Her şeyden önce evlenme, tam ve sürekli bir hayat ortaklığı oluşturmak üzere iki kişinin hukuken makbul ve geçerli şekilde birleşmesidir.Yani evlenmenin amacı cinsel ortaklık değil hayatın tüm olaylarını içine alan bir hayat ortaklığıdır.Dolayısıyla evliliği salt cinselliğe indirgeyemezsiniz.Evleneceği kişinin bir erkek olduğunu ısrarla vurgulamışsınız.Bu seksist bakış açınız kadın ya da erkek farketmeksizin hiç kimseye bir başkasına hakaret etme hakkını vermiyor.Kaldı ki erkek ihtiyaçlarından söz ederken kadının evlilikteki işlevini erkeğin ihtiyaçlarını karşılamak üzerine temellendirmiş oluyorsunuz.Başlık parasını kapitalist düzene uyarlayarak eleştirirken bir yandan da ataerkil anlayışı destekliyorsunuz.Bir erkek sırf cinsel ihtiyaçları var diye karşısındakilere hakaret edemez, sesini yükseltemez, saygısızca davranamaz. Borç meselesine gelince ayrılık durumunda nişanlılıktan dolayı girdiği borcun tazminini de talep edebilir fakat bunun için daha az kusurlu davranmış olması gerekir.
Konu sahibi iyi düşün hakkında hayırlısı olur umarım.
Söyledikleriniz mantıklı gelebilir fakat duyguları okşamaktan öteye gitmez. Çünkü gerçek hiç de öyle değildir. Ezber bakış açılarınından kurtulun.
Şuan dünyada neredeyse bütün reklamlar kadın cinselliğini sinsi bir şekil de kullanalarak toplumun önüne getirmekte. Çocuklarımıza aldığımız dondurma dahi, sex dürtüsünü insanların zihnine vura vura sunulmaktadır. Ben sinsi tarafından bahsettim, alenen direk olarak sex mesajı veren reklamların boyutunu da siz düşünün.
Dünyanın en büyük bütçelerinden birini reklam sektörleri alır.
Önceki yazımda belirtmiştim. Biliyorum hiç bir yer de öğrenme fırsatı olmadı ve bizler de araştırma gereği duymadık.
Bütün dünya medyasının, insanlardan gizlemiş olduğu tek bir gerçek vardır. Bir erkeğin cinsel dürtüsünün, hiç bir erkek tarafından kontrol edilebilir bir durum olmadığı.
Bütün uzmanlar, haber sunucuları, tartışma programlarında ki sözüm ona uzmanlar.. Bu düzey de bulunan her kes bu gerçeği gizlemekle mükelleftir. Ama onlar dahi ne gizlediklerini genel de bilmezler. Çünkü bu gerçek bilinirse, için de bulunduğumuz kaos da son bulmaya başlar ve bu kaos dan nemalanan bir çok şirket batışa sürüklenir.
Cinselliğe indirğeyemezsiniz demişsiniz. Yazımı biraz daha dikkatli okuyun derim ve aslın da cinselliğin evlilik de başlangıç noktası olduğu gerçeğine vurgu yapmış olduğumu anlamış olursunuz.
Konu dediğim gibi cinsellik olmasaydı, psikolojik destek alan evli çiftlere ilk sorulardan biri " hafta da kaç kez birliktelik yaşıyorsunuz" sorusu olmazdı.
Hafta da en az 2 defa düzenli ilişki yaşayan insanların psikolojik olarak ne kadar iyi durum da olduğunu uzmanlar neden söyleme gereği duysun ki ?..
Bir birinize saygılı olun, büyüklerinizi sayın, küçüklerinizi sevin kimseyle münakaşaya girmeyin, hoşgörülü ve nazik olun gibi tavsiyeler verilirdi.
Size tavsiyem.. Öncelikle cinselliğin, hayatın ne kadarlık bir oranını kapladığını ve bunun erkek de ne oran da olduğunu bir kadın da ne oran da olabileceğini iyice öğrenin.
Bu detayları çözdüğünüz de, söylemek istediklerimi zaten anlamış olacaksınız. Sizin yazdıklarınız yanlış demiyorum ama inanın gerçeğin doğruları değil, sadece toplumu yanlış yönlendirmek için kişisel duygularını devreye sokmuş bazı sözüm ona uzmanların gerçekleridir.