Aileden gerçekten varlıklı olanlar, ailesi sayesinde edindikleri sosyal ve kültürel birikim ile kadının çalışması yönünde motive etmeye çalıştı.
Ama ailesinin "zengin" olduğunu düşünen ama zenginliği sadece finansal sermayeye eşdeğer gören, yani amiyane tabirle çarıklı milyonerler, kadının işi bırakmasını salık vermiş.
Ev hanımı bir güruh var ki kendi niteliksizliğine, tembelliğine, parazitliğine bakmaksızın çalışan kadınları eleştirir. Bunların kafasına vura vura şöyle söylemek isterdim , '' kendinin ne kadar acınası halde olduğunu görmeden, kendi ayağının üzerinde duran, kimseye eyvallahı olmayan kişiye mi acıyorsun ? yazık sana ''
Tuğla fabrikasından emekli olmuş rahmetli anneannemin sözleri aklımdan çıkmaz '' Kafam dinç, ellerim nasırlı , kalbim rahat, alnım ak ! ''
Ayrıca Türk kadının iş hayatına dahil olmasına dahil olmasına en büyük destek köy enstitüleriydi. Eşitti ve iyi bir mesleki eğitim almıştı her mezunu. Kapatılması ülkemin kadınlarının kaderi için öyle büyük talihsizlik oldu ki ev hanımlığını savunuyorlar.
Herhangi bir kadın istediği miktarda parası olsun - ki çalışmıyorsa o yine başkasının parası olacaktır - kendisini başkasının cebindeki paranın insafına bırakabilir mi ya da babasının/ kocasının o günkü keyfinin durumuna ?
Bir yerde kapıyı çekip gitmek istese ( baba evi veya koca evi farketmez ) durum ters gelse kendi ayaklarının üzerinde duramadığı için o kapının bekçisi olmayı gururları nasıl kabul ediyor ve kuyruğu dik tutma adına nasıl savunabiliyorlar anlayamıyorum.
Ailemin parası (babamın 3 dairesinden edindiği kira gelirleri, annemin tarlaları) beni hiç ilgilendirmez, o onların parasıdır deyip kendi paralarıyla beni susturabilecekleri her noktada çalıştım. Mis gibi de ayaklarımın üzerinde durmak için tırmalıyorum, her sabah 04:30'da kalkıp ders çalışıyorum. 06:00 evden çıkıyorum ve servise binerek işe gidiyorum. Anne ve babamın emeğinin üzerine konamam. Yıllarca çalışmaktan ayaklarının tabanı su toplamış irin dolu anneciğimin emekli maaşını mı yiyeyim ? Gözleri ileri derecede bozuk muhasebeci babamın maaşına mı göz dikeyim ? Sabahlara kadar dikiş dikmiş bir günde 5 prova yapmış güneşe bakamayan babaannemin tarlalarına mı göz dikeyim yoksa tuğla fabrikasında gece vardiyalarında çalışmaktan parmakları ters dönmüş avcunu kapayamayan annenannemin maaşına mı?
Cinsiyetten bağımsız çalışmayı sevmeyen insanlar asalak insanlar sınıfsızdır. Net.
Çalışmayan kadınlar baba / eş parasıyla kendisine ufak tefek şeyler alabilen kadınlar çok güzel manipüle edilmişler. Çalışmayan kadınların zihinsel gelişimi mümkün değildir, gelecek nesiller açısından oldukça sıkıntılıdır. Geleneksel kodları baz alsanız da almasanız da durum vahimdir. Kadına olan olursa devlete olan olur, ülkenin geleceğine olan olur, kalkınma olmaz.
Evin dışında çalışmak demek, para kazanmak demek. Para kazanmak da kendine güven demek. Güç sahibi olmak demek. Çaresiz kalmamak, boyun eğmemek demek. Bir kadın niye bunu istemez? Niçin bir erkeğe her anlamda bağlı olmak ister? Onun vereceği paraya, sevgiye , öneme mahkum olarak yaşamayı tercih eder? İnanılmaz gurur kırıcı.
Eğitim fırsattır, ayrıcalık değil. Çalışma hayatında yer alabilmek üretime katılmak için üniversite mezunu olmak gerekmiyor. Evleninceye kadar baba parası, sonra koca parası, boşanmış yine koca / baba parası ve şimdi de anne ve dede parası yiyenler..
Şu da var ki erkek için kadının cüzdanı bir cazibe unsuru halini almışsa kadının omzu da ağlama duvarı oluyor. Böylesi de çok fena.