Ben de 2010 ekim ayında yaptığım ilk evliliğimde altlı üstlü oturuyordum. O zaman 26 yaşındaydım üni.den mezun olup evlenmiştim. Bu kayınvalide ve gelin olaylarını pek bilmiyordum. Toydum. Bizim ailede böyle şeyler yaşanmadı. Söz, nişan, düğün arası da kısa sürmüştü. Evlendiğim gün sudan çıkmış balığa döndüm. 1 yıl boyunca kayınpeder ve kayınvalidenin 'bize gel, siz iki kişisiniz ev pislenmez bizim evi temizle, yemek yiyelim, kahvaltıya gel' kocan burda neden gelmiyorsun' camdan bir yere gittiğimi gördüklerinde 'nereye gidiyorsun?' Diye sormaları vs.. ben boğulmuştum, eşim de nuh dedi peygamber demedi. Ailem arkamda değildi bunu biliyor ve onun kurallarına göre davranmamı istiyordu, bana muhtaç, başka şekilde yaşayamaz diye düşünüyordu. Özelde çalışıyordum maaşım 2010 da 750 liraydı. O pra bana yetmezdi kpss ye çalışmaya başladım. Ama bir gün kitaplarımı yırttı, bir gün teyzesi geldi 'gelinlikle giren kefenle çıkar evden, kocan dövmüyor ne diye boşanacaksınız' diye akıllar verdi. 2012 başı işten çıkarıldım. Evde oturup sınava çalışmaya devam ettim. Bu arada evde sürekli kavga dövüş. Uzaktık, ayrı yatakta yatıyorduk.birbirimizden soğumuştuk, beni kapının önüne koyacak dedim inek gibi çalışmaya başladım. Kahvaltı ve yemek saatlerinde ara veriyordum çünkü kurtulmam lazımdı. 2012 eylülde atandım. Tabi ben atanmadan 1 ay önce boşandık. Resmen sokakta kalmayı göze aldım. Çünkü biliyordum ki sınavı kazanacağım ve eski eşim ayda 3000 lira geliri olan birini bırakmak istemeyecek, sahte bir sevgi göstererek peşimi bırakmayacaktı. Zaten ondan midem bulanıyordu artık. Planladım, risk aldım, Anlaşmalı olarak boşandık. Anlaşma da şöyle: altınlar, ev eşyaları her şey onda kaldı. En son gün parmağımdaki yüzüğü bile aldı. Ki ben onla 1 ay geçineceğime güvneiyordum. Yani beş parasız kaldım. Sağdan soldan arkadaşlardan, sonra ödemek üzere borç aldım. Sınavı kazanamaycağımı ona özürlerle geri döneceğimi düşünüyordu eski eşim. Beni muhtaç hale düşürdü. Bu düşüncesinden hiç vazgeçmedi. Bir valize kitaplarımı, bir valize alabildiği kadar kıyafet koyup çıktım evden, 1 ay Arkadaşımda kaldım. Sağolsun ondan hayatımı kurtardı resmen. Atandım, şehir değiştirdim, İşe başladım, kendi kararlarımı tekrar kendim vermeye başladım. özgürlük öyle güzeldi ki. Beni aramıyordu, kurtulmuştum ondan. Ama öyle değilmiş. Benden sonra aileme gitmiş yalvarmış çok pişmanım diye. Onlar da git bir çiçek al özür dile sevicira bize de kızgın bizi dinlemez demişler. Bana sonradan söylediler. İnterttwn çalıştığım yeri bulup çıkışıma geldi bir gün yüzük ve çiçekle, ağladı, zırladı. Dellenip bana zarar vermesin diye kibar kibar uğurladım. Sömestr da evimin önüne geldi kendimi de seni de öldürücem diye öldür de kurtulayım dedim. Ağladı sokağın ortasında tehdit etti baktı kararım kesin, bir daha da ne aradı ne sordu ne zırladı. Yani bacım, senin şu hikayeni okuyunca kendiminki geldi yine aklıma içim daraldı. Bu oğullarına aşık anneler, annesinden kopamayan oğullar bu ülkenin kültürü ne yazık ki. Ve bunu da yapanlar kocasından yeterli ilgiyi göremeyen kadınların, hayatındaki tek erkeğe, oğluna sarılması. O ilgi açlığını oğluyla kapatması... Geçen yıl ikinci evliliğimi yaptım, pamuk gibi bir adamla hem de, şimdi tosun gibi bir evlat bekliyoruz. 32 yaşındayım, eşim 35 hayatın verdiği olgunluğumuz, maddi olarak ana babaya bağlı olmayışımız, sanırım gerçek aileyi şimdi kurdum. Evlilikten titreyerek kaçardım ama ne kadar güzel bir şeymiş sonradan anladım. Kendin için ızdıraba çevirme evliliği, onun ailesi için yaşama. üzgünüm ki eşin kararlarından dönmeyecek. Değişmeyecek. Çocuk yapmadan olanağın varsa ayrıl o anasının kuzusundan. Eğer devam edeceksen, seviyorum diyorsan da kendi ailenin arkanda olmasını dilerim. Onlar bastırsın ayrı eve çıkmanız için. Çünkü görüyorum ki ona sıkıntılarını dile getirmene bile ambargo uyguluyor eşin. Ne diyim içim daraldı. Şansın bol olsun.