- 7 Ağustos 2010
- 983
- 2.105
Psikolojiyi Kullanarak Spor Yapmaktan Zevk Almak
Bugün size spor yapmaktan keyif almayı öğreteceğim. Yazının tümünü mutlaka okuyun, bu yazı size sadece birkaç günlük değil bir ömür boyu sürecek motivasyonu verecek.
Bazı insanlar koşa koşa gidip spor yaparken, kimisi spordan keyif almaz. Oysa psikolojiyi kullanarak kendinizi kandırabilir ve sporu SEVMEYİ öğrenebilirsiniz.
İlk kural. "Sporumu yaparsam arkasından çikolata yiyeceğim" türü ödüller işe yaramıyor. Düşünün, işinizden nefret ediyorsunuz (ama gerçekten çalıştığınız şirketten, patronunuzdan tiksindiğinizi hayal edin). Maaşı aylık 5bin tl bile olsa, her sabah işe giderken ayaklarınız geri geri gitmez miydi? Yataktan her sabah kendinizden nefret ederek kalkmaz mıydınız?
Bu yüzden spor yapma karşılığında ödül koymak, bilinçaltına sevmediğin bir şeyi yapmak için kendinizi zorlamak mesajını veriyor. Onun yerine, sporu sevin. Keyif alın. Keyif alacağınız bir spor programı bulun. Bu sayede, ödülün kendisi spor olsun. Bu bakış açınızı değiştirmek, koşa koşa spor yapmaya gitmenizi sağlayacaktır. Zorla yaptığınız, keyif almadığınız, sıkıldığınız bir programa devam etmek için kendinizi zorlamayın.
Sevdiğiniz ve keyifle yaptığınız 5 dakikalık bir program, kendinizi yapmaya zorladığınız 1 saatlik programdan daha etkili sonuç verecektir. Çünkü o 1 saatlik programı günler sonra sıkılıp bırakacaksınız ama o 5 dakikalık programa devam edeceksiniz, uzun vadede de size değişimi getirecek.
---------------------------------------------------------------
İkinci kural. Her şey sizin kontrolünüzde. Sağlığınız da, işiniz de, hayatınızın gidişatı da... Kontrolün başkasında olduğunu düşünenler BAHANE üretiyor.
"İşimin kötü olması ekonomiden, sağlığımın kötü olması sürekli yağlı yemekler yapan aile büyüğüm yüzünden, spor yapamamamın sebebi hiç vaktimin olmamasından kaynaklanıyor, hayatımdaki düzensizlik iki çocuk sahibi olmamdan kaynaklı..." gibi bahaneler, işin kolayına kaçmanızı sağlıyor. Suçu üstlenmiyor, sorumluluğu almıyorsunuz. Suçlayacak birini arıyorsunuz. Hayatını kontrol edemeyenler (ya da etmemeyi seçenler) daha mutsuz, daha düşük motivasyonlu, daha şikayetçi, daha sağlıksız oluyorlar.
Oysa sebep sizsiniz, sonucun değişmesi de sizin elinizde. "Sağlığımın kötü olması iyi beslenmeyi seçmediğim için, öyleyse iyi beslenmeyi seçiyorum. Yediklerim benim kontrolümde. Spor yapmamamın sebebi bendim ama artık bu değişecek, çünkü spor yapacağım!" deyip hayatınızın iplerini elinize alın.
--------------------------------------------------------
Üçüncü kural. Spor yapmayı seven insanlarda "özsaygı" var. Kendilerini iyi şeylere değer görüyorlar, kendilerini seviyorlar. Yapabileceklerine inanıyorlar, kendilerine güveniyorlar. Bir programa baktığınızda "Bunu yapamam, bende yeterli irade yok, gerekli disipline sahip değilim, yetersizim, başaramam" diye düşünüyorsanız, o programı neden deneyesiniz ki? Zaten başta kendinizden vazgeçiyorsunuz. Beyninizde başarısız olacağınızı bilerek o işe girerseniz, zaten başaramazsınız.
Şuna inanın, her şey beyninizde bitiyor. Mutluluğunuz, sağlığınız, ilişki durumunuz... Her şeyin durumu, sizin seçimlerinizin sonucu gelişir. Yaşanan her şeyin, sizin kararlarınızın sonucu olduğunun sorumluluğunu alın. Eğer siz değişmeye karar verirseniz, değişirsiniz. Değişmeye karar vermezseniz, hayatınızdan şikayet ederek hayatınızı değiştiremezsiniz. Eğer görüntünüzden, sağlığınızdan, tembelliğinizden gerçekten memnun değilseniz; harekete geçin. Karar verin. Bu kez suçlayacak kimse yok, sorumluluğu üzerinize alın.
2016 KENDİ seçimlerinizin sonuçlarını göreceğiniz bir yıl olsun!
-------------------------------------------------------------------------------
Dördüncü kural. Kendinizi motive edici hedefler koyun. Gerçekçi hedeflere ulaşmak, sizin hevesinizi arttıracaktır. Ama bir günde sihirli değnekle zayıflamak gibi olan hedefler ne yazık ki motivasyonunuzu düşürecek, sizi hayal kırıklığına uğratacak ve vazgeçmenize sebep olacaktır. Sihirli değnek derken, "2 haftada 20 kilo" diyetlerinden bahsediyorum. Benim size koyduğum hedef 1 hafta değil, 1 ay değil. Tam 150 gün.
150 günün hakkını verin, sonuç 150 güne layık ve kalıcı bir sonuç olsun.
-----------------------------------------------------------------------------
Beşinci kural. Yaptığınız egzersizin sonucu beyninizde daima pozitif olsun. Yaptığınız egzersizden sonra koşa koşa gidip tartılmak, kilo veremediğini hatta kilo aldığını fark edip olumsuz düşüncelere kapılmak motivasyonunuzu düşürür. Onun yerine şunu düşünün. Yaptığınız her şeyin bir sonucu, verdiğiniz her emeğin bir karşılığı var. Kilo veremediğinizi düşünüyor olabilirsiniz ama belki de kas kütleniz arttı, sıkılaştınız. Hiç kimse "spor yaptığıma pişman oldum" demez. Pişmanlık veren tek spor, yapılmayan spordur.
--------------------------------------------------------------------------------------
Son kural. Bebek adımları. Minik ve keyif verici adımlarla başlayın. Hedefiniz 1 şınav olsun mesela. 1 dakikacık yürüyüş olsun ilk günlerde. Kar topunun yuvarlanıp büyümesi gibi, her gün tatlı tatlı arttırın egzersizlerinizi. Sıkılmaya, zorlanmaya fırsat vermeyin. Aklınızda olumlu bir şekilde kodlayın her sporunuzu.
Umarım keyif alarak okumuşsunuzdur. İşe yaradıysa haydi günlük sporunuza koşun. Hazirana 150 günümüz var :)
Bugün size spor yapmaktan keyif almayı öğreteceğim. Yazının tümünü mutlaka okuyun, bu yazı size sadece birkaç günlük değil bir ömür boyu sürecek motivasyonu verecek.
Bazı insanlar koşa koşa gidip spor yaparken, kimisi spordan keyif almaz. Oysa psikolojiyi kullanarak kendinizi kandırabilir ve sporu SEVMEYİ öğrenebilirsiniz.
İlk kural. "Sporumu yaparsam arkasından çikolata yiyeceğim" türü ödüller işe yaramıyor. Düşünün, işinizden nefret ediyorsunuz (ama gerçekten çalıştığınız şirketten, patronunuzdan tiksindiğinizi hayal edin). Maaşı aylık 5bin tl bile olsa, her sabah işe giderken ayaklarınız geri geri gitmez miydi? Yataktan her sabah kendinizden nefret ederek kalkmaz mıydınız?
Bu yüzden spor yapma karşılığında ödül koymak, bilinçaltına sevmediğin bir şeyi yapmak için kendinizi zorlamak mesajını veriyor. Onun yerine, sporu sevin. Keyif alın. Keyif alacağınız bir spor programı bulun. Bu sayede, ödülün kendisi spor olsun. Bu bakış açınızı değiştirmek, koşa koşa spor yapmaya gitmenizi sağlayacaktır. Zorla yaptığınız, keyif almadığınız, sıkıldığınız bir programa devam etmek için kendinizi zorlamayın.
Sevdiğiniz ve keyifle yaptığınız 5 dakikalık bir program, kendinizi yapmaya zorladığınız 1 saatlik programdan daha etkili sonuç verecektir. Çünkü o 1 saatlik programı günler sonra sıkılıp bırakacaksınız ama o 5 dakikalık programa devam edeceksiniz, uzun vadede de size değişimi getirecek.
---------------------------------------------------------------
İkinci kural. Her şey sizin kontrolünüzde. Sağlığınız da, işiniz de, hayatınızın gidişatı da... Kontrolün başkasında olduğunu düşünenler BAHANE üretiyor.
"İşimin kötü olması ekonomiden, sağlığımın kötü olması sürekli yağlı yemekler yapan aile büyüğüm yüzünden, spor yapamamamın sebebi hiç vaktimin olmamasından kaynaklanıyor, hayatımdaki düzensizlik iki çocuk sahibi olmamdan kaynaklı..." gibi bahaneler, işin kolayına kaçmanızı sağlıyor. Suçu üstlenmiyor, sorumluluğu almıyorsunuz. Suçlayacak birini arıyorsunuz. Hayatını kontrol edemeyenler (ya da etmemeyi seçenler) daha mutsuz, daha düşük motivasyonlu, daha şikayetçi, daha sağlıksız oluyorlar.
Oysa sebep sizsiniz, sonucun değişmesi de sizin elinizde. "Sağlığımın kötü olması iyi beslenmeyi seçmediğim için, öyleyse iyi beslenmeyi seçiyorum. Yediklerim benim kontrolümde. Spor yapmamamın sebebi bendim ama artık bu değişecek, çünkü spor yapacağım!" deyip hayatınızın iplerini elinize alın.
--------------------------------------------------------
Üçüncü kural. Spor yapmayı seven insanlarda "özsaygı" var. Kendilerini iyi şeylere değer görüyorlar, kendilerini seviyorlar. Yapabileceklerine inanıyorlar, kendilerine güveniyorlar. Bir programa baktığınızda "Bunu yapamam, bende yeterli irade yok, gerekli disipline sahip değilim, yetersizim, başaramam" diye düşünüyorsanız, o programı neden deneyesiniz ki? Zaten başta kendinizden vazgeçiyorsunuz. Beyninizde başarısız olacağınızı bilerek o işe girerseniz, zaten başaramazsınız.
Şuna inanın, her şey beyninizde bitiyor. Mutluluğunuz, sağlığınız, ilişki durumunuz... Her şeyin durumu, sizin seçimlerinizin sonucu gelişir. Yaşanan her şeyin, sizin kararlarınızın sonucu olduğunun sorumluluğunu alın. Eğer siz değişmeye karar verirseniz, değişirsiniz. Değişmeye karar vermezseniz, hayatınızdan şikayet ederek hayatınızı değiştiremezsiniz. Eğer görüntünüzden, sağlığınızdan, tembelliğinizden gerçekten memnun değilseniz; harekete geçin. Karar verin. Bu kez suçlayacak kimse yok, sorumluluğu üzerinize alın.
2016 KENDİ seçimlerinizin sonuçlarını göreceğiniz bir yıl olsun!
-------------------------------------------------------------------------------
Dördüncü kural. Kendinizi motive edici hedefler koyun. Gerçekçi hedeflere ulaşmak, sizin hevesinizi arttıracaktır. Ama bir günde sihirli değnekle zayıflamak gibi olan hedefler ne yazık ki motivasyonunuzu düşürecek, sizi hayal kırıklığına uğratacak ve vazgeçmenize sebep olacaktır. Sihirli değnek derken, "2 haftada 20 kilo" diyetlerinden bahsediyorum. Benim size koyduğum hedef 1 hafta değil, 1 ay değil. Tam 150 gün.
150 günün hakkını verin, sonuç 150 güne layık ve kalıcı bir sonuç olsun.
-----------------------------------------------------------------------------
Beşinci kural. Yaptığınız egzersizin sonucu beyninizde daima pozitif olsun. Yaptığınız egzersizden sonra koşa koşa gidip tartılmak, kilo veremediğini hatta kilo aldığını fark edip olumsuz düşüncelere kapılmak motivasyonunuzu düşürür. Onun yerine şunu düşünün. Yaptığınız her şeyin bir sonucu, verdiğiniz her emeğin bir karşılığı var. Kilo veremediğinizi düşünüyor olabilirsiniz ama belki de kas kütleniz arttı, sıkılaştınız. Hiç kimse "spor yaptığıma pişman oldum" demez. Pişmanlık veren tek spor, yapılmayan spordur.
--------------------------------------------------------------------------------------
Son kural. Bebek adımları. Minik ve keyif verici adımlarla başlayın. Hedefiniz 1 şınav olsun mesela. 1 dakikacık yürüyüş olsun ilk günlerde. Kar topunun yuvarlanıp büyümesi gibi, her gün tatlı tatlı arttırın egzersizlerinizi. Sıkılmaya, zorlanmaya fırsat vermeyin. Aklınızda olumlu bir şekilde kodlayın her sporunuzu.
Umarım keyif alarak okumuşsunuzdur. İşe yaradıysa haydi günlük sporunuza koşun. Hazirana 150 günümüz var :)