• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Anket Ufoların varlığına inanıyormusunuz?

Ufoların varlığına inanıyormusunuz?


  • Ankete Katılan
    282
inanmıyorum. olsaydı çoktan kendilerini göstermişlerdi şimdiye kadar. binlerce yıl. bir iki gökyüzünde görülen ışık yüzünden,onlar var diyemeyeceğim. bence hepsinin geçerli bir nedeni var. zaten astronomlar bunların ufo olmadığını hep dile getiyorlar...
 
merak etmeyin ortaya cikiyorlarrr yuzyillardir kanitlari var isiktan ibaret degiller iyice arastirip bilgi sahibi olmak gerekir once:1closedeyes:
 
Son düzenleme:
resim21.jpg

Bu resmin adı "Meryem ve Aziz Giovannino", 15 y.yıla ait bu tablonun ressamı Domenico Ghirlondaio. Palazzo Vecchio'da asılı olan tablo "Loeser Koleksiyonu" nun bir parçasıdır. Resimde Meryem'in sağ omuzunun üstünde disk şeklinde bir nesne görülüyor.
resim22.jpg

buda yakın planı
resim23.jpg

buda tablonun gazete haberi
 
peygamberinin mucizeleri nasil gercekse ufolarda bir gercek..tevratta her ikisini bagdastiriyor..bu tabloda dini sembolle birlikte ayni karede yer almasi zaten soylediklerimizin ispatidir..gunes balcikla sivanmiyor..olmadigini ispat edip gecerli belgeler ortaya sunulmadikcaa var olmadiklarina inanmiyorum..
magara duvari,hiyeroglifler,kutsal kitaplar,tablolara kadar gecmisten gunumuze kanitli ispatli bizimleler..
 
evet canım bende elımden geldıgınce bulduklarımı sızlerle paylasmaya calısıyorum senınde buldugun seyler olursa paylasmanı ısterım
 
EKıN ÇEMBERLERı
BıLıMSEL ANALıZ:

1991 yılında ıngiliz Havacılık Dairesi’nin önde gelen araştırma mühendislerinden Thomas Ray Dutton, farklı ekin oluşumlarının havadan çekilen fotoğraflarını incelemiş ve hepsinin de aynı matematiksel modele göre tasarlandığı sonucuna varmıştır. Dutton, ekin çemberlerinin çok yükseklerden gönderilen bir ışın yoluyla oluşturulduğunu söylemektedir:
bilim1.jpg


“Çemberlerin içindeki bitkiler zarar görmüyor ve yere doğru özenle yatırılıyorlar. Çemberlerin, tek tek ve birbiri ardına gelen spiral biçimli vuruşlarla oluşturulduğunu düşünüyorum. Bence bir tür tarayıcı ışın, bitkileri sıra sıra yere doğru eğiyor; bu da ancak lazere benzer bir ışının yukarıdan tarlalara doğru doğrultulmasıyla mümkün. Spirallerin sürekli akış halinde ışınsal bir bileşeni var ve bu da kenarlarda birdenbire durarak net çizgiler oluşturuyor.”

“Fakat bildiğimiz hiçbir enerji türü bu oluşumları meydana getirebilecek kapasitede değil. Örneğin güçlü bir lazer ışını bitkilere büyük ölçüde zarar verir, hatta yanmalarına neden olur. Bu yüzden burada kullanılan enerjinin elektromanyetik enerji ya da lazer enerjisi olmadığını düşünüyorum. Bence buradaki yeni bir enerji türü ve bitkileri onlara zarar vermeden etkiliyor. Bunun bir tür yerçekimsel radyasyon enerjisi olduğunu sanıyorum. Ekin çemberleri, bizden çok daha ileri, kaynağını dünya dışından alan bir teknoloji vasıtasıyla oluşturulmuşa benziyor.”

Dutton’un bulgularını destekleyen başka kanıtlar da bulunmaktadır. Ekin çemberlerinin oluştuğu alanlarda yapılan radyoaktivite ölçümleri, çemberlerin iç kısımlarında radyasyonun maksimum seviyeye ulaştığını ortaya çıkarmıştır. Bu da bize, ekin çemberlerindeki bitkilerin gerçekten de Dutton’ın belirttiği gibi bilinmeyen bir radyoaktif enerjiye maruz kaldıklarını göstermektedir.

25 ekin çemberi üzerinde benzer araştırmalar yapan Boston Üniversitesi astronomi bölümü eski başkanı Dr. Gerald Hawkins, bunların rasgele çizilmiş ve gelişigüzel yerleştirilmiş şekiller olmadığını göstermiştir. Hawkins, çemberleri oluşturan diyagramlar üzerinde matematiksel analizler yaparak dairelerin çaplarının ve halkalar içinde kalan alanların orantılarını belirlemiştir. Analiz sonuçları diyatonik bir orantıya işaret etmekte ve bu da oluşumların hesaplanabilen geometrik modellere göre dizayn edildiğini kanıtlamaktadır.

bilim2.jpg


Yapı Hatları

Hollandalı ekin çemberleri araştırmacısı Bert Janssen, 1998 Temmuz’unda ortaya çıkan ünlü Alton Barnes oluşumunu incelerken, çemberlerin sınırlarının eşmerkezli yedigen kombinasyonundan ve yedi köşeli yıldız şekillerinden meydana gelebileceğini göstermiştir. Alton Barnes’ın havadan çekilen fotoğrafları dikkatlice incelendiğinde, kenarda bulunan ve izlere eşmerkezli olan iki ince, parlak halka göze çarpmaktadır. Janssen, bunların diğer yapı hatlarını doğru oturtabilmek için kullanıldıklarını keşfetmiştir. Düzleştirilmiş gövdelerden oluşan ince çizgiler olan bu yapı hatlarına ana bölgedeki düzleştirilmiş ekinler altında gerçekten de rastlanmaktadır.

Janssen, diğer pek çok oluşumda da benzer yapı hatlarının bulunduğunu keşfetmiştir. Bu da açıkça göstermektedir ki; bu yapı hatları, tarlalardaki oluşumların geometrik inşası için gereklidir. Fakat, kağıt üzerine kalemle çizilen bir çizgiden farklı olarak, ekinler üzerinde oluşturulan bu yapı hatları sonradan silinemez. Janssen düzleştirilmiş arazinin dış tarafında insanoğluna ait en küçük bir iz dahi olmadığına da dikkat çekmektedir. Burada ne ayak izi, ne ezilmiş bitkiler, hiçbirşey bulunamamıştır ki bu da hayli ilginçtir. Janssen’e göre bu bulgular insan mantığına aykırıdır ve bu şekillerin insan yapımı olmadığının en iyi kanıtıdır

bilim3.jpg


bilim4.jpg


bilim5.jpg


siriusufo.org alıntıdır
 
Son düzenleme:
mo 12.000 yılında yasamıs insanlar bu cizimleri yapmıslarsa ve inanıyorlarsa bizim suanki durumda inanmamız sart
 
Bu ekin çemberleride çok ilginç.Analizide yapılmış ve insan tarafından yapılmadığı tespit edilmiş peki o zaman bunları kimler neden yaptı?Yoksa gercekten söylenildiği gibi bunlar baska gezegenlerden geliceklere msj nıtelıgımı tasıyor?
 
EKıN ÇEMBERLERı
U F O BAĞLANTISI

Ekin çemberleri ile UFO’lar arasında yakın bir bağlantı bulunduğuna inanılmaktadır. Ekin çemberleri gizeminin ardında yatan zeki tasarım ve uygulama, onların dünya dışı ziyaretçiler tarafından oluşturulduklarının bir kanıtı olarak yorumlanmıştır.

ufo1.jpg


Dünya genelindeki pek çok olayda, ekin çemberlerinin belirdikleri bölgede UFO’lar ve esrarengiz ışıklar gözlemlenmiştir. UFO’lar genellikle çemberlerin oluşumundan önce ya da o esnada ortaya çıkmaktadırlar. Ekin çemberleri olaylarında sıçrama görüldüğü tarihlerde bölgedeki UFO olayları da gözle görülür oranda artmaktadır.

Ekin çemberleri olaylarının en dikkat çekicilerinden biri Aralık 1975’te, Minnesota’nın Meeker kasabasında meydana gelmiştir. 27 Aralık sabahı, bir çiftlik sahibi, otlak arazisindeki kar kaplı çimenlerin üzerinin düzleştirilerek bir çember oluştuğunu ve çemberin ortasında da bazı organları yerinden çıkarılmış ölü bir dananın yatmakta olduğunu hayretle gözlemlemiştir. Çiftçi, yaklaşık 500 metre uzakta başka çemberler daha bulmuştur. Bölge üzerinde uçuş yapan bir diğer üniversite görevlisi, burada 47 tane eşit büyüklükte, kusursuz çemberin ortaya çıktığını ve bunların birlikte bir desen oluşturduklarını görmüştür. Çemberleri inceleyen Minnesota Üniversitesi Profesörü Terrance Mitchell, bölgede çok yüksek oranda manyetizma tespit etmiştir. Ekin çemberleri araştırmacısı Linda Moulton Howe bu konuda şunları söylemektedir: “Bir çok uzman bu esrarengiz ‘hasat’ın nedeninin insan DNA’sıyla genetik deneyler yapan uzaylı varlıklar olduğuna inanmaktadır. Bu varlıklar bitkilerden, hayvanlardan ve kaçırdıkları insanlardan aldıkları kromozomları yeni, belki de farklı bir yaşam formu yaratmak için kullanmaktadırlar.” Howe, tüm bunların –ekin çemberlerinin, UFO gözlemlerinin ve kaçırılma olaylarının- arkasında, insan türünün kozmik nitelikleriyle ilgili ortak bir payda bulunduğunu söylemektedir.

ufo2.jpg


Ekin çemberlerinin ve UFO’ların bir arada ortaya çıktığı pek çok olay vardır. 5 Ağustos 1987’de, Warminister yakınlarındaki Upton Scudamore’da dört çemberden meydana gelen bir oluşum ortaya çıkmış; bazı tanıklar olaydan önce UFO gözlemlediklerini bildirmişlerdir. ıki gün sonra, yine Warminister yakınlarındaki Bratton’da 27 metre çapında, çift halkalı bir ekin çemberi ortaya çıkmış ve bunu takiben UFOlar gözlemlenmiştir. Bu şekil türünün ilk örneğiydi; çemberlerde daha komplike tasarımlara doğru yeni bir adım atılmıştı. Bu olay aslında daha gizemli başka bir olaya yol açacaktı

ufo3.jpg


Alman UFO dergisi Magazin 2000’in editörü Michael Hesemann kitabı “Kozmik Bağlantı” (The Cosmic Connection)’da ekin çemberleri esrarının çözümünün UFO gizeminde yattığını söylemekte ve her iki olgunun da dünyayı uzaylıların dönüşüne hazırladığına işaret etmektedir. Bize görede bu şekiller, insanları travmatik bir kültür şokuna uğratmadan ufuklarını genişletmenin nazik ve estetik bir yoludur. Dünyayı UFO’lar içinde ziyaret eden varlıklar bizi yavaş yavaş evrende yalnız olmadığımız gerçeğine alıştırmaktadırlar.

siriusufo.org alıntıdır
 
evet canım bencede herseyın bır acıklaması vardır dıyoruz ama ekın cemberlerının bıle kımler tarafından nasıl yapıldıgı acıklanamıyor
 
TARıHTE UFOLAR:

HıNT VE TıBET - Mahabharata

Hindistan’ın ulusal destanı Mahabharata “ıinsanlığın Öyküsü” anlamına gelir ve hem çok uzak geçmişte kaybolmuş olan bu uygarlığı anlatmakta hem de çok büyük bir savaştan bahsetmektedir. Destanda anlatılan dev savaş, öncelikle klanlar arası bir çatışma gibi görünse de aslında tüm gezegenin egemenliği yolunda bir kavgadır, ama sonunda öyle bir savaş başlar ki tüm evren yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Savaşta kullanılan silahlar hem dünyasal (ok, balta, kılıç, mızrak gibi) hem de Tanrısaldır (ışınlar, atomik silahlar, uçan araçlar gibi). Mahabharata zeki canlılar arasında bir anlaşmazlığı, bir savaşı ve günümüz teknolojisinin çok ötesinde silahların kullanıldığını anlatır.

RAMAYANA

Mahabharata’nın bölümlerinden biri olan Ramayana’da, dünyalı kız Sita’nın güçlü prens Ravan tarafından kaçırılışı anlatılır. Olayın anlatımı oldukça dikkat çekicidir: “…Güçlü silahlara sahip Raksha zavallı ve çaresiz kadını kaldırdı. Onu göklere ait, hızla kanatlanan, altın parlaklığındaki arabasına oturttu…Araba tepelerin ve ormanlık vadinin üstünden gökyüzüne doğru havalandı.”

Bu olayın ardından Ravan’la savaşmaya hazırlanan Rama, ındra’dan Tanrısal bir araba ödünç alır. “Güneşe benzeyen Puspaka arabası Tanrı Ravan tarafından getirilmişti ve istenen her yere gidiyordu. Gökte parlayan bir yıldıza benzeyen bu araba Lanka şehrinde bulunuyordu. Çok büyüktü, iki katlıydı ve birçok odası vardı. Havada uçarken kulağa hoş gelen bir ses çıkarıyordu.” Savaşın sonunda Ravan yenilgiye uğrar, Sita kurtulur ve destanın kahramanı onu havalanan bir araba ile evine götürür: “Bulutsuz gökyüzüne yelken açan Rama’nın Puspaka arabası geldi ve yeryüzüne indi.”

VıMANALAR

Bilinen en eski Hindu metinleri olan antik Hindu şiirleri Veda’lar, Vimana olarak tanımlanan uçan araçlarla ilgili tasvirlerle doludur. Destanlara göre vimanalar iki katlıdır, daire biçimindedirler ve kubbelerinde bir giriş tüneli vardır; yani tam anlamıyla bir uçan daireye benzerler. ınanılmaz süratte ve manevralarla uçarlar ve uçarken melodik bir ses çıkarırlar. Çeşitli tiplerde vimanalar vardır; bazıları tabak şeklinde bazıları ise uzun silindir şeklindedir. “Alışılmadık şekilleri olan ve insanlar tarafından yapılmamış olan araçlar” olarak tasvir edilirler.

Mahabharata’nın bir bölümü olan Dronaparva’da ve Ramayana’da küre şeklinde bir vimanadan söz edilir. Bu vimana inanılmaz bir hıza ulaşmakta ve ardında büyük bir hava akımı bırakmaktadır. Hareketleri bir UFO gibidir; her yöne gidebilir, yön değiştirmesi ani ve çok hızlıdır, son hızla giderken aniden durup yine aynı hızla ters yöne gidebilir.

Vimanaların yapısı akla UFO’ların sürekli değişen günlük doğasını getirmektedir. Yetenekleri geleneksel fizik yasalarının ötesindedir. Uçan daire araştırmalarını derinleştiren uzmanlar, çağımızın jet uçaklarından bile üstün olan vimananın gelişmiş bir uzay gemisi, bir uçan daire olabileceğinden hiçbir şüphe yoktur.

Bu Tasvirler Neyin Tasviridir? :

“Salva’nın uçan aracı çok gizemliydi; gökte bazen görünüyor, bazen kayboluyordu. Yani görünmeme yeteneği vardı. Yadu Hanedanı’nın savaşçıları bu garip aracı bir türlü tam olarak algılayamadılar; bazen yerde bazen gökte beliriyor, sonra birden bir tepeye veya bir ırmağın kıyısına konmuş olarak ortaya çıkıyordu. Bu uçan harikulade araç, gökte bir ateş fırıldağı gibi dönüyor ve bir an bile yerinde durmuyordu.”
Bhaktivedanta, Swami Prabhupada, Krsna

“Pushpaka bir gök arabasıydı, insanları Ayodhya kentine taşıyordu. Gök bu harika uçan araçlarla doluydu, gece karanlığında yaydıkları sarımtırak göz kamaştırıcı ışık göğü aydınlatıyordu.” –
Mahavira, Bhavabhuti

(8.yüzyıldan kalma bir Jain yazması)sirusufo.org alıntıdır
 
MAGARA RESıMLERı MISIR

misir2.jpg


Mısır’da Kuzey Sakara, Mastabas’da bulunan “Ptahhotbe”nin mezarının duvarına çizilmiş bu resimde iki ayaklı, iri gözlü "Gri"lere çok benzeyen bir varlık görülmektedir.Yorumu size bırakıyoruz..

sirusufo.org
 
emeklerinize sağlık güzel ben bu dunyada yalnız deyiliz diyorum başkalarıda yaşıyor
ne olursa olsun ismide ufo olsun inanyorummm varlıklar varrrr:CADIARZU
 
teşekkür ederim canım elimden geldıgınce buldugum bılgılerı sızlerlede paylasmaya calısıyorum heralde bunlar bırazda olsa var olduklarını kanıtlıyordur
 
bende inanıyorum.bizimkiler roketle uzaya gidiyorya onlarda ufolarıyla buralara geliyordur işte
 
Back