-
- Konu Sahibi umutluyumumutlu
- #41
aynı aynı aynı..
bir örnek daha;
yeni yürümeye başlayan ve dolayısıyla düşebilen çocuk için çıkardığı çıngara '' olabilir, çocuk bu düşebilir'' dediğimde '' düşmeden büyüsün, düşmeden büyüsün '' diyerek ayrı bir tartışma sebebi çıkarması,
ütüyü bitirip yerine takmayı unuttuğum priz kapağını eline alıp ''bu neden takılmadı'' diyerek tartışması, hem çocuğa bakmaya hem yemeğe, temizliğe yetişemediğim bir zamanda çocuğa bakıver de şunu da ben yapayım dediğimde '' onu da yapacaksın bunu da yapacaksın'' demesi..
ben aileleri hiç karıştırdım son ana kadar. en son annesine anlattım ayrıntı vermeden,yeter dedim boluyorum oğğlunuzu..ben konuşayım bir şansa daha ver istersen dedi..
aileniz açısından kızlarını üzen bir adam var ,unutması kolay olmaz mutlaka ama imkansız da değil..
önemli olan eşinizin bir sorunu olduğunu kabul etmesi..gerçekten bu en can alıcı nokta..kabul demek çözüm istiyor demek çünkü..
evet inanın buna,söyledi.manyakmışım demedi tabi ki :):) ama yıllarca ben bu gerginlikle nasıl yaşamışım dedi.o kadar rahatladım ki dedi..hem kendim çekmiş hem de sana çektirmişim dedi..
siz ayrı mısınız şu anda?
ooofff ayni benim kocam. Cocuk olsaydi aynisini yapacakti. Vallahi hic cekilmiyor bunlar.
ne kadar benziyorlar değil mi :):) çk iyi anlıyorum sizi..benliğimi yitirmiştim ben artık o dönemlerde..oğlum kolikti zaten..uykusuzluk yorgunluk huzursuzluk..34 beden düşmüştüm resmen..aynı aynı aynı..
bir örnek daha;
yeni yürümeye başlayan ve dolayısıyla düşebilen çocuk için çıkardığı çıngara '' olabilir, çocuk bu düşebilir'' dediğimde '' düşmeden büyüsün, düşmeden büyüsün '' diyerek ayrı bir tartışma sebebi çıkarması,
ütüyü bitirip yerine takmayı unuttuğum priz kapağını eline alıp ''bu neden takılmadı'' diyerek tartışması, hem çocuğa bakmaya hem yemeğe, temizliğe yetişemediğim bir zamanda çocuğa bakıver de şunu da ben yapayım dediğimde '' onu da yapacaksın bunu da yapacaksın'' demesi..
Ne kadar cok caba sarfetmissiniz siz. Akli basinda bir bayansiniz, esinizde bunun farkindadir. Hala deger bilmiyorlar.
sakın çocuk düşünmeyin!
eşime bi gün, ''ben bu evliliği kurtarmak için elimden ne geliyorsa yapıyorum, nolur bir adım da sen at'' dediğimde bana dediği şey : '' hiç bi b.k yaptığın yok senin'' oldu
konuşmayla flan olmuyor o iş ne yazık ki..bir son nokta lazım..benimki oğlundan utandı ,yakıştırmadı oğlunun yanında o halde olmaya,beni kaybetmeye..Evet ailemin yanina geldim, evlerimiz 10 dakika zaten. Bende ailemi karistirmazdim ama esim bana ailemin yaninda cok sert davrandi, tartisma yaratti, ben demeden onlar anladi zaten ne oldugunu. 2 sene ailemden uzak yasiyordum, ozaman hic birseyden haberleri yoktu. Sadece kendi ailesi sorunlarimiz oldugunu biliyordu, cünkü yine bi patlama döneminde babasini arayip baba artik ben bunu cekemiyorum, nolur oglunuzla konusun dedim. Konustu ama yine ayni.
hep biz suçluyuz zaten ya da diğer insanlar..eşime bi gün, ''ben bu evliliği kurtarmak için elimden ne geliyorsa yapıyorum, nolur bir adım da sen at'' dediğimde bana dediği şey : '' hiç bi b.k yaptığın yok senin'' oldu
Sizi ve size cevaben kendi eşleriyle yaşadıklarını yazan diğer kadınları okudukça kadınların bir erkeği sevme kapasitesinin ne kadar limitsiz olabileceğini görüp şaşırıyorum. Bu kadar anlayışsızlık, bu kadar acımasızlık karşısında ben saçını başını yolar, parçasını da ayrı koyardım. Görürdü o "onu da yapacaksın bunu da yapacaksın"ı.aynı aynı aynı..
bir örnek daha;
yeni yürümeye başlayan ve dolayısıyla düşebilen çocuk için çıkardığı çıngara '' olabilir, çocuk bu düşebilir'' dediğimde '' düşmeden büyüsün, düşmeden büyüsün '' diyerek ayrı bir tartışma sebebi çıkarması,
ütüyü bitirip yerine takmayı unuttuğum priz kapağını eline alıp ''bu neden takılmadı'' diyerek tartışması, hem çocuğa bakmaya hem yemeğe, temizliğe yetişemediğim bir zamanda çocuğa bakıver de şunu da ben yapayım dediğimde '' onu da yapacaksın bunu da yapacaksın'' demesi..
ne kadar benziyorlar değil mi :):) çk iyi anlıyorum sizi..benliğimi yitirmiştim ben artık o dönemlerde..oğlum kolikti zaten..uykusuzluk yorgunluk huzursuzluk..34 beden düşmüştüm resmen..
bizim de gardolabın kapağı tam kapatmıyorsun hergün ben kapatıyorum diye kavga vardı hergün,şaka gibi değil mi..ya da temzilikçi kadın geldiğinde nereleri temzilemesi gerktiğini ben iletirdim kocam adına hahahha
çocuk doyduğunda o bilmez sen yedirecekisn,aman çocuk düşecek,aman bişey olacak diye diye beni de sinir hastası etmişti..
titiz takıntılı pimpirikli gergin bir adam..
siz evi terketmiş olmanıza rağmen hala tedavi için birşey demiyor mu?
Hafta ici kendi ailenizle yasamaniz bir sebep degil sonuc anladigim kadariylaailem avrupa yakasında, biz ise anadolu yakasında oturuyor ve çalışıyoruz. çocuğuma bakacak kimse olmaması sebebiyle, 7-8 aylığına böyle bir yol denedik. zaten yakında kreşe başlayacak. çocuğuma 15 aylığa kadar ben baktım. ücretsiz izin almıştım. ayrıca eşim bilhassa doğumdan sonra böyleydi. biz anneme geçtiğimizde değişmedi. zaten öyleydi. bu kadar net bir sonuç yazmış olmak için daha detaylı okumuş olmanız gerekirdi. yani eski yazılarımı da okumalıydınız. rahatı seçmişsin dediniz ya, ona biraz alındım. çünkü ben onu psikiyatriste, aile terapistine götürmek için çok uğraştım, kendim de psikoloğa gittim.. alıp karşıma konuştum, ailesine söyledim, çok çok uğraştım. kendimi de çok değiştirdim. ama asla rahat olanı seçmedim.. yine de teşekkür ederim yorumunuz için.
bunu demişsiniz ya! işte ben aslında eşimi artık sevdiğimden emin değilim. böyle bir canavar değildi sevdiğim adam. ben ola ki bir gün boşanırsam şunu da yapmadım dememeliyim. kafamı yastığa koyduğumda huzurlu olmalıyım. oğlum büyüyüp karşıma geldiğinde ''anne neden babama bir şans daha vermedin, beni babamsız büyüttün'' diyebildiğinde oğlum ben elimden gelenin en fazlasını yaptım ama olmadı diyebilmeliyim. zaten çocuğum oılmasaydı bu kadar asla dayanmazdım.bir erkeği sevme kapasitesinin ne kadar limitsiz olabileceğini
olanlar dün yaşandı. daha aramadı. ararsa da gelmeyeceğimi, sakin kalıp geleceğe yönelik düşünmek istediğimi söyleyeceğim. o benim döneceğimi düşünüyor. bense napa dedim ya, garanti görüyor.hiç bir şey olmamış gibi beni arayıp oğlumu sorma ihtimali çok yüksek. ama yuta yuta sinir hastası oldum ben.
Güzel kardeşim, limitsizin de elbet bir limiti vardır. Hani sınırsız internet alıp sonra adil kullanım kotasına takılıyoruz ya, o hesap. Erkekler internetin kotası hiç bitmeyecek sanıyorlar. Ben bazen erkeklerin "bakalım daha ne kadar ileri gidebileceğim?" diye kendilerini seven kadınları denediklerini düşünüyorum. Başka mantıklı bir açıklaması olamaz.bunu demişsiniz ya! işte ben aslında eşimi artık sevdiğimden emin değilim. böyle bir canavar değildi sevdiğim adam. ben ola ki bir gün boşanırsam şunu da yapmadım dememeliyim. kafamı yastığa koyduğumda huzurlu olmalıyım. oğlum büyüyüp karşıma geldiğinde ''anne neden babama bir şans daha vermedin, beni babamsız büyüttün'' diyebildiğinde oğlum ben elimden gelenin en fazlasını yaptım ama olmadı diyebilmeliyim. zaten çocuğum oılmasaydı bu kadar asla dayanmazdım.
Hic aradi mi esiniz sizi? Kac gündür annenizdesiniz?
Bi de haftaici annende kaliyomussun zaten o bunu normal karsilayip haftasonuna kadar aramayabilir bile belki. Anca haftasonu anlar donmiycegini
Daha önceki yazımı okuyanlar bilir. Özetliyorum. Eşimle problemlerim vardı. sürekli gerginlik sürekli sıkıntı ve tartışma ile 5 senem geçti. başlarda çok ta şiddetli olmayan tartışmalarımız oğlumun doğumuyla beraber dayanılmaz bir hal almıştı. eşim en yakınlarına ( annesi, babası, kardeşleri ve bana) sürekli ters davranıyordu. ama ailesi uzakta olduğu için onu ben çekiyordum. bugüne kadar hep idare ettim. alttan aldım, sustum, gerekiyorsa tartıştım, dualar ettim, ailesi ile paylaştım ama kimse elimden tutmadı. kendileri de azarlanmaktan korkup beni derdimle tek başıma bıraktı. yetmezmiş gibi nasihati oğullarına vereceklerine bana vermeye başladılar. ( yastık değişirmiş te kader değişmezmiş te.., ben de çok cevap veriyormuşum da, biraz idare etseymişim de, o sinirliymiş ve ben de uzatmamalı küskünlük yapmamalıymışım da..) ona o kadar şans verdim. ama hiç terk etmedim.. ayrılırım demedim. ve en büyük hatam buydu. ailem tartışmaların, kavgaların farkında ve benim arkamdalar. ama bunu eşime hiç yansıtmadım. bilhassa babam kendisinin yanındayken tartıştığımızda ses çıkarmadı. çünkü konuşursa bitirir. o bile sabretti. beni uyardı, bu böyle gitmez ne olacaksa olsun dedi ve ben engel oldum. çocuğum için dayandım..
oğlum 23 aylık ve ben çalışıyorum. gelir düzeyim iyi. üniversite eğitimim var. oğluma annem bakıyor. onların da durumu şükür iyi. istanbulda yaşıyorum. benim evim ile annemin evi uzak olduğu için bir süredir ben ve oğlum hafta içi annemde kalıyor, hafta sonu evimize dönüyoruz. zaten hafta içi uykusuz ve çalıştığım için yorgun olan ben, bir de hafta içi eve gidip gelmelerden oldukça yorgunum..bir de eve gelip huzursuzluk olunca iyice evlilikten soğudum. oğluma elimden geldiğince güler yüzle, tahammülle iyi bir anne olmaya çalışırken eşimin bu ters, agresif tavırlarından dolayı çektiğim sıkıntıları artık taşıyamaz hale geldim. yine bu Pazar günü oğluma kahvaltısını yaptırırken eşim bir sebep bulup sesini yükseltmeye başladı. ben de bana neden böyle davrandığını sordum. derken tartışma büyüdü de büyüdü. en sonunda bana hemen babamı aramamı, beni gelip bu evden alıp götürmesini istediğini söyledi. ben de bebeğimi almadan hiç bi yere gitmem dedim. o da çocuğu da al git dedi. ( buna hayret ettim çünkü oğluma çok ama çok düşkün.hatta tartışmaların çoğu bu sebepten çıkıyor. o düşünce, o ateşlenince, o yemek yerken tıkanınca vs. vs. ) ben de ‘’bir daha bu eve gelen en adidir’’ deyip toparlandım ve sırt çantamla oğlumu alıp kapıyı çarpıp çıktım. bir yandan oğlumu alabilmenin ve eşimin baskı ve eleştirilerinden kurtulmanın ferahlığı, bir yandan nasıl olur da bu hallere geldiğimizin üzüntüsü ile başımda esen fırtınalara esir, yollarda savruldum. kime ne diyeceğim, şimdi ne yapacağım, aileme en kolay nasıl anlatabileceğim gibi sorular beynimde gidip gidip geliyordu. saat 11:30 gibiydi. oğlumu bir parka götürüp 3-4 saat kadar doya sıya oynamasını sağladım. bir gölgede oturdum. kuzumun gülen yüzünden enerji topladım. neyse bi şekilde annemlere gittim. ama anlatamadım. annem daha iki gün önce panik atak olduğunu düşündüğümüz bir atak geçirdi. babam desen sinirli bi adam.. anlatamadım. bu cumaya kadar zaten annemlerde kalacağımız için muhtemelen söyleyip söylememekte tereddüt edeceğim. sırtımdaki kamburla, kimseyle paylaşamamanın verdiği ağırlıkla artık yol alamıyorum. çok ama çok yoruldum. tek istediğim huzurdu, onu da bana çok gördüler…
Daha önceki yazımı okuyanlar bilir. Özetliyorum. Eşimle problemlerim vardı. sürekli gerginlik sürekli sıkıntı ve tartışma ile 5 senem geçti. başlarda çok ta şiddetli olmayan tartışmalarımız oğlumun doğumuyla beraber dayanılmaz bir hal almıştı. eşim en yakınlarına ( annesi, babası, kardeşleri ve bana) sürekli ters davranıyordu. ama ailesi uzakta olduğu için onu ben çekiyordum. bugüne kadar hep idare ettim. alttan aldım, sustum, gerekiyorsa tartıştım, dualar ettim, ailesi ile paylaştım ama kimse elimden tutmadı. kendileri de azarlanmaktan korkup beni derdimle tek başıma bıraktı. yetmezmiş gibi nasihati oğullarına vereceklerine bana vermeye başladılar. ( yastık değişirmiş te kader değişmezmiş te.., ben de çok cevap veriyormuşum da, biraz idare etseymişim de, o sinirliymiş ve ben de uzatmamalı küskünlük yapmamalıymışım da..) ona o kadar şans verdim. ama hiç terk etmedim.. ayrılırım demedim. ve en büyük hatam buydu. ailem tartışmaların, kavgaların farkında ve benim arkamdalar. ama bunu eşime hiç yansıtmadım. bilhassa babam kendisinin yanındayken tartıştığımızda ses çıkarmadı. çünkü konuşursa bitirir. o bile sabretti. beni uyardı, bu böyle gitmez ne olacaksa olsun dedi ve ben engel oldum. çocuğum için dayandım..
oğlum 23 aylık ve ben çalışıyorum. gelir düzeyim iyi. üniversite eğitimim var. oğluma annem bakıyor. onların da durumu şükür iyi. istanbulda yaşıyorum. benim evim ile annemin evi uzak olduğu için bir süredir ben ve oğlum hafta içi annemde kalıyor, hafta sonu evimize dönüyoruz. zaten hafta içi uykusuz ve çalıştığım için yorgun olan ben, bir de hafta içi eve gidip gelmelerden oldukça yorgunum..bir de eve gelip huzursuzluk olunca iyice evlilikten soğudum. oğluma elimden geldiğince güler yüzle, tahammülle iyi bir anne olmaya çalışırken eşimin bu ters, agresif tavırlarından dolayı çektiğim sıkıntıları artık taşıyamaz hale geldim. yine bu Pazar günü oğluma kahvaltısını yaptırırken eşim bir sebep bulup sesini yükseltmeye başladı. ben de bana neden böyle davrandığını sordum. derken tartışma büyüdü de büyüdü. en sonunda bana hemen babamı aramamı, beni gelip bu evden alıp götürmesini istediğini söyledi. ben de bebeğimi almadan hiç bi yere gitmem dedim. o da çocuğu da al git dedi. ( buna hayret ettim çünkü oğluma çok ama çok düşkün.hatta tartışmaların çoğu bu sebepten çıkıyor. o düşünce, o ateşlenince, o yemek yerken tıkanınca vs. vs. ) ben de ‘’bir daha bu eve gelen en adidir’’ deyip toparlandım ve sırt çantamla oğlumu alıp kapıyı çarpıp çıktım. bir yandan oğlumu alabilmenin ve eşimin baskı ve eleştirilerinden kurtulmanın ferahlığı, bir yandan nasıl olur da bu hallere geldiğimizin üzüntüsü ile başımda esen fırtınalara esir, yollarda savruldum. kime ne diyeceğim, şimdi ne yapacağım, aileme en kolay nasıl anlatabileceğim gibi sorular beynimde gidip gidip geliyordu. saat 11:30 gibiydi. oğlumu bir parka götürüp 3-4 saat kadar doya sıya oynamasını sağladım. bir gölgede oturdum. kuzumun gülen yüzünden enerji topladım. neyse bi şekilde annemlere gittim. ama anlatamadım. annem daha iki gün önce panik atak olduğunu düşündüğümüz bir atak geçirdi. babam desen sinirli bi adam.. anlatamadım. bu cumaya kadar zaten annemlerde kalacağımız için muhtemelen söyleyip söylememekte tereddüt edeceğim. sırtımdaki kamburla, kimseyle paylaşamamanın verdiği ağırlıkla artık yol alamıyorum. çok ama çok yoruldum. tek istediğim huzurdu, onu da bana çok gördüler…