Sağlıklı Beslenerek Zayıflama Deneyimlerimiz

ben uygulamıştım bi süre. gerçektn etkisi oluyo,kilo da vermiştim. ama sonra yine acıkmadan yemeye başlayınca aldım verdiklerimi. şu sıralar tekrar uyguluyorum ama daha hiç tartılmadım :):KK1:
ben 1.70 boyundayım kızlar 64 kiloydum,diyetisyene falan gittim ama 61 oldum inanın hep dikkat etmişimdir yediğime.döner,durum,fast food..hiçbiri yok.dışarda sadece salata.evdeysem sebze,tavuk,balık..abur cubur yok.ama 61 altına inemedim tutturdum 58 diye,pilates,yuruyuş..sonra bu dkz yi okudum netten kitabı bulamadım..zaten çok buyuk bir midem yoktu ama iyice vucudumu dinledim.yuruyuş istiyosam yaptım şuan hava soğuk hiç yapmıyorum artık herşeyi yiyorum, ama az tabi herkese göre öyle diyorlar ama ben doyana kadar yiyip 2 saat sonra acıkırsam birdaha yiyorum.şuanda 58 kiloyum ve inanamıyorum,artık çabalamadan sabah akşam ne yesem diye düşünmeden evde olanlardan yiyorum.3 kilo belki ama benim için çok değerli çunku diyeti hayatımdan çıkardım..herkese bol şans diliyorum
 
Ben de dkz ile zayıflayanlardanım. Bu yöntemle şunu farkettim diyet kelimesi ben de alerji yapıyormuş. Her istediğimi yiyorum ama acıkınca. Şunu unutmayın kısıtlama mikrobunu beyninizden attığınız zaman kilolar da siz fark etmeden gidecektir.
 
yazilanlar cok mantikli aslinda unutmusuz biz acikma ve tokluk hissini :KK56:
 
Bu yönteme bende bu sabah itibariyle başladım.Kitabı okumadım, sadece burdan öğrendiğim kadarıyla uygulıycm..

Boyum 176 kilo 62.5.. Bi ay sonra tartılıcam bakalım nasıl bi değişiklik olacak..58 kiloya inmek istiyorum bi kaç ay içinde.
 
Bugün 4. günüm ..Diyet kelimesini aklımdan çıkardıgım için hiç zorlanmıyorum..Az yiyorum doyunca bırakıyorum.Acıkınca tekrar yiyorum..
Bu ay sonunda ne kadar kilo vermiş olacagımı çok merak ediyorum..
 
Bu yönteme bende bu sabah itibariyle başladım.Kitabı okumadım, sadece burdan öğrendiğim kadarıyla uygulıycm..

Boyum 176 kilo 62.5.. Bi ay sonra tartılıcam bakalım nasıl bi değişiklik olacak..58 kiloya inmek istiyorum bi kaç ay içinde.
canım manken gibisin ama zaten sen çok inceymişsin,tabiki senin kendini nasıl gördugunde önemli ama ben fikrimi söylemek istedimm
 
:KK1:
canım manken gibisin ama zaten sen çok inceymişsin,tabiki senin kendini nasıl gördugunde önemli ama ben fikrimi söylemek istedimm

Teşekkür ederim cnm.Ama göbek kısmından vermem lazım..Yoksa göbek kısmında hafif yağlaanma oluyo ve dar kıyafette hemen belli oluyo..Zaten verdiğim zaman direkt karın bölgemden veriyorum.onun için 4 kilo verince süper durcak inşllahh: )))
 
Merhabalar,Bende bu yöntemle daha önce 84 kilodan 70 kiloya düşmüştüm boyum 172cm bakalım bugunden itibaren bende başlıyorumm...Örnek olmak açısından burada yazacağım...Sevgimle...
 
Merhabalar,Bende bu yöntemle daha önce 84 kilodan 70 kiloya düşmüştüm boyum 172cm bakalım bugunden itibaren bende başlıyorumm...Örnek olmak açısından burada yazacağım...Sevgimle...

merhaba,sabırsızlıkla sonuçları bekliyorum,bu yönteme çok inanıyorum çünkü..yaşasın diyetsiz zayıflama:79:
 
kizlar bir haftadir dkz ye göre besleniyorum, ya günde bir ögün yiyorum, bua aralar ne istah ve ne birsey:2: Ama kendimi iyi hissediyorum:KK61:

Bu arada 2 kg vermis gözüküyorum. Bu arada dün ailemle yemege gittim, inanirmisiniz, tabagimi bitiremedim, annem zorladi kizim yesene diye:KK66:
 
kizlar bir haftadir dkz ye göre besleniyorum, ya günde bir ögün yiyorum, bua aralar ne istah ve ne birsey:2: Ama kendimi iyi hissediyorum:KK61:

Bu arada 2 kg vermis gözüküyorum. Bu arada dün ailemle yemege gittim, inanirmisiniz, tabagimi bitiremedim, annem zorladi kizim yesene diye:KK66:

Aynen bende tam bi haftadır uyguluyorum. bu yöntem tam bana göreymiş..Yemek yemek aklıma gelmiyo çünkü kendimi yemiycem diye kısıtlamıyorum..Ama tabiki azar azar da olsa 3 öğün yiyorum..Ben tartılmadım..Ay sonuna kadarda tartılmıcam ama bu ay 2 kilo versem bile yeter..
 
Aynen bende tam bi haftadır uyguluyorum. bu yöntem tam bana göreymiş..Yemek yemek aklıma gelmiyo çünkü kendimi yemiycem diye kısıtlamıyorum..Ama tabiki azar azar da olsa 3 öğün yiyorum..Ben tartılmadım..Ay sonuna kadarda tartılmıcam ama bu ay 2 kilo versem bile yeter..

evet insanin aklina yemek yemek bile gelmiyor. Ama günde bir ögün yemem hic iyi degil aslinda. Ama acikmiyorum ne yapsam ki?
 
Hangi öğünü yiyosun ve neler yiyosun.. Az da olsa yemeni tavsiye ederim çünkü vücudununda zayıf düşmemesi lazım.
 
Bu yontemi ogrendigimden beri benim icin diyet yapmak bitmistir. Belki yardimci olur kopyaladigim yazi:

Merhaba arkadaşlar,
Yaz geliyor ya, yine başladım aylar öncesinden araştırma yapmaya
smile.gif
Benim tanıyanlar bilir, önceden Montignac yani yiyecekleri glisemik endekslerine göre ayırma yöntemiyle kilo verme forumu açmıştım, kilo da vermiştik pek çoğumuz hepberaber. Fakat her diyet yöntemi gibi bu da yemek istediğimiz yiyeceklere kısıtlama getiriyordu ve beslenmeyi eğlenceli olmaktan uzaklaştırıyordu. Nitekim kilo verdikten sonra yenmeye başlanan sakıncali yiyecekler bize kilo olarak da geri döndü.
Size anlatmak istediğim şey aslında yıllardır internette var. Ben, "kendimi kısıtlamadan, açlık ve yeme krizlerine girmeden nasıl kilo veririm, nasıl da kalıcı olur"u araştırdım son iki aydır. Yüzlerce yerli yabancı başarı hikayesi okudum. Pek çok obez sınırındaki insan arasından, kilo verme başarısına ulaşmış kişilerin aslında nasıl da bilmeden ortak bir yöntem uygulamış olduklarını gördüm. Hatta kendi bedenimin yıllardır ne zaman kilo verdiğini ne zaman kilo aldığını düşündüğümde de aynı ortak noktada onlarla buluştuğumu anladım.
Arkadaşlar diyet yapmak, kalori saymak, ara öğünler, vs. vücudun doğal dengesini bozuyor zamanla. Aslında vücut bize kendinden haber veriyor ne yapmamız konusunda. Sinyal yolluyor ama biz o sinyalleri o kadar görmezden geliyoruz ki zamanla şaşırıyor, kilo depoluyor, çeşitli hastalıklara neden oluyor. Mesela karnımız acıkınca guruldar değil mi? Bu bir sinyal. "Açım, yiyecek yolla." Biz ne yapıyoruz, yemek yiyoruz. Kimileri acıkma-doyma sinyallerini isteyerek veya değil çok iyi analiz edebiliyor. Mesela bir tabak makarna, 2-3 köfte ardından bir miktar tatlı vs. yiyor ve doydum diyor. Kendini kısıtlamıyor ne yediği konusunda ya da sadece tadını beğendiği için bir tabak daha makarna ya da bir porsiyon daha tatlı yemiyor. Sadece karnı kafi miktarda doyana kadar canının çektiğini yiyor. Sonra bir sonraki acıkmasına dek bir şey yeme ihtiyacı hissetmiyor çünkü canının istediği çeşitten yemiş zaten. Bir sonraki acıkması insanı yanıltabilir, kafi miktarda yemek yemiş bir insan, ortalama 3-4 saat içinde acıkır. Tabii aralarda atıştırıp durmadıysa. Olay da bu. Kahvaltını yaptın, karnını doyurdun, ama kibrit kutusu kadar peynir ya da 3-5 domates gibi sınır koymadın. Ne istersen yedin, poğaça, börek, yanında zeytin şekerli çayın vs... Sadece doydun-dikkat, asla tıka basa değil, normal bir şekilde- sonrasında bir sonraki karnının guruldamasına kadar bir şey yeme ihtiyacın olmayacak. Zaten sabah o güzelim poğaçadan yemiştin. Bir daha mı yemek istiyorsun, öğlen acıkmayı bekle yeniden...
Eğer kahvaltıdan bir saat sonra acıkıyorsanız bu normal değil, sebebi iki şey olabilir. Ya kendinizi kısıtladınız yani daha da çok kilo vereyim diye az yediniz, karnınızı uygun miktardadoyurmadınız; ya da acıkmadınız, sadece öyle sanıyorsunuz. O zaman bir bardak su için, şekersiz bir bitki çayı için. Ama tam acıkmadan kalori almayın. İşte o zaman sorun başlıyor. Henüz midede yiyecek varken, vücut bunları bir yandan yakmak için uğraşıyorken, siz bir daha yeme hissiyle beraber kalori yollarsanız işte o zaman vücut yeni gelen herşeyi depolara yolluyor çünkü zaten ihtiyacı olan enerjiyi almış ve kullanmakta. O zaman ne yapacağız? Acıktığımızdan emin olup yiyeceğiz, midemizi şişirmeden doyup bırakacağız.
Bu konuyu araştırırken bir siteye rastladım: Zayıflama Diyetleri Çöpe
Bu bir online kitap. Son sayfasına kadar okudum, neredeyse tüm yorumları da okudum. Çoğu insan kilo veremediğini hatta kilo aldıklarını yazmışlardı. Tam bu mantığı reddedecektim ki aralarından birinin yazdıklarıyla sorunun kaynığını buldum. Bir üst paragrafta cevabı gizli. Acıktıklarından emin olmadan yiyenler, yediklerini ekstradan kısıtlayanlar kilo almaya devam etmeye mahkumlar.


Mesela arkadaş oturmalarımız. Sabah kahvaltı yapıyoruz, karnımız tok. Bir kahve oturmasına gidiyoruz, yanında ufak bir dilim kek sunuyor bize arkadaşımız. Ufacık bir dilimden ne zarar gelir ki? Ama öyle bir geliyor ki... Henüz midende kahvaltın var ve sen ona yine yiyecek yolluyorsun. Vücudun zaten kahvaltıyı almış, neresi için ne uygunsa kullanmaya karar vermiş ve harcıyor. Sen haydaa bir daha enerji yolluyorsun. Mide ekstra kaloriye ihtiyacı olmadığı için onu hemen yağ depolarına yolluyor. Halbuki karnın iyice acıktığında bir yerine iki dilim kek ve güzel bir sütlü kahve içsen hem karnın doyar, hem enerjini almış olursun hem gözün gönlün doyar hem de vücuduna kıtlık mesajı yollamamış olursun. Bir taşla iki değil dört kuş!

Kıtlık mesajları vücudun en temel kilo alma sebebi. Kilo vermek için yediklerimizin kalorisinin az olması gerektiğini söyleyen diyetler bizleri en büyük yanlışa sürüklüyorlar. Bir kadın bedeni günlük ortalama 2000 kalori istiyor yaşamak için diyelim. Sen ona 1500 vermeye başlayınca kilo veriyorsun. Fakat bir süre sonra vücut bakıyor ki bundan sonra ona sadece 1500 geliyor ve de sanıyor ki öyle gelmeye devam edecek. O zaman kendince programını değiştiriyor ve kendini 1500 kalori alacak şekilde yaşamaya alıştırıyor. Bunları ben değil, uzmanlar söylüyorlar ve tamamen bilimsel. Aranızda diyet yapmış olanlar bilirler, başta kilo verirsin ama sonra nedense bir süre sonra durur. İşte o durma noktasıdır bu bahsettiğim; vücudun kendini 1500'e alıştırdığı an. Sonra diyetisyenin ya da sen daha az yemek üzere düzen kurarsınız. Vücut kilo vermeye yeniden başlar. Fakat kaçınılmaz son; yine duracaktır. Çünkü 1500'e alışmış olan vücut hala aldığı kalorinin bir kısmını da zor günler için depolamaya devam etmektedir. Artık vücut kendini kıtlıkta sanmakta ve her gelenden bir miktarı depolamaktadır. Kaloriyi düşürünce kilo versen de bir süre sonra yine durursun olduğun yerde. Pek daha ne yapacaksın? günde sadece 500 kaloriyle mi yaşayacaksın?Buna devam edenlerin sonu belli zaten: anoreksiya!

Peki sonra ne olacak: Kilo vermesi duran, yemek yeme zevki kaçan ya da kilo vermiş, istediği kiloya da inmiş kişi yavaş yavaş yeniden yemeye başlar. Bu sefer diyelim ki en son 1200 kaloriyle yaşamaya alışmış kişi yavaş yavaş kaloriyi yukarı çıkardı. Öyle ya, ömür boyu kibrit kutusu beyaz peynir yiyerek duramazsın. Mesela günde 1500'e çıkardı. Vücut alışmış, birdenbire ortaya çıkan 300 kalori de ne ola ki! Hooop 300 kalori depoya. Günde ekstra 300 kalori haftada 2100 kalori. 3 hafta sonunda toplam 1 kilo geri almış olur kişi! O kadar diyet yaptın, sadece günlük yemeğine bir dilim tereyağlı ekmek ekledin diye yılda 17 kilo birden alırsın ondan sonra da ben bu kadar az yemeye nasıl kilo alırım diye dövünürsün
1087.gif


Peki kısıtlamayı kaldırsak, kalori saymasak ne olur?

Vücudun doğal bir dengesi var demiştim en başta. Doğal dengesini zamanla az ver çok ver bozduk malesef. Acıkmayı beklemeden ondan bundan tattık. Ya karnımızı doyurmadık, canımızın çektiğini yemediğimiz için gözümüz onda bunda kaldı, ya karnımız doydu ama haydi günah omasın, atılmasın diye tabakta kalan son 3 kaşığı ve yarım dilim ekmeği daha yedik, o da midemizi aşırı doldurdu. Lazım olandan fazlası gelen mide alınan kalorinin çoğunu daha doğru dürüst hazmetmeden doğrudan depolara yolladı.

"Hayatı boyunca zayıf olan insanların hiç diyet yapmamış olan insanlar olduğunu biliyor musunuz" diye yazmış o verdiğim linkteki doktor. Çok doğru. O insanlara bakın. Herşeyden yiyor, nasıl kilo almıyor diye deli olursunuz. O insanları keşke omuzlarında kuş olup da seyretseniz. Mesela kendimden örnek vereyim. Evlenip evde oturup kalana, akşamları yemek sonrası bir dilim kek yiyene, film eşliğinde cipsleri götürene dek hiç kilo sorunum yoktu. Sonrasında bu dediklerimi yapıp da kiloları alınca bu sefer abuk sabuk diyetlere başvurdum. İşte orada yanlış dönen çarka kapıldım, kısır döngüye girdim. Vücuduma kıtlık mesajları yolladım, özetle ayarını bozdum.



Doyma nasıl öğrenilir?



Başta kilo korkusundan arının.

• Başlangıçta neler yiyeceğinizi ve miktarlarını tespit edin.

• Mutlaka sevdiğiniz yemeklerden oluşan bir mönüyü kafanızda planlayın.

• Bu yemekten ne kadar zaman sonra tekrar yemeğe ulaşabileceğinizi düşünün ki organizma, o zaman aralığındaki enerji ihtiyacını hesaplayıp sizi durdurabilsin.

• Bütün bunları düşündükten sonra keyifle yemeğe başlayabilirsiniz.

• Bir yemekten diğerine geçerken de bir şeylerin sizi durdurduğunu fark edeceksiniz. Vücut sinyalleri bozulmamış insanlar bir yemekten diğerine geçerken çok sevdikleri bir yemek bile olsa duruyorlar. Örneğin bir antre ve bir de ana yemek varsa, antre ne kadar hoşunuza giderse gitsin, arkadan gelecek olan ana yemeği düşünerek elinizde olmadan yemeyi durduruyorsunuz; vücut sizi durduruyor. "Eğer antreyi abartırsam ana yemeği yiyemem" diyorsunuz. İşte bu bilinçle yemek yenirse kilo alınmaz.

• Kafanızda "Doydum mu?" sorusu oluştuğunda birazcık daha yemeğe devam edin. O zaman da vücut, doymanın ötesine geçildiğinde rahatsızlık uyarısı verir. Sizi bir şey rahatsız ettiğinde doydunuz demektir.

• Asla tokken yemeyin. Acıkmadan başladığınız bir yemekte, doymayı öğrenemezsiniz.

• Doyma hissi en geç 15 gün içinde tam anlamıyla öğrenilir. Diyetsiz, kalıcı zayıflama programı • Vücudun bozulmuş olan doğal kalori ayar mekanizması uyandırılmaya ve yeniden işler hale getirilmeye çalışılıyor.

• Hastalara kesinlikle bir beslenme programı veya bir reçete verilmiyor.

• Hasta ilk 1-2 hafta içinde, sevdiği, ancak istediği zaman durabileceği gıdaları tüketiyor. Eğer çikolata yerken kendini tutamıyor ve abartıyorsa, çikolatayı birinci haftalarda yemesi önerilmiyor.

• Vücut kendi mekanizmalarını çalıştırarak, kişinin hiçbir eksiklik, yoksunluk hissetmeden zayıflamasını sağlıyor

. • 1-2 hafta içinde kişinin, acıkma, doyma ve tokluk hislerini tanıması sağlanıyor. Vücudun ayar mekanizması düzeldiği için kişi abartma gereği duymadan, dolayısıyla kilo almadan sevdiği her şeyi yiyebiliyor. Çünkü ne zaman duracağını öğrenmiş oluyor.

• Zamanla vücut "stokladığı" fazla kiloları, fazla enerjiyi, ihtiyacı olmadığı için atmaya başlıyor ve kilo veriliyor. • Hem fiziksel, hem psikolojik anlamda rahatlama oluyor.

• Diyetsiz zayıflama sağlıklı ve kalıcı oluyor.
 
En son demiştim ki, kilo almadan önce nasıl besleniyordum.

Bekarken çalışıyordum, sabah kalkınca kahvaltı yapmaya vaktim olmuyordu, bu nedenle işe gidene kadar güzelce acıkmış oluyordum. İş yerinde en az iki poğaça ya da o tarz bir şeyle karnımı doyuruyordum. Öğlen yemeğinde gayet mükellef bir yemek yiyordum ama öğle yemeğine kadar bir şey yemiyordum. Akşam eve dönene dek ister istemez karnım çok acıkıyordu bu nedenle saat 4-5 gibi küçük bir parça bisküvi ya da ne bulduysam ondan bir iki lokma yiyordum. Eğer bu şekilde açlığımı bastırdıysam mutlaka acıkıyor ve akşam tekrar ne bulduysam karnım doyana dek -genelde bekar yemeği zaten tek çeşit oluyordu, bir tabak makarna ya da ekmek arası birşeyler gibi- yiyordum. Bazen de işten çıkmamışken ya da mesaiye kalmışsam işyerimin kafesinde güzel ve doygun bir porsiyon tatlı ve kahve keyfiyle karnımın guruldamasını kesiyordum. Böyle yaptığım zamanlar akşam genelde yemek yemek canım istemiyordu zaten yatana dek de acıkmıyordum.

Size ne yemeniz gerektiğini söyleyemem ama kısıtlamayı kaldırdınız diye günde üç öğün de pasta börek yemeniz gerekmiyor. Bunu kendiniz dengeleyin. Bir gün bir öğününüzde pasta börek yediyseniz, ertesi gün bir öğününüzde de bolca sebze yemeği yanında pilav ve meyve yerin derim. Tabii porsiyonlar birbirini dengelemeli. O gün canınız pilav üstü kuru fasulye çekiyorsa kocca bir tabak yiyin ama o öğünde tatlınız eksik kalsın. Sonraki öğünde yemeği az yer karnınızı tatlınızla doyurursunuz. Hem vitamin minerallerinizi alırsınız, hem de manen de tatmin olursunuz kısıtlanmayıp tatlı yediğiniz için. Ya da sonraki öğünü bekleyemiyor musunuz tatlı için? O zaman pilav ve kurunun miktarını azaltın, tatlınızdan da tadın. En önemli tavsiyem, ASLA TIKA BASA YEMEYİN, ASLA DOYMAMIŞ OLARAK DA SOFRADAN KALKMAYIN. Kendinizi en iyi siz biliyorsunuz. Aslında o yemekleri çılgın gibi yerken de biliyorduk ki kapasitemizin fazlasıydı yediklerimiz. Karnımız acıkmadan atıştırdık, midemizdeki şişkinliğin geçmiş olmasını, acıkmış olmaya bağladık. Acıkmadan acıkmadan yedik, kiloları sinsi sinsi soktuk bedenimize.

Bu anlattıklarımı sakın bir diyet yöntemi olarak algılamayın. Hatta diyet kelimesini unutun, lügatınızdan atın gitsin. Diyet yapmak, vücudu ve beyni diyet psikolojisine sokmak kilo almayı kaçınılmaz kılıyor. Biz sadece vücudumuza yeniden acıkmayı ve dıymayı öğreteceğiz. Eskisi gibi zevkle yemeklerimizi pişirip ailecek hepberaber yiyeceğiz. Aile ziyaretlerimizde konuk olduğumuz evin sahibesini, verdiklerini redderek kırmayacağız. Karnımız acıkınca her çeşitten yiyecek, doyunca teşekkür edip midem rahatsız oluyor deyip "doyma-üstü" yemeyeceğiz. Acıkmadıysanız verilen ikramı evinize götürüp götüremeyeceğinizi de sorabilirsiniz. Acıkınca öğününüze katık edersiniz.

Söylediklerim bir yasa değil, kural değil. Hiç mi arada ağzımıza lokma atmayacağız dediğinizi duyar gibiyim. Karnınız kazındığında elbette onu susturmalısınız bir süre içinde. Örneğin öğle yemeğinizi 13:30 gibi yediniz. Güzelce doyduysanız 3-4 saat sonra mide yavaştan zil çalmaya başlar. Saat oldu 17:30. Eşiniz eve saat 7-8 gibi geliyorsa o saate kadar aç kalmanızın manası da yok, tehlikesi de var. Böyle yaparsak kıtlık sinyalini yollamış oluruz yine vücudumuza. Ama mideniz guruldar guruldamaz 10 dakika içinde yemezseniz de kıtlık sinyali gidecek hali yok elbette. Mesela en fazla yarım saat içinde yiyin derim ben. Bilimsel çalışmasını bilemem var mıdır, tecübemi söylüyorum.Yarım saat civarından fazlası, sonraki öğünde kontrol edilemez yeme hissi de veriyor, bir de kan şekerim düşüp gözüm kararıyor benim. Herkesin bedeni, yapısı farklı. Ben böyle bir durumda ya bir bitki çayı alıyorum elime koca bir bardak -tercihen yeşil çay- ya da bir sütlü neskafe yapıyorum. Sonraki iki saate yeniden güzelce acıkmış oluyorum. Eğer yemek isteğimi bastıramıyorsam güzelce karnımı doyuruyorum ve eşimden af dileyerek akşam yemeğimi yemiyorum. Gece yatmadan tekrar gurultum olursa ya bir parça ekmek atıyorum ağzıma ya da bir çay daha içiyorum. Böylece her açlık sinyalimde mideme "merak etme, farkındayım acıktığının ve kıtlıkta değiliz buyur bunu ye/iç" diyorum
 
Peki acıkmayı doymayı öğrendik, kilolar ne zaman ve nasıl gidecek? Herkesin bünyesi farklı, dolayısı ile yiyeceklere olan toleransı, rahatsızlıkları, hormonları kan değerleri farklı farklı. Ortada tek bir genelgeçer kural yok dolayısıyla. Bu bir yöntem değil, diyet değil. Bu tamamen metabolizmanın doğal işleyişini vücut ve beyinle yeniden tanıştırma. Hem işin güzel yönü, nasılsa diyeti bozdum bugün, yiyeyim gitsin diyeceğimiz bir durum asla olmayacak. Biraz fazla mı kaçırdığınızı düşünüyorsunuz o öğünde? Bekleyin. Acıkmayı, karnınızın guruldamasını, midenizde zil çalmasını, midenizi yaratıkların kemirmesini bekleyin. O zaman yeniden yiyin ama kontrolü kaybetmeyin. Midenize yazık etmeyin. Hazmedebileceğinizden daha fazlasını yiyip şişkinlik, gaz vs. ile uğraşmayın.

Size şu kadar günde şu kadar kilo verirsiniz demem hem yalan hem günahınıza girmek olur. Ben zaten öyle "üç günde beş kilo" verdiren(!) şok diyetleri de anlamıyorum artık. Bunun nasıl garantisini verebilirsin ki! Herkesin bünyesi farklıdır kardeşim! 80 kilo olan birinin kilo verme hızıyla 50 kilo olan birininki aynı olamaz ki? Hem kime göre belirliyorsun ki sen 3 günde 5 kiloyu? Verdiklerinin yağ olduğundan nasıl emin olabilirsin?

Peki ne kadar kilo verebileceğiz?

Bu ana kadar klavyemden şu kadar kilo verdim çıkmadı özellikle, çünkü bu bir diyet değil. Bunun amacı, vücudun işleyişini normale döndürüp, normal-üstü olanlardan kurtulmak. Dediğim gibi herkesin bünyesi farklı. Genetik kodumuzda ne yazılıysa ona geri döneceğiz. Vücudumuz ideal kilomuza geri dönecek. "0" beden olmak istiyorsanız o biraz zor görünüyor. Ama gençkızlığımda sıfır bedendim diyen varsa belki o kişi de eski haline geri dönebilir. Eskiden yerdim yerdim kilo almazdım diyorsanız, eskiden inceciktim nasıl oldu bu hale geldim diyorsanız, hamilelikte çok aldım, süt olsun dedim yedim ondan oldu diyorsanız bilin ki eski halinize geri döneceksiniz. Çocukluğundan beri kilolu olanlara bir şey diyemiyorum. Onlara çocukluğunuza geri dönüp bir araştırın derim. Sorun annenize. Kahvaltıdan yarım saat sonra elinize bir parça börek daha mı sıkıştırıyordu, ya da sürekli abur cubur mu tüketiyordunuz.... Belki o zamanlardan beri kilolu olanlar da acıkmadan yiyorlardı. Ben bilimadamı, doktorvs. değilim. Sadece bu iş mantığıma yatıyor, denedim, sonuç aldım, canımın istediğini yiyorum ve kilo veriyorum diyebiliyorum size.

Mutlaka merak ediyorsunuz kaç kilo verdim, kaç kiloydum diye. Belki bazılarınız bana kızabilir bile, niye yapıyorsun diye; ben hiç bir zaman çok kilolu olmadım. 3 ila 5 kilo arasında oynayan fazlalığımı dert ettim sadece. Ama ben yıllarca hep aynı kiloda kalmıştım. Tek istediğim ömür boyu o kiloda olmak. Daha azı asla değil. Giydiğim yakışsın yeter. Kenarlarımdan birşeyler sarkmasın ama göğüslerim de zayfılıktan kurusun sarksın istemem. idealimi istiyorum, istediğimi yiyeyim, bir dilim pasta yemek için haftada 3 kez deli gibi spor yapmak istemiyorum. Yemenin keyfine varmak, arkadaşlarımla gittiğim yemekte onlar istediklerini yerken ben yeşillik kemirmeyeyim ya da yediğim yemeğin gramajına kafayı takmayayım istiyorum. benim gibi düşünenler, beslenme alışkanlıklarını bu şekilde yeniden düzenleyin. Her gün tartıda biraz daha eksik çıktığınızı gördükçe hak vereceğinize inanıyorum.

Ben 2 haftadır bu şekilde besleniyorum. İki haftada toplam 3 kilo kadar verdim. Her gün canımın ne çektiğini düşündüm, onu veya onları da bir güzel yedim. kahvaltımı keyifle yaptım, sonraki öğüne kadar keyfim hiç bozulmadı yiyemediklerim için. Saate bakmadım, şu saatte bu kadar yiyecek demedim. Mide saatimi kullanıyorum artık yemek için
 
İlk zamanlar zor olabilir acıkıp acıkmadığınızı kontrol etmek. Acıktım sanabilirsiniz hemen. Eğer karnınızı doyurduğunuza inanıyorsanız, bir saat içinde acıkmanız imkansız. Bazen yemekten sonra açlığa benzer garip bir his duyuyorum. Yani o an yesem yerim. Mesela bugün. Kahvaltıda bir koca çorba kaşığı tulum peyniri, 7-8 çeri domates, 1 simit koca bardak sütlü filtre kahve, 2 enli dilim de salam yedim. Hatta pc başına giderken kahvaltı için, nutella kavanozunu bile aldım yanıma ki tatlı ihtiyacımı da onunla gidereyim simidimin son lokmalarıyla. Bu kahvaltı benim için idealdi. Karnım doymuştu hatta nutellayı bile unutmuşum yemeyi. Kahvaltımı bitirdikten 10-15 dakika sonra garip bir his oldu midemde. Genelde o hissi bulgur pilavı yedikten sonra hissederdim hep; hazım hissi aslında o. Ama açlıkla öylesi karıştırılabilir bir his ki, yani yesem yerim üzerine. Ama ben öyle yapmadım, biliyorum karnım güzelce tok ve acıkmamın imkanı yok, gidip bir bardak su içtim ve o his kayboldu öğle 12'ye kadar. Kahvaltımı yaptığımda saat sabah 9'du bu arada. Öylesi normal bir düzen ki bu, tam 3 saatte karnım guruldamaya başladı işte...

Aslında bu kadar basit bir prensibe bu kadar yazı çok bile. Acıkınca ye, doyunca bırak. Ama özellikle uzun uzun yazmak istedim çünkü yanlış anlamaya ya da yanlış uygulamaya çok müsait. Az yemeyin.Aşırı yemeyin. Kendinizi ne yiyeceğiniz konusunda kısıtlamayın. Canınız baklava çekiyorsa acıkmayı bekleyin, sonra normalde doyacağınız miktar yemekten biraz daha azını tabağınıza alın ya da ekmeği üç değil de iki dilim yiyin, sonra son doyma hamlenizi baklavayla yapın. Zaten doyduğunuz için canınız daha fazla istememeli. Bakın bunu özellikle böyle yapın demiyorum ama, eğer bir dilim değil, 1 porsiyon baklava yemek istiyorsanız da bunu öğün yerine yiyin acıkınca. Yanında başka şey yemeyin artık. Tabi üç öğün haftanın yedi günü yapmayın bunu. Vücudunuza yazık, eksik kalacak vitamin vs.'yi bırakın, bir de vücuda zarar vermiş olursunuz, herşey serbest diye böyle sağlıksızları üst üste yerseniz. Kendiniz dengeleyin herşeyi.
 
Arkadaşlar hemen yağların nasıl gittiğinden başlayayım. Burada da bir doktor gibi konuşamam, sadece tecrübemi aktarmak istiyorum. Açlığımı tokluğumu öğrenmeye başlar başlamaz kendimde yavaştan bir hafifleme sezdim. Bunu ilk günler tartıda göremedim ama üçüncü günün sonunda bir sabah kalkıp duşa girmeden önce (bu arada hala kahvaltı yapmamıştım ve su bile içmemiştim) tartıya tamamen giysisiz çıktığıma tartı ibresinin önceki kilomdan 300 gr kadar eksik olduğunu farkettim. Önce bunu giysilerimin ağırlığına verdim.
Şöyle anlatayım: Akşamları yemek yedikten sonra yatmadan az önce tartıldığımda 56,5 civarı çıkıyordum. (Dijital tartı değil benimki bu arada, ince oynamaları göremiyorum ben) O sabah ibre 56 civarındaydı. Takip eden günler boyunca ibre akşamları 56 sabahları 55,5 diye devam etti. Yani her sabah kalktığımda ibrenin neredeyse yarım kilo eksiği civarında olduğunu görerek devam ettim. Bazen ibre akşamları yine 56 çıktı, o gün yediklerime değil de tuvalete çıkıp çıkmadığıma bağladım ufak yükselmeleri. Ama istikrarlı olarak kilom azar azar düşmeye devam etti. Bazen ibre yükselir gibi olduysa da moral bozukluğu yaratmadım çünkü beynimle çoktan barışmıştım. Biliyordum ki kilolar gidecekti, kendimi asla diyet psikolojisine sokmadım. Hatta şöyle düşündüm, gayet güzel istediklerimi yemişken varsın arada azıcık yükselsin dedim. Bir haftanın sonunda sabah kilom 55'e düşmüştü. Sonraki haftada bu ibre oynamaları 55'ten 54'e diye devam etti. Sanırım haftada 1 kilo yavaştan gidiyordu. Bu sabah kalktığımda tartıda 52,5 gördüm ama biliyorum ki akşama 53-53,5 olacak. Gün içinde yediklerime bakınca bu da normal sanırım. Sabahki ibre düşmesi, tuvalete gittikten sonra ister istemez düşüyor ve vücut aynı zamanda uyku esnasında da kalori harcıyor.

Arkadaşlar kilo verme hızınız benimkiyle aynı olmayabilir. Herkesin bünyesi farklı çünkü. Sadece açlığınızı-tokluğunuzu iyi ayırdedin. Kendinizi diyet psikolojisine sokmayın bu diyet değil. Yaşamımızı sürdürmek için yiyeceğiz ama yemek yemeyi de keyif haline getireceğiz. Kendimizi kısarsak, açken biraz daha az kalayım daha çok kilo veririm derseniz veremezsiniz. Açlığınızın sesini duymazdan gelmeyin, bu büyük bir hata!



Yağlar mı gitti su mu gitti bilemiyorum ben. Diyet yapmıyorum ki su gitsin diye düşünüyorum. Ben canım ne isterse yiyorum. Bir pastaneden ne istersem alıyorum. Sadece acıkmayı bekliyor, yemeğimi tabağıma daha az alarak iki dilim kekle tamamlıyorum doymamı. beynim çok rahat. Neyi canı çekerse yolluyorum ben ona ve o da emin kıtlığa girmediğinden. Kendimi kısıtlamıyorum asla. karnımı doyurunca da deli gibi susuyorum. Açken damla içemem su ben. Midem bulanır. Ama farkediyorum ki diyet yaparken su içemez işkence çekerdim bu konuda. O zaman kilo verdiğimde de emindim ki su kaybı yaşıyordum. Ama şimdi deli gibi su içerken bu kayıp su kaybı olamaz.

Biraz kilo vermeye başladığınızı hissettiğiniz andan itibaren tuvaletinizi kontrol edin. Vücut sadece kalori yakmıyor idrarla da atıyor demiştim. Çişiniz yağlı yağlı olursa şaşırmayın

Spora geleceğim, ben hiç spor yapmadım ama her sabah ve her akşam oglumu okul otobüsünden almaya giderken biraz yürümek zorundayım. Ona spor derseniz işte onu yaptım. Sporla ilgili bir yazı var onu kopyalıyorum lütfen okumaya çalışın sonuna dek.

SPOR

Spor önemli bir konu, neden? Çünkü diyet yapar halindeyken spor, "yediklerimizi yakmak" gibi bir işlev üstlenebiliyor. Tıpkı diyetteki düşünceler ve inanışlar gibi bu yöndeki düşünceleri değiştirmek de zor olabiliyor. Ne demek istediğimi şöyle açıklayabilirim; bir insan diyetteyken nasıl kurabiyelerin, şekerli, hamurlu ya da yağlı besinlerin şişmanlattığına inanıyorsa, spor yapmadan kilo verilmeyeceğine de inanmış olabiliyor. Besinlere karşı önyargının kırılması ne kadar zorsa spora yönelik düşüncelerin değişmesi de o kadar zor olabiliyor. Ve daha da yazıktır ki daha kötü şeyler de yaşanabiliyor: kendini tutamayıp yemeler gerçekleşiyor, buna panzehir olarak hemen spora sarılınabiliyor; "Çok yedim hemen gidip yakmalıyım" gibisinden ve arkasından tekrar kontrol kayıpları ve bu kısır döngü sürüp gidiyor..

İşte burda takılıp kalınan nokta bu. Eğer spor bir panzehir olarak kullanılıyorsa sorun var demektir. Başka şekilde ise spor insandan insana değişir. Bazılarına hiç iyi gelmez ve sevmezler. Bazılarını ise spor kilit gibi açar; streslerini alır, rahatlatır, kaslarını güçlendirir, vücutlarını şekillendirir, zinde tutar, güç ve motivasyon verir. Sporun size iyi gelip gelmediğini de yalnız kendiniz bilebilirsiniz. Eğer seviyorsanız ve iyi geldiğini biliyorsanız ve kendinizi (organizmanızı) kandırma çalışmalarına da girmezseniz (yani "Sadece zinde tuttuğu için yapıyorum" deyip aslında yediklerinizden pişmanlık duyup onları yakma peşindeyseniz boşuna kıvranmamanızı öneririm), spor böylece size keyif verdiği için hayatınıza soktuğunuz bir aktivite olabilir.

Bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Çoğu yerde sporun işlevi yanlış şekilde beynimize kazındığı için bu şekilde yapılan spor tehlikeli olabiliyor. Çünkü yanlış anlamda yapılan bir spor tıpkı diyetler gibi vücudumuzu arkadan itmek oluyor.

Ama şaşılacak ayrı bir durum da bazen gerçekleşebiliyor; o da şu ki: eğer dkzyi (yani mekanizmanızı) gerçekten anlamışsanız ('gerçekten'in altını çizerek söylüyorum mış gibi değil!!), yani bedeninizle bağlantı kurabilmişseniz; (kısacası eğer artık bedeniniz size güveniyor ve açlık tokluğunu söylüyor, siz de bunlara uymayı başarıyorsanız) bu durumda bazen içinizden spor yapmak, hareket etmek gelebiliyor. Bunun nedeni ise bedeninizin artık stok yapmaya gerek duymadığı ve fazla stokları eritme isteği. Bunda hiç anormal bir durum yok. Bunu size bedeniniz söylediği için onun dediklerini yapmanızda bir sakınca yok. Sadece artık kıtlık olmadığını anladığı için fazla stoklarından biran önce o da kurtulmak istiyor, o kadar. Bu durum da başınıza gelebilir ve hayrete düşebilirsiniz.

Bunun dışında hayatında hiç spor yapmayan ve de hiç sevmeyen ama ince kalabilen insanlar sanırım cevap olabilecektir. Eğer siz sporu seviyor ve size iyi geldiğini biliyorsanız, yapıp yapmayacağınıza siz karar verin. Sporun ne şekilde tehlike getirdiğini artık biliyorsunuz. Yediklerinizle yaptığınız spor arasında bir bağlantı kurmadığınız, ona bir panzehir görevi yüklemediğiniz sürece neden olmasın?
 
Arkadaşlar hemen yağların nasıl gittiğinden başlayayım. Burada da bir doktor gibi konuşamam, sadece tecrübemi aktarmak istiyorum. Açlığımı tokluğumu öğrenmeye başlar başlamaz kendimde yavaştan bir hafifleme sezdim. Bunu ilk günler tartıda göremedim ama üçüncü günün sonunda bir sabah kalkıp duşa girmeden önce (bu arada hala kahvaltı yapmamıştım ve su bile içmemiştim) tartıya tamamen giysisiz çıktığıma tartı ibresinin önceki kilomdan 300 gr kadar eksik olduğunu farkettim. Önce bunu giysilerimin ağırlığına verdim.
Şöyle anlatayım: Akşamları yemek yedikten sonra yatmadan az önce tartıldığımda 56,5 civarı çıkıyordum. (Dijital tartı değil benimki bu arada, ince oynamaları göremiyorum ben) O sabah ibre 56 civarındaydı. Takip eden günler boyunca ibre akşamları 56 sabahları 55,5 diye devam etti. Yani her sabah kalktığımda ibrenin neredeyse yarım kilo eksiği civarında olduğunu görerek devam ettim. Bazen ibre akşamları yine 56 çıktı, o gün yediklerime değil de tuvalete çıkıp çıkmadığıma bağladım ufak yükselmeleri. Ama istikrarlı olarak kilom azar azar düşmeye devam etti. Bazen ibre yükselir gibi olduysa da moral bozukluğu yaratmadım çünkü beynimle çoktan barışmıştım. Biliyordum ki kilolar gidecekti, kendimi asla diyet psikolojisine sokmadım. Hatta şöyle düşündüm, gayet güzel istediklerimi yemişken varsın arada azıcık yükselsin dedim. Bir haftanın sonunda sabah kilom 55'e düşmüştü. Sonraki haftada bu ibre oynamaları 55'ten 54'e diye devam etti. Sanırım haftada 1 kilo yavaştan gidiyordu. Bu sabah kalktığımda tartıda 52,5 gördüm ama biliyorum ki akşama 53-53,5 olacak. Gün içinde yediklerime bakınca bu da normal sanırım. Sabahki ibre düşmesi, tuvalete gittikten sonra ister istemez düşüyor ve vücut aynı zamanda uyku esnasında da kalori harcıyor.

Arkadaşlar kilo verme hızınız benimkiyle aynı olmayabilir. Herkesin bünyesi farklı çünkü. Sadece açlığınızı-tokluğunuzu iyi ayırdedin. Kendinizi diyet psikolojisine sokmayın bu diyet değil. Yaşamımızı sürdürmek için yiyeceğiz ama yemek yemeyi de keyif haline getireceğiz. Kendimizi kısarsak, açken biraz daha az kalayım daha çok kilo veririm derseniz veremezsiniz. Açlığınızın sesini duymazdan gelmeyin, bu büyük bir hata!



Yağlar mı gitti su mu gitti bilemiyorum ben. Diyet yapmıyorum ki su gitsin diye düşünüyorum. Ben canım ne isterse yiyorum. Bir pastaneden ne istersem alıyorum. Sadece acıkmayı bekliyor, yemeğimi tabağıma daha az alarak iki dilim kekle tamamlıyorum doymamı. beynim çok rahat. Neyi canı çekerse yolluyorum ben ona ve o da emin kıtlığa girmediğinden. Kendimi kısıtlamıyorum asla. karnımı doyurunca da deli gibi susuyorum. Açken damla içemem su ben. Midem bulanır. Ama farkediyorum ki diyet yaparken su içemez işkence çekerdim bu konuda. O zaman kilo verdiğimde de emindim ki su kaybı yaşıyordum. Ama şimdi deli gibi su içerken bu kayıp su kaybı olamaz.

Biraz kilo vermeye başladığınızı hissettiğiniz andan itibaren tuvaletinizi kontrol edin. Vücut sadece kalori yakmıyor idrarla da atıyor demiştim. Çişiniz yağlı yağlı olursa şaşırmayın

Spora geleceğim, ben hiç spor yapmadım ama her sabah ve her akşam oglumu okul otobüsünden almaya giderken biraz yürümek zorundayım. Ona spor derseniz işte onu yaptım. Sporla ilgili bir yazı var onu kopyalıyorum lütfen okumaya çalışın sonuna dek.

SPOR

Spor önemli bir konu, neden? Çünkü diyet yapar halindeyken spor, "yediklerimizi yakmak" gibi bir işlev üstlenebiliyor. Tıpkı diyetteki düşünceler ve inanışlar gibi bu yöndeki düşünceleri değiştirmek de zor olabiliyor. Ne demek istediğimi şöyle açıklayabilirim; bir insan diyetteyken nasıl kurabiyelerin, şekerli, hamurlu ya da yağlı besinlerin şişmanlattığına inanıyorsa, spor yapmadan kilo verilmeyeceğine de inanmış olabiliyor. Besinlere karşı önyargının kırılması ne kadar zorsa spora yönelik düşüncelerin değişmesi de o kadar zor olabiliyor. Ve daha da yazıktır ki daha kötü şeyler de yaşanabiliyor: kendini tutamayıp yemeler gerçekleşiyor, buna panzehir olarak hemen spora sarılınabiliyor; "Çok yedim hemen gidip yakmalıyım" gibisinden ve arkasından tekrar kontrol kayıpları ve bu kısır döngü sürüp gidiyor..

İşte burda takılıp kalınan nokta bu. Eğer spor bir panzehir olarak kullanılıyorsa sorun var demektir. Başka şekilde ise spor insandan insana değişir. Bazılarına hiç iyi gelmez ve sevmezler. Bazılarını ise spor kilit gibi açar; streslerini alır, rahatlatır, kaslarını güçlendirir, vücutlarını şekillendirir, zinde tutar, güç ve motivasyon verir. Sporun size iyi gelip gelmediğini de yalnız kendiniz bilebilirsiniz. Eğer seviyorsanız ve iyi geldiğini biliyorsanız ve kendinizi (organizmanızı) kandırma çalışmalarına da girmezseniz (yani "Sadece zinde tuttuğu için yapıyorum" deyip aslında yediklerinizden pişmanlık duyup onları yakma peşindeyseniz boşuna kıvranmamanızı öneririm), spor böylece size keyif verdiği için hayatınıza soktuğunuz bir aktivite olabilir.

Bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Çoğu yerde sporun işlevi yanlış şekilde beynimize kazındığı için bu şekilde yapılan spor tehlikeli olabiliyor. Çünkü yanlış anlamda yapılan bir spor tıpkı diyetler gibi vücudumuzu arkadan itmek oluyor.

Ama şaşılacak ayrı bir durum da bazen gerçekleşebiliyor; o da şu ki: eğer dkzyi (yani mekanizmanızı) gerçekten anlamışsanız ('gerçekten'in altını çizerek söylüyorum mış gibi değil!!), yani bedeninizle bağlantı kurabilmişseniz; (kısacası eğer artık bedeniniz size güveniyor ve açlık tokluğunu söylüyor, siz de bunlara uymayı başarıyorsanız) bu durumda bazen içinizden spor yapmak, hareket etmek gelebiliyor. Bunun nedeni ise bedeninizin artık stok yapmaya gerek duymadığı ve fazla stokları eritme isteği. Bunda hiç anormal bir durum yok. Bunu size bedeniniz söylediği için onun dediklerini yapmanızda bir sakınca yok. Sadece artık kıtlık olmadığını anladığı için fazla stoklarından biran önce o da kurtulmak istiyor, o kadar. Bu durum da başınıza gelebilir ve hayrete düşebilirsiniz.

Bunun dışında hayatında hiç spor yapmayan ve de hiç sevmeyen ama ince kalabilen insanlar sanırım cevap olabilecektir. Eğer siz sporu seviyor ve size iyi geldiğini biliyorsanız, yapıp yapmayacağınıza siz karar verin. Sporun ne şekilde tehlike getirdiğini artık biliyorsunuz. Yediklerinizle yaptığınız spor arasında bir bağlantı kurmadığınız, ona bir panzehir görevi yüklemediğiniz sürece neden olmasın?
gerçekten çok yararlı bilgiler paylaşmıssın,dediklerinin doğruluğuna tamamen inanıyorum.bende bu yöntemi uyguladığımdan beri çok rahatım,ne yicem ne yemiycem derdim bitti ve kiloda almıyorum..yazdıklarını okudukça daha motive oluyorum ve çok mutluyummm:KK62:
 
X