- 11 Mart 2010
- 5.252
- 718
- 398
-55-
Evet ben sadece "binlerce şizofreni hastası" annesinden biriyim. Şizofreni gibi uzun yıllar süren, beraberinde hasta ve yakınlarına maddi manevi bir yıkım getiren bu hastalığı ne yazık ki devletimizi yönetenler hep görmezden gelmiş veya hiç hatırlamamış.
Şimdiye kadar gelmiş geçmiş hükümetlerde doktorlar da bakanlık yapmışlardır. Ne yazık ki onlar da hiç umursamamış ve hatırlamamışlardır. Hatırlasalardı, biz hasta yakınları bu kadar acı çekmez, uzun yılları ümitsizlikle, çaresizlikle geçirmiş olmazdık. Çok çok zamansız, hayatlarının baharında hasta olan evlatlarımız, ızdırap, acı, korku dolu yılları ve çaresizlik içinde geçen bir ömrü yardımsız ve desteksiz yaşamazlardı.
Keşke devletimizi yönetenler, özellikle ruh sağlığına daha çok yatırım yapsalardı. Belki bugün yakınlarımızın çoğu sosyalleşmiş, hayata dönmüş olurlardı.
Ne yazık ki tıbbi tedavi dışında, maddi, manevi yardım ve rehabilite edecek hiçbir kurum ve kuruluş yok, bilgilendirecek hiçbir yer yok.
Anadolu'da binlerce hasta ne yazık ki bilgisizlikten, parasızlıktan, doktorsuzluktan, evlerine belki de odalarına hapis oluyorlar.
Devletimiz bir an evvel rehabilitasyon merkezlerini kurmalıdır! Önceden de bahsettiğim gibi, geçmiş dönemlerdeki devlet yöneticilerinin, iş adamlarının, siyasetçilerin evlatlarının düğünleri saraylarda, köşklerde oluyor. Balayıları Dubai'de veya başka ülkelerde oluyor. Allah daha çok versin. Ama bu ülkede yoklukla, hastalıkla mücadele eden insanlar da var. Acaba devlet yetkililerimizin veya belediye başkanlarının, holding sahiplerinin kaçı sabahın erken saatlerinde hasta evladını alıp hastanede muayene için sıra bekliyor?
Benim yaklaşık onbeş yılım hastahanelerde geçti hala geçiyor. Oğlumu bir gün kontrole götürdüğümde yirmi iki, yirmi üç yaşlarında bir kızcağız babasına bağırıyordu. "Muayene paran yok diye beni neden eve götürüyorsun?" "Ben hastayım hasta! Anlamıyor musun!" diye feryat ediyordu. Sesi hala kulaklarımda.
Ya sahipsiz kalanlar?
Ne zaman onlara sahip çıkılacak?
Dernekte annesi babası ölmüş hastaları görüyorum. Halleri çok perişan.
Hergün onlarca insan derneği arıyor. Sahipsiz hastalar için "yardım edin" diye. Allah yardımcıları olsun, işleri çok zor.
Hasta evlatlarımız kendi ülkemizde dışlanıyor! Birinci değil, beşinci değil, onbeşinci, belki de yirminci sınıf insan muamelesi görüyor. Yazık bu çağda, ilimin, teknolojinin ilerlediği bu zamanda insanlığa hiç yakışmıyor. Toplum olarak insanı damgalamayı, dışlamayı çok iyi biliyoruz ama bir gün kendi yakınımızın da hasta olabileceğini nedense hiç düşünemiyoruz. Gerçekten hasta ve yakınlarının yükü çok ağır.
Ne zaman milletçe, devletçe, şizofren hastalarına sahip çıkacağız?
Ne zaman doktora gidemeyen hastalara devletimiz el uzatacak?
Ne zaman sosyal güvencesi olmayanlara devlet sahip çıkacak?
Ne zaman hayatta yalnız kalan bu insanlara devlet barınma evleri kuracak?
Ne zaman işe girmede öncelik tanıyacak?
Ne zaman kamu kurumları ve özel kurumlarda, şizofren hasta ve engelli çalıştırma mecburiyeti koyacak?
Evet ben sadece "binlerce şizofreni hastası" annesinden biriyim. Şizofreni gibi uzun yıllar süren, beraberinde hasta ve yakınlarına maddi manevi bir yıkım getiren bu hastalığı ne yazık ki devletimizi yönetenler hep görmezden gelmiş veya hiç hatırlamamış.
Şimdiye kadar gelmiş geçmiş hükümetlerde doktorlar da bakanlık yapmışlardır. Ne yazık ki onlar da hiç umursamamış ve hatırlamamışlardır. Hatırlasalardı, biz hasta yakınları bu kadar acı çekmez, uzun yılları ümitsizlikle, çaresizlikle geçirmiş olmazdık. Çok çok zamansız, hayatlarının baharında hasta olan evlatlarımız, ızdırap, acı, korku dolu yılları ve çaresizlik içinde geçen bir ömrü yardımsız ve desteksiz yaşamazlardı.
Keşke devletimizi yönetenler, özellikle ruh sağlığına daha çok yatırım yapsalardı. Belki bugün yakınlarımızın çoğu sosyalleşmiş, hayata dönmüş olurlardı.
Ne yazık ki tıbbi tedavi dışında, maddi, manevi yardım ve rehabilite edecek hiçbir kurum ve kuruluş yok, bilgilendirecek hiçbir yer yok.
Anadolu'da binlerce hasta ne yazık ki bilgisizlikten, parasızlıktan, doktorsuzluktan, evlerine belki de odalarına hapis oluyorlar.
Devletimiz bir an evvel rehabilitasyon merkezlerini kurmalıdır! Önceden de bahsettiğim gibi, geçmiş dönemlerdeki devlet yöneticilerinin, iş adamlarının, siyasetçilerin evlatlarının düğünleri saraylarda, köşklerde oluyor. Balayıları Dubai'de veya başka ülkelerde oluyor. Allah daha çok versin. Ama bu ülkede yoklukla, hastalıkla mücadele eden insanlar da var. Acaba devlet yetkililerimizin veya belediye başkanlarının, holding sahiplerinin kaçı sabahın erken saatlerinde hasta evladını alıp hastanede muayene için sıra bekliyor?
Benim yaklaşık onbeş yılım hastahanelerde geçti hala geçiyor. Oğlumu bir gün kontrole götürdüğümde yirmi iki, yirmi üç yaşlarında bir kızcağız babasına bağırıyordu. "Muayene paran yok diye beni neden eve götürüyorsun?" "Ben hastayım hasta! Anlamıyor musun!" diye feryat ediyordu. Sesi hala kulaklarımda.
Ya sahipsiz kalanlar?
Ne zaman onlara sahip çıkılacak?
Dernekte annesi babası ölmüş hastaları görüyorum. Halleri çok perişan.
Hergün onlarca insan derneği arıyor. Sahipsiz hastalar için "yardım edin" diye. Allah yardımcıları olsun, işleri çok zor.
Hasta evlatlarımız kendi ülkemizde dışlanıyor! Birinci değil, beşinci değil, onbeşinci, belki de yirminci sınıf insan muamelesi görüyor. Yazık bu çağda, ilimin, teknolojinin ilerlediği bu zamanda insanlığa hiç yakışmıyor. Toplum olarak insanı damgalamayı, dışlamayı çok iyi biliyoruz ama bir gün kendi yakınımızın da hasta olabileceğini nedense hiç düşünemiyoruz. Gerçekten hasta ve yakınlarının yükü çok ağır.
Ne zaman milletçe, devletçe, şizofren hastalarına sahip çıkacağız?
Ne zaman doktora gidemeyen hastalara devletimiz el uzatacak?
Ne zaman sosyal güvencesi olmayanlara devlet sahip çıkacak?
Ne zaman hayatta yalnız kalan bu insanlara devlet barınma evleri kuracak?
Ne zaman işe girmede öncelik tanıyacak?
Ne zaman kamu kurumları ve özel kurumlarda, şizofren hasta ve engelli çalıştırma mecburiyeti koyacak?