Sare Davutoğlu'ndan skandal kadına şiddet yorumu

... en sonunda ortadoguda kadın taşlayan zihniyetin feminist ideoloji ile aynı oldugunu anlarsınız. Hatta daha açık konuşayım, eger mantıki çelişmezlik, ahlaki, dolayısıyla insani açıdan bakarsak ortadoguda kadını beline kadar gömen zihniyet var ya... onlar feminist zihniyetten daha insanidir.
Kadın taşlayan, kadını beline kadar gömen zihniyeti bu kadar sıradan bulmanız mı, yoksa feminizmden bu kadar korkmanız mı beni daha çok endişelendiriyor karar veremedim.

Çok merak ettim, o öcü radikal feministler gelince ne yapacaklar zavallı erkekciklere?
 
... Mesela ''kadına kıyafet baskısı'' diye bir şey olmadıgını, aslında bu baskının saılanın askine erkege yapıldıgı gerçegi gibi :) Ama bundan da bihabersinizdir sanırsam galiba herhalde.
Ben hiçbir erkeğe "saçın görünmesin, kısa etek giyme, pantolon giyme, vücut hatların belli olmasın demediğim için bundan da bihaberim sanırsam galiba herhalde.
 
Kadın taşlayan, kadını beline kadar gömen zihniyeti bu kadar sıradan bulmanız mı, yoksa feminizmden bu kadar korkmanız mı beni daha çok endişelendiriyor karar veremedim.

Çok merak ettim, o öcü radikal feministler gelince ne yapacaklar zavallı erkekciklere?

Timetraveler mervecikle tartışmanı tavsiye etmem. Arada güzel yazar. Ama muhalefet olmayı sever. Marjinal olması lazım onun. Senin benim gibi yazarsa rahatsız oluyor :)
 
Bence de tartışılması gereken bu. Ama her olayı kadın cinayetine baglayanlardan gına geldi
Olayı kadın cinayetine bağlayan biz değiliz. Konu başlığındaki habere göz atarsanız kadın cinayetlerini önemsizleştirme çabasının habere konu olan kişiye ait olduğunu görürsünüz.
 
Timetraveler mervecikle tartışmanı tavsiye etmem. Arada güzel yazar. Ama muhalefet olmayı sever. Marjinal olması lazım onun. Senin benim gibi yazarsa rahatsız oluyor :)
Uyarın için teşekkür ederim. Muhalefet olmayı ben de severim. Ama orta yaşlı bir kadın olarak burayı okuyan 14-15 yaşında gencecik kızlar olduğunu düşününce bana göre yanlış olmakla kalmayıp aynı zamanda zararlı bulduğum bu fikirlere aklım yettiğince karşı tezler üretmeye çalışıyorum. Sitede henüz çok yeniyim ve belki de bahsi geçen üyeyi tanımadığım için sabah sabah endişeli bir hayret içerisindeyim.
 
Bu kadın değil anne cinayeti, kadın cinayeti diye diye bunu dillendirerek aslında cinayetlerin artmasına neden oluyoruz yorumları sence skandal yorumlar değil mi norwecim? Bence çok anormal cümleler bunlar.
ama ben burda skandal olarak iyi ki öldürümüşler edepli giyinsinler vs gibi skandal adı altına yakışacak bir cümle bekledim ki bir kadın zaten asla bir kadının dayak yemesini öldürülmesini destekleyemez.
ben de bazı seylerin üzerine basıldıkça azaldığı yerde arttığını düşünüyorum mesela kız arkadaşlarını dövmek öldürmek bu tarz haberler sanki ters etki yaptı gün gectikçe arttı.
çok gariptir ama bana nedense insanlar (tabiki sorunlular) örneğin kötü olduğunu düşünerek yapmamayı değil bazen örnek alarak yapmaya başlıyor
çok canice ama böyle eğitimsiz insanların dizi film vs bile izlemesi bile etkiliyor
 
Zihniyet belli zaten. Her olayda istisnasız renklerini belli ediyorlar. Şaşırmadım.
 
Ortada sosyolojik bir durum elbette var ve en başından beri zaten bunu anlatıyorum kaç zamandır hem de. Sebep-sonuç ilişkisi, görev dagılımı meselesi... vs. Bazılarının agzından mesela hiç eksik olmaz ''erkek çocuklarını yetiştiremedik'' falan filan. Hatta geçen de BDV'de bir konu vardı orada da bir tanesi ''mal erkekler yetiştiriyorsunuz'' yazmış, office de o konuya yazmış ona da ayrı sinirlendim, agzının payını vermemiş o kadına diye, çünkü onun da 2 oglu var yanlış hatırlamıyorsam. ''siz de mal kızlar yetiştiriyorsunuz'' diyememiş yahu. Her neyse... Görev dagılımı, beklentiler diyorduk... mesele bu zaten. Sadece çocuk yetiştirme meselesi degil, karşındaki erkekten ne bekledigin meselesidir bu en çok. Eskilerin lafıyla ''dış işleri'' ''iç işleri'' ayrımı vardır, o mesele.

Erkekten dış işlerine dair sorumlulukları alacaksın hepsini kadına yükleyeceksin. Kadından iç işlerine ait tüm sorumlulukları al erkege yükle. Neredeyse her şey tersine dönecektir. Bir adamdan güçlü olmasını bekleme, zengin olmasını, sahiplenmesini falan filan... Bunları bekleme... tamamdır. O gün geldiginde erkekler ne tecavüz eder ne de birilerini öldürür. Ama herkes kendisine dönüp de bir soracak önce, ben evlenecegim adamdan ne bekliyorum diye. Güçlü olsun, zengin olsun, adam olsun şu olsun bu olsun.... diyecektir çogu. E bunu dedikten sonra aa erkekler niye böyle diye sormayacaksın çünkü bunu bizzat sen istedin yahu, bunda anlaşılamyacak ne var?

En basitinden damadıyla çekişen kp göremezsin, bacanagıyla ya da kayınbiraderi ile çekişen damat göremezsin. Ama kadınlar arasında bu çekişmeler hep olur çünkü güç savaşını ortadaki erkek(damat, ogul.. vs.) üzerinden yaparlar. Kv, elti,, görümce, gelin... çogu böyle. Sebep ne? Sadece kız çocukları düzgün yetişmedi diye degil herhalde? Erkek tarafı iç işlerinden kadını sorumlu tutuyorsa ardından tutup da niye böyle çekişiyor bu kadınlar diye soramaz çünkü erkegin beklentisi buydu başından beri. Yani hem sorumluluk yükle hem ardından agla... o iş olmaz.

Dolayısıyla kadının daha arka planda olması (öyle zannedilmesi.. çünkü esasında görüntüde geri plandadır), erkegi dış işlerden sorumlu tutmasından dolayıdır. Ne zaman degişir bu? Gece mutfakta tıkırtılar duyunca ''dur kocacıgım ben bi bakayim hırsız mı diye'' dendigi zaman degişir. Ya da Titanic batarken Jack yerine Rose ''sen güzel günleri görmek için yaşamalısın beybisi, ben burada soguk suda donar geberirim, sorun degil Jack'cigim'' dedigi gün olur. O güne kadar erkeklerin şiddet uygulaması daha normaldir, tecavüz etmesi de. Ha normaldir derken yapsınlar anlamında demiyorum, daha olagandır diyorum. Yoksa erkeklerin neredeyse tamamı ne tecavüz eder ne de öldürür, küçük bir azınlıktır bunları yapan. Ve yine o güne kadar kv, gelin çekişmeleri de dogaldır.

Erkek devleti temsil ettigi içn degil, erkek oldugu için ölür, görev paylaşımından bahsettim. Ben daha önce sana savaşın hayatın gerçegi oldugunu da söylemiştim, bunu engelleyemezsin hep olacak bu. Devlet ise erkegi savaşa yollarken ölsün diye... aslında kadınlar bu işi erkeklere yükledigi için yapar. Zaten böyle yapmak zorundadır da, zira savaşta erkekle kadın çok farklıdır. Yani öyle devleti temsil ettigi için degil sadece, kadın bu işlerde gönüllü degil diyedir. Günün birinde dagda, çölde, karda, kışta erkekler kadar kadınlar da ölürse savaşta, o gün sana katılacagım, tamam bu artık bir erkek cinayeti meselesi degildir diye.

Herkes görev paylaşımında nerde duruyorsa onun ceremesini çekiyor, mesele bu kadar basit.

Konu o kadar dallı budaklı ki nereden devam edeyim bilemedim valla. Teşhircilik meslesei hakkında da çok şey yazardım ya neyse... Mesela ''kadına kıyafet baskısı'' diye bir şey olmadıgını, aslında bu baskının saılanın askine erkege yapıldıgı gerçegi gibi :) Ama bundan da bihabersinizdir sanırsam galiba herhalde.

Ha ayrıca o tecavüz eden, döven, öldüren kadın kesimi geliyor hatta epey epey geldi bile. İnsanlar farkında degil sadece.

Dişim agrıyor kusura bakma düzensiz yazmışsam.
geçmiş olsun. diş ağrısı berbat bir şeydir.

istersen önce Tek Tanrılı dinlerden öncesine gidelim (onun da gerisine gideceğiz ama şimdilik bu kadar geri gidelim) Çok Tanrılı Din döneminde bir tane Tanrıların Tanrısı vardı (Zeus , Odin..vs) Baba Tanrı idi. bütün Tanrılar bu baba tanrının çocuklarıydı.
bir de Baba Tanrı'ya eş olmasa da onun gücünü dengeleyen Baba olan Tanrı'nın neredeyse korktuğu bir Ana Tanrıça vardı.
diğer Tanrı ve Tanrıçalar hep bir düzen içindeydi. her Tanrı'nın bir de Tanrıça karşılığı vardı.
eskiden, bilim ve teknoloji, haliyle tıp bu kadar gelişmemişken bile insanlar bir şeyi keşfetmişti.
dölü veren erkekti. Erkek kadını döllemediği sürece soy üremezdi.
haliyle bu denklemdeki erkek "Baba Tanrı" oldu.
ama yüzyıllar boyunca yani Tek Tanrılı dinler keşfedilmeden önce insanlar etraflarına baktılar ve Güneş'e dişi diyorlarsa, Ay'a erkek dediler.
kadın ve erkek bir aradaydı, eşit değiller belki ama eşlerdi.
Çok Tanrılı inanışların hakim olduğu toplumların tümünde kadınlar da savaşırdı. Çoğunlukla göçebe, çoğunlukla savaşçı olan bu toplumlarda doğan her kadın ve erkek yürümeye başladığı andan itibaren savaşmayı da öğrenirdi.
bazıları akınlara katılır, bazıları geride kalıp topluluğun güvenliğini sağlarlardı.
hani daha da geriye gideceğiz dedim ya o kısım bu kısım.
insanlar avcılık toplayıcılık yapar falan filan hikayeyi biliyoruz zaten, daha mülkiyet kavramı yoktur, komün bir hayat söz konusu, insan hayatta kalmak için bir arada yaşamak, bir arada avlanmak, bir arada yemek zorunda olduğunu keşfetmiş. toplanan tüm komünün. cinsellik tıpkı hayvanlarda olduğu gibi dişinin en güçlü erkeği seçmesi üzerine kurulu.
bu lider, doğal bir lider. ya en iyi avlanan ya en iyi savaşan...
işte yavaş yavaş mülkiyet kavramı gelişmeye başladı.
ilk mülkiyet kadın.
komün liderinin soyunu sürdüren kadın/kadınlar onundur. başka erkek onunla çiftleşemez, çünkü komün liderinin soyu belli olmalı.
bu denklem yavaş yavaş diğer erkekler arasında da yayılır. benim bebeğimi doğruyorsan, benimsindir. ne kadar çok "oğlum"olursa o kadar güçlüyüm. çünkü kızlarım başka erkeklerin "bebeklerini" doğuracaklar.
bu denklem yavaş yavaş kadınların evde durup çocuk baktığı, erkeklerin savaştığı bir düzene evrilir.
sonra yavaştan dinler keşfedilir.
önce Doğa tapıcılık.
sonra Çok Tanrılı Dinler
Doğada her canlının bir dişi, bir de erkeği var = Tanrılar da Dişi ve Erkek.
ama soy erkekten ürüyor = Demek ki Tanrıların Tanrısı Tanrı Erkek.
Ama bir dişi mutlaka diğerlerine baskın gelip Baba Tanrı'nın daha çok çocuğunu doğuruyor = Demek ki bir de Güçlü Bir Ana Tanrıça var.
bu sistem böyle devam ederken
bir yandan da anaerkil topluluklar oluşmaya başlar. bunlar genel olarak daha barışçıdır. Gücün erkek değil, Doğuran kadın olduğunu düşünürler. Dölü veren değil, Doğurandır önemli olan. Doğa her mevsim binlerce canlı "doğur"duğuna göre Doğa bir "Ana"dır. demek ki "Dişi"dir.
hayat veren dişidir.
bu yüzden esas Tanrı da Erkek Değil Dişidir.
ama bu topluluklar doğurmanın gücüne inandıklarından, hayatın gücüne inandıklarından daha barışçı oldukları için tarihin de kaybedenidir. Çünkü Tarihi kazananlar yazar. Kazanan da Savaşçı olanlardır.
zamanla
erkek mülkiyet hakkını iyice arttırır ve diğer erkek ve kadınları köle almaya başlar.
Artık düzen salt mülk kavramı üzerindedir.
Ama biraz daha güç lazımdır.
Daha fazla "Erk."
Sıra Tek Tanrılı Dinlere gelir.
Tek bir Tanrı vardır, artık.
Dişi değildir, Erkek de değildir, ama erkekleri daha çok sevdiği kesindir.
artık tüm güç erkeklerin olur.
kadınlar, toplumdan çekilmeli, anne olmalı, anne olamıyorsa, kendisini dine adamalıdır.
bu fikir sevilir.
önce yönetenler tarafından. onlar zaten erkek.
sonra onların eşleri tarafından "en güçlü kadın, en güçlü erkeğin çocuğunu doğuran, soyunu sürdüren kadındır."
ve Hristiyanlık.
Yahudilik ve Paganizmin mükemmel evliliği.
Doğanın bilgisini taşıyan anaerkil kadınlar cadı olur, hatta İsa bile tıpkı Doğa'nın dölsüz binlerce canlı doğurduğu gibi babasız doğar.
ve kadın artık cadıdır. cinsellik yasaktır. cinsellik erkeğin tekelindedir.
Tüm Tek Tanrılı dinlerde üremeye izin veremeyecek şekilde cinsel ilişki kurmanın yasak olması bu sebeptendir. Kadın sadece belli dönemlerde doğurgandır ama erkek her dönem döl verebilir.

uzun bir girizgah oldu, fakat, modern! dediğimiz dünya bunun yansımasıdır.
kadınlar arasındaki "çocuk yetiştirme" safsatası diğer kadınlara üstün olma çabasından başka bir şey değildir. en güçlü, en zengin, en ... erkeğin çocuğunu doğurmak ve onu güçlü yetiştirmek.
kız çocuklarının yetiştirilmesi burada fazla önem taşımaz.
önemli olan onu evleneceği erkeğin soyunu belirsiz kılmayacak şekilde o erkeğe vermektir. burada da karşımıza "bekaret" çıkıyor.
yani toplumsal roller, erkeğin keşfettiği ve kadınların da diğer kadınlara üstün olmak için, statü sahibi olmak için keşfettiği rollerdir.
Ama Anaerkil Topluluklar hala var.
Feminizme el sallayalım.
bir de Radikal Feministler var.
Onlar da Amazonlar.

hani bir laf vardır ya tarih tekerrürden ibarettir diye. evet hep aynı silsile içinde devam eder.
bir tarafta kendi suni statüsünü kaybetmemek için eril bir düzene eyvallah diyen kadınlar, diğer tarafta kadının doğanın özü olduğunu, erkeğin eşiti olduğunu savunan kadınlar.
Radikal Feministler kısmına hiç girmiyorum, zira kendileri bile ne istediklerinden emin değiller ve evet, feminizmin yumuşak karnı oluyorlar her seferinde.

ama örtünme konusunda haksızsın. örtünme tarih boyunca kadınları işaretlemek için kullanıldı. Çok Tanrılı dönemde Rahiplerle Cinsel İlişkiye girerek Tanrıya daha çok yaklaştıklarına inanan (bkz: orgazm) Rahibeler bir çeşit örtü takardı.
bazı toplumlarda fahişelerden ayrılmak için kadınlar örtü takardı. bazı toplumlarda evli kadınlar örtü takardı.
yani örtü kadın için hep bir statü sembolü oldu.
erkeğin bulduğu ya da erkeğe atfedilen bir statü.

kısaca toplumsal rol dediğimiz şey; hiç de modern olmayan bir dünyanın sonucudur. erk tarafından, sadece soyu "lekesiz" sürdürmek için kadına dayatılmıştır.

uzun mu oldu ne :KK70:
 
Son düzenleme:
geçmiş olsun. diş ağrısı berbat bir şeydir.

istersen önce Tek Tanrılı dinlerden öncesine gidelim (onun da gerisine gideceğiz ama şimdilik bu kadar geri gidelim) Çok Tanrılı Din döneminde bir tane Tanrıların Tanrısı vardı (Zeus , Odin..vs) Baba Tanrı idi. bütün Tanrılar bu baba tanrının çocuklarıydı.
bir de Baba Tanrı'ya eş olmasa da onun gücünü dengeleyen Baba olan Tanrı'nın neredeyse korktuğu bir Ana Tanrıça vardı.
diğer Tanrı ve Tanrıçalar hep bir düzen içindeydi. her Tanrı'nın bir de Tanrıça karşılığı vardı.
eskiden, bilim ve teknoloji, haliyle tıp bu kadar gelişmemişken bile insanlar bir şeyi keşfetmişti.
dölü veren erkekti. Erkek kadını döllemediği sürece soy üremezdi.
haliyle bu denklemdeki erkek "Baba Tanrı" oldu.
ama yüzyıllar boyunca yani Tek Tanrılı dinler keşfedilmeden önce insanlar etraflarına baktılar ve Güneş'e dişi diyorlarsa, Ay'a erkek dediler.
kadın ve erkek bir aradaydı, eşit değiller belki ama eşlerdi.
Çok Tanrılı inanışların hakim olduğu toplumların tümünde kadınlar da savaşırdı. Çoğunlukla göçebe, çoğunlukla savaşçı olan bu toplumlarda doğan her kadın ve erkek yürümeye başladığı andan itibaren savaşmayı da öğrenirdi.
bazıları akınlara katılır, bazıları geride kalıp topluluğun güvenliğini sağlarlardı.
hani daha da geriye gideceğiz dedim ya o kısım bu kısım.
insanlar avcılık toplayıcılık yapar falan filan hikayeyi biliyoruz zaten, daha mülkiyet kavramı yoktur, komün bir hayat söz konusu, insan hayatta kalmak için bir arada yaşamak, bir arada avlanmak, bir arada yemek zorunda olduğunu keşfetmiş. toplanan tüm komünün. cinsellik tıpkı hayvanlarda olduğu gibi dişinin en güçlü erkeği seçmesi üzerine kurulu.
bu lider, doğal bir lider. ya en iyi avlanan ya en iyi savaşan...
işte yavaş yavaş mülkiyet kavramı gelişmeye başladı.
ilk mülkiyet kadın.
komün liderinin soyunu sürdüren kadın/kadınlar onundur. başka erkek onunla çiftleşemez, çünkü komün liderinin soyu belli olmalı.
bu denklem yavaş yavaş diğer erkekler arasında da yayılır. benim bebeğimi doğruyorsan, benimsindir. ne kadar çok "oğlum"olursa o kadar güçlüyüm. çünkü kızlarım başka erkeklerin "bebeklerini" doğuracaklar.
bu denklem yavaş yavaş kadınların evde durup çocuk baktığı, erkeklerin savaştığı bir düzene evrilir.
sonra yavaştan dinler keşfedilir.
önce Doğa tapıcılık.
sonra Çok Tanrılı Dinler
Doğada her canlının bir dişi, bir de erkeği var = Tanrılar da Dişi ve Erkek.
ama soy erkekten ürüyor = Demek ki Tanrıların Tanrısı Tanrı Erkek.
Ama bir dişi mutlaka diğerlerine baskın gelip Baba Tanrı'nın daha çok çocuğunu doğuruyor = Demek ki bir de Güçlü Bir Ana Tanrıça var.
bu sistem böyle devam ederken
bir yandan da anaerkil topluluklar oluşmaya başlar. bunlar genel olarak daha barışçıdır. Gücün erkek değil, Doğuran kadın olduğunu düşünürler. Dölü veren değil, Doğurandır önemli olan. Doğa her mevsim binlerce canlı "doğur"duğuna göre Doğa bir "Ana"dır. demek ki "Dişi"dir.
hayat veren dişidir.
bu yüzden esas Tanrı da Erkek Değil Dişidir.
ama bu topluluklar doğurmanın gücüne inandıklarından, hayatın gücüne inandıklarından daha barışçı oldukları için tarihin de kaybedenidir. Çünkü Tarihi kazananlar yazar. Kazanan da Savaşçı olanlardır.
zamanla
erkek mülkiyet hakkını iyice arttırır ve diğer erkek ve kadınları köle almaya başlar.
Artık düzen salt mülk kavramı üzerindedir.
Ama biraz daha güç lazımdır.
Daha fazla "Erk."
Sıra Tek Tanrılı Dinlere gelir.
Tek bir Tanrı vardır, artık.
Dişi değildir, Erkek de değildir, ama erkekleri daha çok sevdiği kesindir.
artık tüm güç erkeklerin olur.
kadınlar, toplumdan çekilmeli, anne olmalı, anne olamıyorsa, kendisini dine adamalıdır.
bu fikir sevilir.
önce yönetenler tarafından. onlar zaten erkek.
sonra onların eşleri tarafından "en güçlü kadın, en güçlü erkeğin çocuğunu doğuran, soyunu sürdüren kadındır."
ve Hristiyanlık.
Yahudilik ve Paganizmin mükemmel evliliği.
Doğanın bilgisini taşıyan anaerkil kadınlar cadı olur, hatta İsa bile tıpkı Doğa'nın dölsüz binlerce canlı doğurduğu gibi babasız doğar.
ve kadın artık cadıdır. cinsellik yasaktır. cinsellik erkeğin tekelindedir.
Tüm Tek Tanrılı dinlerde üremeye izin veremeyecek şekilde cinsel ilişki kurmanın yasak olması bu sebeptendir. Kadın sadece belli dönemlerde doğurgandır ama erkek her dönem döl verebilir.

uzun bir girizgah oldu, fakat, modern! dediğimiz dünya bunun yansımasıdır.
kadınlar arasındaki "çocuk yetiştirme" safsatası diğer kadınlara üstün olma çabasından başka bir şey değildir. en güçlü, en zengin, en ... erkeğin çocuğunu doğurmak ve onu güçlü yetiştirmek.
kız çocuklarının yetiştirilmesi burada fazla önem taşımaz.
önemli olan onu evleneceği erkeğin soyunu belirsiz kılmayacak şekilde o erkeğe vermektir. burada da karşımıza "bekaret" çıkıyor.
yani toplumsal roller, erkeğin keşfettiği ve kadınların da diğer kadınlara üstün olmak için, statü sahibi olmak için keşfettiği rollerdir.
Ama Anaerkil Topluluklar hala var.
Feminizme el sallayalım.
bir de Radikal Feministler var.
Onlar da Amazonlar.

hani bir laf vardır ya tarih tekerrürden ibarettir diye. evet hep aynı silsile içinde devam eder.
bir tarafta kendi suni statüsünü kaybetmemek için eril bir düzene eyvallah diyen kadınlar, diğer tarafta kadının doğanın özü olduğunu, erkeğin eşiti olduğunu savunan kadınlar.
Radikal Feministler kısmına hiç girmiyorum, zira kendileri bile ne istediklerinden emin değiller ve evet, feminizmin yumuşak karnı oluyorlar her seferinde.

ama örtünme konusunda haksızsın. örtünme tarih boyunca kadınları işaretlemek için kullanıldı. Çok Tanrılı dönemde Rahiplerle Cinsel İlişkiye girerek Tanrıya daha çok yaklaştıklarına inanan (bkz: orazm) Rahibler bir çeşit örtü takardı.
bazı toplumlarda fahişelerden ayrılmak için kadınlar örtü takardı. bazı toplumlarda evli kadınlar örtü takardı.
yani örtü kadın için hep bir statü sembolü oldu.
erkeğin bulduğu ya da erkeğe atfedilen bir statü.

kısaca toplumsal rol dediğimiz şey; hiç de modern olmayan bir dünyanın sonucudur. erk tarafından, sadece soyu "lekesiz" sürdürmek için kadına dayatılmıştır.

uzun mu oldu ne :KK70:
bunu okurdum ama çok uzun ya :KK70: :KK70: gözler bozuk zaten
bu emek için beğeni yapıyorum okumadan
 
Dogru söylemiş kadın cinayetleri şehir efsanesi kıvamında zira.

Ama işçi ölümüne ya da iş cinayetine anne ölümü falan denmez.

Şehir efsanesi , modern çağın kulaktan kulağa yayılan, doğruluğu şüphe götürür, uydurma folklorik hikâyelerine verilen addır. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Şehir_efsanesi)

Kadın cinayetleri , doğruluğu şüphe götürür veya uydurma folklorik hikayeler değildir. Anıt sayaç a tıklarsanız görebilirsiniz.

http://www.anitsayac.com/
 
ama ben burda skandal olarak iyi ki öldürümüşler edepli giyinsinler vs gibi skandal adı altına yakışacak bir cümle bekledim ki bir kadın zaten asla bir kadının dayak yemesini öldürülmesini destekleyemez.
ben de bazı seylerin üzerine basıldıkça azaldığı yerde arttığını düşünüyorum mesela kız arkadaşlarını dövmek öldürmek bu tarz haberler sanki ters etki yaptı gün gectikçe arttı.
çok gariptir ama bana nedense insanlar (tabiki sorunlular) örneğin kötü olduğunu düşünerek yapmamayı değil bazen örnek alarak yapmaya başlıyor
çok canice ama böyle eğitimsiz insanların dizi film vs bile izlemesi bile etkiliyor


Norvecim burada bahsi geçen kadın senin ya da benim gibi sıradan halktan biri degil, her kurduğu cümleye çok dikkat etmesi gereken birisi.

Kadın cinayetleri dillendirildigi için artmiyor eskiden de çoktu ancak bu kadar ilgi görmüyordu.
 
Ben Cumhurbaşkanı Başbakan Bakan Milletvekilleri Vali Kaymakam eşlerinin çocuklarının vs hangi pozisyonla bu ve benzeri açıklamaları yaptığını anlayamıyorum. Onlar sadece devlette ön planda bulunan politikacıların siyasetçilerin eşleri çocukları. Bu konu için demiyorum röpörtajda düşüncesi sorulur anlarımda, bir bakıyorsunuz bir yerin açılışında konuşma yapıyorlar. ? ? ? Hangi vasıfla? sırf eş oldukları için mi?
 
Ben Cumhurbaşkanı Başbakan Bakan Milletvekilleri Vali Kaymakam eşlerinin çocuklarının vs hangi pozisyonla bu ve benzeri açıklamaları yaptığını anlayamıyorum. Onlar sadece devlette ön planda bulunan politikacıların siyasetçilerin eşleri çocukları. Bu konu için demiyorum röpörtajda düşüncesi sorulur anlarımda, bir bakıyorsunuz bir yerin açılışında konuşma yapıyorlar. ? ? ? Hangi vasıfla? sırf eş oldukları için mi?
bulundukları yeri bilip konuşurken kılı kırk yarmaları lazım ama nerde.maalesef hepsi aynı zihniyetteler.:KK43:
 
Erkeği öldüren her kadını haklı çıkartılıyor deme şimdi. Cinayet başlığını okurken "ne yaptı erkek kim bilir " der çoğu kadın, ama içeriği okuduktan sonra sırf kadın diye de insan öldürmeyi desteklemez. Aynı mantıkla bakarsak, tecavüze uğradığında bir kısım erkek ve KADIN da " kuyruk sallamıştır kesin" de diyor. Hadi toplum nezdinde haklı çıkartıldı diyelim, kocasını öldüren kadına tahrik indirimi, kadın cinayetlerinde uygulanan kadar mı? En son Nevin Yıldırım mesela müebbet aldı.
Kadın hep haklıdır denilmiyor yani, kadın şiddetine uğrayan erkekler de var tabii ki ama bu yüzde 10 ise diğer yüzde 90'dır.



Ayrıca kadın çiçektir demiyoruz yeaa, kadın kadındır çiçek babandır diyoruz. =(

Erkegi öldüren kadınların haklı çıkarıldıgı var işte, yazdım ya? Kahraman ilan edilen, TV programlarına çıkarılan, kitap yazıp ünlü olan tipler var. Ayrıca buradaki konularda ben genelde senin söylediklerinin tersini görüyorum. Yani kadın öldürmüşse ''kim bilir kocası naapmıştır'' kadın aldatırsa ''sevgi açlıgıdır'' falan filan. Aynı zamanda senin dedigin gibi suçlu oldugu halde ceza almayan erkekler de var ve ben bunu her seferinde zaten söyledim :KK70: Medeniyet herkesi ezer, yeri gelince suçluyu aklar yeri gelince suçsuzu suçlu ilan eder. Bunlar olabilen şeyler. Yani ben her suçu tek cinsiyete atan biri degilim. Bazıları gibi...
 
Erkegi öldüren kadınların haklı çıkarıldıgı var işte, yazdım ya? Kahraman ilan edilen, TV programlarına çıkarılan, kitap yazıp ünlü olan tipler var. Ayrıca buradaki konularda ben genelde senin söylediklerinin tersini görüyorum. Yani kadın öldürmüşse ''kim bilir kocası naapmıştır'' kadın aldatırsa ''sevgi açlıgıdır'' falan filan. Aynı zamanda senin dedigin gibi suçlu oldugu halde ceza almayan erkekler de var ve ben bunu her seferinde zaten söyledim :KK70: Medeniyet herkesi ezer, yeri gelince suçluyu aklar yeri gelince suçsuzu suçlu ilan eder. Bunlar olabilen şeyler. Yani ben her suçu tek cinsiyete atan biri degilim. Bazıları gibi...

Tamam mervecik, Feministler yine mücadeleye devam eder tıpkı 6284 kanun maddesi ve İstanbul Sözleşmesi'nde olduğu gibi. Şiddete uğramış boşanmak isteyen bu yüzden ölüm tehditleri alan kadınlar ve çocukları için sığınak ve kimlik bilgilerinin değiştirilmesinin uygulanabilirliği konusunda mücadele edecek; sen de "yaaa anlayın işte radikal feministler çook kötü ühühühühühühü ilerde çok kötü şeyler yapacaklar ühühühü" demeye devam et. Senin gülüşünden de koyayım bari yoksa eksik hissederim. =( ":KK70::KK70::KK70::KK70:"
 
X