Sona geldik galiba

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Biraz abartmış olabilir misiniz? Ailemin bir şeyden çekindiği yok. Aynı apartmanda oturmayan abime de gitmezler mesela. Bu ailemin tutumu, kendi düşünceleri. Çalışan insanaların evine gidip de rahatsız etmeye gerek yok diye düşünüyorlar. Ayrıca ev annemin babamın değil diğer abimin. Abim de zaten yurt dışında yaşıyor. Annemle babamlık bir durum yok. Kaldı ki gün içerisinde ben oğlumla gidip annemlerde vakit geçiriyorum bizi görüyorlar. Eşimi görüp ne yapsınlar. Ve vardiyalı çalıştığı için de zile basmıyor olmaları normal bence çok insani bir davranış. Biz onlara zile basmayın demiyoruz ki. Babam ben yıllarca vardiyalı çalıştım uykusuzluğu bilirim der ve zile basmak istemez.

Yani her dk birlikte olup birbirimizin evinden çıkmasaydık bu sefer de eşini bıktırmışsınız sürekli iç içe yaşıyorsunuz diye yorum yapılacaktı muhtemelen.

Eşime gelince onun da buradaki yaklaşıma karşılık herhangi bir şımarıklığı ya da saygısızlığı yok. Zor zamanımızda bize destek oldular, şimdi durumumuz düzeldi diye yılbaşında kiraya zam planladık. Ki bizden kira bile almak istemedikleri halde kira ödüyoruz, zam yapmayın dedikleri halde zam yapıyoruz.

Eşim benim aileme de çok değer veriyor saygıda kusur etmiyor. Hatta eşime şunu sormuştum. Hiçbir zaman aile olamadık diyorsun ama diğer kardeşlerin neden anne babana senin kadar mesafeli değiller demiştim. O da demişti ki, çünkü onlar henüz gerçek sevgiyi görmediler. Ben sevgi saygıyı sizin ailede gördüm, ben de onları çok sevdim ve bu aile ortamını görünce kendi ailemle hiç aile olamadığımızı anladım demişti. Dolayısıyla benim ailemi de el üstünde tutar.

Kendi ailesine yönelme gibi bir durumu yok çünkü boşanınca dahi yanlarına gitmeyi düşünmüyor. Yalnız yaşayan bir arkadaşının yanına gitmeyi düşünüyor ilk etapta. Sonra biraz eşya alınca 1+1 ev düşünüyor iş yerine yakın bir yerde. Çünkü şimdilik evi bozmayacağız ve evdeki eşyaları almayacak. Ailesine çok bayılsa direkt onların yanına giderdi herhalde. Değer görmediğinin kendisi de farkında olmalı ki böyle bir planı yok. Problem en başında da söylediğim gibi bu kadar bağları olmadığı halde olaylara tepki veremiyor olmasıydı. Aileci olsa anlardım ama değil.
Onun ailesiyle sizinkiler arasında dağlar kadar fark var, sizinkiler had hudut bilen insanlar, hayatında görmediği bir şey bu eşinizin. Garipsemiş görünüyor baya.

Siz çok erken konuşuyorsunuz, daha dün 1 bugün 2. Önünüzde uzun bir yol var, boşanma baya baya bir travmadır, yapmaz dediklerimiz gözümüzün önünde neler yapıyor o psikolojiyle. Ben eşinizi görmedim, illa bunu yapar diyemem, ama siz de o kadar emin olmayın, en azından bu süreçte.
 
Ailesiyle bağları kopuk olan insanlar ne yaparlarsa yapsınlar mutsuz olurlar gibi geliyor bana. Eşim de aile bağlarına çok önem veren biri ama ailesi maalesef öyle değil. Ben bunun biraz da eşimden kaynaklandığını düşünüyordum. Yani eşim aşırı derecede mesafeli davranıyordu. Belki biraz mesafeyi aşabilirse ailesiyle arasındaki durumu çözerse daha mutlu olur sandım. Bir de takıntılı bir insan olduğum için benim yüzümden mi mesafeli davranıyor diye kendimi de suçlu hissediyordum. Eşim samimi olsun çocuğu da alıp götürsün ama beni rahat bıraksınlar istiyordum.

Sonra eşim ailesiyle gidip sorunlarını konuştu ve gördüm ki onların hiç umrunda bile değil. Eşime karşı bir adım bile atmadılar. O zaman ben de ne kadar yanlış yaptığımı anladım.
Sizin eşinizle barış ihtimaliniz var aslında. Siz hiç bağ kurmasaniz( bayram seyran dahil), eşiniz isteği zaman gitse sorun çözülür. Çünkü adam ailesini savunmuyor. Aileci olsa hiç düşünmeden bosayin derdim. Cocuga gelince ben torunumu göremiyorum yalanına inanmıyorum. İsteyen görür, yani babasının sürekli götürmesine gerek yok.
 
Sizin eşinizle barış ihtimaliniz var aslında. Siz hiç bağ kurmasaniz( bayram seyran dahil), eşiniz isteği zaman gitse sorun çözülür. Çünkü adam ailesini savunmuyor. Aileci olsa hiç düşünmeden bosayin derdim. Cocuga gelince ben torunumu göremiyorum yalanına inanmıyorum. İsteyen görür, yani babasının sürekli götürmesine gerek yok.

Evet mesela oğluma haftada iki gün kv bakıyor. Ben sabah çıkıyorum akşam 7 de geliyorum. İstese kp ben yokken bile gelip görebilir. Ben varken de gelebilir, evime gelen kimseye yüz çevirmedim. Geldikleri zamanlar da olmuştur saygıda kusur etmedim. Sadece kp beni insan yerine koymadığı için evlerine gitmeyi bıraktım.

Dolandırıcı amcayla bu olanlardan önce aramız kötü değilken de hiç gelmezdi. Bir tek en küçük amca gelip görüyor. Doğum gününde gelen de oydu. Demek ki isteyen gelip görebiliyor.

Beni tam olarak rahatsız eden ailesi de değil aslında. Evet hiçbirini günahım kadar sevmiyorum ama eşim bir duruşa sahip olsa ailesini çok da takmam. Benim sorunum eşimle. Başından beri olan her şey büyüdü büyüdü, şu an minicik şey bile beni delirtiyor.

Barışmaya gelince henüz evden ayrılmadı ve aramız bozuk değil. Boşanacak iki insan gibi değiliz şu an. Son günlerimizi güzel geçirelim çocuk da mutsuz olmasın, düşman gibi ayrılmayalım dedi. Şu an hiçbir şey yokmuş gibi davranıyoruz. Ama ben artık bir şey olsun istiyorum. Bu boşanmaysa boşanma artık. Çünkü eşim o kadar tepkisiz, umursamaz, hiçbir şey yapmayan bir insan ki. O böyle duvar gibi oldukça ben hep saçmaladım ve haklıyken haksız duruma düştüm. Burada linç yeme sebebim de buydu zaten. Sağlıklı kararlar veremedim, pireyi deve yaptım ama beni bu noktaya da eşim getirdi. Aynı şekilde kalacaksa ben artık tahammül edemiyorum. Eşim eğer bana boşanmayalım dese bu defa değişmek zorunda olduğunun farkında. Tepkisizlik artık yaşam biçimi olduğu için böyle bir şey diyeceğini sanmıyorum artık.
 
Evet mesela oğluma haftada iki gün kv bakıyor. Ben sabah çıkıyorum akşam 7 de geliyorum. İstese kp ben yokken bile gelip görebilir. Ben varken de gelebilir, evime gelen kimseye yüz çevirmedim. Geldikleri zamanlar da olmuştur saygıda kusur etmedim. Sadece kp beni insan yerine koymadığı için evlerine gitmeyi bıraktım.

Dolandırıcı amcayla bu olanlardan önce aramız kötü değilken de hiç gelmezdi. Bir tek en küçük amca gelip görüyor. Doğum gününde gelen de oydu. Demek ki isteyen gelip görebiliyor.

Beni tam olarak rahatsız eden ailesi de değil aslında. Evet hiçbirini günahım kadar sevmiyorum ama eşim bir duruşa sahip olsa ailesini çok da takmam. Benim sorunum eşimle. Başından beri olan her şey büyüdü büyüdü, şu an minicik şey bile beni delirtiyor.

Barışmaya gelince henüz evden ayrılmadı ve aramız bozuk değil. Boşanacak iki insan gibi değiliz şu an. Son günlerimizi güzel geçirelim çocuk da mutsuz olmasın, düşman gibi ayrılmayalım dedi. Şu an hiçbir şey yokmuş gibi davranıyoruz. Ama ben artık bir şey olsun istiyorum. Bu boşanmaysa boşanma artık. Çünkü eşim o kadar tepkisiz, umursamaz, hiçbir şey yapmayan bir insan ki. O böyle duvar gibi oldukça ben hep saçmaladım ve haklıyken haksız duruma düştüm. Burada linç yeme sebebim de buydu zaten. Sağlıklı kararlar veremedim, pireyi deve yaptım ama beni bu noktaya da eşim getirdi. Aynı şekilde kalacaksa ben artık tahammül edemiyorum. Eşim eğer bana boşanmayalım dese bu defa değişmek zorunda olduğunun farkında. Tepkisizlik artık yaşam biçimi olduğu için böyle bir şey diyeceğini sanmıyorum artık.
Bir kere kv sizde olmamalıydı. Seti siz de cekememissiniz. Yarım yamalak kalmış. Eşiniz kendi ailesini savunmuyor, eleştiriyor, hatta siz söylediniz çok mesafeli davranıyor. Ek olarak ne yapsaydı?
 
Bir kere kv sizde olmamalıydı. Seti siz de cekememissiniz. Yarım yamalak kalmış. Eşiniz kendi ailesini savunmuyor, eleştiriyor, hatta siz söylediniz çok mesafeli davranıyor. Ek olarak ne yapsaydı?

Mesafeli bir şekilde gelip gitmeleri beni rahatsız etmezdi zaten. Bu sene oğlum kreşe gidecekti. Anlaşma bile yapmıştık. Kv ben seve seve bakarım göndermeyin diyince o dönemde bir de bu dükkan olayları yeni olmuştu. Ben de dedim ki kreşe para vereceğime gelsin baksın bundan sonra ben de onları böyle kullanacağım. Haftada iki gün gelip oğluma bakıyor ve evi dip köşe temizliyor. Önceden olsa kv evime gelecek diye her yeri temizler toplar her şeye dikkat ederdim. Şimdi umrumda bile değil ve gelip burada iş yapmasından zevk alıyorum. Merhamet duygumu kaybettirdiler bana.

Kv de ne kadar mesafeli olduğumun farkında. Oğlum dışında hiçbir şekilde iletişim kurmuyorum. Mesela bugün buradaydı, şimdi çarşamba gününe kadar gelmeyecek ve o süreçte beni arasa bile telefonu açmıyorum. Mesela ders saatlerim değişse eşime söylüyorum o arıyor. O kadar itici davranıyorum ki. Buna rağmen kızım da kızım, aman sen yorulma aman şu bu. Ya çok iyi rol yapıyor ya da çok saf bilemiyorum. Artık umrumda da değil. Ben de kendi çıkarlarımı düşünüyorum onlar gibi.
 
Mesafeli bir şekilde gelip gitmeleri beni rahatsız etmezdi zaten. Bu sene oğlum kreşe gidecekti. Anlaşma bile yapmıştık. Kv ben seve seve bakarım göndermeyin diyince o dönemde bir de bu dükkan olayları yeni olmuştu. Ben de dedim ki kreşe para vereceğime gelsin baksın bundan sonra ben de onları böyle kullanacağım. Haftada iki gün gelip oğluma bakıyor ve evi dip köşe temizliyor. Önceden olsa kv evime gelecek diye her yeri temizler toplar her şeye dikkat ederdim. Şimdi umrumda bile değil ve gelip burada iş yapmasından zevk alıyorum. Merhamet duygumu kaybettirdiler bana.

Kv de ne kadar mesafeli olduğumun farkında. Oğlum dışında hiçbir şekilde iletişim kurmuyorum. Mesela bugün buradaydı, şimdi çarşamba gününe kadar gelmeyecek ve o süreçte beni arasa bile telefonu açmıyorum. Mesela ders saatlerim değişse eşime söylüyorum o arıyor. O kadar itici davranıyorum ki. Buna rağmen kızım da kızım, aman sen yorulma aman şu bu. Ya çok iyi rol yapıyor ya da çok saf bilemiyorum. Artık umrumda da değil. Ben de kendi çıkarlarımı düşünüyorum onlar gibi.
Çok güzel ama bunlar sizi fiziksel ve maddi rahatlatsa da psikolojik olarak yoruyor.Kvde de kendi dilinde özür diliyor aslında.
Asıl sorum siz eşinizden nasıl bir tavır bekliyorsunuz? Zaten adam iletisim kurmak istemiyormuş ki. Senin ailenden gördüm sevgiyi demiş. Sizin derdiniz eş ailesini terbiye etmek. Yapamazsınız. Mümkün değil.
 
Çok güzel ama bunlar sizi fiziksel ve maddi rahatlatsa da psikolojik olarak yoruyor.Kvde de kendi dilinde özür diliyor aslında.
Asıl sorum siz eşinizden nasıl bir tavır bekliyorsunuz? Zaten adam iletisim kurmak istemiyormuş ki. Senin ailenden gördüm sevgiyi demiş. Sizin derdiniz eş ailesini terbiye etmek. Yapamazsınız. Mümkün değil.

Ne istediğimi inanın ben de bilmiyorum artık. Bilinçli bir şekilde onları terbiye etmeye çalışmıyorum ama bilinç altında böyle bir şey var o nedenle bunları yapıyorsun derseniz bilemiyorum belki de öyledir. Bana sorun eşimmiş gibi geliyordu buraya bu konuyu açtıktan sonra artık eşimde de pek fazla problem göremiyorum. Demek ki sorun bendeymiş.
 
Ne istediğimi inanın ben de bilmiyorum artık. Bilinçli bir şekilde onları terbiye etmeye çalışmıyorum ama bilinç altında böyle bir şey var o nedenle bunları yapıyorsun derseniz bilemiyorum belki de öyledir. Bana sorun eşimmiş gibi geliyordu buraya bu konuyu açtıktan sonra artık eşimde de pek fazla problem göremiyorum. Demek ki sorun bendeymiş.

Tek sorunun sizde olmadığını düşünüyorum ben. Eşiniz size yalan söylemiş. Başka konularda da söyledi mi?
Yanınızda dik duruş gösterebilen, hakkını ve hakkınızı savunabilen birini istemekte gayet haklısınız.

Buraya açtığınız konularda çok eleştiri alıyorsunuz. Temelde haklı olduğunuz konularda bile eklediğiniz detaylardan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Hem değerlendirme şekliniz hem tepki şekliniz duygusal olduğundan bu sizi zayıf duruma düşürüyor.

Sizin henüz bekarken yazdığınız söz öncesi tanışma konunuz vardı. Onu okurkende aynı hisse kapılmıştım. Büyük olayların yanında ufak tefek şeyler de çok büyüyor gözünüzde. Ve bu odağınızı kaybetmenize sebep oluyor.

İlışkilerin en çok tıkandığı nokta sorun çözme kabiliyetidir. Sorun illaki olacak, lakin doğru yöntemle ya daha az sorun haline gelir. Ya da sorun olmaktan çıkar.

Birbirinizi suçlamadan ciddi ciddi konuşun eşinizle. Değişemese de değişmek için çaba harcamaya niyeti var mı? Her iki durumda da onu olduğu gibi kabul etmeye sabrınız var mı? Şu saatten sonra konuşmak size hiçbir şey kaybettirmeyecek.
 
Evet mesela oğluma haftada iki gün kv bakıyor. Ben sabah çıkıyorum akşam 7 de geliyorum. İstese kp ben yokken bile gelip görebilir. Ben varken de gelebilir, evime gelen kimseye yüz çevirmedim. Geldikleri zamanlar da olmuştur saygıda kusur etmedim. Sadece kp beni insan yerine koymadığı için evlerine gitmeyi bıraktım.

Dolandırıcı amcayla bu olanlardan önce aramız kötü değilken de hiç gelmezdi. Bir tek en küçük amca gelip görüyor. Doğum gününde gelen de oydu. Demek ki isteyen gelip görebiliyor.

Beni tam olarak rahatsız eden ailesi de değil aslında. Evet hiçbirini günahım kadar sevmiyorum ama eşim bir duruşa sahip olsa ailesini çok da takmam. Benim sorunum eşimle. Başından beri olan her şey büyüdü büyüdü, şu an minicik şey bile beni delirtiyor.

Barışmaya gelince henüz evden ayrılmadı ve aramız bozuk değil. Boşanacak iki insan gibi değiliz şu an. Son günlerimizi güzel geçirelim çocuk da mutsuz olmasın, düşman gibi ayrılmayalım dedi. Şu an hiçbir şey yokmuş gibi davranıyoruz. Ama ben artık bir şey olsun istiyorum. Bu boşanmaysa boşanma artık. Çünkü eşim o kadar tepkisiz, umursamaz, hiçbir şey yapmayan bir insan ki. O böyle duvar gibi oldukça ben hep saçmaladım ve haklıyken haksız duruma düştüm. Burada linç yeme sebebim de buydu zaten. Sağlıklı kararlar veremedim, pireyi deve yaptım ama beni bu noktaya da eşim getirdi. Aynı şekilde kalacaksa ben artık tahammül edemiyorum. Eşim eğer bana boşanmayalım dese bu defa değişmek zorunda olduğunun farkında. Tepkisizlik artık yaşam biçimi olduğu için böyle bir şey diyeceğini sanmıyorum artık.
Seninde bir duruşun yok.
 
Tek sorunun sizde olmadığını düşünüyorum ben. Eşiniz size yalan söylemiş. Başka konularda da söyledi mi?
Yanınızda dik duruş gösterebilen, hakkını ve hakkınızı savunabilen birini istemekte gayet haklısınız.

Buraya açtığınız konularda çok eleştiri alıyorsunuz. Temelde haklı olduğunuz konularda bile eklediğiniz detaylardan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Hem değerlendirme şekliniz hem tepki şekliniz duygusal olduğundan bu sizi zayıf duruma düşürüyor.

Sizin henüz bekarken yazdığınız söz öncesi tanışma konunuz vardı. Onu okurkende aynı hisse kapılmıştım. Büyük olayların yanında ufak tefek şeyler de çok büyüyor gözünüzde. Ve bu odağınızı kaybetmenize sebep oluyor.

İlışkilerin en çok tıkandığı nokta sorun çözme kabiliyetidir. Sorun illaki olacak, lakin doğru yöntemle ya daha az sorun haline gelir. Ya da sorun olmaktan çıkar.

Birbirinizi suçlamadan ciddi ciddi konuşun eşinizle. Değişemese de değişmek için çaba harcamaya niyeti var mı? Her iki durumda da onu olduğu gibi kabul etmeye sabrınız var mı? Şu saatten sonra konuşmak size hiçbir şey kaybettirmeyecek.

Yapıcı yorumunuz için teşekkür ederim. Anlaşılmak güzel şey.

Yaşını ve mesleğini yalan söylemişti en başta. Bir daha herhangi bir yalanını yakalamadım.

Ben olaylara çok büyük tepkiler veriyorum çünkü o an herhangi bir olay benim gözümde dünyanın en büyük sorunu oluyor. Bunu nasıl yapar, bunu nasıl düşünemez diye kendimi dolduruyorum ve abartılı tepkiler veriyorum. Biraz zaman geçtikten sonra bunun ne kadar saçma ve yanlış olduğunu görüyorum ama iş işten geçmiş oluyor.

Eşimle ben o kadar çok konuştum ki. Hiçbir zaman konuşmaktan gocunan biri de olmadım. Ama şimdi geriye dönüp baktığımda hep ben konuşmuşum. Bir kere bile eşim gel bir konuşalım sen ne yapıyorsun dememiş. Ben boşanalım demişim tamam demiş. Boşanmayalım demişim tamam demiş. Bir kere de sen neden böylesin, dememiş ki bana. Biraz üzerine gidince de sen takıntılısın, sen hayatı sürekli kontrol etmeye çalışıyorsun diyerek beni destek almaya yönlendiriyor. Son zamanlarda da benim de psikolojim iyi değil benim de desteğe ihtiyacım var diyor. Tamam ama desteğe ihtiyacın varsa git al, evliliğini kurtarmak istiyorsan otur konuşalım de.

Evet yanlış davranışlar sergiledim ama bunları da zevk için yapmadım. Ya eşim beni bu noktaya getirdi ya da kişisel problemlerim olduğu için pireyi deve yaptım. Terapi almaya da başladım. Yani kendimden ben de memnun değilim ve çözüm yolu arıyorum. Buraya açtığım konularda da hep bunu aradım. Gerek linç yedim gerek sizinki gibi yapıcı yorumlar yapıldı. Ama ben art niyetli kötü bir insan değilim. Son zamanlarda evet kıskanç fesat birine dönüştüm. Kuzen eşini bile kıskanır hale geldim ama bu halim en çok beni rahatsız ediyor. Ben böyle bir insan değildim değişmeliyim diye sürekli kendimi telkin ediyorum.

Günlerdir burda yapılan yorumlar ışığında bir şeyleri sorguluyorum. Gerçek sorunu anlamaya çalışıyorum. Eşimin sevgisini hissedemediğim için mi böyleyim acaba diyorum. Yorumlarda okudukça dank etti eşim gerçekten de aileci biri değil. Bir kere bile hadi annemlere gidelim dememiştir. Beni herhangi bir şeye zorlamamıştır. Evet açık ve net tepki koyamaz ama mesela babası ben yokmuşum gibi sadece eşime çay içer misin diye sorduğunda eşim de bana dönüp, alindalin çay içer misin der. Ben ise orda babasına dönüp ben burda yalnız değilim neden aline de sormuyorsun şeklinde net tavır bekledim hep. Oysaki iki tarafı da dengede tutmaya çalıştı belki. Ama ben sürekli eşimin sevgisini bunlarla ölçmeye çalıştım. Sevseydi beni savunurdu, sevseydi ağlatmazdı diye kendimi doldurdum. Belki de haklıyım bilmiyorum. Benim suçum yok onlar beni üzdü ama eşim hala onları da kırmamak için çabalıyor diye içten içe bilendim sürekli.

Sonra hep başkalarıyla kıyasladım evliliğimi. İşte o bahsettiğim kuzen eşine instagramda hep güzel şeyler yazar, hep birlikte fotoğraflarını paylaşırdı, eşim bunu yapmıyor diye beni sevmediğini düşündüm. Ve evet başka biri bana bunu anlatsa sen ergen misin falan der dalga geçerdim herhalde. Oysaki o kuzene baktığımda eşim çok daha bana yardımcı olan, ev içerisinde her şeyi birlikte yaptığımız, bana saygı duyan, beni kısıtlamayan biriydi. Ama sevgide hep eksiklik hissettim. Diyorum ki acaba onu da ben mi büyüttüm kafamda. Seviyordu da ben mi kıyas yaptığım için emin olamadım. Ya da böyle hissediyorsam gerçekten bir eksiklik var mıydı?

Hiçbir zaman, aşkla dolu bir bakışını yakalamadım, formaliteler dışında güzel bir iltifat duymadım ondan. Evet özel günlerde çiçek yollar ama hep kalıplaşmış şeyler. Sanki herkes yapıyor diye yapılan şeylermiş gibi. Bilmiyorum son zamanlarda bunları çok fazla düşünüyorum.

Eşime sorsanız o da benzer şeylerden şikayet ediyor. Bir kere bile beni kapıda heyecanla karşılamıyorsun, sabah işe giderken uğurlanıyorsun, bana hiç aşkım, hayatım demiyorsun diyor. Belki karşılıklı olarak bir şeyleri tükettik bilemiyorum. Ama bir kadın güçlü bir sevgi hissederse eften püften şeyleri dert etmez gibi geliyor. Gerçekten bilemiyorum.
 
Benim ifadelerimde pek çok kişinin yazdıklarından çok farklı değil zannederim. Sadece gözlemlerimi dile getirmeye çalıştım.

Bir üye sizin kaynınızı ve belki müstakbel eltinizi, bir diğeri kuzen eşini kıskanıyor olabileceğinizden bahsettiğinde reddetmek yerine değerlendirmeye almıştınız bu yorumları. Hatalarınızı kabul etmeniz ve düzeltmeye gayret etmeniz önemli bence.

Uzun yıllar belli bir davranış kalıbının içinde kaldıktan sonra çıkmak kolay değil. Öğrenmekte çok fayda bulacağınız iki şey; Olayları şahsi algılamamak ve sakin kalabilmek.

Evlilik öncesi konunuzada dayanarak hep böyle olabileceğiniz lakin evliliğinizin bu yönünüzün açığa çıkmasını tetiklediği kanaatindeyim.

Büyük tepkiler veriyorsanız olayı önce içinizde muhakeme yapın, üzerinden bir iki gün geçirin ve sonra masaya yatırıp konuşun. Bazen konuşmaya bile gerek görmeden kendi kendine çözülebilir.

Bir insanin yaşı ve mesleği için yalan söylemesi çok itici bir durum. Başka yalan söylemeyişi ise ilginç geldi bana. Başkalarını da duyuyoruz böyle büyük yalanlarla evliliğe başlayan. Fakat devamı adamın kendi değersizliğini kadını değersizleştirerek, sindirerek örtmesiyle geliyor.

Mükemmeliyetçisiniz. İşlerin yolunda gimemesi dünyayı başınıza yıkıyor. Hayatı kontrol edemezsiniz, akışa bırakmayı ve yol düzülürken gelen aksaklıkları yolculuğun olağan bir parçası olarak görmeyi öğrenmelisiniz. O yüzden güneş beklerken yağmur yağdığı için hayata küsmeyin yazmıştım size.

Eşiniz ve kayınpederiniz arasındaki çay diyaloğu o kadar naif ki. Eşiniz gerçekten kibar ve saygılı bir insan. Babasının sizi görmezden gelmesini kendi yöntemleri ile bertaraf ediyor. Bunun size yeterli gelmemesini de bir yere kadar anlayabiliyorum, ancak benim ölçüm şu olurdu; Herkese karşı her konuda böyle anladığım kadarıyla. Sesini ve cesaretini yalnız size esirgiyor değil. Başta kendine yapıyor bu haksızlığı.

Kimseden sizi korumasını, savunmasını beklemeyin. Hayatın neresinde olursanız olun bunu evvela kendiniz için kendiniz yapacaksınız. Dile dökülmeyen beklentiler ilişkiyi çok yıpratır. Biz kadınlar bunu çok yapıyoruz.

Her ilişkinin dinamiği farklıdır. Size sosyal medyadan övgüler düzen, ancak evlilik sorumluluğu para getirmek noktasında tamamlanan, hiçbir şeye el atmayan biri ile yapabilir miydiniz bunu sorabilirsiniz kendinize.

Eşiniz hemen hiç bir duygusunu sizin kadar yoğun yaşamıyor, yaşıyorsa da dışarıya vurmuyor olabilir. Bu onun sizi sevmediği anlamına gelmez. Sevginin bir çok ölçüsü var. Ben sevgide davranış dilinin, lisan dili kadar kıymetli olduğunu düşünüyorum. İkisinin bir arada olması tabiki tercih meselesi. Kabul etmek gerek bu çoğunluğun özelliği değil.
 
Benim ifadelerimde pek çok kişinin yazdıklarından çok farklı değil zannederim. Sadece gözlemlerimi dile getirmeye çalıştım.

Bir üye sizin kaynınızı ve belki müstakbel eltinizi, bir diğeri kuzen eşini kıskanıyor olabileceğinizden bahsettiğinde reddetmek yerine değerlendirmeye almıştınız bu yorumları. Hatalarınızı kabul etmeniz ve düzeltmeye gayret etmeniz önemli bence.

Uzun yıllar belli bir davranış kalıbının içinde kaldıktan sonra çıkmak kolay değil. Öğrenmekte çok fayda bulacağınız iki şey; Olayları şahsi algılamamak ve sakin kalabilmek.

Evlilik öncesi konunuzada dayanarak hep böyle olabileceğiniz lakin evliliğinizin bu yönünüzün açığa çıkmasını tetiklediği kanaatindeyim.

Büyük tepkiler veriyorsanız olayı önce içinizde muhakeme yapın, üzerinden bir iki gün geçirin ve sonra masaya yatırıp konuşun. Bazen konuşmaya bile gerek görmeden kendi kendine çözülebilir.

Bir insanin yaşı ve mesleği için yalan söylemesi çok itici bir durum. Başka yalan söylemeyişi ise ilginç geldi bana. Başkalarını da duyuyoruz böyle büyük yalanlarla evliliğe başlayan. Fakat devamı adamın kendi değersizliğini kadını değersizleştirerek, sindirerek örtmesiyle geliyor.

Mükemmeliyetçisiniz. İşlerin yolunda gimemesi dünyayı başınıza yıkıyor. Hayatı kontrol edemezsiniz, akışa bırakmayı ve yol düzülürken gelen aksaklıkları yolculuğun olağan bir parçası olarak görmeyi öğrenmelisiniz. O yüzden güneş beklerken yağmur yağdığı için hayata küsmeyin yazmıştım size.

Eşiniz ve kayınpederiniz arasındaki çay diyaloğu o kadar naif ki. Eşiniz gerçekten kibar ve saygılı bir insan. Babasının sizi görmezden gelmesini kendi yöntemleri ile bertaraf ediyor. Bunun size yeterli gelmemesini de bir yere kadar anlayabiliyorum, ancak benim ölçüm şu olurdu; Herkese karşı her konuda böyle anladığım kadarıyla. Sesini ve cesaretini yalnız size esirgiyor değil. Başta kendine yapıyor bu haksızlığı.

Kimseden sizi korumasını, savunmasını beklemeyin. Hayatın neresinde olursanız olun bunu evvela kendiniz için kendiniz yapacaksınız. Dile dökülmeyen beklentiler ilişkiyi çok yıpratır. Biz kadınlar bunu çok yapıyoruz.

Her ilişkinin dinamiği farklıdır. Size sosyal medyadan övgüler düzen, ancak evlilik sorumluluğu para getirmek noktasında tamamlanan, hiçbir şeye el atmayan biri ile yapabilir miydiniz bunu sorabilirsiniz kendinize.

Eşiniz hemen hiç bir duygusunu sizin kadar yoğun yaşamıyor, yaşıyorsa da dışarıya vurmuyor olabilir. Bu onun sizi sevmediği anlamına gelmez. Sevginin bir çok ölçüsü var. Ben sevgide davranış dilinin, lisan dili kadar kıymetli olduğunu düşünüyorum. İkisinin bir arada olması tabiki tercih meselesi. Kabul etmek gerek bu çoğunluğun özelliği değil.


O kadar güzel ifade etmişsiniz ki, gün içerisinde birkaç kez girip okudum. Söylediğiniz her şeyde haklısınız. Sürekli hayatı kontrol etme isteğim, başkalarının hayatlarını kıskanmaya başlamam, bir şeyler istediğim gibi gitmediğinde aşırı tepkiler vermem, fevriliğim… hepsi artık beni çok yoruyor. Tüm bunlardan kurtulup bambaşka biri olmak istiyorum ama daha yolun çok başındayım.

Yalan konusuyla ilgili size ilginç gelen tam olarak nedir bilmiyorum ama eşim evlendikten sonra bambaşka bir insan oldu. Özetle, söylediği yalanlardan pişmanlık duyduğu için bunları unutturmaya çalışacak şekilde davrandı diyebilirim. Diyorum ya aslında davranışlarında pek bir problem yokmuş da son zamanlarda düşündüğüm, benim sevmiyor olması problemmiş benim için. Şu düşünce çok ağır basmaya başladı; bana yalanlar söyleyerek hayatıma girdiği için kendini benimle evlenmeye mecbur hissetti ve sonrasında da hep bu vicdan muhasebesinden dolayı iyi davranmaya çalıştı. Bırakıp gidemedi. Ancak sevgi eksikti. Benim hissettiğim bu.

Tabi sizin söyledikleriniz de çok mantıklı yani sevgiyi gösterebilme noktasında eksileri vardır belki ama ne bileyim insan hisseder bence. Yoğun bir duygu olsaydı hissederdim herhalde. Böyle şüpheye düşmezdim.

Belki o da benim davranışlarım nedeniyle çok yoruldu ve her şeyden bıktı. Yaşama sevincini kaybetti, olabilir. Ben de şu noktadayım. Keşke hiç karşıma çıkmamış olsaydı. Bunların hiçbiri yaşanmamış olsaydı. Şimdi her şey çok daha zor. Boşanmak zor, bazı şeylere alışmak zor.
 
Güncelleme: eşim dilekçeyi vermiş. 22 aralıkta boşanma davamız var.

Merhabalar herkese
Bugün linç yemeye değil de biraz desteğe ihtiyacım var.

Daha önceki konularımı hatırlarsınız. Eşimin ailesiyle ilgili problemlerim, kişisel problemlerim vs nedeniyle pek çok konu açtım buraya.

En son oğlumun doğum gününde olan şey son nokta oldu. Anlatmayacaktım ama sanırım biraz kafamı meşgul etmeye ihtiyacım var şu an.

Eşimle kimseyi çağırmadan kendi kendimize kutlayalım dedik. İkimiz de akşam 5 de evde oluyoruz. Oğlumun doğum saatine denk getirelim 17.55 de hem kutlayalım hem fotoğraf çekilir, hediyelerini veririz dedik. Sabah biz işteyken eşimin küçük kardeşi gelmiş. Bizi evde bulamayınca eşimi aramış. Akşam ne zaman geliyorsun ben yine uğrayacağım demiş. Eşim de 5 den sonra demiş. Buna biraz bozuldum çünkü ben annemle aynı apartmanda oturuyorum. Buna rağmen davet etmeyelim dedik diye onlara da gelin demedim. Hatta abim yurt dışından geldi ve doğum gününde ne yapacaksınız diye sordu evde kutlayacağız gün ışığında fotoğraf çekmek istiyorum dedim. Kimseyi dahil etmedim yani ama eşim kardeşine böyle bir şey söyleyememiş. Neyse dedim.

Akşam oldu biz plânladığımız gibi kutladık fotoğraf çekerken kardeşi aradı geldim kapıdayım dedi. Yanında bir akrabalarını da getirmiş. Oysaki daha oğlumla yalnız fotoğraf bile çekilmemiştik. Sadece onu çekmiştik henüz. Evimiz küçük hazırladığımız süs aynı odada iç içeyiz fotoğraf çekimine de devam edemedik haliyle hava da karardı ve benim evimin ışığı kötü olduğu için bir şeyler yine istediğim gibi gitmedi. Ama oğlumun günü diye hepsine neyse dedim neyse.

Sonra eşimin kardeşi oğluma hediyesini verdi falan oturduk pasta ikram ettim. Biraz zaman geçti cebinden bir miktar para çıkardı oğluma verdi. Senin olsun dedi. Sonra tedirgin bir şekilde bu parayı X abim gönderdi dedi. Yani bizi dolandıran diğer kardeş oğluma doğum günü diye para göndermiş. En son oğlumu bir sene önce falan görmüştür. Hiçbir iletişimimiz dahi yok. Dükkan meselesi dolandırma olayı da malum. İçimden dua ediyorum lütfen eşim bu parayı kabul etmesin diye. Maalesef eşim hiçbir tepki vermedi. Parayı oğlumun cebine koydu. Tabi ki delirdim. Yani karşı taraf zaten umursamıyor bizi. Bari sen bir tavır gösterebilseydin dedim. Ki kardeşi bile parayı verirken aşırı tedirgindi, o bile bir tepki bekledi herhalde dedim. Tartıştık biraz.

Bu arada anneme bahsetmiştim, eşimin ailesini davet etmediğim için sizi de edemiyorum abime ayıp olacak nasıl yapacağız diye. Annem de siz erken kutluyormuşsunuz zaten. Biz de geç vakitte pasta alıp sizi davet edelim dedi. Bizde de mum üflesin hediyesini verelim abine de ayıp olmamış olur dedi. Ki diğer abim de burada yaşıyor ve ben onları da davet etmediğim halde hediye almışlar bir şeyler hazırlamışlar annemlere gelmişler. Planımızı bilmedikleri için emrivaki yapmak istememişler en son eve giderken arayıp iki dakika annemlere getir kutlayalım diyeceklermiş. Böyle olunca akşam belli bir saatten sonra kardeşi gitti biz de yukarı çıktık. Doğum gününü sorunsuz atlattık.

Eve gelip yatınca konuyu tekrar açtım. Mesele para şu bu değil senin tavır göstermiyor olman dedim. Şimdi onların gözünde şöyle oldu. x, abisiyle görüşmediği halde yeğenin doğum gününe para gönderdi. Waaoow bunu ballandıra ballandıra şova dönüştürecekler sen de buna çanak tuttun dedim. Kavga ettik ve tabi ki ağlama krizim tuttu yine içeri gittim. Bir süre sonra sinirli bir şekilde geldi yeter artık ağlama sesine tahammülüm yok artık bu evden s…. Olup gitmek istiyorum falan dedi. Bu ilk küfürlü konuşması. Beni hayatından çıkarsaydın o zaman falan dedi. Karşımda put gibi duruyorsun kendini ifade bile etme gereği duymuyorsun dedim. Sen kimsin ki sana kendimi ifade edicem gibi bir şeyler söylüyordu bağırarak. Yüz ifadesi iğrenir gibiydi. Bu zamana kadar hiç böyle bir cümle kurmadı. Neyse o gece ben boşanmak istediğimi dile getirdim araya hafta sonu girdi.

Dün akşam kendimi ifade etmek için uzunca yazdım. Konuşunca ağlıyorum çünkü. Neden boşanmak istediğimi, pasifliğinin beni delirttiğini, tepkisiz kalışına tahammül edemediğimi söyledim. En büyük sebep ise artık beni sevdiğine inanmıyor olmam dedim. Uzun uzun her detayı yazdım. O da cevap olarak; asıl sevdiği için bunca şeye katlandığını, yoksa evliliğimizin katlanılır bir tarafı kalmadığını yazmış. Sevmeseydim boşanacak çok şey oldu ama bu en kolayıydı ben zoru seçip devam etmeye çalıştım vs demiş. Mutsuz olduğunu da eklemiş. O kavgada bazı şeyleri sinirle söylediğini yazmış. Sen bana her türlü hakaret ediyorsun ama ben bir kez sinirle bir şey söyledim diye bunu gerçek yüzüm kabul ettin yazmış.

Bu zamana kadar ben hep boşanmayı dile getirdim ama kendi kendime vazgeçtim. Eşim hiçbir zaman yapma boşanmayalım demedi. Şimdi düşününce o bana bir vaadde bulunmadı ki. Bu da aslında boşanmak istediği anlamına geliyordu belki. Beni durdurmadı hiçbir zaman. Demek ki boşanmak istiyordu. Bunun üzerine artık söyleyecek bir şey kalmadı zaten.

Bugün anlaşmalı boşanma için dilekçe doldurduk ve eşim başvuru yapmaya gitti.

Artık onun haline tavrına tahammül edemiyorum ama hayatımda olmayacağını bilmek bana kendimi çok kötü hissettiriyor. Çünkü ben onu maalesef her şeye rağmen seviyordum. Bundan sonrası nasıl devam edecek bilmiyorum. Henüz bu kararımdan aileme de bahsetmedim çünkü kimseye açıklama yapacak durumda değilim. Bencilce olabilir ama her şey olup bittikten sonra açıklayacağım. Çünkü bu zamana kadar aileme her şeyi çok olumlu yansıttım. Mükemmel bir evliliğim olduğunu sanıyorlar ve eşimi çok seviyorlar. Şimdi ne oldu da boşanıyorsun diyecekler.

Not: eşim aradı az önce. dilekçemizi kabul etmemişler. Protokol gibi olmuş, dilekçeyi ayrı yazın demişler. Yarın dilekçeyi de yazıp tekrar götürürüm dedi. 14.30 da işe gidecek çünkü.

Ben de oradan boş bir kağıda elle dilekçe yazmasını söyledim. Bizim hazırladığımızı da protokol olarak ekle dedim. Çünkü daha fazla uzamasına tahammülüm yok dedim.

Gerçekten bir karar vermişken artık olsun bitsin istiyorum. Ben birçok şeye belki katlanmaya devam edecektim. Asıl eşimin de boşanmak istediğini hissedince artık devam etmemek gerektiğini anladım.

Kendimi çok kötü hissediyorum. Keşke şu an oğlum yanımda olmasaydı. Yorganın altına girer tüm gün ağlardım.
Ben anlamadım
Abisi sizi dolandırdı
Bu yüzden mi boşanıyorsunuz
 
Ben de bunun tereddütünü yaşıyorum aslında. Açıkçası çocuk olmasa hiç tereddüt etmezdim ama acaba şu an böyle sebepler nedeniyle oğluma haksızlık ediyor muyum diye düşünüyorum. Ancak dilekçeyi verdik 22 aralıkta duruşmamız var.

Tuhaf olan şu ki dilekçe verdiğimiz günden beri eşimle daha iyi anlaşıyoruz. Daha hassas davranıyoruz. Son günleri güzel geçirmeye çalışıyoruz herhalde.
Bence bir kez daha dusunun, cift terapisine baslayin yine olmazsa bosanmayi tercih edin. Bireysel olarak terapi almanizda size cok iyi gelecektir eminim.
Bakin kimse mukemmel degil esinizle ilgili iyi ozelliklerine dair yazdiklarinizi okudum.
Olaylar karsisinda tepkileriniz cok dramatik isik olacakti fotograf cekilevekti vs gibi biraz akista yasamayi ogrenmenjz lazim hayat planladigimiz gibi gitmeyecek biraz anin tadini vikarin sizede yazik inanin,
Dolandirmis kardesi tamam haklisiniz ama bu kadar kin yine cok fazla geldi bana biraz ilahi adalete, akisina karmaya birakin rahatlayin.

Neden esinize karsi bu kadar beklenti icindesiniz onu sorgulayin . Babasi sadece esinize cay icer misin diye sormus oda donup size icip ivmeyeceginizi sormus ama siz hala neden babasina soyle boyle demedi diyorsunuz. Sizi memnun etmek cok zor gibi ? Bunlarla ilgili terapi aldiginizda cok daha mutlu bir insan olacaksiniz eminim
 
O kadar güzel ifade etmişsiniz ki, gün içerisinde birkaç kez girip okudum. Söylediğiniz her şeyde haklısınız. Sürekli hayatı kontrol etme isteğim, başkalarının hayatlarını kıskanmaya başlamam, bir şeyler istediğim gibi gitmediğinde aşırı tepkiler vermem, fevriliğim… hepsi artık beni çok yoruyor. Tüm bunlardan kurtulup bambaşka biri olmak istiyorum ama daha yolun çok başındayım.

Yalan konusuyla ilgili size ilginç gelen tam olarak nedir bilmiyorum ama eşim evlendikten sonra bambaşka bir insan oldu. Özetle, söylediği yalanlardan pişmanlık duyduğu için bunları unutturmaya çalışacak şekilde davrandı diyebilirim. Diyorum ya aslında davranışlarında pek bir problem yokmuş da son zamanlarda düşündüğüm, benim sevmiyor olması problemmiş benim için. Şu düşünce çok ağır basmaya başladı; bana yalanlar söyleyerek hayatıma girdiği için kendini benimle evlenmeye mecbur hissetti ve sonrasında da hep bu vicdan muhasebesinden dolayı iyi davranmaya çalıştı. Bırakıp gidemedi. Ancak sevgi eksikti. Benim hissettiğim bu.

Tabi sizin söyledikleriniz de çok mantıklı yani sevgiyi gösterebilme noktasında eksileri vardır belki ama ne bileyim insan hisseder bence. Yoğun bir duygu olsaydı hissederdim herhalde. Böyle şüpheye düşmezdim.

Belki o da benim davranışlarım nedeniyle çok yoruldu ve her şeyden bıktı. Yaşama sevincini kaybetti, olabilir. Ben de şu noktadayım. Keşke hiç karşıma çıkmamış olsaydı. Bunların hiçbiri yaşanmamış olsaydı. Şimdi her şey çok daha zor. Boşanmak zor, bazı şeylere alışmak zor.

Sizi en çok zora sokan kişilik özelliğiniz, mükemmelliyetçi olmanız ve olayları şahsi algılamanız. Sinirlerinizin yıpranmış olması o kadar doğal ki.

Mükemmellik yoktur, mükemmellik algısı vardır. Yani dışarıya ve kendi içimize yansıttığımız bir tür illüzyon. Kendinize bir illüzyona neden ihtiyacınız olduğunu sormalısınız. Mükemmel olmak sizi ne daha mutlu, ne daha sevilesi yapmayacak.

Mutluluğun formülü hayatı gelişine göre yaşayabilme kabiliyetidir.

Yalan konusu ilginç geldi çünkü tipik çıkarcı yalancilarin özelliğini gösteriyor olsaydı hem yalana devam eder, hemde kişiliğinin daha seviyesiz yönleriyle er yada geç muhatap olurdunuz. Bilakis eşiniz değerleri olan bir insan. Evet pasif, ancak kişiliksiz değil. İlk defa küfretti dediğiniz anda bile küfürün muhatabı siz değilsiniz farkettiniz mi? Kendi eyleminden bahsediyor.

Yalan hikayesi nasıl gelişti bilmediğim için bildiğim kadariyla yorum ve tahmin yapacağım. Kendini olduğundan değerli sunmuş size. Çünkü sizi değerli bulmuş ve muhtemelen sizinle kendi değerinide arttırmak istemiş. Sizde onunla bir değer eklemek istediniz hayatınıza. Fakat hala etkisi devam eden bir hayalkırıklığı oldu. Evlenmeye mecbur hissetmesi bana pek olası gelmedi, insanlar ömür boyu mahcup hissedecekleri ortamdan kaçma eğilimindedir daha çok. Yine de birebir gören sizsiniz ben afaki konuşuyorum.

Kıyas potansiyelin düşmanıdır. Sevgiyi sosyal medyadan dile getirmek sizden daha çok sevdiklerinin, sevildiklerinin kanıtı olmadığı gibi, eşinizin bunu yapmaması da sizi sevmediğinin kanıtı olamaz. Ölçüleriniz doğru olmadiğından şüpheye düşmeniz de normal. Kalkı ki medyadan dile getirilen sevgiler bana samimi gelmemiştir. Gerçek sevginin şahitlere ihtiyacı yoktur.

Eşiniz sizi onun sizi sevmesini beklediğinizden farklı bir şekilde seviyor. Ama seviyor. Aslında onun erkekliğini, pasifliğini ve tepkisizliğini dile getirerek canını yakıyorsunuz. Ona misilleme hakki vermiş oluyorsunuz.Oda canınızı yakmayi seçip (veya sadece dürüst olup) sizi sevmediğini, beğenmediğini vs. söyleyebilecekken sizi sevdiğini söylüyor. Boşanmalar, insanların kişiliğine dil uzatilan tartışmalar bir insanı gerçekten tanımak için önemli veriler içerir. Hani maskesi düştü deriz ya.

Ben belli bir yapımız ve karakterimiz olduğunu, ve temas ettiğimiz insanların o yapıyla ilintili olduğuna inanıyorum. Tesadüf yoktur tevafuk vardır. Kader bir kısmı seçilebilen ve bir kısmı seçilemeyenlerden oluşan muazzam bir ağ. Hayat döngüsü içinde ulaşmamız gereken bir olgunluk seviyesi var ve etrafımızdakiler hassas noktalarımızı uyararak bizi daha olgun olmaya zorluyorlar. Herkesin kendine has bir tekamül hikayesi var. Ve hikayenin yan kahramanları. Bu kahramanın ismi Ahmet olmasaydı, Ayşe olacaktı. Veya Mehmet olacaktı.

Aklinizın ve kalbinizin karmakarışık olduğunu anlayabiliyorum ve size iyi gelecek olan kararı vermekte kolaylıklar diliyorum.
 
Sizi en çok zora sokan kişilik özelliğiniz, mükemmelliyetçi olmanız ve olayları şahsi algılamanız. Sinirlerinizin yıpranmış olması o kadar doğal ki.

Mükemmellik yoktur, mükemmellik algısı vardır. Yani dışarıya ve kendi içimize yansıttığımız bir tür illüzyon. Kendinize bir illüzyona neden ihtiyacınız olduğunu sormalısınız. Mükemmel olmak sizi ne daha mutlu, ne daha sevilesi yapmayacak.

Mutluluğun formülü hayatı gelişine göre yaşayabilme kabiliyetidir.

Yalan konusu ilginç geldi çünkü tipik çıkarcı yalancilarin özelliğini gösteriyor olsaydı hem yalana devam eder, hemde kişiliğinin daha seviyesiz yönleriyle er yada geç muhatap olurdunuz. Bilakis eşiniz değerleri olan bir insan. Evet pasif, ancak kişiliksiz değil. İlk defa küfretti dediğiniz anda bile küfürün muhatabı siz değilsiniz farkettiniz mi? Kendi eyleminden bahsediyor.

Yalan hikayesi nasıl gelişti bilmediğim için bildiğim kadariyla yorum ve tahmin yapacağım. Kendini olduğundan değerli sunmuş size. Çünkü sizi değerli bulmuş ve muhtemelen sizinle kendi değerinide arttırmak istemiş. Sizde onunla bir değer eklemek istediniz hayatınıza. Fakat hala etkisi devam eden bir hayalkırıklığı oldu. Evlenmeye mecbur hissetmesi bana pek olası gelmedi, insanlar ömür boyu mahcup hissedecekleri ortamdan kaçma eğilimindedir daha çok. Yine de birebir gören sizsiniz ben afaki konuşuyorum.

Kıyas potansiyelin düşmanıdır. Sevgiyi sosyal medyadan dile getirmek sizden daha çok sevdiklerinin, sevildiklerinin kanıtı olmadığı gibi, eşinizin bunu yapmaması da sizi sevmediğinin kanıtı olamaz. Ölçüleriniz doğru olmadiğından şüpheye düşmeniz de normal. Kalkı ki medyadan dile getirilen sevgiler bana samimi gelmemiştir. Gerçek sevginin şahitlere ihtiyacı yoktur.

Eşiniz sizi onun sizi sevmesini beklediğinizden farklı bir şekilde seviyor. Ama seviyor. Aslında onun erkekliğini, pasifliğini ve tepkisizliğini dile getirerek canını yakıyorsunuz. Ona misilleme hakki vermiş oluyorsunuz.Oda canınızı yakmayi seçip (veya sadece dürüst olup) sizi sevmediğini, beğenmediğini vs. söyleyebilecekken sizi sevdiğini söylüyor. Boşanmalar, insanların kişiliğine dil uzatilan tartışmalar bir insanı gerçekten tanımak için önemli veriler içerir. Hani maskesi düştü deriz ya.

Ben belli bir yapımız ve karakterimiz olduğunu, ve temas ettiğimiz insanların o yapıyla ilintili olduğuna inanıyorum. Tesadüf yoktur tevafuk vardır. Kader bir kısmı seçilebilen ve bir kısmı seçilemeyenlerden oluşan muazzam bir ağ. Hayat döngüsü içinde ulaşmamız gereken bir olgunluk seviyesi var ve etrafımızdakiler hassas noktalarımızı uyararak bizi daha olgun olmaya zorluyorlar. Herkesin kendine has bir tekamül hikayesi var. Ve hikayenin yan kahramanları. Bu kahramanın ismi Ahmet olmasaydı, Ayşe olacaktı. Veya Mehmet olacaktı.

Aklinizın ve kalbinizin karmakarışık olduğunu anlayabiliyorum ve size iyi gelecek olan kararı vermekte kolaylıklar diliyorum.

Yalan hikayesi şöyle gelişti. Okulunu bitirip döndükten sonra annesi kanser tedavisi görmeye başlamış. Yani okulunu bitirmemiş ama herkes bitirip döndüğünü sanıyor. Hem kur arttığı için tekrar para yatırmak maddi olarak zor, hem de annesinin tedavi süreci başlayınca okulu bitiremediğini kimseye söyleyemiyor. Yani bana anlattığı bu.

Biz tanıştığımızda instagram profilinde elektrik elektronik mühendisi yazıyordu ve okuldan fotoğrafları vardı. Bir de bir mühendislik şirketinde çalıştığını söylemişti. Meğer o süreçte akrabalarının gıda üzerine satış yaptığı bir yerde geçici olarak çalışıyormuş. Çünkü askere gidecekti tanıştığımızda.

Yaş farkımızın da 2 olduğunu söyledi. Ben inanmamıştım kimliğini göster o zaman demiştim espiriyle. Kimliğine şop yaprak 2 yaş büyük yazmış doğum tarihini. Ama hala bir şüphem vardı. Aynı liseden mezunduk ama onu hiç hatırlamıyordum. 2 alt sınıfımda olsa sanki bir aşınalık olurdu falan diye ben bu işi çok irdeledim. Bir de takıntılı da bir insanım zaten. Kimliğini yüz yüzeyken de göster diye üsteledim. Her buluştuğumuzda soruyordum bahaneler uyduruyordu. En son askere gitmeden bir hafta önce il dışına arkadaşının düğününe gitti. Döndükten sonra tekrar sordum, nikah şahidiydim kimliğimi vermiştim orda unuttum dedi. Askere gideceksin nasıl olacak dedim kargo ile gönderecekler dedi. Askere gitmeden önce son gün yine buluştuk ısrar ettim dedi ki kargo gelmedi. Zaten tüm belgelerim tam kimlik olmadan da girebiliyormuşum sorun yokmuş dedi. Ama gitmeden önceki o son haftalarda bana çok soğuk davranmaya başlamıştı. Ben de zaten görüşmeye başlayalı 2 ay oldu çok güçlü bir bağ da yok henüz diye görüşmeyi bırakmak istemiştim. Bana askerlik psikolojisi, dönünce her şey değişecek gibi şeyler söylemişti. Ancak gittikten sonra da telefonda soğuk davranmaya devam ediyordu. Bir akşam dedi ki ben sana yaşımı yalan söyledim. Ben aslında senden 4 yaş küçüğüm dedi. Hiçbir şey söylemedim, ilk defa büyük tepkiler vermedim. Orada bitirdim ilişkiyi telefonda.

Döndükten sonra peşimi bırakmadı, bir şekilde bana ulaşıyordu beni çok sevdiğine ikna ediyordu. Yaşı problem ediyordum onunla ilgili açıklamalar yapıp ikna etmeye çalışıyordu beni. Sonra yeniden başladık. Bir yıl görüştük ama o süreçte de ketum ve soğuk bir insandı. İş arayışı başlamıştı. Bu sefer de işsizlik psikolojisi diye yine anormal tavırları oluyordu. Bir ayrılıp bir barışıyorduk. Öyle böyle askerden döndükten bir yıl sonra artık ailene benden bahset falan demeye başlamıştı. Derken iş buldu ben de aileme bahsettim sonrasında aileler tanıştı araya pandemi girdi derken bir yıl sonra resmî nikah oldu sonra da düğün olacaktı. Henüz ailemle yaşarken okulunu bitmediğini öğrendim. Daha doğrusu denklik almadığını söyledi bana. Bir sınava girmem gerekiyordu kafamı toparlayamadım ama düğünden sonra halledicem dedi.

Düğün olduktan sonra bir gün yine içime doğdu sanki. Okulla ilgili bir tuhaflık var ama söylemiyorsun bence dedim. Nedense problem sadece denklik değil gibi dedim. Ağlamaya başladı. İtiraf etti bitiremediğini. Lütfen daha fazla bir şey sorma oradaki yaşadığım süreci hiç hatırlamak istemiyorum dedi. Çok parasızlık yaşamış, üstelik hep zengin çocuklarıyla bir arada olduğu için bunun zorluklarını da yaşamış. Ailesinin gönderdiği dışında para da isteyememiş. Son sene alttan dersleri de kalınca bırakıp dönmüş. Bana anlattığı bu. Bosna’da okumuş bu arada. Bir gün durumum düzelince ben de okulumu bitirip diplomamı almayı çok istiyorum demişti.

Şimdi evliliğimizin üzerinden 3 sene geçtikten sonra, öncesinde de 2 senelik birlikteliği dahil edersem 5 seneyi geçti hayatıma gireli. Her şeyi gözden geçirip parçaları birleştirdiğimde düşündüğüm iki ihtimal var, birincisi şu

En başta hayatıma girerken niyeti benimle evlenmek değildi. Niyeti evlenmek olan biri yaşı ve mesleğiyle ilgili bu kadar büyük yalanlar söyleyemezdi çünkü eninde sonunda ortaya çıkacağı aşikar. Çevresindeki herkes işsiz olduğunu bildiği için özgüveni yerlerdeydi ama ben çevresinden biri değildim. Bana kendini farklı tanıtarak iyi hissetmeye çalışıyordu. Askere gidene kadar kafasını dağıtıp sonrasında unutup gidecekti.

İkinci ihtimal ise Hem annesinin rahatsızlığı, hem okulunu bitirmemiş olması, hem işsizlik bir sürü problemi vardı. Ailesiyle sıkı bağları yoktu. Küçük kardeşi de lise mezunuydu ama hep çalışıp parasını kazanıyordu ailede göz bebeğiydi. Eşim hep kıyaslanıyordu ve ailenin okumuş ama işsiz evladıydı. O ortamdan kurtulup kendi hayatını kurmak istiyordu. Bana gerçekleri söylerse kendisiyle evlenmeyeceğimi düşünüyordu. Böyle bir yalanla hayatıma girdi. Ama böyle olsaydı bana çok güçlü bir sevgiyle bağlı olurdu ben o güçlü bağı hiç hissedemedim eşimde. Bu nedenle artık bana ilk ihtimal daha güçlü geliyor.

Evlenmek niyetinde değildi ama ben de ona bir şeyler hissedince belki vicdan yaptı. Düşünce her şey formaliteydi sanki. Bir şeyler hep benim heveslerime göre oluyordu. Kendisini en ufak bir heyecanı yoktu.

Şu an ise boşanma aşamasındayız ve bu hafta içi arkadaşlarıyla maça gitmeyi planlıyor. Bir de telefonundan internet geçmişine baktım boşanmayla bir şey aratmış mı diye. Arattığı şeylere güler misiniz ağlar mısınız? Gönül dağı dizisinin oyuncularına bakmış. Ama sadece kadın oyuncularına. Sonradan dahil olan birkaç kadın oyuncuyu aratmış. Tabi burdan bir şey çıkardığımdan değil ama ne bileyim ben boşanmayla ilgili bir sürü şey okuyorum nasıl olur, süreçte nasıl davranmalıyız, sonrasında bizi neler bekler, çocuğa nasıl davranmalıyız falan. Onun umrunda bile değil.

Üstelik düşman değiliz son günlerimizi güzel geçirelim demişti ama birkaç gündür yüzü asık, iletişim bile kurmuyor. Yine çoook uzattım ama durum bu.
 
İki ihtimalden bahsetmişsiniz. İkisinin aynı anda olması da mümkün geldi bana.

Sadece bu yalan hikayesi eşinizden uzaklaşmanız için yeterli sebepler. Genel geçer bir durum değil. Pasifliğine tahammül edemeyişinizde anlaşılır bir durum. Yalnız sizde ciddi risk almışsınız evlenerek. Hislerinizle, duygularınızla yaşayan bir kadınsınız bir şeylerin tam oturmadığını farketmenize rağmen evlenmişsiniz.

Bunlarla beraber anlattıklarınıza binaen eşiniz kötü bir insan değil. Şuanki sorunlarınız evliliği bitirmek için yeterli mi? Peki devam ettirmek için sebepleriniz yeterli mi? Bu da önemli. Net bir kar zarar hesabı yapın. Hakkınızda hayırlısı olsun.
 
İki ihtimalden bahsetmişsiniz. İkisinin aynı anda olması da mümkün geldi bana.

Sadece bu yalan hikayesi eşinizden uzaklaşmanız için yeterli sebepler. Genel geçer bir durum değil. Pasifliğine tahammül edemeyişinizde anlaşılır bir durum. Yalnız sizde ciddi risk almışsınız evlenerek. Hislerinizle, duygularınızla yaşayan bir kadınsınız bir şeylerin tam oturmadığını farketmenize rağmen evlenmişsiniz.

Bunlarla beraber anlattıklarınıza binaen eşiniz kötü bir insan değil. Şuanki sorunlarınız evliliği bitirmek için yeterli mi? Peki devam ettirmek için sebepleriniz yeterli mi? Bu da önemli. Net bir kar zarar hesabı yapın. Hakkınızda hayırlısı olsun.



Eşim kötü bir insan değil evet. Alsında problemler de evliliği bitirmeye yeterli değil. Problem dediğimiz şeyler benim saçma takıntılarımmış.
Ama bu süreçte anladım ki ben eşim beni sevmediği için boşanmak istiyorum. Bu hırçınlığım, her şeyi büyütmem sevilmemekten galiba. Bu şekilde devam edemem herhalde.
 
Bu defter çok yıprandı, bunu tamir etmek size zor geliyor. Kapatıp görmezden gelmeye çalışarak kişisel problemlerinize odaklanmak daha az çaba gerektiriyor. Kendi değişiminiz başlı başına zorken eşinizin değışiminin belirsizliği ile uğraşacak durumda hissetmiyorsunuz belli ki.

Acaba yeterince çabalasam yapabilir miydim sorumluluğunu almaktansa doğrudan eşinizin sizi sevmediğine inanmak daha kolay geliyor olabilir.

Bir şeyi farketmekte fayda var; Bir taraftan problem dediğiniz şeylerin kendi takıntılarınızdan büyüdüğünü düşünürken, diğer taraftan sevgi eksikliğinden bu hale geldiğinize inanıyorsunuz. Yani hatanın yine eşinizde olduğunu.

Bana sorarsanız iki tarafta da hata var.
Evliliğiniz için son bir şey yapıp bir çift terapisine gitseniz eski ve yeni adımlarınızı daha berrak görürsünüz, yapabileceğim her şeyi yaptım der öyle kapatırsınız mevzuyu.
 
Bu defter çok yıprandı, bunu tamir etmek size zor geliyor. Kapatıp görmezden gelmeye çalışarak kişisel problemlerinize odaklanmak daha az çaba gerektiriyor. Kendi değişiminiz başlı başına zorken eşinizin değışiminin belirsizliği ile uğraşacak durumda hissetmiyorsunuz belli ki.

Acaba yeterince çabalasam yapabilir miydim sorumluluğunu almaktansa doğrudan eşinizin sizi sevmediğine inanmak daha kolay geliyor olabilir.

Bir şeyi farketmekte fayda var; Bir taraftan problem dediğiniz şeylerin kendi takıntılarınızdan büyüdüğünü düşünürken, diğer taraftan sevgi eksikliğinden bu hale geldiğinize inanıyorsunuz. Yani hatanın yine eşinizde olduğunu.

Bana sorarsanız iki tarafta da hata var.
Evliliğiniz için son bir şey yapıp bir çift terapisine gitseniz eski ve yeni adımlarınızı daha berrak görürsünüz, yapabileceğim her şeyi yaptım der öyle kapatırsınız mevzuyu.


Sizi hiç tanımıyorum ama yorumlarınız beni o kadar rahatlattı ki. Bilmiyorum sonuç ne olur ama inanın yazdıklarınızı defalarca okuyorum. Size çok teşekkür ederim öncelikle.

Mahkeme gününe 3 haftadan fazla var. Bir süre daha sessiz kalıp düşünmek istiyorum her şeyi. Bir çift terapisine gidilecekse bile artık bu adımı ben atmak istemiyorum. İnanın eşimden bir tepki, tavır ya da bir adım artık adına her ne denilecekse öyle bir şey görmeye o kadar çok ihtiyacım var ki, hiçbir şey yapmak istemiyorum artık.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X