Hala acılarımı o anki hissettiğim duygularımı küçümseyerek konuşuyorsunuz farkında mısınız? Siz degersizlige ve birilerinin sizi kırmasına o kadar çok alışmışsınız ki içten içe bunu normallestirmissiniz.. Yani sizin eşiniz, arkadaşınız veya kayinvalideniz sizin kalbinizi kırsa ve sizi uzecek seyler yapsa da bunları normal karşılayacak kadar kendinize değer vermiyorsunuz bence. Bu prenses gibi yaşamakla Yani yaşam tarzı ile alakası olmayan bir durum tamamen kendine değer vermekle alakalı:) Ben kendime değer veriyorum kendimi seviyorum ki bana yapılan yanlışları normal görmüyorum bana yapılan hataları kolay kolay unutmuyorum kin tutmuyorum ama ders çıkarmaya ve hayatimi ona göre şekillendirmeye çalışıyorum. Başkalarının bana yaptığı şeyleri normallestirirsem her seferinde daha fazlasını yapmaları için onlara zemin hazırlarım oysaki yapılan ilk hatada tepkimi koyar tavrımı belli edersem bir daha aynı cürreti göstermezler. Unutmayın başkaları sizi sizin kendinize verdiğiniz değer kadar önemserler. Ayrıca yaşamadığıniz şeyler için kolayca varsayımda bulunmayın ve benim konumla bu kadar ilgilenmeyin. İyi akşamlar:)
Açıkçası mesleğim gereği birçok vatandaşla muhatap olmak zorunda kalıyorum. İnsanları anlamaya çalışıyorum. Herkesin yetiştirilme tarzı, büyüdüğü aile, çevresi, koşulları farklı.
Çok varoş insanlarla da, çok elit insanlarla da karşılaşıyorum. Kaynanam da sürekli laf sokan bir insan(dı). Sürekli ironi ile yaklaşarak artık kendisini değiştirdim.
Mesela bir örnek vereyim, hamileliğimin son dönemlerinde bize gelmişti. Bana " kaynanan geliyor sen hiç bişey hazırlamışsın kaynanana, bizim zamanımızda kaynanamız eve gelirken doğuma gidecek bile olsak bir sürü hazırlık yapardık da öyle giderdik doğuma" dedi.
Ben de ona " Haklısın annecim yaa benden bir cacık olmaz. Öyle gün boyu boş boş yatıyorum, boş boş yatmama rağmen sürekli hayıflanıp duruyorum. İyi ki 40 yıl önce dünyaya gelmemişim yoksa beni kapının önüne koyarlardı. Şimdi eşim de çok anlayışlı kaynanam da... İkisini de çok seviyorum " demiştim.
" Ay güzel kızım tabii ki yatacaksın yaa bizim zamanımızda kaynanalarımız yaşlıydı biz öyle miyiz taşını sıksam suyunu çıkarırım, varsa istediğin bir şey söyle hemen yapayım. " demişti.
Bir şey istememiştim, sonra gidip mutfakta ufak tefek bir şeyler hazırlamıştı. Getirmişti beraber yemiştik.
Böyle birçok olay yaşanmıştı. Artık böyle olaylar yaşamıyoruz. Böyle şeyler aramıyoruz da birbirimizdeyken. Enerjisi olan kalkıp hazırlıyor. Eğer ikimizin de enerjisi yoksa dışarıdan hazır kek alıyor gelen, soda ile beraber içip sohbet ediyoruz.
Bazıları bu yaptığıma cehalet diyor. Ben bunu arkadaşlarıma anlatınca " Ayy bana böyle bir şey deseydi evimden kovardım, gelmiş laf atıyor sen nasıl cevap vermezsin, kocana da mı söylemedin?" vs diyorlar.
Ben sorun çözme taraftarıyım açıkçası. Alttan almayı erdemlik olarak görüyorum. Erdemliğin yaşla alakası olmadığını da düşünüyorum. Bazen 7 yaşındaki çocuk 77 yaşındaki teyzeden daha aklıselim olabiliyor.
Burada mesele insanın kendisinde bitiyor. Her şeyden şikayetçi olup, sürekli eşimize ailesini kötüleyerek sonuç alabileceğimize ihtimal vermiyorum.
O gün kafamdan senaryoları geçirdim. Kaynanam bana laf soktuğu vakit kendisine sinirlenseydim, evden kovsaydım veya evden gittiği vakit kocama bu mevzuyu açıp saatlerce başının etini yeseydim hem kendi huzurum kaçacaktı hem ailemin huzuru kaçacaktı hem de yalandan kavga etmiş olacaktık.
Ama tatlı ve hafif ironi içeren birkaç cümle ile tüm mesele çözülmüş oldu.