İkinci film analizimle anket sonuçlarına göre devam ediyorum. :) Yazıyı okumayı kolaylaştırmak için araya fotoğraflar da ekleyeceğim. Yazıyı ödevim için yazıyorum herkese açık ancak herhangi bir bloga vs. kopyalamak isterseniz benden "izin alarak" ve kaynak göstererek kopyalayabilirsiniz.
La La Land (Aşıklar Şehri): Mia ve Sebastian'ın İlişkisinin Gottman'ın Evliliği Sürdürmenin 7 İlkesine Göre Yorumlanması
Yazı spoiler (film hakkında önemli olabilecek detaylı bilgiler) içermektedir. Lütfen yazıyı bunu dikkate alarak okuyunuz.
2016'nın en çarpıcı filmlerinden biri olan, 6 Oscar ödüllü La La Land (Aşıklar Şehri) son yılların en masalsı anlatılarından birisine sahip. Tıpkı her aşk gibi masalsı başlayan ancak bizi o masalsı dünyadan çekip çıkararak hayatın acı gerçekleriyle yüzleştirerek yüreklerimizi burkan bu film, bir yandan bazı hayat dersleri almamızı sağlarken bir yandan da Mia ve Sebastian'ın ilişkisinde neyin ya da nelerin eksik olduğunu bize sorgulatıyor. Bu kadar masalsı başlayan, aşklarını buram buram hissettiğimiz bu çiftin ilişkisi neden sonuna kadar gidememiş olabilir? Bunu ünlü çift terapisti John Gottman'ın çeşitli sorunları olan evli çiftleri detaylıca analiz ederek ortaya koyduğu 7 temel ilke (bkz. Evliliği Sürdürmenin Yedi İlkesi, John Gottman & Nan Silver) üzerinden giderek incelemeye çalışacağım. :)
Kısaca film konusuna değinecek olursam, geleneksel bir jazz kulübü açma hayalinde olan müzisyen Sebastian (Ryan Gosling tarafından canlandırılıyor) ve küçük bir kafede çalışan ama aslında Hollywood'ta oyuncu olma hayaliyle yanıp tutuşan Mia'nın (Emma Stone tarafından canlandırılıyor) bir tesadüf sonucu bir araya gelmesi ile aralarında oluşan duygusal ilişkiye odaklanıyor. Mia ve Sebastian'ın ilişkisini aşamalar halinde görüyoruz filmde, bir tür giriş-gelişme-sonuç gibi. İlk aşama cicim ayları gibi, tanıştıktan sonra gerçekleşen aşırı romantik, izlerken yüzümüzde bir gülümseme oluşturan sahneler var. Ancak film ilerledikçe sonraki aşamalara geçiyoruz ve Mia'nın da Sebastian'ın da artık cicim aylarını bırakarak daha dünyevi dertlerine, kariyerleri şu anki işleri, nereye varmak istedikleri ile alakalı endişelerine odaklandıklarını görüyoruz. En sonunda ise ikisinin arasında bir "çatışma" oluştuğunu, yani özel hayatları ve profesyonel hayatlarının (bir bakıma hayallerinin, amaçlarının) birbirleriyle çatışmasından ötürü bir yol ayrımında durduklarını görüyoruz. Yani bu çatışmanın ortadan kalkması için içlerinden birinin fedakarlık etmesi, edebilmesi gerekiyor.
Eşi Julia ile birlikte geliştirdikleri "Gottman Çift Terapisi" ile ünlü olan psikolog ve akademisyen John Gottman, daha çok evlilikler üzerine odaklı çalışmalar yapıyor ve evliliklerin nasıl yürüdüğü, çiftlerin nasıl birbirine bağlandığı, çiftler arası mutluluk ve doyumun nasıl arttırılabileceği üzerine 7 temel ilke geliştirmiş. Bu ilkeler kısaca şunlar:
- Eşinize yeniden saygı ve şefkat gösterebilmek için "sevgi haritalarınızı" genişletin.
- Aşık olma nedeninizi kendinize hatırlatmak için birbirinize karşı sevgi ve hayranlığınızı geliştirin.
- Sorunlarınız olduğunda kaçmak yerine birbirinize yakınlaşın.
- Eşinizin sizi etkilemesine izin verin.
- Çözülebilir sorunlarınızı çözün.
- Tıkanıklığın üstesinden gelin.
Hatırlarsanız Mia jazz müzikten hiç hoşlanmıyordu ancak Sebastian'ın tutkusu o kadar fazlaydı ki Mia onun sayesinde jazz müziği sevebildi. Sebastian aynı zamanda Mia'nın kendi tiyatro oyununu yazabilmesi için ona epey destek olmuştu. Mia Hollywood'ta rol kapabilmenin ne kadar zor olduğundan bahsettiğinde Sebastian'ın ona söylediği şey "Madem rol kapmak bu kadar zor; kendi rolünü kendin yaz" idi ve Mia'yı kendi oyununu yazması için teşvik etti. Mia'nın da Sebastian'dan istediği şey daha düzenli, 9-5 çalışabileceği bir iş bulmasıydı, çünkü Sebastian'ın düzgün bir kariyeri yoktu. Sebastian da aslında onun istediğini yaptı, epey yükselebileceği bir müzik grubunda çalmaya başladı ve epey yoğun bir programı vardı. İkisinin de kariyerleri için yoğun çaba sarf etmesi gerekiyordu ancak filmde de görüldüğü üzere bu ikisinin arasında bir çatışma yarattı, ikisini de mecburi bir seçim yapmak zorunda bıraktı. Çünkü Sebastian çıktığı yolda ünlü olacakken Mia için işler yolunda gitmiyordu ve doğal olarak karakterlerin bakış açıları da değişmeye başladı.
Burada kimi suçlayabiliriz, ilişkiyi kim batırdı derseniz, aslında ikisi de değil. Mia'nın da Sebastian'ın da ortak hayallerle çıktığı bir yol vardı ama hayat böyledir, her şey toz pembe değildir, her şey her zaman yolunda gitmez. Mia da Sebastian da birbirlerini ne kadar sevseler de gittikleri yolun önünde sonunda onları farklı yollara göndereceğinin bilincindeydiler. Bu yüzden birbirlerini yıpratmadan mantığı ön plana koyarak ayrılmaya karar verdiler. Çünkü bir ilişki yaşamak "aynı anda bir olmak" demek değildir. Filmin en sonunda birbirlerine gülümseyen Mia ve Sebastian, aslında sevginin farklı şekillerde de kendini gösterebileceğinin kanıtıdır.
Bu uzuuunn yazının sonuna gelebildiyseniz, sizlerin de yorumlarını bekliyorum. :)