Kendi çocukluğumu büyütüyorum

Sevgili idrak, sizin farkındalığı çok yüksek bir insan olduğunuza inanıyorum. Aşırı duyarlı/hassas kişilik belirtileriniz var mı?
Tek anlayamadığım nokta geçmişte işe yaramadığını düşündüğünüz için terapiyi reddederek kendi kendinize eziyet etmeye devam etmeniz.
Sorunlarınızla tek başınıza başa çıkabilseydiniz zaten bu ruh halinde olmazdınız. Bazen sadece yardıma ihtiyacınız olduğunu kabul etmeniz gerekiyor, bu sizin mükemmel olmak zorunda olduğunuz bir alan değil. Kaldı ki terapi görmek sizin çizmek zorunda hissettiğiniz güçlü kadın imajınızı bozmayacak.
Maddi durum diyeceksiniz ama ücretsiz olarak bir yerden başlayabilirsiniz, durumunuz düzelince özel seanslarla devam edersiniz.

Sürekli bir şekilde bu döngüdesiniz ve yardım çığlıkları her konunuzda duyuluyor. Bu şekilde, bu ruh hali ile yaşamak zorunda değilsiniz. Geçmişin yükünü taşımak zorunda değilsiniz. Nefes aldığınız sürece her şeyin çözümü var.
 
Ah be idrak

Su anda sehir disinda bir marketin onunde arabada oturmus milayi emzirirken okudum , agladim agladim agladim

Sana tek bir sır verecegim , ben cok iyi bir anneyim hatta mukemmelim cunku benim annem cok kotu bir anneydi
Iyi anne olmama vesile oldugu icin affettim kendisini ben , sende affettigin ve onu serbest biraktigin an bambaska bir insan olacaksin
 
İyi de bu konu “Annem beni dövdü, hüüüü” konusu değil ki.
Tam da bir farkındalık konusu.
Annemizin anneliğimizi nasıl şekillendirdiğini ben de yeni öğrendim.
Doğru bildiğimiz birçok tepkimizin ya da anlık hissiyatımızın altında doğuran/ doğurduğunu büyütürken öldüren (şekillendirme, yetiştirme bir yanımızı öldürmeden olmuyor, mecaz anlamdır) kadınların yattığını öğrenmek önce bir şok sonra da bir boşluk hissi yaratıyor insanda.
 
Şeyda senmisin:KK3:
Ben annenle çaya gidip geldiğiniz komşu kızı,hani küçük yaşında çok becerikli olmak zorunda olan,annelerin ancak kendilerinin yapabileceği kadar iş beklediği küçük ablaHoppa
O işler senin sandığın gibi değil,herkes senin kaldırdığın oranda kaldıramaz herşeyi.
Hatırlıyorum da anneni gözüne baka baka kızdırırdın,saçını başını yolardı,karşısına geçip gülerdin.
Belki Şeyda değilsin,ama bil ki birçoğumuz da değiliz,senin travmasız atlattığını zannettiğin şeyler öyle bir zamanda çıkabilir ki karşına kendini bile tanıyamazsın emin ol.:KK25:


Yok hiç de öyle prenses çocukluk geçirmedim. Aksine yasadiklarima irgatlik da denir marabalik da. Hatta evdeki takma adım Köle İzuara ve Kuntakinte. Çocukluğumdan beri her türlü işe koşturdum. Her işten anlarım. Bozuk ev eşyaları tamir eder, halı yıkar, duvar boyar, hasta bakar, yük taşırim sırtımda, çay fındık toplarım. Her ÖSYM sınavında poğaça börek satarım. Hayatimda hep başarılı ve inek diye tabir edilen bir çocuktum. Başarılarla dolu hayatım olduğu kadar zorluklarla da dolu bir hayatım var. Ancak her zorluğu başarıya çevirdim. Aglamadim drama yapmadım her zorlukta gucumu keşfettim. Annem tam bir Karadeniz kadını idi beni de öyle yetiştirdi şükür.
Benim dediklerim hem konu sahibi hem baskalari tarafından tamamen yanlış anlaşılmış ve başka yerlere çekilmiş. Zorluklar bizi güçlendirir. Ama zorluklar da bizi yaşatır hayati. Babamın boynu kırıldığında ve doktorlar ölür dediklerinde aglamamayi güçlü olmak saymadım. Aşırı çok ağladım çok üzüldüm çok kahroldum. Ama bu beni geliştirdi ufkumu açtı. Ben her kötü olaya da bir şey öğreniyorum diye bakarım. Biz kendimize iyi davranmazsak başkaları hiç acımaz. Benim aslında demeye çalıştığım sadece buydu.
 
Çocukluğumda annemin isabet ettiremediği terlikler dışında şiddet hatırası yok empati yapamadım ama yazdığınız sahneler özellikle sigara konusu içimi sızlattı.

İse yaramadığını düşündüğünüz psikolojik desteği almalısınız, 32 yaşına kadar bir sekilde aşamadığınız bir durum var, anneliginize, sosyal iliskilerinize belki de en önemlisi kendinizle olan bagınızda olumsuz etkilerini yaşıyorsunuz.

Annenizle bu konularda hiç yüzleştiniz mi? Şuan da fiziksel değil ama ruhsal olarak yine yaralıyorsa anneniz sizi onu çocukluğunuzda yasadiginiz şeylerden dolayı affedip ruhen rahatlamaniz da zor olur muhtemelen.
 
Bende annemden çokça dayak yemişimdir ama hiç bir zaman bende travma ve anneme karşı bir kin yaşamamışımdır ama babamdan nerdeyse hiç dayak yemememe rağmen yaptığı şeyler hala zaman zaman aklıma gelir 38 yaşındayım saçma şekilde etkileniyorum hala.
Psikolojik şiddet hepsinden daha kötü babamı seviyor muyum sevmiyorum ölsede kurtulsak diye çok dua etmişimdir şimdi evliyim aramız kötü değil nötrüm anneme üzülüyorum sadece bi gün yüzü görmedi kadın çekti o adamı hala çekiyor.
 
Çok güzel yazmışsın, en saf haliyle. Çocukken yapılan haksızlıkların acısını ancak kendi çocuklarımızda düzelterek hafifletebiliriz. Çirkin bir durumu alıp güzelleştirmek senin elinde. Hem bakma sen, eskiden çocuklar gelişigüzel büyütülüyormuş. Toplumumuzdaki ebeveynler yeni yeni öğreniyor doğruyu yanlışı. En güzel örnek olmuş sigara: eskiden mutfakta yanan sigara bırakan anne, şimdi çocuk onu sigara içerken bile görsün istemediği için, gece vakti balkonda gizli saklı içer oldu. Yeni neslin dezavantajları da var ama daha bilinçli anneler tarafından yetiştirildikleri de bir gerçek.

Kendini bu kadar iyi analiz eden bir kadın çocuğunu eminim çok güzel yetiştirecektir. Sen de umutsuzluğa kapılma, kendi çocukluğunu teselli etmek için oğlunu kullan :) kolay gelsin..
 
Bunlari yaşatan insana anne denmez kusura bakmayin sizin yasadiginiz sadece size degil.cevrenizdeki herkese yansir tabiki ama evladinizi size Allahin emaneti olarak görün ve herkes kendi yaptigiyla sorguya cekilecek nolursa olsun cocugunuz size muhtac sizin yasadiginoz seyleri onunda yasamasini istemiyorsaniz cocugunuzun en buyuk sorununda bile susup sakinlesmek kolay gelsin cocugunuza ve size cok.dua edicem .. Allah yar ve yardimciniz olsun
 
İnanın aglayabilmek güçlü inananların işi ❤️
Benzer şeyleri yaşayan biri olarak sizi cok iyi anlıyorum bazı şeyleri istemekte secemeyiz evladiniza yoğunlaşın
Umarım oğlunuz sizi iyi o benim annem diye hatırlar
 
Kahroluyorum böyle şeyler okuyunca arkadaşlar biz iki kardeşiz benim babam yetim büyümüş babası ise hep sırtında yük olmuş kumar borcu vs babam kendi düğünü herşeyini kendisi yapmış dedem de kumar borcu biriktikce gelirmiş babam kapatırmış o yoklukta buna rağmen toplumda sürekli babamı aşağılar dövermiş babam allah korkusundan elimi kaldırmaz laf söylemezdim der hep ve bize öyle mükemmel bir baba oldu ki çok iyi hatırlarım bi bayram bayramlık alamamıştı bana dudakları uçuklamıştı çocuk aklı o kadar üzülmüştüm ki hala travmadır bende o üzülüşü güzel annemse ananemin şiddeti kız evlat düşmalığına rağmen bizi yetiştirdi her şeyimizde arkamızda durdu iki kız kardeş evlendik bizde bir yuva evlat sahibi olduk kızım şuan her konuda tek önceliğim ablamın ise bir oğlu var biz böyle bi aileden çıkmışken ablam o çocuğu 7 sene hasretle bekledi çok istedi çocuğu bebekliğinden beri dövüyor hemde ne dövmek içim parçalanıyor evlenene kadar eline vermedim ben büyüttüm ilgilendim o gelip hergün sevip gider olmuştu sonra ben evlenince kendisi üstlendi ama her ziyaretim bana işkence ufacık şeyde bağırma dövme hakaret beddua çocuk şimdi büyüdü 7 yaşında annesine sen beni çok dövüyosun büyüyünce bende seni dövcem diyor annesine ablamda ailem o kadar destek olmasına karşın çok nankör onlara karşı bu durumlar beni mahfediyo bazen nefret ediyorum ondan
 
Merhaba hatunlar
Konuya neresinden başlasam bilemiyorum. En temizi anneliğimden başlamak. Oğlumla ilgili konu açmıştım. Birçoğunuz dehşete kapılırken, bir kısmınız da bana acıdı. Zor çocuk annesi olarak verilen hiçbir tepki, yaşadıklarımdan daha ağır olamadı tabi.

Oğlum kreşe başladı. Nispeten düzeldi, bazen farklı zorluklar yaşatıyor, bazen "kreşin hiç mi faydası olmaz arkadaş, Allahım sana geliyorum" diye söylenmeme sebep oluyor, bazen de sadece "iyi ki" dedirtiyor. Altı aydır ciddi manada çabalıyorum. Psikolog, kreş, kendimi törpüleme ve ikimizi de iyileştirme çabalarım az da olsa karşılık buluyor. Bu çabalara "çocuk eğitimi" ile alakalı bulduğum tüm kitapları çılgınlar gibi okumam da eklendi. Bulduğum tüm makaleleri, kitapları okudum. Araştırdım, ezberledim ve zaten çorba olmuş beynimi kullanılmaz hale getirdim.

Kendi savaşım tam da bu noktada başladı. Ve evet bu sefer iki saattir kendimi tutamadan ağlıyorken "annem aslında iyi bir insan. Kötü bilmesin kimse" demeyeceğim. Lakin yine de rica ediyorum çok kötü yorumlar yapmayın olur mu? Annem en nihayetinde...

Kitaplar diyordum. Oğlumu iyileştirmek için altını çizdiğim tüm cümleler, benim çocukluğumda silmeye çalıştığım tüm anıları canlandırdı. Bu yüzden, cehalet mutluluktur sözüne bir kez daha hak verdim. Yaklaşık iki saat önce okuduğum kitabın bir bölümünde donup kaldım. Nefesim kesildi sanki. İlk önce kendi oğluma karşı beslediğim vicdan azabı ile başa çıkmaya çalışırken, aslında kendi çocukluğuma ağladığımı fark ettim.

Annem, sebebini hatırlayamadığım bir öfkeden dolayı (muhtemelen dediğim şeyi neden hemen yapmıyorsun diye kızmıştır. Kardeşinin bezini getir demedim mi sana bla bla) adeta odayı inleten şaplakları art arda bacağımla buluşturdu. Yaşım sekiz. Daha çocuktum ben de ama küçük anne olmam gerekiyordu ona göre. Oldum da. Öyle ki kardeşimin ilkokul karnesinin veli kısmında benim adım yazıyordu. Neyse konu bu değildi. Bacağımın acısını pek hissedemedim o anda. Annemin yanında ağlayamazdım, ne münasebet canım güçsüz müyüm ben? Koskoca ablayım en nihayetinde. Diğer odaya gidip kapıyı kapattım. Ağlamamak için kendimi o kadar sıktım ki, dayanamayıp kanepeyi tekmeledim. Kanepenin kenarında aşırı kalın oyma ahşap vardı. Bırakın çocuğu, yetişkin insan gücüyle bile kırılması imkansıza yakındı. Ve ben o ahşap çıkıntıyı kırdım. Sonrasında annem ve babam o kısmın nasıl kırıldığını asla bilemediler. Benim kırmama ihtimal bile vermedikleri için, sorma gereği bile hissetmediler.

Sonra bacağıma baktım. Annemin parmak izleri kabarmış, neredeyse su toplamıştı. Acı hissetmiyordum hala. Sadece "bir anne bunu neden yapar?" diye düşünüyordum. Gözlerimi silip adeta bir duvar gibi annemin karşısına dikildim. "bacağıma bak!" dedim. Aslında merhamet dileniyor, vicdana davet ediyormuşum. Şimdilerde anlıyorum. Öfkesi geçmemişti. "bir şey olmaz hak ettin!" dedi. Bir müddet dondum. Ve zannediyorum zayıflığımı ve merhamete olan ihtiyacımı belirttiğim son andı. Bir daha da tekrarlanmadı.

Kitaplar, bu ara çok canımı yakıyorlar. Annem emzik muamelesi yaptığı sigarasını, her zaman yaptığı gibi tezgahın üzerine bırakmış. Öylece yanıyor. Üzerine çok da düşünmeden, çocukca bir merakla elime alıp baktım, sonra da dudağıma götürdüm. Yaş 10. Tam o anda annem girdi mutfağa. Sigaranın kötü bir şey olduğunu biliyorum en nihayetinde. Annemin evde olduğu bir anda yanan sigarasını deneyecek kadar aptal olabilirim, bu sizi yanıltmasın. Ama sigara kötüdür, bunu biliyorum. Panikle elimi arkama saklayıp (sigara ile birlikte. Yoo aptal değilim) kalbimin ağzımda atmasına ilk kez şahitlik ettim. Annem benden daha zeki olduğunu kanıtlayan o cümleyi sarf etti. "ne saklıyorsun arkanda?" tepeden çıkan dumana rağmen sordu bu soruyu evet. Tezgahta göremediği sigaraya rağmen sordu. Çünkü işkenceyi uzatmak, daha fazla haz veriyor olmalıydı.

Annem hiç düşünmedi bunu yaparken. Yani bence düşünse yapmazdı. Yapmamalıydı. Sigarayı elimden kapıp koluma bastırdı. Canım hiç tatlı değildi ama bu kadarı fazla gelmişti. Allahım o nasıl bir acı. Ağlamadım. Odaya gittim yine. Zaten o da sormadı acıdı mı diye. Bu yüzden belki 20 yaşında tiksinerek sigaraya başladım. Nefret ede ede, zorlayarak içtim ve hala içiyorum.

Bu ve bunun gibi onlarca hatıra, silindikleri yerden çıkıyorlar karşıma. Güçlü ol idrak, zayıf olma idrak, senin canın tatlı değil idrak. Bu seslerin kaynağı dikiliyor karşıma. Ve canım çok yanıyor. O sigaranın acısını yaşıyor, o parmak izlerini görüyorum en net haliyle. Canım şimdi yanıyor işte.

Doğum yapıyorum. Bilmem kaç saattir suni sancı veriyorlar bilmiyorum. Çıksa da rahatlasam diye düşünürken annem eğiliyor kulağıma. "kızım bırak kendini bağır artık" diyor. Gözümden bir damla yaş geliyor tam da o anda. Ama hayır, bırakamam. Ben zayıf değilim, hem ne varmış doğumda canım. Dünyanın en sessiz doğumunu yapmış olabilirim, bilmiyorum. Acımadı kiiiii. Ama annemin o sözü acıttı canımı. Doğumdan daha fazla hem de.

Şimdi oğlumla birlikte kendi çocukluğumu da büyütüyorum. Sebepsiz ağlamalarına ve tutturmalarına sinirlendiğim her an kendi çocukluğum dikiliyor karşıma. "bir şey olmaz" dediğim anda, tiksiniyorum kendimden. Bir şey oluyor çünkü, biliyorum.

Oğlum üç yaşına kadar acıya müthiş dayanıklı bir çocuktu. Çenesi yarıldı ve ağlamadı. Eşim bu duruma hayret ederken ben dua ediyordum içimden ağlasın diye. Ağlasın, ağlamalı. Çocuklar ağlayabilmeli çünkü. Erkenden büyümemeli çocuklar. Oğlumun canı çok tatlı artık. Minicik bir sıyrık olsa krem sür diye ortalığı inletiyor ve ben buna çok seviniyorum. "sürerim annemmm" diyerek koşuyorum krem almaya. Varsın elalem aman ne mızmız çocuk desin. Yeter ki oğlum çocuk olsun.

Bu gece sayfalar dolusu yazabilirim. Çünkü sildiğim ya da sildiğimi sandığım anılar hortladı bu gece. Size yazdığım en basitleri belki de. Yok, sürekli şiddet gören bir çocuk değildim asla. Bir elin parmaklarını geçmemiştir sayısı hatta. Bu tarif de annemden bak, bir elin parmakları. Ancak ben yetişkin olarak doğdum ve bu görebileceğim en büyük şiddetti işte. Ailenin haylaz, başarısız ve ezik çocuğunun ardından doğunca, ne haddime çocuk olmak yahu.

Muhtemelen aşırı pişman olacağım bu iç dökme halini yazmazsam delirebilirdim evet. Bu gece beynim benden bağımsız hareket ediyor çünkü. Şimdi ben, çocuk bile olmamışken nasıl çocuk büyüteyim ki. Neresinden tutayım anneliğin? Çocukluğundan mı...

Yapmayın ne olur. O gür sesi susturun. Ben oğluma karşı yaptığım her hatada, artık ailemi suçlamaktan vazgeçtim. Onlar başaramadı ama ben başarabilirim iyileşmeyi, düzelmeyi. Sesim gür değil ama güç takıntım yaralıyor oğlumu, biliyorum.

nasılda içimdeki seslere ışık tuttun... bazı yerlerde yaşadıklarımı eksik olarak yazmışsın, zira altımı ıslattığım için ceza olarak popomu şiş ile yakan üvey baba olacak insancıktı.... daha neler neler aklıma geliyor her hamile lohusa dönemimde... senin gibi ağlamam güçlüyüm derim ama bu dönemlerde bazen saatlercé akar durmaz. soruları sor sor bitmiyor. dedim ya benim yaşadıklarım çok çok farklı ama iyiyim çocuklarımla iyileştim...
iyileşiriz tabi iyileşiyoruz...
Aaa oğlun çok değişti diyenlere"annesi değişti diyorum gururla "
neden benim yüzümden adı yaramazà çıksın. öyle akıllı anlayışlı fıtratları temiz birşekilde emanet ediliyorlar bize. inşallah herşey çok güzel olacak idrak , iyileşmek istememiz bile bunun başlangıcı...
 
Kahroluyorum böyle şeyler okuyunca arkadaşlar biz iki kardeşiz benim babam yetim büyümüş babası ise hep sırtında yük olmuş kumar borcu vs babam kendi düğünü herşeyini kendisi yapmış dedem de kumar borcu biriktikce gelirmiş babam kapatırmış o yoklukta buna rağmen toplumda sürekli babamı aşağılar dövermiş babam allah korkusundan elimi kaldırmaz laf söylemezdim der hep ve bize öyle mükemmel bir baba oldu ki çok iyi hatırlarım bi bayram bayramlık alamamıştı bana dudakları uçuklamıştı çocuk aklı o kadar üzülmüştüm ki hala travmadır bende o üzülüşü güzel annemse ananemin şiddeti kız evlat düşmalığına rağmen bizi yetiştirdi her şeyimizde arkamızda durdu iki kız kardeş evlendik bizde bir yuva evlat sahibi olduk kızım şuan her konuda tek önceliğim ablamın ise bir oğlu var biz böyle bi aileden çıkmışken ablam o çocuğu 7 sene hasretle bekledi çok istedi çocuğu bebekliğinden beri dövüyor hemde ne dövmek içim parçalanıyor evlenene kadar eline vermedim ben büyüttüm ilgilendim o gelip hergün sevip gider olmuştu sonra ben evlenince kendisi üstlendi ama her ziyaretim bana işkence ufacık şeyde bağırma dövme hakaret beddua çocuk şimdi büyüdü 7 yaşında annesine sen beni çok dövüyosun büyüyünce bende seni dövcem diyor annesine ablamda ailem o kadar destek olmasına karşın çok nankör onlara karşı bu durumlar beni mahfediyo bazen nefret ediyorum ondan
Demeyin nolur ya , neden ablanizi bi psikologa gondermiyorsunuz? Esi ne diyor bu duruma , el kadar bebe dövülur mu hic , sizin aileniz ne yapiyor ? Ay sinirlerim bozuldu aksam aksam
 
Göz kararması bence. Vicdanlı bir kadındı genel olarak. Değişemez inançları ve fikirleri vardı sadece. Mutlu değildi. Babam ayrı bir tez konusu. Onu yazmaya kalksam, yetersiz kalırım :)
Tahmin etmiştim zaten. Evliliklerinde mutsuz olan kadınlar acısını bazen evlatlarından çıkarabiliyor maalesef. Çok sevdiğim bir söz var: bir erkek çocuklarını mutlu etmek istiyorsa önce annelerini mutlu etmeli. O kadar doğru ki. Erkekler eşlerine iyi davranmayı sevmeyi kabahat saydıkları için erkeklik yapıp hep kötü davranmışlar. Halbuki sürekli kötü davrandigin , insan yerine koymadığın hakaret ettiğin vs. Bir kadın nasıl olur da beni mutlu eder diye düşünmemiş . Kendi ayaklarına sıkmışlar da bilmemişler. Gerçi hâlâ da öyle. Sonuç, sen ,ben o , bu ,su olmuş.
 
Demeyin nolur ya , neden ablanizi bi psikologa gondermiyorsunuz? Esi ne diyor bu duruma , el kadar bebe dövülur mu hic , sizin aileniz ne yapiyor ? Ay sinirlerim bozuldu aksam aksam
Çok dedik ben deli değilim dedi hepimize düşman kesildi hatta bize bir fiske vurmayan annem bi gün yanımızda çocuğu hırpaladı diye ablama vurdu bu mu çözüm bu yaptığın mı diye tavır aldık ablama konuşmadık daha da kötü oldu hırçınlaştı şuan dayak olayı çocuğa karşı yok çünkü çocuk büyüdüğümde bende seni dövcem demişti çekiniyo artık sanırım piskolojisini anlıyamıyoruz ablamın bazen çok iyi merhametlidir bazen yüzüne bakmak istemezsiniz davranışından oda öyle bi insan bence çocuk büyütmenin bilincine varamamıştı bidaha çocuk düşünmüyor zaten tek iyi yan o
 
Çok dedik ben deli değilim dedi hepimize düşman kesildi hatta bize bir fiske vurmayan annem bi gün yanımızda çocuğu hırpaladı diye ablama vurdu bu mu çözüm bu yaptığın mı diye tavır aldık ablama konuşmadık daha da kötü oldu hırçınlaştı şuan dayak olayı çocuğa karşı yok çünkü çocuk büyüdüğümde bende seni dövcem demişti çekiniyo artık sanırım piskolojisini anlıyamıyoruz ablamın bazen çok iyi merhametlidir bazen yüzüne bakmak istemezsiniz davranışından oda öyle bi insan bence çocuk büyütmenin bilincine varamamıştı bidaha çocuk düşünmüyor zaten tek iyi yan o
Annenizin eline saglik , benim kizim bebegini dovse bende aynisini yapardim
Ablanizin tedavi gormesi gerekiyor cidden
 
Herkesin ne çok çocukluk yarası var ben de yaralarımı hatırladım kimseye düşman değilim keşke diyorum sadece ve herkesi iyilikleriyle hatırlamaya çalışıyorum ve evladıma yapabildiğinin en iyisini yapıyorum bazen kızınca çok vicdan azabı çekiyorum eşimde de aynısını hissediyorum arada kalmışlıklar içinde çocuk yetiştirmeye çalışıyoruz umarım hiç hasarsız çocukluk olur onların ki ve onlar hiç ikilemde kalmazlar çok mutlu olurlar bütün güzel dualar çocukların olsun
 
X