Sizi en çok zora sokan kişilik özelliğiniz, mükemmelliyetçi olmanız ve olayları şahsi algılamanız. Sinirlerinizin yıpranmış olması o kadar doğal ki.
Mükemmellik yoktur, mükemmellik algısı vardır. Yani dışarıya ve kendi içimize yansıttığımız bir tür illüzyon. Kendinize bir illüzyona neden ihtiyacınız olduğunu sormalısınız. Mükemmel olmak sizi ne daha mutlu, ne daha sevilesi yapmayacak.
Mutluluğun formülü hayatı gelişine göre yaşayabilme kabiliyetidir.
Yalan konusu ilginç geldi çünkü tipik çıkarcı yalancilarin özelliğini gösteriyor olsaydı hem yalana devam eder, hemde kişiliğinin daha seviyesiz yönleriyle er yada geç muhatap olurdunuz. Bilakis eşiniz değerleri olan bir insan. Evet pasif, ancak kişiliksiz değil. İlk defa küfretti dediğiniz anda bile küfürün muhatabı siz değilsiniz farkettiniz mi? Kendi eyleminden bahsediyor.
Yalan hikayesi nasıl gelişti bilmediğim için bildiğim kadariyla yorum ve tahmin yapacağım. Kendini olduğundan değerli sunmuş size. Çünkü sizi değerli bulmuş ve muhtemelen sizinle kendi değerinide arttırmak istemiş. Sizde onunla bir değer eklemek istediniz hayatınıza. Fakat hala etkisi devam eden bir hayalkırıklığı oldu. Evlenmeye mecbur hissetmesi bana pek olası gelmedi, insanlar ömür boyu mahcup hissedecekleri ortamdan kaçma eğilimindedir daha çok. Yine de birebir gören sizsiniz ben afaki konuşuyorum.
Kıyas potansiyelin düşmanıdır. Sevgiyi sosyal medyadan dile getirmek sizden daha çok sevdiklerinin, sevildiklerinin kanıtı olmadığı gibi, eşinizin bunu yapmaması da sizi sevmediğinin kanıtı olamaz. Ölçüleriniz doğru olmadiğından şüpheye düşmeniz de normal. Kalkı ki medyadan dile getirilen sevgiler bana samimi gelmemiştir. Gerçek sevginin şahitlere ihtiyacı yoktur.
Eşiniz sizi onun sizi sevmesini beklediğinizden farklı bir şekilde seviyor. Ama seviyor. Aslında onun erkekliğini, pasifliğini ve tepkisizliğini dile getirerek canını yakıyorsunuz. Ona misilleme hakki vermiş oluyorsunuz.Oda canınızı yakmayi seçip (veya sadece dürüst olup) sizi sevmediğini, beğenmediğini vs. söyleyebilecekken sizi sevdiğini söylüyor. Boşanmalar, insanların kişiliğine dil uzatilan tartışmalar bir insanı gerçekten tanımak için önemli veriler içerir. Hani maskesi düştü deriz ya.
Ben belli bir yapımız ve karakterimiz olduğunu, ve temas ettiğimiz insanların o yapıyla ilintili olduğuna inanıyorum. Tesadüf yoktur tevafuk vardır. Kader bir kısmı seçilebilen ve bir kısmı seçilemeyenlerden oluşan muazzam bir ağ. Hayat döngüsü içinde ulaşmamız gereken bir olgunluk seviyesi var ve etrafımızdakiler hassas noktalarımızı uyararak bizi daha olgun olmaya zorluyorlar. Herkesin kendine has bir tekamül hikayesi var. Ve hikayenin yan kahramanları. Bu kahramanın ismi Ahmet olmasaydı, Ayşe olacaktı. Veya Mehmet olacaktı.
Aklinizın ve kalbinizin karmakarışık olduğunu anlayabiliyorum ve size iyi gelecek olan kararı vermekte kolaylıklar diliyorum.
Yalan hikayesi şöyle gelişti. Okulunu bitirip döndükten sonra annesi kanser tedavisi görmeye başlamış. Yani okulunu bitirmemiş ama herkes bitirip döndüğünü sanıyor. Hem kur arttığı için tekrar para yatırmak maddi olarak zor, hem de annesinin tedavi süreci başlayınca okulu bitiremediğini kimseye söyleyemiyor. Yani bana anlattığı bu.
Biz tanıştığımızda instagram profilinde elektrik elektronik mühendisi yazıyordu ve okuldan fotoğrafları vardı. Bir de bir mühendislik şirketinde çalıştığını söylemişti. Meğer o süreçte akrabalarının gıda üzerine satış yaptığı bir yerde geçici olarak çalışıyormuş. Çünkü askere gidecekti tanıştığımızda.
Yaş farkımızın da 2 olduğunu söyledi. Ben inanmamıştım kimliğini göster o zaman demiştim espiriyle. Kimliğine şop yaprak 2 yaş büyük yazmış doğum tarihini. Ama hala bir şüphem vardı. Aynı liseden mezunduk ama onu hiç hatırlamıyordum. 2 alt sınıfımda olsa sanki bir aşınalık olurdu falan diye ben bu işi çok irdeledim. Bir de takıntılı da bir insanım zaten. Kimliğini yüz yüzeyken de göster diye üsteledim. Her buluştuğumuzda soruyordum bahaneler uyduruyordu. En son askere gitmeden bir hafta önce il dışına arkadaşının düğününe gitti. Döndükten sonra tekrar sordum, nikah şahidiydim kimliğimi vermiştim orda unuttum dedi. Askere gideceksin nasıl olacak dedim kargo ile gönderecekler dedi. Askere gitmeden önce son gün yine buluştuk ısrar ettim dedi ki kargo gelmedi. Zaten tüm belgelerim tam kimlik olmadan da girebiliyormuşum sorun yokmuş dedi. Ama gitmeden önceki o son haftalarda bana çok soğuk davranmaya başlamıştı. Ben de zaten görüşmeye başlayalı 2 ay oldu çok güçlü bir bağ da yok henüz diye görüşmeyi bırakmak istemiştim. Bana askerlik psikolojisi, dönünce her şey değişecek gibi şeyler söylemişti. Ancak gittikten sonra da telefonda soğuk davranmaya devam ediyordu. Bir akşam dedi ki ben sana yaşımı yalan söyledim. Ben aslında senden 4 yaş küçüğüm dedi. Hiçbir şey söylemedim, ilk defa büyük tepkiler vermedim. Orada bitirdim ilişkiyi telefonda.
Döndükten sonra peşimi bırakmadı, bir şekilde bana ulaşıyordu beni çok sevdiğine ikna ediyordu. Yaşı problem ediyordum onunla ilgili açıklamalar yapıp ikna etmeye çalışıyordu beni. Sonra yeniden başladık. Bir yıl görüştük ama o süreçte de ketum ve soğuk bir insandı. İş arayışı başlamıştı. Bu sefer de işsizlik psikolojisi diye yine anormal tavırları oluyordu. Bir ayrılıp bir barışıyorduk. Öyle böyle askerden döndükten bir yıl sonra artık ailene benden bahset falan demeye başlamıştı. Derken iş buldu ben de aileme bahsettim sonrasında aileler tanıştı araya pandemi girdi derken bir yıl sonra resmî nikah oldu sonra da düğün olacaktı. Henüz ailemle yaşarken okulunu bitmediğini öğrendim. Daha doğrusu denklik almadığını söyledi bana. Bir sınava girmem gerekiyordu kafamı toparlayamadım ama düğünden sonra halledicem dedi.
Düğün olduktan sonra bir gün yine içime doğdu sanki. Okulla ilgili bir tuhaflık var ama söylemiyorsun bence dedim. Nedense problem sadece denklik değil gibi dedim. Ağlamaya başladı. İtiraf etti bitiremediğini. Lütfen daha fazla bir şey sorma oradaki yaşadığım süreci hiç hatırlamak istemiyorum dedi. Çok parasızlık yaşamış, üstelik hep zengin çocuklarıyla bir arada olduğu için bunun zorluklarını da yaşamış. Ailesinin gönderdiği dışında para da isteyememiş. Son sene alttan dersleri de kalınca bırakıp dönmüş. Bana anlattığı bu. Bosna’da okumuş bu arada. Bir gün durumum düzelince ben de okulumu bitirip diplomamı almayı çok istiyorum demişti.
Şimdi evliliğimizin üzerinden 3 sene geçtikten sonra, öncesinde de 2 senelik birlikteliği dahil edersem 5 seneyi geçti hayatıma gireli. Her şeyi gözden geçirip parçaları birleştirdiğimde düşündüğüm iki ihtimal var, birincisi şu
En başta hayatıma girerken niyeti benimle evlenmek değildi. Niyeti evlenmek olan biri yaşı ve mesleğiyle ilgili bu kadar büyük yalanlar söyleyemezdi çünkü eninde sonunda ortaya çıkacağı aşikar. Çevresindeki herkes işsiz olduğunu bildiği için özgüveni yerlerdeydi ama ben çevresinden biri değildim. Bana kendini farklı tanıtarak iyi hissetmeye çalışıyordu. Askere gidene kadar kafasını dağıtıp sonrasında unutup gidecekti.
İkinci ihtimal ise Hem annesinin rahatsızlığı, hem okulunu bitirmemiş olması, hem işsizlik bir sürü problemi vardı. Ailesiyle sıkı bağları yoktu. Küçük kardeşi de lise mezunuydu ama hep çalışıp parasını kazanıyordu ailede göz bebeğiydi. Eşim hep kıyaslanıyordu ve ailenin okumuş ama işsiz evladıydı. O ortamdan kurtulup kendi hayatını kurmak istiyordu. Bana gerçekleri söylerse kendisiyle evlenmeyeceğimi düşünüyordu. Böyle bir yalanla hayatıma girdi. Ama böyle olsaydı bana çok güçlü bir sevgiyle bağlı olurdu ben o güçlü bağı hiç hissedemedim eşimde. Bu nedenle artık bana ilk ihtimal daha güçlü geliyor.
Evlenmek niyetinde değildi ama ben de ona bir şeyler hissedince belki vicdan yaptı. Düşünce her şey formaliteydi sanki. Bir şeyler hep benim heveslerime göre oluyordu. Kendisini en ufak bir heyecanı yoktu.
Şu an ise boşanma aşamasındayız ve bu hafta içi arkadaşlarıyla maça gitmeyi planlıyor. Bir de telefonundan internet geçmişine baktım boşanmayla bir şey aratmış mı diye. Arattığı şeylere güler misiniz ağlar mısınız? Gönül dağı dizisinin oyuncularına bakmış. Ama sadece kadın oyuncularına. Sonradan dahil olan birkaç kadın oyuncuyu aratmış. Tabi burdan bir şey çıkardığımdan değil ama ne bileyim ben boşanmayla ilgili bir sürü şey okuyorum nasıl olur, süreçte nasıl davranmalıyız, sonrasında bizi neler bekler, çocuğa nasıl davranmalıyız falan. Onun umrunda bile değil.
Üstelik düşman değiliz son günlerimizi güzel geçirelim demişti ama birkaç gündür yüzü asık, iletişim bile kurmuyor. Yine çoook uzattım ama durum bu.