Popüler Konu Verimli Rutin

Ağaçlar diktikten ne kadar süre sonra meyve verecek noktaya geliyor?
 
Beni de evlatlık al lütfen:)

Bayıldım.
Ben bir sahil kasabasında yaşamama rağmen (turizmden dolayı şehirleşme ye başlayan) bu keşmekeş yoruyor beni.
Tüm hayalleriniz gerçek olsun , ucundan biraz da bizim olsun. Allah im lütfen , amin.
 
Hoşbuldum...

Saç kurutma kısmını dusunuyordum, gerçekten bu kadar zararlı mı? Ben çok sık kullanıyorum, çocuklar yuzmeden sonra kullanıyor mutlaka. Nasıl cozum uretılebılır? dusunmek lazım.
İnternetten dün araştırdım. Evet epey zararlı. Komple hayattan çıkarmak kesinlikle zor ancak ben mecbur kalmadıkça kullanmamaya gayret edeceğim.
 
Ne kadar güzel Rabbim bizlerede nasip etsin. Bende hiç köy hayatı görmedim.
Ama sahil kasabasında büyüdük köylerde çok yakın o köylerden istiyorum bir arsa alayım zeytin in doğal yeri ama bakım olmazsa verim çok az oluyor. Çünkü annemlerin evilerinin bahçesine dikmişler
Malta eriğide çabuk tutar 1 2yılada verir.
Sizde baya ağaç varmış
Bixim başta maydanoz domates olmaz ancak temelli yerleşince ilgi ister.
Birde ceviz de zeytin gibi herhalde ilgilenmeyince vermiyor mahsul.
 
Ben 5 yıldır kullanmıyorum saç kurutma makinadı. Bu yıl aldım saçlarım çok uxadı ama çok uzaktan tutuyorum. Biliyordum radyasyon yaydığını. X ray cihaxlarında radyasyon yok gibi birşey çantaları geçirdiğimiz x raylarda ise çok fazls bu nedenle bebek yiyeceklerini avm lerde çantanızda saklamayın
 
Çok tatlısın sağolasın, daha iyisi güzeli senin olsun :))
 
Büyük şehirlere alternatif mekanlar bulup yaşamak gerek, doğa ile içiçe. Ama ne yalan söyleyeyim büyük şehri de seviyorum ben. O yüzden ikisi de olmalı dedim. Kısmet oldu. Herkesin dileği olsun inşallah.
 
İnternetten dün araştırdım. Evet epey zararlı. Komple hayattan çıkarmak kesinlikle zor ancak ben mecbur kalmadıkça kullanmamaya gayret edeceğim.
Eşim hergün kullanır fön çekmek için sabah kahvaltıda söyledim baya bi düşündu artık istese de yapmaz ;D
 
Oğlumun saçlarını hiçbir zaman fönle kurutmamıştım radyosyondan dolayı
Ama ben telefon televizyon daki gibi radyasyon var diye düşünmüştüm
Geçtiğimiz yaza kadar kışları hep kullanıyordum sinüzitimden dolayı
Saçlarımın sertleşmesinden dolayı yaz ayından bu yana hiç kullanmadım
En iyisi kaldırayım göz önünden bari
 
İlk Çocuğa Karar Verme
Çalışan bir kadın olarak istedim ki ilk çocuğuma maddi ve manevi hazır olayım. İş- ev dengesini kurabileyim ve çocuğum ile maksimum vakit geçirebileyim.

Evlendiğimde haftaiçi 09:00-18:00 Cumartesi 09:00-13:00 çalışıyordum. Oldukça sıkıntılı bir Genel Müdürüm vardı. İşe 5 dakika geç gelsem hesap soran bir tip. İşe alımda iki sene çocuk yapmayacağıma dair taahhüt istemişti O işyerinde çalışırken hamile kalmayı zaten hiç düşünmemiştim. Hem yeni evlendiğimiz için borçlarımız vardı, hem mesai saatleri katıydı hem de anlayışsız insanlar ile çalışıyordum.

Ben İstanbul'dayken eşimle evlenmeye karar verdik. Ankara'da çalışıyordu. Ankara'da iş bulmadan evlilik sürecine girmeyeceğimi söyledim ve iş aramaya başladım. Bulduğum ilk işe de girdim.

Bu işyerinde 2 sene kendimi paralarcasına çalıştım. Alakalı alakasız herşeyi öğrenmeye çabaladım.Havacılık piyasasından bir sürü insanla tanışıp ilişkilerimi geliştirmeye gayret ettim. Ciddi mobinge maruz kalmama, her gün ayaklarım geri geri gitmesine rağmen iş bulmadan ayrılmamaya karar vermiştim. Çünkü iş en güzel işin varken aranıyor.

İş aradığımı, tanıştığım insanlara fırsat buldukça söyledim. Bir gün hiç tanımadığım bir şirketin Müdürü beni telefon ile arayarak iş teklif etti. Kalite Müdürü arıyorlardı ve birkaç kişiye sormuş lar o kişiler de beni tavsiye etmişlerdi. İlk girdiğim işte ne derlerse kabul etmiştim çünkü Ankara'ya gelmem gerekiyordu. Bu durumda ise güçlü taraf bendim. Zamanımı kendim planlamak istediğimi söyledim. Maaş, özel sağlık sigortası, iş telefonu ve hattı talep ettim. Hepsi kabul edildi ve yeni işime başladım.

Yeni başladığım işyeri hayli sıkıntılı bir denetim süreci geçirmişti ve durumları iş anlamında kötüydü. Bir yıl boyunca kendi insiyatifimi kullanarak bazen gece yarısına kadar, bazen haftasonları gelerek sıfırdan bir sistem kurup, belirli bir seviyeye getirdim. Bunu yaparak hem şirkete fayda hem de kendi devamlılığımı sağlamaya çalıştım.

Ve nihayet evliliğimin 3. yılı bittiğinde, hamile kalmaya karar verdim. Korunmayı bırakmadan önce detaylı bir kadın doğum kontrolüne gittim. Smear testi, detaylı kan testi yapıldı. Tiroid hormonuna bakıldı ve jinekolojik muayene yapıldı. Korunmayı bırakmadan önce 3 ay boyunca folik asit içmem gerektiği söylendi. 3 ay kullandım ve sonra hamile kaldım.

İşyerindekiler hamileliğimi olumlu karşıladı. 37. haftanın sonuna kadar çalıştım. 16 hafta yasal doğum iznim sırasında evden çalışmaya devam ettim. Bu benim kişisel tercihimdi. Binbir emekle kurduğum sistemin yürümesi gerekiyordu ve emanet edebileceğim kimse yoktu.

Kızımın doğumundan itibaren 1 yıl boyunca Çarşamba günleri işe gitmedim ve süt iznimi kullandım. Mesai saatlerimi 10:00-16:00 olarak düzenledim. Kimsenin itirazı olmadı çünkü yaptığım iş hiç aksamadı. Halen aynı mesai düzeninde çalışıyorum. Öğle arası vermiyorum.

Bu süreci bu şekilde planlamanın çok faydasını gördüğüm için detaylı paylaşmak istedim. Genel gözlemim insanlar hemen iyi şartlarda, çok para kazanacakları bir işte çalışmak istiyorlar. Ancak bu pek de mümkün değil. Bir yerden başlamak ve bir nevi rüştünü ispatlamak gerekiyor iş hayatında.
Çocuğun zamanlamasını da doğru planlamak gerekiyor. Aile borç içinde, anne gece gündüz çalışmak zorunda ama çocuk yapıyor insanlar. Bu benim gözümde vebaldir. O çocuğun hakkına girmektir. Nasibiyle gelir yaklaşımı da tamamen yanlış anlaşılmaktadır. Bahsedilen nasip anne sütüdür ve günümüz beslenme şartlarında gelip gelmeyeceği meçhuldür. Gelmediği takdirde ihtiyaç duyulan mamalar nasip kapsamında yer almamaktadır.
Çocuk bize yaradanın emanetidir. Bu emanete iyi bakmak da bizim görevimiz olup; bunun için gereken şartları Allahtan beklememek gerekir.
 
Çocuğa Hazırlık- Bakıcı Bulma Aşaması
Hamileliğimin başından itibaren çocuğumuzu ailelerden yardım almak yerine bakıcı desteği ile büyütmeye karar vermiştik. Bunun sebepleri, annelerin mevcut düzenlerini bozmamak, ekstra iş yükü yaratmamak, her ikisi de farklı şehirlerde olduğu için aynı evde yaşama zorunluluğu nedeniyle iyiyken kötü olmamak, kendi doğrularımızı ya da hatalarını söylediğimizde bizi dinlemeyerek kendi bildiklerini okuyacak olmaları, minnet etmemek ve borçlu hissetmemek sayılabilir.

Bu nedenlerle hamileliğimin 6. ayında bakıcı aramaya başladım. Niyetim doğum izni dönemini beraber geçirip, birbirimize alışıp, ortak bir düzen oluşturduktan sonra işe dönmekti. Arayış sürecim başladı.

Bu işi yapan üç grup insan var.
1) Yatılı Yabancı Bakıcılar: Gürcü, Özbek, Kırgız veya Filipinli Bakıcılar: Ücretleri 1000 dolar civarında. Haftada bir gün izin kullanıyorlar. Çalışma izinlerini yenilemek için belirli periyotlarda ülkelerine giriş-çıkış yapması gerekiyor. Geneli kendi evladını ülkesinde bırakıp gelen kadınlar. Ben evde yatılı birini istemediğim için bu grupla görüşmedim.
2) Çocuk Gelişimi Mezunları: Meslek lisesi çocuk gelişimi mezunu, üniversite mezunu veya emekli ana sınıfı öğretmenleri bu grupta yer alıyor. Kesinlikle ev işi yapmıyor, çocukların eğitimsel anlamda gelişmesine katkı sağlayacak şekilde çalışmak istiyorlar. Benim kızım yenidoğan olduğu ve ev işi beklediğim için bu grubu da eledim.
3) Yurdum Teyzesi: Genellikle 40-50 yaş arası, ilkokul mezunu teyzeler.
Benim hedef kitlem bu gruptu. Nedenlerini şöyle sayabilirim:
- Anane ve babaanne yakında olmadığı için yaş grubu olarak yakın bir profil ile kızımın birlikte vakit geçirmesi
- Görmüş geçirmiş ve tecrübe sahibi olmaları
- Akıllı telefon kullanamamaları

Bu grup arasından seçim kriterlerim de şu şekildeydi:
- Sigara kullanmayacak
- Kendi torunları haricinde dışarıda yabancı bir evde çocuk bakma tecrübesi olacak
- Kanım ısınacak

Toplamda 9 kişi ile görüştüm. Teyzelerin tamamı konuşmaya şunu yapmam, bunu yapmam cümleleri ile başlayıp; sabah 08:45 te gelmiş olun talebime inşallah diye cevap verdi. İşi talep eden değil de lütfeden şeklinde davrandılar be kesinlikle iş yapmayacaklarını söylediler. Bu arada bu kadınların tamamı ile kendi evlerinde görüştük. Bu benim talebimdi. Ev düzeni, temizliği ve aile yapıları konusunda epey fikir sahibi oldum.

Bu kadınların hiç birine kanım ısınmadığı ve doğumda yaklaştığı için işyerime, bakacak düzgün birini bulamazsam ayrılmak zorunda kalacağımı söyledim. Genel Müdürüm hangarda çocuğa bir oda yapıp hep beraber büyütebileceğimizi söyledi Kendisine hala bu teklif için minnettarım.

Doğuma az bir süre kala şu anki bakıcı ablamız ile tanıştık. 50 yaşın üstünde, senelerdir bu işi yapan ve 3 çocuğu yenidoğandan alıp kreş yaşına kadar getirmiş. Onunla da evinde görüştüm. Biz konuşurken torunu konuşmamızı birkaç kez bölüp birşeyler sordu. Her seferinde çocuğu düzgünce yanıtladı ki bu benim için çok önemli bir durum. Ve ben diğer bakıcılar ile yaptığım görüşmeye istinaden ev işi istemediğimi söyledimde " Yenidoğan bürün gün uyur, ben o sırada boş mu oturacağım? Merak etme kızım ben senin evini çekip çeviririm" dedi. Nihayet bir insan evladı ile karşılaşmıştım. O gün anlaştık ve doğumdan 1 hafta önce başladı. O hafta evi bir güzel temizledi. Ziyarete gelecekler için ikramlıkları hazırladı. Ben lohusayken geleni gideni ağırladı. Benim lohusa yatağıma habire yiyecek birşeyler taşıdı. 4 senedir de bizimle.

Hepimizin seyrettiği çocuğa işkence yapan bakıcı videoları nedeniyle bu meslek grubuna kötü bir bakış var toplumda. Ancak her meslek grubunda işini iyi yapan ve kötü yapan insanlar vardır. Benim bakıcı düşünen annelere en önemli önerim bakıcılar ile evlerinde görüşmek ve içindeki hisse göre hareket etmektir. Eğer karşınızdaki kadında sizi rahatsız eden birşeyler varsa o kadın ile asla ve asla çalışmayın. Bakıcı değişikliği anne ve çocuk için çok yıpratıcı olabiliyor. Önlemi baştan almakta fayda var.
 
Allah iyi insanlara çattırsın gerçekten zor seçim ama doğrusunu bulmuşsunuz ne güzel. Hayatınıza hep güzellikler çıkartsın Allah. Güzel düşünen ve gören insandan zarar gelmez. Allah yolunuzu açık etsin. Severek takipteyim..
 
Benim Planlarıma Karşılık Hayatın Planları
Doğum sonrasını minimum sıkıntı ile geçirmek amacıyla yaptığım onca plan ve hazırlık sonucunda bu dönemi sıkıntılısız geçirmeyi başarabildim mi? Hayır, aksine hayatımın en zor dönemiydi diyebilirim.

Doğumda ve lohusalıkta annem yanıma gelecekti. Doğumumdan yaklaşık bir ay önce nefes darlığı nedeniyle hastaneye gitmişti ve doğuma 1 hafta kala anneme lenf kanseri teşhisi kondu. Doğumuma gelemedi. Doğum yaptıktan 1 hafta sonra da annemle benim onkolojide kemoterapi sürecimiz başladı. Akrabalar ve hatta kendi kız kardeşim de dahil olmak üzere herkes kenara çekildi ve ben daha yeni doğum yapmışken hastane koridorlarında koşturmaya başladım.

4 ay boyunca hastane, ev arasında mekik dokudum. Gece 3 defa kızımı emzirmeye bir kere de süt sağıp dolaba atmak için uyanmaya başladım. Kemoterapi 8 saate yakın sürüyordu ve hastane eve araba ile 40 dakika mesafedeydi. Kemoterapi günleri gün içinde 2 defa kızımı emzirmek için hastaneden eve gidip geldiğim de oldu, hastane otoparkında arabanın için de süt sağdığımda...

4 ay bitince işe başladım ancak annemin tedavi süreci bitmemişti. Hastaneye gitmemizin gerekmediği günler işe gittim. Hastane günlerinde ise yıllık iznimden düşmeden beni idare ettiler. 2 ay da böyle geçti ve kızım 6 aylıkken annemi kaybettik.

Bu dönemde bakıcı ablamızın bana çok desteği oldu. Ben kızımı emziriken anneme baktı, yıkadı, yedirdi, ilaçlarını takip etti. Benim işe gittiğim günlerde hem anneme hem kızıma baktı.

Eşimin de zor günlerdeki performansını da gördüm bu şekilde. Bir gün şikayet etmedi. Elinden gelenin fazlasını yaptı ve kendi oğlu olsa zaten bu kadar yapardı.

Bir de başım sıkışsa kesin yanımda olur dediğim insanların aslında hiç olmadıklarını gördüm.

Bu süreci bu kadar planlamışsın bak başına neler gelmiş diye düşünebilirsiniz ancak ben maddi manevi şartları hazırlamasaydım, bakıcı ablayı bulmasaydım ve doğru işyerinde olmasaydım bu süreç çok daha kötü sonuçlar doğurabilirdi.

Kriz anlarında soruna odaklanmak ve neden ben diye isyan etmek yerine çözüm için direkt harekete geçmek benim için faydalı oldu. Kızımı bu şartlar altında 13 ay emzirmeyi başarabildim. Annem için elimden geleni yaptım ve işyerindeki işler aksamadı. Ben çok yıprandım ancak Azra Kohen'nin sevdiğim bir sözü var. "Bir deneyimin içinde kaybolabilirsin ya da o deneyime sahip olabilirsin" Benim sahip olduğum bu deneyimden öğrendiğim bir sürü şey oldu.

Ben hastanedeki kanser hastalarının ya çocuk ya da benim yaşlarımda insanlar olduklarını gördüm. Kendi ailemi ve çocuğumu bu illetten, kendi etki alanım çerçevesinde koruyabilmek için okuyup araştırmaya, öğrendiklerimi hayata geçirmeye çalıştım.

Bu süreç yani asıl derdin ne olduğunu görmek beni günlük dertler ve sıkıntıları çok da umursamamaya yönlendirdi ki eskiden işteki veya hayatımdaki en küçük aksilikte gerilirdim. Artık bu tarz durumlarda hallederiz şeklinde yaklaşıyorum.

Kızıma ufak sebeplerden öfkelenmemeyi de öğrendim. Çocuğunun başında çaresizce bekleyen çok anne gördüm...

Sonuç olarak, bizim planlarımız ile hayatın bizim hakkımızdaki planları birbirine paralelse zaten sıkıntı yok ama çakışıyorsa esneyebilmek ve gelişen durumları olduğu gibi kabul etmek gerekiyor. Nasıl iyi şeyler başımıza geldiğinde neden ben diye sormuyorsak, kötü şeyler geldiğinde de sormamak lazım.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…