Bu yontemi ogrendigimden beri benim icin diyet yapmak bitmistir. Belki yardimci olur kopyaladigim yazi:
Merhaba arkadaşlar,
Yaz geliyor ya, yine başladım aylar öncesinden araştırma yapmaya
Benim tanıyanlar bilir, önceden Montignac yani yiyecekleri glisemik endekslerine göre ayırma yöntemiyle kilo verme forumu açmıştım, kilo da vermiştik pek çoğumuz hepberaber. Fakat her diyet yöntemi gibi bu da yemek istediğimiz yiyeceklere kısıtlama getiriyordu ve beslenmeyi eğlenceli olmaktan uzaklaştırıyordu. Nitekim kilo verdikten sonra yenmeye başlanan sakıncali yiyecekler bize kilo olarak da geri döndü.
Size anlatmak istediğim şey aslında yıllardır internette var. Ben, "kendimi kısıtlamadan, açlık ve yeme krizlerine girmeden nasıl kilo veririm, nasıl da kalıcı olur"u araştırdım son iki aydır. Yüzlerce yerli yabancı başarı hikayesi okudum. Pek çok obez sınırındaki insan arasından, kilo verme başarısına ulaşmış kişilerin aslında nasıl da bilmeden ortak bir yöntem uygulamış olduklarını gördüm. Hatta kendi bedenimin yıllardır ne zaman kilo verdiğini ne zaman kilo aldığını düşündüğümde de aynı ortak noktada onlarla buluştuğumu anladım.
Arkadaşlar diyet yapmak, kalori saymak, ara öğünler, vs. vücudun doğal dengesini bozuyor zamanla. Aslında vücut bize kendinden haber veriyor ne yapmamız konusunda. Sinyal yolluyor ama biz o sinyalleri o kadar görmezden geliyoruz ki zamanla şaşırıyor, kilo depoluyor, çeşitli hastalıklara neden oluyor. Mesela karnımız acıkınca guruldar değil mi? Bu bir sinyal. "Açım, yiyecek yolla." Biz ne yapıyoruz, yemek yiyoruz. Kimileri acıkma-doyma sinyallerini isteyerek veya değil çok iyi analiz edebiliyor. Mesela bir tabak makarna, 2-3 köfte ardından bir miktar tatlı vs. yiyor ve doydum diyor. Kendini kısıtlamıyor ne yediği konusunda ya da sadece tadını beğendiği için bir tabak daha makarna ya da bir porsiyon daha tatlı yemiyor. Sadece karnı kafi miktarda doyana kadar canının çektiğini yiyor. Sonra bir sonraki acıkmasına dek bir şey yeme ihtiyacı hissetmiyor çünkü canının istediği çeşitten yemiş zaten. Bir sonraki acıkması insanı yanıltabilir, kafi miktarda yemek yemiş bir insan, ortalama 3-4 saat içinde acıkır. Tabii aralarda atıştırıp durmadıysa. Olay da bu. Kahvaltını yaptın, karnını doyurdun, ama kibrit kutusu kadar peynir ya da 3-5 domates gibi sınır koymadın. Ne istersen yedin, poğaça, börek, yanında zeytin şekerli çayın vs... Sadece doydun-dikkat, asla tıka basa değil, normal bir şekilde- sonrasında bir sonraki karnının guruldamasına kadar bir şey yeme ihtiyacın olmayacak. Zaten sabah o güzelim poğaçadan yemiştin. Bir daha mı yemek istiyorsun, öğlen acıkmayı bekle yeniden...
Eğer kahvaltıdan bir saat sonra acıkıyorsanız bu normal değil, sebebi iki şey olabilir. Ya kendinizi kısıtladınız yani daha da çok kilo vereyim diye az yediniz, karnınızı uygun miktardadoyurmadınız; ya da acıkmadınız, sadece öyle sanıyorsunuz. O zaman bir bardak su için, şekersiz bir bitki çayı için. Ama tam acıkmadan kalori almayın. İşte o zaman sorun başlıyor. Henüz midede yiyecek varken, vücut bunları bir yandan yakmak için uğraşıyorken, siz bir daha yeme hissiyle beraber kalori yollarsanız işte o zaman vücut yeni gelen herşeyi depolara yolluyor çünkü zaten ihtiyacı olan enerjiyi almış ve kullanmakta. O zaman ne yapacağız? Acıktığımızdan emin olup yiyeceğiz, midemizi şişirmeden doyup bırakacağız.
Bu konuyu araştırırken bir siteye rastladım:
Zayıflama Diyetleri Çöpe Bu bir online kitap. Son sayfasına kadar okudum, neredeyse tüm yorumları da okudum. Çoğu insan kilo veremediğini hatta kilo aldıklarını yazmışlardı. Tam bu mantığı reddedecektim ki aralarından birinin yazdıklarıyla sorunun kaynığını buldum. Bir üst paragrafta cevabı gizli. Acıktıklarından emin olmadan yiyenler, yediklerini ekstradan kısıtlayanlar kilo almaya devam etmeye mahkumlar.
Mesela arkadaş oturmalarımız. Sabah kahvaltı yapıyoruz, karnımız tok. Bir kahve oturmasına gidiyoruz, yanında ufak bir dilim kek sunuyor bize arkadaşımız. Ufacık bir dilimden ne zarar gelir ki? Ama öyle bir geliyor ki... Henüz midende kahvaltın var ve sen ona yine yiyecek yolluyorsun. Vücudun zaten kahvaltıyı almış, neresi için ne uygunsa kullanmaya karar vermiş ve harcıyor. Sen haydaa bir daha enerji yolluyorsun. Mide ekstra kaloriye ihtiyacı olmadığı için onu hemen yağ depolarına yolluyor. Halbuki karnın iyice acıktığında bir yerine iki dilim kek ve güzel bir sütlü kahve içsen hem karnın doyar, hem enerjini almış olursun hem gözün gönlün doyar hem de vücuduna kıtlık mesajı yollamamış olursun. Bir taşla iki değil dört kuş!
Kıtlık mesajları vücudun en temel kilo alma sebebi. Kilo vermek için yediklerimizin kalorisinin az olması gerektiğini söyleyen diyetler bizleri en büyük yanlışa sürüklüyorlar. Bir kadın bedeni günlük ortalama 2000 kalori istiyor yaşamak için diyelim. Sen ona 1500 vermeye başlayınca kilo veriyorsun. Fakat bir süre sonra vücut bakıyor ki bundan sonra ona sadece 1500 geliyor ve de sanıyor ki öyle gelmeye devam edecek. O zaman kendince programını değiştiriyor ve kendini 1500 kalori alacak şekilde yaşamaya alıştırıyor. Bunları ben değil, uzmanlar söylüyorlar ve tamamen bilimsel. Aranızda diyet yapmış olanlar bilirler, başta kilo verirsin ama sonra nedense bir süre sonra durur. İşte o durma noktasıdır bu bahsettiğim; vücudun kendini 1500'e alıştırdığı an. Sonra diyetisyenin ya da sen daha az yemek üzere düzen kurarsınız. Vücut kilo vermeye yeniden başlar. Fakat kaçınılmaz son; yine duracaktır. Çünkü 1500'e alışmış olan vücut hala aldığı kalorinin bir kısmını da zor günler için depolamaya devam etmektedir. Artık vücut kendini kıtlıkta sanmakta ve her gelenden bir miktarı depolamaktadır. Kaloriyi düşürünce kilo versen de bir süre sonra yine durursun olduğun yerde. Pek daha ne yapacaksın? günde sadece 500 kaloriyle mi yaşayacaksın?Buna devam edenlerin sonu belli zaten: anoreksiya!
Peki sonra ne olacak: Kilo vermesi duran, yemek yeme zevki kaçan ya da kilo vermiş, istediği kiloya da inmiş kişi yavaş yavaş yeniden yemeye başlar. Bu sefer diyelim ki en son 1200 kaloriyle yaşamaya alışmış kişi yavaş yavaş kaloriyi yukarı çıkardı. Öyle ya, ömür boyu kibrit kutusu beyaz peynir yiyerek duramazsın. Mesela günde 1500'e çıkardı. Vücut alışmış, birdenbire ortaya çıkan 300 kalori de ne ola ki! Hooop 300 kalori depoya. Günde ekstra 300 kalori haftada 2100 kalori. 3 hafta sonunda toplam 1 kilo geri almış olur kişi! O kadar diyet yaptın, sadece günlük yemeğine bir dilim tereyağlı ekmek ekledin diye yılda 17 kilo birden alırsın ondan sonra da ben bu kadar az yemeye nasıl kilo alırım diye dövünürsün
Peki kısıtlamayı kaldırsak, kalori saymasak ne olur?
Vücudun doğal bir dengesi var demiştim en başta. Doğal dengesini zamanla az ver çok ver bozduk malesef. Acıkmayı beklemeden ondan bundan tattık. Ya karnımızı doyurmadık, canımızın çektiğini yemediğimiz için gözümüz onda bunda kaldı, ya karnımız doydu ama haydi günah omasın, atılmasın diye tabakta kalan son 3 kaşığı ve yarım dilim ekmeği daha yedik, o da midemizi aşırı doldurdu. Lazım olandan fazlası gelen mide alınan kalorinin çoğunu daha doğru dürüst hazmetmeden doğrudan depolara yolladı.
"Hayatı boyunca zayıf olan insanların hiç diyet yapmamış olan insanlar olduğunu biliyor musunuz" diye yazmış o verdiğim linkteki doktor. Çok doğru. O insanlara bakın. Herşeyden yiyor, nasıl kilo almıyor diye deli olursunuz. O insanları keşke omuzlarında kuş olup da seyretseniz. Mesela kendimden örnek vereyim. Evlenip evde oturup kalana, akşamları yemek sonrası bir dilim kek yiyene, film eşliğinde cipsleri götürene dek hiç kilo sorunum yoktu. Sonrasında bu dediklerimi yapıp da kiloları alınca bu sefer abuk sabuk diyetlere başvurdum. İşte orada yanlış dönen çarka kapıldım, kısır döngüye girdim. Vücuduma kıtlık mesajları yolladım, özetle ayarını bozdum.
Doyma nasıl öğrenilir?
Başta kilo korkusundan arının.
• Başlangıçta neler yiyeceğinizi ve miktarlarını tespit edin.
• Mutlaka sevdiğiniz yemeklerden oluşan bir mönüyü kafanızda planlayın.
• Bu yemekten ne kadar zaman sonra tekrar yemeğe ulaşabileceğinizi düşünün ki organizma, o zaman aralığındaki enerji ihtiyacını hesaplayıp sizi durdurabilsin.
• Bütün bunları düşündükten sonra keyifle yemeğe başlayabilirsiniz.
• Bir yemekten diğerine geçerken de bir şeylerin sizi durdurduğunu fark edeceksiniz. Vücut sinyalleri bozulmamış insanlar bir yemekten diğerine geçerken çok sevdikleri bir yemek bile olsa duruyorlar. Örneğin bir antre ve bir de ana yemek varsa, antre ne kadar hoşunuza giderse gitsin, arkadan gelecek olan ana yemeği düşünerek elinizde olmadan yemeyi durduruyorsunuz; vücut sizi durduruyor. "Eğer antreyi abartırsam ana yemeği yiyemem" diyorsunuz. İşte bu bilinçle yemek yenirse kilo alınmaz.
• Kafanızda "Doydum mu?" sorusu oluştuğunda birazcık daha yemeğe devam edin. O zaman da vücut, doymanın ötesine geçildiğinde rahatsızlık uyarısı verir. Sizi bir şey rahatsız ettiğinde doydunuz demektir.
• Asla tokken yemeyin. Acıkmadan başladığınız bir yemekte, doymayı öğrenemezsiniz.
• Doyma hissi en geç 15 gün içinde tam anlamıyla öğrenilir. Diyetsiz, kalıcı zayıflama programı • Vücudun bozulmuş olan doğal kalori ayar mekanizması uyandırılmaya ve yeniden işler hale getirilmeye çalışılıyor.
• Hastalara kesinlikle bir beslenme programı veya bir reçete verilmiyor.
• Hasta ilk 1-2 hafta içinde, sevdiği, ancak istediği zaman durabileceği gıdaları tüketiyor. Eğer çikolata yerken kendini tutamıyor ve abartıyorsa, çikolatayı birinci haftalarda yemesi önerilmiyor.
• Vücut kendi mekanizmalarını çalıştırarak, kişinin hiçbir eksiklik, yoksunluk hissetmeden zayıflamasını sağlıyor
. • 1-2 hafta içinde kişinin, acıkma, doyma ve tokluk hislerini tanıması sağlanıyor. Vücudun ayar mekanizması düzeldiği için kişi abartma gereği duymadan, dolayısıyla kilo almadan sevdiği her şeyi yiyebiliyor. Çünkü ne zaman duracağını öğrenmiş oluyor.
• Zamanla vücut "stokladığı" fazla kiloları, fazla enerjiyi, ihtiyacı olmadığı için atmaya başlıyor ve kilo veriliyor. • Hem fiziksel, hem psikolojik anlamda rahatlama oluyor.
• Diyetsiz zayıflama sağlıklı ve kalıcı oluyor.