Kendi çocukluğumu büyütüyorum

Ben yalandan nefret eden bur insanim.olecegimi bilsem yine de olan seyleri dogru su onu soylerim ama cok acısını cektim.
Sen de bayagi cekmissin .. Allah evladımiza iyi anne olmamiz dileğiyle ..sende uzulme artik hayat geldi gecti biliyorum zor ama yapabilecgimiz birsey yok yasandi bitti
 

Annemle yüzleşmek :) annem hep zayıf bir kadın oldu. Ne zaman zorlansa ne zaman köşeye sıkışsa ya bayıldı ya sinir krizi geçirdi. Bayılmaları meşhurdur zaten. Çoğu zaman ben onu idare ettim, korudum kolladım. Rollerimiz değişmişti. Son olarak 4 yıl önce beyin kanaması geçirince, artık hata kabul etmez oldu. Çünkü hasta, çünkü ölebilir.

Yengem, dostum kanserden vefat etti. Yazmışımdır muhakkak burada. O ölmeden bir hafta önce yoğun bakıma alınmıştı. Sürekli gidip görüyordum ama yoğun bakıma alındıktan sonra artık ölümünü beklediğimizi biliyordum. Zaten yoğun bakıma bir ziyaretçi alınırdı o da ben olamazdım yakınları varken. Oğlum malum, çok zor bir çok çocuk ve kimseyle durmuyordu. Yengem yoğun bakımdayken annem beni aradı. Ağzına geleni saydı. Ne insanlığım kaldı, ne dostluğum ne merhametim. Yengeme yoğun bakımdayken oğlumu birilerine atıp gitmedim diye.

Telefonda bir yandan ağladığımı ve elim in ayağımın titrediğini belli etmemeye çalışırken "anne anlamıyor musun oğluma bakacak kimse yok. Hem sorun bu değil. Biliyoruz, çıkamayacak oradan. Ve ben oğlumu alıp gelirsem sen bayıldığında abim kendini kaybettiğinde oğluma mı bakacağım sizi mi toparlayacağım. Şu an gelmenin faydası yok. Maalesef o kötü haber gelecek. O durumda oğlumu bırakıp gelirim böyle söyleme üstüme gelme" dedim. Daha bir sürü şey saydırıp kendisinin ne kadar vicdanlı olduğunu vurgulayarak telefonu yüzüme kapattı. Peki ben acı çekmiyor muydum? Neden benim acıma bir de vicdan sorgulaması ekledi. Derdi neydi ki.

Bu olay olduktan bir gün sonra gece bir buçukta ölüm haberi geldi dostumun. Sonrası karanlık zaten. Oğlumu galasına bırakıp gittim. Tam da tahmin ettiğim gibi annem bayılmış müşahade odasında yatıyor. Abim başka kenarda yığılmış. Babam mosmor. Yengemin ailesi bitik. Ortalık cehennem gibi. İdrak oraya koş, idrak buraya koş. Annene ambulans çağır, yeğenlerime bak. Cehennem gibiydi evet.

Annem serumla yatarken boynuma sarıldı. Hakkını helal et sen haklıymışsın, şu an oğlunla gelmiş olsaydın sensiz biz ne yapardık. Gel de affet. Niye kırdın ki beni en zayıf yerimden. Niye senin gibi sadece acı çekmeme müsaade etmedin ki. Neyse ha döküldükçe parçalanıyorum.
 

Deniyorum çabalıyorum. Bugün çok zor geçti zaten. Hasta oğlum ve hastayken on kat hırçın oluyor her çocuk gibi. O yüzden konuya yorum yazamadım bu saate kadar. İnşallah iyi bir anne olurum. Teşekkür ederim.
 

Üyeyim o gruba takip ediyorum. Ancak ben az biraz gerçekçilik ve samimiyet de arıyorum bu hususlarda. Bunları bulamıyorum o grupta. Evet yardımı oluyor ama istediğimi vermiyor tam manasıyla. Balkon konuşması yapılıyor sanki yorumlarda. Darlanıyorum.
 

Acıdan beslenen biri değilim. Aksine konuşulmasına bile tahammülüm yok. Bugün, istediğim yerde değilim. İstediğim hayatı yaşamıyorum. İstediğim kişi değilim. Bunların sebebi de ailem. O yüzden yaralar kapanmıyor.
 

Böyle görünmeyi seviyor olsam da böyle olmayı tercih etmezdim. Benim ailemde zayıf olan her durumda ağlayan ve ağlamasına bile mana yükleyen kişi annemdi. Dolayısıyla ben böyle olmaya itildim, tercih etmedim. Acımadı ki demek ufak bir mümin latifesi idi. Ciddiye almadınız umarım :) elbette doğum yaparken acı yok Rocky diye kendimi motive etmiyordum. Derdim çocuğun bir an evvel çıkmasıydı. Acı eşiğim epey yüksektir evet ama muhtemelen annem yanımda olduğu için göstermemeyi tercih ettim. Mazallah tansiyonu falan yükselirdi.
 
bizim kuşak hep böyleydi.Anne babalarımızınsa beklentisi yüksek , baskıcı ve despotlardı.B

Şu kısma tüm kalbimle katılıyorum. Düşünüyorum ve acaba bizden daha ne istiyorlardı diyorum. Evet bizim kuşak saygılı, sorun çıkarmayan ve sakindi. Acaba ne istediler daha bizden.
 

Annelik öğrenilen ve bitmeyen bir süreç. Şöyle anneyim diye anlatamam size kendimi. Çünkü oğluma göre, zamana göre, yaşadıklarıma göre şekilleniyorum. Şunu söyleyebilirim. Asla yerimde saymıyor ve her daim anneliğimi sorguluyorum. Ne yapabilirim diyorum. Bu yüzden en azından fena bir anne sayılmam :)
 

Teşekkür ederim öneriniz için. Belki daha sonra ama şu an için bir müddet kitap okumasam daha iyi olacak sanki :)
 
Tebrik ediyorum sizi :) bu bağlamda oğlunuz şanslı
 

Hafiflemene çok sevindim. İki hikayede de tanıdık bazı kısımlar vardı. Ama en çok ikincisinde. Açıkçası sana ait hikayeler olması beni biraz şaşırttı. Beklemiyordum.

Madem döküldük, ikinci hikayedeki tanıdık yerlere değineyim. En fazla bir daha girmem siteye :)

Dört buçuk yaşında okuma yazmayı kendi kendime öğrendim. Rakamları da. Tabi bu durumu ailem "bak kız kardeşine. Kız olduğu halde (!) neler yapıyor. Biz senin için o kadar uğraşıyoruz hala haylazlık peşindesin" cümlesini kullanabilmek için bir koz olarak kullandılar sadece. Zavallı abim... Ben çok da önemli değildim. Abime ders veriyordum ve bu olaydaki tek maharetim de buydu. Beş yaşında yoğun ısrarlarım ve bazı akrabaların gazı ile abimin okuluna götürdü annem beni. O zamanlar sınavla sınıf atlama mevzusu vardı. Üçüncü sınıfa gidebileceğim sonucuna ulaştılar ama çok küçük olduğum ve ezileceğim için ikinci sınıftan başladım beş yaşında. "bak şu kıza da az ders çalış" cümlesinde yer alan bir böceğim hala.

Sonra okul müdürü babamı ve annemi çağırdı. Nihal harcanması matmazel demek için. Gitmediler. Kız kısmı okumasa ne olacaktı sanki. Abim okusun yeterdi. Müdür babamın işyerine gitti ayağına. Adamı kovmaktan beter etti. Düşman oldular adeta. Sonra okullar arası satranç turnuvası vardı o dönem. Kendi okulumda birinciydim ve ben gidecektim. Ancak kız dediğin öyle başına buyruk başka yerlere turnuva bahanesiyle gitmezdi. İkinci olan çocuk gitti. Pis çıyan :) okul ve eğitim konusunu burada noktalıyorum. Sonraki yıllar mücadele, savaş ve acı ile geçti çünkü. Ama başardım. İstediğim şekilde, istediğim yerde olmasam da başardım. Onlara rağmen...

Abim hala anne ve babama göre ezik, içine kapanık ve başarısız. Ben de kız halimle onu daha çok ezmelerine istemesem de sebep oldum. Abim için o kadar uğraştılar ve çabaladışar ki, ite kaka bir yerlere geldi. Ancak asla ailemi tatmin edemedi.

Ben ise ne yaparsam yapayım önemsiz :) pipim yok çünkü. Ayıp ve de günah çünkü. Bir de elalem ne der.

Biliyordum sizin bir yerlerden tanıdık olduğunuzu. Yanılmamışım. Şu sabah okula giderken umursamayan anne kısmı var ya. O durum bende oğlunu umursayan ama kızını umursamayan şeklinde gerçekleşiyordu. Kız kısmı okumada da olurdu. Hem zaten erkek gibiydim ben. Her şekilde kendimi kurtarırdım. İçime şeytan kaçmamış olsaydı, mükemmel bir mümine de olabilirdim ama ah o şeytan.

Ne güzel bir kardeşiniz varmış. Konudan konuya atlıyorum ama biraz heyecanlandım benden bir şeyler okuyunca :) benim kardeşim çok kıymetlidir. Ailem gibi değildir. Anlar, dinler. Ama maalesef hak verecek kadar olgunlaşmadı henüz. Bir de ben ona kıyamam. Bunları anlatıp, yükümğ hafifletip ona ağırlık vermek istemem. O benim ilk evladım :)
 
Ben de çok dayak yiyen bir çocuktum. Ama sigara söndürmek dayak ya da şiddet gibi basit gelmedi kulağıma .buna işkence denir..ALLah hepimize merhamet versin. çünkü merhamet etmeyene merhamet edilmez.

Neyse ki başka bir işkencesi olmadı :) zaten tek vicdan azabı çektiği husus buymuş anneciğimin :)
 
Şu kısma tüm kalbimle katılıyorum. Düşünüyorum ve acaba bizden daha ne istiyorlardı diyorum. Evet bizim kuşak saygılı, sorun çıkarmayan ve sakindi. Acaba ne istediler daha bizden.
İstenen bir çift kanattı,çünki tek eksiğimiz oydu,bunu gerçekten söylüyorum öyleydik kendi çapımızda.
Dün bizden insanüstü özellikler bekleyen annemiz bugün çocuklarımızı uyardığımızda,bir işe kaldırdığımızda kıyamıyor,bakıyorum öyle,içimden diyorum anne senmisin gerçekten,peki ya dün neredeydin?
Ama benim flulaştı,uzaklaştıkça silikleşti anılarım,yoksa bugün de çocuklarıma ayrım hissetseydim asıl o zaman içimde affetmezdim sanırım.
Şimdi her geçen zaman bir anıyı affediyorum,çocuklarıma sevgisi şefkati bir bir götürüyor eksileri.
 

O kişileri de anlamaya çalışıyorum. En nihayetinde dayatılan düşüncelerden arınmak kolay olmuyor. Ancak şunu anlamıyorlar. Travma anlarını ve sebeplerini ayıklama ve seçme şansımız olmuyor.

Mesela altı yaşındayken çok ciddi bir yanık oldu vücudumda. Bir ay boyunca cibinlik ile yattım ve pansuman yapıldı. Annem mide rahatsızlığı için hastaneye gitmişti. Abimi de sakın çayı ellemeyin diye uyarmıştı. Abim sekiz ben altı yaşındayım. Abim de "ben büyüğüm ne var çay koymakta" diyerek bir demlik çayı bacağımdan aşağı boşalttı sağolsun :) abimin o korku haline, suratının bembeyaz olmasına, o küçük haliyle beni banyoya sokup su dökmesine o kadar üzüldüm o kadar Üzüldüm ki kendi acımı unuttum. Altı yaşındaki çocuklar o ağır yanık karşısında ağlar bağırır panikler. Ben sakindim çünkü abim çok kötüydü :) yürüyerek hastaneye gittik abimle. Babam sağlıkçı ve hastane yürüme mesafesinde. Yine de epey yol vardı. Yolda annemle karşılaştık. O da hastaydı. Bacağımı görünce öyle bir hale geldi ki, bir de ona üzüldüm.

Mesela bu olay bende travmaya sebep olmadı. Ne anneme kızdım, ne abime. Ne çektiğim acıya hayıflandım ne de ağlayıp yakınmamış olmaya. Çünkü karşımda merhametsiz ve vicdansız Kimse yoktu. Acımı anlamalarını beklemiyordum, anlıyor ve üzülüyorlardı. Bunun gibi birçok olay yaşadım ama gülerek hatırlıyorum ne günlerdi diye.

Beni dramatik ve romanvari olmakla suçlayan, hepimiz acı çektik dayak yedik diyen insanları ben anlıyorum da onlar beni anlamıyor. Elbette yaşadığım her olaya mana yükleyip acılar içinde kıvranmıyorum. Ancak bazı anlar ve olaylar öyle kötü hissettiriyor ki insana, asla unutulmuyor.
 

Acı bir masal okur gibi okudum , sonra o cocuk benim dediniz ya .. soyoeyecek soz bulamadim , hep mutlu olun e mi
 

He benimki de geçen oğlum ishal olunca "sen çocuğun el temizliğine dikkat etmiyorsun ondan böyle oluyor yazık çocuğa" dedi de, ruhunu temiz tutmaya çalışıyorum ben elini değil diyemedim :)
 

Yarın ücretsiz seans için randevu alacağım. Geçen hafta dolu olduğu için alamadım. Umudum yok ama deneyeceğim.

Görünüşte hassas değilim ama bence "ben çok duygusal ve hassas bir insanım" diyen birçok kişiden daha hassas olabilirim. Cümlelere çok takılırım. Olur öyle deyip geçemem çoğu zaman. Hassaslık mı bu bilmiyorum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…