• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Anket Ufoların varlığına inanıyormusunuz?

Ufoların varlığına inanıyormusunuz?


  • Ankete Katılan
    282
teşekkür ederim ablacım.Evet ablam tamda almanyayı secmişler gelmek için artık sana hediye olarakda bır uzay gemısı getırsinler artık öyle eli boş gelinmez dimi ablacım:roflol:kaydirigubbakcemile3
 
sagol ablam benım vallahı güzel eglence olur keske gelseler ablam tabı görünce korkudan ölmezsem bide tam geliyorlarmıs ben korkudan gidiyormusum göremeden ayy ne komık olur o kadar bekle sonra gitkaydirigubbakcemile3
 
Başta da dolaylı olarak belirtmiştim ufo olduğuna inanmıyorum diye ama ne bileyim bana garip geliyor açıkçası milyonlarca insanın yaşadığı şu dünyada insanoğlu bir türlü uçan araç imal edemedi de ne olduğu belirsiz yaratıklar mı desem, ne desem bilmiyorum ufonun içindeki her ne ise onlar nasıl oluyorda bizden yüz yıllar önce böyle bir teknolojiye sahip olabilir anlayamıyorum açıkçası.

Şayet ki varlar ise de bu ufoların teknolojilerine imrenmemek elde değil.

Hayrına bir tanesi de şu kaçırdıkları bufaloların hatrına bir tane ufo bırakıp gitse de şu uçan ufolardan taklit etmeden üretemeyen bir toplum olarak bizde icat etsek ne güzel olur anlatamam.

Şöyle bir hayal ediyorum da sabah işe gitmek için tek kişilik ufoma atlayıp dönüp, dolaşma derdi olmadan 10 dk.’ da işyerindeyim.
Hatta akşamdan işyerinin camını açık bırakıyorum direkt camdan içeri giriyorum.
Hayali bile güzel. Oyyy oyy…:kedi:

benden çok yaşa emi canısı lafı ağzımdan aldın heeeeeeee
bende mantıklı bulmuyorum yani
 
pekı canım sence mısır pıramıtlerını yapanlar gercekte kımdıler yada nasıl bır zekaya sahıptıler?
 
pekı canım sence mısır pıramıtlerını yapanlar gercekte kımdıler yada nasıl bır zekaya sahıptıler?

kesinlikle dogru hic bir sekilde o zamanda bu cözümü zor piramitler yapilamazdi bu kadar zaman gecmesine ragmen cözülemiyen sirlari var olaganüstü bence
merak ettigim bir konuda bermuda seytan ückeni onunda ufolarla baglantisi olduguna inananlardanim benim fikrim bu:delphin:
 
pekı canım sence mısır pıramıtlerını yapanlar gercekte kımdıler yada nasıl bır zekaya sahıptıler?

Piramitler



Piramitler sırlarını halen korumaya devam eden devasa yapılardır. İnsanlarda hayranlık uyandıran, büyük bir gücün sembolleridirler adeta. O kadar büyük ve mükemmel inşa edilmişlerdir ki, insanoğlu bu yapıların o kadar eski bir zamanda insan eliyle bu kadar mükemmel olarak inşa edilemeyeceğini bile düşünmektedir. Bu nedenle de onları, kimileri uzaydan gelen varlıkların yaptıklarını, kimileri de Tanrısal bilgiye sahip, insanlar arasında yaşamış ama Tanrısal özellikleri olan insanlar tarafından yapıldığını iddia etmişlerdir.



İşte Mısır piramitleri hakkında söylenen, ancak ne derecede doğru oldukları konusunda bir kesinlik bulunmayan, gizemlerden bazıları:



- Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir ve bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzaklıktadır. Bu taşların nasıl getirildiği konusunda kesin olmayan farklı varsayımlar bulunmaktadır.



- Piramit, kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda sadece 2 kez güneş girmektedir. (doğduğu ve tahta çıktığı günler)

- Mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür.



- Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmamaktadır.



- Kirletilmiş suyu, birkaç gün Piramit'in içine bırakırsanız; suyu arıtılmış olarak bulursunuz.



- Piramit'in içerisinde süt, birkaç gün süreyle taze kalır ve sonunda bozulmadan yoğurt haline gelir.



- Bitkiler Piramit'in içinde daha hızlı büyürler.



- Piramit'in içine bırakılmış su, 5 hafta süreyle bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılabilir.



- Çöp bidonu içindeki yemek artıkları, hiç koku vermeden Piramit içinde mumyalaşır.



- Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar büyükçe bir Piramit'in içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.



- Piramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur; araştırmacıların çoğu, ya içinde kayboldular ya da aynı yerde birkaç tur attılar, fakat içlerini göremediler.



- Piramitlerin içi yazın soğuk kışın sıcak olur



- Büyük Piramitin açıları, Nil 'in delta yöresini iki eşit parçaya bölerler.



- Gize'deki üç piramit aralarında bir Pisagor üçgeni olacak şekilde düzenlenmişlerdir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine göre oranı 3:4:5'dir.



- Büyük Piramitin tabanının yüzeyi, anıtın yarısının iki katına bölündüğünde pi=3,14 sayısı elde edilir.



- Büyük Piramitin dört yüzeyinin toplam yüzölçümü, piramit yüksekliğinin karesine eşittir.



- Büyük Piramit, dünyanın kara kitlesinin merkezinde yer alır.



- Büyük Piramit, dört ana yöne göre düzenlenerek inşa edilmiştir.



- Piramit dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterirler. Piramiti çeviren taş levhaların uzunluğu bir günün gölge uzunluğuna eşittir. Bu gölgelerin taş levhalar üstünde gözlenmesiyle günün 0,2419 bölümünde yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyordu.



- Büyük Piramit 'le dünyanın merkezi arasındaki uzaklık,Kuzey kutbuyla arasındaki uzaklığa eşittir ve kuzey kutbuyla dünyanın merkezi arasındaki uzaklığa eşittir.



- Piramitin yüksekliğiyle, çevresi arasındaki oran, bir dairenin yarı çapıyla çevresi arasındaki oranın dengidir.Dört kenarlar dünyanın en büyük ve çarpıcı üçgenleridir.



- Gize'den geçen boylam, dünyanın denizleriyle anakaralarını iki eşit parçaya böler. Bu boylam ayrıca, kara üstünden geçen en uzun kuzey-güney yönlü boylam olup, bütün yer kürenin uzunluğuna ölçümünde doğal sıfır noktasını oluşturur.



- Büyük piramitin tepesi Kuzey kutbunu, çevresi ekvatorun uzunluğunu temsil eder. Ve iki uzunluk aynı mikyasa uygunluk gösterir.





Dünya üzerindeki belli başlı piramitler:



Şu ana kadar hiçbir piramidin bütün bilgileri deşifre edilebilmiş değildir.Yapılan araştırmalar her gün yeni bir özelliklerini ortaya çıkarmaktadır. Bu arada, bazı art niyetli kişi yada gruplar ise, piramitlerin muhteşemliğini kendi özel düşüncelerinin ürünü gibi yansıtmaya çalışarak, durdukları yerde rant sağlama peşindedirler.



Bizim inancımıza göre ise, eğer yeryüzünde üst üste konmuş iki taş varsa, bunu mutlaka insanlar yapmıştır. Çünkü insanoğlu Tanrının kendisine verdiği akıl nimetiyle hayal edebildiği her şeyi bir gün gerçekleştirebilmektedir. Konuya bu açıdan baktığımızda, yani; piramitlerin insanlar tarafından yapıldığını kabul ettiğimizde, bu devasa yapıların tarihi sürecini izlemeli, her aşamasını incelemeliyiz. Ancak bunu yaptığımızda gerçekçi sonuçlara ulaşabiliriz. Bunu yapabilmek için de dünya üzerinde yer alan piramitlerin tarih sırasına göre sıralanması, bir piramitler kronolojisi yapılması gerekir. Bunun içinse piramitlerin yapım tarihlerinin bilinmesi gerekir. Buna göre, yeryüzündeki piramitleri şöyle sıralayabiliriz:



-Mısır piramitleri

-Sümer Piramitleri (Zigguratlar)

-Orta Amerika’da yer alan Maya, İnka, Aztek piramitleri

-Orta Asya’da yer alan Türk piramitleri



Hiç kuşkusuz bunların dışında da dünyanın çeşitli yerlerinde küçük ölçekli bazı piramitlere rastlanmaktadır.Ancak, topluca bir bölgede yer alan ve belli bir kültürün ürünü oldukları anlaşılan piramitler yukarıda saydıklarımızdır.



Yukarıda sıraladığımız piramitlerin yapım zamanları hakkındaki ortalama tarihler ise şöyledir:



-Mısır piramitleri :M.Ö. 3000

-Sümer piramitleri:M.Ö. 4.500

-Maya piramitleri :M.Ö. 4.500

-Türk piramitleri :M.Ö. 4.500 (Bize göre bu tarih en az M.Ö.10.000)



Bu tarihlerden Mısır ve Sümer piramitleri ile Maya piramitleri hakkında verilen tarihler, yapılan araştırmalar ve elde edilen bilgiler doğrultusunda verilmiştir. Ancak, Türk piramitleri hakkında verilen tarih tamamen hayalidir. Çünkü Türk piramitleri şu anda sadece uzaktan çekilmiş resimleri ile gündemdedirler. Bırakın üzerlerinde detaylı bir araştırma yapmayı, yakınına sokulmak bile yasaklanmıştır.(Eğer söylenenler doğruysa! Bu konuda Çin Halk Cumhuriyeti Elçiliğinin veya doğrudan Çin hükümetinin bilgilendirmelerine açığız.) Dolaysıyla da bu piramitler hakkında tarih belirtmek için çok erkendir.



Eğer bu piramitlere bir tarih belirleme konusunda araştırma yapacak isek bu araştırmanın temeli Hunlar , Hiong Nu’lar vs. değildir. Bu araştırmanın temeli Bütün Asya kıtasını kapsayan Büyük Uygur Türk İmparatorluğu dönemidir. Bu imparatorlukla ilgili tarihlendirmeyi ise Çinliler kendileri yapmışlardır. “Çin efsaneleri Uygurlar’ın 17.000 yıl önce medeniyetlerinin zirvesinde olduklarını anlatır. Bu tarih jeolojik fenomenlere de uygunluk göstermektedir.”[1]



Bilindiği üzere, Mu kıtasını batıran büyük depremler ve tufan sırasında Büyük Uygur İmparatorluğunun doğu kesimi de büyük ölçüde tahrip olmuştur. Bugün Gobi çölünde en az 15 metrelik kum tabakasının altından çıkarılan eserler gerçektende tek kelime ile muhteşem olarak ifade edilebilmektedir. Bu eserler üzerindeki resimler ve yazılar ise Mu Uygur ilişkisini açıkça gözler önüne sermektedir. Uygur Türk İmparatorluğu kültür sahası çok büyük bir medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bugünkü Çin’in tamamına yakını da bu Türk kültür sahası içinde yer almaktadır.



Bu durumu dikkate aldığımızda, Xi’an kenti yakınlarında bulunan 100 kadar piramitin de kimler tarafından ve hangi tarihlerde yapılmış olduğu hakkında bir kanaate ulaşabiliriz. Kanımızca bu piramitler Büyük Uygur Türk İmparatorluğu zamanında yapılmış piramitlerdir. Yıpranmışlıkları da dikkate alınırsa, yapım tarihleri M.Ö. 4000-5000değil, ancak M.Ö.5000 ila 15.000 tarihleri arasında bir tarihle tarihlendirilebilir. Çünkü o dönemler Büyük Uygur Türk imparatorluğunun medeniyetinin zirvesinde olduğu dönemlerdir.



Gerçek sonuçlara ulaşmak ise ancak, bu piramitlerin uluslar arası bilim kurumlarının ve gerçek bilim adamlarının incelenmesine açılmasıyla mümkündür. Biz Çin’in, bu piramitlerde kendi çapında araştırmalar yaptığını ve bu eserlerin kendi kültürüne ait olmadığını görünce bu yasaklamayı getirdiğini düşünüyoruz.

Bu arada, Çin tarihini inceleyenler, bugün Çin sınırları içinde yaşayan halkların hangi kökenden geldiğini ve hangi ortak kültürün içinde yoğrulduklarını da incelemelidirler. Çin’de kurulan medeniyetlerin ne kadarının bugünkü Çine ait olabileceği o zaman daha iyi anlaşılır düşüncesindeyiz.

 
Orta Asya’daki Türk Piramitleri



Orta Asya’da, Çin’in Xi’an kenti yakınlarındaki, Büyük Uygur Türk ımparatorluğundan kalma Türk Piramitlerini anlatmaya geçmeden önce, tarihte ve bugün piramit kültürüne kısaca bir göz atmak istiyoruz.



Piramitle denince aklımıza ilk önce Mısır Piramitleri gelmektedir.Bunun nedeni de bütün dünyadaki basın yayın kuruluşlarının Mısır piramitlerine ilgi göstermesindendir. Modern(!) dünyanın Mısır piramitleri ilgilenmesinin altında da bu piramitlerden çıkan göz kamaştırıcı hazineler yatmaktadır. Bu piramitlerin özelliklerini sıralayarak, bugünün teknolojisi ile yapılmalarının çok zor olduğunu söyleyerek, insanları, bu yapıları insan üstü güçlerin yaptıklarını düşünmeye zorlamaktadırlar. Bunların birer örneğini bile yapma kudretinde olamadıkları için, onları incelemeyi, araştırmayı bir iş kolu haline getirmişlerdir. Bu araştırmalarda da ne kadar başarılı oldukları tartışılır. Çünkü, bulgular ve buluntular gerçeği anlatsa da, insanlar bu eserlerle ilgili olarak gerçekleri anlatmak yerine canlarının istediğini anlatmayı tercih etmektedirler. Bu durum Mısır Piramitleri için de böyledir, Sümer Piramitleri (zigguratları) için de böyledir, Maya piramitleri için de böyledir, Orta Asya Türk piramitleri için de böyledir.





Türk piramitlerinin yerini gösteren harita.[2]



Türk Piramitleri üstteki haritada kırmızı daire içine alınarak işaretlenmiş olan Xi’an kenti civarında yer almaktadır. Aşağıdaki Uygur Türk ımparatorluğu haritasına bakıldığında, Xi’an bölgesinin, Uygur Türk imparatorluğunun tam ortasında yer aldığı anlaşılmaktadır.



Çin in Xi’an şehrinin 100 km. güneybatısında yer alan ve “Beyaz Piramit” olarak anılan 300 metre yüksekliğindeki bu dünyanın en büyük piramidinin ilk fotoğrafı, ıkinci Dünya Harbinde 1945’de çekilmiştir. Fotoğrafı çekilen ve Beyaz Piramit olarak adlandırılan bu piramit, daha sonra 1994 yılında Hartwig Hausdorf adında bir alman araştırmacının, Shensi eyaletindeki yasak bölgeyi ziyaret etmesiyle tekrar gündeme gelmiştir. Bu piramidin ilk fotoğrafı da 1957 yılında Amerikan Life dergisi tarafından yayınlanmış. Bizim bu belgeye ulaşma şansımız olmadı. Ama artık Life dergisinin şahitliğine de kimsenin ihtiyacı kalmadı. Çünkü 1994’ten sonra pek çok yerde pek çok kez hem Beyaz Piramit’in, hem de diğer piramitlerin fotoğrafları yayınlandı.



[3]

Beyaz piramit olarak anılan Türk Piramidinin uçaktan çekilmiş fotoğrafı. Bu piramit300metre yüksekliği ile dünyanın en büyük piramidi konumunda.



Yukarıda, 1994 yılında Hartwig Hausdorf adında bir alman araştırmacının, Shensi eyaletindeki yasak bölgeyi ziyaret etmesiyle demiştik. Ancak bu ziyaret hiç de öyle bilimsel bir ziyaret gibi olmamış anlaşılan. Çünkü Hausdorf’un çektiği piramit fotoğrafları, piramitlerin epeyce uzağından çekilebilmiş. Bunu fotoğraflardan anlayabiliyoruz. Çok fazla detaylara yer verilmemiş. Çin devletinin bu bölgeyi yasak bölge ilan ettiğini buradan da anlamak mümkün.



Aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi, Çin yetkilileri, bu uygarlık belgelerini dünyanın gözünden gizleyebilmek için, üzerlerine sürekli yeşil kalan ağaçlar dikmişlerdir. Böylece yıllar sonra bu piramitler, üzeri ormanla kaplı tepeciklere dönüşeceklerdir.Böylece, Çinlilere ait olmadığı kesin olan bu uygarlık şaheserleri belki bir yüz yıl daha insanlığın bilgisinden uzak tutulacaktır. Eğer böyle olmasaydı, yani, bu piramitler Çinlilere ait olsaydı, Çin turist çekebilmek için, kendi uygarlığının eskiliğini dünyaya anlatabilmek için, bırakın üzerlerine ağaç dikmeyi, her piramidin her taşını tek tek parlatırdı.





Bir piramit üzerindeki ağaçlandırma çalışmasının görüntüsü. [4]









Zaten piramitlerin bazılarının üzerlerine, sürekli yeşil kalan, yaprak dökmeyen türden ağaçların dikilmiş olması da bu yasağı daha anlamlı kılıyor. Çünkü, hiçbir devlet , kendi geçmişine ait bu kadar önemli yapıları yok saymaz. Bu hem tarihi açıdan hem de turizm açısından o ülkeye zarar demektir. Buradan anlıyoruz ki, bu piramitlerin Çin tarihi ile bir ilişkisi yok. Peki Asya’da bulunup, eski Türk toprakları üzerinde yer alan bu eserlerin kiminle ilgisi olabilir? Elbette ki Türklerle! Ama bu durum da onların ve Türkleri yok saymaktan büyük zevk alan ırkçı batının işine gelmemektedir. Bu bölgenin Kadim Türk toprakları olduğu bir gerçektir. Hem de çok eskiden beri. Bu durum Çin kaynaklarınca da teyit ediliyor. “Uygur ımparatorluğu Mu’nun en başta gelen koloni imparatorluğuydu ve doğu yarısı Tevratta sözü geçen Tufan sırasında mahvolmuştu. Çin efsaneleri Uygurlar’ın 17.000 yıl önce medeniyetlerinin zirvesinde olduklarını anlatır. Bu tarih jeolojik fenomenlere de uygunluk göstermektedir.”[5]

Mu devletinin Asya’daki uzantısı olan Türk Uygur ımparatorluğu haritalarına bir göz atılırsa, bu toprakların kimlere ait olduğu daha iyi anlaşılır. Bu haritayı bizler yapmadık. !900’lerin başında Batık Mu kıtasını araştıran bir bilim adamı yaptı.






Büyük Uygur ımparatorluğu Haritası, konuyla ilgili çalışmayı yapan ıngiliz araştırmacı James Churchward tarafından çizilmiştir.[6] Bu haritaya göre de piramitler tam Uygur ımparatorluğunun ortasında bulunuyor.





Biz “Bu topraklar kadim Türk topraklarıdır” dediğimizde, bazı tarihçilerimiz hemen Çin’de devlet kurmuş Çu hanedanını ve Hunları hatırlıyorlar. Bunların ise o bölgelerde bulunmaları M.Ö. 1059 - 249 yıllarıdır diyorlar. Hatta biraz daha hızlarını alamayarak, adeta bir yabancı ağzıyla; “Türklerin burada ne işi var” bile diyebiliyorlar. Neden böyle söylüyorlar? Çünkü dünyaya Türk gözüyle bakmıyorlar da ondan. Bizim bahsettiğimiz tarihler M.Ö. 17.000 yılları. Yani Büyük Uygur Türk ımparatorluğunun yaşadığı dönem.





Değişik boyutlarda ve belli bir düzen içinde çevreye serpiştirilmiş gibi duran Türk piramitlerinin, uçaktan çekilmiş toplu resimleri. [7]



Bir yazıda “Bu piramitleri araştırmak üzere1994 yılında Şensi bölgesinde bir araştırma gezisi yapan Alman bilim adamı Hartwig Hausdof kendi koleksiyonundan birkaç resmin halka açılmasına izin vermiştir” deniliyor. Eğer bu söylenen doğruysa, Alman bilim adamının da, bu piramitlerin Türklere ait olduğunun gizlenmesinde Çinlilerle iş birliği yapıyor olabileceği akla gelmektedir. Eğer böyle değilse, bir bilim adamı yaptığı tespitleri, bilim adına insanlığa sunmaktan ancak mutlu olur, gurur duyar. Eğer daha detaylı tespitleri var da bunları gerçekten gizliyorsa, maalesef insanlığa karşı, bilime karşı çok büyük bir yanlış yapıyor demektir. Biz yine de onun Çin devletinin yasağı nedeniyle detaylı bir araştırma yapamadığını düşünüyoruz.



8]



Bu fotoğraftan da anlaşılabileceği üzere, devasa beyaz piramidin hemen içinde sayılacak yakınlıkta tarım yapılmasına izin verilmektedir. Yabancı araştırmacılara yasaklanan bir bölge, böyle tarıma açık şekilde kullanılıyorsa, Çin’li yetkililerin piramidin zarar görmesinden bir endişeleri bulunmamaktadır. Tek endişeleri piramitle ilgili bilgilerin detaylandırılarak insanlığa sunulmasıdır.





[9]

Asya’daki Türk piramitlerinin fotoğrafı.





10]



Bu fotoğraf Aya’nın ortasında çekilmiş. Bir de aşağıdaki fotoğrafa bakalım. O da Amerika kıtasının ortasında çekilmiş. ınşa ediliş şekli ve üslubu tamamen aynı. Acaba bu benzerlik tesadüfi olabilir mi?



11]



Meksika’da bulunan bir Maya piramidi. Yapım biçimi Orta Asya’daki Türk piramidi ile aynı. Aralarındaki tek fark, Orta Asya’daki Türk piramidi daha çok yıpranmış ve bakımsız. Bu ise daha az yıpranmış ve iyi korunmuş.





Bu ise bir Sümer piramidi. Sümer piramidinin (Ziggurat) inşa felsefesi de diğerlerinin aynı. Biçim olarak da onlarla çok benzer. Sonuç olarak bütün bu eserler aynı düşüncenin ürünüymüş gibi bir izlenim yaratıyor insanda.



Hemen hemen hepsi de ortak bir kültürün ürünü denilebilir. Kim bilir, beki de M.Ö.5000’li yıllarda böyle yapılar yapmak modaydı ve bu yapıları yapacak teknik bilgi birikimi belli ellerde toplanmıştı. Bu birikimin sağlanabilmesi için geçmişte benzer eserlerin yapılmış olması gerekiyordu.



Bu durumun bize düşündürdüğü ise şudur. Bugün tarihçiler, insanlığa medeniyeti öğreten toplum olarak Sümerleri gösteriyorlar. Sümerler gerçekten de yaşadıkları dönemde insanlığa pek çok katkıda bulundular. Ancak, onlar geldikleri Asya’da yaşanmış çok büyük bir medeniyetin kurucularının çocuklarıydılar. Bir takım bilgiler belki de bu nedenle belleklerinde veya genlerinde yer alıyordu. Piramit kültürü de böylece oluştu. Okyanus ötesi topraklarda aynı eserleri meydana getirmek için, aradaki mesafelerin bir öneminin olmaması gerekir. Demek ki o dönemde öyle bir bilgi ve teknoloji birikimine sahipti ki insanlar, bu eserleri meydana getirebiliyorlardı.



Sonuç olarak;



Piramit kültürünün bir süreç izlediğini düşünürsek, bu sürecin başında yer alan piramitler Orta Asya’daki Türk piramitleridir. Yani piramit kültürünü geliştirenler Büyük Uygur Türk ımparatorluğunu kuran atalarımızdır. Eğer yabancı bilim adamları ve araştırmacılar, Orta Amerika’da Maya, ınka ve Aztek harabelerinde bulunan kuş sembollerini dahi Uygurlar tarafından çizilmiş sembollerdir diye açıklıyorlarsa, bu boşuna değildir. Orta Asya Uygur, Mezopotamya Sümer ve Orta Amerika da Maya, ınka, Aztek kültürleri aynı kültürün farklı coğrafyalarda ortaya çıkışıdır. Artık her şey gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Mızrak çuvala sığmamaktadır. Dürüst bilim adamları gerçekten yana tavırlarını daha net olarak koymaya başlamışlardır. Avrupa’da ve dünyanın başka bölgelerinde yılardır okunamayan yazılar okunuyor ve Türkçe oldukları anlaşılıyor. Bizlere de düşen çok şey var. Her şeyi yabancılardan beklememek. ımkan ölçüsünde kendi geçmişimizi araştırmak, kendimizi aramak. Çünkü geçmişini bilmeyen bir toplumun geleceği de olmaz. Çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakmak, çok para bırakmak, büyük servet bırakmak değildir. Onlara kendi öz kimliklerini bırakmak, ömür boyu onları yönlendirecek moral değerler bırakmaktır. Gerisini onlar halledecektir zaten.



Muharrem Kılıç

ıstanbul, 13 Mart 2007



ıliştiri: Sözkonusu piramitleri herkes çıplak gözle bilgisayarının başında görme şansına sahiptir. Bunu yapabilmek için; "Googlr Earth" programını yükleyin. ve arama bölümüne şu koordinatları aynıyla girin:

34.390380,108.739579 Artık yüze yakın piramitin bu günkü halleri gözünüzün önündedir.
 
Yazar galiba randevu almış uzaylılardan ;

yazar ; nezaman geliceksiniz tekrar dünyaya ufo kardeşler!!!
[B]uzaylılar
; 23 Aralık 2012'de Noel gecesi Almanya'daki Köln Katedrali üzerinde olucaz...
yazar ; tamam bende orada olucam...

kaydirigubbakcemile3kaydirigubbakcemile3

yok böyle birşey arkadaşlar ama inananlarada saygı duyarım yine de mısır piramitlerini neden bizim insanlarımız yapamasın ki Rabbim bizi dünya da en yüksek mertebede yaratmış. Bir hayvana değil,cansız bir nesneye değil en imrenilecek en özenilecek şekilde insan olarak yaratmış... Bugüne kadar bir çok akıl sır erdiremediğimiz şeyler düşünülerek yapılış neden mısır piramitleri yapılamasın ki...??
[/B]
 
Son düzenleyen: Moderatör:
orta asyadaki hala cinliler tarafindan saklanan turk piramitleri..bircok kimse kabul etmiyor ama turkler gocebe halde heryere yayilmis ustelik cinlilerde savastik neden olmasin piramitlerimiz..orada yasayan genetik ozellikleri fazla bozulmamis zulme ugrayan turk vatandaslarimiz da var..daha oncede amerikali bir general uzay aracinin dustugunu icindekiler oldugu sadece 1 yaralinin oldugu ve incelemeye aldiklarini soylemisti sonra cikip inkar etmisti dediklerini..gizleniyor hersey israrla da yok deniliyor..tr bazi bolgelerde gorulen dairelerin hepsi ufo degil amerikanin gizli araclari o da ayri bir konu:delphin:
 
UFO Araştırma Merkezi: "Savaş pilotları 4 yıldır UFO görüyor"

Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan, ızmir'de ''UFO görüldü'' iddiasına ilişkin, ''Bazı savaş uçağı pilotları, son 4 yılda bize de bu tür 3-4 olay rapor etti'' dedi.
Akdoğan, yaptığı açıklamada, ızmir'de önceki gün eğitim uçuşu yapan 2 pilotun ''tanımlanamayan bir cisim gördüğü'' konusunda bazı gazetelerde yer alan haberleri hatırlatarak, söz konusu olayı kendisinin de araştırdığını söyledi.
Hava Kuvvetleri Harekat Daire Başkanlığı'nca konunun incelendiğini belirten Akdoğan, ''Harekat Daire Başkanlığı'ndan bir yetkiliyle görüştüm. Açıklama yapmıyorlar. Aşırı temkinlililer. Bugün raporları ve radar çıktılarını göreceklerini, inceleyeceklerini söylediler'' diye konuştu.
Geçmişte de bazı askeri pilotların kendilerine bu tür olayları bildirdiklerini ifade eden Akdoğan, ''Bazı savaş uçağı pilotları, son 4 yılda bize de bu tür 3-4 olay rapor ettiler. Ama bunlar basına yansımadı'' dedi.
Dünyada hemen hemen her ülkenin hava sahalarında yıllardır bu tür olayların yaşandığını savunan Akdoğan, ''Dünya teknolojisinin çok üzerinde seyreden garip cisimlerin birtakım manevralar yaptığı pilotlar tarafından sıklıkla gözlemleniyor'' dedi.
Bu tür bilgilerin ülkeler arasında istihbarat birimlerine aktarıldığını, ancak halka açıklanmadığını kaydeden Akdoğan, şöyle devam etti:
''Bu son olay deşifre olmuş durumda. Olayın nasıl ortaya çıktığı, pilotların isimleri belli. Artık bu konuda bir açıklama yapılması gerekiyor. Saatlerce eğitim uçuşu olan bir pilot, yarım saat boyunca havada dans ederek, manevralar yaparak bir cisimle sanki muharebeye giriyor ve bu cisim inanılmaz bir hızla kayboluyor. Bun görenler 2 kişi. 1 kişi olsa 'halüsinasyon' deyip kapatılabilir. Ama 2 kişinin birden aynı halüsinasyonu görme ihtimali yok. Bu çok ciddi bir olay. Tüm dünya hava sahasını ve dünya kurumlarını ilgilendiren bir olay.''
Dünyada da bu tür olaylara halkı hazırlamak için bir süreç başladığına inandığını ifade eden Akdoğan, ABD'de artık bazı emekli askerlerin bu tür olayları anlattığını, kongrelere katılarak deneyimlerini aktardıklarını söyledi.
Bu konudaki gelişmeleri dünyada UFO'larla ilgili araştırma yapan kişi, kurum, kuruluş ve sivil toplum kuruluşlarına ileteceklerini de dile getiren Akdoğan, son birkaç gündür önce Uşak, sonra da Yalova'dan UFO ihbarları geldiğini hatırlattı.
Akdoğan, ''Demek ki buralarda görülenler bu son olayla da destekleniyor. Demek ki orada görülenler de halüsinasyon ya da birtakım uydurmalar değilmiş. Birtakım garip cisimlerin dünya hava sahasında dolaşmaları arttı. Her gün dünyadan birçok rapor geliyor. Son zamanlarda o kadar yoğunlaştı ki bu tür olaylar...'' diye konuştu.
Bu tür cisimlerin görülme sıklığına da dikkati çeken Akdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Tahmin ediyoruz ki yavaş yavaş insanların 'evrende yalnız olmadığımız gerçeği' konusunda bilinçlenmesi gerektiğini düşünüyorlar. Bu nedenle kendilerini daha sıklıkla göstermeye başladılar. Önümüzdeki süreçte bu daha da artacak. Küresel ısınma, teknolojiyi yanlış kullanmamız, belki de biz birşeyleri yanlış yapıyoruz ve bizi uyarmak için geliyorlar.''
 
Back