Türkiye yoksullukta en kötü üçüncü ülke!

Hukumetten birsey ler mi ogrendi. Ekonomi hakkinda konusurken ogrendik ki hukumet bir sey bilmiyor mus zaten. Pardon ne ogrendi? Chp yi de sevmiyorum ama bazen bu fanatizminizden daral geliyor
Kastettiğim şu , bu zamana kadar hep ak parti muhalefetliğinden yürüyordu , Hükümeti kötüleyerek seçim kazanmaya çalışıyordu şimdi ise proje üretiyor , karşımıza bir projeyle çıktı önemli olan nokta bu, halkı projesine inandırsa oy alır, aksi halde ters tepiyor geçen seçimde gördü.
 
Biz burada rkonomi konusmuyor muyuz?
 

Orduda havaalani yok diye mi turist gelmiyor ?Bilmeyeni cok kolay inandirirsiniz da oralari bileni kandiramazsiniz su lafinizla. Karadeniz insani akillidir.Orduya gidecek olan biner ucaga iner Samsuna ordan gecer Orduya.Samsun havaalanini hayatinizda hic kullanmadiniz sanirim.
 

Doğa sevgisi ,önce meyve ağaçlarını , yüz yıllık çınarları kesip , yerlerine rezidans dikip sonrasında bahçesine palmiye dikmek midir ?

Doğa sevgisi , dere yataklarını imara açıp bina dikmek sonrasında felaket gelince dereyi ıslah etmeye çalışmak mıdır ?

Gelişmiş hangi ülkede gördünüz duydunuz doğayı baltalayarak otoyolu yapıldığını ? Adamlar yol yaparken doğaya en az zararı verecek şekilde planlama yapıp hayata geçiriyorlar.

Zarar eden kuruluş satılmışmış. Hangisi zarardaydı ? Zararda oldukları için mi alanlar milyon usd kar yazıyor ? Zarar ettiği için değil hazinede para kalmadığı için satıldılar. Halka faydası yokmuş. Kim çalışıyordu o özelleştirilen fabrikalarda ? Uzaylılar mı ?

Arsasıyla beraber çürüsün mü demişsiniz. Tarım arazilerini sattık diyorum , ekilebilir aktif tarım arazisi.

Gelişmiş ülkeleri baz alacaksak ben de diyorum ki ; hay hay nasıl ki o ülkedeki devlet adamları kendi harcamalarını millete fatura etmiyorlarsa bizimkilerde etmesinler , yüzyılda edinileni hazine kaynaklarını israf ettikleri için satıp egemen bir ülkeyi dışa bağımlı etmesinler.

Ordu sahilini çöp götürüyordu da vatandaş ne yapıyordu ? Temizlenmesi için bir girişiminiz , kamu idarelerine başvurunuz oldu mu ?

Bakın orduya açılan havalimanından beklentiniz dahi yabancı turist. Niye ? Çünkü dışa bağımlıyız görmek istemeseniz de.
 
Yer bulursan gel kullan samsun havalimanını tabiki de bizde akıl ediyoruz samsun havalimanını kullanmayı.
 
Evet chp ninde projesi ekonomiyle alakalı sonuçta
Tamam chp bununla ilgili proje yapiyor akp ne yapiyor bu secimde? Su an ki kotu alim gucunu nasil iyilestirecek, bir sey sunduysa haberim yok. Pek tv izlemem.

Yani sonuc olarak ilk kez de olaa akp yapamiyor chp yapiyor. Bu nedenle akpden vazgecmeli belkide miladi dolmustur. Bu arada herhangi bir problem olmasin zaten sirf iktidarda kalmak icin 20 yil da cozerler.


Degisiklik sart bu secimde. Koalisyonu tercih ederim.
 
Evet Ak patiye kadar satılmayan işletmelerin devlete, halka faydası yoktu, bu işletmelerin özelleşmeden önce ihracat rakamıyla şimdi ki ihracat rakamına bakman gerek , özelleşmeden önce yıllık ihracatımız maksimum 36 milyar dolar falandı. şimdi 120 milyar dolaylarında, belediye çalışmıyorsa ne yapabiliriz ? şikayet ediyorduk baktık olmadı seçimde de oyumuzu değiştirdik. Turist olayını örnek verdim yoksa en büyük yararı yine halka oldu, şimdi herkes bir günlüğüne orduya gelip boztepede piknik yapıp geri gitme hayali kuruyor, yani şimdi hükümeti eleştireceğiz diye yaptıkları iyi şeyleri de kötülemeyelim, ak parti en çok ağacı diken doğaya en sahip çıkan hükümet, diğerleri ülkeye bir çivi bile çakmadığı için, hükümetin yaptığı yollar , köprüler batıyor haliyle.
 
Yer bulursan gel kullan samsun havalimanını tabiki de bizde akıl ediyoruz samsun havalimanını kullanmayı.

5 sene kullandim hepsini.Hic te sikinti yasamadim.Hemen hemen butun seferleri aktarma olacak.Bilet baktim yaz icin 4 saatte olacakmisiz Izmirden..Trabzon'dan tek ucusla cok daha fazla kullanilacagina eminim.
Hala da havaalani yok diye turistin gelmedigi yorumuna guluyorum.Orduya findik zamani gurbetci ve yerlisi disinda kac bin turist gelir bana soyler misin havaalani yok diye magdurlarmis ya. Kucumsemek icin demiyorum kaldi ki Orduyu Giresundan daha severim ama fazla ucmasak iyi olur.
Gelisme dersen belediyecilik anlaminda Ordunun zaten cehre acisindan belirli bir potansiyeli varken Kerim Aksu Giresunu yoktan var etmistir.


Hala.gunubirlik orduya gelip boztepeye cikma hayali diyorsun.Cidden komik.Etrafindaki insaninlarin hayata bakis acilarini ciddi anlamda merak ettim.
 

1 günlüğüne piknik yapmak için gidiş dönüş maaile uçak bileti alabilecek kadar zengin bir halkımız var demek. Biz fakiriz o yüzden anlayamıyorum.

Dikilen ağaçlar derken incir ağacı dikmekten bahsediyorsunuz sanırım ; o da toprağa değil.

Satılamayan işletmenin halka faydası yokmuş. Niye ? Kim çalışıyordu o fabrikalarda ? Üretileni kim tüketiyordu ?

Doğaya sahip çıkıldığı da yok. Nefes alınabilecek alanlara tek tek inşaat firmaları kazık çakıyor haberiniz var mı ? Fidanlıkları imara açtılar İstanbul da , hep doğa sevgisinden.

Yol için , köprü için , rant için zarar verdiğimiz doğayı saman gibi patates gibi dış ülkelerden satın alma şansımızda yok.
 
Bu kadar büyük bir hizmeti bile söyleyecek lafın var cidden ben de seni tebrik ediyorum, şuan biletleri yok satıyor zamanlada sefer sayısı artar, hadi diyelim ordulu samsun havalimanını kullanırda giresun artvin arasında tek havalimanı trabzon , onlar ne yapar sence ? uzun lafın kısası çok gerekliydi bu havalımanı , sen istediğinin kadar komik de.
 
akp nin tek bir yanlış projesi yok hep kıskançlık dış güçlerin iftirası
 

Artvinli de ordu havaalanini mi kullansin? Yahu sen Dogu Karadeniz sahil seridindeki sehirleri sirasiyla bildigine emin misin? Rizelinin ,Artvinlinin,Gorele,Tirebolu,hadi espiyeyi de al bu insanlarin Trabzon havaalani yerine 95-100 km uzaktaki Ordu havaalanini secmesinin ne mantigi var? Sol elinle sag kulagini tutmayi seviyorsun belli.
 

Denizi doldurarak , milyonlarca lira harcanarak , ilerleyen yıllarda zemin sağlığının nasıl korunacağı bilinmeyen yarım saat ötesinde başka bir havalimanı var iken yapılan havalimanı yerine neden demiryolu yapılmıyor ?

Aşağıdaki haberdeki maliyete bir göz atın. Tüm ülkemize demiryolu döşesek kaça mal olurdu ?

Bir altındaki yazıda önemli. Ne kadar doğa sever davranıyoruz bakalım , anlayalım.

Gelelim dolgu alanlarda bizi bekleyen tehlikeye. O da en son haberde.

Türkiye’nin ikinci denize dolgu havalimanı Rize’de inşa edilecek
Ordu-Giresun Havalimanı’ndan sonra Türkiye’de denize dolguyla inşa edilecek ikinci havaalanı Rize- Artvin Havalimanı olacak

Ana Sayfa» Güncel

09.02.2015 03:39

MELTEM GÜNDÜZ

Ordu-Giresun Havalimanı’ndan sonra Türkiye’de denize dolguyla inşa edilecek ikinci havaalanı Rize- Artvin Havalimanı olacak. Hükümetin 2015 yatırım programına alınan havalimanı için proje çalışmaları başlatıldı. 520 milyon dolara mal olması beklenen havalimanı için 766 hektar alandan oluşacak proje sahasında yaklaşık 266 hektarlık alanda deniz dolgusu yapılacak.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Rize-Artvin Havalimanı’nı öncelikli yatırım programına aldı. Martta açılması planlanan Ordu-Giresun Havalimanı’ndan sonra Türkiye’de denize dolguyla inşa edilecek ikinci havaalanı Rize-Artvin’in yapımına yılın ikinci çeyreğinde başlanacak. Proje çalışmaları başlatılan havalimanının tamamlanmasıyla, yıllık ortalama 850-900 bin yolcu ve günde ortalama 15-20 uçuş kapasitesi oluşacak. Havaş’ın Rize’ye günde 17 otobüs seferi düzenlediği ve özel araçları ile birlikte Trabzon Havalimanı’nı kullanan günlük yolcu sayısının ortalama 2 bin 500 olduğu göz önüne alınarak, Rize- Artvin Havalimanı’nın inşası kararlaştırıldı.

520 milyon dolarlık proje

Rize’nin Pazar ilçesi ile Yeşilköy yerleşim yerleri arasında yapılması planlanan proje, 766 hektar alandan oluşacak. Proje sahasında yaklaşık 266 hektarlık alanda deniz dolgusu yapılacak. Rize-Artvin Havalimanı’nın, 2014 yılı birim fiyatlarıyla altyapı için 400 milyon lira, üstyapı için ise 120 milyon lira olmak üzere 520 milyon liraya mal olması bekleniyor. Havalimanının inşaatı aşamasında 300, işletme aşamasında ise 1000 personelin çalışması planlanıyor. Havalimanı Rize şehir merkezine 34, Artvin’e ise 123 kilometre uzaklıkta olacak.

2017’de hizmete açılacak

Proje kapsamında saatte 36 uçağın iniş kalkış yapabileceği 45 metre eninde ve 3 bin metre uzunluğunda pist, 240x120 metre boyutlarında 1 adet apron inşa edilecek. Genel olarak yolcu ve kargo uçaklarına hizmet verecek Rize Havalimanı’nın ayrıca kompozisyon sınıfı D, türbülans sınıfı ağır, kalkış ağırlığı 150 bin kilogramdan fazla uçaklara hizmet vermesi bekleniyor. 2017’de işletmeye açılması planlanan havalimanının öngörülen ekonomik ömrünün 25 yıl olduğu belirtildi.

http://www.dunya.com/guncel/turkiye...u-havalimani-rizede-insa-edilecek-252519h.htm



RİZE’DE BİR DOĞA OLAYININ AFETE DÖNÜŞMESİNE NEDEN OLANLAR VE BUNU İTİRAF EDENLER HESAP VERMELİDİR!

Yayına Giriş Tarihi: 27.09.2011 Güncellenme Zamanı: 27.09.2011 11:07:37 Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ

Rize il merkezinde 25 Eylülde meydana gelen sel yine can aldı, yüzelerce ev ve iş yeri sular altında kaldı, insanlar yine ciddi ekonomik zararla yüz yüze geldi.

Bölgenin jeolojik ve meteorolojik özelliklerini dikkate almadan bilinçsizce doğaya müdahale edilmesi, verilen yanlış kentleşmeye dair yer seçimi ve yapılaşma kararları sonucu yine bir doğa olayı insan eliyle afete dönüştürüldü.

Tüm uyarılarımıza rağmen, jeolojik risk ve tehlikelere karşı jeoloji bilim ve uygulamalarını dikkate almadan;

-Derelerin denize ulaşmasını engelleyen, doğayı tahrip eden Karadeniz sahil yolunu yapan,

-Denizi doldurarak yapılaşmaya açan,

-Dere yataklarında yanlış ıslah ve dere kapama uygulamaları yapan,

-Eski dere yataklarında yapılaşmaya izin veren,

-Heyelan riski bulunan alanlarda kontrolsüz yol yapım çalışmaları ve tarım alanı açarak doğanın dengesinin bozan ve üstelik bu alanlarda yapılaşmaya göz yuman,

anlayışlar bir kez daha yağışların sele ve yıkıma yol açmasına neden olmuştur.

Bu ülkenin mühendislerinin şehir plancılarının tüm uyarılarına kulaklarını tıkayanlar, bütün bu olumsuzluklardan sorumlu olanlar, şimdi yıllardır soruna dikkat çeken bizleri haklı çıkarararak tespitlerimizi afetin nedeni olarak dile getirmek zorunda kalıyorlar; yaşananların kendi eserleri olduğunu görmezden gelenler şimdi, "Karadeniz Sahil Yolu‘nun şehir merkezinden 70 santimetre daha yüksek yapılması ve ıslahı yapılan derelerin üzerinin kapatılmasının afete yol açtığını" söyleyebiliyorlar.

Daha geçen yıl, Rize‘nin Gündoğdu Beldesinde meydana gelen ve 14 yurttaşımızın hayatını kaybettiği sel felaktinden sonra TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak doğa olayının afete dönüşmesiyle ilgili olarak tüm uyarılarımızı yaptık, jeolojik tehlikelere dikkat çektik, önlem ve önerilerimizi kamuoyuyla, yerel ve merkezi idareyle paylaştık. Ayrıca, konuyla ilgili meslek disiplinlerinden oluşan TMMOB‘nin teknik heyetinin bölgede yapmış olduğu incelemeden sonra hazırladığı ayrıntılı rapor ile tespitler ve yapılması gerekenler bir kez daha ortaya konuldu, sonuç karar vericelere aktarıldı.

Bu raporda;

"-Selin etkin olduğu yerleşim alanlarında yer alan yapıların genellikle vadi kenarlarında yer alan küçük alüviyal düzlüklere kurulduğu, bazı kuru dere yataklarının da yapılaşma amacıyla kullanıldığı,

-Eski kıyı çizgisinde yer alan yapılar ile denizin doldurulması sonucu oluşan alanların yerleşime açılması ve bu yerleşim alanları ile deniz arasına yapılan Karadeniz Otoyolunda yüzeysel drenaja yeteri kadar imkan tanıyan sanat yapılarının (köprü, menfez, açık drenaj kanal ve barbakanların) yapılmamasından dolayı karayolunun; deniz ile yol gerisinde yer alan yapılar arasında sedde görevi görmesine neden olduğu, bu durumun sel sularının denize uşamayarak yükselmesine neden olduğu," tespitleri yapıldı.

Yine "Rize kent merkezinde birçok dere yatağının kapatılarak yüksek yoğunluklu yapı alanları olarak kullanılmaya başlandığı, Karadeniz bölgesi yağış alışkanlıklarının bilinmesine rağmen yapılan ve yapılmakta olan bu uygulamaların gelecekte, nüfusun çok daha yoğun olduğu bölgelerde de yaşanması olası çok daha büyük can ve mal kayıplarına da yol açacağı" vurgulanarak önerilerimiz şöyle ifade edilmişti:

"- Bölgede özellikle kent içinde yer alan altyapı ve Karadeniz Otoyolu gibi üst yapı tesislerinin afete neden olmasının önüne geçmek amacıyla; açık dere ve çay yatakları kapatılmamalı, taşkın tekerrürleri gözetilerek mevcut haliyle kapatılmış derelerin doğal drenaja imkân verecek şekilde yeniden gözden geçirilerek, gerekli olanlar yeniden inşa edilmeli ve Karadeniz Otoyolunun doğal drenaja engel olan bölümlerinde menfez, köprü gibi alt yapılarla yolun sedde görevi görmesi engellenmelidir.

- Ormanlar, doğal drenaj alanları, dere ve çay yatakları kesinlikle yerleşime kapatılmalıdır.

- Karadeniz Bölgesi gibi; heyelan, akma, kaya düşmesi, devrilme gibi jeolojik tehlikeve riskler ile çığ, sel baskını gibi meteorolojik olayların neden olduğu alanlar ile yüksek eğimli alanlar yapılaşmaya kapatılmalıdır.



- Bölgesel bitki dokusunu bozan ve tahrip eden uygulamalardan, orman açmalarından kaçınılmalı ve kentsel yerleşim alanları içinde çay ekim alanları sınırlandırılmalıdır."

Ancak, görülüyor ki değişen bir şey yok, malesef akla, bilim ve mühendisliğe değer vermeyen anlayışlar ve politikalar yine doğa olaylarını afete dönüştürmeye devam ediyor. Yine insanlarımız zarar görüyor, yine ekonomik kayıplar yaşatılıyor.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak tekrar ifade ediyoruz ki; meteorolojik bir olayın afete dönüşmemesi için;

· Yerleşim alanlarının seçimi ve yapılaşmada rant ve günü kurtarma anlayışı değil; akıl, bilim ve planlama anlayışı temel alınmalıdır.

· Yerleşim yerleri, yol güzergah seçimleri ve arazi kullanım planlamasında; yapılan jeolojik bilimsel çalışmalar göz önüne alınmalıdır.

· Yağışlı dönemlerde yüzey sularının drenajını sağlayan kuru dere yatakları başta olmak üzere, tüm dere yatakların sel taşkın seviyeleri belirlenerek bu alanlar mutlaka yapılaşmaya kapatılmalı ve yerleşim yeri içinde bulunan ve üstü kapatılan dereler de dahil olmak üzere, yerleşim yerleri içinde kalan tüm dereler doğal drenaja izin verecek şekilde üstü açılmalı ve şehrin peyzajına uygun olarak altyapısı ve üst yapısı( menfez, köprü gibi) yeniden gözden geçirilerek inşa edilmelidir.

-Karadeniz otoyolunun doğal drenaja engel olan ve yağışlı mevsimlerde sedde görevi gören bölümleri gözden geçirilerek, dere sularının denize ulaşımı sağlanmalıdır. Bunun için Karadeniz Otoyolunun dere sularının denize ulaşımı engelleyen bölümleri köprü, menfez vb. gibi alt yapılar ile beslenerek desteklenmesi gereklidir.

· Doğu Karadeniz bölgesine özgü dağınık yerleşim düzeninden vazgeçilerek, bilimsel çalışmaların ışığı altında belirlenecek yerlerde toplu yerleşime geçilmelidir.

· İmar, Kıyı Koruma Yasası vb. yasaların bilimsel gerçeklere göre yeniden düzenlenmelidir.

· Kent merkezlerinde ve dışındaki belde ve köylerde, dere yatakları ve kırsallarda inşa edilecek, tüm yapılaşmalar içinde yer seçimi esnasında mutlaka jeolojik etütler yaptırılmalıdır.

· Erozyon nedeni ile dereler kum, çakıl ve kayalarla dolduğundan dere yataklarındaki suyun normal akışının sağlanması için sık sık ilgili kurumlarca temizlenmelidir.

· Doğu Karadeniz bölgesinin tamamının sel ve heyelanlar açısından bir master plan çerçevesinde incelenmesi, heyelan ve taşkınları engellemek için bölgeye ait heyelan ve taşkın haritası hazırlamalıdır.

Sonuç olarak, yaşanan bu son olay ile; ülkemizde aklı, bilimi ve insanı merkezine almayarak uygulanan sosyo ekonomik politikaların iflası bir kez daha acı bir şekilde ortaya çıkmıştır. Günü kurtaran, kaderci ve ranta dayalı plansız çarpık kentleşme politikalarını esas alan siyasi iktidar halkı doğa olayları karşısında yapayalnız bırakmış, kaderine terk etmiştir.

Dün bizlerin söylediklerini kabul etmeyerek göz ardı eden, ancak bu gün geldiğimiz noktada selin nedenlerini itiraf ederek bunu kabul etmek zorunda kalanlar doğa olayının afete dönüşmesinin sorumlularıdır ve hesap vermelidirler.

26 Eylül 2011

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu

http://www.jmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=4977


Rize'yi bekleyen büyük tehlike
GÖKTÜRK FIRAT - RİZE (İHA)
20 Kasım 2013

Rize İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Yazıcı, Rize’de dolgu alanı üzerinde kurulan binaların yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirtti.
Rize’de 1960’lı yıllardan bu yana deniz doldurularak elde edilen arazilerin imara açılması günümüzde ciddi tehlikeleri beraberinde getirdi. Mevcut kanunlar dolgu alanları üzerinde yapılaşmaya izin vermezken Rize’de 1970’li yıllarda imara açılan dolgu alanı üzerinde 13 katı bulan binalar yer alıyor. Şehir nüfusunun yüzde 70’lik bölümü dolgu alanı üzerinde inşa edilen binalarda yaşarken, binaların zeminden çektiği asitli sular taşıyıcı kolanların içerindeki demirlerin erimesi ile faciaya davetiye hazırlıyor.

Rize İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Yazıcı, yaptığı açıklamada Rize’nin karşı karşıya olduğu büyük tehlikeye dikkat çekti. Yazıcı, dolgu alanı üzerinde inşa edilen binaların son derece sağlıksız olduğunu belirterek, “Rize’de şehir merkezinin yarısından fazlası dolgu alanı üzerinde kurulu. Yaşam ve ticaretin büyük bölümü dolgu alanı üzerinde inşa edilmiş binalarda sürdürülüyor. Karadeniz Sahil Yolu’da dolgu alanı üzerinde. Dolgu alanının üzerindeki yapılanmanın büyük bölümü 70 yıllarda yapılan binalar oluşturuyor. Rize’de deniz suyunun, tuzlu yani asitik suyun fazla olduğu ortamlarda binaların temellerini oluşturduk. Ne beton sağlıklı döküldü, ne hafriyat derinliği uygundu, ne de yapılar yapı tekniklerine uygun inşa edildi. O dönemlerde binaları üç kata kadar yaptık. İnşa teknikleri kullanmadık. Kalitesiz beton kullandık. Asitik ortamda binaların temellerini oluşturduk. Zaman ilerledikçe bu binalara fazla katlar verilmeye başlanıldı. Risk artarak devam etti” dedi.

BİNALAR İÇİN OTURULAMAZ RAPORU
Yazıcı, vatandaşlardan gelen talepler üzerine dolgu alanı üzerinde inceleme yaptıklarını ve binalar için oturulamaz raporu verdiklerini söyledi. Yazıcı, “Oda olarak sahildeki bir kaç binada inceleme yaptık ve bu binalarda oturulamayacağını tespit ettik. Bu bilgilere bir takım teknik testleri yaparak ulaştık. Bu binaların bir çoğu betonu tutan, tırnaklı demir dediğimiz demir ile inşa edilmemiş. Tuzlu suda, asitik ortamda kaldıkları için demir özelliğini kaybetmiş, çürümüş hatta bir çok demir parmakla kırılabilecek hale gelmiş. Bu binalar tamamen risk teşkil etmektedir. Bu binaların bu saatten sonra bir bölümünün güçlendirilmesi mümkündür. Fakat uzmanlar olarak bir çoğunun yıkılarak yeniden yapılmasını tavsiye ediyoruz” diye konuştu.

10-15 YIL İÇİNDE BİNALAR KENDİLİĞİNDEN YIKILACAK
Yazıcı, dolgu alanı üzerindeki bazı binaların 10-15 yıl içerisinde kendiliğinden yıkılmaya başlayacağına vurgu yaparak, “Şehir nüfusu yaklaşık 103 bin kişi. Bu nüfusun ortalama yüzde 70’i bu risk teşkil eden bölgede oturuyor. Bina ömürlerini azaltan etkenler devam ettiği sürece bu binalar 10-15 yıl içerisinde kendiliğinden yıkılacak hale gelecekler. 10-15 yıl içerisinde kendiliğinden çöken binalar görmeye başlayacağız. Deprem olasılığı bu yıkımlar için tetikleyici olur. Depreme en yakın bölgemiz; Gürcistan, Erzurum ve Erzincan. Fakat Karadeniz de göçük depremleri oluşup da yeni faylar meydana getirirse o zaman Rize’yi büyük bir tehlike ve facia bekliyor demektir. Bu faciayı yaşamamak için tedbir almanın zamanı geldi ve geçiyor bile” şeklinde konuştu.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25161953.asp
 

küçümsemek için söylemiyorum ama Orduya turist neden gitsin yahu..

Günü birlik gelip piknik yapacaklarmış office.
 
Biz bayramın 2. günü Ordu ya gidiyoruz nasipse turist mi oluyoruz biz şimdi?

Yalnız Sabiha Gökçen den 107 liralık bilet Atatürk havalimanından 257 lira aradaki fahiş fark ne oluyor acaba...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…