• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

ölüm bi kader mi ..14092011.doruğumu kaybettim....

:46::46::46: çok teşekkür ederim tekrar hatırlamak iyi geldi..elhamdülillah..
verende o alanda o hiç bişey bizim deilki biz bile bizim deiliz aldığımız nefes kalplerimiz bile onun elinde YÜCE RABBİM MALIMIZLA EVLADIMIZLA AÇLIKLA NAMUSUMUZLA TERBİYE ETMESİN BİZLERİ.
üzülme canım eğer birşey olmuyorsa tevekkül et daha iyisi olacağı için YARADAN engellemiştir RABBİMDEN gelen herşeye şükürler olsun cehhennemden bebeğin kurtaracak inş senii:)
 
en son hamile olan arkadaşımda doğurdu onun adına çok mutluyum oda ilk bebeğini kaybetmişti etrafımda herkesin bebeği oldu bugun birisini yolda gördüm bakmadım hiç bi ben yarım kaldım elden bişey gelmiyo canım çok yanıyor ama
 
en son hamile olan arkadaşımda doğurdu onun adına çok mutluyum oda ilk bebeğini kaybetmişti etrafımda herkesin bebeği oldu bugun birisini yolda gördüm bakmadım hiç bi ben yarım kaldım elden bişey gelmiyo canım çok yanıyor ama

cnm inan okurken tuğlerim diken diken oldu içim yandı adete acın daha çok taze yaşa doyasıya sıkma kendini ağlamaksa ağla bağırmaksa bağır benim de 4 kişi var tanıdığım aynı şekilde oldu zaman gecti acıları hafifledi yeniden bebkleri oldu yaralarına ilaç oldu hepsi geride kalcak ama zaman o şimdi cennette onu karnında taşıyan anacına dua etmekte
 
en son hamile olan arkadaşımda doğurdu onun adına çok mutluyum oda ilk bebeğini kaybetmişti etrafımda herkesin bebeği oldu bugun birisini yolda gördüm bakmadım hiç bi ben yarım kaldım elden bişey gelmiyo canım çok yanıyor ama

canım acın daha çok yeni ben bebeğimi ilk kaybettiğim zaman hamile görmek hamile haberi almak hiç istemiyordum rabbim de hep hamileleri çıkarıyordu karşıma imtihan dünyası işte...ev aldık taşındık yan komşum hamileydi şimdi doğum yaptı gidemedim daha
ama çok şükür bir evladım daha var 4.5 yaşında ona sarılıp allahıma sığınıp şükredip atlattım o günleri

kendini suçlamayı bırak takdiri ilahi olacağı vardı oldu rabbim verdi rabbim aldı
eşini düşün ve bir bebek daha istiyorsan toparlanmaya bak güzelim gerekirse profosyönel yardım al
hee acısı geçmiyor bizim 3 ay oldu bebeğimizi kaybedeli, bir hafta evvel bir arkadaşım doğum yaptı 2.çocuğuna ziyaretine gittim inan içim buruldu yerinde olmak istedim, o arkadaşım o kadar sıkıntı çekmişti ki bebeğinin ense kalınlığı sınırda çıkmıştı ikili testi riskli çıkmıştı amniyosentez yaptırdı felan ama çok şükür sağlıkla kavuştu benim bebeğim de son derece sağlıklıydı ama kaybettim allahın takdiri bu işte
 
Son düzenleme:
- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebu Talha'nın bir oğlu hastalandı. Sonunda Ebu Talha evde yokken vefat etti. Çocuğun öldüğünü bilmiyordu. Hanımı, çocuğun öldüğünü görünce, (çocuğun defni için gerekli) hazırlığı yaptı, onu evin bir kenarına koydu. Ebu Talha (akşam olup)eve gelince: "Çocuk nasıl oldu?" diye sordu. Hanımı, "Sükûnete erdi, istirahate kavuşmuş olmasını umarım" (diye yuvarlak bir) cevapta bulundu. Ebu Talha hanımının doğru söylediğini zannetti.
Sonra hanımı, akşam yemeğini getirdi. Yatağını hazırladı. (Sonra kocası için süslendi. Ebu Talha temasta bulundu.) Sabah olunca Ebu Talha gusletti. Evden çıkacağı zaman hanımı çocuğun ölümünü haber verdi. Ebu Talha, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la sabah namazı kıldı. Sonra kadının yaptığını bir bir anlattı. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Allah gecenizi hakkınızda mübarek kılmış olsun" buyurdular. Sonra onlara (Allah Teâla Hazretleri) dokuz evlat verdi, hepsi de Kur'an'ı okudular."
Buhari, Cenaiz 42, Akika 1.
3217 - Kâsım İbnu Muhammed anlatıyor: "Hanımım vefat etmişti. Bana, Muhammed İbnu Ka'b el-Kurazi, ta'ziye (baş sağlığı dilemek) maksadıyla uğradı. Ve şunu anlattı:
"Beni İsrail'de fakih, alim, abid, gayretli bir adam vardı. Onun çok sevdiği karısı vefat etmişti. Onun ölümüne adam çok üzüldü, öyle ki, bir odaya çekilip kapıyı arkadan kapattı, yalnızlığa çekildi, kimse yanına giremedi. Onun bu halini, Beni İsrail'den bir kadın işitti. Yanına gelip: "Benim onunla bir meselem var, kendisine bizat sormam lazım" dedi. Halk oradan çekildi. Kadın kapıda kalıp:
"Mutlaka görüşmem lazım" dedi. Birisi adama seslendi:
"Burada bir kadın var, senden birşeyler sormak istiyor, "mutlaka bizzat görüşmem lazım, bizzat sormam lazım" diyor. Herkes gitti kapıda sadece o kadın var ve ayrılmıyor." İçerdeki adam:
"O'na müsaade edin gelsin" dedi. Kadın yanına girdi. Ve:
"Sana bir şey sormak için geldim" dedi. Adam:
"Nedir o?" deyince, kadın anlattı:
"Ben komşumdan iâreten bir gerdanlık almıştım. Onu bir müddet takındım ve iâreten kullandım. Sonra onu benden geri istediler. Bunu onlara geri vereyim mi?" Adam:
"Evet, vallahi vermelisin!" dedi. Kadın:
"Ama o epey bir zaman benim yanımda kaldı. (Onu çok da sevdim)" dedi. Adam:
"Bu hal senin, kolyeyi onlara iâde etmeni daha çok haklı kılıyor, zira onu iare edeli çok zaman olmuş" demişti(ki, bu cevabı bekleyen kadın) atıldı:
"Allah iyiliğini versin! Sen Allah'ın sana önce iâre edip, sonra senden geri aldığı şeye mi üzülüyorsun? O, verdiği şeye senden daha çok hak sahibi değil mi?" dedi. Adam bu nasihat üzerine içinde bulunduğu duruma baktı (ve kendine geldi). Böylece Allah, kadının sözlerinden adamın istifade etmesini sağladı."
Muvatta, Cenaiz 43, (1, 237).
 
ALLAH TEALA cümlenize sabırlar ihsan eylesin ama hayata küsmeyin ve tekarar evlat sahibi olmaktan korkmayın şu yazıyı sonuna kadar okumanızı rica ediyorum...



SORU: “Bebeği ölen anne cennete gider mi? Söylenene göre küçük bebek anne diye ağlarmış ve annesini yanında cennete götürürmüş. Doğru mu?”


CEVAP:Peygamber Efendimiz (asm) buyurur ki: “Şüphesiz ben, Cennet kapısında durup girmemekte ısrar eden bir düşük çocuğa varıncaya kadar diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim. Bu çocuğa: “Cennete gir!” denilecek. O da: “Yâ Rabbi, Annem babam da girsin.” diyecek. Bunun üzerine ona: “Anneni ve babanı da alarak Cennete gir.” denilecektir.7

Bedîüzzaman der ki: Elbette ve elbette meşkûk (şüpheli) ve muaccel (hemen) bir menfaati kaybeden ve fakat muhakkak geleceği vaad olunan bin menfaati kazanan elem çekmez, acı duymaz, ümitsizce ağlamaz, üzüntü içinde feryat etmez.8
Çocukların vefatlarında azap değil, şefkat; gazap değil, merhamet; korku değil, ümit söz konusu; insafsız bir emir değil, acıyan bir elin izleri görünmektedir. Çünkü çocuklar düpedüz Allah’ın rahmetine ve Cennetine uçmaktadırlar. Öyle ki, kendileri Allah’ın rahmet dairesine girmekle beraber, anne ve babalarının da kurtulmalarına şefaatçi olabileceklerini Resulullah Efendimiz (asm) müjdelemektedir.

Peygamber Efendimiz (asm) küçük yaşta ölen çocuklarla ilgili buyurdu ki:

*“Mü’minlerin ölen çocukları Cennette bir dağdadırlar. Kıyamet Günü babalarına teslim edilinceye kadar bakımlarını Hazret-i İbrahim (as) ve hanımı Sâre üzerine alır.”1

*“Müşriklerin çocukları Cennet ehlinin hizmetçileridirler.”2

*“Ümmetimden bir adam gördüm ki, terazisinin iyilik kefesi hafif gelmişti. Küçük yaşta ölen çocukları geldi ve terazisini ağırlaştırdı.”3

*“Ergenlik çağına gelmeden önce ölen çocuklar, Cennette çok canlı ve hareketli balıklar gibidirler. Birisi babasını karşılar, elbisesinden tutar, Allah ebeveynini de kendisiyle birlikte Cennete koyuncaya kadar bırakmaz.”4

Kazaya rıza ve kadere teslim olmanın İslâmiyet’in bir şiarı olduğunu beyan eden ve çocuğu vefat eden Hâfız Hâlid Ağabey için Allah’tan sabr-ı cemil dileyen Bedîüzzaman Hazretleri, ölen çocukların bir âhiret azığı ve şefaatçi hükmünde olduklarını kaydeder.

Bedîüzzaman Hazretleri, çocuğu vefat eden takva ehli mü’minlere yüksek birer müjde ve teselli mahiyetinde şu noktalara dikkat çekiyor:

1- Kur’ân-ı Hakîm’de, “Ebediyet çocukları” 5 kavramının mânâsı ve sırrı şudur:

Mü’minlerin ergenlik döneminden önce vefat eden çocukları Cennette ebedî, sevimli ve Cennete lâyık bir surette daimi çocuk kalacaklar ve Cennete giden anne ve babalarının kucaklarında ebedî sevinç kaynağı olacaklardır. Böylece anne ve babalarına çocuk sevmek ve evlât okşamak gibi en lâtîf bir zevki ebediyen kazandıracaklardır. Nitekim her lezzetli şey ve mü’minin her isteği Cennette vardır. Cennetin tenasül yeri olmadığından çocuk okşama ve çocuk muhabbeti olmadığını zannedenler yanılmaktadırlar. Dünyada on senelik kısa bir zamanda elemle karışık evlât sevmeye ve okşamaya bedel, âhirette elemsiz, kedersiz, milyonlar sene ebedî evlât sevmeyi ve okşamayı kazanmak mü’minlerin en büyük bir saadet kaynağı olacaktır. Kur’ân, “ebediyet çocukları” cümlesiyle bu hakikate işaret ediyor ve müjde veriyor.

2- Bedîüzzaman Hazretleri bu İkinci Nokta’da bir temsil kaydeder. Şöyle ki: Bir zaman, bir zat, bir zindanda bulunuyor. Sevimli bir çocuğu da yanına gönderiliyor. O biçare mahpus hem kendi elemini çekiyor, hem de çocuğunun istirahatını temin edemediği için onun zahmetiyle elem ve keder duyuyordu. Sonra bir gün merhamet sahibi hâkim ona bir adam gönderdi ve dedi ki:

“Şu çocuk gerçi senin evlâdındır. Fakat benim vatandaşım ve milletimdendir. Onu ben alacağım ve güzel bir sarayda besleyip büyüteceğim.”

Çocuğun babası ağlayıp sızlayarak diyor ki:

“Ben teselli kaynağım olan evlâdımı vermeyeceğim”

Arkadaşları diyorlar ki:

“Senin üzüntün yersizdir ve mânâsızdır. Eğer sen çocuğa acıyorsan çocuk şu karanlık, sıkıntılı, bozuk ve kirli hapishaneye bedel; ferahlı, saadetli, huzurlu ve rahat bir saraya gidecektir. Eğer sen kendin için üzülüyorsan, kendi menfaatini arıyorsan; çocuk senin yanında kalsa, geçici olarak şüpheli bir menfaatle beraber, çocuğun meşakkatinden çok sıkıntı ve elem çekeceksin. Eğer çocuğu hâkime versen, sana daha çok menfaati olacak. Çünkü padişahın merhametini çekecek ve sana şefaatçi hükmüne geçecek. Padişah onu seninle görüştürmek isteyecek. Elbette, görüşmek için onu zindana göndermeyecek; belki, seni zindandan çıkarıp o saraya getirecek, çocukla görüştürecek. Bir şartla ki, padişaha emniyetin ve itaatin varsa.”

Üstad Bedîüzzaman diyor ki: “İşte Aziz kardeşim, senin gibi mü’minlerin evlâdı vefât ettikleri vakit şöyle düşünmeli: “Şu çocuk masumdur. Onun Hâlıkı dahi Rahîm ve Kerîm’dir. Benim noksan ve eksik terbiyeme ve şefkatime bedel; onu gayet kâmil olan inâyet ve rahmetine aldı. Dünyanın elemli, musîbetli ve meşakkatli zindanından çıkarıp, Cennetü’l-Firdevs’ine gönderdi. O çocuğa ne mutlu! Şu dünyada kalsaydı kim bilir ne şekle girerdi! Onun için ben ona acımıyorum. Onu bahtiyar biliyorum.”

Çocuğun dünyada kalması halinde ebeveynine ait menfaati için dahi acınmayacağını ve acı duyulmayacağını belirten Bedîüzzaman, çünkü dünyada kalsaydı on senelik geçici bir elemle karışık bir evlât muhabbeti temin edeceğini; salih olması ve dünya işinde başarılı olması halinde ebeveynine yardımcı olacağını; fakat vefât etmesiyle ebedî Cennette milyonlarca sene ebeveynine evlât muhabbetine kaynaklık edecek derecede ebedî saadete vesîle bir şefaatçi hükmüne geçeceğini kaydeder.6
 
ben bu kadar güçlü değilim ne yapsam olmuyor anneme de gitsem eve geldiğim gibi herşey aynı facebook ta herkes bebeklerini paylaşmış ne yapsam olmuyor eşimede dedim doktora götür beni dedim gitcez bakalım
 
ALLAH TEALA cümlenize sabırlar ihsan eylesin ama hayata küsmeyin ve tekarar evlat sahibi olmaktan korkmayın şu yazıyı sonuna kadar okumanızı rica ediyorum...



SORU: “Bebeği ölen anne cennete gider mi? Söylenene göre küçük bebek anne diye ağlarmış ve annesini yanında cennete götürürmüş. Doğru mu?”


CEVAP:Peygamber Efendimiz (asm) buyurur ki: “Şüphesiz ben, Cennet kapısında durup girmemekte ısrar eden bir düşük çocuğa varıncaya kadar diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim. Bu çocuğa: “Cennete gir!” denilecek. O da: “Yâ Rabbi, Annem babam da girsin.” diyecek. Bunun üzerine ona: “Anneni ve babanı da alarak Cennete gir.” denilecektir.7

Bedîüzzaman der ki: Elbette ve elbette meşkûk (şüpheli) ve muaccel (hemen) bir menfaati kaybeden ve fakat muhakkak geleceği vaad olunan bin menfaati kazanan elem çekmez, acı duymaz, ümitsizce ağlamaz, üzüntü içinde feryat etmez.8
Çocukların vefatlarında azap değil, şefkat; gazap değil, merhamet; korku değil, ümit söz konusu; insafsız bir emir değil, acıyan bir elin izleri görünmektedir. Çünkü çocuklar düpedüz Allah’ın rahmetine ve Cennetine uçmaktadırlar. Öyle ki, kendileri Allah’ın rahmet dairesine girmekle beraber, anne ve babalarının da kurtulmalarına şefaatçi olabileceklerini Resulullah Efendimiz (asm) müjdelemektedir.

Peygamber Efendimiz (asm) küçük yaşta ölen çocuklarla ilgili buyurdu ki:

*“Mü’minlerin ölen çocukları Cennette bir dağdadırlar. Kıyamet Günü babalarına teslim edilinceye kadar bakımlarını Hazret-i İbrahim (as) ve hanımı Sâre üzerine alır.”1

*“Müşriklerin çocukları Cennet ehlinin hizmetçileridirler.”2

*“Ümmetimden bir adam gördüm ki, terazisinin iyilik kefesi hafif gelmişti. Küçük yaşta ölen çocukları geldi ve terazisini ağırlaştırdı.”3

*“Ergenlik çağına gelmeden önce ölen çocuklar, Cennette çok canlı ve hareketli balıklar gibidirler. Birisi babasını karşılar, elbisesinden tutar, Allah ebeveynini de kendisiyle birlikte Cennete koyuncaya kadar bırakmaz.”4

Kazaya rıza ve kadere teslim olmanın İslâmiyet’in bir şiarı olduğunu beyan eden ve çocuğu vefat eden Hâfız Hâlid Ağabey için Allah’tan sabr-ı cemil dileyen Bedîüzzaman Hazretleri, ölen çocukların bir âhiret azığı ve şefaatçi hükmünde olduklarını kaydeder.

Bedîüzzaman Hazretleri, çocuğu vefat eden takva ehli mü’minlere yüksek birer müjde ve teselli mahiyetinde şu noktalara dikkat çekiyor:

1- Kur’ân-ı Hakîm’de, “Ebediyet çocukları” 5 kavramının mânâsı ve sırrı şudur:

Mü’minlerin ergenlik döneminden önce vefat eden çocukları Cennette ebedî, sevimli ve Cennete lâyık bir surette daimi çocuk kalacaklar ve Cennete giden anne ve babalarının kucaklarında ebedî sevinç kaynağı olacaklardır. Böylece anne ve babalarına çocuk sevmek ve evlât okşamak gibi en lâtîf bir zevki ebediyen kazandıracaklardır. Nitekim her lezzetli şey ve mü’minin her isteği Cennette vardır. Cennetin tenasül yeri olmadığından çocuk okşama ve çocuk muhabbeti olmadığını zannedenler yanılmaktadırlar. Dünyada on senelik kısa bir zamanda elemle karışık evlât sevmeye ve okşamaya bedel, âhirette elemsiz, kedersiz, milyonlar sene ebedî evlât sevmeyi ve okşamayı kazanmak mü’minlerin en büyük bir saadet kaynağı olacaktır. Kur’ân, “ebediyet çocukları” cümlesiyle bu hakikate işaret ediyor ve müjde veriyor.

2- Bedîüzzaman Hazretleri bu İkinci Nokta’da bir temsil kaydeder. Şöyle ki: Bir zaman, bir zat, bir zindanda bulunuyor. Sevimli bir çocuğu da yanına gönderiliyor. O biçare mahpus hem kendi elemini çekiyor, hem de çocuğunun istirahatını temin edemediği için onun zahmetiyle elem ve keder duyuyordu. Sonra bir gün merhamet sahibi hâkim ona bir adam gönderdi ve dedi ki:

“Şu çocuk gerçi senin evlâdındır. Fakat benim vatandaşım ve milletimdendir. Onu ben alacağım ve güzel bir sarayda besleyip büyüteceğim.”

Çocuğun babası ağlayıp sızlayarak diyor ki:

“Ben teselli kaynağım olan evlâdımı vermeyeceğim”

Arkadaşları diyorlar ki:

“Senin üzüntün yersizdir ve mânâsızdır. Eğer sen çocuğa acıyorsan çocuk şu karanlık, sıkıntılı, bozuk ve kirli hapishaneye bedel; ferahlı, saadetli, huzurlu ve rahat bir saraya gidecektir. Eğer sen kendin için üzülüyorsan, kendi menfaatini arıyorsan; çocuk senin yanında kalsa, geçici olarak şüpheli bir menfaatle beraber, çocuğun meşakkatinden çok sıkıntı ve elem çekeceksin. Eğer çocuğu hâkime versen, sana daha çok menfaati olacak. Çünkü padişahın merhametini çekecek ve sana şefaatçi hükmüne geçecek. Padişah onu seninle görüştürmek isteyecek. Elbette, görüşmek için onu zindana göndermeyecek; belki, seni zindandan çıkarıp o saraya getirecek, çocukla görüştürecek. Bir şartla ki, padişaha emniyetin ve itaatin varsa.”

Üstad Bedîüzzaman diyor ki: “İşte Aziz kardeşim, senin gibi mü’minlerin evlâdı vefât ettikleri vakit şöyle düşünmeli: “Şu çocuk masumdur. Onun Hâlıkı dahi Rahîm ve Kerîm’dir. Benim noksan ve eksik terbiyeme ve şefkatime bedel; onu gayet kâmil olan inâyet ve rahmetine aldı. Dünyanın elemli, musîbetli ve meşakkatli zindanından çıkarıp, Cennetü’l-Firdevs’ine gönderdi. O çocuğa ne mutlu! Şu dünyada kalsaydı kim bilir ne şekle girerdi! Onun için ben ona acımıyorum. Onu bahtiyar biliyorum.”

Çocuğun dünyada kalması halinde ebeveynine ait menfaati için dahi acınmayacağını ve acı duyulmayacağını belirten Bedîüzzaman, çünkü dünyada kalsaydı on senelik geçici bir elemle karışık bir evlât muhabbeti temin edeceğini; salih olması ve dünya işinde başarılı olması halinde ebeveynine yardımcı olacağını; fakat vefât etmesiyle ebedî Cennette milyonlarca sene ebeveynine evlât muhabbetine kaynaklık edecek derecede ebedî saadete vesîle bir şefaatçi hükmüne geçeceğini kaydeder.6
çok güzelmiş hepsi sağol yolladığın için onca hamile arasında herkesin bebeğinin olup senin olmadığında insan bitiyor bide akşam haberlerde bi anne çocuğunu boğarak gömmüş duymuşunuzdur ALLAH onu taş etsin inşallah haliyle üzülüyo insan o kadar çok isteyenin olmuyor bebeği istemeyenlerin oluyor hayat işte
 
çok güzelmiş hepsi sağol yolladığın için onca hamile arasında herkesin bebeğinin olup senin olmadığında insan bitiyor bide akşam haberlerde bi anne çocuğunu boğarak gömmüş duymuşunuzdur ALLAH onu taş etsin inşallah haliyle üzülüyo insan o kadar çok isteyenin olmuyor bebeği istemeyenlerin oluyor hayat işte
imtahan dünyası hayatım belki eskidende hep hamilelerri görüyodun haberlerdede çıkıyordu ama senin bu kadar dikkatini çekmiyordu sabret canım benim sen aç ellerini ALLAHU TEALAYA dua et o ol deyince olmıycak şey yoktur o dilemezsse yaprak kımıldamaz. RABBİM dilerse olmıyacak birşeyde yoktur ve çok iyi biliyoruzki hz meryem bir eşi olmadan çocuk sahibi oldu RABBİMin dilemesiyle bazen tıp bile asla olmaz dediği insanların mucize eseri bebeği oluyor sona mucize die bağırıyorlar o mucize ALLAHU TEALAnın ve onun büyüklüğünden depremde bile kaç saat sonra göçükten bir bebek sağ çıktı bu YARADANın büyüklüğü takdiri sen dua et canım ve ona güven kafanı meşgul etme diğer okuduğun duyduklarınla ALLAH tan ümidini kesme

*Neden duasız bırakıyorsun dilini? Kapıyı çalmadan, açılmasını bekleyenlerden misin yoksa?
*Kapı açılır, Sen yeterki Vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeterki o kapıda durmayı biL!
*İstedikde vermedi deme... İstemeyi bilmedin bari yalan söyleme... (Mevlana)
Duayla ilgili ayet ve hadisler
1"Eğer kulum, bana ellerini kaldırır da dua ederse, ben o elleri boş olarak geri çevirmekten hayâ ederim"

2Ben, kulumun zannı üzereyim Artık dilediği gibi düşünsün!" Yani siz dua ederken, o duanızın kesinlikle kabul göreceğini düşünürseniz, biliniz ki mutlaka isteğiniz meydana gelecektir!

Hazreti Rasûl aleyhi's-selâm buyuruyor:"Herhangi bir kul, koltuğunun altı görülecek şekilde ellerini kaldırır ve Allâh'dan bir dilekte bulunursa; acele etmediği takdirde kesinlikle duasına icabet edilir- Acele nasıl olur yâ Resûlallah?- Dua ettim ettim, kabul olmadı, der"de vazgeçer)… işte bu yanlıştır; dua yerine gelene kadar ısrar etmek gerekir"Hazreti Rasûl aleyhi's-selâm, "şeksiz - şüphesiz, kabûl olacağından emin olunarak" DUA edilmesini tavsiye etmiştir


Şeytan kendini dost edinen insanlara her zaman kendine güvensizliği, gelecekten yana ümitsiz olmayı, olaylara hep karamsar açıdan bakmayı telkin eder. İnsanların iman etmelerini, Allah'a karşı itaatli olmalarını, kadere teslim olmuş, tevekküllü, ümit ve şevk dolu bir şekilde yaşamalarını istemez. Çünkü bu sayılanların hepsi hem Allah'ın beğendiği ve O'na yakınlaştıran hem de din ahlakının yaşanması için zorunlu olan özelliklerdir. Şeytan ise insanların Allah'a yakınlaşmalarını, Allah'ın dinini şevkli ve kararlı bir biçimde yaşamalarını istemez. Bu yüzden kişiyi ümitsizlik telkiniyle yılgınlığa, şevksizliğe, karamsarlığa, çaresizliğe ve bıkkınlığa sürüklemeye çalışır.

Şeytanın mümine yaptırmak isteyip de yaptıramadığı şeylerden biri de olumsuz gibi görünen şartlarda ümitsizliğe düşürmektir. Şeytan yalnızca samimi müminlere güç yetiremez, onları kendi yanına çekemez. Çünkü müminler imanlarından dolayı her zaman Allah'ın emir ve tavsiyelerine uyarlar. Ümitvar olmak Allah'ın Kuran'da bildirdiği kesin bir emirdir. Bu nedenle iman edenlerin bu konuda da farklı bir tutum göstermeleri söz konusu olamaz. Zira Allah ayetinde müminlere, "... Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez" (Yusuf Suresi, 87) buyurmaktadır. Bu yüzden müminler böyle bir ruh haline girmekten şiddetle kaçınırlar.
 
imtahan dünyası hayatım belki eskidende hep hamilelerri görüyodun haberlerdede çıkıyordu ama senin bu kadar dikkatini çekmiyordu sabret canım benim sen aç ellerini ALLAHU TEALAYA dua et o ol deyince olmıycak şey yoktur o dilemezsse yaprak kımıldamaz. RABBİM dilerse olmıyacak birşeyde yoktur ve çok iyi biliyoruzki hz meryem bir eşi olmadan çocuk sahibi oldu RABBİMin dilemesiyle bazen tıp bile asla olmaz dediği insanların mucize eseri bebeği oluyor sona mucize die bağırıyorlar o mucize ALLAHU TEALAnın ve onun büyüklüğünden depremde bile kaç saat sonra göçükten bir bebek sağ çıktı bu YARADANın büyüklüğü takdiri sen dua et canım ve ona güven kafanı meşgul etme diğer okuduğun duyduklarınla ALLAH tan ümidini kesme

*Neden duasız bırakıyorsun dilini? Kapıyı çalmadan, açılmasını bekleyenlerden misin yoksa?
*Kapı açılır, Sen yeterki Vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeterki o kapıda durmayı biL!
*İstedikde vermedi deme... İstemeyi bilmedin bari yalan söyleme... (Mevlana)
Duayla ilgili ayet ve hadisler
1"Eğer kulum, bana ellerini kaldırır da dua ederse, ben o elleri boş olarak geri çevirmekten hayâ ederim"

2Ben, kulumun zannı üzereyim Artık dilediği gibi düşünsün!" Yani siz dua ederken, o duanızın kesinlikle kabul göreceğini düşünürseniz, biliniz ki mutlaka isteğiniz meydana gelecektir!

Hazreti Rasûl aleyhi's-selâm buyuruyor:"Herhangi bir kul, koltuğunun altı görülecek şekilde ellerini kaldırır ve Allâh'dan bir dilekte bulunursa; acele etmediği takdirde kesinlikle duasına icabet edilir- Acele nasıl olur yâ Resûlallah?- Dua ettim ettim, kabul olmadı, der"de vazgeçer)… işte bu yanlıştır; dua yerine gelene kadar ısrar etmek gerekir"Hazreti Rasûl aleyhi's-selâm, "şeksiz - şüphesiz, kabûl olacağından emin olunarak" DUA edilmesini tavsiye etmiştir


Şeytan kendini dost edinen insanlara her zaman kendine güvensizliği, gelecekten yana ümitsiz olmayı, olaylara hep karamsar açıdan bakmayı telkin eder. İnsanların iman etmelerini, Allah'a karşı itaatli olmalarını, kadere teslim olmuş, tevekküllü, ümit ve şevk dolu bir şekilde yaşamalarını istemez. Çünkü bu sayılanların hepsi hem Allah'ın beğendiği ve O'na yakınlaştıran hem de din ahlakının yaşanması için zorunlu olan özelliklerdir. Şeytan ise insanların Allah'a yakınlaşmalarını, Allah'ın dinini şevkli ve kararlı bir biçimde yaşamalarını istemez. Bu yüzden kişiyi ümitsizlik telkiniyle yılgınlığa, şevksizliğe, karamsarlığa, çaresizliğe ve bıkkınlığa sürüklemeye çalışır.

Şeytanın mümine yaptırmak isteyip de yaptıramadığı şeylerden biri de olumsuz gibi görünen şartlarda ümitsizliğe düşürmektir. Şeytan yalnızca samimi müminlere güç yetiremez, onları kendi yanına çekemez. Çünkü müminler imanlarından dolayı her zaman Allah'ın emir ve tavsiyelerine uyarlar. Ümitvar olmak Allah'ın Kuran'da bildirdiği kesin bir emirdir. Bu nedenle iman edenlerin bu konuda da farklı bir tutum göstermeleri söz konusu olamaz. Zira Allah ayetinde müminlere, "... Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez" (Yusuf Suresi, 87) buyurmaktadır. Bu yüzden müminler böyle bir ruh haline girmekten şiddetle kaçınırlar.

yolladıkların için çok sağol canım hayırlısı evet kuran okudum bugun bebeğim öldüğünden beri ilk defa o günahsız ama onada okudum ama çok ağladım okurken 2. bebektede aynılar olursa :((
 
yolladıkların için çok sağol canım hayırlısı evet kuran okudum bugun bebeğim öldüğünden beri ilk defa o günahsız ama onada okudum ama çok ağladım okurken 2. bebektede aynılar olursa :((
ALLAH TEALA kabul etsin canım....
öle düşünme RAbinden ümidi kesme nice insanlar var 4-5 bebeği düşüyorda sone gene deniyor hiç evlat sahibi olamayan bile var yanıp tutuşuyor evlat diye ne yapsada olmuyor sen şükretki olmaksı için imkanın var eğer sağlıklı bir anneysen gene olacaktır o bebeğin bi talihsizlik olmuş dünyaya gelememiş son anda.hepsi öle olacak diye bişey yok bak depremde insanlar koskoca çocuklarını kocalarını hanımlarını kaybetti ölesi daha acı. ne bebekler depremde kaldı bide düşün o doğmuş ve alışmışın o bebeğe.sen güçlü ol bunları düşün ben daha şanslıyım şükürler olsun de.ve yeniden dene daha dikkatli ol doktorunu iyi seç.umudunu kaybetme göreceksin unutucaksın bu günleri ALLAH BÜyüktür
 
ayyy, içim sızlıyor şuan, yemin ederim, içim yandı :( sen kimbilir neler hissetmişsindir. rabbim sana güzel güzel çocuklar versin inşallah... onların hiç acılarını yaşatmasın sana, çünkü acıların en büyüğünü yaşamışsın... diyecek birşey bulamıyorum, sadece ağlıyorum. rabbim sana birdaha hiç acı göstermesin...
 
ALLAH TEALA kabul etsin canım....
öle düşünme RAbinden ümidi kesme nice insanlar var 4-5 bebeği düşüyorda sone gene deniyor hiç evlat sahibi olamayan bile var yanıp tutuşuyor evlat diye ne yapsada olmuyor sen şükretki olmaksı için imkanın var eğer sağlıklı bir anneysen gene olacaktır o bebeğin bi talihsizlik olmuş dünyaya gelememiş son anda.hepsi öle olacak diye bişey yok bak depremde insanlar koskoca çocuklarını kocalarını hanımlarını kaybetti ölesi daha acı. ne bebekler depremde kaldı bide düşün o doğmuş ve alışmışın o bebeğe.sen güçlü ol bunları düşün ben daha şanslıyım şükürler olsun de.ve yeniden dene daha dikkatli ol doktorunu iyi seç.umudunu kaybetme göreceksin unutucaksın bu günleri ALLAH BÜyüktür

inşallah canım bu sefer olur
 
Allah sabır versin ben yazını okurken gözyaşlarımı tutamadım zor bitirdim yazıyı öyle çok içim acıdıki.Anne değilim hiç olmadım ama dünyada en çok istediğim şey anne olmak öyle iyi anlıyorum ki seni,bebeğini kaybetmek dünyadaki en zor şey olmalı Allah bidaha yaşatmasın sana ve daha nice bebeğini kaybeden annelere.
En büyük acılar bile gelip geçiyor neleri atlatmıyor insan en yakınındakileri kaybediyorsun ama zaman herşeyin ilacı oluyor acın hafifliyor ama biyandan da iyi bilirim ateş düştüğü yeri yakar ailen en büyük destekçin olsun en çok onlara ihtiyacın var hayatta.Minik bebeğinin mekanı cennet olsun Allah sabır versin sana eşine ailene.İnşallah yeni bir bebeğin olduğunda onunla avutursun kendini.Allah herşeyin hayırlısını nasip etsin.
 
Allah sabır versin ben yazını okurken gözyaşlarımı tutamadım zor bitirdim yazıyı öyle çok içim acıdıki.Anne değilim hiç olmadım ama dünyada en çok istediğim şey anne olmak öyle iyi anlıyorum ki seni,bebeğini kaybetmek dünyadaki en zor şey olmalı Allah bidaha yaşatmasın sana ve daha nice bebeğini kaybeden annelere.
En büyük acılar bile gelip geçiyor neleri atlatmıyor insan en yakınındakileri kaybediyorsun ama zaman herşeyin ilacı oluyor acın hafifliyor ama biyandan da iyi bilirim ateş düştüğü yeri yakar ailen en büyük destekçin olsun en çok onlara ihtiyacın var hayatta.Minik bebeğinin mekanı cennet olsun Allah sabır versin sana eşine ailene.İnşallah yeni bir bebeğin olduğunda onunla avutursun kendini.Allah herşeyin hayırlısını nasip etsin.

inşallah canım şöyle söyeyim her nereye baksan bebeğini hatırlıyorsun kalktığında yattığında dışarde gezeken markette bebek bezlerini görünce hayalların zaten çok fazla odası hazır eşyaları bir sürü beşik toplu oysa kuruktu nefes aldığın her süre işte anlamışındır ilk günkü gibi tabiki değilsin ama bugun markete gittik bebek arabaları küçük böyle bir sürü eşimle elimiz onlara gitti hadi bakalım eve zor geldim resmini öptüm ağla ağla sonra kahvaltıyı hazırla böyle yani anlık yaşıyorsun 2. bebeğim olursa hamile oluncada insan sevinemicek bu zamanda doruk diye seviccem kesin onun yerine koyucam
 
inşallah canım şöyle söyeyim her nereye baksan bebeğini hatırlıyorsun kalktığında yattığında dışarde gezeken markette bebek bezlerini görünce hayalların zaten çok fazla odası hazır eşyaları bir sürü beşik toplu oysa kuruktu nefes aldığın her süre işte anlamışındır ilk günkü gibi tabiki değilsin ama bugun markete gittik bebek arabaları küçük böyle bir sürü eşimle elimiz onlara gitti hadi bakalım eve zor geldim resmini öptüm ağla ağla sonra kahvaltıyı hazırla böyle yani anlık yaşıyorsun 2. bebeğim olursa hamile oluncada insan sevinemicek bu zamanda doruk diye seviccem kesin onun yerine koyucam



haklısın herşey hatırlatır ya unutmak mümkün mü zaten canından bir parçayı kaybetmişsin ama acın zamanla hafifler,işte bi şekilde yaşıyoruz en yakınımızda ki insanları kaybettiğimizde bile Allah dayanma gücü veriyor :( eşinin sana destek olması ne kadar güzel bide ileride bebeğiniz olduğunda inşallah bugünleride unutucaksın üzme canını Allah yardımcın olsun acını hafifletsin sana nur topu gibi bir çocuk nasip etsin inşallah.
 
haklısın herşey hatırlatır ya unutmak mümkün mü zaten canından bir parçayı kaybetmişsin ama acın zamanla hafifler,işte bi şekilde yaşıyoruz en yakınımızda ki insanları kaybettiğimizde bile Allah dayanma gücü veriyor :( eşinin sana destek olması ne kadar güzel bide ileride bebeğiniz olduğunda inşallah bugünleride unutucaksın üzme canını Allah yardımcın olsun acını hafifletsin sana nur topu gibi bir çocuk nasip etsin inşallah.

amin canım erkenden kalktık kahvaltı ettik haava nasıl güzel al bebeğini çık gez öff biz otur evde kimi gezdircez yanımda olsaydı keşke arabasına koyup gezseydik inşallah seneye
 
Back