• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Tiktok rusları da taşmış gerçekten.

Sevmiyorum o da sevmiyor hikayelerini geçiniz efem. :)

Öyle bir zamandayız ki birbirini sevmeyen iki insan bu kadar uzun bir süre sorunlarla, aynı duygu karmaşasında birbirine
tahammül etmez, edemez.

Sizi bir arada tutan şey sana göre müsait olmayan şartlar ya da
oğlunuz değil.

O kadar akıllı kadınsın, lütfen kendine dürüst ol.

Seviyorsun, mutlu da olmak istiyorsundur elbet kim istemez.

Ama güzel olan her şey kolaylıkla yollarına serilsin istiyorsun.
Yorulmuşsun, kolunu kıpırdatacak halin yok.
Kalan üç kuruşluk mecalin artık sadece evladın için var.

Oysa eşinle iletişiminizi düzeltsen, evliliğin için de üç beş iyi bir yol alsan yine yavruna yarayacak.

Eşine şu konuda kızamadım.
İlgi, sevgi herkes için ihtiyaç.
Uzun zaman bulamayan herkes yanlışa sapabilir.
Allah saptırmasın... Amin. :)
 
Kesinlikle katılıyorum, yani biz hanımlar gerçekten duygusalız, bir anlatım tarzıyla bile saçma bi duygusallıkla yorum yapabiliyoruz. Çok enteresan.. yani konu sahibinin eşine verdiği cevapları hiç alkışlamadım ben, tam tersi çok üzücü geldikleri nokta.
Haklisin. Gercekten alkislanmasi gereken bir durum degil bu artik. Iyice cozumsuz bir hal almislar. Yazik oluyor yani bu sekilde olunca da. Insallah artik bi cozum bulurlar.
 
Daha önce de yazdım gibi hatırlıyorum hayatında boşluk var.Kendini bulamıyorsun.Boşluktan kastettiğim boş vakit değil.Boş vaktin yoktur oğlunun durumunda dolayı , elbette onunla ilgileniyosundur fazlaca.Kendini bulman lazım.Eşinle aşıkmışsınız ama o da yetmiyor bence artık sana.Adam da n'apsın hep mutsuz , laf sokan birinden uzaklaşmıştır zamanla.Eşine de sana da hak veriyorum.
 
Bu evlilik mi sizi bu hale getirdi? Eşinizin sizi fiziken aldattığına da şahit olsanız yine umurunuzda olmaz mı mesela? Aslında eşinizin eylemleri, sizin de burada trajikomik bir dille anlattığınız tartışmadaki kelimeleriniz onur kırıcı. Tavırlarınız değil sadece, eylemleriniz de modern olmalı, nasıl böyle bir evlilik hayatına kendinizi layık görüp devam ediyorsunuz madem? Yani ha kahvenin önünden geçen kadınları süzerek izleyen pala bıyıklı abaza Mahmut dayı ve elinden birşey gelmediği için boşvermiş olan karısı Cemile teyze(karakterler temsilidir:) ) ha siz.
 
Merhaba hatunlar
Ben yine devrelerimin yandığı, efendime söyleyeyim depresyondan depresyona sürüklendiğim bir dönemdeyim. Bir kenarda sessizce ölmeyi bekliyorum. Öyle ki markete gitmek bile zulüm geliyor.

Sevgili eşim çok uzun zamandır bu bahsi geçen uygulamada aptal aptal videolar izleyip zaman öldürüyordu. Neredeyse evdeki tüm zamanını bu programa ebleh bakışlarını dikerek geçiriyordu. Ben genelde kıskanç, kısıtlayan, benimle ilgilen diyen bir model değilim. Çocuğuyla ilgilendiği sürece ne yaptığıyla pek ilgilenmiyorum. Dün gece "lan bu zımbırtıda ne var ki bu kadar bakıyor dur bir yükleyeyim" diyerek yükledim programı. Tabi her türk kadını gibi ilk önce beyimin profiline girdim. Altı adet taş gibi Rus ablasını takibe almış. Açıkçası pek etkilenmedim. Ablalar da koca memelerini kameraya sokup dans ediyorlar. Efendime söyleyeyim popolarını arşa değdirmeye çalışıyorlar falan. O an verdiğim tepki "post ergen midir nedir" oldu. Konuyu açmadım bile.

Bugün sevgili beyim beni aradı. "tiktok hesabı açmışsın" dedi. Ben de "hee evet Rus poposu göresim geldi. Memeye aşerdim ondan açtım" dedim. Eşim kendini savunmaya başladı. "açıklama yapmana gerek yok" dememe rağmen. Savunmaya devam edince sinirlendim ve "yahu normal bir şeyse yaptığın niye açıklama yapıyorsun. İstediğini yap. Ben de kaslı rus abilere bakarım ne var bunda" dedim. Beyimiz delirdi. Ben sakince "yav normal bir eylem olduğunu savunuyorsan neye sinirleniyorsun ki" dedim.

Bir süre sonra tekrar aradı. Haklısın aptalca bir davranıştı falan dedi. Ben de "benim için fark etmez. En fazla beyni gelişmemiş koca adamın hala neler peşinde der geçerim, kıskanacak bir durum yok. O vücuda sahip ablalar sana baksın ben o gün boşarım seni zaten. Böyle mucizevi bir birlikteliğin arasına girmek istemem" dedim. Bu sefer de ne kadar geniş olduğumdan, bak burası çok komik kocamı elimde tutmaya çalışmamamdan falan bahsetti. Ben anırarak güldüm tabi. Bu son cümleyi hiç sarf etmedin sayıyorum, yoksa iyice soğuyacağım senden dedim. Kocayı elde tutmak nedir allasen. Gitmek istersen gidersin, kalmak istersen kalırsın. Bunun için bir çaba sarf etmeme gerek yok dedim.

En nihayetinde konuşma benim dünyanın en kibirli, en kendini beğenmiş insanı olmamla sonuçlandı. Yani adam Rus poposuna bakıyor ve suçlu yine ben oluyorum. Bu arada suçladığım ya da kızdığım da yok. O konuyu açmasa ben açmayacaktım bile.

Mütemadiyen bu dünyaya ne kadar daha katlanabilirim acaba diye düşündüğüm şu günlerde aptalca bir sebepten kavga edip, muhtemelen birkaç gün konuşmayacağız. İlgisiz, sevgisiz olduğum da vurgulandı bolca.

Aseksüel olmaya karar verdim mesela ama evlilik gibi bir engel var önümde. İçinde his barındıran hiçbir insani özelliğim kalmadı sanki. Oğluma olan sevgim ve merhametim dışında ki ona da tahammülüm azalıyor gittikçe. Ne sekse, ne karşı cinse ilgim yok. Kocam dahil. Bir garip ot gibi bir şey oldum.

Beyim son olarak "keşke kıskansaydın, en azından sevgi göstergesi" deyince hepten garip hissettim. Artık içimden kimseyi sevmek, ilgi göstermek, herhangi bir şekilde münasebet kurmak gelmiyor. Bilmiyorum aranızda böyle hislerden arınan, hiçbir şey hissetmeyen kişiler oldu mu. Kendi aileme bile sevgi hissetmiyorum sanki. Nötr vaziyetteyim her canlıya karşı. Ötelemeye çalışıyordum ama bu tikyok açığa çıkardı her şeyi.

Bunu açık yüreklilikle söylüyorum annelik hislerim dışında sevgi adına bir şey kalmadı içimde ya da ben öyle zannediyorum bilmiyorum. Açıkca yazayım seks yapmak zulüm gibi. Eyleme odaklanamıyorum dokunmak ya da dokunulmasını istemiyorum. Bitse de gitsem modunda oluyorum. Kimseden bir şey istediğim yok ama beklenti olunca karşıdan böyle çuvallıyorum işte. Niye konu açtım onu da bilmiyorum. Yorumlarınızı merak ediyorum bu hususta. Sevgiler efem.
En güzel karşılığı vermişsiniz helal size ne öyle kıskançlık krizleri falan eşinizi sallamayışınız çok tatlı :halay: :KK9:
 
Bence hayatı olduğu gibi kabul etmediginiz için iç dünyanız bu halde.Kontrolunuz dışında gelistigi icin hayatiniz bugun bu durumdasiniz.Evet aşık oldunuz evlendiniz bir çocuk yaptiniz ama umduğunuzu bulamadiniz çünkü kolay değildi zor bir cocuktu.Sizi yipratan ilk hayal kirikligi bu olmuş.Butün enerjinizi çocugunuza verirken mucadele ederken eş olmayı birakip sadece anne olmussunuz.Eşiniz sizin gibi bakmamistir eminim olaya çocuk kolaysa aslan oğlum zorsa geri durmalar siz cocuk için mucadele verirken ne yapabilirim diye o komsunun cocugundan bahsediyor gibi davranmıştır.Bence yapacaginiz en iyi şey evladinizi oldugu gibi kabul edin zorsa zor hayati kontrol edemeyiz.Birde siz onun ne kadar zor oldugundan bahsedip durdukca emin olun zor bir cocuk olacaktir sizin ve herkesin gozunde.

Çenesiyle müdahil oldu çocuğun gelişimine. Öyle yapma böyle yap şeklinde. Ancak bir dönem ameliyat sonrası izin kullandığı dönem haricinde zerre desteğini görmedim. Çocuk sadece bana ait gibi davranma dediğimde de çocuğu aşırı şımartıp bana düşman etti. Zira kural olmayınca ve her dediği olunca kural koyan anne canavar oluyor çocuğun gözünde. En iyisi bırak eskisi gibi ilgilenme dedim öylesi daha kötü sonuçlar doğurdu çünkü.

En son oğlum bir ara tuvalet eğitimi vermeye çalıştığım için "anne seni sevmiyorum" deyip vurmaya başladı bana. Çok çok zor bir süreçti benim için. Hırçınlaştı vs. Ben çözüm üretmeye çalıştıkça eşim "anne de seni sevmiyor" şeklinde cümleler kullandı. Çocuğu daha da garip bir hale getirdi. Neden böyle söylediğini sorup kavga ettiğimi de abartma her şeyi öylesine söyledim vs diye saçmaladı. Sen karışma dedim en nihayetinde. Böylesi daha makbul çocuğun hayrı için.
 
Zeki insanların yaşadığı problemlerden biri bu.. Anormal görmüyorum bu hislerin hiçbirini... Kendim de öyleyim çünkü... Toplumun aforoz kesiminde olmak dışında sıkıntı yok bence, bir kez evlilik denedim çok kısa sürede boşandım... Evlilik insanı olmadığımı farkettiğim gibi annelik duygum da yok... Yani bunlar beni hayata bağlayan aforizmalar içinde değil ki... Haaa şu bir gerçek mutluluk noktasında kendimi mutsuz etmek için Mutlaka bir şey buluyorum. Anlık o kdr değişken ki... Terapi de aldım... Sonuçta duygu dünyamı yine de seviyorum, değiştirmek istemiyorum...
Konu sahibi arkadaşımızın eski konularını biliyorum az çok... Bence boşanmalısın....

Bence zekayla ilgisi yok. Çok zeki kadınlar tanıyorum gayet mutlu ve uyumlu olabilen. Uyumsuzluk yaşıyorum evet ama birebir zeka ile ilgili değil bence. Ruh hastalığı muhtemelen.
 
Eşin saçma sapan birşeyler izlemiş. Benim eşim izleseydi ben dalga geçerdim, hatta onlar sana bakmaz ki diye alay bile edebilirdim, kıskanmazdım bende senin gibi. İşi kavgaya taşır mıydım diye düşünüyorum, taşımazdım. Tiktok için ince ince laf sokup olayı büyütmezdim.
Bu arada öyle laf sokmaları bende yaptım hayatımda. Şimdi senin konunu okurken aklıma geldi hepsi. Sonra sayfalarca yazılmış cevapları okurken düşündüm bunu. Nedenini de şimdi buldum. Mantıkla karar veren bir insanım. Karşımdaki kişi mantığıma uymuyor ama kalbim seviyosun aslında dediğinde beynimin kalbimi susturma yöntemi bu. Kalbimi, duygularımı en sağlam kasaya kapatıp binlerce kez kilitleyip en ruhsuz, en duygusuz ifademle bir bir sayarım laflarımı. Çünkü bunu yapmazsam onlar hep içimde kalır biliyorum bunu. Duyguları saklamışken konuşmak, lafı tam gediğine sokmak, karşımdakinin en zayıf noktasına vurmak istiyorum. Beni bu hale getiren sensin, senin için üzülemem, işte al sonunda senin hakkında düşüncelerimi duy demek bir nevi. Ben bunu eski sevgililerime yaptım ama ondan önce babama yaptım üstelik 10 yaşındayken. Şu an 28 yaşındayım ve babamın içinde kalmış laflarım var. Geriye dönüp bakınca söylemeseydim demedim 1 gün bile, keşke beni o raddeye getirmeseydin dedim. Pişman mıyım hayır. Hala bile duygu göstermem o konuda. Annem içlenir nasıl söyledin onu diye ama söyledim.
Senin eşinle durumunu da kendime benzetiyorum. Bazen gelinen nokta insanı mekanikleştiriyor. Acıma duygun olmadan aklından geçeni filtrelemeden söyletiyor. Ama karşı tarafın hep içinde kalan lafların vardır, böyle devam edersen bunlar çoğalacak eşinde. Kendini sana karşı savunmayacak bir noktadan sonra çünkü sen geldiğin noktaya, onu da çekeceksin. Karşılıklı duygusuz bir çift olacaksınız.
Bu arada çocuğunun bu kadar seni yormasının sebebinin evde anlamlandıramadığı bir gerilimden kaynaklandığını düşünüyorum. Aklı ermeye başladığında bu huylarının yerini ya isyan ya içe kapanıklık alacak.
Eşinle oturup insan gibi konuşalım olayını bırakın. Bağıra çağıra küfrede küfrede kusun birbirinize kininizi. Gerekiyorsa çocuğu bir hafta sonu yollayın birine 2 gün ne var ne yok sayın. İçinizi boşaltınca zaten empati yeteneğiniz geri gelmeye başlar.

Ben hiç bağırıp kavga eden bir insan olmadım benim için biraz zor bunu yapmak. Ama oğlumu bırakma gibi bir lüksüm yok maalesef. Onun yanında da kavga etmem.

Ben anlamadım insanlar eşimle konuşmalarımı neden bu kadar garipsedi. Şurada bunu eleştiren birçok kadının kavga anında çileden çıkıp kırıp döktüklerine eminim. Sanki adama geri zekalı mal hayvan vs deyip hakaret ettim yahu. Taş gibi kadınlar sana Bakmaz dedim özet haliyle hala aynı fikirdeyim.
 
En son bana sımsıkı sarıldığında oynadığı at yarışının sonucunda verdiği hasarı affettirmek istiyordu üç yıl önce. Ve benim aklıma eşimin sarılması bu şekilde kodlandı. Aksini düşünemedim ve hissedemedim. Yine ne bok yedi de sarılıyor ya da kesin bir hata yaptı onu terk etmeyeyim diye yalandan sarılıyor samimi değil vs diye düşünüp hissedince aynı karşılığı veremedim. Bir süre sonra o da sarılmaktan vazgeçti zaten.

Ben söylenenleri unutuyorum çoğu zaman ama bana acı veren durumlarda yaşadığım hissi asla unutamıyorum. Hep aynı tazelikte kalıyor ki bu da öfkemi besliyor.

Bir de niyeyse gerçek olduğuna ikna olamıyorum hiçbir hissin. Hep altında bir şey var ya da kesin kötü olacak sonrasında endişesi oluyor. Tuhaf bir durum
Bu hayatı fazla sorgulamanın bir bedeli ,bende çoğu zaman yaşıyorum bu duyguları .
Eşimle çok kötü sorunlarımız yok,birbirini seven iki insaniz mutluyuz çoğu zaman ama ben mutluluktan da sıkılıyorum,sorguluyorum, neden mutluyuz? Bu adam hiç kötü birşey yapmıyor mu?
Beni kandırıyor mu yoksa ? Vırt zırt sorgulaya sorgulaya kendi kendime mutsuzluk çıkarıyorum ve akşam adama soğuk rüzgarlar estiriyorum 🙄
Bu bence eskiden gelen bir mutsuzluk hali ne zaman güzellik yaşayacak olsak içerden bir ses hoop dur sen mutsuzluğu seversin, buda nesi şimdi diyor...
Bir nevi hissizlik ve gelen kafa rahatlığı...
 
Hepimizin hayatlarında farklı dönemler ve sıkıntılar var , benim de çok bunaldığım zamanlar oldu ama kalkmak için kendime sebepler buldum, hayatı çok fazla pollyannacılığa yada nasip kısmete bağlayarak konuşmayı sevmiyorum, kendimi zorlamadıkça hiçbir şey değişmedi çünkü şimdiye kadar. İnsan kendini saldıkça işler iyice kötüye gidiyor, Belki ben yeni evli ve çocuksuz olup hala iş hayatım için atanmaya çalıştığım için hayat yeni başlıyor gibi geliyordur bana. Yoksa bende üniversitede arkadaşlarımla dertsiz tasasız geçirdiğim günleri özlüyorum, yavaştan yaşlandığımı hissediyorum ama en önemli şey yanınızda mutlu olduğunuz kişilerin olması. Yaşlılığa giderken ailenizle mutluysanız zaten tükenmiş hissetmezsiniz. Eşinizle sorunlarınız çözülse içiniz yaşam sevinciyle dolar, o yüzden karşılıklı halletmeye çalışsanız dedim . Bu saatten sonra aranızdaki iletişim bu şekilde devam ederse hep mutsuz olacaksınız, bir ömür neden öyle geçsin. Ayrılmaya sıcak bakmayanlar aralarındaki sorunu çözmedikçe ikisine de zulüm gibi geçer zaman.

Sorun şu ki birkaç ay önce eşimle durumumuzu düzeltme isteğim varken şu an banyo yapmaya bile mecalim yok. Bu yüzden bu ilişkinin tükenmesinden ziyade benim bezmişliğim ile alakalı. Umutsuzluğum eşim ile sınırlı değil ki...
 
Sizin konularınıza denk geldikce bakıyorum. Kimseyi kırmak istemem ama sizin çok beylik laflarınız var özellikle eşinize karşı her sorunda tavrınız onu böcek yerine koymak gibi. Bu kadar kibirli olmayın adam yıllardır bu evliliği bozmamış sabır etmiş ne olur bi silkelenip evinize,eşinize, çocuğunuza adapte olsanız. Siz değişseniz o evlilik değişir. Sizde sürekli ama o öyle yaptı,ama o bunu demişti, ama ama ama diyen kadınlardansınız.Madem değişmeye niyetiniz yok neden depresif,mutsuz,memnuniyetsiz bir kadınla hayata mahkum ediyosunuz eşinizi ve çocuğunuzu

Ben mahkum etmiyorum kendi seçiyor bu hayatı. Onun mutsuzluğunun sorumluluğunu da mı ben yükleneyim yahu? Bu evde benimle mutsuzsa gidebilir. Mahkum etmek ne demek. Ben kendi mutsuzluğumdan mesulüm. O kendi kararlarını verebilecek yaşta. Zorla tutmuyorum adamı.
 
Ben hiç bağırıp kavga eden bir insan olmadım benim için biraz zor bunu yapmak. Ama oğlumu bırakma gibi bir lüksüm yok maalesef. Onun yanında da kavga etmem.

Ben anlamadım insanlar eşimle konuşmalarımı neden bu kadar garipsedi. Şurada bunu eleştiren birçok kadının kavga anında çileden çıkıp kırıp döktüklerine eminim. Sanki adama geri zekalı mal hayvan vs deyip hakaret ettim yahu. Taş gibi kadınlar sana Bakmaz dedim özet haliyle hala aynı fikirdeyim.
Bağırıp çağırıp içinde tutmasan eminim ki kendini böyle mutsuz hissetmeyeceksin. Bende babama bağıramadım sonu bu oldu. Eski sevgililerimde de hep alttan alayım diye düşünüyodum ayrılırken yaptım bunları. Ama sen boşanmayı düşünmüyorsun o nedenle sana içini dök diyorum. Biriktirme içinde.
Şimdi ben sana söylediğim gibi yapıyorum eşime. Yeri geliyor güzel güzel, yeri geliyor bıdır bıdır konuşup söylüyorum. Hiç içimde kalan olmuyor. Kendimi kurmuyorum ona karşı
 
İdrak, daha önce eşinle ilgili açtığın konularda da yazışmıştık, ablacım sizin evlilik bitmiş, tabiri caizse ölmüş de mezara koymuşsunuz bile, her tartışmanızda elinizde kürek, bir sen bir eşin toprak atıp gömmeye başladınız, boşanırsanız ki bugün olmazsa yarın o da olur gibi geliyor bana, boşanma ilamıyla mezar taşını da dikmiş olacaksınız.

Senin kendini tükenmiş, depresyonda ve mutsuz hissetmen evliliğinden kaynaklı, oğluna tahammülünün azalması bile bu sebepten çünkü kendini en duygusuz insan olarak nitelendiren bir kadın bile eşinden sevgi, ilgi bekliyor, beklediğini bulamayınca da derin bir mutsuzluğun içinde sıkışıp hayattan zevk alamaz hale geliyor, sevilme isteği insanın doğasında var, yeri geliyor herhangi bir konuda motivasyonu bile o sevilme duygusu sağlıyor, aynı şey eşin içinde geçerli, o da sevildiğini hissetmediğinden sana istediğin sevgiyi veremiyor ama senden farkı senin çabalayan taraf olman, sen sevilmek isterken çabalamaktan da yoruldun, eşin emek sarf etmeden, çabalamadan, fedakarlık yapmadan sevilsin istiyor, kusura bakma ama ben eşini taaa en başından beri bencil buluyorum, bencilliğini seni suçlayarak kamufle etmeye çalışıyor, belki de bu da seni iyice çileden çıkarıp ona karşı ruhsuzlaştırıyor, ki eminim o sana her dokunmak istediğinde, onunla aynı evde yaşamak zorunda kaldığın için kendine her kızışında geçmişten bugüne yaptığı tüm sorumsuzluklar film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordur.

Bana istediğim sevgiyi vermiyorsun, değersiz hissetmeme neden oluyorsun bahanelerine sığınıp aldatırsa hiç şaşırmayacağım, bu aldatma fiziksel bir eyleme dönüşür mü bilemem ama aldatırsa buna üzülmeyeceksin bence, zira kafanda eşinde evliliğinde bitmiş durumda ama beni endişelendiren şey maddiyat yüzünden bu şekilde devam etmek zorunda kaldığın için kendine duyduğun öfkenin, aldatmasıyla birlikte daha büyük bir öfkeye dönüşmesi, insan başkalarına duyduğu öfkeyi bir şekilde içinden atıyor, lakin kendine duyduğun öfke işte o insanın ruhunu tüketiyor, zaten insan hayatta bir tek kendiyle olan savaşı kaybediyor, herşey bir yana kendini tüketmemen için ne yapıp edip bir uzman yardımı alman şart gülüm.

Sonunda ayrıl gitsin diyorsun sen de he mi :) o da bana aynı şeyi söylüyor abla. Sen hiç çabalamadan her şey yoluna girsin istiyorsun diyor. Ben de onun için aynı şeyi düşünüyorum. Anlamıyor ki tiktok programını silip silmemesi mühim değil. Derdim bu değil. Ancak anladım ki benim beklentim asla gerçek olmayacak. Öyle bir adam değil çünkü zorla da olmaz. Sevgi ilgi gösterir belki ben de gösteririm ama temelde sorun sadece bu değil ki. Bizim hayattan Beklentilerimiz, hayata bakışımız çok farklı. Evet farklı insanlar bazen birlikte yürümeyi başarıyorlar ama biz yapamıyoruz işte.
 
1)eşinin sen bornozlayken perdeleri kapatmasından rahatsız oluyormussun. Sence bu aptalca bir kıskançlık gösterisiymiş. Senin kıskanma noktan ise sevgilinin vücudunu baska bir kadınla paylaşmama ya da beyinin baska bir kadına asık oldugumu öğrensen çok üzülürmüşsün. (Bunu bize herseye karsı ilgisini kaybettiğini söyleyen aşırı duygusuzlaştığını söyleyen bir kadın diyo). Ben de diyorum ki dünyada yeni bir akım çıksa isteyen birbirini arzulayan çiftler başkalarıyla da sevişebilse. Herkese esit davranma sartıyla. Evli bir adam onu arzulayan bütün kadınlarla yatabilse esini de ihmal etmese ve bunların düşüncesi de su olsa. Ben eşimin bedenine sahip değilim karsılıklı çekim yasadıgı kişilerle istediğini yapabilir bu duruma karısamam. Ben yazınca bana mantıklı geldi mesela. Böyle düşnenlerde vardır belkide. Yani gerçekten sandıgın kadarakıllı bir kadın olsan eşinin normal boyutlarda olan bu kıskanç davranışını normal kabul edersin. Onun vücüdunu baskasıyla paylasamaman normal yani senin normalin. Adam senin normalinde değil diye yine aşagılıyorsun. Senden bir tık asagıda onun kıskançlık kıstası. Senin bi tık üstünde kıskançlık kıstası olan biri zaten benim dediğime yakın birsey olabilirdi. Ya da senle aynı kıstasta olmayabilir. Bu onu değersizleştirmez ama senin gözünde değersizleştiriyor!

Perdeyi kapattığı için değersizleşmiyor adam gözümde. Benim için bu hareketin bir anlamı yok diyorum. Sevgi ile kıskançlığı bağdaştırmıyorum diyorum. Bambaşka bir şey diyorum ama niyeyse farklı algılanıyor.

Kıskançlık hissini eşle sınırlandırmadım ben. Bu his çocukluğumdan beri bende var olmayan ya da çok nadir hissettiğim bir his diyorum. Kardeşimi, annemi, arkadaşımı, iş arkadaşımı da kıskanmadım. Bunda bir tuhaflık da göremiyorum. Seven kıskanır saçmalığını da kabul etmiyorum.
 
2) madem kocanın rus memesinine poposuna bakmasını kıskanmadın sadece kontrol manyaklığından hesap açıp kontrol etme geregi duydun neden esine ben de rus abilere bakarım diyorsun. Hem kıskanmıssın hem kıskandırmaya çalışmıssın ama öyle bir ben kıskanmam havasındasınki (tabiki kibrine yediremediğin için kıskançlığı)anlaşılmasın kıskançlığın diye adama ters psikoloji yapıp beyimizi ezdikçe ezmişsin.

Karşıdaki insan yaptığı şeyin normal olduğunu söyleyip buna rağmen kendini aklamaya çalışıp beni suçlarsa ben de onun bakış açısına geçiş yapıp örnek vermek durumunda kalırım ki yaptığım da buydu. Misilleme amacıyla sarf etmedim o cümleyi. Tamamen onun saçma çabası ve suçlama halini önlemek için söylediğim bir cümleydi.
 
3) mutlu olan kadınlara da k.ıçı bası ayrı oynayan kadın benzetmesi yapmışşın. Neden çünkü sen akıllı bir kadınsın. Akıllı kadınların kıcı bası ayrı oynamaz. Oynayanın aklı zaten azdır. İşine geldiği gibi davranıp kocalarını elinde tutarlar. Zaten bu çok rezil bir laf sana göre. Elinde tutmak nedir ya. Aşırı kibrin ve tapındığın aklın bu cümleye anırarak güler tabii.
Bana göre akıllı kadın kimdir biliyormusun akıllı kadın kendini mutlu edebilen kadındır. Eğer kocan seni mutlu ediyorsa onu yanında tutacaksın. Kendini sevdireceksin. Gülün dikeni gibi olmayacaksın sürekli bir batıyorsan 3 şifalandıracaksın. Sana ne iyi geliyorsa onlar için çalısacaksın. Mutlu oldugun şeyleri hayatında olması için çaba gösterrceksin. Seni ne mutlu ediyor bunu da ben bilecek değilim

Beni insansız hava sahası mutlu ediyor. Mutlu olmayı başarabilen kadının akıllı olması konusuna katılıyorum. Ayrıca bir zeka akıl bilmem ne diye uzayıp gidiyor mevzu ama ben hangi cümlemde akıllıyım zekiyim dedim bilmiyorum ki.
 
Eşinize biraz ağır konuşmuşsunuz bence . Eşiniz size o yakışıklı kaslı adamlar sana baksın bir dakika durmam aranıza girmem tarzı bir şeyler söylese yine nötr mü kalırdınız ? Bence çok kırıcı .
(Sorulmuştur belki de sadece ilk mesajı
 
Back