hayat nedir bence bomboş bi şey herşey yalan ...14092011di oğlum toprağa girdi çalışıyordum daha yeni doğum iznine ayrılmıştım 1hafta olmuştu 33 haftada ogün çarşamba sabah eşimi işe geçirip yattım uyumuşum kalmak istiyorum bi yorgunum sanki ah oğlum diyorum büyüdü artık yoruyo diyorum zar zor kalktım saat 11 falan civarı çayı koydum ağrım var böyle ayaklarımda 1gün önce pazardaydım diyorum ki ah oğlum pazarada gitmem yoruluyoruz artık diyorum ara ara ağrı giriyo vc ye gittim kahverengi hafif kanlı akıntı geldi aa dedim ne bu 2 yada 3 gün öncede kahverengi gelmişti önemsememişim nedense bilmiyorum hemen sağlık ocagına gittim kalp atışları139 diyo gümbür gümbür yok ama sen doğum doktoruna git dedi aradım o sıra ağrılarım çok sık girmeye başladı meğersem doğum ağrısıymış benim kadar salak bi anne varmı varmı doğuma daha varya aklıma gelmiyo doğum ağrısı olacağı doktoru aradım hazırlıklı gel dedi apar topar annemı aradım çantamı falan hazırlamamıştım neler koydum hiç bilmiyorum tek bildiğim dönüp memesini aldım doğar falan susmazsa meme veririz dedim ah keşke susmasaydı inletseydi ağlama sesleriyle eşimi eniştemi ablamı alıp gidiyoruz döndüm foto makınesini unuttuk çekeriz resimleri falan gittik ağrım dayanamıyorum artık çok sık giriyor doktora ama uçuyorum eşim ben kavuşucaz ilk bebeğim doktor demezmi kalp atışı suyu bitmiş yok yok yok ney dedim ay gözümün önüne geldi herşey hemen aşağıya ayrıntılı bakılcak dendi ben hayır değil diyorum çünkü hareket ediyodu diyorum o benim oğlum doruğum beni bırakmaz hayır diyorum indik baktı yok dedi nasıl anlatayım ben öldüm diye bağırıyorum yaşayanlar anlıyodur şuan eşim elimi tutuyo sus sus ablam ağlıyo telefonlar çalıyo doktor acil sezeryan diyo nts geldi o an kalp atışı var diyorum bak yaşıyo meğer benimmiş kalp atışım doktor kanını zehirlemiş mi ona bakıcaz hemen alcaz diyo o geliyo bu geliyo tek dedğim şey benim oğlum öldü benim oğlum öldü benim oğlum öldü yok diyorum doruğum yok yok uyandım yokmu dedim eniştem gözlerini kaldırdı hayal edin beni işte doktor araştıralımmı dedi eşimde bende istemedik ah ben kuzuma ah biz minik yavrumuza nasıl kıyardık delik deşik ederler ah ben onun hiçbişeyine kıyamazken ah kola içmezken ah doğunca kan alacaklar topuktan diye düşünürken eşimle ben ah iğne vurulurken ağlıcak diye üzülen ah çorap alınca çorabın içindeki ipler o minicik parmaklarını ipler keser diye ipleri kesicek olan ben kurban bayramında 3 kişi olucaz diye sevinen eşimle deliler gibi hayal kuran ben ah neler almıştık neler daha 20 gün önce bir güzel beşik kırmızı padişah yatağı gibi 4 tarafı tüllü bağlanıyo odası hazır eşyaları yıkanma havuzu ah damatlığı ah bağtaniyeler ağzının suyunu silmek için bezler neler neler ...hepsi hayal gibi geçti gözümden yüzünü görücekmisiniz dedi evet dedim ablam dediki görme görme daha zor olur dedi tamam dedim aldılar gittiler ablamla eniştem 2 ablam var benim 3 kızız öbür ablam kaldı eşimle gömmüşler işte sormuyorum hiçbişey yaram daha acıyo o gece sonra eve gelmişler biz hastanedeyiz beşiği eşyaları kaldırmışlar bebek odasını kitlemişler ah ah eve geldik sabah oda değilmiş beşik yok odada dedim kimse gelmesin akrabalrı istemedim 31 ekimde yazıyorum hala kimseye çıkmadım yavaş yavaş yakınlarımla görüşüyorum tek şansım ailem annem babam ablamlar hep yanımda çok dua ettim hepimiz aynı yerde oturuyoruz kaç gün oldu saymıyorum gün ben bilmiyorum 14 eylüldü işte ama şimdi haftaya bayram ... sizlere soruyorum ben hiç iyi benle değilim değilmişim her zaman hareketlerini dinleyen ben şimdi ne zaman en son hareket ettiğini bilmiyorum elim kolum dilim bağlandı sanki o zaman ya ben diyorum ya çok sevdim çok şimdi aklımda binlerce neden var ömrümü bu kadardı yoksa doktor mu anlamadı anladıda önemsemedi mi yoksa doğsa bile zamanı gelince yani ölecekmiydi yoksa hata yüzünden mi öldü şimdi soruyorum kader mi ?mezarlığa gidiyorum konuşuyorum oğlumla şimdi nasılım daha iyim 24 saat aklımda geçer diyolar hayır geçmesin zaten o benim oğlum geçerse aklıma gelmezse oğlum doruğum der annem beni unuttu der ALLAH a şükür inançlıyım inancım sonsuz çok şükür ediyorum bu dünyaya gelmedi iyiki diyorum kimi zaman kötülük hastalık parasızlık görmeden gitti günahsız meleğim o benim kıyamadığım ...eşim çok istiyo kardeş ben korkuyorum aynı şeyler yaşanırsa tahliller sıkıntılar birde diyorum ya sevebilirmiyim acaba ben doruğu çok sevdim hareket ederdi dünyalar benim olurdu dünyalar çok çok uzattım özür dilerim sıkıldınız inanın ihtıyacım varmış yazmaya dedimya çok sevdim diye oğlum aynı benmişim bana çok benziyomuş babam kaçırdı ağzından bi kere düşünün halimi sadece melek anneleri anlar bizi sabır duası okuyun bana ....
ALLAHU TEALA sabırlar ihsan eylesin canım çok zor bi durum
- Ebu Sinân anlatıyor: "Oğlum Sinan'ı defnettiğimde kabrin kenarında Ebu Talha el-Havlani oturuyordu. Defin işinden çıkınca bana:
"Sana müjde vermeyeyim mi?'' dedi. Ben:
"Tabii, söyle!'' dedim.
"Ebu Musa el-Eş'ari (radıyallahu anh) bana anlattı'' diye söze başlayıp Resulullah'ın şu sözlerini nakletti:
"Bir kulun çocuğu ölürse, Allah meleklere şöyle söyler:
"Kulumun çocuğunu kabzettiniz mi?"
"Evet" derler.
"Yani kalbinin meyvesini elinden mi aldınız?'' Melekler yine:
"Evet" derler. Allah tekrar sorar:
"Kulum (bu esnâda) ne dedi?''
"Sana hamdetti ve istircâda bulundu'' derler. Bunun üzerine Allah Teâla hazretleri şöyle emreder:
"Öyleyse, kulum için cennette bir köşk inşa edin ve bunu Beytu'l-hamd (hamd evi) diye isimlendirin.''
Tirmizi; Cenâiz, 36; (1021).
3210 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri şöyle demiştir: "Ben kimin iki sevdiğini almışsam ve o da sevabını umarak sabretmişse, ona cennet dışında bir mükafaat vermeye razı olmam.''
Tirmizi, Zühd 58, (2403).
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebu Talha'nın bir oğlu hastalandı. Sonunda Ebu Talha evde yokken vefat etti. Çocuğun öldüğünü bilmiyordu. Hanımı, çocuğun öldüğünü görünce, (çocuğun defni için gerekli) hazırlığı yaptı, onu evin bir kenarına koydu. Ebu Talha (akşam olup)eve gelince: "Çocuk nasıl oldu?" diye sordu. Hanımı, "Sükûnete erdi, istirahate kavuşmuş olmasını umarım" (diye yuvarlak bir) cevapta bulundu. Ebu Talha hanımının doğru söylediğini zannetti.
Sonra hanımı, akşam yemeğini getirdi. Yatağını hazırladı. (Sonra kocası için süslendi. Ebu Talha temasta bulundu.) Sabah olunca Ebu Talha gusletti. Evden çıkacağı zaman hanımı çocuğun ölümünü haber verdi. Ebu Talha, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la sabah namazı kıldı. Sonra kadının yaptığını bir bir anlattı. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Allah gecenizi hakkınızda mübarek kılmış olsun" buyurdular. Sonra onlara (Allah Teâla Hazretleri) dokuz evlat verdi, hepsi de Kur'an'ı okudular."
Buhari, Cenaiz 42, Akika 1.
Bunları Cennete götürün
Kıyamette Allahü teâlâ, müminlerin çocukları için, (Bunları Cennete götürün) buyurur. Melekler, çocukların Cennete girmesini söylerler. Çocuklar, (Ana-babamız hani?) derler. Melekler, (Onlar sizin gibi günahsız değildir. Görülecek hesapları var) derler. Çocuklar ağlaşır, (Ana-babamızı almadan girmeyiz) derler. Cenab-ı Hak, çocuklara buyurur ki:
(Ey yavrular, haydi gidin, ana-babanızı da alıp Cennete girin!) [Nesai]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Küçükken ölen çocuklar, ana-babaları ile karşılaşınca, ellerinden tutup, ana-babaları Cennete girinceye kadar, onlardan ayrılmazlar.) [Müslim]
(Hiçbir Müslüman yoktur ki, büluğa ermemiş bir çocuğu ölsün de, Allahü teâlâ, bol rahmeti sebebiyle, onu Cennete koymasın.) [Buhari, Nesai]