Tiktok rusları da taşmış gerçekten.

İnsansız hava sahası seni mutlu ediyor ama binlerce üyenin oldugu sanal bir platformda popüler bir üye olmaktan da haz almıyorsun yani?. Buna ve diğer söylediklerine de inanmadım malesef. Tabiki beni inandırmak gibi bir derdin yok. Benim de inancam diye bir yükümlülüğüm yok. Ben sadece sende kendimi gördüğüm için bu şekilde yazıyorum. Bu tepkini de bekliyordum. Ben de eleştiriye ne kadar açık görünsem de burada ve evliliğimde açık olmadıgımı gördüm. Neyse derinlerde bir sürü problem yatıyor işte insanlık halleri varoluş problemleri vs.
Hakkında en hayırlısı neyse o olsun. Umarım eşin ve çocugunla mutlu bir yuvayı yakalayabilirsin.
Sende isteki benim ve burada senin için dua eden herkesin duası gerçek olsun. Sen istemezsen biz ne kadar dua etsek boş.
 
Bakın kocayı geç bu depresiflik size zarar herşeyden önce. Kaleminiz çok güzel bişeyler karalasanız aslında wattpatt olur başka bir platform olur size çok iyi gelir. Eşiniz sizi seviyor veya ayrılamıyacak kadar alışmış keza sizde öyle bence sizin biraz yaşam enerjisi kazanmaya ihtiyacınız var. Böyle kelimeleri dökebilen biri hayat dolu olmalı. Siz geçmiş hesaplaşmalarınızı bugünlerinize yansıtıyosunuz birazda bu sebep. Alın kalemi elinize atın içinizde ne varsa
 
Bu zamana kadar ki konularınızın bir çoğunu okudum yaşadıklarınız birçok kişinin kaldıramıyacağı şeyler bu yüzden depresif bir ruh halinde olmanız çok normal, bir evladınız var her şeyi bir kenara bırakıp onun için sağlam bir ruh hali ile yola devam etmek zorundasınız bu yüzden destek almanızı tavsiye ediyorum, depresyonun sizi ele geçirmesine izin vermeyin Umursamaz olmak, ölüm kelimesinin dilinizde olması ruh halinizin boyutunu gösteriyor size bir şey olsa herkes biraz üzülür biraz ağlar ama yola devam ederler oğlunuz öyle mi her daim size muhtaç bu yüzden onun için destek alın.
 
Ayrıl gitsin demiyorum ama gidişat bunu gösteriyor idrak, evliliğinle ilgili neyi ne kadar anlıyorum bilemiyorum fakat bunca zamandır açtığın konulardan bana geçen his kendine olan öfkeni yansıtıyor, sen bu adama nasıl aşık olduğunu, niye aşık olduğunu sorguluyor gibisin, ben bu adamı nasıl sevebildim de evlendim diye kendine öfke duyuyorsun gibi hissettiriyorsun bana, zira para pul konularındaki sorumsuzluğu, sen bir şeyler yapmaya çalışırken ki umarsızlığı, aranızda yaşanan ve senin beklentilerinin yanından dahi geçmeyen, ondan soğumana sebep olan bazı şeyleri üst üste koyunca ben ve o, asla bir arada olmaması gereken 2 kişi, kaldı ki ben mantığını kullanan bir kadınım nasıl böyle bir duygusallığa kapılıp ondaki negatif yönleri göremedim öfkesi hissediyorum sende, belki de ailen hatta direkt annenden bunaldığın için böyle bir yanılgıya düştüğünü düşünüp annene de öfke duyuyor olabilirsin, senin mantığını onun duyguları ve o duygularla psikolojik baskı yapıp kafa karıştırdığı, kendi yörüngesine seni bir anda çektiği için baskıladığını düşünüyorsun gibi hissediyorum, zira konularında ana tema hep eşin, annen ve oğlun, diyeceksin ki bir kadının hayatında başka hangi ana maddeler olur ki, evet haklısın ama senin mantığını ezip geçmeye çalışan hatta ezen annenle eşine mecbur olmak, kapıyı vurup gidememek kendine olan öfkeni körüklediğinden hep aynı eksen etrafında dönüp duruyorsun, annenin yarattığı o boşluk anında evlenip adamı tam tanıyamadan hamilelik, gebelik nedeniyle kariyerin sona ermesi, sonrasıysa aslında yabancı olduğun ya da zaman içinde yabancılaştığın adamla yaşadığın sorunların zincirleme kaza gibi gelmesi.

Yaşın bu sorgulamalar için müsait biliyor musun? Herkes olmasa da birçok insan 30'da başlıyor ben ne istiyorum, evlendiyse bu adamla/kadınla ne işim var demeye, bir de evli olduğun kişiyle arada uçurumlar varsa o öfke ve soğuma hissi büyüyor.
 
Son düzenleme:


Biraz eski konularına baktım, gerçekten daha çok üzüldüm. Kendine yardım etmeyi istemişsin aslında, ama bi türlü gelişme olmamış. Bence aileni kaybetmek istemiyorsun, keşke düzeltebilsen herşeyi..
 
İdrak nükteli dilin konularının dolayısıyla yaşadıklarının birbirini tekrarladığı gerçeğini değiştirmiyor. Normalde hep aynı şeylerden şikayet edip duran konuları pek okumam, çünkü bazı insanlar sadece ve basitçe böyledir: sorunlardan ve hayatın ne kadar zor olduğundan bahsetmeyi severler. Onları değiştiremeyeceğimizi ve öylece bırakmak gerektiğini düşünürüm. İnsan bir probleme ya çözüm aramalı ya da durumu kabullenmeli. Sen hayatın zor yanını epeyce görmüş öte yandan şuurlu bir hatunsun. Sana yakışmıyor bu konular. Ne kadar sürdürmeyi planlıyorsun bu ikircikli hayatı? Bir karara var artık, bu hayata tamam mı devam mı. Çocukla boşanmak öyle burada tavsiye edildiği gibi “işe girersin ev tutarsın bakıcı bulursun” kolaylığında değil evet. Yönünü çizebilmenin yolu da paradan geçiyor. Mesela kpss çalışıp istanbul dışına daha ucuz bir yere gitmeyi denemeyi düşündün mü? Zor evet ama bizler hayatta herşeyi kolay elde edenlerden değiliz malesef. Bunun dışında seni bağlayan ekonomik sebeplere başka çözüm aklıma gelmiyor. İstanbulda özel sektörde bulacağın iş tek başına geçinmene yetmez, gerçekçi olalım oğlana ailen de bakamaz öksüz yeğenlerin varken.

Öte yandan diyorsan ki ben bu durumda ayrılığı aklımdan geçirmem, şartlarım buna katlanmamı gerektiriyor, o zaman durumu kabullen ve yiyin birbirinizi. Çok ciddiyim dalga falan geçmiyorum, adamın başını yemeye devam et. Zaten sağlıklı bir ilişki değil sizinki, en azından sürekli birşeyleri düzeltmeye kendini eleştirip kontrol etmeye çalışarak kendine zulmetmemiş olursun. Hissettiğin olduğun gibi davran ve yansıt, en azından içinde patlamaz. Oğlan da parçalanmış aile sorunlarını değil hır gür içinde büyüme sorunlarını yaşar. Hayat ona da her türlü kolay olmayacak nasılsa.
 

İki saattir eşimle konuşuyorum. Bana dedi ki ben hep sustuğum için kendini mükemmel sanıyorsun ama konuşayım madem. Bir kere bizim en büyük problemimiz maddiyat. Tek kişi çalışıyorum Oğlumuzu terapiste, kreşe gönderiyorum. İkimiz de günde bir paket sigara içiyoruz ve dolayısıyla başka lüksümüz kalmıyor. Alışveriş gezme vs gibi. Bunalıyorsun anlıyorum ama Allah aşkına bu durumu değiştirmek için ne yapıyorsun? Sigarayı bırakmamız lazım hatta bu şart diyorum bırakamıyorsun. Yahu ben sana kahvaltıyı birlikte yapalım derken temennim kadınlık hap da bana kahvaltı hazırla değil. Benim her gün dışarıda kahvaltıya verdiğim parayla birlikte gezeriz sen üstüne bir şeyler alırsın ama yok zerre fedakarlık yapmayıp sürekli söyleniyorsun her şeyden şikayet ediyorsun. Ben salak bir adam değilim. Ne beklediğini ne yapmadığımı biliyorum ama içimden gelmiyor artık yapmak. Zerre çaban yok zerre amacın yok. Şu evde bir kere bile benim her sabah yaptığım gibi altıda uyanıp aşkım tasarruf edelim evde kahvaltını yap demedin. Sigarayı bırakalım o parayla tatil yapalım demedin. Sadece söyleniyor ve şikayet ediyorsun. Evet çok bunalıyorsun evet hak ettiğin ya da istediğin hayat bu değil ama zerre çaban da yok dedi.

Epey sarsıldım ne yalan söyleyeyim. Şu an zihnimi toparlamaya çalışıyorum.
 
Nasıl bu kadar tatlı anlatabiliyosunuz her olayı inanın gibta ettim muhtemelen zeki bı hatunsunuz ara ara ben de de o yaşadığınız durumlar oluyo ne yazık ki.. herkes kakari kikiri bense ot
 

En büyük sorun maddiyat evet. Yok doktorla ilgisi yok. Terapist sadece zorlanmayacağı ve sıkılmayacağı saatlerde çalışın dedi öyle bir iş de bulamadım. Tam olacaktı bir iş son anda olmadı. Ben sanırım salmaya ve çaba göstermemeye fazla alıştım. Yeni anlıyorum.
 
Fazla zeka da başa bela, ilk kez bir erkeğe acıdım.

Fazla zeki değilim efenim. Belki farklı düşünüyor ya da algılıyorum olayları ama henüz insanlığa büyük bir katkı sağlayacak girişimim olmadı. Evrende kapladığım yerin bir önemi yok. Adama acımanıza gerek yok bu yüzden. Durmadan şikayet edip çözüm bulamadığım için bana acıyabilirsiniz mesela.
 

Kendimden daha yakın o dönem. Karnım çatlamak üzere ama gelmiyor efem. Bunlar hep stresten.
 

Birbirinin tekrarı olan konular açtığımın farkındayım. Kusura bakmayınız bunun için. Ancak ben bu şekilde ayağa kalkmaya çabalıyorum. Yazdığım vakit kendinin farkına varıyorum.
 

Yardımcı olmaya çalıştığınızın farkındayım. Lakin gerçekten konularımda bu sebeple açıklama yapmaktan çok sıkıldım. 2011 yılında bu siteye üye oldum. O zamanlar farklı idi nickim. Mune abla şahittir o bilir beni. 8 yıl önce de aynı üsluba sahiptim, şimdi de aynıyım. Nasıl inandırırım bilmiyorum ama bunun için özel bir çaba sarf etmiyorum. Kaldı ki şu konuyu öylesine bezgin, öylesine mutsuz yazdım ki bana göre komik bir yanı yok. Eğlenceli bir üslup asla değil. Ben farklı bir üslup kullanamıyorum. Sadece ölüm konusunda bu dili kullanamıyorum ki zaten ölüm hakkında da ne konuşuyor ne yazabiliyorum. Olur da denk gelir yazarsam da salt acıdan başka bir hisse sebep olmuyor o yazı.

Sekiz yıl önce aşk acısından nefes alamazken de tam olarak böyleydi yazım. Birkaç yıl sonra ölümle yüzleştiğim dönemde de böyle yazıyordum. Neden inandıramıyorum bilmiyorum ama benim bu konuyu yazmam birkaç dakikamı almıyor. Bilmiyorum Mune kontrol edebiliyor mu bunu ama baksın size kanıtlasın. Bir çabam, komiklik peşinde koşma isteğim yok. Buyum ben. Tam olarak bu. Lütfen artık sizin nezdinizde herkese söylüyorum, üslubumla ilgili eleştiride bulunmayın. Her türlü eleştiriyi kaldırıyorum ki konularımı okuyanlar bilir. Ancak bu durumdan gerçekten sıkıldım.

Diğer konularda haklısınız. Evet adeta bir geri zekalı gibi aynı şeyleri söyleyip hiçbir şey yapmıyorum. Allah da beni kahretsin.
 
Belirteyim, haksız değil.
Ama uzun zamandır senin hakkında izlenimlerimi bu cevabınla beraber yazmak istiyorum idrak.

Gururlusun tamam, sivri dilli, kıvrak zekalı, akıllı ve bir sürü sayamayacağım şey, hepsine tamam.
Ama aşırı naifsin, gerçekten haddinden fazla.
Bu naifliğin sebebiyle insanlara sevgi gösteremiyorsun (keza ben de öyleyimdir sarılmak yerine başka yöntemlerim vardır ama sen uç bir noktadasın)
İncinme korkusu mudur, ailenden gördüğün ya da bilinçaltında oluşan bir durum mu, bilemiyorum.
Bir şey yaptığında aynı şekilde karşılık alamamaktan çok korkuyorsun.
Bunu öfke, zehirli dil, suskunluk vb şeylerle bastırmış durumdasın.
Aynı zamanda zor bir çocukla uğraşmak, insanı saçının telinden ayak tırnağına kadar titreten bir durum.
Hayatındaki tahammül ve sevgi sınırını yüzde 90 oranında oğluna harcadığından, adam ne yapsa batacak, bu böyle.
Sadece anne rolünde yatıyor ve kalkıyorsun, diğer alanında nefes almıyor ve aldırmıyorsun.
Tek odak noktan, çok sevdiğin oğlun ve problemleri ne türlü fedakarlıklar yaparak bertaraf edeceğin üzerine kurulu bir hayat.

5 sene öncesiyle şuan değişen durum bu.
Elbet eşinin yontulması gereken bir ton tarafı mevcut ama senin suçun değil, onun suçu da değil.
Yaşadığınız birçok etkenle beraber zaten zedelenen bir ilişki için çaba harcamak bir yana, yıkmak ikinizin de kolayına geliyor çünkü emek gerektirmez.
Enerjinizi emen, hayata bakış açılarınızı değiştiren, zorluklara sadece asgari şekilde başa çıkacak hale gelen tüm etkenlerin üstesinden gelinebilir, eğer istenirse.
Ben canı gönülden boşanman taraftarı değilim, çözümü bu değil bence.
Oğlan bir yandan, aile keza öyle, eşin bir yandan kısır döngü içerisine sıkışmış ve gösterdiğinin aksine naif, aşırı duygusal bir idrak.
Çocuk ve hayvanlara olan hassasiyetin, kendilerini koruma güçleri olmadığından, kendimden biliyorum.
Adalet duygun da mütemadiyen aşırı baskın ki, bu dünyada ayrıcalıklı olarak sevilesi canlılar olarak, korunması gerekenleri seçmişsin.
İçinde bir yerlerde kendinle özdeşleştirdiğin, saf ve masumları.
İnan aslında onlar kadar zararsız ve duygulusun ama seni sadece oluşturduğun bu duygusuz kadın kalkanı koruduğundan, altında yatan küçük kızı unutmuşsun.

Velhasıl kelam, etme.
Kendine bu kötülüğü etme, sürekli söyleye söyleye hayatta sana düşen rolü de kabul etme.
Dön içindekine, zırhını kaldır da demiyorum ama o küçük kızı bir dinle, buna çok ihtiyacın var.
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…