Modern toplum algılarına kurban gidicem

ev hanımlarına özel sigorta muhabbeti var, onun bir kısmına devletin kendi kasasından katkı sunması söz konusu
atıyorum bu prim ayda 5000 tl ise, 4000 lirası kişin kendisinden, 1000 lirası devletten olacak gibi düşünün
rakamları salladım tabi
şimdi devlet sahiden bir miktar katkı yapacaksa kendi kasasından yapacak.
e o kasadaki para da havadan gelmiyor vatandaştan toplanan vergilerden oluşuyor
özellikle maaşlardan ciddi gelir vergisi alındığı gerçeğini göz ardı etmezsek, çalışan insanlar da ev hanımı sigortasına sunulacak katkıya kaynaklık etmiş oluyor dolaylı yoldan
onu kastediyorlar hakkına girmek derken .

sadece çalışan kişilerin maaşından mı vergi alıyor devlet diye düşünenlere ithafen: elbette çok sayıda vergi kalemi var ama maaşlardan yapılan vergi kesintisi devlete ciddi gelir kaynağı sağlamış oluyor
haliyle illa ki bu destekte çalışan kesimin de payı olacak eğer hayata geçerse
devletin kendi desteği diye sunduğu şey aslında çalışan insanlardan aldığı vergilerle oluşturduğu bir kaynak, özetle

dipnot: eğer devlet bunu sahiden hayata geçirirse yeni vergi kalemleriyle vatandaşın yüküne yük katar çünkü çok sayıda ev hanımı var

Bahsettiğini bu uygulamanın ek vergi yükünün yanı sıra getireceği bir diğer olumsuzluk kadınları çalışma yaşamından uzaklaşmaya teşvik edecek olması ne yazık ki. "Burada konuşulduğu gibi iş hayatı çok zor, ben işten ayrılayım. Devlet nasıl olsa yardım edecek sigortamı öder emekli olurum" düşüncesiyle pek çok kadının işinden ayrılma olasılığı var. Yani çok masum, hatta kadınar için yararlı görünen ancak arkasında kadınların çalışmasını istemeyen bir zihniyet yapısını ortaya koyuyor.

Belli bir süre sonra kadınların iş dünyasından ayrılma oranının artmsıyla birlikte çalışma yaşamında kalmayı tercih eden kadınların ötekileştirilmesi de daha kolay hale gelir. Azınlıkta kaldıklarında ise belki kendi istekleriyle değil zorlama yoluyla işten ayrılmaları sağlanabilir. Yani havuç sopa yönteminin başlangıcı olma olasılığı yüksek gibi görünüyor bana.
 
Önemli olan sizin mutlu olmanız ve eşinizin bir şeyi sizden esrgememesi. Sonuçta iş tecrübeniz ya da diplomanız var istediğiniz zaman iş hayatına geri dönersiniz. Eşiniz rahatsız değilse ve geçim sıkıntısı yaşamıyorsanız bence en iyisini bile yapıyorsunuz.

Kendi ayakkarı üstünde durmak güzel, ama hem çalışıp hem eve yetişmek yorucu. Ev hanımlığı da çok zahmetli ve yorucu, emek isteyen bir şey. Hele ki işten gelip koştur koştur yemek yapıp haftada bir gün tatilini de temizliğe ayırmak zorunda kalıyorsan yıpratıcı.
 
Cocuk olunca o 3 asgari ucret yetiyor gecinmemize gercegini tekrardan gözden gecirirsiniz.Gerci bu tamamen hayattan ne beklendigiyle alakali.Kit kanaat gecinip bunu gercekten konforlu gecinme diye dusunen de çok.Biz başaramıyoruz bunu.
 
Bahsettiğini bu uygulamanın ek vergi yükünün yanı sıra getireceği bir diğer olumsuzluk kadınları çalışma yaşamından uzaklaşmaya teşvik edecek olması ne yazık ki. "Burada konuşulduğu gibi iş hayatı çok zor, ben işten ayrılayım. Devlet nasıl olsa yardım edecek sigortamı öder emekli olurum" düşüncesiyle pek çok kadının işinden ayrılma olasılığı var. Yani çok masum, hatta kadınar için yararlı görünen ancak arkasında kadınların çalışmasını istemeyen bir zihniyet yapısını ortaya koyuyor.

Belli bir süre sonra kadınların iş dünyasından ayrılma oranının artmsıyla birlikte çalışma yaşamında kalmayı tercih eden kadınların ötekileştirilmesi de daha kolay hale gelir. Azınlıkta kaldıklarında ise belki kendi istekleriyle değil zorlama yoluyla işten ayrılmaları sağlanabilir. Yani havuç sopa yönteminin başlangıcı olma olasılığı yüksek gibi görünüyor bana.
işte buzdağının arka yüzünü gören bir yorum
hükümetin kadınlar hakkındaki düşünce yapısını tanıyan, bilen hiç kimse bu yoruma "yok öyle bişey" diyemez.
daha da detaya girmek istemiyorum sebebi malum :)
 
Devlet nasıl olsa yardım edecek sigortamı öder emekli olurum
Yalniz devlet sigorta priminin tamamini odemiyor , asgari ucrete karşılık gelen prim odemesi icin bir miktar destekte bulunuyor ki bu destegin devlete vergi yükü bindirmesi acisindan bu duruma karsiyim , bunun yerine su yapilabilir , istege bağlı odeme yapacak olan ev kadinlari icin Almanya'daki sistem gibi cok cuzi bir rakam belirtilerek bunun ev kadinlari tarafından odenerek kendilerinin emekli olmasi sağlanabilir.
 
Yalniz devlet sigorta priminin tamamini odemiyor , asgari ucrete karşılık gelen prim odemesi icin bir miktar destekte bulunuyor ki bu destegin devlete vergi yükü bindirmesi acisindan bu duruma karsiyim , bunun yerine su yapilabilir , istege bağlı odeme yapacak olan ev kadinlari icin Almanya'daki sistem gibi cok cuzi bir rakam belirtilerek bunun ev kadinlari tarafından odenerek kendilerinin emekli olmasi sağlanabilir.
Bu da olmaz; olmamalı da. Çok cüzi bir rakamla emekli edilecek kişilere ödenecek asgari emekli aylığı ne olacak ? Zaten şu an yaşanan pek çok sorunun temelinde bu var.

Hayatı boyunca sosyal güvenlik sigorta primi ödememiş, sadece 1 gün sigorta girişi olan kişiler dahi geçmiş yıllarda af ve az bir toplu ödeme ile emekli edildi. Önce düşük bir emekli aylığı bağlanan bu kişilerin maaşı sonrasında emekli aylığı alt sınırına eşitlendi. Bu da devletin kasasına yapılmayan bir ödemenin her ay çalışan nüfusun vergileriyle ödenmesi anlamına geliyor.
 
Bu da olmaz; olmamalı da. Çok cüzi bir rakamla emekli edilecek kişilere ödenecek asgari emekli aylığı ne olacak ? Zaten şu an yaşanan pek çok sorunun temelinde bu var.

Hayatı boyunca sosyal güvenlik sigorta primi ödememiş, sadece 1 gün sigorta girişi olan kişiler dahi geçmiş yıllarda af ve az bir toplu ödeme ile emekli edildi. Önce düşük bir emekli aylığı bağlanan bu kişilerin maaşı sonrasında emekli aylığı alt sınırına eşitlendi. Bu da devletin kasasına yapılmayan bir ödemenin her ay çalışan nüfusun vergileriyle ödenmesi anlamına geliyor.
Pekala hayati boyunca calismamis 50 yasina gelmis olan bir kadını ekonomik olarak nasil desteklemeyi düşünüyorsunuz?
 
Pekala hayati boyunca calismamis 50 yasina gelmis olan bir kadını ekonomik olarak nasil desteklemeyi düşünüyorsunuz?
Hani çalışmamak kendi kararıydı insanların ? Neden ekonomik olarak desteklenmeliler peki ?

Devlet kasasında maaşları ödeyecek para kalmadığı zaman ne olacak peki ? Çalışmadan, üretmeden ( buradaki üretimden kasıt ekonomik karşılığı olan, hatır gönül için değil gerekliliği sebebiyle satılan mal veya hizmet ) kasaya nereden para gelecek ?
 
Hani çalışmamak kendi kararıydı insanların ? Neden ekonomik olarak desteklenmeliler peki ?

Devlet kasasında maaşları ödeyecek para kalmadığı zaman ne olacak peki ? Çalışmadan, üretmeden ( buradaki üretimden kasıt ekonomik karşılığı olan, hatır gönül için değil gerekliliği sebebiyle satılan mal veya hizmet ) kasaya nereden para gelecek ?
Hayir size gercekten laf anlatamıyorum.
Kadın hic calismadi ise ve ileri bir yasta ise bu kadının geleceği için nasil bir çözüm uretilmeli diye soruyorum.
Bu sadece bizim ülkemizde yok , dünyanın pek cok ülkesinde kadını bu anlamda destekeleyen reformlar yapılıyor. Yani bu durum sadece ulkemize has bir sey degil.
Kadin en nihayetinde alacagi emekli parasini yine kendi cebinden ödeyecek ki suan ki sistem de bu durum gecerli zaten. Ev kadinlarina yapilacak olan prim desteğinin yerine daha az odeyebilecekleri bir tutardan bahsettim.
 
Pekala hayati boyunca calismamis 50 yasina gelmis olan bir kadını ekonomik olarak nasil desteklemeyi düşünüyorsunuz?
Hayatı boyunca çalışmamasinin sorumlusu biz miyiz? Desteklemek zorunda olduğumuzu düşünmüyorum. 50 yaşından sonra çalışmayı düşünebilir mesela? Avrupa'da insanlar ileri yaşlara kadar çalışıyor... Ayrıca kocası ölen kadınlara devlet emekli maaşının %70 kadarını ödüyor zaten.
 
Hani çalışmamak kendi kararıydı insanların ? Neden ekonomik olarak desteklenmeliler peki ?

Devlet kasasında maaşları ödeyecek para kalmadığı zaman ne olacak peki ? Çalışmadan, üretmeden ( buradaki üretimden kasıt ekonomik karşılığı olan, hatır gönül için değil gerekliliği sebebiyle satılan mal veya hizmet ) kasaya nereden para gelecek ?
Ya ahahahah kadınlar yüzümüze yüzümüze ben evimin gıralıçasıyım, sizin çocuklar aç bilaç kalıyor, ben çiçek gibi büyütüyorum, kıskanıyon, çalışmasan kocan sana ekmek vermez seni kapının önüne atar diyen ablaları desteklemek boynumuzun borcuymuş, iyi mi? Gitsin çalışsın, vergilerimizle gıralıça beslemeyelim bi de.
 
modern toplum algıları gibi söylemler kadınların yıllardır edindiği kazanımları ellerinden almak isteyenlerin yalanları oluyor.

daha dün kadının oy hakkı, seçilme hakkı yoktu, nüfus sayımında sadece erkekler ve büyükbaş hayvanlar sayılıyordu, kadınlar insan yerine konup sayıma bile girmiyordu.
daha dün kardelenler diye kampanyalar vardı.
çünkü sadece kız oldukları için okula gönderilmiyorlardı.
kız çocukları okusun, elinde bir mesleği olsun diye uzun yıllar çaba gösterildi.
cinsiyetinden olduğu için pek çok hakkından mahrum edildi kadınlar.
tarihimizin ilk kadın avukatlarını, valilerini, pilotlarını hepi topu 100 yılın içinde görüyoruz.

sonra bunca yılın mücadelesi, kazanımlarını yok sayan bir kaç yarım akıllı çıkacak ''modern kölelik'' ''ben evimde oturacağım siz çalışın'' filan diyecek.

bugün sahip oldukları pek çok şeyi gökten geldi zanneden, bu haklar zaten hep vardı zanneden kadınlar bunlar.
biraz cehalet de var tabii. kadınlar yıllarca hangi mücadeleleri vermiş, hangi zorluklara göğüs germiş bilmiyorlar.

çalışmak demek sadece para demek değil. bir değerinin, bir amacının olması. sosyalleşmek, işe yaradığını hissetmek demek.

erkeğe güvenip hayata sırt çevrilmez.
gidin marketlerde, hamburgecilerde çalışan ileri yaştaki kadınlarla konuşun. çoğu bir zamanlar ''evinin sultanı'' olacağını zannedip erkeğe güvenen kadınlar. onca yıl çalışmadan evde oturduktan sonra darbe yiyorlar ve ancak 18-20 yaşındaki gençlerin cep harçlığını çıkartmak için yapacakları işleri yapmaya mecbur kalıyorlar. gidin bakın.

hani öyle aaa mesleğim var istersem dönerim işe diyebileceğiniz bir dünya yok.
onca yıl oturduktan sonra kimse buyrun demez.
bilgiler değişiyor, tecrübe önem kazanıyor.
rakipleriniz güçlenirken sizi niye işe kabul etsinler?

haklarınızı bilin. hem işte hem evde çalışmak diye bir şey yok. erkeklerin sırtını dayanamasına izin vermeyin. verin eline bezi evi silsin. iki kişi çalışıyorsa ev işlerinin de ortak olacağını bilsin.
iş yerinde de haklarınız var.
iş yeri kreşleri var mesela kanunda. kaç kişi biliyor?

o modern toplum olmasa bugün kadın olarak ne halde olacağınızı düşünün.

okuyun. cahil kalmayın.

 
Hayir size gercekten laf anlatamıyorum.
Kadın hic calismadi ise ve ileri bir yasta ise bu kadının geleceği için nasil bir çözüm uretilmeli diye soruyorum.
Bu sadece bizim ülkemizde yok , dünyanın pek cok ülkesinde kadını bu anlamda destekeleyen reformlar yapılıyor. Yani bu durum sadece ulkemize has bir sey degil.
Kadin en nihayetinde alacagi emekli parasini yine kendi cebinden ödeyecek ki suan ki sistem de bu durum gecerli zaten. Ev kadinlarina yapilacak olan prim desteğinin yerine daha az odeyebilecekleri bir tutardan bahsettim.
Siz finansçıydınız sanırım değil mi? Bahsettiğiniz her iki opsiyonda bizim üstümüze vergi yükü getirecek, bunu ısrarla neden anlamak istemiyor sunuz? Prim desteği sağlanması demek 1/3 oranında prim ödemesini bizim ödememiz demek. Ya da daha az ödeme yapmaları, yapılan zamlar ve iyileştirmeler ile maaşların normal emekli seviyesine çekilmesi demek. Erken emeklilik olayı da bu ülkeye yapılan en büyük ihanetlerden birisiydi bana göre...siyasi amaçlar uğruna kimse gençlerin üstüne binemez.

Çok emekli olmak isteyen ya çalışsın, ya da indirimsiz şekilde hatta belki normal çalışanlara göre biraz daha uzun süre ödeme yaparak emekli olmalı.
 
Siz finansçıydınız sanırım değil mi? Bahsettiğiniz her iki opsiyonda bizim üstümüze vergi yükü getirecek, bunu ısrarla neden anlamak istemiyor sunuz? Prim desteği sağlanması demek 1/3 oranında prim ödemesini bizim ödememiz demek. Ya da daha az ödeme yapmaları, yapılan zamlar ve iyileştirmeler ile maaşların normal emekli seviyesine çekilmesi demek. Erken emeklilik olayı da bu ülkeye yapılan en büyük ihanetlerden birisiydi bana göre...siyasi amaçlar uğruna kimse gençlerin üstüne binemez.

Çok emekli olmak isteyen ya çalışsın, ya da indirimsiz şekilde hatta belki normal çalışanlara göre biraz daha uzun süre ödeme yaparak emekli olmalı.
Zaten sizinle bu konuda hem fikirim ben
Eyt ve prim desteginin ulkemize ek vergi demek oldugunu bunun da bizlerin cebinden çıkacağını hatta Eyt e karsi oldugumu zaten pek cok yorumumda bahsettim.
Yanilmiyorsam siz de kendi priminizi istege bagli öduyorsunuz bir yorumunuzda denk geldim diye hatırlıyorum, ama buradaki arkadaslar prim destegini sanki kadin kendi cebinden hic odemeyecek gibi algıliyorlar.
Devlet prim destegi yerine kadinin odeyecegi primi daha aza cekebilir ve ona gore emeklilikte bir modelleme yapabilir.
3.500 gunden emekli olan kişiler yaşını doldurdugunda emekli oldular ve normal primden emekli olan kisilerden daha az maas alir haldelerdi. Bunun gibi süreçler olabilir.
Yani benim kv dem 68 yasinda simdi bu kadin calışmamıs diyebilir misiniz ki hadi kalk çalış, emekli ol. Ayni yasta halam var ve Almanya da çalışıyor ki buradan emekli ve geliri iyi olmasina ragmen calismaya devam ediyor. Yurt dışında ki insan calisma sistemi ile burası bilirsiniz ki farklı. Evela baştan burada 6.yil itibari ile senelik 21 gün yıllık izin hakkınız varken yurt dışında 1.5 ay izin hakkınız var. Cok basit bir ornek bahsettigim.
Evet kadın çalışmalı ama illa da çalışacak , asla çalışmadan olmaz , calismayan ev hanımı olan kadın illa gitsin calissin soylemleri hos değil.
 
Aileden gerçekten varlıklı olanlar, ailesi sayesinde edindikleri sosyal ve kültürel birikim ile kadının çalışması yönünde motive etmeye çalıştı.
Ama ailesinin "zengin" olduğunu düşünen ama zenginliği sadece finansal sermayeye eşdeğer gören, yani amiyane tabirle çarıklı milyonerler, kadının işi bırakmasını salık vermiş.


Düzgün bir aile ortamında yetişmemiş, baba figürünün silik ya da eksik olduğu ailelerinin kız çocukları ev hanımı oluyor, ev hanımlığını canhıraş savunuyor, çalışma hayatından ölesiye korkuyor ve '' ev hanımlığı '' kadındaki KURTARILMA beklentisine koşut. Özellikle zor ve stresli dönemlerde bu beklentileri fazlalaşıyor. Bilinçli ve bilinçsiz bir kadını birbirinden ayıran fark da bu, sindirella kompleksinden sıyrılabilme yetisi.

Mitolojide '' Danaos Kızları '' vardır, babaları yüzünden delik küpleri doldurmakla cezalandırılan kızlar. İşte ev kadınları da her gün bitmeyen ve tekrar eden işlerle Danaos Kızları gibi delik küpü doldurmaya çalışır gibi boşuna kürek çekerler.

Ev hanımları ile sohbet ettiğinizde hepsi çalışmayıp kendilerine hobi edinerek çok güzel bir hayat yaşayabileceklerini anlatırlar ancak '' hangi hobi kendi hayatını kurabilecek özgürlüğü verir ? '' sorusuna yanıt alamazsınız.

Eğitim seviyesi yüksek kariyerli, olgun, entelektüel, toplumda statü sahibi er kişileri , ben böyleyim diyerek eksilerini meşrulaştıran ev hanımları ile evlenmiyor.

Ev hanımlığı bir kadının düşeceği en değersiz en acınası durumdur. Çocukken kıymetiniz vardır, öğrenciyken kıymetlisiniz, tekstil işçisi, emekçi fabrika işçisi, markette kasiyer, muhasebeci, mühendis olursanız bir değeriniz var ama bu ev kadınlarının hali nedir ? İnsana bile değer verilmeyen bir ülkedeyiz zaten.


Ev hanımlığı sosyal haklar olmadan, maaşsız, ikramiyesiz, üstelik de sürekli ukalalık yapan, para kazandığını yüzüne vuran bir adama ve muhtemelen şımarık çocuklara karşı icra etmeye çalışan acıdığım kadın türüdür.

Çalışmayan kadınların ister babası olsun, ister ağabeyi, mutlak suretle birilerinin eline bakar. Onlar lütfederse çocuk harçlığı olur. Ağabey / baba / koca kişisi maaş kartını bu kızçemizin eline verse de koca kişisi de kadının istediği zaman kapıyı çarpıp gidemeyeceğini bildiği için zalimlik sınırlarını iyice zorlar. Hoş, ev hanımı bir kadın '' nasıl olsa babam var '' diyerek kapıyı çarpıp çıkma özgürlüğüne sahip olduğunu düşünse de gideceği yer yine başka bir erkeği yani babasının kollarıdır. Bu tarz kadınlar '' erkeksiz '' yapamaz.

Evdeki erkeğin, ister babası olsun, ister kocası mutlak suretle eline bakar ev hanımı. Onlar lütfederse maaş kartlarını, kredi kartlarını, yani harçlık verirler. Çocuktan farkı yoktur bu bağlamda, belki istediği birşey ya da birkaç şey alabilir, gönlünü kısa nefeslerle hoş kılar. Bayramda seyranda el açar gibi gönül açar her ihtiyacı için.

Babadan zengin ailenin kızı bile çalışmıyorsa dilediğinde para harcayamaz. Hep bir hesap verme durumu ya da gerekçeli isteme hali vardır, bankada hesabı olsa bile hesap verir. Bu kadar meblayı nereye harcadın be kadın diye sormayacak erkek yoktur.

Çalışmayan kadının bir yerden bir yere gitmesi de zordur. Hesapsız, şartsız, karşılıksız, ama'sız şekilde destek olan baba veya koca figürü yoksa aç kalır.

Tuğla fabrikasından emekli rahmetli anaannem derdi ki er kişi ile değirmen dönmez. Çarkın dişlileri az ya da kırılmış olursa o çark çilesiz kımıldamaz. Kızçeler bu çarkta yerini almak zorunda başka şansınız yok diyerek işe / okula gitmek istemediğimizde bizi azarlardı.

Para alan emir alır, insanın kendisine reva görmemesi gereken bir muhtaçlıktır yapmayın kızanlarım der durur annem.
Annem lise mezunudur. Maddi imkansızlıklardan dolayı okuyamamış tekstil fabrika işçisidir.

Yeminli mali müşavirliği zorlayan mali müşavir babam 3 tane dairesi olduğu halde çalışmaya devam ediyor. Kira gelirleri ile yaşarım, çalışmama gerek yok, nasıl olsa babam verir düşüncesini aklından bile geçirme demişliği vardır.

İlkokuldayken babam beni ve kardeşimi yaz tatillerinde teknik servislere gönderirdi, haftalık harçlık alırdık. Aman ne tatlıydı ne güzeldi o harçlıklarla birşeyler alabilmek ! Kendi kazancımızla dondurma , çikolata, kuru pasta alırdık. Teknik servis dükkanlarında erkek kardeşimle yerleri silerdik, lavaboları yıkardık, masaların tozunu alırdık sadece parasal getirisi bir yana oradaki teknisyenler kardeşimle bana küçük ev aletlerinin nasıl çalıştığını, anahtar priz avize duy gibi elektrik malzemelerinin nasıl çalıştığını, montaj tekniklerini, sigorta, kaçak akım roleleri ve kontaktörleri bağlantı tekniklerini , maket bina üzerinde klasik zil tesisatı ve kapı otomatiği bağlantılarını, radyo yapımını, elektrik devre elemanlarını öğrettiler.

Erkek kardeşim ODTÜ'de elektrik elektronik müh. okudu. Ben mali müşavirim (elektrik tesisatçlığı sertifikam da var)

Bilemiyorum belki de yöreseldir. Biz Trakya'lı Balkan göçmenlerinde çalışmayan üretmeyen yoktur. Çalışmayan vasıfsız kişilere hoş bakılmaz.

İlber Ortaylı'nın '' Burjuvanın çocuğu 10'da uyanmaz '' sözünü hatırlatmakta da fayda var bence.
 
Hayir size gercekten laf anlatamıyorum.
Kadın hic calismadi ise ve ileri bir yasta ise bu kadının geleceği için nasil bir çözüm uretilmeli diye soruyorum.
Bu sadece bizim ülkemizde yok , dünyanın pek cok ülkesinde kadını bu anlamda destekeleyen reformlar yapılıyor. Yani bu durum sadece ulkemize has bir sey degil.
Kadin en nihayetinde alacagi emekli parasini yine kendi cebinden ödeyecek ki suan ki sistem de bu durum gecerli zaten. Ev kadinlarina yapilacak olan prim desteğinin yerine daha az odeyebilecekleri bir tutardan bahsettim.
Kadın gerçekten ödemesi gereken, gerçek sigorta primini ödeyerek emekli olabilir. Yalnız burada yine küçük bir detay var; sigorta primini ödemek için de paraya ihtiyacı var.
 
Pekala hayati boyunca calismamis 50 yasina gelmis olan bir kadını ekonomik olarak nasil desteklemeyi düşünüyorsunuz?

Desteklemeyi düşünmüyorum.
Banane.
Çalışsın çabalasın.
Bu konuda da görüyoruz.
Hobilerim diye diye hayatı boyunca o kurs bu kurs gezsin, yesin, içsin, yatsın.
Sonra çalışanlar onun emekli aylığını ödesin. Sebep?
 
Zaten sizinle bu konuda hem fikirim ben
Eyt ve prim desteginin ulkemize ek vergi demek oldugunu bunun da bizlerin cebinden çıkacağını hatta Eyt e karsi oldugumu zaten pek cok yorumumda bahsettim.
Yanilmiyorsam siz de kendi priminizi istege bagli öduyorsunuz bir yorumunuzda denk geldim diye hatırlıyorum, ama buradaki arkadaslar prim destegini sanki kadin kendi cebinden hic odemeyecek gibi algıliyorlar.
Devlet prim destegi yerine kadinin odeyecegi primi daha aza cekebilir ve ona gore emeklilikte bir modelleme yapabilir.
3.500 gunden emekli olan kişiler yaşını doldurdugunda emekli oldular ve normal primden emekli olan kisilerden daha az maas alir haldelerdi. Bunun gibi süreçler olabilir.
Yani benim kv dem 68 yasinda simdi bu kadin calışmamıs diyebilir misiniz ki hadi kalk çalış, emekli ol. Ayni yasta halam var ve Almanya da çalışıyor ki buradan emekli ve geliri iyi olmasina ragmen calismaya devam ediyor. Yurt dışında ki insan calisma sistemi ile burası bilirsiniz ki farklı. Evela baştan burada 6.yil itibari ile senelik 21 gün yıllık izin hakkınız varken yurt dışında 1.5 ay izin hakkınız var. Cok basit bir ornek bahsettigim.
Evet kadın çalışmalı ama illa da çalışacak , asla çalışmadan olmaz , calismayan ev hanımı olan kadın illa gitsin calissin soylemler hos değil.
Freelance olarak çalıştığım için şirket kurdum, vergi ve primlerimi ödüyorum. Evden çalışmaya devam ediyorum, 13 yılın sonunda kurumsal hayattan çıktım sadece.

Almanya ve İngiltere'de çalıştım bir süre. Vakıf olduğum için zaten bahsettiklerinize karşıyım.

Ayrıca her yorumumda diyorum, kadın ister çalışır ister çalışmaz kendi tercihi. Ama tercih yaparken sonuclari bizi bağlamalı, ben çalışmamayi tercih ettim diye neden imtiyaz bekliyorum...neden çalışanlar bana destek olmak zorunda?
 
X