Nasıl Motive Oluyorsunuz ?

Merhaba dostlar.

Uzun zamandır buraya girmiyordum, girsem bile çok uzun kalmıyordum veya başka topiklerde takılıyordum.

Dolayısıyla bu post'a yazmak da şimdi aklıma geldi.

Geçen hafta gene bir diyetisyene gittim. Beni tarttı, ve 2 kg daha gittigini öğrendim hedefe adım adım yaklaşmak da nasıl mutlu ediyormuş insanı... 95,5 kg oldum böylece

Yürüyüşe; yağmur, soğuk vb. Havadan veya başka bir durumdan kaynaklı bir sıkıntı olmadığı müddetçe devam etmeye gayret ediyorum. Çoğunlukla 7000 adım ve üstü atmaya gayret ediyorum. Şu birkaç hafta içinde 7000 adımın altına düştüğüm bir elin parmaklarını belki de geçmemiştir... Çoğunlukla 10.000-12.000 adım arasında gidip geliyorum...

En kısa zamanda fitness'a geri yazılmak en büyük arzum. Normalde evde egzersiz yapabilen bir insan olmadığım için, böyle disipline bir spor kursuna ihtiyaç duyuyorum, ancak şu anda bazı durumlar sebebi ile bu, biraz zor. Evde egzersiz yapamıyorum çünkü pek bir disiplinim yok. Şimdi diyeceksiniz, "ama kilo veriyorsun nasıl disiplinin yok" diye. Kendi yaptığım spor benim psikolojik durumumdan etkilenmeye çok müsait. Ama fitness kursuna gidersem, dışarıdan bir unsur beni zorlayacak. (Babam, annem veya kartımın iptal olacağı korkusu gibi şeyler.) Bu da gitmeme vesile olacak.

Neyse, diyetisyene geri dönelim.

Doktor bana gelişmemden memnun kaldığını, beni en kısa zamanda 15 kg verenler listesine almak istediğini belirtti "kendine nazar değdirtme" diye de ekledi.

Bir baktım, 15 kg verenler listesinde sadece 1-2 kişi var bunun nedenini ise doktor şöyle açıkladı : "10 kg'dan sonra bazen hastalar, bir duraksama dönemine girmek isteyebiliyor veya vermek istedikleri kiloya ulaşmış oluyorlar. Ama seni bu konuda azimli görüyorum."

Bu cümleler de beni mutlu etti haliyle. Doğal olarak

Her diyetisyene gittiğimde de soruyorum aklıma takılanları. Mesela "İskender yersen nasıl telafi ederim, hamburger yersem nasıl telafi ederim" vb. Sorular.

O da yenen her şeyin içeriğine bakmami söylüyor. Mesela iskenderde kaç gr et var, ve bu, bir öğünde yemen gereken et miktarının ne kadarını kapsıyor. Kapsadığı miktarı bir sonraki öğünde yemiyorum

Biliyor musunuz, bu hafta uzun bir zamandan sonra ilk defa puding yedim hem de doktorum da izin verdi o da şöyle oldu, bir ara öğün listesi istemiştim doktordan. Bir de kahvaltı listesi. (Bu listeler, değişim listesi, normalde yenilen şeylerin yerine başka ne yenilebilecegi yazıyor)

Listeye bir baktım, puding var, "küçük bir kase yiyebilirsin gece öğününün yerine" dedi doktor hanım, ben de durmadım, 1-2 gün geçince yeme fırsatı yakaladim

İşte böyle hanimlar... En kısa zamanda hedefledigim kiloya ulaşıp istedigim şeyleri ÖLÇÜSÜNDE yiyebileceğim, istediğim kiyafetleri giyebilecegim günleri sabırsızlıkla bekliyorum.
 
Tekrardan merhaba herkese.

Uzun zamandır yazamadım gene, buraların yolunu unuttum resmen...

Geçtiğimiz günlerde gene diyetisyene kontrolüm vardı. Bu sefer pek kilo veremediğimi biliyordum, yani verdim, ama beklediğimden azdı. Bunun gerekçeleri vardı elbette.

Mesela yürüyüş saatlerim azaldı okulların açılmasından itibaren geçen zamanda, yani mesela her gün 2 saatlik yürüyüşlerin yerini 1 saatlik, daha kısa yürüyüşler aldı. Neden peki, küçük kardeşimin okulu başladığı için. Kardeşimin okula sabah 7.40'ta gitmesi gerekiyor. Ardından annemle biraz yürüyoruz, ama eve geldiğimde, kahvaltı falan derken kendi yürüyüşüme 9 gibi başlayabiliyorum bu sefer. Daha sonra da kardeşimi tekrar okuldan almaya mecalim olsun diye yürüyüşü 1 saatte tutmaya özen gösteriyorum.

Diğer bir kilo verme hızımı etkileyen faktör ise şu sıralar evde ara öğün alternatifi için gerekli birtakım şeylerin az bulunması, dolayısıyla sağlıksız gıdalara 'mecburen' yönelmek zorunda olmamı gösterebilirim. Tabii ki böyle bir şey yediğimde (bisküvi, kek, vb.) akşamki yemeği hafif tutmaya özen gösteriyorum. Bir de gece daha fazla ipin ucunu kaçırmayayım diye yulafımı da yiyorum. Ama öyle zamanlar oldu ki, evde yulaf bile bulunduramadım, bazı özel nedenlerden ötürü.

Bir de, yeni mezun olmamdan ötürü, iş bulamadığım için strese girdim, ve bu stres de beni biraz olsun bu tip yiyeceklere yöneltti, dürüst olmak gerekirse. Bunun da tesiri oldu bu tip gıdaları tüketmemde... Evde de bir takım sıkıntılar olduğu için dolayısıyla stres katsayım arttı...

Tabii böyle olumsuz şeylerin yanında güzel şeyler de olmuyor değil. Mesela, geçenlerde 46 beden eski bir pantolonumu giymeyi denediğimde bana olduğunu gördüm! Beni o kadar mutlu etti ki, annemle babama gösterdim anında Annem de "şimdilik biraz dar, biraz daha vermen gerek" dese de, artık 46 beden bir bayan arkadaşınızım

Neyse, diyetisyen kontrolüne geri dönelim.

Diyetisyene gittim, tartıldım, ve 94.6 kilo olduğumu öğrendim... Yani tam 900 gram vermişim demek oluyor bu. Doktor bile şaşırdı, "sana nazar değdi, sana yakışmadı!" deyip durdu. Ben de gururlansam mı, utansam mı bilemedim.

Ardından da yeni bir diyet listesi verdi. Listede bir salata tarifi vardı, öğlen ve akşamları bu salatayı, bir tabak çorbayı 1 dilim ekmegi tuketmem gerekiyor. Sabah kahvaltısı ise normalde yediğimden bir iki kademe daha düşük kalorili... Bu bahsettiğim liste normalde daha düşük kalorili olduğu için gün aşırı yapmam gerekiyor. (Aksi takdirde bünyem bu yeni listeye alışır ve sonra eski listeye döndüğüm takdirde, kilo almaya başlarmışım...) Diyetisyene gittiğim hafta ve diyetisyene bir sonraki gidişimden onceki son hafta. Yani bir gün yeni listeyi, bir gün eski listeyi uygulayacağım bu bahsettiğim haftalarda... Bu da kilo vermemi biraz hızlandırmak içinmiş.

Bundan başka, doktor hanım yürüyüşü de önerdi. Bir sonraki randevum ise 30 Ekim'de, çünkü doktorum evleneceği için 5 hafta izin almış. Bu hafta da izinden önceki son haftasıymış.

Her neyse, işte böyle.

Ama vazgeçmeye niyetim yok. Farkettim ki "dostumdan çok düşmanım var..." Bir şey anlatayım size, benim yakın arkadaşlarımdan sandığım bazı kişiler dahi ilk zayıflamaya karar verdiğimi öğrendiklerinde, bıyık altından güldüler. Yani ben öyle hissettim en azından, bilmiyorum. Kararlı oldugumda, ilerleme kaydettiğimde ise umursuyor gibi göründüler, ama aslında konuyu gecistirdiler.

Ve bu kişiler 'yakın arkadaşım' dediği kişiler... Artık ne kadar yakın, ondan da emin değilim ya... Ama elimizdeki mevcut insanlarla yetiniyoruz gidiyoruz işte

Yani demem o ki, hasetlenenler her zaman çıkabiliyor. O yüzden pes etmemek gerekiyor, onların ekmeğine yağ sürmemek için...

Mesela benim en büyük hayalim, "Sixpack" de denilen, karın kaslarına ve bacak kaslarına sahip olmakmış... Ben bunu farkettim.

Eee, yıllar boyunca önünüzde koca bir göbek ve koca kalçalar ile siz de gezseydiniz, siz de isterdiniz

Neyse, benim söyleyeceklerim şimdilik bu kadar, yazacak başka bir şey bulana kadar...

Görüşmek üzere. Sevgiyle kalın....
 
ben motive olamıyorum arkadaşlar; tam motive olacakken evren bana bir yerlerden ya tatlı ya da tuzlu gönderiyor; örneğin bugün bir komşumuz tavuk göğsü yapmış, üzeri fıstıklı, tadı hala damakta... baklava da yapmış onu da yedim bir güzel. dayağı hak ediyor muyum evet.
 


Ölçülü yemeyi, sonrasında da spor ve/veya bol yürüyüş ile telafi etmeyi denediniz mi/deniyor musunuz ? Böyle yaparsanız çok rahat kilo verebilirsiniz bence

Ben de önceden sizin gibiydim... Sonrasında ise diyetisyene gittim ve doğru beslenmeyi ve hayatın bu yiyeceklerden ibaret olmadığını öğrendim... tabii ki bazen kendimizi kaptırıp yemeklere, tatlılara saldırabiliyoruz. Ama sonrasında daha az yiyerek, veya yemeyi ölçüsünde tutup sonrasında bol spor yaparak telafi etmek de mümkün. Kendinize ızdırap çektirerek daha fazla demoralize etmeyin kendinizi. Böyle olumsuz bir tavırla asla zayiflayamazsiniz.

Bu topikte yazdığım tüm mesajlari, gönderileri okumanızı öneriyorum. Bendeki değişim umarım size ilham verir...
 

Bazen bisküvi bile yediğim oluyor ama sonrasında telafi etmek gerçekten önemli.

Mesela ben şu sıralar fitness'a gitmiyorum. (En kısa zamanda gideceğim, o ayrı.)

Ama yürüyüş yapıyorum. Günde en az 7.000 adım. Tabii ben diyet yaptığım için öyle. Önceden diyet yapsam bile günde ortalama 2 saat yürüyordum. Bu sayede çok hızlı zayiflamistim. Şimdi o kadar yürüyemediğim için dolayısıyla kilo verme hızım da azalmış durumda.

Tabii şu sıralar usengecligi bırakmam ve kendime ara öğün için daha sağlıklı alternatifler seçmem lazım, farkındayım. Bu sorunu da en kısa zamanda halledecegimi umuyorum, Allah'ın izni ile.
 
Fahriye Evcen.... o zayif o güzel kadin bile kilo vermeye çalışılıyor. Kadınların kaderi bu. Hepimiz kilo vermeye çalışıyoruz, yalniz degilsin. Tüm kilo verenler ayni irade sorununu yaşıyoruz.
Ama devam etmeliyiz
 
Merhaba hanımlar...

En son Eylül sonunda yazmışım, Aman Allahım

Ne kadar da uzun zaman olmuş yazmayalı...

Neredeyse yıl sonuna geldik!...

Neyse, bu zamanda gelişmeler oldu tabii... Olumlu olduğu kadar, olumsuz gelişmeler de var...

Öncelikle, 30 Ekim'deki randevuma gittiğimde daha da az kilo verdigimi öğrendim! Neredeyse 400 gram.

Bu felaketti, benim için... Ama mantıklı gerekcelerim vardı.

Öncelikle evde birtakim maddi sikintilarimiz var bizim baş gösteren, bir iki senedir... dolayısı ile her zaman ara öğünlerim için doğru alternatifler bulamayabiliyorum. Aç kalmamak adına saçma sapan yiyecekler yediğim de oldu.

Ama aslında asıl neden bu değil. (Çünkü biliyorum ki, istesem ara öğünleri aç kalarak da geçirebilirim, sağlıksız şeyler yemektense.)

Asıl neden şuydu; benim ailemde baş gösteren maddi sıkıntılar sebebiyle, ve iş bulamamam nedeni ile makarnaya sarmam!

Bunu gittiğimde doktorumla da paylaştım. Günde nereden baksanız 3 tabak makarna yiyordum bir ara, öğlen ve akşam yemeklerinde - sadece makarna. Ketçaplı çoğunlukla. Bu dönemde biraz daha az yürüyüş yapmıştım...

Dedim doktora, anlattım böyle böyle. Evimizde sıkıntılar var. Ben iş bulamıyorum, aile ekonomisine katkım olmuyor haliyle. Buna sıkıldığım için de bir kaçış noktası arıyorum...

Doktor ise, diyetisyen olmasına rağmen psikiyatristimmişçesine konuştu benimle
Bunlara takılmamamı, her şeyin yoluna eninde sonunda gireceğini, bu süreci atlatmanın öneminden vs bahsetti. Bu dönemi iyi geçirmem gerektiğini söyledi ve kafamı dağıtacak aktivitelere yönelmemi önerdi.

Ben de elimden geldiğince deneyeceğimi söyledim, ne yapayım...

Bu arada, kilomla ilgili de şu yorumu yaptı; "En azından kilo almamışsın, bu da büyük bir başarı. Arada bir kilonda duraksamalar olabilir, ama bunlar senin motivasyonunu düşürmesin, kilo almadığın müddetçe problem yok" dedi.

İkinci gidişim ise Aralık başı gibiydi. O zaman ise 1.200 gram verdiğini öğrendim. Bir başka deyişle 1,2 kg.

Yani 93 kilo oldum

Bir önceki gidişimde doktor hanım bana "en azından 92'ye ulaş, öyle gel" demişti ama 93 olabildim

Bu kiloyu ise KASTAN kaybetmişim. Buna çok şaşırdım, bugüne kadar hep yağdan vermiş biri olarak.

Bunun nedeni ise şuymuş; "Ara öğünleri atlayıp veya yerine sağlıksız atıştırmalıklar koyup, günlük protein ihtiyacını daha düşük olarak almak."

Bunun için de doktor hanım, diyet listeme UYMAMI tembihledi ara öğün dahi olsa

Ben de bu zamandan itibaren yürüyüşleri daha düzenli yapmaya dikkat ediyorum elimden geldiğince, her gün yürümeye çalışıyorum, yağmur vs olmadığı sürece...

Bir sonraki randevum, yanılmıyorsam 6 Ocak'ta.

Umarım araya birtakım aksilikler girmez de, gene buradan yazabilirim size, gelişmeleri.

Sevgiyle kalın...
 
Takipteyim seni canım, Başarılar ♥
Çok teşekkür ederim
Öyle bir hal aldı ki artık, sevgili konu takipçilerimi hayal kırıklığına uğratmamak, onların hayallerini gerçekleştirme heveslerine kibrit suyu dökmemek için bile başarmak farz oldu artık, hiçbir şey yapamıyorsam...
Ne olursa olsun vazgeçmemek gerek.
Ne demişler,
"Sil baştan, başlamak gerek bazen..."
 
Asla vazgeçme.. çünkü her vazgeçtiğinde tekrar başa döneceksin. Ben de artık düzenli besleniyorum çünkü hedefim 9 kilo daha vermek.. Yapıcaz çünkü çook güçlüyüz
 
Merhaba tekrardan.

6 Ocak ve 27 Ocak'ta randevularım vardı.

6 Ocak'taki randevuma 91.5 kg olduğumu öğrendim. Sanırsam 1.5 kg vermiştim o dönemde. Gene kastan kaybetmişim çoğunu - yaklaşık olarak 400-500 gr yağ, geri kalanı kastan...

Ama asıl üzücü haber, 27 Ocak'taki randevumdaydı.

Tekrar 93 kg olmuşum

Bu nasıl oldu anlamadım, zira öğünlerime hep dikkat ediyordum, en azından ben öyle sanıyordum. Demekki farkında olmadan yediğimiz kaçamaklar, her ne kadar kaloriyi tuttursak da kilo aldırabiliyormuş...

Dolayısıyla bu benim için cok, çok üzücü bir haber oldu, ama Allah'tan kendimi çabuk toparladım. Ne yapmak istediğimi daha iyi biliyordum artık. Önümde 2 seçenek var: ya tamam, ya devam. Ben devamı seçtim...

Bu durum, aslında olayın ciddiyetini anlamamı sağladı desem yalan olmaz.

Doktor, kilo almamdan mütevellit bana yeni bir diyet listesi verdi - daha doğrusu 2 diyet listesi verdi... Birini 1 hafta, diğerini diğer hafta uygulayacakmışım...

Bazen uyamadığım , veya fazla / az yediğim olsa da, diyet listeme elimden geldiğince uymaya çalışıyorum. Artık daha ciddi karar verdim : ZAYIFLAYACAĞIM...

Bu yoldan ÖLMEK VAR, DÖNMEK YOK!!!...
 
Farkettim ki...

Kilo vermek benim için şu ana kadar hep en gündemdeki şey olmuş.

Kendimi hep kandirmisim, "kiloluyum, böyle iyiyim" diye. Aslında iyi miyi değilmişim, koca bir yalanmış hepsi.

Kendimi hep güçlü zannetmisim, kilom varken. Fiziki açıdan güçlüyüm diye kandirmisim kendimi. Hep bir set olmuş aslında bu, dış dünya ile aramda... Ama aslında o kadar güçsüzmüşüm ki... Tıpkı içten içe çürüyen bir ağaç gibi...

Mesela ilkokul yıllarımda... Ben 4 okul değiştirdim ilkokulda, 3 farklı ilde okudum toplamda, ilkokul için. (İki kere aynı şehire geldim. Diğer ikisi farklıydı.)

Lisede ise 3 okul değiştirmiştim, hepsi İstanbul'da olmak üzere.

İlkokulda, XXXX şehrinde sırf kilom yüzünden "tembel" , "yavaş" , "şişko" vb. yaftalar yedim. Hızlı kosamiyordum oyunlarda mesela, kimse beni oyununa almak istemiyordu bu yüzden...

Gene aynı sehirde, sırf kilom yüzünden okuldaki piyeste "Pamuk Prenses" rolünden ziyade, "Kötü kalpli kraliçe" rolüne layık görüldüm. Sonra o piyes oynatilmadi, o ayrı.

(Sırf bu rol dağılımı yüzünden gerçek hayatta da kötü rolleri hep benimsedim. Çevremdekiler hep benim çok, çok iyi bir insan olduğumu düşünse bile, ben aslında kötü kalpliyim, zira bana bu rol layık görüldü. Beynime yer etti yani.)

3 sene okudum orda. Ama psikolojik şiddet had safhadaydi. (Hepsi kilom yüzünden olmasa bile...)
İlk reddedilisim de oradaydı. (Erkekler zaten beni beğenmiyordu.)

Tüm bunlar yüzünden, erken ayrılmak zorunda kaldığım bu okuldaki arkadaşlarıma veda etmek zorunda bile hissetmedim kendimi. Hepsinden nefret ediyordum.

Ve XXXX şehri benim için artık lanetli şehirdi...

Sonra bu sefer YYYY şehrine gittim. Orda da kilom yüzünden dalga geçtiler benimle.

Ama burası annemin memleketiydi. Sevmesem bile, saygı duydum buraya bu yüzden. Bu şehirde yasadiklarima daha objektif bakabiliyorum, nedense.

İlkokul yıllarım böyle geçti, gitti... Yaşım büyüdükçe, benimle dalga geçememeye başladılar, zira agresifleşiyordum ve irileşiyordum... Bu da karsimdakileri korkutuyordu...

Lisede ise... Lisede zaten hiç aşk meşk işleri yoktu, 0'dı. Zaten psikolojik rahatsizliklarimla boğuşuyordum (Bipolar bozukluk gibi). Ama kilomdan dolayı da göze hitap etmediğimi biliyordum. Gene herkesi korkutan, azılı bir tip olduğum için de olabilir bu.

Lise de bir şekilde, "asosyal" bir biçimde geçti gitti.

Bir şekilde üniversiteyi kazandım. Üniversitenin de liseden bir farkı yoktu. Sadece arkadaş edinebilmiştim birkaç tane... Tek fark buydu. Bir de üniversiteli olmak.

Ama aslında dönüm noktası dediğim olay, mezuniyet töreninde oldu.

O zamanlar 110 kiloydum. Mezuniyet törenine, altımda dikine siyah-beyaz çizgili, 'lokoş' gibi bol bir pantolon, üstüme beyaz bir gömlekle gelmiştim. Suratım ablaktı kilomdan ötürü. Açtığım saçlarım ise - bilirsiniz, kilolu insanlar çok sık terlerler. Bundan ötürü, Haziran ayı olması da dolayısıyla, terlemiş ve yapışmıştı birbirine... Yani görüntüm tek kelime ile İĞRENÇTİ.

Gelen arkadaşlarımı gördükçe moralim daha da bozulmuştu. Hepsi elbise giymiş, makyaj yapmıştı. Benim makyaj yapma gibi bir şansım zaten yoktu, suratım tutkal gibi, yapış yapış olurdu yoksa...

Bir şekilde içeri girdik. Spor salonunda yapacaktık töreni, arka tarafta beklerken kimse benim yanımda olmak istemedi, sahneye çıkacakken. Bu da moralimi bozdu haliyle... Hocalardan biri geldi ve sordu "senin yanında niye kimse yok?" Diye. Ben de "bilmiyorum hocam, kimse benim yanıma geçmedi" diyebildim sadece. ☹☹☹ O hoca sonra yanıma yabancı uyruklu bir çocuğu koydu. (Bu hoca da normalde, kilomdan ötürü olduğunu düşünüyorum, beni adam yerine pek koymuyordu. - Bilirsiniz, erkek üniversite hocalarından bazıları 'biraz' şekilci olabiliyor... Hepsi olmasa bile - benim rastladiklarimdan bazıları öyleydi. - Ama o gün nedense bana iyilik yapacağı tuttu).

Ayrıca herkeste bir fotoğraf çektirme furyası başladı bir anda. Ben ise objektiflerden kaçıyordum. Biliyordum çünkü, ben kadraja girersem benim olduğum fotoyu da kendi Instagram sayfalarında paylasacaklardı. Bu da istediğim en son şeydi.

Neyse, sahneye çıktık, kep töreni yapıldı, tören bitti. Herkes çalan müzikte oynamaya başladı, ben ise bir an önce annemi bulma ve ordan çıkma derdindeydim.

Sonrasinda arkadaşım XX'i buldum, arkadaşımın annesi bana 'Meshur fairy sen misin' dedi. Ben de 'evet' dedim. Ama annesi benim tipimin çok dışında biri bekliyor gibiydi. Kendi kızı gibi, uzun, zayıf biri mesela. Izbandut gibi biri değildi beklediği, o kesin.

Yani anlayacaginiz, hayatımın en kötü mezuniyetiydi. Ve tek mezuniyetti hayatımdaki, ama çok, çok kötüydü... (Lise mezuniyetine katilmamistim.)

İşte bu yüzden, artık bu işe bir son nokta koymak istiyorum! Ne olursa olsun, vazgeçmeyeceğim!!! Değil 1.5 kilo, istersem 100 kilo alayım, gene de bu yoldan ÖLMEK VAR, DÖNMEK YOK!!!...

Hayatım boyunca kilomdan yana mutsuzluk yaşadım. Bunun ne demek olduğunu ancak yaşayan bilir.

Acınası ve alaycı bakislar; erkekler tarafından adam yerine konmama, ciddiye alinmama, hatta daha da ileriye gidip sizinle sözlü alay edilmesi; mutsuz olmaniz, aglamaniz; bunu birileri ile paylaşınca da insanların size "o zaman kilo ver" diye imada bulunması, her şeyi kendilerince kolayca çözüme kavusturabildiklerini sanmaları; ve daha nice şey... İnsanın bir süre sonra canına 'tak' dedirtiyor.

(İnsanlar sizin üzerinizde konuşmayı kendine hak görüyor, kendileri hakkında tek bir laf ettirmezlerken.)

En basitinden iş başvurularında bile kilonuz yüzünden "sonraki sıralarda tercih edilecek aday" oluyorsunuz.

İşte kilo verme isteğimin altında yatan sebepler, tabii bunlar olumsuz olanları....

--Bugün nedense kendimi açma gereği hissettim kendimi. Eğer rahatsız edici bir şey yaptıysam, özür dilerim.--

Belki benim gibi bu yollardan geçen, ama cesarete ve ilhama ihtiyacı olan insanlar vardır diye yazdım bir bakıma da bunları..

Umarim faydalı olmuştur...

Not : Dediklerinden bazıları size aşırı saçma gelebilir. Lakin ben bunları yaşadım, deneyimlemeden de anlaşılacak şeyler değil maalesef... O yüzden biraz empati yapın benimle. Yargılamadan önce, sadece bunu yapın.
 
Bir de olumlu nedenler var tabii, haliyle... Mesela giymek istediğim kıyafetler...

Örnek vermek gerekirse;

*Birbirinden şık etekler;



*Deri ceketler;




*Vintage (Ama günlük kullanıma da uygun türde, fazla abartılı olmayan) elbiseler;



* Dantel elbiseler;



* Ve diğer hoşuma giden elbise modelleri...;


Gibi gibi... ☺
 
Merhaba fairy. Bu yaşadıklarının hepsini bende yaşadım. Lise hayatım özellikle iğrençti. Bipolar hastasıyım ve hiç arkadaşım yoktu. Hepsi dalga geçiyordu ve zorbalığa uğruyordum. Seninle arkadaş olup sana sımsıkı sarılmak istedim.. Ve seni çok sevdim. Umarım mesajımı görüp geri dönüş yaparsın, mesaj da atabilirsin. Sen iyi birisin ve çok hassassın. Bu yüzden böylesin, istersen arkadaş oluruz ve beni istediğin her zaman arayıp her zaman mesaj atabilir ve bana güncel kilonu dahi istediğin her zaman yazabilirsin.. Sen bensin bunu hissediyorum, üzülme ve ağlama.. Geçecek, başaracaksın.. :)
 
Merhaba. Gerçekten çok incesiniz
Neden olmasın
Ama ben genelde biraz meşgul oluyorum ve çok sık KK'ne giremiyorum haberiniz olsun

Bu arada, hastalığınızın seyri ne durumda?
İlaçlarınızı düzenli kullanıyor musunuz?
Bilirsiniz, bipolar bozukluk ilaçsız geçmeyen önemli hastalıklardan yalnızca bir tanesi...
 
Benim hastalığım ilerlerse şizofreniye kaçıyor çünkü gerçekten de kendim olmuyorum ve tuhaf tuhaf korkularım oluyor. Ben 4 yıldır Risperdal kullanıyorum. İlk başlarda çok ağır ilaçlarım vardı ama daha sonra eşimle tanışınca hayatım tamamen değişti Allah ondan razı olsun benim hayatımı güzelleştirdi. Şuanda doktorum bırakmak istediğim zaman kızıyor, kardeşim olsa bıraktırmam diyor. Daha da ağırlaşabilirmişim. :) İlaçlarımı düzenli kullanıyorum ancak 2 gün aksattığımda kalp çarpıntım başlıyor ve sanki uyuşturucumu bırakmış gibi terliyorum, başım dönüyor.
 
Bir süredir yaptığım IF yolculuğumda en büyük motivasyon kaynağım bu kanal oldu.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Merhaba. IF yolculuğu nedir, paylaştığınız videoda ne olduğu ile ilgili bir bilgi var mı?
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Merhaba. IF yolculuğu nedir, paylaştığınız videoda ne olduğu ile ilgili bir bilgi var mı?

Şu anda videoya bakamıyorum ama kayıt ettim, bakacağım...

Bu arada, video için teşekkürler

IF (intermittent fasting) yani "aralıklı oruç" kısaltması. Hem forumda çokça konusu var, hem de internette. Attığım video if ile alakalı değil ama sürdürülebilirlik ile alakalı. Diyetin dönemsel olmaması için önemli doneler veriyor. Motive olma konusunda bana oldukça faydası olmuştu bu videonun ve komple kanalın. Genel olarak sağlıklı beslenme konusunda bilgilendirici içerikler var. İlgiliyseniz abone olun mutlaka.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…