• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Tiktok rusları da taşmış gerçekten.

İdrak nükteli dilin konularının dolayısıyla yaşadıklarının birbirini tekrarladığı gerçeğini değiştirmiyor. Normalde hep aynı şeylerden şikayet edip duran konuları pek okumam, çünkü bazı insanlar sadece ve basitçe böyledir: sorunlardan ve hayatın ne kadar zor olduğundan bahsetmeyi severler. Onları değiştiremeyeceğimizi ve öylece bırakmak gerektiğini düşünürüm. İnsan bir probleme ya çözüm aramalı ya da durumu kabullenmeli. Sen hayatın zor yanını epeyce görmüş öte yandan şuurlu bir hatunsun. Sana yakışmıyor bu konular. Ne kadar sürdürmeyi planlıyorsun bu ikircikli hayatı? Bir karara var artık, bu hayata tamam mı devam mı. Çocukla boşanmak öyle burada tavsiye edildiği gibi “işe girersin ev tutarsın bakıcı bulursun” kolaylığında değil evet. Yönünü çizebilmenin yolu da paradan geçiyor. Mesela kpss çalışıp istanbul dışına daha ucuz bir yere gitmeyi denemeyi düşündün mü? Zor evet ama bizler hayatta herşeyi kolay elde edenlerden değiliz malesef. Bunun dışında seni bağlayan ekonomik sebeplere başka çözüm aklıma gelmiyor. İstanbulda özel sektörde bulacağın iş tek başına geçinmene yetmez, gerçekçi olalım oğlana ailen de bakamaz öksüz yeğenlerin varken.

Öte yandan diyorsan ki ben bu durumda ayrılığı aklımdan geçirmem, şartlarım buna katlanmamı gerektiriyor, o zaman durumu kabullen ve yiyin birbirinizi. Çok ciddiyim dalga falan geçmiyorum, adamın başını yemeye devam et. Zaten sağlıklı bir ilişki değil sizinki, en azından sürekli birşeyleri düzeltmeye kendini eleştirip kontrol etmeye çalışarak kendine zulmetmemiş olursun. Hissettiğin olduğun gibi davran ve yansıt, en azından içinde patlamaz. Oğlan da parçalanmış aile sorunlarını değil hır gür içinde büyüme sorunlarını yaşar. Hayat ona da her türlü kolay olmayacak nasılsa.

Her kelimende haklısın. Boşanmayı düşünmüyorum şu anda. Kendimi bir sığırdan, aktif bir insana çevirmeyi başarana dek düşünmüyorum. En azından kendimi tekrar etme ve sürekli şikayet etme halinden arınabilirsem bile başarmış olacağım. Acıdan değil ama bunalımdan besleniyorum belli ki.
 
Nasıl bu kadar tatlı anlatabiliyosunuz her olayı inanın gibta ettim muhtemelen zeki bı hatunsunuz 🙃 ara ara ben de de o yaşadığınız durumlar oluyo ne yazık ki.. herkes kakari kikiri bense ot🙄

Teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için. Aslında ben yazarken hiç eğlenmiyorum. Bir gün buraya gerçekten eğlenerek yazdığım öykülerimden birini ekleyeceğim kanıt olarak. Aha komiklik aslında bu diye :) en azından eğlenerek ya da uğraşarak yazdığım yazı ile konularım arasındaki fark anlaşılır.
 
Teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için. Aslında ben yazarken hiç eğlenmiyorum. Bir gün buraya gerçekten eğlenerek yazdığım öykülerimden birini ekleyeceğim kanıt olarak. Aha komiklik aslında bu diye :) en azından eğlenerek ya da uğraşarak yazdığım yazı ile konularım arasındaki fark anlaşılır.
Lutfen ekle idrak. Gercekten cok okumak istiyorum oykulerini 🤗💕
 
Yardımcı olmaya çalıştığınızın farkındayım. Lakin gerçekten konularımda bu sebeple açıklama yapmaktan çok sıkıldım. 2011 yılında bu siteye üye oldum. O zamanlar farklı idi nickim. Mune abla şahittir o bilir beni. 8 yıl önce de aynı üsluba sahiptim, şimdi de aynıyım. Nasıl inandırırım bilmiyorum ama bunun için özel bir çaba sarf etmiyorum. Kaldı ki şu konuyu öylesine bezgin, öylesine mutsuz yazdım ki bana göre komik bir yanı yok. Eğlenceli bir üslup asla değil. Ben farklı bir üslup kullanamıyorum. Sadece ölüm konusunda bu dili kullanamıyorum ki zaten ölüm hakkında da ne konuşuyor ne yazabiliyorum. Olur da denk gelir yazarsam da salt acıdan başka bir hisse sebep olmuyor o yazı.

Sekiz yıl önce aşk acısından nefes alamazken de tam olarak böyleydi yazım. Birkaç yıl sonra ölümle yüzleştiğim dönemde de böyle yazıyordum. Neden inandıramıyorum bilmiyorum ama benim bu konuyu yazmam birkaç dakikamı almıyor. Bilmiyorum Mune kontrol edebiliyor mu bunu ama baksın size kanıtlasın.
Adım geçmiş:))) Yüz yüze tanımasamda, siteye üye olduğun 23-24 yaşlarından beri tanıyorum seni, yazım dilini, hangi konuda nasıl bir üslup kullanabileceğini, neyi tiye alıp neyi ciddiyetle yorumlayacağını biliyorum, bu konuda sana kesinlikle şahitlik yaparım, sen hep böyleydin, üzüntünü anlatış tarzın hep böyleydi, o yüzden de yıllardır aslında dertli misin yoksa dertsiz başına dert mi arıyorsun pek anlaşılamadın bazı üyelerce.

Kimi insan hayata isyanını, kendine öfkesini, konuşurken boğazına düğümlenecek sözleri yazıya döker, yazarak rahatlar, sen ve Gangsta bu konuda birbirinize benziyorsunuz.
Kaleminizin kuvvetli olma nedeni bile çok benzer sebepler, simalarınızı, yaşamlarınızı net bilmesem de tanıyorum sizleri, buradaki birçok kişiyi tanıdığım gibi.
 
Belirteyim, haksız değil.
Ama uzun zamandır senin hakkında izlenimlerimi bu cevabınla beraber yazmak istiyorum idrak.

Gururlusun tamam, sivri dilli, kıvrak zekalı, akıllı ve bir sürü sayamayacağım şey, hepsine tamam.
Ama aşırı naifsin, gerçekten haddinden fazla.
Bu naifliğin sebebiyle insanlara sevgi gösteremiyorsun (keza ben de öyleyimdir sarılmak yerine başka yöntemlerim vardır ama sen uç bir noktadasın)
İncinme korkusu mudur, ailenden gördüğün ya da bilinçaltında oluşan bir durum mu, bilemiyorum.
Bir şey yaptığında aynı şekilde karşılık alamamaktan çok korkuyorsun.
Bunu öfke, zehirli dil, suskunluk vb şeylerle bastırmış durumdasın.
Aynı zamanda zor bir çocukla uğraşmak, insanı saçının telinden ayak tırnağına kadar titreten bir durum.
Hayatındaki tahammül ve sevgi sınırını yüzde 90 oranında oğluna harcadığından, adam ne yapsa batacak, bu böyle.
Sadece anne rolünde yatıyor ve kalkıyorsun, diğer alanında nefes almıyor ve aldırmıyorsun.
Tek odak noktan, çok sevdiğin oğlun ve problemleri ne türlü fedakarlıklar yaparak bertaraf edeceğin üzerine kurulu bir hayat.

5 sene öncesiyle şuan değişen durum bu.
Elbet eşinin yontulması gereken bir ton tarafı mevcut ama senin suçun değil, onun suçu da değil.
Yaşadığınız birçok etkenle beraber zaten zedelenen bir ilişki için çaba harcamak bir yana, yıkmak ikinizin de kolayına geliyor çünkü emek gerektirmez.
Enerjinizi emen, hayata bakış açılarınızı değiştiren, zorluklara sadece asgari şekilde başa çıkacak hale gelen tüm etkenlerin üstesinden gelinebilir, eğer istenirse.
Ben canı gönülden boşanman taraftarı değilim, çözümü bu değil bence.
Oğlan bir yandan, aile keza öyle, eşin bir yandan kısır döngü içerisine sıkışmış ve gösterdiğinin aksine naif, aşırı duygusal bir idrak.
Çocuk ve hayvanlara olan hassasiyetin, kendilerini koruma güçleri olmadığından, kendimden biliyorum.
Adalet duygun da mütemadiyen aşırı baskın ki, bu dünyada ayrıcalıklı olarak sevilesi canlılar olarak, korunması gerekenleri seçmişsin.
İçinde bir yerlerde kendinle özdeşleştirdiğin, saf ve masumları.
İnan aslında onlar kadar zararsız ve duygulusun ama seni sadece oluşturduğun bu duygusuz kadın kalkanı koruduğundan, altında yatan küçük kızı unutmuşsun.

Velhasıl kelam, etme.
Kendine bu kötülüğü etme, sürekli söyleye söyleye hayatta sana düşen rolü de kabul etme.
Dön içindekine, zırhını kaldır da demiyorum ama o küçük kızı bir dinle, buna çok ihtiyacın var.

Oy ağlayasım vardı zaten ne yaptın yahu. Böyle içime içime dokunan yorumlara az denk geliyorum. Gelince de başlıyor mu ağlamak :)) az evvel çişli yatağı değiştirdim hiç de ağlama modunda değildim halbuki.

Evet bunu ilk kez itiraf ediyorum ama verdiğimde karşılık alamamaktan ve incinmekten çok korkuyorum... Niye bilmiyorum ben de.

Hayvanları sevdiğimi ve kıyamadığımı nerden bildin yahu. Sadece sevmek de değil benimkisi. Evcil hayvanım yok çok içli dışlı değilim ama böyle hepsini korumak, insan ırkından uzak tutmak istiyorum. Klasik hayvansever değilim lakin hepsine analık yapmak doyurmak istiyorum işte. Korumak bir de. Kendi ırkımdan. Çocuklar zaten keşke incinmese, özellikle benim incindiğim yerlerden. Ne bileyim işte.
 
Hiç çaban yok mu gerçekten yoksa neden evliliği sürdürüyorsun sırf maddi sebeplerden mi ki ciddi bir sebep bilmediğimden soruyorum

Neredeyse hiç çabam yok uzun süredir. Evlilikle alakalı değil hayata dair de çabam yok. O yüzden neden evliliğimi sürdürüyor olmamla neden hala nefes alıyor olmam aynı şey. Öylesine işte.
 
Çok eğlenceli esprili birisin bence sana depresyon yakışmaz. :KK15:
Dönemsel bir ruh hali olabilir gibi geldi bana.
Herşeyin hakkından gelecek bir mizah anlayışın var bence.
Başka kadın olsa burda ağlardı. Karalar bağlardı.
 
Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi konuyu çok üzülerek takip ediyorum .
Sayfaları okurken gülünen şeylere gülemiyorum...
Her gün bir diğerinden iyi olman gerekirken gittikçe dibe batıyorsun.
Artık bir çare bulmalısın bu durumuna. Bak oğlun zaten yeterince zor bir bebek.
Bir de sürekli eşinle bu şekilde olmanızı algıladığı için bile düzelemiyor olabilir.
Yapman gerekeni çok iyi biliyorsun ve artık durmamalısın .

Çok komik gelecek size ama yarın sabah 6da uyanacağım ve sigarayı bırakacağım. Yapmam gereken ilk şey bu. Uykudayım uzun zamandır, uyanmam gerek hem gerçek manada hem mecazi anlamda uyanmam gerek.
 
Populer oldugunu dusunmuyorum. Seni cok aktif gormuyorum zaten forumda. Malum kakalarla basin dertte zaten 😁 Sadece gercekten guzel yaziyorsun. Okutuyorsun yazini. Normalde hic sevmem forumdaki uzun yazilari ama seninkileri bi nefeste okuyorum. Ve icimden istemsizce sana hak vermek geciyor :)
Guclu durmaya calisan bir kadinsin. Ama neticede sen de bir kadinsin. Naifsin, kirilgansin. Belki bunu dedim diye linc ederler beni de ama biz kadinlarin yaratilisi da boyle iste. Erkeklere gore daha zarif, daha duygusal. Mantikla nadiren hareket edebiliriz. Sen bunu zorluyorsun. Sen guclu olmak icin kendini zorluyorsun. Bu yuzden yorgun ve tukenmissin. Sal biraz kendini. Duygularini oldugu gibi yasa bence. Kasma bu kadar.
Seni tanimadan seninle dertleniyorum ben konularinda. Ozellikle oglunla ilgili sorunlarinda keske tanisiyor olsak da her gun 2 saat alsam elinden su sipayi da kadin dinlense diyorum. Ya da su kaka sorununu el birligiyle halletsek de rahat nefes alsa diyorum 😊
Bence de artik harekete gecmelisin. Kendin icin, esin icin ve en onemlisi evladin icin.

Çok teşekkürler içtenliğini ta burdan hissettiğim yorumun için. Güçlü olma çabası da değil aslında, gücünü olması gereken noktaya değil de saçma sapan mevzulara harcama hali. Başka alanlarda güç gösterisi yapıp, gerçekten güçlü durmam gereken konulardan kaçma korkaklığı. Tam anlamıyla bir baltaya sap olamamak.
 
Bir insan derdini, beraberinde çözümünü, çözdüğünde ona ve çevresine katacağı artıları bilip neden hiç bir şey yapmaz. Neden kendine bunu reva görüyorsun, bir silkelensen, bir yerden başlasan bu bile seni hayata, evliliğine, anneliğine o kadar motive edecek ki.
Bir hastaneye gidip tüm vücut değerlerine baktırmalı, gerekli vitaminleri kullanmalısın. ( bulunduğun bölgenin sağlık ocağına yarım saat uğramana bakar)
Çift terapistine gitmeli, gerekirse kendin terapi görmelisin. (özel muayyaneneler şart değil, devlet hastaneleri hatta çift terapisti konusunda belediyeye bağlı kurumlar var)
Mesleğinle ilgili bir sektörde, sana uyum sağlayacak bir iş bulamıyorsan bile en azından part time bir işe girmelisin. Bir markkette ürün tanıtımı bile olabilir ki, çalışmak dört duvardan biraz sıyrılmak sana çok iyi gelecek.
Sana senden başka çare yok. Bak senelerdir bu halinle bekledin, vazgeçtin, pes ettin olmadı düzelmedi. Bir süre biç kendine, çözüm üretmeyi dene. Belki evet oluyor, bir şeyler yoluna giriyor diyeceksin, motive olacaksın. Bunu kendinden önce, dünyaya getirip sağlıklı bir ortamda büyütmeye mecbur olduğun çocuğun için yapmalısın.
Bir kaç hafta başın ağrısa dayanamaz bir şekilde dr gidersin, ruhunun hasta olduğunu bilip neden inatla bir şey yapmıyorsun. Ki bu kadar stres, depresif hallet belki başka hastalıklar yaşamana sebep olacak.
Ne demek ölmeyi beklemek, kendin bu sevmediğin hayattan koptun gittin diyelim. Ya çocuğun, ki zor bir çocuk olduğunu söylüyorsun. Senden sonra ona senin kadar özenli bakacak biri olacak mı? Neden bu kadar bencil düşünüyorsun, ölmeyi isteyen bir annenin çocuğu olmak ona reva mı?
Sen değişirsen, hayatında ki tüm olumsuzluklar değişecek emin ol.
Ve lütfen çıkar artık şu at gözlüğünü.
 
Adım geçmiş:))) Yüz yüze tanımasamda, siteye üye olduğun 23-24 yaşlarından beri tanıyorum seni, yazım dilini, hangi konuda nasıl bir üslup kullanabileceğini, neyi tiye alıp neyi ciddiyetle yorumlayacağını biliyorum, bu konuda sana kesinlikle şahitlik yaparım, sen hep böyleydin, üzüntünü anlatış tarzın hep böyleydi, o yüzden de yıllardır aslında dertli misin yoksa dertsiz başına dert mi arıyorsun pek anlaşılamadın bazı üyelerce.

Kimi insan hayata isyanını, kendine öfkesini, konuşurken boğazına düğümlenecek sözleri yazıya döker, yazarak rahatlar, sen ve Gangsta bu konuda birbirinize benziyorsunuz.
Kaleminizin kuvvetli olma nedeni bile çok benzer sebepler, simalarınızı, yaşamlarınızı net bilmesem de tanıyorum sizleri, buradaki birçok kişiyi tanıdığım gibi.

Hay Allah razı olsun abla ya. Dilimde tüy bitti anlatamadım ben. Bu siteye geldiğimde ergenlikten çıkmak için çabalıyor saçma sapan aşk acısının dünyanın en büyük sorunu olduğunu sanıyordum. Büyüdüm, olgunlaştım ama her sorunu dağ gibi büyütüp içinde çırpınma huyum değişmedi.

Yazmak istedikten ve gerçek acıyı paylaşma isteği olduktan sonra çocukken yaşadığım taciz hakkında onlarca paragraf yazar, acıyı betimleme şekli ile herkesi de ağlatırım. Ama onu yapan ben olmam işte. Ben acımı bu şekilde yaşıyor, bu şekilde dillendiriyorum ama bu sahtelik değil onu anlatamıyorum.
 
Abla söylediklerinde haklısın ancak ben hayatım boyunca mücadele etmem gereken asıl mevzuyu öteleyip, başka alanlarda güçlü oldum. Asıl meseleden kaçtım her daim. Üstünü örttüm yok saydım. Bu yüzden birikmiş onlarca sorun ile güçlü ya da çalışkan olmanın bir anlamı olmadı. Evliliğimde de durum bu. Yapmam gerekeni yapmadım. Üzerime düşeni yerine getirmedim. Başka alanlarda tahammül gösterdim, başka kısımlarda fedakar oldum ama gerçekten yapmam gereken hep askıda kaldı. Bu bir alışkanlık mı, sorunlardan ya da sorumluktan kaçma şekli mi bilmiyorum. Ama gerçek bu.

Evet ben güçlü bir kadınım ama aynı zamanda gerçekle yüzleşip sorunlardan kaçmamayı tercih etmeyecek kadar zayıfım. Durum bu. Sadece tespit yapıyorum ama kendi adıma hiçbir çabam yok.
Evet gelişme olmuyor hep aynı yerdeyim çünkü aslında bir şey yaptığım yok düşünüp plan yapmaktan başka. Şuradaki birçok kadın benden daha aktif, daha cesaretli, daha dinamiktir. Beynim dışında çalışan bir uzvum yok. Mal gibi yaşıyorum işte. Plansız, amaçsız, isteksiz.
Asıl sorunlardan, sorumluluklardan kaçma sebebin ne peki? Geçmişteki birikmişlikler mi yoksa karakterin mi?
Kendinde çözemediğin sorunların vardı da üzerine bir anda kendini evli ve çocuklu bulmak mı ağır geldi?
Belki de kim olduğunu ne istediğini yeni yeni keşfediyorsun veya hala kim olduğunu bulamadın ve kayboldun?
Eskiden beri böyle olduğunu sanmıyorum, bir yerden sonra kırılma noktası olmuş gibi geliyor bana, herkesin zayıf olduğu tarafları vardır ablacım, belki güçlüyüm deyip etrafa hep güçlü görünmek zorunda kalarak etrafını güçlü idrak kalkanıyla çevirmişsindir, idrak'ın zayıf yanlarını göremedikleri için yüksek beklentileri olmuştur, eşinin konuşması zayıf idrak'ın yüzüne vurulması gibi seni kendini suçlamaya itiyor olabilir, oysa bu evlilikte eşinin hataları var, eşin zayıf tarafına oynuyor ve bu evlilikte tek suçlu seni göstermeye çalışıyor olabilir mi? Zira birliktelik tıkanıp kalıyorsa hatalar tek taraflı değildir.
 
Bir insan derdini, beraberinde çözümünü, çözdüğünde ona ve çevresine katacağı artıları bilip neden hiç bir şey yapmaz. Neden kendine bunu reva görüyorsun, bir silkelensen, bir yerden başlasan bu bile seni hayata, evliliğine, anneliğine o kadar motive edecek ki.
Bir hastaneye gidip tüm vücut değerlerine baktırmalı, gerekli vitaminleri kullanmalısın. ( bulunduğun bölgenin sağlık ocağına yarım saat uğramana bakar)
Çift terapistine gitmeli, gerekirse kendin terapi görmelisin. (özel muayyaneneler şart değil, devlet hastaneleri hatta çift terapisti konusunda belediyeye bağlı kurumlar var)
Mesleğinle ilgili bir sektörde, sana uyum sağlayacak bir iş bulamıyorsan bile en azından part time bir işe girmelisin. Bir markkette ürün tanıtımı bile olabilir ki, çalışmak dört duvardan biraz sıyrılmak sana çok iyi gelecek.
Sana senden başka çare yok. Bak senelerdir bu halinle bekledin, vazgeçtin, pes ettin olmadı düzelmedi. Bir süre biç kendine, çözüm üretmeyi dene. Belki evet oluyor, bir şeyler yoluna giriyor diyeceksin, motive olacaksın. Bunu kendinden önce, dünyaya getirip sağlıklı bir ortamda büyütmeye mecbur olduğun çocuğun için yapmalısın.
Bir kaç hafta başın ağrısa dayanamaz bir şekilde dr gidersin, ruhunun hasta olduğunu bilip neden inatla bir şey yapmıyorsun. Ki bu kadar stres, depresif hallet belki başka hastalıklar yaşamana sebep olacak.
Ne demek ölmeyi beklemek, kendin bu sevmediğin hayattan koptun gittin diyelim. Ya çocuğun, ki zor bir çocuk olduğunu söylüyorsun. Senden sonra ona senin kadar özenli bakacak biri olacak mı? Neden bu kadar bencil düşünüyorsun, ölmeyi isteyen bir annenin çocuğu olmak ona reva mı?
Sen değişirsen, hayatında ki tüm olumsuzluklar değişecek emin ol.
Ve lütfen çıkar artık şu at gözlüğünü.

Çünkü o insan tembel ve amaçsızdır. Birilerini ya da bir şeyleri suçlamak daha kolay geliyordur ayağa kalkmaktan. Zannediyorum sebep bu. Yoksa niye ısrarla kendime eziyet ediyorum ki.
 
Oy ağlayasım vardı zaten ne yaptın yahu. Böyle içime içime dokunan yorumlara az denk geliyorum. Gelince de başlıyor mu ağlamak :)) az evvel çişli yatağı değiştirdim hiç de ağlama modunda değildim halbuki.

Evet bunu ilk kez itiraf ediyorum ama verdiğimde karşılık alamamaktan ve incinmekten çok korkuyorum... Niye bilmiyorum ben de.

Hayvanları sevdiğimi ve kıyamadığımı nerden bildin yahu. Sadece sevmek de değil benimkisi. Evcil hayvanım yok çok içli dışlı değilim ama böyle hepsini korumak, insan ırkından uzak tutmak istiyorum. Klasik hayvansever değilim lakin hepsine analık yapmak doyurmak istiyorum işte. Korumak bir de. Kendi ırkımdan. Çocuklar zaten keşke incinmese, özellikle benim incindiğim yerlerden. Ne bileyim işte.
Az önceki yorumumdan sonra, bu kanaate nasıl vardığımı düşündüm ve tüm konularını bir bir okudum, gelinliğini kokuşturan kuzenine kadar:)

Evet, benziyoruz.
Çünkü benzer şeyler yaşamışız.
En temeli de daha küçüklükte ailede yaşanan kayırma ve şuan tanımlayabildiğimiz ama o zaman sadece ağlayabildiğimiz şiddet.
Senin yaran kolundaki izmarit, benim yaram annemin migreni tutunca elime vurduğu ve bütün deliklerinin kan topladığı flüt:)
Tabi, baba olayı zaten başlı başına bir mesele.
Sinirli, söylenen, herkesi eleştiren, gerekli her şeye pinti ve en önemlisi kızınım hiçbir zaman kahramanı ve koruyucusu olamamış bir baba.

Bahsettiğim zırh, ailem dururken taa küçücükken belki de kendini onlardan korumak adına bilmeden giymek zorunda kaldığın şey.
Sonsuz sevginle yaklaştığın ama aynı karşılığı çocuk kalbinle alamadığın zaman dilimi.
Çünkü sen yaparsın, atlatırsın, başarmak zorundasın, arkanı yaslayamazsın ailene, güçlü olmak durumundasın.
Sanki bir arabanın kaza testine girmesi gibi, her durumdan bir başına en az hasarla çıkmak zorundasın, beynine işlenen kod bu.

Garsona bile açıklama yapma isteğin de, kocana karşı kılını oynatmayışın da bu yüzden.
Sen ve senin gibi ‘güçlü’ yetişen kadınlar, aileye güvenemiyor ne yazık ki.
Bir gün bitmesi gereken bir kurum gözüyle bakıyoruz bir yerde, çünkü olmaması gereken şeyleri gördük ve inancımız yok bir kadınla bir erkeğin güzel bir şekilde aile kuracağına.
En yakınların aslında Antartika olduğu ama ömrümüzde ilk kez gördüğümüz insana kibarlığın nirvanası da bundan, belki o hak ediyordur!!!

Daha çok şey yazacağım da neyse, bilinçaltı temizliği lazım bize.
Hatırladığın en ufacık halinden beri yaşadıklarının hisleri üzerindeyken, sivri dil de kesilmez, rol model olmayan babadan sonra bir erkeğe güven de gelmez.
32 sene çabaladın ailene, değişen ve seni gören yok iken, eşin için aynı çabayı gösteremez ve sonunun hüsran olmasını göze alamazsın ki, inanç yok.
Zor, biliyorum zor ama artık bencil olma zamanı.
Dün de yinelediğim gibi, bırak kenara zekanı.
Salağa salak de, güzele güzel.
Eşine asla açamasan da kapılarını, incinirim diye korkma artık, daha dibi yok bunun.
Bizi ailelerimiz mahvetmiş böyle ketum, sevgi yoksunu, insanlara uzak ve taş duvarlı yetiştirmiş, elin adamı ne yapabilir ki?
Daha ne kadar acıtabilir ki?
 
Son düzenleme:
Asıl sorunlardan, sorumluluklardan kaçma sebebin ne peki? Geçmişteki birikmişlikler mi yoksa karakterin mi?
Kendinde çözemediğin sorunların vardı da üzerine bir anda kendini evli ve çocuklu bulmak mı ağır geldi?
Belki de kim olduğunu ne istediğini yeni yeni keşfediyorsun veya hala kim olduğunu bulamadın ve kayboldun?
Eskiden beri böyle olduğunu sanmıyorum, bir yerden sonra kırılma noktası olmuş gibi geliyor bana, herkesin zayıf olduğu tarafları vardır ablacım, belki güçlüyüm deyip etrafa hep güçlü görünmek zorunda kalarak etrafını güçlü idrak kalkanıyla çevirmişsindir, idrak'ın zayıf yanlarını göremedikleri için yüksek beklentileri olmuştur, eşinin konuşması zayıf idrak'ın yüzüne vurulması gibi seni kendini suçlamaya itiyor olabilir, oysa bu evlilikte eşinin hataları var, eşin zayıf tarafına oynuyor ve bu evlilikte tek suçlu seni göstermeye çalışıyor olabilir mi? Zira birliktelik tıkanıp kalıyorsa hatalar tek taraflı değildir.

Eşimin yumuşak karna vurma alışkanlığı vardır evet ama bu söylediklerinin doğru olduğu gerçeğini değiştirmiyor ki. Çabala, dene ben hala aynıysam ya da bir şeyler değişmediyse kaba tabirle kafama sıç boşa diyor. Bu yüzden hak verdim.

Benim aksime o hatalarını daha kolay kabul eden bir tiptir. He değiştirmek için Çabalamaz ama kabul eder. Onun söylediği, artık eleştirmenin ve suçu bana atmanın altını doldur. Çabala sonra ne istersen söyle diyor.

Eşimin çok büyük hataları oldu ki kendisi de inkar etmiyor. Ancak bir süredir bendeki sorun onun hatalarıyla alakalı değil. Ben insanlıktan çıktım abla. Ot gibi yaşıyorum. Daha da kötüsü anneme benzemeye başladım, bundan da korkuyorum. Karakter olarak asla benzemiyorum anneme ama onun gibi çözümsüzlük yanılgısı ile evladımı, hayatımı karanlığa gömmeye başladım. Onun gibi yapmadıkları yüzünden insanları suçlamaya başladım. Onun gibi gerçek manada fedakarlık yapmayıp, öyleymiş gibi göstermeye başladım. Ben anneme benzemek istemiyorum.
 
Çok teşekkürler içtenliğini ta burdan hissettiğim yorumun için. Güçlü olma çabası da değil aslında, gücünü olması gereken noktaya değil de saçma sapan mevzulara harcama hali. Başka alanlarda güç gösterisi yapıp, gerçekten güçlü durmam gereken konulardan kaçma korkaklığı. Tam anlamıyla bir baltaya sap olamamak.
Ise baslamalisin. Ise ara veren insan kendini o zaman gercekten ise yarar ve daha mutlu hissediyor. 1 senedir dogum iznindeydim. Bu hafta okula basladim. Kizimi cok ozluyorum aklim onda kaliyor ama kendimi ruhen ve bedenen daha iyi hissediyorum. Gercekten bir ara tukenmistim. Adam yatagin sagina yatsa "neden orda yatiyorsun orasi benim yerim" diyerek 2 saat carladigimi biliyorum. Ya da tuzu bir kere istedim de 2. Kere tekrar ettirdi diye saatlerce surat astigim oldu. Cok kotuydum gercekten. Ben bu adamla neden evlendim ki diye surekli sorguluyordum. Ki gercekten ulke standartlarina gore iyi bir adamla evliyim. O cirkef hallerime bile katlandi. Tek laf etmedi. Sakin kaldi. Allah razi olsun. Yoksa simdiye 3 kere bosanip 4 Kere evlenmis olurduk. :) Su 2 gundur bile inanilmaz bir ic huzurum var. Okulu ozlemisim, arkadaslarimi, gudubet muduru bile 😁 Insanlarla cocuk harici bir konuda sohbet etmek bile iyi geldi bana.
Oglunu dusunme. Zor bir cocuk olabilir. Ama okul onu duzene sokacaktir. Biz ogretmenler zaten bunun icin variz. Sakin ve uysal bir cocukla her ogretmen ilgilenir. Ama onemli olan; okulda aldigimiz egitimlerin ve ogretmenligin hakkini verebilmek icin zor cocukla basetmektir. En azindan ben bunu yapinca kendimi gercekten iyi bir ogretmen olarak hissediyorum. O degisen cocuklara adeta sanat eserim gozuyle bakiyorum 😂 Okula gitsin, kurslara gitsin. Oyle agir kurslar degil. Dans , muzik, resim, heykel artik aklina ne gelirse. Faydasi olacaktir.
Inan bana calismaya baslayinca dinleneceksin, mutlu olacaksin. Kendini bu kadar yipratmayacaksin.
 
Ya benide anlayan çıksın istiyorum belki sizsinizdir.
Evlilik sizede çok saçma gelmiyor mu.
Yani sürekli aynı işleri yapmak sürekli aynı adamla sevişmek saçma değilmi.
Eşime bile bu görüşlerimi söylüyorum.
Ona göre ters tabiki bu düşünceler.
Bu şekilde düşünsemde asla kocamı aldatma gibi bişey söz konusu olmaz çnkü kendime olan inancım kaybolur.
Kocamı sevdiğim halde çok iyi bir baba olduğu halde evlilikten zaman zaman sıkılıyorum.
Sizin yaşadığınıza bakarsak ,iyice soğumanız normal.eğer eşiniz kabul ederse bi süre ayrı kalın özleyin birbirinizi.benimki kabul etmiyo.
Yalnız tatil hayalimde hayalde kalacak gibi...
Offf
 
Sevgisizlik ,ilgisizlik, zor cocukluk, sorunlu aile buyukleri ve malesef bizi zorlayan cocuklar, hastaliklar vs hayati aslinda kendimizden vererek yasiyoruz. Bize kattigi sabretmeyi ogrenmek, beklemek ,amacsizlik ,sonunu bilmedigimiz o isikli yol.Yasitim sevgili Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi ben kendimi soyle telkin ediyorum hastane kapisinda odasinda yatanlar var yavrusu icin sifa bekleyenler ne bileyim en kotuyu dusunup iste yoksa keyif falan aldigim yok son yillarda benimde..Daha kotusu olmasin iste...
 
Merhaba hatunlar
Ben yine devrelerimin yandığı, efendime söyleyeyim depresyondan depresyona sürüklendiğim bir dönemdeyim. Bir kenarda sessizce ölmeyi bekliyorum. Öyle ki markete gitmek bile zulüm geliyor.

Sevgili eşim çok uzun zamandır bu bahsi geçen uygulamada aptal aptal videolar izleyip zaman öldürüyordu. Neredeyse evdeki tüm zamanını bu programa ebleh bakışlarını dikerek geçiriyordu. Ben genelde kıskanç, kısıtlayan, benimle ilgilen diyen bir model değilim. Çocuğuyla ilgilendiği sürece ne yaptığıyla pek ilgilenmiyorum. Dün gece "lan bu zımbırtıda ne var ki bu kadar bakıyor dur bir yükleyeyim" diyerek yükledim programı. Tabi her türk kadını gibi ilk önce beyimin profiline girdim. Altı adet taş gibi Rus ablasını takibe almış. Açıkçası pek etkilenmedim. Ablalar da koca memelerini kameraya sokup dans ediyorlar. Efendime söyleyeyim popolarını arşa değdirmeye çalışıyorlar falan. O an verdiğim tepki "post ergen midir nedir" oldu. Konuyu açmadım bile.

Bugün sevgili beyim beni aradı. "tiktok hesabı açmışsın" dedi. Ben de "hee evet Rus poposu göresim geldi. Memeye aşerdim ondan açtım" dedim. Eşim kendini savunmaya başladı. "açıklama yapmana gerek yok" dememe rağmen. Savunmaya devam edince sinirlendim ve "yahu normal bir şeyse yaptığın niye açıklama yapıyorsun. İstediğini yap. Ben de kaslı rus abilere bakarım ne var bunda" dedim. Beyimiz delirdi. Ben sakince "yav normal bir eylem olduğunu savunuyorsan neye sinirleniyorsun ki" dedim.

Bir süre sonra tekrar aradı. Haklısın aptalca bir davranıştı falan dedi. Ben de "benim için fark etmez. En fazla beyni gelişmemiş koca adamın hala neler peşinde der geçerim, kıskanacak bir durum yok. O vücuda sahip ablalar sana baksın ben o gün boşarım seni zaten. Böyle mucizevi bir birlikteliğin arasına girmek istemem" dedim. Bu sefer de ne kadar geniş olduğumdan, bak burası çok komik kocamı elimde tutmaya çalışmamamdan falan bahsetti. Ben anırarak güldüm tabi. Bu son cümleyi hiç sarf etmedin sayıyorum, yoksa iyice soğuyacağım senden dedim. Kocayı elde tutmak nedir allasen. Gitmek istersen gidersin, kalmak istersen kalırsın. Bunun için bir çaba sarf etmeme gerek yok dedim.

En nihayetinde konuşma benim dünyanın en kibirli, en kendini beğenmiş insanı olmamla sonuçlandı. Yani adam Rus poposuna bakıyor ve suçlu yine ben oluyorum. Bu arada suçladığım ya da kızdığım da yok. O konuyu açmasa ben açmayacaktım bile.

Mütemadiyen bu dünyaya ne kadar daha katlanabilirim acaba diye düşündüğüm şu günlerde aptalca bir sebepten kavga edip, muhtemelen birkaç gün konuşmayacağız. İlgisiz, sevgisiz olduğum da vurgulandı bolca.

Aseksüel olmaya karar verdim mesela ama evlilik gibi bir engel var önümde. İçinde his barındıran hiçbir insani özelliğim kalmadı sanki. Oğluma olan sevgim ve merhametim dışında ki ona da tahammülüm azalıyor gittikçe. Ne sekse, ne karşı cinse ilgim yok. Kocam dahil. Bir garip ot gibi bir şey oldum.

Beyim son olarak "keşke kıskansaydın, en azından sevgi göstergesi" deyince hepten garip hissettim. Artık içimden kimseyi sevmek, ilgi göstermek, herhangi bir şekilde münasebet kurmak gelmiyor. Bilmiyorum aranızda böyle hislerden arınan, hiçbir şey hissetmeyen kişiler oldu mu. Kendi aileme bile sevgi hissetmiyorum sanki. Nötr vaziyetteyim her canlıya karşı. Ötelemeye çalışıyordum ama bu tikyok açığa çıkardı her şeyi.

Bunu açık yüreklilikle söylüyorum annelik hislerim dışında sevgi adına bir şey kalmadı içimde ya da ben öyle zannediyorum bilmiyorum. Açıkca yazayım seks yapmak zulüm gibi. Eyleme odaklanamıyorum dokunmak ya da dokunulmasını istemiyorum. Bitse de gitsem modunda oluyorum. Kimseden bir şey istediğim yok ama beklenti olunca karşıdan böyle çuvallıyorum işte. Niye konu açtım onu da bilmiyorum. Yorumlarınızı merak ediyorum bu hususta. Sevgiler efem.


Sanki ben söylemişimde sen yazmışsın gibi.. Bu kadar mı duygularıma tercüman olunur. İçimde ufacık bir sevgi kırıntısı dahi bulamıyorum. Duygu dünyam çökmüş sanki. Tek hissettiğim ben bir Anneyim. Onun dışında ne bir eş ne bir evlat ne bir akraba vs olmak ne umrumda nede elimde. Yapamıyorum olmuyor. Yapı meselesi sanırım. Kimseyi çok sevemiyorum. Çocuklarım doğana kadar vazgeçemeyeceğim kimse yoktu şu hayatta. Kimseyi o kadar sevmedim. Bilmiyorum neleri kaybediyorum ama açıkçası buda umrumda değil. Birde eşinin Rus poposu izlemesi konusunda ki sakinliğine hayran kaldımm. Eşim odun olduğumu sık sık yüzüme höykürür ama rus poposu izlediğini vs görürsem o telefonu burnuna sokarım. O kadar da kendime saygılıyımm. Kimse beni aptal yerine koyamaz. İstemiyorsa kapı açık tutan kim. Ne demek öyle ergen ergen kallavi popolar izlemek.
 
Back