Selam millet.
Analizlerime başladım. En çok istediğiniz film "Gone Girl (Kayıp Kız)" olmuş, onun üzerine kısa sayılabilecek bir analiz yazdım. Sizin de görüşlerinizi heyecanla bekliyorum. :)
Gone Girl (Kayıp Kız): Amy Dunne Gerçekten Bir “Psikopat” mı? Yoksa Çaresiz Bir Kadın Mı?
Yazı spoiler (film hakkında önemli olabilecek detaylı bilgiler) içermektedir. Lütfen yazıyı bunu dikkate alarak okuyunuz.
Gone Girl filmini seyrettiyseniz veya kitabını okuduysanız, ilk yarıdan sonra verdiğiniz tepki muhtemelen “Oha ne kadar psikopat bir kadın bu ya, şeytanın aklına gelmez” gibi tepkiler olmuştur. Peki klinik olarak incelediğimizde Amy Dunne’ı psikopat bir birey olarak değerlendirebilir miyiz?
“Psikopat” dediğimiz terim eskiden kullanılsa da, son zamanlarda damgalayıcı bir sıfat olduğu ve bireye zarar verici olabileceği için tanısal bir terim olarak kullanılmıyor. Halk arasında psikopat olarak nitelendirilen kişilerde daha çok kişilik bozukluklarının varlığını görüyoruz. Amy Dunne ise birçok psikologa göre çeşitli psikopatolojik bozukluklara sahip bir karakter.
Amy’de açıkça rastlanan belirtilerden bazıları “antisosyal kişilik bozukluğu” tanısına uyuyor. Halk arasında bu bozukluğa sahip karakterler “psikopat, ruh hastası” gibi damgalayıcı kelimelerle tanımlanıyor. Antisosyal kişilik bozukluğunun en belirgin özelliği ise kişilerin başkalarının haklarına saygı göstermemeleri. Bununla beraber, kanunlara uymamak, sahtekarlık, dürtüsellik, kolay sinirlenme, kendisinin ve başkalarının güvenliğini ihmal eden davranışlarda bulunma, sorumluluk almama ve pişmanlık duymama gibi belirtiler de mevcut. Amy bu belirtilerin çoğunu gösteren bir karakter ve kendini epeyce de belli ediyor.
Ayrıca, “Borderline kişilik bozukluğu”nun kimi belirtilerini Amy’de de gözlemliyoruz. Kişilerin aynı anda birçok kişilik bozukluğuna sahip olması imkansız bir şey değildir. İlk başta dikkat çeken şeylerden biri de karakterin dürtüsel olması (aldatıldığını öğrenince sonuçlarını düşünmeden hareket etmesi gibi) ve kendisi hakkında dengesiz bir farkındalığa (self-image) sahip olması. Bu dengesizliğini romantik ilişkileri olsun, arkadaşlık ilişkileri olsun hepsine yansıtmakta. Borderline aynı zamanda kendini yoğun öfke patlamaları, intihar girişimleri veya kendine zarar veren davranışlar ve çok yoğun ancak kısa süreli ilişkiler ile de belli ediyor. Amy’nin arkadaşlık ilişkileri de romantik ilişkileri de çok yoğun duygu paylaşımlarında bulunulan ancak iyiye değil kötüye giden ilişkiler.
Amy’nin bu korkunç intikam alma arzusu aslında bunlarla ilişkili değil fakat etkileyen bir durum. İnsanların kişilik özellikleri farklı olaylara farklı tepkiler vermelerini sağlayabiliyor. Mesela siz eşiniz tarafından aldatıldığınızı öğrenseniz çok sinirlenirsiniz, üzülürsünüz, hayal kırıklığına uğrarsınız, belki onun üstüne saldırırsınız bile, ama sonu boşanma davası açmakla sonuçlanır. Amy gibi kocalarının hayatını bu kadar ağır biçimde mahvetmek herkesin yapabileceği bir iş değildir, bunu da anca psikolojik açıdan epey sağlıksız bireyler yapabilir.
Amy’nin psikolojisi açısından sağlıksız olmasında en büyük etki aslında anne babasına ait. Küçüklüğünden beri “Mükemmel Amy (Amazing Amy)” olarak yetiştirilen o kız asla sıradan bir çocuk olamadı, o hep mükemmeldi, mükemmel ilişkileri olmalı, mükemmel bir kariyeri olmalı, mükemmel bebekleri olmalıydı. Bu mükemmel kızın ilişkisi asla kötüye gidemezdi, giderse de (aldatılma) bu onun “mükemmelliğine” yani benliğine vurulmuş en büyük darbeydi. Yani psikopat bireyler doğuştan böyle mi doğar yoksa çevreden mi kaynaklı derseniz, her ikisi de doğrudur. Hatta bu çoğu psikopatolojik durumlar için de geçerlidir.
Nick Dunne masum bir gariban mı? Elbette değil. Karısını önemsemek yerine ona tamamen duyarsız kalması, onun da ihtiyaçlarını düşünmek yerine tamamen kendi ihtiyaçlarını önemsemesi, Amy’nin sağlıksız kişiliğini iyice tetiklemiş olabilir. Bir çift terapisine gitselerdi bunu ne kadar aşabilecekleri meçhul bir durum ancak bazı çiftler vardır ki böyle kaotik ve dramatik olaylardan beslenmeyi severler. Bence Amy ve Nick de bu çiftlerden birisi.
İzleyenler, siz ne düşünüyorsunuz? Katıldığınız veya katılmadığınız yerleri yazın lütfen, birlikte tartışalım. Sevgiler. :)