İki saattir eşimle konuşuyorum. Bana dedi ki ben hep sustuğum için kendini mükemmel sanıyorsun ama konuşayım madem. Bir kere bizim en büyük problemimiz maddiyat. Tek kişi çalışıyorum Oğlumuzu terapiste, kreşe gönderiyorum. İkimiz de günde bir paket sigara içiyoruz ve dolayısıyla başka lüksümüz kalmıyor. Alışveriş gezme vs gibi. Bunalıyorsun anlıyorum ama Allah aşkına bu durumu değiştirmek için ne yapıyorsun? Sigarayı bırakmamız lazım hatta bu şart diyorum bırakamıyorsun. Yahu ben sana kahvaltıyı birlikte yapalım derken temennim kadınlık hap da bana kahvaltı hazırla değil. Benim her gün dışarıda kahvaltıya verdiğim parayla birlikte gezeriz sen üstüne bir şeyler alırsın ama yok zerre fedakarlık yapmayıp sürekli söyleniyorsun her şeyden şikayet ediyorsun. Ben salak bir adam değilim. Ne beklediğini ne yapmadığımı biliyorum ama içimden gelmiyor artık yapmak. Zerre çaban yok zerre amacın yok. Şu evde bir kere bile benim her sabah yaptığım gibi altıda uyanıp aşkım tasarruf edelim evde kahvaltını yap demedin. Sigarayı bırakalım o parayla tatil yapalım demedin. Sadece söyleniyor ve şikayet ediyorsun. Evet çok bunalıyorsun evet hak ettiğin ya da istediğin hayat bu değil ama zerre çaban da yok dedi.
Epey sarsıldım ne yalan söyleyeyim. Şu an zihnimi toparlamaya çalışıyorum.
Belirteyim, haksız değil.
Ama uzun zamandır senin hakkında izlenimlerimi bu cevabınla beraber yazmak istiyorum idrak.
Gururlusun tamam, sivri dilli, kıvrak zekalı, akıllı ve bir sürü sayamayacağım şey, hepsine tamam.
Ama aşırı naifsin, gerçekten haddinden fazla.
Bu naifliğin sebebiyle insanlara sevgi gösteremiyorsun (keza ben de öyleyimdir sarılmak yerine başka yöntemlerim vardır ama sen uç bir noktadasın)
İncinme korkusu mudur, ailenden gördüğün ya da bilinçaltında oluşan bir durum mu, bilemiyorum.
Bir şey yaptığında aynı şekilde karşılık alamamaktan çok korkuyorsun.
Bunu öfke, zehirli dil, suskunluk vb şeylerle bastırmış durumdasın.
Aynı zamanda zor bir çocukla uğraşmak, insanı saçının telinden ayak tırnağına kadar titreten bir durum.
Hayatındaki tahammül ve sevgi sınırını yüzde 90 oranında oğluna harcadığından, adam ne yapsa batacak, bu böyle.
Sadece anne rolünde yatıyor ve kalkıyorsun, diğer alanında nefes almıyor ve aldırmıyorsun.
Tek odak noktan, çok sevdiğin oğlun ve problemleri ne türlü fedakarlıklar yaparak bertaraf edeceğin üzerine kurulu bir hayat.
5 sene öncesiyle şuan değişen durum bu.
Elbet eşinin yontulması gereken bir ton tarafı mevcut ama senin suçun değil, onun suçu da değil.
Yaşadığınız birçok etkenle beraber zaten zedelenen bir ilişki için çaba harcamak bir yana, yıkmak ikinizin de kolayına geliyor çünkü emek gerektirmez.
Enerjinizi emen, hayata bakış açılarınızı değiştiren, zorluklara sadece asgari şekilde başa çıkacak hale gelen tüm etkenlerin üstesinden gelinebilir, eğer istenirse.
Ben canı gönülden boşanman taraftarı değilim, çözümü bu değil bence.
Oğlan bir yandan, aile keza öyle, eşin bir yandan kısır döngü içerisine sıkışmış ve gösterdiğinin aksine naif, aşırı duygusal bir idrak.
Çocuk ve hayvanlara olan hassasiyetin, kendilerini koruma güçleri olmadığından, kendimden biliyorum.
Adalet duygun da mütemadiyen aşırı baskın ki, bu dünyada ayrıcalıklı olarak sevilesi canlılar olarak, korunması gerekenleri seçmişsin.
İçinde bir yerlerde kendinle özdeşleştirdiğin, saf ve masumları.
İnan aslında onlar kadar zararsız ve duygulusun ama seni sadece oluşturduğun bu duygusuz kadın kalkanı koruduğundan, altında yatan küçük kızı unutmuşsun.
Velhasıl kelam, etme.
Kendine bu kötülüğü etme, sürekli söyleye söyleye hayatta sana düşen rolü de kabul etme.
Dön içindekine, zırhını kaldır da demiyorum ama o küçük kızı bir dinle, buna çok ihtiyacın var.