Konu fake gibi geldi ama fake olmadığını düşünerek yazmak istiyorum, nitekim bunlar yaşanabilir şeyler ve yorumların çoğuna gıcık oldum.
Öyle gıcık oldum ki, ikinci üyeliği banlıyken aldım geldim.
Mune
Müdürüm, ben GangstaWalk, cezama ilave yapabilirsiniz ve bu üyeliğimi banlayabilirsiniz.
Biraz yaramazlık yaptım, ban süremin uzaması bana da iyi gelecek, büssürü işim var ve hala buralardayım, olmaz böyle.
Kuralları çiğnedim artık, affedersiniz, boynum kıldan ince, vurun kellemi. :)
Her şeyden bir şey anlatmışsınız, ortaya karışık olmuş ama anlaşılamaz bir şey değil; klasik, cahil yurdum ailesi ve içinde hiçe sayılan, öfke kontrolünü kaybetmiş, babası gibi
birine dönüşmüş bir evlat.
Konudan çok gelen yorumlara şaşırdım:
"Baban iyi sabırlıymış, benim babam olsa beni komaya sokardı" (Çok iyi ederdi çok şahane bir babaymış evet alkışlıyorum)
"Senin dayağın eksik" (Dayak her şeyin ilacı çözümü zaten, getirin sopasını hanfendinin sorun çözecek)
"Hayırsız evlat" (Hayırsız ana-babalar için bire bir laf)
"Şımarıksın" (Bunu pencereye yapışmış onun bunun evladını dikizleyen komşu teyzeler söyler genelde, olayların iç yüzünü bilmeyen ve kendi çoluğunu çocuğunu övüp duran)
"Seni kim besliyor, yediklerinin parasını kim veriyor, beğenmiyorsan git" (Evet, çocuğu beslemek, onun herhangi bir hatasında başına kakmak için güzel materyal, süt de haram edilebilir, o da olur analık ne için var zaten :) Sütlere kadar haram etmek için.)
"Ailene kardeşlerine yazık, sen anormalsin" (İnsanlar delirene bakarlar, delirtenlere değil tabi)
"Evlat olsan sevilmezsin" (Olmuş ve doğru sevilmediği için bu halde muhtemelen, siz de sevmeyin evladınızı sonra hayırsız evlat der, kendinizi aklarsınız)
"Nankörsün" (Bu yorum bu tarz konulara gelmezse zaten şaşardım. Köpek gibi itaat eden evlat istiyor bunlar :) )
Vb...
Aile içinde, psikolojik olarak zorda olan 21 yaşındaki bir kızın, yardım alabilmek-kabul görebilmek için dikkat çekme, yaptıklarından ötürü bilinçsizce kendini ve ailesini cezalandırma
çabasını okudum ben ve bu psikolojiye de kuvvetle muhtemel ailesinin görmezden gelmesi, doğru iletişimi kuramaması ile itilmiş bu kızımız, artık pimi çekilmiş bir bomba olmuş, her an patlıyor, bence durum bu. Bu bugün olan değil, dünlerden süregelen bir durum
olduğu için, kızımız da kendisinin farkında değil.
Ve çoğunuzun takıldığı biyolojik yaşı olan 21 yerine, psikolojik yaşının bu kaos ortamda daha geride kaldığını düşünüyorum. Tatlım, sen bu buhrandan doğru adımlarla çıkabilirsen, 21 yaşından
çok daha olgun ve bilinçli bir kız olursun, yoksa 15 yaşında kalırsın... Bunu kendine yapma. Buna döneceğim, önce biraz konunu yorumlayayım:
Bu davranışları sergileyen bir evladım olsaydı, buradaki pek çok yorumun aksine, önce çocuğumu suçlamak, ona hayırsız evlat demek, onu komaya(!) sokmak yerine hatayı
kendimde arardım "Ben nerede yanlış yaptım ki, kızım ile iletişimde kalamıyoruz, o niçin bu kadar öfkeli, saldırgan, küfürbaz ve ulaşılmaz?"... Bunu kendisine soramayan
ve sadece bir çocuğu besleyip(!) büyüttüğü için ondan saygı görmeyi kendine hak sayan baba ve annelerden burada bile ne kadar çok olduğunu görmek, beni üzdü. Farzı misal
evladınız size küfürler etse, kendisini odasına kapatsa, eve gelene gidene delirse filan, siz göremediğiniz saygının peşine düşecek, evladınıza harcadığınız parayı
hatırlayıp "Seni ben besliyorum, beğenmiyorsan aha kapı" olayına gireceksiniz hemen demek. Yazık.
Kimsenin durduk yere şımardığını(!) görmedim ben şahsen, kimsenin durduk yere, süper bir huzur ve iletişim ortamında öfkeden saldırganlaştığını da.
Anne-baba olarak yanlış yapılan bir şeyler var ki kızın psikolojisi artık yerinde değil, öfke kontrolü elinde
değil, ya da kullanıyor bir şeyleri. Tartışmada karşı karşıya gelen 40 küsur, 50 küsur yaşındaki adamların davranışları yerine önce 21 yaşındaki kızın davranışlarının sorgulanması da ilginç, büyüklerin duruşunu
gençlerden, ergenlerden beklemek nasıl bir aklın ürünü ise... Pek çok konuda görüyorum bunu. Yol gösteren olacakları yere yola taş olursanız, tekmelenirsiniz. Bu kadar basit.
Kendisine küfür eden kızını, gerisin geri şiddetle tehdit eden ve ses kaydı alan bir babanın "Ne kadar sabırlı" diye övüldüğünü de gördüm ya, şaka gibi. Bu babanın, annenin yapacağı şey, kızlarını
önlerine alıp "Kuzum, ne oluyor, neden böylesin, seni böyle görmek bizi çok yaralıyor; bir derdin mi var bize anlatmadığın? Biri bir şey mi yaptı, korkma anlat biz yanındayız her
konuda, bize mi sinirlisin anlat, birlikte çözelim, hatalarımızı birlikte konuşalım. Biz de insanız, seni büyütürken yanlış yaptığımız şeyler olabilir, hadi hep beraber konuşalım, zararın neresinden
dönersek kar, hadi birbirimizle yeniden tanışalım" demek.
Hiçbir şekilde evlatlarının öfkesinin ardındakine ulaşamadıklarını gördüklerinde ise yapacakları şey, birlikte psikiyatr, psikolog, aile terapisti yolunu tutmak.
Sonrasında karara varmak.
Ama 21 yaşındaki kıza, "Ergenliğin bitmemiş ve hayırsız evlatsın ıyy, ivvrençsin" demek kolay, babasının yaptığı şey de bu, sizin yaptığınız şey de.
Vallahi buradaki kadınların, nasıl evlat yetiştirmekte olduklarını bazen istemsizce sorgulamama sebep oluyor böylesi konular. Çocuğu dünyaya getiren sizseniz, besleyip büyütmek zaten
göreviniz; hiçbir şartta bunu evladınızın başına kakma hakkınız yok.Çünkü onu doğurmayı, dünyaya getirmeyi siz tercih ettiniz ve bunu yaparken ona sormadınız. Şimdi de "Bu kadar beslediğim
çocuk" bla bla deme gibi bir lüksünüz yok, o sizin zorunda olduğunuz bir sorumluluk ve bununla evladınız üzerinde hak sömürüsü yapamazsınız, 21 yaşında olsalar dahi! Onlar sizin besleyerek üzerine full söz sahibi
olduğunuz, saygısını doğuştan satın aldığınız malınız değil, sizi size tanıtan -emek- eserleriniz ve sadece karnını doyurmak yetmiyor. Anne-baba olmak, sırf bu sıfatlarla saygıyı hak ettikleri anlamına da gelmiyor,
evlatlarından alacaklar o saygıyı, minneti, sevgiyi; kendileri kazanacaklar ve çocuğunuz 18 yaşına gelince de anne-babalığınız şak diye bitmiyor.
Birini doğurmak, mamasını yedirip gazını çıkarmak, ona 3-5 kıyafet almak, uykusuz sabahlamak, okul masraflarını karşılamak vb. bunları siz tercih ettiniz, karşılığında köpek itaati bekleyemezsiniz, yetmez-yetmeyecek.
Konuşmalarınızla, anlayışınızla, duruşunuzla alacaksınız saygıyı, karşınızdakinin "evladınız"dan önce bir insan, birey olduğunu kavrayacak, karakterini, halini, hangi hale saplı kaldığını çözeceksiniz.
Onunla, her döneminde yeniden tanışacaksınız, her olayında, kaybolduğu-saklandığı yerde yeniden bulacaksınız, her saygısızlığının altında "Niçin?" sorusunu taşıyacaksınız, "Saygısız seni! Bu kadar emeği görmeyen nankör!" demeden önce.
Annelik, babalık sanatçı olmaktır, eserinize bakarken fark ettiğiniz kötü, bulaşık renkli ağzı, önce kendi elinizde tuttuğunuz fırçadaki renge bakarak sorgulayacaksınız.
Çünkü görmüş geçirmiş olan sizsiniz, o daha görecek, yeri gelecek kör(!) birine adım adım tarif edeceksiniz, koluna gireceksiniz!
Bir şeyi ya çok verdiniz, ya çok aldınız. Kendinize bakacaksınız önce.
Herkes yaşadığını bilir; kız konuşmayı bıraktıysa ve sadece saldırıyorsa, demek ki ne anlattığı dinlenmiyor, anlaşılmıyor belki de geçiştirilip küçümseniyor. Belki sadece şımardı dikkat
çekesi var? Ne olmuş? Ne kadar çabalandıktan sonra "Bu senin kendi şımarıklığın" denmiş de bunun üzerinden tavır değişmiş? Ben göremedim konuda.
Evin içinde belki yok bu kız, ondan temizlik bekleyen annesi, kızının hangi konuda fikrini almayı başarmış şu zamana kadar, onu "El alem"siz olduğu gibi dinlemiş onaylamış alanına
karakterine saygı göstermiş, eve katmış ki şimdi evin bir bireyi gibi temizliğe ittirmeye çalışıyor, muamma. Orası onun evi mi gerçekten ki temizlesin? Ne kadar evi gibi hissettirildi?
Saygı bekleyen babası, tehditsiz, dalgasız, dayaksız, kızının hangi davranışı üzerine bilinçli bir baba gibi konuşmuş, saygısını kazanmış, ağırlığını hak etmiş bir baba ki şimdi
köpeğin eli kçı başı konuşulurken sabredebilmiş olsun? Evlatlar, anne babalarının aynalarıdır.
"Şimdiki gençlik de pek terbiyesiz" demek de kolay; -şimdinin içinde- yetişen gençleri tanımak o kadar mühim değil tabi, çıkın kendi zamanınızdan biraz, onun için kendi zamanınızı, kendi
gençliğinizi ilginç kılabilin. Ezber anne-baba olunca da, çocuktan sizi her şartta dinlemesini, izlemesini de beklemeyin.
3 yaşındaki oğlum, biraz sesimi yükseltsem "Şşş, bağırmadan konuş anne" diyebiliyorsa bana ve kendisi bağırmadan bunu söyleyebiliyorsa evet, bir şeyleri doğru yapmışım ve beni de hatalarımda
düzeltebilen, uyarabilen, aile içinde var olan bir çocuğum var. Onla büyüyorum, o da benle; her şeyimiz yeniden keşfedeceğimiz bir bilmece.
3 yaşındaki oğlum eğer ki bana bağırarak oradan buradan öğrendiği tüm küfürleri ediyorsa, ben bir şeyleri yanlış yapmışımdır; bu kadar net.
Bu 15 yaşında da böyle olacak, 25 yaşında da.
Önce kendime soracağım, sonra kendi vicdanımdan geçeceğim, yetiştirdiğim çocuğa bakarken. Bunlardan geçersem ancak o zaman diyeceğim "Ne bu halin, arpan mı fazla geldi?!".
Ki o arpayı da fazla veren benimdir.
Sorun bunları kendinize.
Kolay mı insan yetiştirmek?
Bu kızın psikolojisi bozulmuş, elinden tutulması gerek nitekim kendisi de bilgisiz, önyargılı ve yaşının, yaşadıklarının cahilliğinde.
Öfke kontrolü yok, kardeşleri arası muhabbeti yok, anne-babasına karşı çok daha hırçın, evde, ailesi içinde varlık göstermeye çalışırken şirazesi kaymış ve ne kadar acı ki 21 yaşında hala aynı yerde kalmış-kaldırılmış.
"Hayırsızlaştırılmış" bir evlat.
Konu sahibi, yapacağınız şeyler belli; bir psikiyatra gideceksiniz, çünkü anne ve babanız, durumunuza ayılacak farkındalıkta ve sorumlulukta insanlar değil.
Onları, bu davranışlarınızla cezalandıramazsınız çünkü görmüyorlar; zararınız önce ve büyük ölçüde kendinize olacak bu şekilde davrandığınız müddetçe.
Psikolojik yardım ile başlayacak ve ailenizi olduğu gibi kabullenmeye çalışacaksınız. Onlar öyle, onlar değişmeyecek, bu yaşa kadar gelmişler ve sizin kendinizi paralamanız sizi
sorunlu(!) göstermekten başka bir işe yaramayacak. Kabul edeceksiniz.
Kendinizi kabulle geliştireceksiniz, olayları, insanları karşınıza değil, yanınıza almayı kabulden sonra öğreneceksiniz, kabulle büyüyeceksiniz "Doğru yöne".
Bir kanser hücresi gibi ölüme büyümek de var, rahme düşmüş bir bebeğin büyüdüğü gibi umutla büyümek de var; temizleyin kanserinizi.
Kabulle birlikte öfke kontrolünü ve iletişim kurmayı öğreneceksiniz.
Öfkenizi çıkarabileceğiniz daha sağlıklı yollar bulacaksınız psikologunuzla birlikte; belki arada bir bilgisayar oyunu oynamak, belki yürüşüşler, spor, yazı yazmak vs.
Bol bol okuyun, kelimeler, kılıçtan keskindir. Birine sövmeden de sövülmüş hissi verebilirsiniz. Hakaret etmeden de hakaret edebilirsiniz; birinin yüreğine nezaketle dokunabilirsiniz; dilinizi törpüleyin, kibarlaştırın, saygıdeğer
hale getirin. Babanıza "Sen iğrenç bir babasın, köpeğin elini öpseydim keşke" demek babasınızın size karşı kapılarını kapatmasına sebep olur, onun yerine "Keşke elini, adetten değil, içimden gelerek gerçek
bir saygıyla öpebilseydim baba, seni sevmeye kendimi zorlamadan seni öfkesiz sevebilseydim, üzülüyorum, inciniyor ve incitiyorum, keşke böyle olmasaydık" demek onun başını önüne alıp düşünmesini
sağlayacak bir kapı açabilir belki. Bunları kendinize öğretin, bunun için bol bol edebiyat, iletişim teknikleri vb. üzerine okuyun, kendinizi donatın.
Satırı elinize alıp doğramayın, iğneleyin gerektiği yerde, yeter. Biri katil eder, biri doktor.
Değişim sizle başlar, siz kendinizle barışın önce ki, sonra diğerleri gelecekse gelsin.
Bunlar çözümü olmayan şeyler değil, öfkenize yenilmeyin, öfkenizi yenin. Gerçek güç budur.
Sonrasında hayatınızı görmek daha kolay olacak, okullar okunacak, işlere girilecek, eller ekmek tutacak, arkadaşlar gelecek, maddi özgürlüğünü de alacaksın...
Saygı tüm bunlardan sonra gelecek. Tüm bunlardan sonra ailenin içinde her yerden varlık göstereceksin.
Anlayacağın, o odanda küfürlerinle oturman, kardeşinin kolunda kumanda parçalaman hiçbir işe yaramayacağı gibi, seni ve aileni daha berbat bir yere doğru götürecek.
Çık oradan ok?
Ve buradaki önyargılı, suçlayıcı, ayıplayan, anne-babanın her daim evlatları üzerinde güç olduğunu düşünen insanların yorumlarına da iyi bak, onlar senin hırsın olsun.
İşte dışarıdan böyle görünüyorsun. İnsanlar böyle görüyor, sadece delireni(!) görüyor tatlım.
Bağırman, kapıları çarpman, küfür etmen, kendini yemeklere vurman bir işe yaramayacak; insanlar bunları sadece ayıplayacak, bir imdat çağrısı olarak görmeyecekler.
Bu yüzden kimseye kendini haksız hale sokacak malzeme vermemelisin, aklını başına devşirmelisin ve yaşının kızı olmaya bir an evvel kolları sıvamalısın.
Gidişin "Baban gibi" biri olmak, ona benzemeye başladığının farkında değilsin öfkenle birlikte, buna uyanmalısın... Bu gidişi değiştirmek senin elinde.
İçinde kopan fırtınayı dindir ki sonrasındaki talan yerinden yaralılarını kurtarmaya çabuk başla, yardımsa yardım al çekinme-küçümseme, ben de yardım aldım çoğu kez
bu utanılacak-aşağılanacak bir şey değil; ömrünce hiç psikolog destek vb. yüzü görmemiş insanlar şahsen benim için daha korkunçtur. Yardım almak "Sağlıklı-sağlıksız ruh hali" fark etmez, herkesin ihtiyacı.
Bunu önce kendin için yap, sonra 3 yaşındaki kardeşini "Gerçekten" kurtarmak için yap, onun bilinçli, kontrollü, güzel örnek alabileceği bir ablaya ihtiyacı var aileniz içinde. Tamam?
Kıskançlıklarını irdele, "Ne istedin, neyi görmek istedin de olmadı, neden bu duyguya kapıldın?" bunları anla, öfkeni irdele "Neyi görmek istedim, olmadı".
Bunlar insani duygular, gayet doğal,normal "Çok fazla olup sana hükmetmeye başlamadığı" sürece...
Kendine dürüst ol, hatalarını gör, olduğu gibi kabullen, kendini yen, affet ve beklenti yapma, kendini geliştir, barış, yoluna bak ve kazan.
Tamam mı?
Hadi bakalım, böyle olmaz; öyle doğru, kontrollü, farkında ve barışık bir kız ol ki utandır herkesi.