Merhaba ismim Deniz, bir süredir siteyi üye olmadan takip ediyordum ve bu topikte okuduğum bazı dertlerden ötürü kendi yaşamımdan örnekler vermek istedim. Sonuçta burası içimizdekileri dökebildiğimiz güzel bir alan. Bence bir çay demleyin ve okumaya başlayın:) Eğer karşılıksız aşktan muzdaripseniz ve bunun en kötü örneğini görmek istiyorsanız, belki içinize biraz su serpebilirim:) Uzun olduğunu biliyorum, okuma veya okumama kararı size kalmış.
1. karşılıksız aşkım: 2004 senesinde liseye başladım. Lise 1 deyken, lise sondaki bir çocuğa delicesine aşık oldum. Genelde öyle olmaz mı?=) Büyük sınıflar biz yeni ergenlere hep çekici gelir. Çocuk bir içim su gibiydi. Mavi gözler, sarılı kahverengili saç, uzun boy... Arasıra bakışırdık. Mail adresini ekledim ve sohbet etmeye başladık. Benimle aynı okulda olduğunu bilmiyordu:) Hatta sizli bizli konuşuyorduk. Neyse... O yaz ailemin taşınması gerekti ve başka bir semte taşındık. Yine de onu unutamamıştım. Ona kim olduğumu söyledim. Aşkımı anlatan, -abartmıyorum- 100'lerce mail atmışımdır. O ise benden hoşlanmadığını söyledi. Sanırım takıntı haline getirmiştim. Pek kendine bakan bir genç kız değildim. O ise üniversiteye başlamıştı ve çevresinde zengin ve manken gibi kızlar vardı. Hatta kendisinden büyük kızlar ona daha çekici geliyordu. Öncelikle onu rahatsız etmeyi bıraktım. Çünkü çıkmaz yoldu. Sonra kilolarımı vermeye ve güzelleşmeye başladım. Lise 3'e geldiğimde, gerçekten güzel denilebilecek bir durumdaydım. Saçımı sarıya boyattım, güzel giyindim... Bir de bu arada başka bir mail adresiyle onu ekledim ve sohbet ettim. Başka biriymiş gibi... Lise 3 yazına geldiğimde, onunla buluşmak istedim. Hem de evime 3 saat uzaklıkta bir yerde... Geldi ve bana "seni beklemiyordum" dedi. Dedim ki, "Beni tanıyabildin mi?"Ben seni nasıl olursan ol tanırım..." Bu söze hangi kız tav olmaz ki? Çirkin Betty dizisi solda sıfır kalırdı. Yanımda sadece 15 dk kaldı. Bana insanların bazen kendilerini aşık zannettiklerini ama aslında gerçekten aşık olmadıklarıyla ilgili nutuk çekti ve gitti... 3 saatlik yol gittim ve elime geçen tek şey, dinlediğim abi nasihatleri ve 15 dk oldu. Günlerce yemek yiyemedim ve ağladım... Sonra birkaç kez daha konuştuk ama bir daha benimle konuşmadı... Oysa aşıktım...
2.karşılıksız aşkım: 2008 yılına geldiğimde, üniversiteye başladım. Laboratuvardaki grubumda bir çocuk vardı. Çok zeki, kendinden emin, iyi bir tip... Bir süre sonra ondan hoşlanmaya başladım ve bunu ona söyledim. Çıkmaya karar verdik. "Fakat yanımda birini getireceğim," dedi. Peki, tabii neden olmasın? Yanında getireceği insanın kankası olacağını sanıyordum. Ama uzaktan bir akrabasıymış. O sırada benim numaramı o kişiye vermiş. Adam bana mesaj atıp durmaya başladı. Buluşalım falan dedi. Tabii ki ben hoşlandığım kişiyle kavga ettim. Yine de olan bana oldu. Okulda yaydığı dedikodulardan ötürü insanlar kötü gözle bakmaya başladı... Hatırladıkça midem bulanıyor. Allah'a havale ettim ve onu da unuttum. Bana inat bir kızla sevgili numarası yaptı... Böyle ilginç(!) insanlar var işte... İnsanlar neler neler yapar ama saf insanlara iftira atarlar. Nasıl hoşlandığıma hala inanamıyorum. Çok normal biri gibiydi. Anlayamadığıma şaşıyorum. (Bu arada okulda arkamdan utanmadan konuşan bir kız ile o çocukla sevgili numarası yapan kız 2012 senesinde saç saça baş başa kavga ettiler. Nedenini bilmiyorum ama bana yaptıklarını ödediklerine sevindim açıkçası : )
3.karşılıksız aşkım: 3. sınıfa geldiğimde yine başka birinden hoşlanmaya başladım:) Uzun boylu, karizmatik ve popülerdi. Benimse lisedeki güzel halimden eser kalmamıştı. Depresyonik bir durumdaydım. Onunla arkadaş oldum. Kanka gibi her yere beraber giderdik, beraber kahvaltı yapardık, beraber eve dönerdik... Arkadaşlarım bizi sevgili sanıyordu. Ona da ondan hoşlandığımı söyledim. Bu konuda cesaretliyim ve duygularımı asla gizleyemem. O ise kendinden büyük bir kızdan hoşlanıyormuş... O kız baya zayıf, şirin bir kızdı. Açıkçası benden güzeldi. Yine de arkadaşlığımızı devam ettirdik. Bense arkadaş olmaya dayanamadım. Aramız gittikçe bozulmaya başladı. Karı-koca gibi kavga eden insanlara dönmüştük. Bir gün okuldayken kavga ettik. Popüler olduğu için başta kızlar olmak üzere çoğu insan ondan yana oldu. Kelimenin tam anlamıyla rezil oldum diyebilirim. "seninle bir daha konuşmak istemiyorummmm" diye bana bağıran o şahıs, beni hayattan soğuttu. Aşka inancımı kaybetmek için güzel bir tecrübeydi. Okula rezil olmam da ekstra hediyesi. Yine de onu kendimce affettim. Çünkü eğer affetmezseniz, yolunuza devam ederken içinizde pişmanlıklarınız kalır. Onunla yaşadığım güzel günler de vardı. Bu yüzden affettim.
O sene bir hatam oldu. Bir erkekle sevgili numarası yaptım.Belki sevdiğim insan kıskanır diye. Aptalcaydı. Yalan söylemeyi hiç beceremedim ve ona gerçeği söyledim. Buradaki nasihatim, oyunlar çevirmeyin; sadece kendiniz olun. O zaman kazanır mısınız bilemem ama en azından kendinize dürüst olursunuz.
4.aşkım: Karşılıksız değil :)
Nihayet 2012 senesine gelebildim. Son senemde, okuldaki asistanlardan biri dikkatimi çekmişti. Aslında hep dikkatimi çekiyordu ama bilinçaltımda onunla olmaz gibime geliyordu. Son senemdeyse, okuldan ayrıldığımda bir daha onu sürekli göremeyeceğimi düşünmeye başladım. Derslerimizden birine giriyordu. Konuşması, ders anlatışı, yardım edişi... Harika bir insan. Hayatımda ilk defa bu insan "doğru" dedim. Onca kişiye aşık olmama rağmen, o bana hep doğru geliyordu. Ve hala da öyle..
2011 de bir sevgilisi olduğunu öğrenmiştim. Kız Paris Hilton'a benziyordu. Rekabet ettiğim kızlar hep güzeldi. Nasıl bir kader bu? :) Ama 2012'de ayrılmış. O hoşlandığım asistan, o sene sürekli pencereden bakıp uzaklara dalıp giderdi... Bir derdi olduğunu hissederdim. Sonradan öğrendim ki, derdi bu kızmış... Neyse konumuz o kız değil. O dalgın bakışlarına aşık oldum zaten. Eğer yaşadıkları onu değiştirmeseydi, o haline nasıl aşık olabilirdim ki?
O sene ona aşık olduğumu bir mail ile itiraf ettim. Bana hiç cevap vermedi. Birkaç ay sonra tekrar yazdım. "Cevap vermememden ötürü cevabımı anlamışsındır," diye yazdı. Ben yine depresyonlarda... O gün düşündüm ki, hoşlandığım hiçbir erkek benden hoşlanmamıştı. Oysa ben aşka inanıyordum ve onlara gerçekten değer veriyordum. En azından tanımak için bile bir şans vermemişlerdi. Ben öyle yapmazdım. Beni seven bir insanın tanınmaya değer olduğunu düşünürüm. Eğer bana çıkma teklif eden biri olsaydı, hoşlanmasaydım bile ona onu tanımak için şans verirdim.
Yine hatalar yaptım. Defalarca mail attım. Sonra arasıra cevap vermeye başladı. Bir süre sonra tamamen kesti. Mezun oldum. O da 2012 yazında yurt dışına gitti. Arasıra mail attım. 3-4 ayda bir... Ona nereye gidersen git, zaman ve mekan ne olursa olsun, seni seveceğim ve bekleyeceğim dedim. Çünkü o benim için bay doğruydu. Diğerleri gibi değildi.
Aradan 1 sene geçti. Başka bir üni.de yüksek lisansa başladım. Sonra 2013 güzünde kendi üniversitemden de lisansüstü dersler almak için kaydoldum. Aldığım derslerden birinde laboratuvar sorumlusu oydu. Böylece tekrar onu görmeye başladım. Tabii onu görmeden geçen 1 senede üniversitede aldığım kilolardan kurtuldum, güzelleştim... 2.çirkin betty olayı :) Ama bu sefer kendim için yaptım. Bir erkek için değil. Sonra bir gün kantinde otururken yanıma geldi. "Hala bekliyor musun?" dedi. Evet, dedim. Tereddüt etmeden. Çünkü hala çok seviyordum. Ve hala çoook seviyorum.
Onunla nişanlanalı 2 ay oluyor ve yakında evleniyorum:)
Dizi gibi bir hayatım olduğunu fark ettim:) Ama kiminki değil ki?
Karşılıksız aşk yaşayanlar umarım beni daha iyi anlamıştır. Sakın aşkı aramaktan vazgeçmeyin.
O zamanlar üzülüyordum ama eğer bu yaşadıklarımı yaşamasaydım, şimdiki sevdiğim adama nasıl aşık olabilirdim? Onun gerçekten "doğru" olduğunu nasıl anlayabilirdim?
Platonik aşk yaşayanlar için kendi yanlışlarımı aktarmak istedim. Umarım kendimi doğru izah edebilmişimdir. Hatalarımdan utanmıyorum ama hoşlandığım insanlara hoşlandığımı söylemeden önce onları daha çok tanısam daha iyi olurdu gibime geliyor. Önce dost olun. Ve kendinize bakın. Acı gerçek şu ki güzel olmak artı puan getiriyor. Zayıflayın, makyaj yapın ve gidip onu alın! Haydi yolunuz açık olsun...
1. karşılıksız aşkım: 2004 senesinde liseye başladım. Lise 1 deyken, lise sondaki bir çocuğa delicesine aşık oldum. Genelde öyle olmaz mı?=) Büyük sınıflar biz yeni ergenlere hep çekici gelir. Çocuk bir içim su gibiydi. Mavi gözler, sarılı kahverengili saç, uzun boy... Arasıra bakışırdık. Mail adresini ekledim ve sohbet etmeye başladık. Benimle aynı okulda olduğunu bilmiyordu:) Hatta sizli bizli konuşuyorduk. Neyse... O yaz ailemin taşınması gerekti ve başka bir semte taşındık. Yine de onu unutamamıştım. Ona kim olduğumu söyledim. Aşkımı anlatan, -abartmıyorum- 100'lerce mail atmışımdır. O ise benden hoşlanmadığını söyledi. Sanırım takıntı haline getirmiştim. Pek kendine bakan bir genç kız değildim. O ise üniversiteye başlamıştı ve çevresinde zengin ve manken gibi kızlar vardı. Hatta kendisinden büyük kızlar ona daha çekici geliyordu. Öncelikle onu rahatsız etmeyi bıraktım. Çünkü çıkmaz yoldu. Sonra kilolarımı vermeye ve güzelleşmeye başladım. Lise 3'e geldiğimde, gerçekten güzel denilebilecek bir durumdaydım. Saçımı sarıya boyattım, güzel giyindim... Bir de bu arada başka bir mail adresiyle onu ekledim ve sohbet ettim. Başka biriymiş gibi... Lise 3 yazına geldiğimde, onunla buluşmak istedim. Hem de evime 3 saat uzaklıkta bir yerde... Geldi ve bana "seni beklemiyordum" dedi. Dedim ki, "Beni tanıyabildin mi?"Ben seni nasıl olursan ol tanırım..." Bu söze hangi kız tav olmaz ki? Çirkin Betty dizisi solda sıfır kalırdı. Yanımda sadece 15 dk kaldı. Bana insanların bazen kendilerini aşık zannettiklerini ama aslında gerçekten aşık olmadıklarıyla ilgili nutuk çekti ve gitti... 3 saatlik yol gittim ve elime geçen tek şey, dinlediğim abi nasihatleri ve 15 dk oldu. Günlerce yemek yiyemedim ve ağladım... Sonra birkaç kez daha konuştuk ama bir daha benimle konuşmadı... Oysa aşıktım...
2.karşılıksız aşkım: 2008 yılına geldiğimde, üniversiteye başladım. Laboratuvardaki grubumda bir çocuk vardı. Çok zeki, kendinden emin, iyi bir tip... Bir süre sonra ondan hoşlanmaya başladım ve bunu ona söyledim. Çıkmaya karar verdik. "Fakat yanımda birini getireceğim," dedi. Peki, tabii neden olmasın? Yanında getireceği insanın kankası olacağını sanıyordum. Ama uzaktan bir akrabasıymış. O sırada benim numaramı o kişiye vermiş. Adam bana mesaj atıp durmaya başladı. Buluşalım falan dedi. Tabii ki ben hoşlandığım kişiyle kavga ettim. Yine de olan bana oldu. Okulda yaydığı dedikodulardan ötürü insanlar kötü gözle bakmaya başladı... Hatırladıkça midem bulanıyor. Allah'a havale ettim ve onu da unuttum. Bana inat bir kızla sevgili numarası yaptı... Böyle ilginç(!) insanlar var işte... İnsanlar neler neler yapar ama saf insanlara iftira atarlar. Nasıl hoşlandığıma hala inanamıyorum. Çok normal biri gibiydi. Anlayamadığıma şaşıyorum. (Bu arada okulda arkamdan utanmadan konuşan bir kız ile o çocukla sevgili numarası yapan kız 2012 senesinde saç saça baş başa kavga ettiler. Nedenini bilmiyorum ama bana yaptıklarını ödediklerine sevindim açıkçası : )
3.karşılıksız aşkım: 3. sınıfa geldiğimde yine başka birinden hoşlanmaya başladım:) Uzun boylu, karizmatik ve popülerdi. Benimse lisedeki güzel halimden eser kalmamıştı. Depresyonik bir durumdaydım. Onunla arkadaş oldum. Kanka gibi her yere beraber giderdik, beraber kahvaltı yapardık, beraber eve dönerdik... Arkadaşlarım bizi sevgili sanıyordu. Ona da ondan hoşlandığımı söyledim. Bu konuda cesaretliyim ve duygularımı asla gizleyemem. O ise kendinden büyük bir kızdan hoşlanıyormuş... O kız baya zayıf, şirin bir kızdı. Açıkçası benden güzeldi. Yine de arkadaşlığımızı devam ettirdik. Bense arkadaş olmaya dayanamadım. Aramız gittikçe bozulmaya başladı. Karı-koca gibi kavga eden insanlara dönmüştük. Bir gün okuldayken kavga ettik. Popüler olduğu için başta kızlar olmak üzere çoğu insan ondan yana oldu. Kelimenin tam anlamıyla rezil oldum diyebilirim. "seninle bir daha konuşmak istemiyorummmm" diye bana bağıran o şahıs, beni hayattan soğuttu. Aşka inancımı kaybetmek için güzel bir tecrübeydi. Okula rezil olmam da ekstra hediyesi. Yine de onu kendimce affettim. Çünkü eğer affetmezseniz, yolunuza devam ederken içinizde pişmanlıklarınız kalır. Onunla yaşadığım güzel günler de vardı. Bu yüzden affettim.
O sene bir hatam oldu. Bir erkekle sevgili numarası yaptım.Belki sevdiğim insan kıskanır diye. Aptalcaydı. Yalan söylemeyi hiç beceremedim ve ona gerçeği söyledim. Buradaki nasihatim, oyunlar çevirmeyin; sadece kendiniz olun. O zaman kazanır mısınız bilemem ama en azından kendinize dürüst olursunuz.
4.aşkım: Karşılıksız değil :)
Nihayet 2012 senesine gelebildim. Son senemde, okuldaki asistanlardan biri dikkatimi çekmişti. Aslında hep dikkatimi çekiyordu ama bilinçaltımda onunla olmaz gibime geliyordu. Son senemdeyse, okuldan ayrıldığımda bir daha onu sürekli göremeyeceğimi düşünmeye başladım. Derslerimizden birine giriyordu. Konuşması, ders anlatışı, yardım edişi... Harika bir insan. Hayatımda ilk defa bu insan "doğru" dedim. Onca kişiye aşık olmama rağmen, o bana hep doğru geliyordu. Ve hala da öyle..
2011 de bir sevgilisi olduğunu öğrenmiştim. Kız Paris Hilton'a benziyordu. Rekabet ettiğim kızlar hep güzeldi. Nasıl bir kader bu? :) Ama 2012'de ayrılmış. O hoşlandığım asistan, o sene sürekli pencereden bakıp uzaklara dalıp giderdi... Bir derdi olduğunu hissederdim. Sonradan öğrendim ki, derdi bu kızmış... Neyse konumuz o kız değil. O dalgın bakışlarına aşık oldum zaten. Eğer yaşadıkları onu değiştirmeseydi, o haline nasıl aşık olabilirdim ki?
O sene ona aşık olduğumu bir mail ile itiraf ettim. Bana hiç cevap vermedi. Birkaç ay sonra tekrar yazdım. "Cevap vermememden ötürü cevabımı anlamışsındır," diye yazdı. Ben yine depresyonlarda... O gün düşündüm ki, hoşlandığım hiçbir erkek benden hoşlanmamıştı. Oysa ben aşka inanıyordum ve onlara gerçekten değer veriyordum. En azından tanımak için bile bir şans vermemişlerdi. Ben öyle yapmazdım. Beni seven bir insanın tanınmaya değer olduğunu düşünürüm. Eğer bana çıkma teklif eden biri olsaydı, hoşlanmasaydım bile ona onu tanımak için şans verirdim.
Yine hatalar yaptım. Defalarca mail attım. Sonra arasıra cevap vermeye başladı. Bir süre sonra tamamen kesti. Mezun oldum. O da 2012 yazında yurt dışına gitti. Arasıra mail attım. 3-4 ayda bir... Ona nereye gidersen git, zaman ve mekan ne olursa olsun, seni seveceğim ve bekleyeceğim dedim. Çünkü o benim için bay doğruydu. Diğerleri gibi değildi.
Aradan 1 sene geçti. Başka bir üni.de yüksek lisansa başladım. Sonra 2013 güzünde kendi üniversitemden de lisansüstü dersler almak için kaydoldum. Aldığım derslerden birinde laboratuvar sorumlusu oydu. Böylece tekrar onu görmeye başladım. Tabii onu görmeden geçen 1 senede üniversitede aldığım kilolardan kurtuldum, güzelleştim... 2.çirkin betty olayı :) Ama bu sefer kendim için yaptım. Bir erkek için değil. Sonra bir gün kantinde otururken yanıma geldi. "Hala bekliyor musun?" dedi. Evet, dedim. Tereddüt etmeden. Çünkü hala çok seviyordum. Ve hala çoook seviyorum.
Onunla nişanlanalı 2 ay oluyor ve yakında evleniyorum:)
Dizi gibi bir hayatım olduğunu fark ettim:) Ama kiminki değil ki?
Karşılıksız aşk yaşayanlar umarım beni daha iyi anlamıştır. Sakın aşkı aramaktan vazgeçmeyin.
O zamanlar üzülüyordum ama eğer bu yaşadıklarımı yaşamasaydım, şimdiki sevdiğim adama nasıl aşık olabilirdim? Onun gerçekten "doğru" olduğunu nasıl anlayabilirdim?
Platonik aşk yaşayanlar için kendi yanlışlarımı aktarmak istedim. Umarım kendimi doğru izah edebilmişimdir. Hatalarımdan utanmıyorum ama hoşlandığım insanlara hoşlandığımı söylemeden önce onları daha çok tanısam daha iyi olurdu gibime geliyor. Önce dost olun. Ve kendinize bakın. Acı gerçek şu ki güzel olmak artı puan getiriyor. Zayıflayın, makyaj yapın ve gidip onu alın! Haydi yolunuz açık olsun...