Daha önceki yazımı okuyanlar bilir. Özetliyorum. Eşimle problemlerim vardı. sürekli gerginlik sürekli sıkıntı ve tartışma ile 5 senem geçti. başlarda çok ta şiddetli olmayan tartışmalarımız oğlumun doğumuyla beraber dayanılmaz bir hal almıştı. eşim en yakınlarına ( annesi, babası, kardeşleri ve bana) sürekli ters davranıyordu. ama ailesi uzakta olduğu için onu ben çekiyordum. bugüne kadar hep idare ettim. alttan aldım, sustum, gerekiyorsa tartıştım, dualar ettim, ailesi ile paylaştım ama kimse elimden tutmadı. kendileri de azarlanmaktan korkup beni derdimle tek başıma bıraktı. yetmezmiş gibi nasihati oğullarına vereceklerine bana vermeye başladılar. ( yastık değişirmiş te kader değişmezmiş te.., ben de çok cevap veriyormuşum da, biraz idare etseymişim de, o sinirliymiş ve ben de uzatmamalı küskünlük yapmamalıymışım da..) ona o kadar şans verdim. ama hiç terk etmedim.. ayrılırım demedim. ve en büyük hatam buydu. ailem tartışmaların, kavgaların farkında ve benim arkamdalar. ama bunu eşime hiç yansıtmadım. bilhassa babam kendisinin yanındayken tartıştığımızda ses çıkarmadı. çünkü konuşursa bitirir. o bile sabretti. beni uyardı, bu böyle gitmez ne olacaksa olsun dedi ve ben engel oldum. çocuğum için dayandım..
oğlum 23 aylık ve ben çalışıyorum. gelir düzeyim iyi. üniversite eğitimim var. oğluma annem bakıyor. onların da durumu şükür iyi. istanbulda yaşıyorum. benim evim ile annemin evi uzak olduğu için bir süredir ben ve oğlum hafta içi annemde kalıyor, hafta sonu evimize dönüyoruz. zaten hafta içi uykusuz ve çalıştığım için yorgun olan ben, bir de hafta içi eve gidip gelmelerden oldukça yorgunum..bir de eve gelip huzursuzluk olunca iyice evlilikten soğudum. oğluma elimden geldiğince güler yüzle, tahammülle iyi bir anne olmaya çalışırken eşimin bu ters, agresif tavırlarından dolayı çektiğim sıkıntıları artık taşıyamaz hale geldim. yine bu Pazar günü oğluma kahvaltısını yaptırırken eşim bir sebep bulup sesini yükseltmeye başladı. ben de bana neden böyle davrandığını sordum. derken tartışma büyüdü de büyüdü. en sonunda bana hemen babamı aramamı, beni gelip bu evden alıp götürmesini istediğini söyledi. ben de bebeğimi almadan hiç bi yere gitmem dedim. o da çocuğu da al git dedi. ( buna hayret ettim çünkü oğluma çok ama çok düşkün.hatta tartışmaların çoğu bu sebepten çıkıyor. o düşünce, o ateşlenince, o yemek yerken tıkanınca vs. vs. ) ben de ‘’bir daha bu eve gelen en adidir’’ deyip toparlandım ve sırt çantamla oğlumu alıp kapıyı çarpıp çıktım. bir yandan oğlumu alabilmenin ve eşimin baskı ve eleştirilerinden kurtulmanın ferahlığı, bir yandan nasıl olur da bu hallere geldiğimizin üzüntüsü ile başımda esen fırtınalara esir, yollarda savruldum. kime ne diyeceğim, şimdi ne yapacağım, aileme en kolay nasıl anlatabileceğim gibi sorular beynimde gidip gidip geliyordu. saat 11:30 gibiydi. oğlumu bir parka götürüp 3-4 saat kadar doya sıya oynamasını sağladım. bir gölgede oturdum. kuzumun gülen yüzünden enerji topladım. neyse bi şekilde annemlere gittim. ama anlatamadım. annem daha iki gün önce panik atak olduğunu düşündüğümüz bir atak geçirdi. babam desen sinirli bi adam.. anlatamadım. bu cumaya kadar zaten annemlerde kalacağımız için muhtemelen söyleyip söylememekte tereddüt edeceğim. sırtımdaki kamburla, kimseyle paylaşamamanın verdiği ağırlıkla artık yol alamıyorum. çok ama çok yoruldum. tek istediğim huzurdu, onu da bana çok gördüler…