- 5 Ekim 2024
- 19
- 12
- 25
Merhaba arkadaşlar, uzun olursa şimdiden kusura bakmayın. Aslında biraz da yılların birikmişini dökeceğim sanırım...
Ben 26 yaşında, eğitimli, bekar ve hayatına erkek sinek bile girmemiş bir insanım. Lisede, üniversitede ya da daha sonrasında ne bu tür bir ilişki yaşadım ne de yaşayabileceğim ortamlara girdim. Mazbut bir ailede yetişmemin de muhakkak ciddi etkisi vardı ama bir 20 yaşımdan sonra açıkçası bu benim şahsi tercihim oldu. Nedeni ise (şakasız) 18 yaşımdan beri yaşadığım platonik bir rahatsızlıktı. Hatta daha evvel üyelik alıp bundan nasıl kurtulabileceğimle ilgili konu açmayı bile düşünmüştüm ama bu kimseye söyleyemediğim bir şey olduğundan hep içimden geçmesini bekledim. Belki linçlenebilirdim de ama gerçekten bunun platonik bir aşk değil de rahatsızlık olduğunu, psikolojik bir temeli olduğunu hissediyordum. Yaklaşık 8 sene, önceleri medenî halinden bile haberdar olmadığım ve bekar bildiğim birini zihnimden atmakla uğraştım. Üstelik kendisi 15 yaş kadar da büyüktü benden. Bu durumun tehlikesini fark edince kendisiyle karşılaşmamak adına o ortama bir daha girmedim, yıllarca sadece zaruri durumlarda görmüşümdür, öyle hususi bir diyaloğumuz asla olmadı. Ama ben bu kişiye karşı tarifsiz bir hayal kırıklığı, yoğun acı gibi bir şeyler hissediyordum ki gerçekten bunca senemi alt üst etti bu duygular. Ne benimle tanışmak isteyen birini kabul edebildim ne de bunlara olumlu bakabildim. Hatta normal yaşantımda bile depresif veya içe kapanık görünen bir kimliğe büründüm sırf bu yüzden. Sebebi yokken birçok gecem ağlayarak geçti gitti, işlerime odaklanamadım ve birçok şey... Ama işin ilginç tarafı şu ki şartlar imkansız olmasa ve bir araya gelme ihtimalimiz olsa bu zihnimde takılı kalan kişiyle asla bir hayat istemediğimi de fark ettim. Hatta bir keresinde onun yanında olduğum bir rüya görüp korku içinde uyanmıştım. Geçen sene bir psikoloğun videosunda denk geldim, anlattığına göre tıpkı bu belirtiler "limerence" diye bilinen bir psikolojik durumun sonucuymuş. Zihin zaten bazı şeylerden kaçmak için normalde gerçek olması mümkün olmayan, bir araya gelemeyeceğini bildiği birini seviyor(!)muş böylece insanın kendine güvenemediği ve gerçek bir ilişkide sorun olabilecek tüm durumlar da ortadan kalkmış oluyormuş yani zihnen yaşanan tek kişilik bir sevgi/hayâl. Bende aslında fiziksel (ya da mükemmeliyetçilikten bilmiyorum) gelen bir öz güven eksikliği de var. Belki nedeni bu olabilir diye de düşündüm, o günden beri resmen içime su serpildi ve galiba kendime bunu kabul ettirdim. Gerçekten yaklaşık bir yıldır böyle bir şey hissetmiyorum, oysa o kişiyi de görüyorum, iş vesilesiyle nadir de olsa ortak bir yerde bulunabiliyoruz. Geriye baktığımda çok üzülüyorum. Arkadaşlarım gerçek sevgiler yaşadı, evlenen oldu, ne bileyim hepsi kendine uygun normal kişileri sevdi veya ayrıldı ama önemli olan o değil. Bense ne olduğumu anlamadım. Şimdi sevgi, aşk nedir deseler asla bilmiyorum. Hayranlıkla başlayan çocuksu bir duygunun esiri olmuştum yıllarca. O yüzden aşk deyince aklıma böyle ıstıraptan başkası gelmezdi ama galiba öyle değil? Bu takıntımın içinde tabii başka sebepler de oldu, hem hayranlık hem çok rastlantısal bir şekilde o kişinin hayatımı kurtarması gibi.. Ama çok uzatmak istemedim.
Kızlar şimdi benim asıl meselem şu ki, bir aydır hiç bilmediğim bir duyguyla tanıştım gibi. Bir süredir hayatımda ilk kez kendi yaşıtım normal birinden hoşlanıyorum galiba. Yani bu hoşlanma mı bilmiyorum ama ıstırap değil de stresli bir sevinç hissediyorum şu an. Efendi, dingin ve espritüel biri. Birkaç kez aynı anda aynı espriyi yapacak kadar da kafa yapımız aynı sanırım. Ben kendimi ilk kez yaşımda gibi hissediyorum, birkaç yakınım bile sana bu aralar ne oldu dedi. Ama tabii bir şey yok ortada. Kendisini görünce heyecanlanıyorum, merak ediyorum, bu kesinlikle eskisine benzer duygular değil. Kendisinden bir adım alsam ne yaparım hiçbir fikrim yok bu yaşa gelmeme rağmen. Görünce bazen kaçıyorum da... İnşallah bu kez de hastalıklı bir duygu yaşamıyorumdur, normal bir sevgi buna mı benziyor ve bu tedirginlik nasıl gider benden...?
Ben 26 yaşında, eğitimli, bekar ve hayatına erkek sinek bile girmemiş bir insanım. Lisede, üniversitede ya da daha sonrasında ne bu tür bir ilişki yaşadım ne de yaşayabileceğim ortamlara girdim. Mazbut bir ailede yetişmemin de muhakkak ciddi etkisi vardı ama bir 20 yaşımdan sonra açıkçası bu benim şahsi tercihim oldu. Nedeni ise (şakasız) 18 yaşımdan beri yaşadığım platonik bir rahatsızlıktı. Hatta daha evvel üyelik alıp bundan nasıl kurtulabileceğimle ilgili konu açmayı bile düşünmüştüm ama bu kimseye söyleyemediğim bir şey olduğundan hep içimden geçmesini bekledim. Belki linçlenebilirdim de ama gerçekten bunun platonik bir aşk değil de rahatsızlık olduğunu, psikolojik bir temeli olduğunu hissediyordum. Yaklaşık 8 sene, önceleri medenî halinden bile haberdar olmadığım ve bekar bildiğim birini zihnimden atmakla uğraştım. Üstelik kendisi 15 yaş kadar da büyüktü benden. Bu durumun tehlikesini fark edince kendisiyle karşılaşmamak adına o ortama bir daha girmedim, yıllarca sadece zaruri durumlarda görmüşümdür, öyle hususi bir diyaloğumuz asla olmadı. Ama ben bu kişiye karşı tarifsiz bir hayal kırıklığı, yoğun acı gibi bir şeyler hissediyordum ki gerçekten bunca senemi alt üst etti bu duygular. Ne benimle tanışmak isteyen birini kabul edebildim ne de bunlara olumlu bakabildim. Hatta normal yaşantımda bile depresif veya içe kapanık görünen bir kimliğe büründüm sırf bu yüzden. Sebebi yokken birçok gecem ağlayarak geçti gitti, işlerime odaklanamadım ve birçok şey... Ama işin ilginç tarafı şu ki şartlar imkansız olmasa ve bir araya gelme ihtimalimiz olsa bu zihnimde takılı kalan kişiyle asla bir hayat istemediğimi de fark ettim. Hatta bir keresinde onun yanında olduğum bir rüya görüp korku içinde uyanmıştım. Geçen sene bir psikoloğun videosunda denk geldim, anlattığına göre tıpkı bu belirtiler "limerence" diye bilinen bir psikolojik durumun sonucuymuş. Zihin zaten bazı şeylerden kaçmak için normalde gerçek olması mümkün olmayan, bir araya gelemeyeceğini bildiği birini seviyor(!)muş böylece insanın kendine güvenemediği ve gerçek bir ilişkide sorun olabilecek tüm durumlar da ortadan kalkmış oluyormuş yani zihnen yaşanan tek kişilik bir sevgi/hayâl. Bende aslında fiziksel (ya da mükemmeliyetçilikten bilmiyorum) gelen bir öz güven eksikliği de var. Belki nedeni bu olabilir diye de düşündüm, o günden beri resmen içime su serpildi ve galiba kendime bunu kabul ettirdim. Gerçekten yaklaşık bir yıldır böyle bir şey hissetmiyorum, oysa o kişiyi de görüyorum, iş vesilesiyle nadir de olsa ortak bir yerde bulunabiliyoruz. Geriye baktığımda çok üzülüyorum. Arkadaşlarım gerçek sevgiler yaşadı, evlenen oldu, ne bileyim hepsi kendine uygun normal kişileri sevdi veya ayrıldı ama önemli olan o değil. Bense ne olduğumu anlamadım. Şimdi sevgi, aşk nedir deseler asla bilmiyorum. Hayranlıkla başlayan çocuksu bir duygunun esiri olmuştum yıllarca. O yüzden aşk deyince aklıma böyle ıstıraptan başkası gelmezdi ama galiba öyle değil? Bu takıntımın içinde tabii başka sebepler de oldu, hem hayranlık hem çok rastlantısal bir şekilde o kişinin hayatımı kurtarması gibi.. Ama çok uzatmak istemedim.
Kızlar şimdi benim asıl meselem şu ki, bir aydır hiç bilmediğim bir duyguyla tanıştım gibi. Bir süredir hayatımda ilk kez kendi yaşıtım normal birinden hoşlanıyorum galiba. Yani bu hoşlanma mı bilmiyorum ama ıstırap değil de stresli bir sevinç hissediyorum şu an. Efendi, dingin ve espritüel biri. Birkaç kez aynı anda aynı espriyi yapacak kadar da kafa yapımız aynı sanırım. Ben kendimi ilk kez yaşımda gibi hissediyorum, birkaç yakınım bile sana bu aralar ne oldu dedi. Ama tabii bir şey yok ortada. Kendisini görünce heyecanlanıyorum, merak ediyorum, bu kesinlikle eskisine benzer duygular değil. Kendisinden bir adım alsam ne yaparım hiçbir fikrim yok bu yaşa gelmeme rağmen. Görünce bazen kaçıyorum da... İnşallah bu kez de hastalıklı bir duygu yaşamıyorumdur, normal bir sevgi buna mı benziyor ve bu tedirginlik nasıl gider benden...?