• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Şizofreni hastalığı ve hasta yakınları paylaşım/bilgilendirme köşesi

-55-

Evet ben sadece "binlerce şizofreni hastası" annesinden biriyim. Şizofreni gibi uzun yıllar süren, beraberinde hasta ve yakınlarına maddi manevi bir yıkım getiren bu hastalığı ne yazık ki devletimizi yönetenler hep görmezden gelmiş veya hiç hatırlamamış.

Şimdiye kadar gelmiş geçmiş hükümetlerde doktorlar da bakanlık yapmışlardır. Ne yazık ki onlar da hiç umursamamış ve hatırlamamışlardır. Hatırlasalardı, biz hasta yakınları bu kadar acı çekmez, uzun yılları ümitsizlikle, çaresizlikle geçirmiş olmazdık. Çok çok zamansız, hayatlarının baharında hasta olan evlatlarımız, ızdırap, acı, korku dolu yılları ve çaresizlik içinde geçen bir ömrü yardımsız ve desteksiz yaşamazlardı.

Keşke devletimizi yönetenler, özellikle ruh sağlığına daha çok yatırım yapsalardı. Belki bugün yakınlarımızın çoğu sosyalleşmiş, hayata dönmüş olurlardı.

Ne yazık ki tıbbi tedavi dışında, maddi, manevi yardım ve rehabilite edecek hiçbir kurum ve kuruluş yok, bilgilendirecek hiçbir yer yok.

Anadolu'da binlerce hasta ne yazık ki bilgisizlikten, parasızlıktan, doktorsuzluktan, evlerine belki de odalarına hapis oluyorlar.

Devletimiz bir an evvel rehabilitasyon merkezlerini kurmalıdır! Önceden de bahsettiğim gibi, geçmiş dönemlerdeki devlet yöneticilerinin, iş adamlarının, siyasetçilerin evlatlarının düğünleri saraylarda, köşklerde oluyor. Balayıları Dubai'de veya başka ülkelerde oluyor. Allah daha çok versin. Ama bu ülkede yoklukla, hastalıkla mücadele eden insanlar da var. Acaba devlet yetkililerimizin veya belediye başkanlarının, holding sahiplerinin kaçı sabahın erken saatlerinde hasta evladını alıp hastanede muayene için sıra bekliyor?

Benim yaklaşık onbeş yılım hastahanelerde geçti hala geçiyor. Oğlumu bir gün kontrole götürdüğümde yirmi iki, yirmi üç yaşlarında bir kızcağız babasına bağırıyordu. "Muayene paran yok diye beni neden eve götürüyorsun?" "Ben hastayım hasta! Anlamıyor musun!" diye feryat ediyordu. Sesi hala kulaklarımda.

Ya sahipsiz kalanlar?

Ne zaman onlara sahip çıkılacak?

Dernekte annesi babası ölmüş hastaları görüyorum. Halleri çok perişan.

Hergün onlarca insan derneği arıyor. Sahipsiz hastalar için "yardım edin" diye. Allah yardımcıları olsun, işleri çok zor.

Hasta evlatlarımız kendi ülkemizde dışlanıyor! Birinci değil, beşinci değil, onbeşinci, belki de yirminci sınıf insan muamelesi görüyor. Yazık bu çağda, ilimin, teknolojinin ilerlediği bu zamanda insanlığa hiç yakışmıyor. Toplum olarak insanı damgalamayı, dışlamayı çok iyi biliyoruz ama bir gün kendi yakınımızın da hasta olabileceğini nedense hiç düşünemiyoruz. Gerçekten hasta ve yakınlarının yükü çok ağır.

Ne zaman milletçe, devletçe, şizofren hastalarına sahip çıkacağız?

Ne zaman doktora gidemeyen hastalara devletimiz el uzatacak?

Ne zaman sosyal güvencesi olmayanlara devlet sahip çıkacak?

Ne zaman hayatta yalnız kalan bu insanlara devlet barınma evleri kuracak?

Ne zaman işe girmede öncelik tanıyacak?

Ne zaman kamu kurumları ve özel kurumlarda, şizofren hasta ve engelli çalıştırma mecburiyeti koyacak?​
 
-56-

Ne zaman pırıl pırıl, insana ve insanlığa yakışır tedavi göreceği hastaneler yapılacak?

Ne zaman batı ülkeleri gibi yarı yol evleri yapılacak?
Bu yarı yol evlerinde, hasta hastaneden taburcu olduktan sonra hayata uyum çalışmasına alınıyor çok da başarılı oluyorlar.

Ne zaman çalışamayan tüm engelilere insanca yaşayacağı bir ücret verilecek?

İşte bunlar sağlandığı zaman ben bir anne olarak öldüğüm zaman gözüm arkada kalmaz. Kalmayacak. Öldüğüm zaman Allah diye can vermek istiyorum evladım ne olacak diye değil.

Zaman zaman basında ve medyada çıkan olumsuz haberler bizleri çok üzüyor. Bir kişinin işlediği suçu bir topluma mal etmek çok yanlış. Bu yanlış bilgisizliğimizden kaynaklanıyor. Bazı televizyon kanalları reyting uğruna, hiçbir bilimsel dayanağı olmadan, bir kişinin işlediği bir suçu bir topluma mal edip çok abartılı canlandırmalarla yayınlıyorlar. Yüzlerce hatta binlerce insanı kırıp üzdüklerinin farkındalar mı acaba?

Bilimsel araştırmalarda şizofreni hastaların suç oranları sağlıklı insanlara göre yüzde bir!

Duyarlı doktorlarımız ve biz hasta yakınları evlatlarımızın toplumda damgalanmaması ve dışlanmaması için mücadele ederken, kendini bilmez ve duyarsız bir takım insanların bilinçsizce damgalamalarına masum evlatlarımız hedef olmaktadırlar.

Yanan ormanların faturasını da bu masum kendini savunamayan insanlara çıkardık. Bir devlet yetkilisi, ruh ve akıl sağlığı yerinde olmayanlar ormanları yakıyor diye ormanlara girmelerini yasaklamış!
Ne kadar talihsiz bir açıklama! Biz hasta yakınlarını yaralayan ve çok üzen bir yasak.

Ne yazık ki şizofreni hastaları ne ormanları yakıp gece kondu yapmışlardır, ne lüks oteller inşa etmişlerdir ne de parselleyip satmışlardır!

Rant sahipleri geçmiş dönemlerde ormanları yok etmişlerdir! Ormanları yakanlar çoğunlukla sağlıklı insanlar... Yine de yanan ormanların maliyetini ne yazık ki bu masum kendini savunamayan insanlara çıkarıyorlar. Ve ormanlar yasaklanıyor! İnşallah sayın yetkililer tüm ormanlarımıza pskiyatrist koyar da rant sahibi, çıkarcı ruh ve akıl hastaları belli olur.

Demek ki toplum olarak insan sağlığı konusunda çok cahiliz. Çok duyarsız bir toplum olduk. İnşallah bundan sonra insana, özellikle sağlığa daha çok önem veririz.

Daha çok Serdar'lar, Mehmet'ler, Ali'ler, Sevgi'ler, Leyla'lar sosyalleşir; hayata ve topluma kazandırılır.

Yine de bizlere tek yardımcı olan doktorlarımız...

Bu kadar yoğun işlerine, çalışma koşullarının zorluğuna rağmen evlatlarımızı, yakınlarımızı, insan üstü gayretle özveriyle iyileştirmeye topluma ve bize kazandırmaya çalışan bizlere destek olan doktorlarımız..

Sağ olsun, var olsunlar; 'adsız kahramanlar' onlar..

Bir anne şevkati ve sevgisiyle yakınlarımıza destek olan, sabırla tedavilerine yardımcı olan 'hemşirelerimiz'.

Oğlum ve ben sizlere minnettarız. Sizler hasta yakınlarımızın ızdıraplarını, ailelerin çaresizliğini yakından görüp destek oldunuz. Bizleri siz teselli edip moral verdiniz.

Sizlere hastalar ve aileleri adına sonsuz teşekkürler.

Hastanelerimizin değerli profesörleri , doktorları, hemşireleri, tüm çalışanları.

Bizlere gösterdiğiniz ilgi için, hasta yakınlarımıza gösterdiğiniz sabır ve sevgi için, sizlere binlerce teşekkürler.

Allah hepinizden razı olsun...
 
-57-

BENİM SAVAŞIM NE İÇİN

Belki benim oğlum şanslıydı. Ben ve ailem hastalığın bilincindeydik. Ona yardımcı olmaya çalışıyorduk. Babasının sosyal güvencesinden yararlanıyordu.

Benim savaşım hiç sosyal güvencesi olmayan insanlar için...

Ailesini kaybetmiş, yalnız yaşayan ve sahipsiz şizofreniler için...

Tek başına hayatını idameye çalışan, ilacını bile zor alabilen şizofreni hastalar için...

Tedaviye götürülmeyen, odasına kapanan insanlar için...

Şizofreni gibi ağır bir hastalıkla bir de toplumun damgalamasıyla mücadele eden insanlar için...

Onca yıl hastalıkla mücadele edip, sonunda iyileşip, fakat cebinde bir simit parası olmayan insanlar için...

Bazılarının, ailesi ve toplum tarafından dışlanıp damgalanmaması için...

Bu ülkenin evlatları, bu ülkenin vatandaşları olmalarına rağmen, ne yazık ki, bu ülkede yabancıymış gibi muamele görüp, dışlanan insanlar için...

Cennet gibi ülkemizin hiçbir nimetinden yararlanamayan insanlar için...

Onlar için...

Tek lüksleri çay ve sigara olan insanlar için...

Masum ve tek suçları insan ve hasta olan insanlar için...

Derneğe sabah onbirde gelip, akşama kadar oturan, burayı seven, umut kapısı bilen ve bunun için bazen aç oturan insanlar için...

Benim savaşım nice Serdar'lar ve nice şizofreniler için...

Canım oğlum Serdar; sana çok teşekkür ederim. Senin gibi bir evladım olduğu için çok mutluyum. Senin hastalığın, bana hiç bilmediğim bir dünyanın kapılarını açtı ve bu masum, suçsuz ve acılı insanları tanıdım. Sen hastalanmasaydın, kim bilir belki ben de bu hastalığa duyarsız ve ön yargılı davranırdım. Bu nedenle sana müteşekkirim.

Ben bir anne olarak, bir insan olarak, tüm şizofreni hastalarından insanlık adına ve kendi adıma özür diliyorum. Sizleri hiç de haketmediğiniz halde damgaladığımız için...

Çığlık içimde düğüm / Çığlık gözümde yaş / Bekle beni çocuğum / Yeni bir dünya için verdiğim savaş.


Kitabımın yayınlanabilmesinde aracı olan pfizer ilaç firmasına ve çalışanlarına katkılarından dolayı çok teşekkürler.
 
Birçok süreğen hastalıkta olduğu gibi şizofreni'de de düzenli ilaç kullanımı çok önemli. Bir gün tolere edilebilir belki ama ikinci günü kabul etmeyebilir. Kardeşim hiç ihmal etmiyor Allah'a şükürler olsun. Her akşam belli belirsiz saatler de gelir abla bak ilaçlarımı alıyorum der ve yanımda alır.

Evce pürüzlü günümüz olduğunda hepimizin aklından çıkabiliyor. Word de neşeli simley kullanarak kafiyeli bir şekilde ilaç saatini hatırlatan dikkat çekici puntolar ile yazı yazdım. Süpriz gibisinden çalışma masasının yakınına duvara yapıştırdım. Eve gelip gördüğünde birşey demedi. Sordum, evet abla gördüm diyerek geçiştirdi. Anladım huzursuz olduğunu, haklı da. Düzenli ilaç içmiş olmayı bile kabul edemiyor, yazıyı sürekli göz önünde görmek hastalığını hatırlatıyor. Haklı.
Ama kağıtta yazdığı saatte geliyor yanıma alıyor ilacını. Uyku vakti belli saatte oluyor, keza uyanış vakti.
Tüm gece koridorda bir oraya bir buraya gezinmesi, birşey olacak,olabilir kaygısı hissettiriyor bana. Bu kaygı da fiziksel belirtiler yaşatıyor, halsizlik,titreme,tansiyon düşmesi, derin nefes alma ihtiyacı gibi..
Bu belirtileri yaşamaktansa hastalığına alışamayıp kağıda sinirlenmesini görmezden geldim.

Bir hafta geçti geçmedi, baktım kağıt duvarda yok:) Odasında birşey arıyormuş gibi yaparken, aaa kağıt kaybolmuş dedim. Bilmiyorum abla dedi. Masasına filan bakarken, ben o kağıdı istemiyorum abla, rahatsız oluyorum dedi.
Rahatsızlık duyuyorsan durmasın tabiki. Aldım mı almadım mı diye düşünme, göz önünde olursa saatimiz aksamaz diye düşünmüştüm kusura bakma dedim. Nasıl yapsak ki aynı saatte alalım dedim, bilmiyorum abla dedi, telefonunun saatini kuralım mı olur mu ki dedim, tamam sen öyle yap, kur saati dedi.

Ertesi gün öğlenden sonra yanıma geldi, yazmış olduğun kağıdı buldum abla dedi. Aaaa neredeymiş diye sordum bulmasını paylaştığı ile ilgilenmiş olduğumu hissetsin diye, odamdaki kağıtlara karışmış dedi. Tamam dedim.
Odama geçerken baktım kendisi asmış kağıdı duvara:)
**

Bilgisayar kullanmayı aktif olarak bilmiyordu, facebook hesabına giriş yapıyordu sadece, o da üç dakika beş dakika. Bilgisayar salonda, ortak alan.

Birkaç zaman sonra salondan almak lazım bilgisayarı bir müddet senin odanda kalabilir mi diye sordum. Kalsın olur dedi.

Direk deseydim odana koyalım diye hayır diyecek, öğrendim. İlk zamanlar az az sosyal site de gezinip hemen çıkıyordu.

Bazen google istediğim filmi yazıyorum, istersem altyazılı istersem türkçe izliyorum ben dedim. Yeni öğrendim, belki bilmiyorsundur izlersin istersen dedim. Türkçe istemem, altyazılı arayayım biliyordum ama aklıma gelmemişti dedi. Nasıl istersen dedim.

CNBC de önceden takip ettiği dizi varmış, onu izlediği geçen tüm gün.

Son birkaç gündür koltuğuna uzanıp istediği filmi açıp keyfince izliyor. Abla bana çay getirir misin diye seslendiğinde evvelden tanımadığım bir sevinç hissediyorum:) Farklı bir sevinme bu.

İngilizce programı indirip çalışmaya başladı.

Spor salonuna yazılmak istiyor, ne zamandır söylüyor, adım atamadı henüz. Hiç demiyorum git,başla, v.s. v.s. Adresi gösterdim iett den. Durak iniş biniş yerlerini gösterdim. İstemesini bekliyorum:)
**

Mutlu hissediyorum kendimi bugün, huzurlu bir mutluluk hali:) Bilinsin istedim.

İnsan, bebeğinin yeni davranış geliştirmesine tanık olduğunda
inanmıyorum oğlum bugün bunu söyledi, ilk kelimesini konuştu,
adımını dörde beşe çıkardı deriz ya, denir ya,
o gibi bir paylaşma isteği.
Maşallah diyin siz de olur mu. Allah artarak devamını getirsin de diyebilirsiniz. Amin de diyebilirsiniz.
Öyle..
 
sevgili nihil...hem aysel hanımla serdarın hikayesini hem de sizinle kardeşinizin hikayesini soluksuz okudum...ve sizlerle gurur duydum...siz bulunmaz bi ablasınız...dualarımıza sizleri sizin gibi tüm hasta yakınlarını ve hastalarımızı aldık..tüm güzel dualarınıza amin dedik..:) ben gelişim psikolojisi mezunuyum..okudum bu hastalıkları ama bişey bilmiyomuşum..hasta ve yakınlarının psikolojisini asıl bu sayfalardan anladım..kendim de panik atak hastasıyım..düzenli 10 mg cipra... Kullanıyorum..değindiğiniz o nokta, yani ilaçların düzenli alınması gerektiği...çok güzel ifade etmişsiniz, yönteminiz de harika...:) hepinize sağlık güç sabır diliyorum allahtan..sizleri ayakta tutsun rabbim inşallah..hz.muhammed (sav) aşkına....ömür boyu süren bu rahatsızlığı da en hafif şekliyle yaşamalarını sağlasın yüce rabbim...şizofernleri düşününce beni gülümseten rahatlatan en önemli şey, ahirette hesapsız sulsiz cennet köşklerine yerleşecekleri :)))) ve şunu untmayalım toplumca, hiçbi şizofren bu hastalığı tercih etmedi ! Talep etmedi ! Suçlu deiller..kimse deil ! Rabbim sınavlarının bu olmasını uygun gördü sadece..ve bizler hikmetinden sual edemeyiz yüce allah ' ın...hepiniz allah'a emanet olun...
birçok süreğen hastalıkta olduğu gibi şizofreni'de de düzenli ilaç kullanımı çok önemli. Bir gün tolere edilebilir belki ama ikinci günü kabul etmeyebilir. Kardeşim hiç ihmal etmiyor allah'a şükürler olsun. Her akşam belli belirsiz saatler de gelir abla bak ilaçlarımı alıyorum der ve yanımda alır.

Evce pürüzlü günümüz olduğunda hepimizin aklından çıkabiliyor. Word de neşeli simley kullanarak kafiyeli bir şekilde ilaç saatini hatırlatan dikkat çekici puntolar ile yazı yazdım. Süpriz gibisinden çalışma masasının yakınına duvara yapıştırdım. Eve gelip gördüğünde birşey demedi. Sordum, evet abla gördüm diyerek geçiştirdi. Anladım huzursuz olduğunu, haklı da. Düzenli ilaç içmiş olmayı bile kabul edemiyor, yazıyı sürekli göz önünde görmek hastalığını hatırlatıyor. Haklı.
Ama kağıtta yazdığı saatte geliyor yanıma alıyor ilacını. Uyku vakti belli saatte oluyor, keza uyanış vakti.
Tüm gece koridorda bir oraya bir buraya gezinmesi, birşey olacak,olabilir kaygısı hissettiriyor bana. Bu kaygı da fiziksel belirtiler yaşatıyor, halsizlik,titreme,tansiyon düşmesi, derin nefes alma ihtiyacı gibi..
Bu belirtileri yaşamaktansa hastalığına alışamayıp kağıda sinirlenmesini görmezden geldim.

Bir hafta geçti geçmedi, baktım kağıt duvarda yok:) odasında birşey arıyormuş gibi yaparken, aaa kağıt kaybolmuş dedim. Bilmiyorum abla dedi. Masasına filan bakarken, ben o kağıdı istemiyorum abla, rahatsız oluyorum dedi.
Rahatsızlık duyuyorsan durmasın tabiki. Aldım mı almadım mı diye düşünme, göz önünde olursa saatimiz aksamaz diye düşünmüştüm kusura bakma dedim. Nasıl yapsak ki aynı saatte alalım dedim, bilmiyorum abla dedi, telefonunun saatini kuralım mı olur mu ki dedim, tamam sen öyle yap, kur saati dedi.

Ertesi gün öğlenden sonra yanıma geldi, yazmış olduğun kağıdı buldum abla dedi. Aaaa neredeymiş diye sordum bulmasını paylaştığı ile ilgilenmiş olduğumu hissetsin diye, odamdaki kağıtlara karışmış dedi. Tamam dedim.
Odama geçerken baktım kendisi asmış kağıdı duvara:)
**

bilgisayar kullanmayı aktif olarak bilmiyordu, facebook hesabına giriş yapıyordu sadece, o da üç dakika beş dakika. Bilgisayar salonda, ortak alan.

Birkaç zaman sonra salondan almak lazım bilgisayarı bir müddet senin odanda kalabilir mi diye sordum. Kalsın olur dedi.

Direk deseydim odana koyalım diye hayır diyecek, öğrendim. Ilk zamanlar az az sosyal site de gezinip hemen çıkıyordu.

Bazen google istediğim filmi yazıyorum, istersem altyazılı istersem türkçe izliyorum ben dedim. Yeni öğrendim, belki bilmiyorsundur izlersin istersen dedim. Türkçe istemem, altyazılı arayayım biliyordum ama aklıma gelmemişti dedi. Nasıl istersen dedim.

Cnbc de önceden takip ettiği dizi varmış, onu izlediği geçen tüm gün.

Son birkaç gündür koltuğuna uzanıp istediği filmi açıp keyfince izliyor. Abla bana çay getirir misin diye seslendiğinde evvelden tanımadığım bir sevinç hissediyorum:) farklı bir sevinme bu.

Ingilizce programı indirip çalışmaya başladı.

Spor salonuna yazılmak istiyor, ne zamandır söylüyor, adım atamadı henüz. Hiç demiyorum git,başla, v.s. V.s. Adresi gösterdim iett den. Durak iniş biniş yerlerini gösterdim. Istemesini bekliyorum:)
**

mutlu hissediyorum kendimi bugün, huzurlu bir mutluluk hali:) bilinsin istedim.

Insan, bebeğinin yeni davranış geliştirmesine tanık olduğunda
inanmıyorum oğlum bugün bunu söyledi, ilk kelimesini konuştu,
adımını dörde beşe çıkardı deriz ya, denir ya,
o gibi bir paylaşma isteği.
Maşallah diyin siz de olur mu. Allah artarak devamını getirsin de diyebilirsiniz. Amin de diyebilirsiniz.
öyle..
 
çok zor, insanın okurken boğazında bişey düğümleniyor serdar'ın hikayesinde..
bu hastalıkla başa çıkabilenler hakikaten çok güçlü ailelermiş..
Allah sabır versin, güç versin..
Nihil bu kadar duyarlı bir abla olduğun için seni inan yürekten kutluyorum..eminim siz de başaracaksınız..
 
aysel hnmın yaşam mücadelesini ağlaya ağlaya içim titreyerek okudum bi anne olarakk.....allah ona mucizesini göstermiş elhamdülillah oğlu iyileşmiş darısı sizin ve diğer tüm hastaların başına nihilcim allah yardımcınız olsunn
 
Dünya Şizofreni Derneği ile öğrendikten sonra Aysel Hanım ile tanıştım. Kitabını hediye etmesi ile tanıdım Serdar'ı. Anneme dedim geçenlerde anne ben Serdar'ı özlüyorum dedim. Cidden özlediğimi farkediyorum.
Düşündüm niye özlemek hissediyorum diye. Özlem duyduğum şizofreni hastalığı iyileşmiş olan Serdar'ı görmek aslında.
Onu görmek, iyi görmek, güldüğünü şaka yaptığını görmek umutlandırıyor çünki beni. Aslında ümit hissetmeyi özlediğimi farkettim.
Aysel Hanım'ın kitabını okuduktan sonra kardeşime bir adım belki de daha çok adım yaklaşır oldum. Ilımlılığım arttı. Dernekte ki koca koca adam olmuş çocukları gördükten sonra çabalamak için isteğim arttı.
Resime dışarıdan bakmak farkındalığını arttırıyor insanın. İçeriden bakmaya alıştığından olsa gerek, farkındalık azalıyor.
İnsan ilk girdiği ortamdaki varı yoğu farkeder ama kendi evindekine göz alışkanlığı olduğundan farketmez. Farkedemez. Bu gibi.

Aysel Hanım'a kitabını paylaşmak için kendisinden izin istediğimde; yeter ki bir kişi daha anlasın dedi bana, yeter ki bir kişi daha hastalık karşısında gözlerini kapatmasın, hasta olamaz benim çocuğum zihniyetinden sıyrılsın,, evladım şizofreni ben ne yapabilirim diyebilsin, kabullenir olsun yeter ki dedi.

Kadınlar Kulubü'nde sayfa sayfa kitabınızı yayınladığımda evladı yakını hastalık hakkında öğrenmek istedikleri olursa, olduğunda forumda gönüllü önderlik yapabilir misiniz, var mı vaktiniz dedim.
Seve seve dedi. Ben ne yapabilirim diyen herkese elimden geldiğince bildiğimce yardımcı olurum, sorularını yanıtlarım dedi.

Yaşadığımı paylaşmaktan çekinen, geri duran bir yapım var. Kardeşim ile birebir yaşadığımı, gerisinde ne hissettiğimi, ne hissedemediğimi paylaştım. Anlattım ki biri, birileri de anlatsın, sorsun, kendisinin yada yakınının yaşadığını sorgulayıp ne yapabilirimi sorar noktaya rahat gelebilsin. İnsan başkasının yaşadığını duyduktan okuduktan sonra daha rahat anlatır, yalnız değilmişim der ve daha kolay yüzleşebilir durumu ile.

Şizofreni hastalığı ile ilgili bilinmeyen prosedürleri İstanbul'un bir noktasından bir noktasına giderek öğrendim. Öğrendiklerim bilmem gerekenleri bir miskali bile değil belki. Ama notlarımı açtığımda; *şizofreni hastalarının da üç ayda bir 1000 tl engelli maaşı var
*evde bakım parası adı altında şartları yerinde ise 2012 ocak haziran aylarında 630 tl temmuz aralık aylarında 670 tl aylık maaş yardımı var.
*önceden özürlü kartı ile ücretsiz şehir içi ulaşım yapabiliyorlardı. İstanbul kartın çıkması ile özürlü ibaresi eklenmiyor, ücretsiz kart ve beyaz kart ibareleri var yalnızca. Hasta sırf özürlü yazdığı için kartını kullanmıyordu. Ayrıca şöför beye kartı göstermek durumundaydı.
Artık ne özürlü ibaresi var ne de kartını herkesin içinde şöföre göstermek zorunluluğu.
İstanbul kart gibi kartını okutup geçiyor. Hemde kartın üzerinde özürlü ibaresi yok.
*İlaveten özürlü kimlik kartı imkânları var; Maçlara ücretsiz gitmek. Tiyatroya ücretsiz gitmek. Bazı sinema salonlarında belli oranlarda indirim olması. Havayolu ve karayolu şirketlerinde belli bir yüzde ile indirim yapılması. Belediyenin spor merkezlerinde yüzde elli indirim olması.
*Ailenin sosyal güvencesi ile aylık milyarı geçebilen ilaçlarını ücretsiz alabiliyorlar.
Hiçbirisini bilmiyordum. Uzun zaman yalnızca hastalığa ve kardeşime onun da bize alışması ile geçti. Alışma ve kabullenmeden sonra araştırma ve öğrenme süreci geldi.

Gerekli belge/ler tamamlandıktan sonra üstte bahsedilen imkânlar gerçekten alınıyor. Bedensel, zihinsel, ruhsal engeli belli bir yüzdenin üzerinde olan, %40 ın üzerinde olan kişi, tam teşekküllü -belli branşları olan- hastaneden alınmış özürlü sağlık kurulu rapor ibrazı ile özürlü haklarına sahip oluyor.

Fakat Aysel Hanım'ın foruma üye olmasını gerektirecek bir destek talebi olmadı. Belki kimsenin yakını ruhsal hastalıktan muzdarip değil. Dilerim ki öyle olsun.
Lakin bu kadar iyimser bakamıyorum. İllaki birilerinin çıkmazda olduğunu fakat ya paylaşmaktan geri durduğunu veya yanıt alamayacağını düşündüğünü düşünüyorum.

Paylaşımlarım duyarlılık testinden başarı ile geçtiğimi düşünmekten öteye gitmedi gibi. Evet, biraz şaşırdım. Belli etmek istemiyorum aslında ama istiyorum da sanki, biraz da kırgınlık var galiba hissimde.
Belli etmek istemememin sebebi okuyanın kendiliğinden paylaşmasından ziyade duygumu belirtmemin sebebiyet olması.

Evvelden de yazdığım gibi, kendimi yaptıklarım ile değersizleştirip yapamadıklarım ile değerlendirir oldum. Örneğin kardeşim için içimden gelen çabanın zaten olması gerektiğini düşünüp birşey yapmış olduğumu hissetmiyorum. Devamında ise yapamadığım çabayı düşünüp işte bak yapamıyorum' diye düşünüyorum.

Okuduğunuz Aysel Abla'nın kitabı bitti. Sonradan ilave ettikleri, başka ailelerin yaşadıklarını da kaleme aldığı fakat yayınlanmayan üç beş sayfa ilavesi daha var. Derneğe ilk gittiğimde ilave yazıları da alıp ekleyeceğim buraya. Okuyana faydalı olduysa, oluyorsa ne mutlu bana.
 
sevgili nihil...hem aysel hanımla serdarın hikayesini hem de sizinle kardeşinizin hikayesini soluksuz okudum...ve sizlerle gurur duydum...siz bulunmaz bi ablasınız...dualarımıza sizleri sizin gibi tüm hasta yakınlarını ve hastalarımızı aldık..tüm güzel dualarınıza amin dedik..:) ben gelişim psikolojisi mezunuyum..okudum bu hastalıkları ama bişey bilmiyomuşum..hasta ve yakınlarının psikolojisini asıl bu sayfalardan anladım..kendim de panik atak hastasıyım..düzenli 10 mg cipra... Kullanıyorum..değindiğiniz o nokta, yani ilaçların düzenli alınması gerektiği...çok güzel ifade etmişsiniz, yönteminiz de harika...:) hepinize sağlık güç sabır diliyorum allahtan..sizleri ayakta tutsun rabbim inşallah..hz.muhammed (sav) aşkına....ömür boyu süren bu rahatsızlığı da en hafif şekliyle yaşamalarını sağlasın yüce rabbim...şizofernleri düşününce beni gülümseten rahatlatan en önemli şey, ahirette hesapsız sulsiz cennet köşklerine yerleşecekleri :)))) ve şunu untmayalım toplumca, hiçbi şizofren bu hastalığı tercih etmedi ! Talep etmedi ! Suçlu deiller..kimse deil ! Rabbim sınavlarının bu olmasını uygun gördü sadece..ve bizler hikmetinden sual edemeyiz yüce allah ' ın...hepiniz allah'a emanet olun...
Güzel dileklerin için sağolasın arkadaşım.

Engel ile sınanan kişiler, yaşadıkları sıkıntıların mükâfatını kat kat alıcaklar. Bunu bilmek rahatlatıcı mı bilmiyorum, mutlaka öyledir, öyle olmalı yada. Ama bu düşünce anı bittiğinde, tekrar kendine döndüğünde, yaşadığını hatırladığında, etrafındaki akranların ile izole olduğunu hatırladığında
alışveriş yapmış gelmiş, kuaföre gitmiş memnun kalmış kalmamış, ikramlık olarak yarın ne yapsamki diyen arkadaşın seninle bunları paylaştığında onun ruh halini artık yabancılıyor olduğunu hatırladığında
kendi ruh halinden sıyrılmaya çalışmak, özenmek,
üzüyor insanı.

Panik atak da insanı mahfeden bir psikolojik hastalık. Atak halinin zamanı belli değil çünki. Savunmasız kalınabilen bir hastalık. Allah şifa versin, geçmiş olsun geçsin inşallah.

çok zor, insanın okurken boğazında bişey düğümleniyor serdar'ın hikayesinde..
bu hastalıkla başa çıkabilenler hakikaten çok güçlü ailelermiş..
Allah sabır versin, güç versin..
Nihil bu kadar duyarlı bir abla olduğun için seni inan yürekten kutluyorum..eminim siz de başaracaksınız..
Amin canım.. Herkesin ayrı ayrı sıkıntısı var, sana sorsam kimbilir neler anlatıcaksın bana.. Veya üstte yazan arkadaşın.. Yada yazmayan okuyan, ama yazarsa yerinde olmak istemeyeceğimiz sıkıntısı olan ayrı ayrı kişileriz aslında.
Başkalarının sıkıntısını okumak dinlemek emanet hisler bırakmaktan öteye geçmiyor. Gelip geçiyor. Sahip olduğumuz durumlar kalıcı esas.

aysel hnmın yaşam mücadelesini ağlaya ağlaya içim titreyerek okudum bi anne olarakk.....allah ona mucizesini göstermiş elhamdülillah oğlu iyileşmiş darısı sizin ve diğer tüm hastaların başına nihilcim allah yardımcınız olsunn
Amin arkadaşım.. Evlâdınızın sağlıklı sıhhatli daima huzurlu günlerini görmeniz yaşamanız dileğim ile.
 
Merhaba Nihil,
Aslinda birseyler yazmayi gunlerdir istiyorum ama ne diyecegimi bir turlu toparlayamadim. Aysel hanimin hikayesini gozyaslari icinde okudum. Ben de psikoloji okurken Ankara sizofreni hastalari ve yakinlari dayanisma derneginde gonullu psikolog olarak bir sure calismistim, staj gibi. Bizim okulda staj yapma zorunlulugu yoktu ama dernek ve bolum arasinda guzel bir dostluk vardi, o zamanki bolum baskanimiz dernek baskani ile cok yakin arkadas olmus devamli bizden akin akin ogrenci yolluyordu oraya. zamanla orasi resmi staj yeri olmus benim donemimden sonra. Ben orada oldugum sure boyunca inanilmaz etkilenmistim... Dernek sahibinin de Aysel haniminki gibi bir hikayesi vardi. Abisine sizofren teshisi kondugunda bu hastalikla tanismis, yillarca bu hastalikla ic ice yasadiktan sonra kendi kizinin da sizofren oldugunu ogrenmisti. Sonra da dernek kurulmustu. O dernek o kadar cok kisiye umut olmustu ki kesinlikle her ilde olmasi gerek diye dusunuyorum. Facebook'ta gruplari var, turlu etkinliklerinin fotograflarini koyuyorlar hala takip ediyorum ara ara.
Gercekten cok zor yasadiklariniz tahmin edebiliyorum ama siz guclu olmalisiniz.. Gordugum kadariyla cok anlayisli, dusunceli, duyarli birisiniz. Kardesinize cok buyuk destek olacaksiniz bu surec boyunca, buna inaniyorum. Umarim mumkun olan en kisa zamanda kardesiniz de Serdar gibi iyilesir ve biz de onun basari hikayesini okuruz.
Paylasimlariniz icin tesekkur ediyorum artik bu topigin mudavimi oldum ben de :)
 
Öncelikle selam arkadaşlar bende bir şizofreni hastasıyım. Buradaki yazıların hepsini vee kitabıda okudum .Yaşadıklarım serdarla hemen hemen aynı ama serdar daha dirençli bir hasta.Burada bu paylaşımları görünce sevindim. Nihil kardeşine geçmiş olsun sizede sabırlar diliyorum.Kardeşinin yaşadıklarını en iyi anlayacak olanlardan biriyimdir herhalde. Belki haberiniz vardır belki yoktur şizofreni dostları derneğinin forum sayfası mevcut linkide şudur. Şizofreni Dostları Derneği Forumu buraya üye olarak bir çok şizofreni arkadaşla tanışabilirsiniz.Ayrıca nihil izin verirsen buradaki kitabı şizofrenlerin forumundada paylaşmak istiyorum veya sen paylaşırsın. çünki oradaki arkadaşlarında bu kitabı okumalarını istiyorum.
 
Son düzenleme:
Merhaba Nihil,
Aslinda birseyler yazmayi gunlerdir istiyorum ama ne diyecegimi bir turlu toparlayamadim. Aysel hanimin hikayesini gozyaslari icinde okudum. Ben de psikoloji okurken Ankara sizofreni hastalari ve yakinlari dayanisma derneginde gonullu psikolog olarak bir sure calismistim, staj gibi. Bizim okulda staj yapma zorunlulugu yoktu ama dernek ve bolum arasinda guzel bir dostluk vardi, o zamanki bolum baskanimiz dernek baskani ile cok yakin arkadas olmus devamli bizden akin akin ogrenci yolluyordu oraya. zamanla orasi resmi staj yeri olmus benim donemimden sonra. Ben orada oldugum sure boyunca inanilmaz etkilenmistim... Dernek sahibinin de Aysel haniminki gibi bir hikayesi vardi. Abisine sizofren teshisi kondugunda bu hastalikla tanismis, yillarca bu hastalikla ic ice yasadiktan sonra kendi kizinin da sizofren oldugunu ogrenmisti. Sonra da dernek kurulmustu. O dernek o kadar cok kisiye umut olmustu ki kesinlikle her ilde olmasi gerek diye dusunuyorum. Facebook'ta gruplari var, turlu etkinliklerinin fotograflarini koyuyorlar hala takip ediyorum ara ara.
Gercekten cok zor yasadiklariniz tahmin edebiliyorum ama siz guclu olmalisiniz.. Gordugum kadariyla cok anlayisli, dusunceli, duyarli birisiniz. Kardesinize cok buyuk destek olacaksiniz bu surec boyunca, buna inaniyorum. Umarim mumkun olan en kisa zamanda kardesiniz de Serdar gibi iyilesir ve biz de onun basari hikayesini okuruz.
Paylasimlariniz icin tesekkur ediyorum artik bu topigin mudavimi oldum ben de :)
Elim ermedi ne vakittir yazmaya TrulyScrumptious. Ayıp ettim, kusuruma bakma. -çiçek-

Niçinse Ankara da şizofreni ile ilgili bir aktiflik var. Mavi at cafe'ye istinaden yazdım bunu. Bilmeyen, duymayanlar için; mavi at özgürlü simgeler. Cafe sahibi psikiyatrist. Tüm çalışanlar şizofreni. Geliri paylaşılıyor.
Aysen Hanım öyle uğraşmış ki İstanbul'da da benzerleri açılsın, diğer illerde de devamı gelsin diye. Hem üretecekler, hem kazanıcaklar hastalar. Kadir Topbaş'a mail yolu ile bildirimde bulundum. Tahmin ettiğiniz üzere yanıtsız kaldı tabi.
Sen de yazınca dikkat ettim de, dernek kurucularının hepsi hasta anneleri.
Bu acı bir gerçek bence.
Belediye desteği var, amma annelerin uğraşıları başlatmış dernek çalışmalarını. Ama hiç duymadım ki
bedensel engeli bulunanlar için kurulan kurumları bedensel engelli yakını açsın?
Devlet kanalı ile resmi kurumlar v.s. ler açılıyor. Belki de öne çıktığı için göz ile görüldüğü için halk hizmet oydur mentalitesinden yapılıyor.
Ruh hastalıkları gizleniyor ya, aileler içte yaşıyor ya, hali hazırda baktığın zaman göremiyorsun ya,
görmezden gelinmesinin sebebi gerçekten göremedikleri için de olabilir. En örneğin; kaç senedir ruh sağlığı yasası çıkamadı bir türlü. Bir türlü onanamadı.
Oyalanıyor sanki ruh sağlığından muzdarip olanlar. İsim var eylem yok.

Güzel sözlerin için, duyarlılığın için, paylaştığın için sağolasın sevgili T.....


Öncelikle selam arkadaşlar bende bir şizofreni hastasıyım. Buradaki yazıların hepsini vee kitabıda okudum .Yaşadıklarım serdarla hemen hemen aynı ama serdar daha dirençli bir hasta.Burada bu paylaşımları görünce sevindim. Nihil kardeşine geçmiş olsun sizede sabırlar diliyorum.Kardeşinin yaşadıklarını en iyi anlayacak olanlardan biriyimdir herhalde. Belki haberiniz vardır belki yoktur şizofreni dostları derneğinin forum sayfası mevcut linkide şudur. Şizofreni Dostları Derneği Forumu buraya üye olarak bir çok şizofreni arkadaşla tanışabilirsiniz.Ayrıca nihil izin verirsen buradaki kitabı şizofrenlerin forumundada paylaşmak istiyorum veya sen paylaşırsın. çünki oradaki arkadaşlarında bu kitabı okumalarını istiyorum.

Merhaba Hoşgeldin Dideral.
İzin vermek ne haddime.
Elbette ki paylaşabilirsin. Ne zaman istersen.
Şizofreni arkadaşların yaşadıklarını paylaştığı forum google da epey aradım, aramıştım ama hiç görmemiştim bahsettiğin forumu. Çok iyi oldu bahsetmen,
dün inceledim, gezindim, çok çok daha zorluklar yaşayan insanlar var. Şizofreni yakınları var. Bir kez daha hatırladım.

Dideral, buraya gelip ben de bir şizofreni hastasıyım diye yazabilmen etkiledi beni. Bu noktaya gelinceye kadar yaşadıklarını düşündürtüyor belki de, etkilenmen bundan da olabilir.
Aynı kullanıcı ismi ile mi üyesin şizofreni.biz'e?
 
Merhaba Hoşgeldin Dideral.
İzin vermek ne haddime.
Elbette ki paylaşabilirsin. Ne zaman istersen.
Şizofreni arkadaşların yaşadıklarını paylaştığı forum google da epey aradım, aramıştım ama hiç görmemiştim bahsettiğin forumu. Çok iyi oldu bahsetmen,
dün inceledim, gezindim, çok çok daha zorluklar yaşayan insanlar var. Şizofreni yakınları var. Bir kez daha hatırladım.

Dideral, buraya gelip ben de bir şizofreni hastasıyım diye yazabilmen etkiledi beni. Bu noktaya gelinceye kadar yaşadıklarını düşündürtüyor belki de, etkilenmen bundan da olabilir.
Aynı kullanıcı ismi ile mi üyesin şizofreni.biz'e?
Hoşbulduk teşekkürler.Şizofreni biz forumu bir pasif durumda ama yinede sürekli takılanlar var oradaki nickim Edding .

saygılar..
 
Hoşbulduk teşekkürler.Şizofreni biz forumu bir pasif durumda ama yinede sürekli takılanlar var oradaki nickim Edding .

saygılar..

Soruları yanıtlayan bilgilendirmeye yetkili bir moderatör olsa, belki ismi gibi aktif olabilir,
 
Malesef moderatör falan yok forum kurulmuş ve kendi haline terkedilmiş ne uğrayan bir moderatör var nede bir yetkili.

Dideral, Forum'da yetkili olması konusunu Aysel Hanım ile konuşmak isterim. Hava muhalefetinden dolayı gidemiyorum derneğe, ilk gittiğimde konuşup olumlu yanıt almak isterim. Belki kendisi veya önereceği bir başkası olabilir diye düşünüyorum.
 
Dideral, Forum'da yetkili olması konusunu Aysel Hanım ile konuşmak isterim. Hava muhalefetinden dolayı gidemiyorum derneğe, ilk gittiğimde konuşup olumlu yanıt almak isterim. Belki kendisi veya önereceği bir başkası olabilir diye düşünüyorum.

Evet konuşursan çok iyi olur forum sahipsiz atıl durumda kalmaktan kurtulur en azından.
 
Back