Eski konularımı bilenler bilir, ailemle aram hep limoni.
En son konumda da baba bedduası aldığımdan bahsetmiştim.
Onun üzerine 2 hafta gibi bir süre neredeyse hiç konuşmadık.
Bayrama doğru ikimizde de bir yumuşama oldu ama yine tam konuşmuyorduk babamla. Neyse dedim bayramda elini öpeyim böyle böyle nereye kadar gidecek.
Elini öptüm bayramlaştık.
Harçlık falan verdi her şey normaldi.
Daha sonra kardeşimle fiziksel bir kavgamız oldu.
Kolunda sinirden kumanda kırdım.
Tüm akrabalar da oradaydılar duyuldu yani. Geldi yine bana bu ne terbiyesizlik falan filan saydırdı.
Kavgada ben haklıydım ama o öyle bir anlattı ki konuyu beni haksız gösterdi.
Ben de kendimi aklamaya uğraşmadım konuşsam ağlayacaktım çünkü haksızlığa uğradığım için sinirim bozuldu.
Konu da şu 3 yaşındaki kardeşimin kafasına yastık atıp onunla dalga geçiyorlar.
Garibim de bunu oyun sanıp onların eğlencesi oluyor.
Birkaç defa dedim atmayın diye, dinlemediler. En son ben de büyük kardeşimin kafasına attım yastığı yapma dedim yine yaptı ben de kumandayı aldım televizyon izlemeyeceksin o zaman diye.
Tam kapıdan çıkıyordum arkam dönükken kafama yastık attı.
Bende ipler koptu elimde kumandayla giriştim buna.
O da durmadı tabii tekme tokat girişti bana. Anlatırken de önce o vurdu diyorlarmış.
Sonra neyse eve döndük.
Ertesi gün Suriyeliler kurban eti için geleceklerdi.
Etleri hazırladık falan.
Tek tek geliyorlar.
Annem her geleni eve alıyor.
Ben de sinir oluyorum istemiyorum eve girmelerini.
Eti alıp gitsinler işte.
Bir de verileni de beğenmiyor bir çocuk var daha ete bakmadan biz 9 kişiyiz deyip daha istiyor.
İçeri girmek istiyorlar falan.
Annem de içeri alınca bir poşet daha et verince hemen sinirim bozuldu.
Çocuk gidince sözlü tartışmamız oldu annemle.
Neyse sonra herkes işine baktı.
Ben de bir helva yapayım dedim canım istiyordu.
Yaptım tadına bakıyordum babam geldi. Helvanı yedin mutlu oldun mu dedi.
Ben de evet mutlu oldum sen de ye sen de mutlu ol dedim.
Aramızda kötü bir şey olmamıştı o gün ben de öyle demesine şaşırdım tatlı bir şekilde öyle dedim.
O da ben yemem al hepsini sen ye fitne fesat çıkarttın yine tatlı krizin geçti her şey normale mi döndü gibi bir şey dedi.
Ben bir tuhaf oldum dalga geçerek alttan alttan aşağılayarak konuştu.
Sinir geldi birden bana da yemezsen yeme ben yerim hepsini dedim odama girdim. Arkamdan helva tenceresini getirmiş al hepsini ye diye kapının önüne koydu.
Sana ne oluyor yani bu ne tavır diye acayip kötü oldu içim kinle nefretle doldum anında. Gitti ben de arkasından ben bir de bayramda senin elini öptüm be yazık bir köpeğin elini öpseydim daha iyiydi diye bağırdım.
O da hala dalga geçer bir sesle köpeğin elini öpseydin o zaman, hatta köpeğin k*çını öp bir dahakine dedi.
Ben de sen öp senin hoşuna da gider dedim. Sonra ne oldu hatırlamıyorum odama geldi laf yine seni döverime geldi.
Bak benim gücüm sana çok da güzel yeter benim de bir sabrım var sonra sabrım taşarsa senin yüzünde kalıcı hasarlar kalır ben de 1 2 gün hapiste yatarım sonra normal hayatıma dönerim dedi.
Olan sana olur ama dedi.
Bu vahşi düşüncesi benim içimde bir şeyler kopardı.
Yani nasıl insan dünyaya getirdiği evladı ile ilgili bu kadar vahşice şeyler düşünür dedim içimden.
Bir de diyordu ki simdiki aklim olsaydi eskiden, simdi daha cok kardesiniz olurdu.
Diyecegin bir sey varsa simdi yuzume soyle dedi.
Ben de var dedim.
Ama söyleyemedim ağlamamak için.
Neyse boşver dedim kapattım kapıyı.
Sonra tekrar açtım bağırdım.
Sen ne biçim babasın anca s.... yapmayı biliyorsunuz.
Çocuk yapıp yapıp psikolojilerini bozuyorsunuz dedim.
Hemen kapıyı kapatıp kilitledim.
Sonra odamda sinir krizi geçirdim.
Duvarları kapıları kendimi yumrukladım tekmeledim.
Çığlık çığlığa onlara küfürler hakaretler ettim.
Katil ruhlu, o hayvancağızı nasıl kestin hiç mi için ürpernedi. Ben düşününce bile içim bir hoş oluyor katil ruhlu diye bağırdım. Sen fırsatını bulsan benim de kafamı kesersin dedim.
Ailelerine sövdüm. O..nun evladı. Ananın babanın umurundasın sanki falan dedim.
Hiçbir şey demedi.
Sesimi kaydetmiş.
Allahtan duydum da sonradan sildim gizlice telefonundan.
Moralmen diplere çöktüm.
Kaç gündür yemek yemek için yaşıyorum diyeti de bozdum.
O koca tencere helvayı yedim.
2 kere fastfood söyledim eve. 4 hamburger, 2 litre kola, kova kova patatesler, soslar...
Hayvan gibi ne var ne yok yedim.
Kek poğaça yaptım.
Baklava tatlı kola aburcubur dondurma kocaman ekmekler reçeller yağlar...
Yemeğin çöpleri odamda atılmayı bekliyorlar.
Köyden bir de pire dadandı bulamıyorum da yiyip duruyor beni.
3 kilo aldım 5 günde.
Leş gibi koktum banyo da yapmıyorum. Cenabet cenabet geziyorum evde.
Gerçekten ileriye dönük ümitlerim tükendi.
Ya hiç böyle şeyler yaşayacağımızı tahmin etmezdim. Vay be...
Kafayı yememek için buraya yazıyorum.
Yorumları da şimdiden tahmin edebiliyorum ama umarım hiç kimse bunları yaşamaz.
Öyle babanın yetiştireceği evlat tam olarak böyle olur, sizi kutluyorum sevgili konu sahibesi. 21 yaşına gelmişsiniz, nefret ettiğiniz babanın birebir yansıması olmaktan bir adım öteye gidememişsiniz.
Eğer bu konuyu 12-18 yaş arası bi genc kız açmış olsaydı ailesi ne ekmiş ki ne biçmeyi bekliyo der, bi nebze empati yapabilirdim.
Ama siz o yaş grubuna ait değilsiniz, çocuk ya da ergen değilsiniz. Anne babanızın yanlışlarını kopyalayarak öğrenecek yaşta değilsiniz. Yetiştirilecek değil kendinizi yetiştirecek yaştasınız. Gördüğünüz doğruları devam ettirmeniz, yanlışları uygun bi şekilde dile getirmeniz, sözleriniz bi seyleri degistirmiyorsa da hiç degilse bu yanlışları kendi tavırlarınıza ve hayatınıza taşımamanız, bu olgunluğa erismiş olmanız gerekiyor.
Sevilmediğinizi, istenmediğinizi hissettiğiniz, değer görmediğiniz, adalet duygunuzu zedeleyen, gücü yeten yetene bi ortamda büyümüşsünüz belli.
Bitmek bilmeyen öfke ve kırgınlıklarınız var, ki boşa olduklarını hiç sanmam. Bastırıp bastırıp belli noktalarda patlamalar yaşıyorsunuz ama durum sadece daha da kötülesiyor, cünkü her duygularınızı dışa vurduğunuzda bunu o kadar çirkin bi şekilde yapıyorsunuz ki yeni bi kavga doguyor ve her yeni kavgada yeni öfke sebepleri biriktiriyorsunuz. İçinden çıkılmaz bi döngü var ve bunu aileniz kadar siz de körüklüyorsunuz.
Bakın hiçbi baba çocuğunu "Senin yüzünde kalıcı iz bırakırım, bana hicbi şey olmaz, sen bir ömür o halde kalırsın" diyecek kadar planlı programlı bi şiddetle tehdit edemez. Böyle tehditler savuran bi adam evladından makul mantıklı bi davranış bekleyemez haklısınız.
Gel gelelim siz de ondan bir adım önde değilsiniz. Çünkü aynı şekilde kimse kardeşinin kolunda kumanda da parçalayamaz.
Babanız zayıf gördüğü için sizi hırpalıyor, siz zayıf gördüğünüz için kardeşinizi. Babanız kim bilir neyin öfkesini, hangi yanlış öğrenilmiş davranışı size yansıtıyor. Siz kendi öfkenizi ve hatalı davranışınızı kardeşinize ve babanıza yansıtıyorsunuz. Söylediğiniz her kelime en az babanızınkiler kadar leş.
Buram buram çapsızlık, avamlık, seviyesizlik kokan bi çukura dönmüş ev, mimarlarından biri de sizsiniz resmen.
Madem gidişattan rahatsızsınız, değiştirin. İnsan gibi bi duş alın, öz bakım ve temizliğe bi dönüş yapın, hatta çıkın bi saat yürüyüş yapın. Evdekilerle de makul bi iletişim kurun. Girizgahı kendi hatalarınız için özür dileyerek yapın, sonra suclamadan sizi rahatsız eden, üzen durumu objektif bi şekilde anlatın (bin yıllık kırgınlıklarınızla bilenmeden, magdur psikolojisine girmeden) ve finalde de kavgalı kalmak istemediginizi belirtin. Sonra da mesafeli bi tutum izleyin, onların hatalarını bi bırakın önce kendinizinkileri toparlayın. Neye ihtiyacınız var, ne yapmak istiyosunuz, bu düzenin dısına nasıl kökten cıkarsınız bunları hesaplayın. Psikoloğa mı ihtiyacınız var, okul-iş denkleminde evden uzaklaşmanız mı gerekiyor, bu çevreyi nasıl size daha iyi gelecek bi çevreyle degistirebilirsiniz, ailenizin saygısını nasıl kazanabilirsiniz, onlari ne derece degistirebilirsiniz, degistiremeyeceginiz seylerin hangilerini kabullenmeniz hangilerini kesin sekilde reddetmeniz gerekiyor, bunları bi düsünün.