Selam kızlar,
Geçen perşembeden beri konuyu açasım var ama bir türlü düşüncelerimi toplayıp açamadım. Gerçekten fena durumdayım, cumartesi mutfak alışverişinden dönerken, bugün durduk yere otobüste, işyerinde ağladım, kendimi tutamıyorum gözyaşlarım süzülüyor.
Geçen hafta perşembe yine bir hezimete uğradım ve artık kadere isyan ettim, daha fazla böyle ne kadar gidebilirim bilemiyorum. Aşkın, sevginin kader ve kısmet olduğunu artık anlamış bulunmaktayım ve kaderin bu konuda beni bulmayacağını hissettikçe kahroluyorum...sonuçta karşıdakinin de bana aynı anda ve şekilde bir şeyler hissetmesi olasılığı çok düşük, böyle küçük bir olasılığın gerçekleşmesi çok zor, yani olursa kaderin hediyesi şeklinde oluyor ama bana bir türlü olmuyor , bekliyorum, umut ediyorum ama hep hezimet
Fazla kafanızı şişirmeden konuya hızlıca geçeyim : 26 yaşındayım, geçen yıl yurtdışına taşındım ve bir süredir bu yaşadığım ülkedeyim, buraya kariyer amaçlı geldim. Yüksek lisans mezunuyum, üniversiteden başlayarak aşk hayatımı anlatayım, geriye baktığımda hep hüzün, mutsuzluk, hezimet ve yalnızlık var.
Üniversitedeyken erkek ağırlıklı bir bölümdeydim ama etrafımda yakınlık duyduğum, ilgi duyduğum kimse olmadı.....ta ki 3. sınıfa kadar. Onu görünce resmen çarpıldım, kafasını kaldırıp bana baktığı anı unutamam....ama benden yaşça büyüktü, abi konumundaydı ve sevgilisi vardı. Bir süre sonra görmemeye başladım, bir süre sonra aklımdan çıktı gitti.
4. sınıfa kadar bu konudan şikayetçi değildim ama ne zaman arkadaşlarımla dersler yüzünden bir araya gelememeye başladık, işte o zaman fena yalnızlık çekmeye başladım. O zamana kadar aslında hep boşluktaymışım ama kendimi arkadaşlarımla avutmuşum, bunu 22 yaşımda anladım. Gerçeği görmemek için kendimi oyalamışım, hayatımda aşk olmamasının eksikliğini ne zaman hissetsem başımı sosyalliğe doğru çevirmişim. Etrafımda kampüste el ele gezen mutlu çiftleri gördükçe içim ezilirdi resmen.
O zaman bir çocuktan hoşlanıyordum, aynı yaştaydık , lisede arkadaştık ve aynı üniversiteye gelmiştik ama 4. sınıfa kadar bir şekilde iletişimimiz olmamıştı. Raslantı sonucu bir araya geldik ve ondan hoşlanmaya başladım, başlarda bana ilgi gösteriyordu ama sonra bu iş olmadı ve bir arkadaşımla yatıp kalkmaya başladı....içimin nasıl yandığını anlatamam. Ben bu kıza acıyıp yardım etmiştim ve o da hoşlandığımı bile bile arkamdan iş çevirmişti.....hoş hikayede herkes kişiliksiz olunca kimin önce başlattığını bir önemi yok ya, neyse. Hayatımdan böylece 2 kişiyi kaybettim ve hayatımın dersini de aldım: Kimseye acıma, sonra gelip başına bela oluyorlar.
Bu hezimetten sonra doğrulamadım, gecelerce başımı yastığıma gömüp ağladım. Bu sırada hem bu işten hem de yalnızlıktan iyice daraldığım için büyük bir hata yaptım ve bir şeyler hissetmediğim ama benden çok hoşlanan biriyle çıkmaya başladım, ona bir şans verdim. Onu gerçekten sevmeyi çok istedim, o kadar iyi bir insandı ki..ve beni de çok seviyordu ama ne yapsam olduramadım. Onunla buluştuğumda gerçekten onu kıskanırdım, gerçekten aşık olduğu birini görmenin mutluluğunu üstünde taşırdı.
Olduramadım ve ayrıldık, onu üzdüğüm için kendime çok kızdım ama bu iş benim için bir azap haline gelmeye başlamıştı. Kendime acımaktan resmen bitap düşmüştüm, o kadar yalnızdım ki sevmediğim birine yalnızlığımı gidermek için tutunmuştum..1 yılın ardından bu iş bitti. Burda aşkla ilgili ilk dersimi aldım, bu iş karşılıklı olmayınca olmuyormuş.
Mezun olduktan sonra 3. sınıfta çarpıldığım adamla meslektaş oldum. Sevgilisinden ayrılmıştı ve bunalımdaydı, çok kötü bir durumdaydı. Zaten önceki gördüğüm zamanlarda çok etkilenmiştim, artık meslektaş olarak aynı statüdeydik ve yalnızdı, ne yazık ki koşulları uygun bulunca kendimi tutamayıp ona çılgınlar gibi aşık oldum. Karşılık bulamadım, inanılmaz bir acıyla kaldım.
Hayatımın ilk aşkı oydu, hayatımın en büyük acısı da o oldu.
Aşktan yana ikinci önemli dersimi 25 yaşımda aldım, istersen dünyanın en güzeli, zekisi, şusu busu ol, karşılıklı olmayınca olmuyormuş.
Bu olayın 6 ay ardından şimdiki işyerime gelme fırsatı elime geçti, dilini bile bilmediğim bir yer umut kurtuluş olarak göründü ve Temmuzda taşındım. Buraya ne ümitlerle geldiğimi anlatamam, Türkiyedeki durumum hep hezimetken belki aradığım gerçek aşk bu insanlardan birinde beni bekliyordur diye düşündüm.
İlk başlarda değişiklik iyi geldi, farklı kültürlerden farkli insanlar, yeni bir çevre, yeni arkadaşlar...ama bunlar da beni buraya kadar oyalayabildi, yine yapayalnız hissediyorum. Arkadaşlarla buluştuktan sonra eve geldiğimde yine içime yalnızlık çöküyor, keşke bu kalabalığın içinde olacağıma yanımda bir tek ''O'' olsaydı diyorum. Burda da birinden hoşlanır gibi oldum ama onun da olmayacağı ortaya çıktı, artık bu noktada kadere isyan halindeyim. İsyan ettim ve artık patladım, umutsuzluğun son noktasındayım.
Kimi beğensem neden olmuyor?
Neden ben hep yapayalnız olmak zorundayım?
Kısmet neden bana gelmiyor?
Bu mutsuzlukla nereye kadar gidebilirim, ya kısmet bana hiç gelmezse? Beklemekten öldüm artık, bekleyecek psikolojim kalmadı artık. Bekleme git sen yanaş derseniz, karşılık alamayınca oluşan üzüntü ve kendime acımayı bir kez daha kaldıramam gibime geliyor.
Yalnızlıktan daralıyorum, etrafımda insan olmasından/olmamasından değil , gerçek sevgiyi, aşkı bilmemekten mutsuzum, ruhum daralıyor, artık katlanamıyorum galiba. Orda olmayan bir şeyi boş yere arıyormuşum gibi geliyor, bulamayınca daha çok hayalkırıklığı yaşıyorum ve içim inanılmaz acıyor. Kimin kapısını bana sevgi versin diye çaldıysam dilenci muamalesi yaptı ve yüzüme kapıyı kapattı. Kapı kapı gezip sevgi aramaktan bıktım artık.
Çok duygusal bir insanım ve romantizm benim için gerçekten çok önemli...yani romantizm olmayınca başka hiçbir şeyden zevk alamıyorum. El ele çiftleri, bebekli aileleri gördükçe kahroluyorum , kendime acımaktan bittim artık. Zaten ailemden uzaktayım, sevgiye olan açlığım beni kemiriyor. Arkadaşlarım dışarı çık, yeni insanlarla tanış, sevgili ara diyorlar ama gerçekten hiç enerjim yok. Liseden bir arkadaşım beni hep yalnız gördüğünü söyledi, başka bir arkadaşımla ne olacak bu kızın hali diye konuşuyorlarmış...beni o kadar çaresiz görmüşler ki internetteki evlilik sitelerine para verip üye olmamı önerdiler. Biliyorum iyiliğimi düşünüyorlar ama inanılmaz kırıldım, başka insanların gözünde de bu kadar çaresiz olmak inanılmaz canımı sıktı.
Uzun oldu, vakit ayırıp okuyan herkese teşekkür ediyorum.
Her türlü yorumunuza mutlu olurum.
Zayıfla, saçını/tipini/makyajını değiştir gibi yorumlarda bulunmazsanız daha da mutlu olurum :)