Hayretler içerisindeyim.
Forumda ara ara yorumlarını okuyup,
belli bir sosyo-kültürel seviyede olduğunu düşündüğüm kadınların yorumlarını şaşkınlıkla okuyorum.
Üslupsuzluk, hakaret, itham ne ararsanız mevcut.
Eğitimli olanlarımızın tartışma adabı böyleyse...
İş hayatında başarılı olmanın 2x2=4 kadar kesin ve basit bir formülü olmadığını,
üç-beş yıl ve üzeri çalışmış herkes az, çok bilir.
Bazen çok iyi bir üniversitenin, iyi bir bölümünden mezun olursunuz ama görece daha olumsuz şartlarda çalışırsınız,
bazen de henüz mezun olmadan işinizi bulursunuz hatta iş sizi bulur.
Bazen orta halli bir okuldan, idare eder bir bölümden mezun olursunuz, akrabalık, hemşehrilik, siyasi, dernek, aynı okuldan mezun olma vb. bağlantılarınız sayesinde
çok güzel bir işe yerleşiverirsiniz.
Bazen akademik başarınız-mezuniyetiniz süperdir, özel sektörle veya genel anlamda
iş hayatıyla sizin kişilik özellikleriniz, sahip olduğunuz beceriler uyuşmaz,
başarılı olamazsınız.
Bazen üniversite okumazsınız ama ticarette Allah 'yürü ya kulum' der, zengin olursunuz.
Sınavdan yüksek puan alırsınız,
mülakatta elenirsiniz.
Sınavdan düşük puan alırsınız,
o yıl fazla kadro açılır,
seçim öncesidir, atanırsınız.
Üniversite kadro açar, öğretim üyesi olursunuz, bazen Hoca size kendi işlerini yükleyip, kaprisini çektiremezse, başkasını destekler,
siz bakakalırsınız.
Bazen şansınız yaver gider,
erkenden yükselirsiniz,
bazen de sizin hakkınız yenir ve
başınıza tepeden inme genel müdür getirilir.
Bunların hepsi ülkemizin gerçeği.
Başka ülkelerde işler nasıl dönüyor?
Buna kesin cevap verecek kadar yurtdışı deneyimim ve bilgim yok.
Bununla birlikte bunlar oluyor/olacak diye çalışıp, çabalamayı bırakmak da akıllı insanın yapacağı iş değil, tek bildiğim bu.
Benim bakış açım;
Gayret benden takdir Allah'tandır.
Elimden geldiğince, gücüm yettiğince çalışır, çabalar, gerisini artık neye inanıyorsam
(Allah'a, nasibe, evrene, karmaya)
ona bırakırım.