Merhaba hanımlar, yeni evlendim ve evimi mümkün olduğunca sade döşedim. Hatta bekarlıktan kalma eşyalarım vardı onları biraz dönüşümle kullandık, muhteşem oldu. Nişan, nikah, düğün herşeyimizi kendimiz yaptık ve herşeyin sadesini istedik. O ne der, bu ne ister hiç olmadı biz ne dediysek o oldu, böylece sade bir yaşama adımımızı attık.
Herşeyi değerlendirince, hiçbir şeyi ziyan etmeyince çok rahatlıyor kafam. Özellikle yemekleri hiç ziyan etmemeye çalışıyorum, bozulmayan herşeyi yeniden değerlendiriyorum. Artan karnıyarık içinden kıymalı yemek, artan pilavdan çorba, kesip atacağım ıspanak saplarından çorba, kestiğim turp yapraklarından salata gibi.
Evde toz alınacak pek eşya yok, toz tutmayan bir ev oluşturmaya çalıştım. Vitrindir, raftır, biblodur yok evde. Halılar küçük, temizlik kolay. Orta sehpam bile yok, zigon sehpalar yetiyor. Çeyize sadece kendimiz kullanacağımız kadar eşya aldım, misafir için ekstra bir yemek takımım var sadece. Gerisi hep tek takım, kombinleme şeklinde.
Makyaj malzemem çok azdır. Birkaç ruj, birkaç kalem, bir kapatıcı, tek rimel, bir allık, bir de far paleti. Birkaç tane el ve yüz kremim var, yetiyor.
Tek baş edemediğim şey kıyafetler ve alışveriş. İki uçtayım. Çok kıyafetim vardı verdim ve azalttım, azalttıkça mutlu oldum ama bir yandan yeni almak istiyorum. Hatta verdiklerime keşke vermeseydim demeye bile başlıyorum. O kadar çalışıyorum değişik şeyler alıp giyinmek isteğim uyanıyor. Almayınca mutsuz oluyorum sanki. Alınca da of nereye koyacağım ziyan ettim paramı diyorum. Yani sadelik iyi geliyor ama belli süre sonra alışveriş yapmak yeni şeyler almak istiyorum bununla baş edemiyorum.
Sanki kıyafetlerim eskiyecek, eskimeden yenisini stoklamam lazım diye bir psikolojiye giriyorum.