merhaba kk'nın güzel ve akıllı hanımları. yine bir iç dökme konusu :) malum, bir derdim var bu bölümün adı. benimki dert sayılır mı, aslında şükredecek çok fazla şeyim varken hayır. ama kafama takılıyor. genç ve bekar birinin (kadın ya da erkek demiyorum, insan olarak düşünmeli) kendi hayatını kurmamış olması sizce bir eksiklik mi?
annem ve kardeşimle yaşıyorum. belki eski konularımdan anımsayanlar vardır, biraz daha kalabalıktı ailemiz sonra annem ben ve kardeşim olarak ayrı bir eve geçme kararı aldık ve taşındık. annem de ben de çalışıyoruz annemin kendi işi. ben de maaşlı çalışanım. işim iyi mi? eh, geleceği parlak bir iş. istesem dışarıdan ek işlerle daha fazla kazanmama imkan veriyor. pandemi döneminde çalışıyor olmak ayrı bir nimet bir açıdan bakınca. şükür.
ben 27 yaşındayım, gelecek ay 28 olacağım. evlenmek ufukta yok şu an için. hiçbir zaman yuva kurayım meraklısı da olmadım açıkçası. annemle babamın evliliği ve boşanması sayesinde zaten bu fikre bir tık daha uzağım.
sanki hayatımı hiç yaşayamamış ve 20'li yaşlarım bomboş tükenmiş gibi hissediyorum. başkasının evinde kalmam, başkası evime gelmez, tek başıma tatile çıkmam, aslında yalnız kalmayı çok sevmeme rağmen hep ailemle yaşadım. diyorum ki artık bir bireyim, elim para görüyor, ekmeğimi kazanıyorum. ailem başımın tacı, derdim onlarla değil derdim kendimle. hep hayatımda ya anneanne ya da anne otoritesi inceden kendini hissettirdi. hiç diklenmedim, hiç kafa tutmadım, hiç saygısızlık etmedim, hiç merakta bırakmadım. hep onlarla yaşadım ama ne kadar kendim olabildim ki? içimde hep tek başıma bir eve çıkıp kendi ayaklarımın üstünde durma isteği var ama cesaret edemiyorum. evimde hep bir gürültü... ayrı odam falan var ama sanki hiç kendime ait bir alanım, huzur payım yok gibi hissediyorum. taşınacağımız zaman mesela saçma sapan bir semte taşındık annemin işine çok uzak olmasın diye. halbuki ben daha başka yerlerde oturmak istiyorum, daha güzel, daha nezih yerler istiyorum. kiracıyız, eşek yüküyle kira ödüyoruz. bunalıyorum böyle, şu an olduğu gibi geliyorlar bana bazen. kapana kısılmışım gibi geliyor. bu ne biçim özgürlük diyorum. her zaman pratik çözümler üretebilen bir insan oldum ama artık ufak sorunları bile büyütüyorum. yeter diyorum. artık o çözümleri de üretemiyorum.
bugün mesela bir kadın şarkıcının röportajını dinledim, 34 yaşında iyi para kazanan biri. sonuçta yani. ben olmaktan, bağımsızlıktan, özgürlükten hatta insanları cinsiyetleriyle değil direkt kendi benlikleriyle falan kabul etmekten bahsediyordu. farkındalığı çok yüksek biri. hani bilmiyorum aileyle yaşıyor olmak, tek başına olmamak sanki insana kendini hala çocukmuş gibi hissettiriyor. özgüvensizlik mi oluşturuyor anlayamadım. moralim bozuk, yüzüm asık annem ısrarla soruyor neyin var neyin var diye. sorup durma diye tersledim kadıncağızı. sanki bu evde istediğim gibi yüzümü asıp bu akşam da canım sıkkın modunda odamda kendi halimde oturmak da yasak gibi hissediyorum.
bilmiyorum hanımlar sanki zaman geçiyor, hayat bitiyor ama ben hep aynı yerdeyim gibi. son 1 sene zaten herkesin yaşamından çalındı. böyle mi devam edecek? dedim ya semti sevmedim, yeni de taşındık ama bu eve. aileme burdan taşınalım, sevmedim demek istemem. bundan sonraki taşınmam olsa olsa kendi evime, kendi düzenime olur herhalde diye düşünüyorum. kimseyi sürüklemeye hakkım yok ki sonuçta. annem ne istersek yapıyor, allah başımdan eksik etmesin. ama ben böyle hissediyorum, dedim ya kendimle alakalı diye...
annem ve kardeşimle yaşıyorum. belki eski konularımdan anımsayanlar vardır, biraz daha kalabalıktı ailemiz sonra annem ben ve kardeşim olarak ayrı bir eve geçme kararı aldık ve taşındık. annem de ben de çalışıyoruz annemin kendi işi. ben de maaşlı çalışanım. işim iyi mi? eh, geleceği parlak bir iş. istesem dışarıdan ek işlerle daha fazla kazanmama imkan veriyor. pandemi döneminde çalışıyor olmak ayrı bir nimet bir açıdan bakınca. şükür.
ben 27 yaşındayım, gelecek ay 28 olacağım. evlenmek ufukta yok şu an için. hiçbir zaman yuva kurayım meraklısı da olmadım açıkçası. annemle babamın evliliği ve boşanması sayesinde zaten bu fikre bir tık daha uzağım.
sanki hayatımı hiç yaşayamamış ve 20'li yaşlarım bomboş tükenmiş gibi hissediyorum. başkasının evinde kalmam, başkası evime gelmez, tek başıma tatile çıkmam, aslında yalnız kalmayı çok sevmeme rağmen hep ailemle yaşadım. diyorum ki artık bir bireyim, elim para görüyor, ekmeğimi kazanıyorum. ailem başımın tacı, derdim onlarla değil derdim kendimle. hep hayatımda ya anneanne ya da anne otoritesi inceden kendini hissettirdi. hiç diklenmedim, hiç kafa tutmadım, hiç saygısızlık etmedim, hiç merakta bırakmadım. hep onlarla yaşadım ama ne kadar kendim olabildim ki? içimde hep tek başıma bir eve çıkıp kendi ayaklarımın üstünde durma isteği var ama cesaret edemiyorum. evimde hep bir gürültü... ayrı odam falan var ama sanki hiç kendime ait bir alanım, huzur payım yok gibi hissediyorum. taşınacağımız zaman mesela saçma sapan bir semte taşındık annemin işine çok uzak olmasın diye. halbuki ben daha başka yerlerde oturmak istiyorum, daha güzel, daha nezih yerler istiyorum. kiracıyız, eşek yüküyle kira ödüyoruz. bunalıyorum böyle, şu an olduğu gibi geliyorlar bana bazen. kapana kısılmışım gibi geliyor. bu ne biçim özgürlük diyorum. her zaman pratik çözümler üretebilen bir insan oldum ama artık ufak sorunları bile büyütüyorum. yeter diyorum. artık o çözümleri de üretemiyorum.
bugün mesela bir kadın şarkıcının röportajını dinledim, 34 yaşında iyi para kazanan biri. sonuçta yani. ben olmaktan, bağımsızlıktan, özgürlükten hatta insanları cinsiyetleriyle değil direkt kendi benlikleriyle falan kabul etmekten bahsediyordu. farkındalığı çok yüksek biri. hani bilmiyorum aileyle yaşıyor olmak, tek başına olmamak sanki insana kendini hala çocukmuş gibi hissettiriyor. özgüvensizlik mi oluşturuyor anlayamadım. moralim bozuk, yüzüm asık annem ısrarla soruyor neyin var neyin var diye. sorup durma diye tersledim kadıncağızı. sanki bu evde istediğim gibi yüzümü asıp bu akşam da canım sıkkın modunda odamda kendi halimde oturmak da yasak gibi hissediyorum.
bilmiyorum hanımlar sanki zaman geçiyor, hayat bitiyor ama ben hep aynı yerdeyim gibi. son 1 sene zaten herkesin yaşamından çalındı. böyle mi devam edecek? dedim ya semti sevmedim, yeni de taşındık ama bu eve. aileme burdan taşınalım, sevmedim demek istemem. bundan sonraki taşınmam olsa olsa kendi evime, kendi düzenime olur herhalde diye düşünüyorum. kimseyi sürüklemeye hakkım yok ki sonuçta. annem ne istersek yapıyor, allah başımdan eksik etmesin. ama ben böyle hissediyorum, dedim ya kendimle alakalı diye...