendine yetecek 1 inek 20 tavuktan falan bahsetmiyor isen inanılmaz zorluklarla karşılaşacaksın. Yem parası , çoban parası, veteriner parası, ilaç parası derken elinden uçup gidecek para. Sütünü ya sattın ya satamadın , 3 lira kazanıp 10 lira harcayacaksın. Hayvan altı temizleme, suluk temizleme, yemleme kim yapacak bu işleri? Tavuk nereye kuzladı, tilki mi yedi fare mi yedi , kayboldu çalındı falan herşey dert. Tarla işi komple karman çorman zaten. Çok zor. Bu şeye benziyor küçük tatlı kafe açayım diye istifa edip batmaya. Ev olsa dene derdim bak, ama eldeki avuçtakini de vereceksin. Dedemler göçtü gitti ama çiftlik duruyor ortak tatil evi gibi ,aynı zamanda dayım kullanıyor ambarı falan. 12 kamera var. Jandarma ile kankalar. İnanılmaz hırsızlık var böyle evlerde. Daha geçen bayram oradaydık , gündüz gözüne 4 tavuğumuzu çalıp arabayla kaçtılar. Köyün içinde bir adamın elektrik direğinden kabloları çalıp, elektriği kesip, 3 ineğini çalmışlar. Gündüz adam tarlada iken. Bunları da düşünmek lazım.
Artık malesef hırsızlık da oluyor.
Geçen yıl dayımın ağıldan 3 ineğini çaldılar.
Allahım bu nasıl bir felaketAaa olmaz olur mu köy yerlerinde merkezlerden daha çok olur hırsızlık..
Bu sene günlerce elektriklerin gelmediği oldu kamera sistemleri devre dışı kaldı insanlar günlerce nöbet tutmak zorunda kaldı sırf bu yüzden...
Köyümüz merkeze yakın evlerin birbirine bitişik oolmasına rağmen üstelik.
Tarlandaki mahsule kadar çalınabiliyor...
Şu durumda eşinizle hayattan beklentileriniz birbirinden çok farklı, onu kendi istediğiniz hayata sürükleyip bütün yükü sırtına atarak dağ bayır gezemezsiniz. Çok istiyorsanız bulunduğunuz yere yakın köylerde küçük bahçeli bir ev alın siz işinizi bırakıp orada biraz inzivaya çekilin, illa ki deniz kenarında bir çiftliğiniz olması şart değil, iki tavuk bir köpek bahçeye ekeceğiniz biraz sebze bir kaç meyve ağacı, belki çiçek, işi ticarete dökmek hayatı buna odaklamak şart değil. eşiniz gidiş geliş yapsın ama onu hayallerinizin peşinden sürüklemeye hakkınız yok.Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Kocanızın yerinde olsam sizi boşardım. Forumda gördüğüm en sakin ruhlu bencillerden olabilirsiniz. Demek adamı istifa ettirip tüm işleri adama yıkıp dağda bayırda heidicilik oynamak istiyorsunuz.. kendiniz dışında düşündüğünüz insanoğlu var mı acaba? Elinizde iki kuruş var onunla iyi kötü ev alıp kirasını ek gelir yapmak yerine beş kuruşsuz kalıp işsiz bir adam yapmayı hedeflemiş gibisiniz. 2 milyonu nakit para olarak düşündüm tabi ev araba satıp elinize geçecek bir miktarsa psikolojik destek almanızı öneriyorum.Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Konu sahibi kusura bakmayın ama ruhumu daraltınızEvet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Son cümleye katılıyorum, gerçekten dışardan göründüğü gibi değil. Ama Yaşar Kemal de zaten huzur dolu olarak bahsetmez köy yaşamından. Siz yazınca aklıma geldi Taşbaşoğlunu nasıl delirttilerdi. Gayet de realist bir şekilde anlatır rahmetli..Köyde yaşamak fikri güzel de işi bilmeyenler için tarım da hayvancılık da çok riskli sektörler. Hele ki bugünün koşullarında...Elinizdeki parayı batirmaniz bir yılı bulmaz.
Ha derseniz ki bir ev ve oyalanmak için küçük bir arazi alır, kalanının da faiziye gecinebiliriz o zaman olur ama elinizde kalan yeter mi bilemedim.
Bir de köyleri yaşar kemal romanlarindaki gibi huzur dolu bölgeler zannetmeyin, türk köyü ve köylüsü dışardan gelen yabancıyı asla rahat bırakmaz, delirtene kadar uğraşırlar, en geç 2 yıla sinir hastası olursunuz uyarayım.
O da doğru...ince memed huzur battı da dağa çıktı sankiSon cümleye katılıyorum, gerçekten dışardan göründüğü gibi değil. Ama Yaşar Kemal de zaten huzur dolu olarak bahsetmez köy yaşamından. Siz yazınca aklıma geldi Taşbaşoğlunu nasıl delirttilerdi. Gayet de realist bir şekilde anlatır rahmetli..
Ölmeden mezara girmiş gibi bir yaşam istiyorsunuz bunu da romantik gibi yazıyorsunuz.Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
Yani evet bu basbayağı bencillik.Evet düşününce bencillik gibi geldi yine düşündüm diyelim her şeyi yaptık yerleştik köye diyelim öldüm ya da bir şekilde anlaşamadık boşandık eşim o saatten sonra ne yapacak, ben mütevazı biriyim hele son zamanlarda, parayla işim olmaz harcamam, günde çay kahve sigara dışında hiç bir harcamam olmaz, gitmek istemem bir yere. Eşim şuraya gidelim deyince ne gerek var evde oturayım derim. Yani batsam da zengin de olsam hayat tarzım değişmez ama eşim öyle değildir batarsa çok zorlanır belli standartları var. Ben olmasam yeni bir hayat kurmaya gücünün olması gerekir oysa işini bırakırsa başkaca geliri olmayacak.
Gerçekten çok sade bir hayat istiyorum kimisi gösterişi sever mesela öz ablamı düşünüyorum her akşam bir yerlere çıkıp bir şeyler içer, deniz kenarı olmazsa bir yerde yaşayamaz yüksek hayat standartlarını sever yanına gidince yabancılık çekiyorum o ortamlara. İçine yaşlı kaçmış derler bana.
İçime yörük kaçtı diyorum ben de, huzur dağa çıkmakta ağaçlara yaslanmakta bir taşa oturmakta.
Dış görünüş olarak belki kıyafetten belki meslekten eşim böyle biri olduğumu fark edememiş mesela. Çok farklı biri çıkmışım. Başlarda yadırgıyordu bir dönem başka bir iş teklifi aldı, nasıl yapalım gidelim mi diye sorunca sen git ben burada kalırım tatillerde görüşürüz işleri ayarlarsam seneye filan gelirim dedim taşınmak istemedim. O da işini bırakmadı kaldı.
Ben mesela İzmir ve İstanbul'dan kurumsal bir yerden teklif aldım o da şöyleydi ben küçük illeri istedim onlar buralarda çalışın dediler bir kaç kez aradılar. Ben o tempoya ayak uyduramam dedim. Maddi olarak suanki durumumdan çok daha iyi bir durumda olabileceğim fırsatları geri çevirdim.
Babamın vefatı ile maddiyattan iyice soğudum azıcık aşım kaygısız başım diyorum artık, hatta daha çok maneviyata yönelmek istiyorum, dinler üzerine okumak istiyorum bir meslektaşım da yazmış ya dinlerin doğduğu coğrafyalara gitmek istiyorum diye, ben de kendi içimde yolculuğa çıkmak istiyorum.
İşin ticari yönüyle eşim ilgilensin ben bir iki keçi alıp bir iki de köpek dağlara çıkayım istiyorum. Zihnim değil bedenim yorulsun az konuşayım başkalarının işlerini dusunmeyeyim kendi yoluma bakayım.. çok çok uzattım kusura bakmayın. Eşime çok anlatmıyorum, onu zaten sevmediği işinden daha da soğutmak istemem.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?