Popüler Konu Karatay Diyeti Deneyimlerimiz - Canan Karatay

Leylak gördüm canım sagol
Bu aksam disardaydim cocuklar piza yedi evde. Kokusu cokguzeldi bizde evden kaçtık disarta yetik
2.menu Ara da Sutlu kahve ve yer fıstığı.
Patlıcan kebabı
2 kasik Haydari
1 kase Yoğurt çorbası
Bu biraz fazla oldu ama cok güzeldi kasarli mantar fırında
Bir çatal çığkofte salata kozda soğan salatasi
Ya cokmuyedim acep yağmurdan kaçarken doluya tutuldum
 
bilirim o kahveyi hakikaten adı güzeldir ama şekersiz düşünemiyorum:120:
kızlar önere bileceğiniz omega 3 tablet markası varmı:44:

eveeeeeeeeeeet benimde çok ihtiyacım var denenmiş bildik bir ürün almak istiyorum lütfeeeeeeeeeen acil mega 3 adı
 
Son düzenleme:
bugunku menum:

sabah köy kahvaltısı:

tereyagında peynırlı omlet
6-7 zeytın
köy peynırı
1-2 kasık yogurt
domates
2 kk tahın helva
1-2 çatal patates kızartması
1 lokma poğaça

ara: 2 kuru kayısı
2 kuru ıncır
melengiç kahvesi

ara:4 yaprak sarma(komşuda)

akşam aç değildim birşey yemedım

spor: 10 dk yuruyus
su: 1,5 lt
 

yumurtayı kayısı kıvamında yapmak ıcın kaynayan suya koyup 6-7 dk pişir,sonra soguk suya tut.tam kayısı kıvamı oluyor

menün güzel ,yanlız tahın helvası yerıne başka bir tatlı olmuyor,sadece helvaya ızın vermıs hoca
 
Son düzenleme:

akşam yemeğim:

1 tabak fırında karnıbahar
3 y.k kıymalı bamya
1 kase salata
1 kase yoğurt
1 kk fıstıklı tahin helvası
1 kutu icetea şeftali light

2 lt su toplam
 
Hocaların hocası, Kardiyolog ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, bir kitap yazdı, okuyan herkesin hayatı değişti. Karatay Diyeti’ni okuyan uyguluyor, uygulayan kolayca zayıflıyor... Üstelik tereyağa kırılmış pastırmalı yumurta, şiş kebap ve pirzola yiyerek. Hiç kalori hesabı yapmayarak! Sadece ekmek, makarna, pilav, patates ve şekeri kesiyorsunuz. Ünlü ekmek markası UNO’nun sahibinin bile ekmeği bıraktığını söyleyen Prof. Karatay, “Ekmek yerine dilediğiniz kadar ceviz, fındık, fıstık, badem yiyerek zayıflayabilir ve sağlığınıza kavuşabilirsiniz” diyor...

Hocam, “Kilo vermek istiyorsanız evinize, mutfağınıza ekmek sokmayacaksınız” diyorsunuz. Oysa hâlâ pek çok diyetisyen ekmeği yasaklamıyor. Siz ise ekmeği yasaklıyorsunuz ama onların yasakladığı tereyağlı pastırmalı yumurtayı, cevizi, fındığı, fıstığı da bol bol veriyorsunuz. Herkesi şaşırtıyorsunuz... Şaşırtmakla kalmayıp zayıflatıyorsunuz da... Nasıl başarıyorsunuz? Ve tabii neden ekmeği yasaklıyorsunuz?

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum; ben bu kitabı Türk toplumu için yazdım. Yani bizim yaşama biçimimizi, yiyeceklerimizi dikkate alarak... Aslında Karatay Diyeti, klasik bir diyet kitabı değil. 7’den 70’e herkesin uygulaması gereken sağlıklı yaşam biçimi ve beslenme önerileri var içinde. Ben uzun süre yurtdışında yaşadım. Seyahat edenler bilir; her ülkenin değişik yiyecekleri, değişik yeme adetleri, değişik pişirme yöntemleri vardır. Mesela ekmek... Biz senede kişi başına 200-250 kilo ekmek tüketen bir toplumuz. AB ve ABD ortalaması ise 40-50 kilo. Bu kadar ekmek tüketen başka bir toplum yok maalesef...


Niye maalesef diyorsunuz?

Çünkü buna paralel olarak hareket etmiyoruz. Dünyanın da en tembel toplumuyuz. Bunu kabul etmemiz lazım. Genel halk sporu diye bir şey yok. Oysa eskiden böyle değildi.

Dikkatimi çekti, Atatürk’ten örnek vermişsiniz kitabınızda...

Tabii. Okullarda jimnastiği mecbur kılan ilk devlet adamı Atatürk. Bu görevi Selim Sırrı Tarcan’a veriyor. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte Osmanlı’da ilk Milli Olimpiyat Komitesi’ni kuran, 1909’da Berlin’de yapılan Uluslararası Olimpiyat Komitesi toplantılarına katılan ve İsveç Kraliyet Askeri Beden Eğitimi ve Jimnastik Akademisi’ni bitiren Tarcan, Atatürk’ün isteğiyle İsveç jimnastiğini kuruyor genç Türkiye Cumhuriyeti’nde. O zamanki fotoğraflara bakarsanız görürsünüz; İsveç jimnastiği için atlama tahtaları, aletler, ipler ithal ediliyor. Bunların kullanımı teşvik ediliyor, yaygınlaştırılıyor. Şimdi okullarda hiçbir spor yok. Özel okullardan bahsetmiyorum, maarif okullarını söylüyorum. Biliyorsunuz bizde beden eğitimi dersi hep dalgaya alınır. Halen de bunu görüyoruz, öğrenciler hep rapor alıyorlar o derse girmemek için. Yok efendim, imtihanlara çalışacaklarmış! İşte bu zihniyetin yaygın olduğu bir ülkede ekmek tüketilmemesi lazım.

Ekmek budalası olmayın

Her gün 5 km yol yürüyen istediğini yiyebilir diyorsunuz kitabınızda. O zaman dilediğimiz kadar ekmek de yiyebilir miyiz?

Yürüme en sağlıklı fizik aktivitedir. Neden? İnsan vücudunda en fazla kas kitlesi bacaklarda bulunur. Enerjiye en fazla ihtiyacı da bacak kasları duyar. Bu nedenle en fazla enerjiyi de bacak kaslarımız harcar. 20-30 dakika yürümüş olsak bile... Tabii yüzme de bu nedenle tercih edilebilir ama herkesin her gün yüzme imkanı yok. Sürekli olarak, kolaylıkla herkesin yapabileceği bir fizik aktivite olduğu için ‘yürüyün’ diyorum. Bilimsel araştımalar da insülin direnci denilen metabolik bozukluğun ilk evresinin bacak kaslarında, tembellikten başladığını göstermiştir.

Sorunuza gelince; 5 km yürüyünce, birincisi beynimizde endorfin denilen mutluluk hormonu salgılanacağından ve ikincisi uzun yürüyüş sırasında adrenalin hormonu da salgılandığından, tokluk hissi olacaktır. Dolayısıyla aşırı ve fazla yemek yeme isteğimiz olmayacaktır! Çok fazla olmamak kaydıyla, ekmek ve pide yiyebilirsiniz. Ben Elazığlıyım, Anadolu’yu çok iyi bilirim, çok gezdim, çok gördüm, hatta çalıştım... Anadolumuz’da son derece önemsediğim bir deyiş vardır; ‘Ekmek ahmağı, ekmek budalası’ denir. Çünkü un ve tahılların her türlüsü vücutta su tutar. Vücutta su tutulması, tansiyonu yükseltir, kalp yetersizliğini artırır. Hatta tüm vücutta olduğu gibi beyinde de su toplanmasına neden olur...

-Dolayısıyla bitmez tükenmez imtihanlara çalışacağım diye beden eğitimi dersinden rapor alan ve bir yandan da fındık, fıstık, ceviz yerine, bol bol ekmek yiyen çocuğun aslında ne kadar uğraşırsa uğraşsın imtihanlarda başarılı olması zor?

Kesinlikle... Benim söylemek istediğim de tam bu.

Ama beyaz ekmek yerine tam buğday, tam tahıl ya da kepek ekmeği yiyebilirsiniz deniyor... Hatta diyetisyenlerce de bu öneriliyor. Biz de öyle besleniyoruz...

Ben değişik ve yeni bir konuya değinmiyorum. Türkiye’de esas problem, dediğim gibi tahılları ve ekmeği çok tüketmemiz. Hani Harvard Üniversitesi Beslenme Bölümü’nün klasik bir beslenme piramidi vardır, en altta, geniş bir tabanda, tahıllar ve ekmek vardır... İşte o eski piramidin yerini, 1988-1989’da gene Harvard Üniversitesi Beslenme Bölümü’nün hazırladığı yeni piramit aldı. O yeni piramidin en altında sağlıklı proteinler, balık, et ve hareket var. Tahıllar artık bir üstte... Beyaz ekmek ise en tepede, ufak bir bölümü işgal ediyor.

Tıp dilindeki adı gizli katil...

-İyi ama hâlâ bir sürü diyetisyenin odasında eski piramit var hocam? Yani en çok yine tahıllar öneriliyor...

İşte bütün mesele bu... O zamandan beri, yani 1989’dan beri dünyada yeni piramit öneriliyor, uygulanıyor ama bizim ülkemizde hâlâ bu duyulmadı. Üstelik yeni piramitte de doğal ekmek ve tahıllar ikinci sırada, yani onları da rahatlıkla tükebilirsiniz anlamına geliyor bu. Ama bizim ülkemizde tüketim çok yüksek. Ve en önemlisi ekmek yüksek glisemik indeksli olduğu için de sarısı, kırmızısı, esmeri, her türlüsü insülün direncini artırıyor.

-İnsülin direnci nedir hocam?

İnsülin hormonu fazla miktarda salgılandığında, kanda yüksek olarak bulunduğunda etkisini gösteremez. Buna insülin direnci diyoruz. Birçok tehlikeli hastalığa neden olduğu için tıp dilinde gizli katil olarak adlandırılıyor. Bir örnek vermek istiyorum. Mesela TİP 2 şeker hastalığı bir insülin direnci hastalığıdır... TİP 1 şeker hastalığında pankreas insülin yapamaz, vücutta insülin sıfır denecek kadar azdır. Oysa Tip 2 şeker hastalığında, pankreas çok fazla insülin üretir, ama dokularımız insülini kullanamadığı için kanda şeker yine yüksek kalır. Gerek şeker yüksekliğinin, gerekse insülin yüksekliğinin ileri yaşlarda ortaya çıkan dejeneratif hastalıkları başlattığı biliniyor. İnsülin direncini artıran ise ekmek, şeker, şekerli bütün içecekler ve meyve suları. Tabii bir de sık sık, günde 6-7 öğün yemek...

-Bir dilim ekmek yiyince insülin direnci nasıl artıyor vücudumuzda?

Bir dilim ekmek yediğimizde o bir dilim ekmeğin üzerine kesme şekerleri dizin o kadar şeker giriyor vücudumuza. Ağzımıza o lokmayı alır almaz kan şekerimiz aniden yükseliyor. Yüksek glisemik indeksli karbonhidratların zararı budur. Kan şekeri aniden yükselince ve yüksek kalınca, vücutta hızla insülin salgılanır. İnsülin yukarı seviyede kaldığı zamansa, karaciğerde, bacaklarda, pankreasta, bütün vücutta insülin direnci başlar. İnsülin bu dokulardaki reseptör dediğimiz algılayıcılara artık hükmedemez. Hükmedemedikçe, kan şekeri düşmedikçe, insülin salgılanmaya devam eder...

“Bir dilim ekmek yediğinizde, o bir dilim ekmeğin üzerine kesme şekerlerini dizin, işte o kadar şeker giriyor vücudunuza...”

Ekmek yerine fındık fıstık, ceviz yiyin

-İnsülin direncinin vücuda zararı ne?

Bir kere şekerin kendisi toksik. Bugün hemen hemen tüm dejeneratif hastalıkların, başta kalp hastalıkları, damar sertliği, şişmanlık, şeker, felç, kadınlarda fibrokistik meme, polikistik over sendromu, artritler, Alzheimer, bazı kanser türleri, erken bunama, depresyon gibi hastalıkların altında insülin direncinin yattığı biliniyor. Ve bu 1988-1989’da gösterildi, yeni değil.

-Oysa biz hâlâ bunu yok sayıyoruz. Diyetisyenlerin de önerisiyle ekmek yemeğe devam ediyoruz...

Hele Türkiye’deki ekmeği. Bakın size bir şey diyeceğim, UNO’nun sahibi bana geliyor, artık ekmek yemeği bıraktı. Dedim ki, sizden bahsedebilir miyim söyleşilerde? “Tabii neden olmasın” dedi, onay verdi. Bana iki şey söyledi, bunu size söyleyeceğim diye kendisinden izin aldım. Galiba San Francisco’da ekmek üreticilerinin bir toplantısı oluyor. Orada benden bahsediyor, söylediklerimi uzun uzun anlatıyor... “Yüksek glisemik indeksi olduğu için ve kanda insülini yükselttiği için ben de artık ekmek yemiyorum” diyor. Herkes gülüyor... Şimdi Uno ne yapıyor? Söylediklerine göre Anadolu’da çok kaliteli bir buğday varmış, onu geliştiriyorlarmış, “Biz de artık yüksek glisemik indeksli ekmekten uzaklaşıyoruz” diyor...

-Arkadaşım Elif Ergu Uno’nun sahibi Hasip Gencer’le bir söyleşi yapmıştı. Hasip Bey orada, “Çinko oranı düşük beyaz ekmek çocuklarda zeka geriliği yapıyor” demişti...

Ekmeklerin hemen hepsi öyle aslında. Çok farkları yok. Ama tehlike dediğim gibi çok yendiğinde ortaya çıkıyor... Biz çok fazla yiyoruz ve hareket etmiyoruz. Hareket edersek yiyebiliriz.

-Peki tam buğday ekmeği ile beyaz ekmek arasında hiç fark yok mu?

Kan şekerini yükseltmede aralarında hiçbir fark yok. Yani glisemik indeks üzerinden konuşuyorum, kaloriyi falan dikkate almıyorum. Ekmek kan şekeri ve insülini çok ani yükselttiği için, organlarda bozukluk başlıyor. Bir kere kan şekerimiz şeker hastası olsak da olmasak da yemekten sonra yükseldiği anda vücutta serbest oksijen radikalleri oluşmasına neden oluyor. Serbest oksijen radikalleri dediğimiz bileşik de hücrelerde paslanmayı, oksidasyonu, bütün hastalıkları başlatan zehirli maddeler...

-Peki hocam siz “Ekmek yemeyin” dediğinizde, “İyi de B vitamini nereden alınacak?” diye sorulduğunu söylüyorsunuz. Onlara ne cevap veriyorsunuz?

Fındıktan, fıstıktan alınacak. Bu memleket ceviz, fındık, fıstık, badem memleketi...

-Ekmek yerine her gün bir su bardağı kadar fındık, fıstık, badem ve ceviz yiyebilirsiniz diyorsunuz. Onlar kilo yapmaz mı?

Hayır... Ekmeğin yerine yenilecek. Ekmek düşünüleceğine, kuruyemişler düşünülecek. Hastalarıma hep şunu diyorum, “Ekmek yemeyin, fındık, fıstık, ceviz yeyin!” Bize ilkokulda şunu belletmişlerdi, “Fındık fıstık çıtır çıtır, hem kan yapar hem ısıtır!” Bunu Karatay Diyeti kitabımda bir bölüm olarak yazdım...

-Bize onu belletmediler ama hocam. Üstelik yine bazı diyetisyenler yıllarca yağlı, zararlı diye fındık, fıstığı yasakladı. Hâlâ da yasaklayanlar var...

Harvard Üniversitesi’nin yeni besin piramidine bakın, en çok fındık, fıstık ve sağlıklı yağları veriyor. Mercimek veriyor, egzersiz veriyor, bir de kırmızı et ve balık veriyor. Fındık, fıstık, badem ve cevizde sağlıklı olan doğal yağlar vardır ve B vitaminini de yoğun olarak içerirler.

-Beyaz ekmek ise piramidin en tepesinde, öyle mi?

Ama Amerikalılar zaten ekmek çok yemiyor. Bakın Arabistan’da ekmek yoktur, Çin’de, Japonya’da, Kuzey Avrupa ülkelerinde ekmek yoktur, Rusya’da yoktur...

-Ama Fransa’da var, İtalya’da var...

Dediğim gibi egzersiz yapılırsa yenilebilir. Nitekim Fransızlar çok hareket eder, hiç şişman Fransız kadın gördünüz mü? Ama habire pizza, makarna, ekmek yiyip, hareket etmeyen İtalyan kadınlar 40’ından sonra bizim gibi hep şişman ve kiloludur.

Her gün 5 km yürüyen dilediğini yiyebilir

-Peki şişmanlık problemimiz yoksa ne kadar ekmek yiyebiliriz?

Az. Çünkü her türlü ekmek boş kalori sağlar vücuda, glisemik indeksi çok yüksektir unutmayın. Bir dilim ekmek kadar kesme şeker yiyorsunuz ve 2 saat sonra içiniz geçiyor, acıkıyorsunuz. Tekrar canınız bir şeyler, özellikle de şekerli yiyecekler istiyor. Bu kısır döngü tehlikelidir, dikkat edilmelidir. Aksi halde insülin direncini başlatır.

-Ne kadar az yiyeceğiz ekmeği?

Bu miktar herkese göre değişir, yağlarınıza göre değişir. Fakat işlenmiş gıda olduğu için de sakınmamız lazım ekmekten. Karaciğer ve pankreas yağlanmasını artırır, unutmayın.

-Beyazını değil de tam buğdaylısını ya da tam tahıllısını mesela cevizlisini yesek?

Onlar tabii ki yenilebilir. Ama dediğim gibi her gün 5 km yürürseniz... Bilgisayar başında oturmakla olmaz. Eğer kilo probleminiz yoksa... Karaciğeriniz yağlı değilse... Yalnız özellikle kilo vermek isteyenler, kalp hastaları ve tansiyonu yüksek olan hastalar için konuşuyorum, ekmek zararlı. Mutfağa girmeyecek... Çünkü sadece içindeki tuz değil, tahıllar da vücutta su tuttuğu için bu tür hastalara zararlı oluyor, sıkıntı veriyor.

Beliniz araba tekerleği gibi olduysa dikkat!

-Peki hocam ekmek yemekten nasıl vazgeçiriyorsunuz hastalarınızı? İlk haftaları nasıl geçiriyorlar?

Gayet rahat geçiriyorlar. Çünkü konuşuyoruz. Kolayca uyguluyorlar. Bir kere insülin direncini gösteriyoruz. Benim usulüm var tabii. İlk geldiklerinde çok sıkıntılı oldukları için, söylediklerimi uygulayıp iki günde de rahatlayınca, bana inanıp derhal bırakıyorlar ekmeği, makarnayı, pilavı, patatesi... Ve bu tür beslenme ile yaşam biçimine bağlanıyorlar. Çünkü sağlıklı beslenip, sağlıklı yaşamaya başlayınca, dinçleşiyorlar, uyku düzenleri düzeliyor...

-Peki usulünüz ne sizin hocam?

Bir kere bana geldiklerinde göbekleri şiş ve bel çevreleri genişlemiş oluyor. Göbek yağlanması çok önemli. Kilo almak şart değil, göbek çevreniz genişlemeye başlar başlamaz tehlike başladı demektir. Göbekte araba tekerleği gibi genişleme, insülin direncinin, karaciğer yağlanmasının belirtisidir. Genç insanlarda bile... Çünkü herşey karaciğer büyümesi, karaciğer yağlanmasıyla başlıyor. Karaciğer ve pankreas yağlanmaya başlayınca hastalıklar da başlıyor. Oysa bunu önlemek elimizde. Çünkü bu hastalıkarın hiçbiri genetik değil. Zaten 40 yaşından sonra genetik hastalık olmaz. Genetik hastalıklar adelosan dediğimiz, ergenlik çağına kadar ortaya çıkarsa, çıkar. Diyelim ki çocuğun kalbi delik olur, metabolizmasında bazı hormonlar eksik olur. Bunlar genetik olabilir. 30 yaşından, 40 yaşından sonra çıkan hastalıklar genetik değildir. Ama aileseldir.

-Niçin aileseldir?

Çünkü o kişi ailesinin yeme ve yaşama alışkanlıklarını devam ettiriyordur da ondan. Bu hastalıklar içsel ve dış etkenlerin etkisiyle ortaya çıkıyor. Hepimizin vücudunda 35-40 bin tane gen var. Bu genler uykudadır. Yani sessiz sedasız otururlar. Bunlar uyarıldığı zaman hastalıklar ortaya çıkar. Uyarmazsak çıkmaz. Bütün mesele bu.

-Nasıl uyarıyoruz bu genleri hocam?

İnsülin yükseliği, şekerler, gıdalaramıza eklenen kimyasallar, boyalar, duman, hava kirliliği, toksinler ve de trans yağlar bu genleri uykudan uyandırır.

Ekmeğin içine kömür küreğiyle tuz atıyorlar!

-Hocam siz hiç ekmek yemiyor musunuz?

Hayır, eve ekmek almam.

-Kaç yıldır?

Biz Amerika’da 12 yıl yaşadık, orada o kadar çok ekmek yemedik. Sonra, 1999’da Türkiye’ye temelli olarak döndük. Döner dönmez de ekmeğe saldırdık tabii, çok lezzetli, özlemişiz. Öyle başladı. Ondan sonra eşim de, ben de bir baktık ki şişiyoruz, tabii yaş da ileri... Kalbimizde çarpıntılar başladı. Kadıköylüyüz biz, Kadıköy’de bir fırına gittim, dedim ki “Ekmeği nasıl yapıyorsunuz, görebilir miyim?” “Aaa tabii buyurun” dediler, içeri aldılar. “Ne kadar tuz atıyorsunuz ekmeğe?” dedim, usta “Bizim ölçümüz yok, böyle kürek kürek atarız” dedi. Size samimi söylüyorum, hani kocaman kömür, çimento kürekleri vardır ya, bana onları gösterdi. Onunla her gün Allah ne verdiyse katıyorlarmış unun içine... O küreği görür görmez eve geldim, kapıcıya dedim ki, “Bize artık tuzsuz ekmek al.” Önce tuzsuz ekmeğe geçtik, ama tuzsuz ekmek de aynı şey, çünkü o da tümüyle tuzsuz değil. Tuzunu belki biraz azaltıyorlar ama ölçü falan yok ki! Ondan sonra baktık ki bizim çarpıntılar yine azalmıyor, bu sefer kapıcıya dedik ki, “Biz artık ekmek almıyoruz!”

- Ondan sonra çarpıntılar, sorunlar bitti mi?

Tabii her şey bitti. Üstelik biz yürüyen insanlarız. Bir rahatsızlığımız yok. Ondan sonra Amerika’dan dönen her arkadaşımız bizimle aynı sorunları yaşamaya başladı. Çarpıntıları tuttu, kalp doktorlarına gittiler, bana telefon edip, “Canan Abla çok fena, şu tetkiki yaptırdık” diyorlardı. Hepsine, “Kardeşim siz ekmeği kesin, ekmeği!” diyordum. Önce direniyorlardı, bakıyorlardı ki olacak gibi değil, ekmeği kesiyorlardı. Kestikten bir hafta sonra da arıyorlardı, “Çok rahatladık. Çok sağol, ilaçları da bıraktık” diye... Bunları yaşadım ben.

- Ekmeği kesen insan bir haftada rahatlar mı?

Tabii. Çünkü ekmekte un ve çok tuz var. Ve lezzetli olmasının, kıtır kıtır olmasının sebebi o.

-Ama siz az da olsa ev yapımı turşu yenmesini öneriyorsunuz kilo vermek isteyenlere. Çünkü kalorisi sıfır...

Tuz da sağlıklı kişilerde alınabilir, alınması lazım. Her gün tuzun vücuda girmesi lazım. Biz tansiyonu yüksek olanlara, kalp yetersizliği olanlara yasaklıyoruz tuzu.

Ne kadar mutlu olsa az...

Avrupa Florence Nightingale Hastanesi’nin kapısında, mutlu bir bilim kadını karşıladı beni... 68 yaşında, boncuk mavisi gözleri ışıl ışıl... Neredeyse her sözüne, “Ben yeni bir şey söylemiyorum, Time Dergisi 1989’da kapak yaptı”, “Ayşe Baysal hoca bu tarifi yıllar önce verdi”, “Prof. Ahmet Aydın’ın 7’den 70’e Taş Devri Diyeti kitabında bu konuyu çok iyi anlatır” diye başlayan... Pek çok diyetisyenin aksine hiçbir şeyi kendine mal etmeyen... Galiba onun gücü bu mütevazılığından geliyor... Bu yüzden hastaları o ne derse inanıyor, güveniyor ve harfiyen uyguluyor.

Sonuç; hem zayıflayan ve sağlıklarına kavuşan hastaları mutlu oluyor hem de onların yüzlerindeki minneti gören Prof. Canan Efendigil Karatay...
 
Aşağıda, Vatan gazetesinden Mine Şenocaklı'nın Prof. Canan Karatay ile yaptığı röportajın ikinci bölümü bulunmaktadır. İlk bölüm için tıklayınız.

Günde 3 öğünden fazla yemek yemeyin

Üç ayda 14 baskı yapan Karatay Diyeti kitabının yazarı, Kardiyolog ve İç Hastalıkları Profesörü Canan Efendigil Karatay uyarıyor: Günde üç öğünden fazla yemek yemeyin. Çünkü sık yemek karaciğer ve pankreası yoruyor. Onların işlevlerini sağlıklı yapabilmelerini engelliyor. Oysa yemeğe 3-4 saat ara verdiğimizde yağları yakan leptin hormonu devreye giriyor...

Bayramda nasıl beslenmelisiniz?

- Hocam, bir aylık oruçtan çıktık. Bayramın ilk günü nelere dikkat etmeliyiz? Nasıl beslenmeliyiz? Şimdi siz, şeker yemeyin diyeceksiniz ama... Yemeden de olmaz. Sınır ne olmalı?

Şu çok önemli; yapılan araştırmalar kalp krizlerinin çoğunun aşırı miktarda yenen yüksek glisemik indeksli karbonhidratlı yemeklerden sonra ortaya çıktığını göstermiştir. Dikkatinizi çekerim, yağlı yemeklerden sonra değil! Yüksek karbonhidratlı yemeklerden sonra ortaya çıkan kalp krizi, yağlı yemeklerden sonra ortaya çıkan kalp krizinden 3-4 kat daha fazladır. O halde bayramda da mümkün olduğu kadar birdenbire karbonhidrat mideye indirilmeyecek. Yani baklava, börek, poğaca, simit, özellikle de pirinç pilavı...

Neden özellikle pirinç pilavı?

Çünkü pirinç pilavının glisemik indeksi çok yüksektir, ani olarak kanda şekeri yükseltir. Aslında baklava, börek gibi diğer saydığımız gıdalar da glisemik indeksleri çok yüksek olan karbonhidratlardır. Bu gıdalar kanda aşırı ve hızlı miktarda insülin salgılanmasına neden olur. İnsülin hormonu da sempatik sinir sisteminin en güçlü uyarıcısıdır.

Sempatik sinir sistemi nedir?

Damarların büzüşmesine sebep olan sinir sistemidir... Dolayısıyla insülin hormonu artınca, sempatik sinir sistemi uyarılır ve bu da bütün damarların büzüşmesine neden olur. Yemekten hemen sonra, damarların büzüşmesi ise özellikle tansiyonu yüksek olanların, şişmanların, şeker hastalarının, kalp hastalarının kalp krizi ve felç geçirmelerine neden olabilir... Aşırı yağlı yiyecekler tüketilmesi ise aynı sonuca yol açmaz.

Neden?

Nedeni, yağ yediğimiz zaman vücutta insülin salgılanmıyor. Yağların glisemik indeksi sıfırdır ve yağlar kan şekerini yükseltmeyen en önemli besin kaynaklarıdır. Sağlıklı yağların faydası da oradan geliyor. Tekrar etmek istiyorum; sağlıklı yağlar, yani tereyağ, kuyruk yağı, zeytinyağ, fındık yağı, balık yağı, yani Omega 3 glisemik indeksleri sıfır olduğu için hem sağlıklıdır hem şişmanlatmaz hem de tansiyonu da yükseltmezler. Üstelik pek çok da faydaları vardır. Bunlardan en önemlileri şunlardır: Kanımızın sulanmasını sağlar ve kanın pıhtılaşmasını önlerler. Kan basıncımızı düzenlerler. Sağlıklı ürememizi sağlarlar. Ağrıya, ateşe ve yaralanmalara karşı vücudumuzun direncini artırırlar. Her türlü alerjik reaksiyonla mücadele ederler. Bağışıklık sistemimizin kuvvetlenmesi nedeniyle virüs ve bakterilere karşı hücrelerimizin direncini artırırlar. Aynı zamanda var olan virüsleri de öldürürler. Derin ve rahat bir uyku sağlarlar. Konsantrasyonumuzu artırırlar ve hafızamızı kuvvetlendirirler. Depresyon, demans, yani unutkanlık ve Alzheimer hastalığını önlerler. Kalp ritmini düzenler ve ani ölümleri önlerler. Biraz önce belirttiğim gibi damarların büzüşmesini önlerler. Bunun sonucunda da damar sertliğini, yüksek tansiyonu ve damarların tıkanmasını, kalp krizi, felç, yani inme ve bacak damarlarının tıkanmasını önlemiş olurlar.

Peki hocam bayramda ne yemeliyiz? Nelerden kaçınmalıyız?

Özellikle kahvaltıda ekmek az yensin, peynirin yanına ceviz yensin, yumurta yensin, 10-15 tane zeytin yensin. Ve sevilen bir meyve. Ama üzüm, taze incir değil...

Siz genelde meyve önermiyorsunuz ama...

Dediğim gibi üzüm, taze incir yok. Ama şeftali, armut ve elma olabilir... Kahvaltıda peynirle birlikte yenecek. Reçel ve bal yerine...

Özellikle peynirle yiyin demenizin sebebi ne?

Bunu “Ekmek yemiyeceğiz ne yiyeceğiz” diye soranlar için söylüyorum. Ekmek yerine ceviz ve tam da mevsimi olan, elma, armut ya da şeftali yenilebilir. Korkmasınlar, bu meyveler sağlıklıdır... Çay ve kahve şekersiz içilsin... Çünkü dün de belirttiğimiz şeker toksiktir ve kilo, obezite, karaciğer yağlanması, diyabet, hipertansiyon, kalp krizi, felç, inme, kronik artiritler, kronik bel ağrıları, kanser, Alzheimer, erken bunama, fibromiyosit, polikistik meme hastalığı, polikistik over sendromu, erken adet görme gibi bütün dejeneratif hastalıklara yol açtığı ortaya konulmuştur.

Kahvaltı, gün içinde en önemli olan öğündür denir ama hep de en çok atlanan öğün olur... Karatay Diyeti’nde siz de özellikle bu konuya vurgu yapıyorsunuz...

Evet. Kuvvetli, bol protein ve sağlıklı yağlar (tereyağı, zeytin yağı) içeren bir kahvaltının, metabolizmayı 12 saat süre ile yüzde 30 kadar artırdığı gösterilmiştir. Bu şekilde bir kahvaltının hızlandırdığı metabolizma sonucu, harcanan kalori miktarı 4-5 kilometrelik bir koşuda harcanan kalori-enerji miktarına eş değerdir. Bu nedenle iki adet az pişirilmiş, kayısı kıvamında yumurta, bir avuç içi kadar, kesinlikle bir kibrit kutusu kadar az değil, beyaz ya da herhangi tür bir peynir veya çökelek sabah yenecek en önemli besin kaynaklarıdır. Bu şekilde yapılan kuvvetli bir kahvaltının, az önce saydığımız bütün dejeneratif hastalıkları önlediği de bildirilmiştir.

Bayramda kalp krizi geçirmek istemiyorsanız baklava, makarna, börek, çörek ve özellikle pilavdan uzak durun!

Hocam “Günde 3 öğünden fazla yemek yemeyin” diyorsunuz. Neden?

Sık yemek karaciğer ve pankreası yoruyor. Bu organların işlevlerini sağlıklı yapabilmeleri için, kendilerini toparlamalarına fırsat tanımıyoruz. Sonunda bir kısır döngü başlıyor, karaciğer ve pankreas yağlanmaya başlıyor. İnsülin kanda giderek yükseliyor ve insülin direnci gelişiyor. Oysa yemeğe 4-5 saat ara verdiğimizde ne oluyor? Bu sefer leptin hormonu devreye giriyor ve birikmiş, depo edilmiş olan karaciğer, pankreas, meme, kalça, göbek, gıdık yağlarını ara öğün olarak kullanmamızı sağlıyor... İnsülin yağları depo eden hormondur, leptin ise yağları yakan hormondur. Leptin hormonunun en iyi çalıştığı saatler ise geceyarısından sonra 02:00-05:00 arasıdır. Bu yüzden akşam 8’den sonra kesinlikle yemek yenmemelidir.

O zaman ‘Kilo vermede en kritik hormon leptin’ diyebiliriz?

Tabii... Leptin hormonunun tokluk hissini verme, açlığımızı bastırma, yediklerimizin yeterli olup olmadığını beynimize iletme gibi çok önemli görevleri vardır. İnsülin hormonu, kan şekerinin yakıt olarak kullanılmasını ve kullanılmayan fazla kısmının da ileride kullanılmak amacıyla trigliserid olarak depo edilmesini sağlar. Leptin hormonunun görevi ise depoda birikmiş olan vücut yağlarının enerji olarak kullanılmasını sağlamaktır.

Leptin, 4-5 saat içinde bir şey yenmediği takdirde trigliseridleri (depo edilmiş olan yağlar ve kan yağları) kan şekerine dönüştürerek vücudun ihtiyacı olan enerjiyi sağlar. İşte bu nedenlerle kilo verebilmemiz, yani birikmiş olan yağlarımızın yakıt olarak yıkılması ve enerji sağlayabilmesi için, leptin hormonunun salgılanması şarttır.

Yani yemek yedikten sonra 4-5 saat bir şey yememek gerekiyor ki leptin hormonu salgılansın ve yağlar yıkılsın?

Evet. Dediğim gibi her yemek yedikten sonra ya da sık sık bir şeyler yediğimizde, kan şekerimizle birlikte insülinimiz de yükselmektedir. Bu alışkanlık devam ettiği sürece kanımızdaki insülin hormonu doğal olarak sık sık yükselecek ve devamlı olarak yüksek düzeylerde kalacaktır! Yakıt olarak kullanılmamış olan fazla kan şekerimiz de sürekli yüksek olan insülin sayesinde yağ olarak depoya gönderilecektir. İnsülin hormonu, kanımızda hep yüksek düzeylerde kaldığı süre boyunca da yağlar devamlı olarak depolara gönderilecek ve bununla birlikte kilomuz da artacaktır.

Sonuç olarak yağlar depo edilmeye devam ediliyorken, aynı anda yakıt olarak kullanılmaları ve yıkılmaları mümkün değildir. Bu nedenle sık sık yemek yediğimiz zaman enerjimiz artmış olsa bile, bu enerji yağların yanması için değil de, yağların depolanması için kullanılmaktadır. Doğal olarak bu süreç devam ettiği müddetçe kilo vermemiz imkansızdır. Ara öğün yiyerek diyet yapmakta olan kişilerin, başlarda kilo verirken daha sonra verdikleri kiloları koruyamamalarının ya da kilo vermek yerine yavaş yavaş kilo almalarının nedeni de sık sık ara öğün yemelerinin sonucu kanlarında insülin hormonunun giderek yükselmesidir.

Uykuda kilo verebilirsiniz

Leptin hormonu en iyi geceyarısından sonra çalışıyor dediniz...

Evet. Leptin hormonu en fazla ve yüksek düzeyde gece yarısından sonra saat 02:00-05:00 arasında salgılanıyor. Akşam geç vakit yemek yenmediği zaman leptin hormonunun maksimum düzeyde salgılanması da sağlanmış oluyor. Bu hormonun en iyi salgılandığı zaman, rahat ve derin uyku anlarıdır. Dolayısıyla eğer kilo vermek ve aşırı yağlarımızdan kurtulmak istiyorsak; akşam yemeğimizi en geç saat 19.00 ya da 20.00’de bitirmiş olmamız gerekir. Televizyon seyrederken geç saatlere kadar bir şeyler yediğimiz zaman kilo veremediğimiz gibi, verdiğimiz kiloları da geri alırız. Sağlığımız açısından oldukça önemli olan bu konuyu hepimizin çok iyi anlaması gerekiyor. Akşam saat 8’den sonra bir ara öğün yediğimizde, doğal bir süreç olan leptin hormonunun salgılanmasını farkında olmadan engellemekteyiz! Yağları yakan leptin hormonu salgılanmadığı zaman kilo vermemizin mümkün olmadığını ise anlattık. Gece geç saatlerde en ufak bir şey dahi yersek, leptin hormonu salgılanmaz. Oysa akşam 08:00’den sonra yemek yemezseniz rahat rahat uykuda kilo verebilirsiniz. -BİTTİ –

Karatay diyetinde neler yiyebilirsiniz?

Kahvaltı (07:00-09:00)

- Az pişmiş 2 adet yumurta. Hazır lop, rafadan veya düşük ısıda tavada saf tereyağında fazla katı olmadan pişirilebilir. Menemen ya da pastırmalı yumurta yapılabilir.

- Bir avuç içi kadar az tuzlu peynir.

- Bunların yanında ekmek, poğaça ya da simit yenmeyecek! Peynirle birlikte ekmek yerine, bir ince belli çay bardağı ceviz içi veya fındık, az tuzlu fıstık, badem, yerfıstığı yenebilir.

- Az tuzlu 8-10 adet zeytin... Üzerine zeytinyağı, limon, kekik ve pul kırmızı biber eklenebilir.

- Doğal ve mevsiminde olmak şartıyla, domates, biber, salatalık, turp, maydanoz, nane, roka arzu edildiği kadar yenebilir.

- Limonlu çay veya süt içilebilir. Şekersiz ve tatlandırıcısız olarak!

Sabah kahvaltısından sonra açlık hissetmeden 4-5 saat geçiremiyor ya da 1-2 saat içinde acıkıp bir şeyler atıştırmadan duramıyorsanız, bilin ki sabah kahvaltıda yedikleriniz sağlığınıza zarar vermektedir! Özellikle ekmek, simit ve poğaçalar, bal, reçel ve tatlılar, hazır ya da taze sıkılmış meyve suları, çaya konulan şeker ve tatlandırıcılar bu zararlı yiyecekler arasında sayılabilir. Aslında bu uyarı diğer öğünler için de geçerlidir...

Öğle Yemeği (13:00-14:00)

Aşağıdaki yiyeceklerden bir seçenek öğle yemeği olarak tercih edilebilir:

- Etli ya da zeytinyağlı sebze yemeği...

- 3-5 kalem pirzola, biftek, bonfile, kuzu kapama... Etin yanında yüksek glisemik indeksli karbonhidrat içerdikleri için pilav ve patates yenilmeyecek!

- Balık... Izgara, fırınlanmış ya da buğulama olarak...

- Döner ya da kebap... Bol salata ve yoğurtla yenebilir. Yanında pide, pilav, patates ve ekmek yenmeyecek!

- Her türlü mercimek yemeği... Sarı, kırmızı veya yeşil mercimek olabilir.

- Semizotu... Etli ya da yoğurtlu sarımsaklı ve cevizli salata yapılabilir.

- Mevsimine göre enginar, kereviz, lahana, karnıbahar veya pırasa yemeği...

- Karnıyarık, imambayıldı, patlıcan kebabı, yaprak sarma, her türlü kabak ve biber dolma.

- Pastırmalı ya da kıymalı kuru fasulye, bakla veya nohut yemeği... Bol soğan ve salatayla yenebilir. Bunların yanında pirinç pilavı yenmemeli. Çünkü glisemik indeksi çok yüksek; 100-130!

- Evde pişirilmiş olan her türlü çorba; domates, tarhana, paça, işkembe... Hazır çorba tozları, işlenmiş oldukları için kullanılmamalıdır.

Yemeklerin yanında ek olarak şunlardan biri tercih edilebilir:

- Et ve balık yemekleriyle birlikte bol mevsim salatası, soğan ve yoğurt yenebilir.

- Yemeklerle birlikte sızma zeytinyağı, bol sarımsak ve nane eklenerek cacık yenilebilir.

- Turşu, evde geleneksel usulle, bol sirkeli, az tuzlu hazırlanarak rahatlıkla tüketilebilir.

Yukarıdaki yiyeceklerin yerine meyve tüketmek isteyenler şu alternatifleri tercih edebilir:

- Bir adet mevsim meyvesi

- Bir kâse yoğurt ve bir avuç cevizle birlikte; 5-6 adet mürdüm eriği veya bir avuç siyah çekirdekli üzüm ya da 5-6 adet kuru kayısı gibi yiyecekler de tüketilebilir.

Akşam yemeği (13:00-14:00)

Akşam yemeği için de öğle yemeğindeki seçenekler geçerli. Ancak bir noktaya dikkat etmek gerekiyor. Besinlerimizin türü ve glisemik indeksleri kadar, yemeklerimizin zamanlaması da sağlığımız ve kilo vermemiz açısından önemlidir. Özellikle akşam 19.00-20.00 saatlerinden sonra yatıncaya dek hiçbir şey yenmemesi ve şekerli içecek içilmemesi şart. Gün boyu olduğu gibi erken bir akşam yemeğinden sonra da su, ayran, şekersiz ve tatlandırıcısız olmak şartıyla limonlu çay, yeşil çay, tarçın ve karanfil çayları içilebilir.

Pideye yumurta sürmek zararlı

- Ramazan boyunca iftar ve sahurda bir pide yemişimdir tek başıma... İçine beyaz peynir katıp... Sonuç; üç kilo birden aldım.

Gayet doğal. Çok lezzetlidir pide... Ama sizin öyle bir probleminiz yok, zayıfsınız, yiyebilirsiniz.

- Ama sadece ben değil, annem de pide yedi. Üstelik onun bir hayli kilo problemi var... Ramazan bitti ama yeri gelmişken sorayım... Siz kitabınızda kilo vermek isteyenler için, “Eğer dayanamayacaksanız iftar ve sahurda avuç içi kadar pide yiyebilirsiniz” diyorsunuz...

Evet. Dayanamıyorsanız eğer... Yalnız şunu söylemek istiyorum, Ramazan’da pidenin üzerine yumurta sürülmesi çok tehlikeli.

-Neden?

Yumurta fırında, yüksek ısıda pişirildiği için zararlı trans yağlar ortaya çıkıyor... Trans yağlar insülin direncini başlatan en tehlikeli kimyasal maddelerdir. İnsan vücudu doğal olmayan bu yağları tüketmeye programlanmamıştır. Bu yüzden mısırözü ve ayçiçeği yağları yemek pişirme ve kızartmalarda kesinlikle kullanılmamalıdır. Çünkü ısıtılmaları ile sağlıklı yağlar doğal özelliklerini kaybederek çabucak trans yağlara dönüşür. Trans yağlar, kan yağlarından trigliseritleri, yani vücutta depolanan yağları yükselterek karaciğer yağlanmasını başlatır. Hayvansal katı yağlardan daha tehlikelidirler ve her türlü dejeneratif hastalığın, alerji ve kanserin hücre seviyesinde başlama nedenidirler.

- Sizin çok güzel bir yumurta pişirme tarifiniz var kitapta... Tavayı ısıtıyoruz, üzerine bir parça tereyağ ya da zeytinyağ koyup yumurtaları kırıyoruz... Ocağın altını, tavanın da kapağını kapatıp kendi halinde pişmeye bırakıyoruz. Böylece hiçbir şekilde trans yağ ortaya çıkmıyor... Aksine protein deposu bir yemek ortaya çıkıyor. Hatta siz yumartanın pastırmalısını da öneriyorsunuz...

Evet... Bakın bu da yeni bir şey değil. Diyetisyen Prof. Ayşe Baysal Hoca vardır, bu aslında onun tarifidir.

- Hani yeşil mercimek yiyin diye kampanya yapan hoca?

Evet. Ben bu pişirme tarifini, ilk o bizim üniversiteye, İstanbul Bilim Üniversitesi’ne gelip konferans verdiğinde ondan duydum. Ayşe Hoca’yı bu vesileyle saygıyla, hürmetle anıyorum, o da bugün benim söylediklerimi senelerce önce öğrencilerine, yani diyetisyenlere anlatmıştır.

- Yeşil mercimeğin faydalarını ilk olarak o dile getirmişti değil mi?

Evet. Ben değişik bir şey, yeni bir şey söylemiyorum... Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, yumurtanın içinde karbonhidrat olmadığı için, glisemik indeksinin sıfır olduğunu, mercimek ve kurufasulye gibi baklagiller grubu yiyeceklerin de glisemik indeksinin düşük olduğunu gösteriyor. Bu gıdaların sağlıklı olmalarının nedeni de bu zaten...

En sağlıklı meyve zeytin

- Hocam dikkat ettim kilo vermek isteyenler için günde sadece bir elma ya da bir armut öneriyorsunuz. Bir de en sağlıklı meyve zeytindir diyorsunuz. Neden?

En sağlıklı meyve zeytindir. Çünkü glisemik indeksi sıfırdır. Her sabah kahvaltıda 9-10 adet zeytin yenmelidir. Domates, salatalık ve biberler de aslında sebze grubunda olmalarına rağmen o bitkilerin meyveleridir. Ceviz, fındık, fıstık, badem de kendi ağaçlarının meyveleridir ve bunların da glisemik indeksleri sıfırdır. Bu saydıklarımızı meyve olarak bilip tüketirsek, gün içinde ne kadar çok ve sağlıklı meyve yediğimiz ortaya çıkacaktır...

- Peki ya elma, armut?

Kilo vermek istiyorsak, insülin direnci kırılana dek, bir adet düşük glisemik indeksli meyve yenilebilir. Bu orta boy bir armut, bir portakal, nar veya elma olabilir. Yaz aylarında üzerine şeker ekilmeden çilek, kiraz, böğürtlen veya ahududu da günde 100- 200 gram kadar yenilebilir.

Karpuzdan uzak durun

-Uzak durmamız gereken meyveler hangileri peki?

Kavun, karpuz, dut, üzüm ve taze incir, glisemik indeksleri ortalama olarak 80-100 olduğu için maalesef yenilmemelidir. Özellikle Haziran ve temmuz aylarında hastalarımızın kan yağlarındaki trigliserit oranı bu nedenle yükselmektedir. Meyve sularında, karpuz ve kavunda bulunan meyve şekeri hemen yağ olarak depo edilir. Bunun en önemli belirtisi, 30 yaşından sonra hafif hafif bel çevresinin büyümeye başlamasıdır. Bel çevresinin büyümesi, kalp ve damar hastalıkları ve bütün dejeneratif hastalıkların başlamış olmasının belirtisidir ki, bu da insülin direncinin en ciddi belirtisi olarak kabul edilir. Bu yüzden bel çevresi ölçümlerinin kilo ölçümlerinden daha önemli olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir.

Özellikle 30 yaşından sonra geceleri yatmadan önce birkaç meyve yer de yatarsak, kilo vermemize ve yağlarımızın yakılmasına fırsat tanımıyoruz demektir. Ama dün de söylediğim gibi biz hiç hareket etmeyen bir toplumuz. Sağlıksız, hareketsiz bir yaşam biçimi sürüyoruz. Sürekli ne yiyeceğimizi ve içeceğimizi düşünüp duruyoruz. Hiçbir zaman “Bugün ne yapayım da 40-50 dakika yol yürüyeyim” demiyoruz. Günlük yaşantımızı bu şekilde düzenlemek aklımıza bile gelmiyor. Eğer her gün 5 kilometre yol yürürsek, inanın sağlıklı olmak kaydıyla her istediğimizi yiyebiliriz
 

organik tavuk dışındaki tavuklar yasak
Canan Hocanın Kitabını alıp okuyup kilo verme sistemini anlamalısınız.
 
iyi akşamlar arkadaşlar ben pek giremiyorum yarın geçmişi okuyarak telafi ederim söz.
bugün 2 öğün yaptım

2.öğünüm
1 tabak etli nohut
1 kase yoğurt
1 kase slata
biraz turşu
1 avuç kuruyemiş
yarım trabzon hurma

hafta sonları pek su içmeye fırsat olmuyor.1 lt en fazla 1.5 spor da yok ama hiç yerime oturmadım desem.adımsayarım olsa 10000 i geçerdi heralde.
 
loxıcım yıne cok guzel bır paylasımda bulunmussun tsk canım.
ufak ufak yatıyımda leptınım gelıversın yamacıma
 
organik tavuk dışındaki tavuklar yasak
Canan Hocanın Kitabını alıp okuyup kilo verme sistemini anlamalısınız.

canım ılk kıtabını aldım okudum tavuk meselesı oyle ama benım ımkanım yok ve severım tavugu o yuzden ayda bı kez boyle yemeye karar verdım
omega 3 unde ne oldugu nerden alıcamı bılemedığım ıçın sormuştum
 
karatay yasam sekline baslayali 40 gün oluyor tam..ve bu 40 günde verebildigim kilo sadece 2 kilo...herseyi eksiksiz yapipta bu kadar az kilo vermek sinir bozucu birsey...

hani daha önceki zamanlarda yaptigim baska kilo verme yöntemlerini yapsaydim eger 4 kilo rahat verirdim 40 günde..cünki her insan kendi vucudunu taniyor nede olsa...ve bu benim yasadigim problemi yasayan bir süre insan var ve ayni dertten muzdaripler...

ve malesef bir careside yok gibi...her nekadar bu yeme seklini, yasam seklim haline getirsemde, kabul edip benimsesemde, icime sindirip ömür boyu devam ettirme kararim olsada yinede bilinc altinda kilo vermek var !! karatay beslenme sekline hayran oldum adeta asik oldum diyebilirim...ama gel görki bilinc altinda kilo verme olayini asamiyorum..

cünki kilo verme beklentisi ile basladim zaten!!! kilo sorunum olmasaydi eger benim,karatayi görmez belkide dikkatimi bile cekmezdi yani!! buda neymis diye bakmazdim bile belkide!!!!!

bu yeme sekli ile rahatim mutluyum hersey yolunda ac degilim enerjigim hersey bu kadar iyiyken neden bilinc altindaki kilo verme olayini asamiyorum bilmiyorum!

ve bir süre kadinda ayni seyi yazmis burda okudum...ve anladimki cok kilolu insanlar rahat sekilde kilo veriyorlar karatay yeme sekli ile....ama 5-10 kilo fazlasi olanlar icin kilo vermek cok cok zor gözüküyor bu yeme sekli ile...tüm gecmis yazilara okudugumda kilo oranlarina baktigimda sonuc bu cikiyor... ve kendimdede 40 gündür yasadigim sorun aynisi!

5-10 KILO FAZLASI olan insanlar azimsanamayacak kadar cok hemde...yani hepimiz obez yada 40-50 kilo fazlasi olan insanlar degiliz sonucta!

ve engelleyemedigim bilinc altindaki KILO VERME dürtüsü cok baski yapmaya basladi bende!! sinir bozucu bir durum!!

yazim yanlis anlasilmasin lütfen..halen karatayciyim ve devam ediyorum ve sonuna kadarda devam edicegim INSALLAH...sadece sizlerle bilinc altimda engelleyemedigim bu GERCEGI paylasmak istedim! her ne kadar hayran olsamda bu yeme yekline ortada birde böyle bir gercek var gördügüm ve yasadim gercek! bunu sizlerle paylamask istedim sadece...

yani sonuc olarak CANAN HOCA bastan dogruyu söylemis zaten...bu diyet degil bununla cok az kilo verirsiniz diye! sayet 5-10 KILO fazlaniz varsa bu yeme sekli ile kilo verme olayi malesef minumumlarda...zar zor verilebiliyor! birebir yapsanizda denilenleri durum bu!

faydali yaglar,omega 3 ler, D vitamini kalsiyum vs.vs. hersey birebir olsada 5-10 kilo fazlasi olanlar icin bu yeme sekli umut vaad etmiyor! ediyor ama cok uzun vadede umut vaad ediyor...yani benim 5 kiloyu vermem 3 ay belkide 4 ay sürecek gibi gözüküyor...gidisattan bu sonuc cikiyor...

ama bu yeme sekli ile özzelikle 5-10 kilo fazlasi olanlar; cok asiri kilo veremesenizde,gayet dinc lesiyoor ve yasam standartiniz ve uyku kaliteniz yükseliyor..gercek manada SAGLIKLI oluyorsunuz...
bizler icin en büyük getirisi bu!

yani sonuc olarak bilinc altindaki kilo verme olayini eger bastirabilirsek hatta yok edebilirsek, uzun vaadede hem kilo veriyor hemde saglikli oluyoruz karatay ile...ama cok cok cok cok sabir gerektiyor buda...

ben ve benim gibi olanlar icin COK COK SABIR ve kilo verme piskolojisinide atlatabilmeyi diliyorum! ve yola devam karataycilar diyorum...
yasadigim bu gercegi sizlerle paylasmak itiraf etmek istedim...:92:



 
Bu gun moralmen coktum kizlar

sabah kahvaltimi yaptim her zamanki karatay kahvaltimi birde saatine falan dikkat ederek utu yaptim is yaptim yuruyus yaptim aksam esime ekmek ustu pizza yaptim jest olsun diye neymis yumusak olmus yiyeceksin dedi bana bende sinirle bir dilim yedim delirdim ama resmen biliyor ekmek yemiyorum vs offf of bu hafta cok umutluydum cok sonuc ne olacak husran

Aksam bir ince dilim pizza
 
kızlar merhaba .. bir sorum olacak.. mesela ben dün akşamyemegini saat 6 da yedim. 6 dan sonra su dışında bişey almadım. ancak gece 3 te çocuk dolayısıyla kalktıgımda 1 muz 2 kayısı biraz da bitter çikolata yedim. daha sonra uyudum ve saat 06,30 da kalktım.. birazdan da kahvaltı yapacagım.
bu gece atıştırması zararlı mıdır. tşk ederim..

ayrıca kızlar size bir kaç tavsiyem olacak ben de çok işe yaradı..özellikle şişkinlik konusunda

1- yemeklerinizi yer sofrasında yiyin
2- lokmalarınızı dakika tutarak en az 30 sn çigneyin..
3- son lokmadan sonra hemen kalkmayın.. en az 5 dakika oturmaya devam edin.. çünkü sindirim devam ediyor..
 
canan hoca benim soruyA YUKARIDA cevap vermiş .. demiş ki

" Evet. Leptin hormonu en fazla ve yüksek düzeyde gece yarısından sonra saat 02:00-05:00 arasında salgılanıyor. " gitti güzelim leptinlerim. neyse ögremiş oldum..
 
evet kizlar size düsüncelerimi ve yasadiklarimi yazdiktan sonra itiraf ettikten sonra canan hocaya soru sormustum bu konuyla ilgili...ve sagolsun hemen cevaplamis...kendisine tesekür ediyorum..yani herseyi uygulayipta bu kilo verememe yada cok az kilo verme olayini bir sonraki kitapta acikliycam demis...nedenlerini ve nicinlerini bir sonraki kitapta acikliyacagini yazmis......bakalim 4 gözle bekliyorum :))
 
Günaydın KIZLAR

Gerçekten paçavra gibiyim.Her tarafım dökülüyor.
Şuanda tuşlara bile zor basıyorum.
Bu grip belası dünden beri beni de vurdu:))
Birde işteyim ,akşama kadar nsl geçicek bklm...

Dün bilgisayara dokunamadım bile
Bildirime dünden başlıyorum

DÜN
1.ÖĞÜN : 2 yumurtalı lorlu omlet
10 tane zeytin
1 g.k.kayısı
1 erik

2.öğün : 2 lt limonlu su :)
3.öğün: ufak bir parça balık ızgara
bol yeşil saata
2 hurma
1 erik
sade kahve

gece: tarçınlı süt

Bugün
1. öğün: 2 yumurtalı lorlu omlet
10 tae zeytin
çay

Hepinize iyi haftalar.
AMAN herkes dikkat etsin kendine.
ÖZELLİKLE DIŞARIDA YÜRÜYENLERRRRRR
Üşütmeyin.acayip salgın var.

hepinizi öptüm.



.
 


1.70 boy ile 52 kilo olmuşsun çok iyi bence
bel basen bölgesini ölçtün mü onlarda önemli
 
günaydın hanımlar,
1 ocak itibarıyla 80 kg olarak karatay diyetine başladım.% 90 uyarak devam ediyorum.%90 diyorum çünkü öğün saatlerini dengeleyemeyince akşam öğünü 8 den sonraya kalıyor.ben de yemiyorum.gece de peynir vs atıştırıyorum.geçen hafta böyle geçti ama buna rağmen bugün tartı 76.5 i gösteriyor.
ne yalan söyliyim ilk hedadef kilo vermek benim için,sonra sağlık da düzelir,bozulmaz zaten.
o nedenle 1 haftada 3.5 kilo iyi geldi bana ama biraz da korkuttu.günler ilerledikçe verilen kilo da azalacaktır diye düşünüyorum.
diyet çok sağlıklı,kitabı da okudum,harika.insanı motive ediyor.doğru ekmeksiz de yaşanırmış,ben ölmedim 1 haftada :)
herkese kolay gelsin......
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…