- 11 Nisan 2022
- 1.224
- 1.024
- 25
Öncelikle iyi geceler,
Üye olmadan incelediğim birkaç konuya denk geldim ve birbirini tanımayan kadınların üç beş cümle ile bile olsa birbirine verdikleri desteği görünce üye olup bir konuyu danışmak istedim. Nasıl toparlayıp anlatacağım bilmiyorum ama sonuna kadar tahammül edip okuyan birileri çıkarsa şimdiden çok teşekkür ederim.
Öncelikle eğer yanıtlayacak birkaç gönüllü çıkarsa "Psikolojik destek al." tarzı bir şey yazmazlarsa çok mutlu olurum. Çünkü bunun önemini kendim zaten biliyorum ve belli bir dönem hem psikiyatr hem de psikolog desteği aldım ama şu an devam edemiyorum, sebebi paramın bitmesi. Maalesef ki psikolojik ve fiziksel şiddetin hat safhada olduğu bir evde büyüdüm. Çok uzun uzun detaylar vermek istemiyorum sıkmamak adına ancak zannediyorum ki dünyada baba olmayı en çok hak etmeyen şahıs benim biyolojik babam. Çevremdeki herkese mutlu taklidi yaptım yıllarca ancak dört duvar arasında yaşadıklarımı, kaç gece ağlayarak sabahladığımı, nasıl ilginç ve komik sebeplerden dayak yediğimi sanırım bir bu evin içindekiler bir de Allah biliyor. Gündüzleri giyinip süslenip püslenip kalabalığın içinde dimdik durdum ancak terapilerimde, terapistin gözümün içine bakıp "Peki, bunca şeyle nasıl mücadele ettiniz?" sorusu ile muhatap olmak durumunda kaldım. Sanıyorum lise sona kadar mücadele etmek daha kolaydı çünkü hayallerime asılıyordum. İlkokul ve lisede iyi bir öğrenciydim. Zaten hem ilkokulu hem de liseyi çok küçükken birinci olup kazandığım bir burs sayesinde okudum. İnanır mısınız bilmiyorum lakin bu yaşımdayım ve babamın bana bir silgi aldığını dahi hatırlamıyorum, ha burs paramı gizli gizli çalmışlığı var ama. Sonra üniversite sınavına girdim, istediğim bölümün puanları başka şehirde tutuyordu. Lakin o güne kadar bana maddi manevi zerre destek olmamış, tam tersi vücudumda ki kanser hücresi gibi üzerime yapışmış babamın o günlerde konuşma ihtiyacı ortaya çıktı ve başka şehre okumaya gitmeme engel oldu. Ondan korkuyor musunuz derseniz evet korkuyordum, korkuyorum. Çünkü psikolojisi asla normal değil, biliyorum. Yıllarca heves ettiğim bölümü okumaya gidemedim onun yüzünden. Belki alıp başını gitseydin diyenler çıkacaktır ancak inanın olayların içindeyken ve üstelik on yedi yaşında bir çocukken ve de böyle şartlarda beş kuruşsuz öyle cesur davranmak pek kolay değil.
Yaşadığım şehirde puanım hemşireliğe tutuyordu. Bu hiç istemediğim bir bölümdü. Ancak çevremden büyük bir baskı gördüm. Doğrusu "Böyle bir baban varken bir de bölüm mü beğenmiyorsun?" baskısına direnemedim ve hemşireliği yazdım ve de mezun oldum. Ancak okul dönemi de hele ki stajlarda ayrı bir işkence oldu. Yani babamın baskısı eskisi kadar yoğun değildi ancak bu defada sevmediğim bir yerde hastanede olmak beni yıpratıyordu. Evet ülkede benden çok daha çalışkan ve çok daha zeki ama çeşitli sebeplerden üniversite okuyamayan binlerce genç vardı, böyle bir ortamda lisans mezunu olabilmem bu iğrenç şartlar için büyük bir başarıydı. Ancak yine de isyan edemeden duramıyordum, ben her şeye bir gün seveceğim mesleği yapacağım, gelecek benim için güzel olacak hayali ile sabır göstermiştim. Üniversiteyi bile burs ile okumuştum. Mükafatsız kalmış gibi hissediyordum. Ve sancılı süreçlerin ardından hemşirelik yaparken yaşım da geçmeden bir bölüm daha okumaya karar verdim. Sonuçta hem çalışan hem de okuyan binlerce insan vardı. Hemşirelik yapıp para kazanıp bir yandan da sevdiğim bir bölümü okuyabilirdim. Bu karar neticesinde işe başlamayıp eşit ağırlık çalışmaya başladım. Ancak süreci istediğim gibi planlayamadım. Çünkü evde hiçbir destek olmadan yalnız başına bir sınava hazırlanmaya çalışmak kendi kendine pek kolay olmadı. Ve bugün netlerim maalesef ki pek hayal ettiğim gibi değil. Üstelik babam da iyice azdı. Telefon konuşmalarından anladığım pek de iyi olmayan işlere bulaştığı. Zaten pisliğin teki, kumar falan elinden her türlü iğrençlik gelir. Bu arada annemi sorarsanız sevip sevmediğimi pek bilmiyorum. Ben dayak yerken öyle izlediği için yıllardır pek ısınamadım ama o da çok mutlu bir yaşam sürmedi, bu açıdan bakınca üzülüyorum da.
Hem üniversite sınavına hem KPSS'ye az kaldı. Bu arada KPSS'ye de üniversite sınavı hayali ile pek asılamadığım için kendimi özel hastane şartlarına hazırlamaya çalışıyorum. Sınavlara girdikten sonra ne yapacağımı bilmiyorum. Bir yanım ortalıktan kaybolmamın doğru olacağını söylüyor. Ama buna cesaret edebilir miyim bilmiyorum. Bu evdeyken mutsuz olmanın yanı sıra babamın iğrenç işleri sebebiyle kendimi güvensiz bir yerde gibi hissediyorum. Sanki yediği haltlar sebebiyle biri çıkıp yolumuzu kesip bize zarar verecekmiş gibi hissediyorum. Öte yandan kaçıp gitsem beni bulursa neler olur bilmiyor. Özel hastaneden alacağım iki kuruşla geçim imkansız gibi geliyor, bir defa gitsem dönmem zaten mümkün olmaz. Annem ve kardeşime ne olur bilmiyorum. Maddi bir şekilde bir yolunu bulsam öyle güvensiz bir dünyada yaşıyoruz ki başıma bir şey gelse polise alo diyecek kimsem olmayacak. Biri öldürüp bir kenara atsa "Aa, bu nerede kaldı acaba?" diye sorgulayan kimse olmayacak. İçim ruhum öylesine karışık ki kendimi hasta gibi hissediyorum...
Not: Birkaç başlıkta gördüm. Hiç hazır olmayan insanlar çevre baskısı ve ideal evlenme yaşını geçtiği düşüncesi ile evlenme ve anne olmaktan bahsetmişler. Allah rızası için yapmayın. Herkes evlenmek zorunda değil. Herkes anne baba olmak zorunda değil. Her çocuk mutlu bir yuvayı ve sağlıklı ebeveynleri hak ediyor. Benden daha fazla olmasın. Zaten dünyanın düzenini de bir türlü çözemedim. Kıytırık bir dersten geçmek için bile on tane sınava girip dersi bildiğimizi ispat etmeye çalışıyoruz. Ama psikopatı, ahlaksızı, şusu, busu istediği gibi üreyebiliyor. Benim gibi şansızların ne suçu var peki?
Üye olmadan incelediğim birkaç konuya denk geldim ve birbirini tanımayan kadınların üç beş cümle ile bile olsa birbirine verdikleri desteği görünce üye olup bir konuyu danışmak istedim. Nasıl toparlayıp anlatacağım bilmiyorum ama sonuna kadar tahammül edip okuyan birileri çıkarsa şimdiden çok teşekkür ederim.
Öncelikle eğer yanıtlayacak birkaç gönüllü çıkarsa "Psikolojik destek al." tarzı bir şey yazmazlarsa çok mutlu olurum. Çünkü bunun önemini kendim zaten biliyorum ve belli bir dönem hem psikiyatr hem de psikolog desteği aldım ama şu an devam edemiyorum, sebebi paramın bitmesi. Maalesef ki psikolojik ve fiziksel şiddetin hat safhada olduğu bir evde büyüdüm. Çok uzun uzun detaylar vermek istemiyorum sıkmamak adına ancak zannediyorum ki dünyada baba olmayı en çok hak etmeyen şahıs benim biyolojik babam. Çevremdeki herkese mutlu taklidi yaptım yıllarca ancak dört duvar arasında yaşadıklarımı, kaç gece ağlayarak sabahladığımı, nasıl ilginç ve komik sebeplerden dayak yediğimi sanırım bir bu evin içindekiler bir de Allah biliyor. Gündüzleri giyinip süslenip püslenip kalabalığın içinde dimdik durdum ancak terapilerimde, terapistin gözümün içine bakıp "Peki, bunca şeyle nasıl mücadele ettiniz?" sorusu ile muhatap olmak durumunda kaldım. Sanıyorum lise sona kadar mücadele etmek daha kolaydı çünkü hayallerime asılıyordum. İlkokul ve lisede iyi bir öğrenciydim. Zaten hem ilkokulu hem de liseyi çok küçükken birinci olup kazandığım bir burs sayesinde okudum. İnanır mısınız bilmiyorum lakin bu yaşımdayım ve babamın bana bir silgi aldığını dahi hatırlamıyorum, ha burs paramı gizli gizli çalmışlığı var ama. Sonra üniversite sınavına girdim, istediğim bölümün puanları başka şehirde tutuyordu. Lakin o güne kadar bana maddi manevi zerre destek olmamış, tam tersi vücudumda ki kanser hücresi gibi üzerime yapışmış babamın o günlerde konuşma ihtiyacı ortaya çıktı ve başka şehre okumaya gitmeme engel oldu. Ondan korkuyor musunuz derseniz evet korkuyordum, korkuyorum. Çünkü psikolojisi asla normal değil, biliyorum. Yıllarca heves ettiğim bölümü okumaya gidemedim onun yüzünden. Belki alıp başını gitseydin diyenler çıkacaktır ancak inanın olayların içindeyken ve üstelik on yedi yaşında bir çocukken ve de böyle şartlarda beş kuruşsuz öyle cesur davranmak pek kolay değil.
Yaşadığım şehirde puanım hemşireliğe tutuyordu. Bu hiç istemediğim bir bölümdü. Ancak çevremden büyük bir baskı gördüm. Doğrusu "Böyle bir baban varken bir de bölüm mü beğenmiyorsun?" baskısına direnemedim ve hemşireliği yazdım ve de mezun oldum. Ancak okul dönemi de hele ki stajlarda ayrı bir işkence oldu. Yani babamın baskısı eskisi kadar yoğun değildi ancak bu defada sevmediğim bir yerde hastanede olmak beni yıpratıyordu. Evet ülkede benden çok daha çalışkan ve çok daha zeki ama çeşitli sebeplerden üniversite okuyamayan binlerce genç vardı, böyle bir ortamda lisans mezunu olabilmem bu iğrenç şartlar için büyük bir başarıydı. Ancak yine de isyan edemeden duramıyordum, ben her şeye bir gün seveceğim mesleği yapacağım, gelecek benim için güzel olacak hayali ile sabır göstermiştim. Üniversiteyi bile burs ile okumuştum. Mükafatsız kalmış gibi hissediyordum. Ve sancılı süreçlerin ardından hemşirelik yaparken yaşım da geçmeden bir bölüm daha okumaya karar verdim. Sonuçta hem çalışan hem de okuyan binlerce insan vardı. Hemşirelik yapıp para kazanıp bir yandan da sevdiğim bir bölümü okuyabilirdim. Bu karar neticesinde işe başlamayıp eşit ağırlık çalışmaya başladım. Ancak süreci istediğim gibi planlayamadım. Çünkü evde hiçbir destek olmadan yalnız başına bir sınava hazırlanmaya çalışmak kendi kendine pek kolay olmadı. Ve bugün netlerim maalesef ki pek hayal ettiğim gibi değil. Üstelik babam da iyice azdı. Telefon konuşmalarından anladığım pek de iyi olmayan işlere bulaştığı. Zaten pisliğin teki, kumar falan elinden her türlü iğrençlik gelir. Bu arada annemi sorarsanız sevip sevmediğimi pek bilmiyorum. Ben dayak yerken öyle izlediği için yıllardır pek ısınamadım ama o da çok mutlu bir yaşam sürmedi, bu açıdan bakınca üzülüyorum da.
Hem üniversite sınavına hem KPSS'ye az kaldı. Bu arada KPSS'ye de üniversite sınavı hayali ile pek asılamadığım için kendimi özel hastane şartlarına hazırlamaya çalışıyorum. Sınavlara girdikten sonra ne yapacağımı bilmiyorum. Bir yanım ortalıktan kaybolmamın doğru olacağını söylüyor. Ama buna cesaret edebilir miyim bilmiyorum. Bu evdeyken mutsuz olmanın yanı sıra babamın iğrenç işleri sebebiyle kendimi güvensiz bir yerde gibi hissediyorum. Sanki yediği haltlar sebebiyle biri çıkıp yolumuzu kesip bize zarar verecekmiş gibi hissediyorum. Öte yandan kaçıp gitsem beni bulursa neler olur bilmiyor. Özel hastaneden alacağım iki kuruşla geçim imkansız gibi geliyor, bir defa gitsem dönmem zaten mümkün olmaz. Annem ve kardeşime ne olur bilmiyorum. Maddi bir şekilde bir yolunu bulsam öyle güvensiz bir dünyada yaşıyoruz ki başıma bir şey gelse polise alo diyecek kimsem olmayacak. Biri öldürüp bir kenara atsa "Aa, bu nerede kaldı acaba?" diye sorgulayan kimse olmayacak. İçim ruhum öylesine karışık ki kendimi hasta gibi hissediyorum...
Not: Birkaç başlıkta gördüm. Hiç hazır olmayan insanlar çevre baskısı ve ideal evlenme yaşını geçtiği düşüncesi ile evlenme ve anne olmaktan bahsetmişler. Allah rızası için yapmayın. Herkes evlenmek zorunda değil. Herkes anne baba olmak zorunda değil. Her çocuk mutlu bir yuvayı ve sağlıklı ebeveynleri hak ediyor. Benden daha fazla olmasın. Zaten dünyanın düzenini de bir türlü çözemedim. Kıytırık bir dersten geçmek için bile on tane sınava girip dersi bildiğimizi ispat etmeye çalışıyoruz. Ama psikopatı, ahlaksızı, şusu, busu istediği gibi üreyebiliyor. Benim gibi şansızların ne suçu var peki?