14 yaşında öz abim tarafından tecavüze uğradım. Kimseye anlatamadım, hep içime attım. Aileme anlatsam babamın abimi öldürmesine içim yanmazdı da; babamı cezaevine düşmesine, bizi babasızlığa terk etmesine dayanamazdım. Sustum... Sustukça kor oldu içim, avazım çıktığı kadar bağırmak, içimdeki yangını durdurmak istedim, yapamadım. Sustum... Kendimi öldürmek istedim defalarca, yapamadım. Nefret ettim bütün erkeklerden, hepsinden tiksindim, iğrendim; ta ki onunla karşılaşana dek. Aklımdaki o korkunç erkek imajını yavaş yavaş sildi ve yerine aşkı yerleştirdi. Bu iğrenç ötesi olayı anlattığım tek insan oldu ve yıllardır kanayan, kapanmayan yaralarımı sarmaya başladık birlikte. Onu karşıma çıkardığı için Allah'a ne kadar şükretsem de azdır. Şimdilerdeyse küçük çocuklara, bebeklere tecavüz edenleri ilaçla hadım edeceklermiş. O acıları en iyi ben bilirim, ben! Hadım yetmez, idam gelsin istiyorum! En başta abim olacak ahlaksıza, sonra tüm iğrenç yaratıklara!
Acil servise konsültasyona gittiğimde, bir odada yüzü duvara dönük olarak konuşmadan ve kıpırdamadan mumya gibi yatan kadın hasta dikkatimi çekiyor. Onu üç gün önce de aynı şekilde gördüğümü hatırlıyorum. Görevli arkadaşlara "Nesi var, neden yatıyor?" diye soruyorum. Asistan arkadaş "Efendim, biz de anlayamadık. Bütün bulguları normal, hayati bir sağlık sorunu yok. Ama hiç konuşmuyor, iletişim kuramadık. Ne arayanı var, ne soranı." diyor. Şöyle hafifçe uzaklaşın diye işaret edip kadıncağızın kulağına eğiliyorum: "Tecavüze mi uğradın bacım?" diyorum. İnce küçük çenesini göğsüne doğru eğerek kafasını sallıyor. Genç arkadaşlara dönüp "100 kadından 40’ının şiddet ve tecavüz mağduru olduğu bir dünyada yaşıyorsunuz, mikroplar bazen iki ayaklı da olur." diyor, servise dönüyorum.
Az önce "Barda" isimli filmini izledim ve yıllar önce istemeden şahit olduğum bir tecavüz olayı aklıma geldi. Benim şahit olduğumu gören sanıklardan birisinin tehditi üzerine olay yerinden korku içinde kaçıp uzaklaşmam, günlerce kendime gelememem, olayı sanki ben yaşamışım gibi utanıp kimseye anlatamamış olmam, bu filmi izledikten sonra yine o günlere götürdü ve dibe vurmama neden oldu. İçinde bulunduğum şu durumu Fuzuli'nin dizelerinde bulabiliyorum ancak; "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil". Çektiğimi bir ben, bir de Allah’ım bilir...
Küçük bir çocukken, yakın bir aile dostumuzun oğlu beni hep taciz ederdi. Bunu anneme söylediğimde, çocuğun ailesi bunu kabul etmemişlerdi. Aradan 12 yıl geçti ve o çocuk, bir oğlan çocuğuna tecavüz edip öldürdü. Umarım şimdi inanmışsınızdır...
Çok genç yaşta evlendim, gençliğimi yaşamadan. Kocam olacak öküz erkek olmanın avantajını her zaman kullandı. Çocuklarıma hem anne hem baba oldum, onun yaptığı tüm borçları üç kuruş maaşımla hep ödemeye çalıştım, geç de olsa ödedim. Bana defalarca tecavüz etti, sustum. Sonunda her şeyi aileme anlattım. Önceleri "Her şeyin çaresi var, istemiyorsan gitsin." dediler sonra iş ciddileşince hepsi "İki çocuğun var, sabret." dedi. Şimdi ben ne mi yapıyorum? Karşımdaki adama iğrenerek bakıyorum, çocuklarımın hatırına susuyorum, her sözüne bir cevabım var, söylediğine bin pişman ediyorum. En kötüsü de eli elime değse bile midemi bulandıran bu adamla aynı yatağı paylaşıyorum. Psikiyatristlerde derman arıyor, içiyorum ilacımı ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum.
Karadeniz Bölgesi'nin güzide ilçelerinden birinde çalışırken şahit olduğum bir olay hala tüylerimi ürpertir... Hastanenin acil servisine getirilen 15 yaşında bir kız çocuğu ve kızın 3. karısı olduğunu söyleyen 45 yaşında bir adam. Kendilerine çift diyemiyorum çünkü insanlıktan çok uzak olan bu adam, gerdek gecesi kıza 9 defa tecavüz ederek karısının(!) tüm genital organlarını paramparça etmiş. Küçük kadını hemen ameliyata aldılar ve hayatı kurtuldu, hayatının geri kalanında ise hiçbir zaman orgazm olamayacağını ve büyük tuvaletini tutamayacağını söylemek bana düştü. Şimdi soruyorum size ey site sakinleri, kafalama magmaya gitmesi gerekenler kimler?
Evlenme yaşının 14'e düşürülmesi önerisini okuyunca, içim acıdı. 14 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz eden kişi için şikayet olmadığında yasal işlem yapılmayacağını okuyunca, içim acıdı. 14 yaşındaki kıza tecavüzcüsü evlenme vaadinde bulunabilir diye okuyunca, içim acıdı. Olgun bir erkeğin 14 yaşındaki bir kız çocuğuna nefsinin kabarabileceğini yasal çerçeveye oturtabileceğini okuyunca, içim acıdı. 14 yaşındaki kız çocuğunun ne kadar küçük olabileceğini düşününce, içim acıdı. 14 yaşındaki tüm kız çocuklarını kanatlarımın altına almak istedim. Yapamayacağımı idrak edince, içim acıdı.
yaklaşık 8 ay önce. Sıradan bir gün, biraz da durgun geçiyor. Kapım açılıyor ve izin isteniyor. Gelen orta yaşlı, iyi görünümlü bir adam. Oturup konuşmaya başlıyoruz. "Savunmamı yazmanızı istiyorum, para muhim değil." diyor cebindeki mahkeme ilamını çıkartarak. Bakıyorum... "15 yaşından küçük yeğenine birden fazla kez tecavüz" , beynimden aşağı kaynar sular boşalıyor bir anda, okuyorum hükmü. Daha önce 14 yıl ceza yatmış aynı suçtan, tekrar ceza kararı vermişler. Puta dönmüş halimle soruyorum "Nasıl bir savunma olacak?" diye. Adamdan (!) gelen cevapla bir kez daha vuruluyorum beynimden "Kendi isteğiyle!" Bir an kızım geliyor gözümün önüne ve o an anlıyorum ki bizim gibilere "Savunma kutsaldır" diyenler doğruyu öğretmemişler. Adamın yüzüne tükürüyorum ve hemen odamdan kovuyorum. Hatta bu yüzden yetkili merciiye şikayet ediliyorum. Ama ben gururla, hakkımda yapılacak işlemleri bile umursamadan "Ya o çocuk sizinki olsaydı?" diyorum. Ya o çocuk benim kızım olsaydı?
not: itiraf.com dan alınmıştır. ( İtiraf edilmeyen binlerce olayın varlığını bilerek içim titreyerek taşıdım buraya.)