kadınlar kulübü okuma grubu

Kurmay Başkanı Kazım (Dirik) Bey Mustafa Kemalin karşısına dikilmiştir:
-Paşam, siz askerlikten istifa ettiniz. benim bundan sonra emrinizde bu vazifeme devam imkanım kalmadı. Evrakı kime teslim edeyim?

Mustafa Kemal'incevabı hazin bir inilti gibi olur ve bulunduğu koltuğa derin bir yesi içinde gömülür.
-Ya öylemi efendim? Peki efendim............

Ama Hangi Atatürk-Taha Akyol-51
 
O sırada yanlarında bulunan Rauf Bey, hatıralarında şöyle nakleder:
Mustafa Kemal'i 1909'dan beri tanırım. Nice mihnetli anlarına şahit olmuşumdur. Ama o gün, orada, kurmay başkanının, evrakını toplayıp karşısında dikildiği ve o sözleri söylediği andaki ruh düşkünlüğünü hiç bir zaman görmedim...
 
Şevket Süreyya anlatıyor:
"Saatler ilerlemektedir, sinirler gergindir: Kolordu'dan gelecek haber ne olacak? Bu uğursuz hava uzayıp gidecek mi? Yoksa bir tutuklama emri?...
Tam o sırada yaver Cevat Abbas, Mustafa Kemal'in odasına yıldırım hızıyla girer.
-Kumandan (Karabekir) Paşa geliyorlar. Arkalarında bir bölük süvari askeri var!
Mustafa Kemal, Rauf Bey'e bakar, kulağına eğilir, yavaşça mırıldanır:
-Gördün mü Rauf? Dediklerim doğru değil miymiş?
Sararmıştır. Bunalım zirve noktasındadır. Yerinden kalkar. Odanın orta noktasına ilerler. Ayaktadır. .................................

Hayatında en önemli dönüm noktasıdır.
Kazım Karabekir Paşa kapıda görünür. Arkasını subaylar çevirmiştir. Sakin görünmeye çalışır, yüz hatları hiçbir şey ifade etmez. Binanın önünde süvari bölüğü saf nizamı almıştır. Karabekir ilerler. Yaklaşır. Durur. Askerce selam vaziyetini alır. Önemsiz bir şeymiş gibi,
sükunetle bildirir.
-Emrinizdeyim Paşam! Ben, subaylarım, erlerim, kolordum, hepimiz emrinizdeyiz!


Ama hangi Atatürk-Taha Akyol-52
 
Son düzenleme:
Garp Cephesi kuruluncaya kadar Milli Mücadele'nin temelleri Doğu'da atılmış ve bu çok ağır ve çok onurlu görev, Mustafa Kemal, Karabekir ve Rauf Beyi'in omuzlarında taşınmıştır. Tarihin cilvesi ve siyasetin tabiatı; yedi yıl sonra Karabekir Paşa ve Rauf Bey İstiklal Mahkemelerine düşecek, büyük haksızlıklara maruz kalacaklar...Mustafa Kemal istifa ettiğinde kendisinin bir göreve atanmasını isteyerek onu büyük hayal kırıklığına uğratan Kazım Dirik ise Kemalist Cumhuriyette Vali ve Trakya umum müfettişi olarak görev alacaktır.

Ama Hangi Atatürk-Taha Akyol-54
 
Son düzenleme:
"Yunan dünyasından sonra Ortaçağ'da İslam dünyası her üç alanda da önemli gelişmeler gerçekleştirmiştir. İslamiyet Arap uygarlığının görkemli gelişimi sayesinde Ortaçağ'da bağımsız bir felsefi zihniyet oluşturmuştur. Bu oluşum önce Yahudileri, daha sonra da Batı hristiyanlarını ciddi bir şekilde etkilemiştir. Araplar, Yunan felsefesini tanımadan önce soyut bir Tanrı kavramını geliştirmişlerdi. Bunun yanında Ortaçağ Arapları astronomi,, matematik, -19.yüzyılın ikinci yarısında metaryalizmin Tanrı Bilimi haline gelen-tıp ve - özellikle metaryalizmi ilgilendiren sorunlarla çok yakın ilişkisi olan- fiyoloji alanında çok ciddi çalışmalar yapmışlardır. Bu nedenle Friederich A Lange'ye göre çağdaş anlamda "doğa bilimleri"nin gerçek yaratıcısı Araplardır. "

Osmanlı Aydınları ve Sosyal Darwinizm-20
 
"Marx ve taraftarları bitki ve hayvanlarda doğal ayıklanmayı, teolojiyi yıktığı için kabul ederken insanlar için bunun geçerli olmadığını belirterek şiddetle eleştirdiler. Çünkü doğal ayıklanma sosyalist toplum idealleriyle taban tabana zıttı.Marxsistlere göre insan diğer canlılardan farklı olarak akıl sahibi olduğu için aklına göre hareket etmelidir. Darwin doğal ayıklanma sürecini Malthus'tan aldığı için Marx çok rahatsız olmuş ve Malthus'un nüfus teorisini "veba" olarak adlandırmıştır. Marx'a göre toplumsal alanda doğal ayıklanma, sadece İngiliz kapitalist toplumu için geçerli olan geçici bir durumdu. Aslında Marx burada çok ciddi bir ikilem içerisindedir. Çünkü Marx'a göre, Darwin'e yaşamk için mücadele kuralını hayvan ve bitkilerin hayatı için kabul ettiren, İngiliz toplumunda hüküm süren yaşamak için mücadele - herkesin herekese karşı olduğu savaş,bellum omnium contraomnes- düşüncesidir. Fakat diğer taraftan Marx doğal ayıklanmayı teolojiyi yıktığı için bilimsel bir gerçek olarak savunacak ve kullanacaktır."

Osmanlı Aydınları ve Sosyal Darwinizm-55
 
Son düzenleme:
"......................Dolayısı ile evrim teorisi, materyalist düşüncenin gelişmesi sonucunda büyük oranda temelleri sarsılmış dinlerin ve metafizik açıklamaların yerini dolduracak yeni bir "din"dir. Bishop Wilberforce'ye göre, "bu kirli dinin peygamberi Charles Darwin'dir.(*)"


Osmanlı Aydınları ve Sosyal Darwinizm-46
(*Russel-Din ile Bilim)
 
kitap bloğumdan taze çıkmış bir paragrafı yazayım bende,
Ayşe Kulin'in Umut adlı eserinden.
Ayşe Kulin'in dedesi Zeki Salih Kulinoviç'in sesinden...
"Kendini yeniden ispat edecek,yeniden alışacaktı.yeni komşuları Zeki Salih'in topraklarından sökülmüş herhangi bir muhacir değil ,bir soylu olduğunu hiç bilmeyecekler,bir türlü düzeltemediği şivesine gülecekler,bir yerde çalışmıyor olmasını kınayacaklar,Osmanlıca yazıyı bilmemesini cahilliğine yoracaklar ve onu boş gezenin boş kalfası zannedeceklerdi.Onun bir Boşnak beyi olduğunu,beylerin iş tutmayıp arazilerinden gelen itatla geçindiklerini ve tarlalarını süren yüzlerce köylüyü de ayrıca geçindirdiklerini,Boşnak beylerinin sadece aralarında kullandıkları alfabeyle okuyup yazdıklarını,bu yazıyla Balkanların en güzel şiirlerini ve en mükemmel tarihini okuduklarını,cahil olmadıklarını hiçbir zaman bilemeyeceklerdi.Zaman içinde en azından iyi bir insan olduğunu öğreneceklerdi belki ama bu yeterli miydi?Saraybosnadaki evini boşaltırken , memleketinde gördüğü saygıyı ,yeni vatanında göremeeceğini tahmin ediyor ama önemsemiyordu.Çünkü o ailesiyle İstanbula doğru yola çıkarken,hala Balkanların efendisiydi Osmanlılar "
 
"Kadınlar," diyor bir ses zihninin derinliklerinden, "Kadınlar, onlarla oynayamazssın....Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun."

Ahmet Ümit-Beyoğlu'nun En Güzel Abisi Sayfa
 
Son düzenleme:
"Geniş adımları gergin, yumrukları sıkılı, sağ gözü seğiriyor: Bir tek onun farkında. Belki de o sebepten daha çok hiddetleniyor. Hiç bir zaman sahip olamadı şu sağ gözüne, sinirlenince hep seğirir.... İnsan oğlu neden bu kadar zayıftır ki?"

Ahmet Ümit-Beyoğlu'nun En Güzel Abisi 2
 
"Duymamıştı beni. Yerdeki adama bakmayı sürdürüyordu öylece. Halbuki daha önce de sayısı çatışmaya girmiş, adam vurmuştu. Ama kolay değildi, bir insanın canını almak. Karşınızdaki kim olursa olsu, ne kadar haklı olursanız olun, birini öldürmek, dünyanın bütün yükünü sırtlamak demekti. "Tanrıdan rol çalmak" derdi bir arkadaşım. "Birini öldürmenin anlamı budur." Çaldığı rolün sonuçlarıyla yüzleşiyordu yardımcım."

Ahmet Ümit-Beyoğlu'nun En Güzel Abisi-46
 
"Haklısınız , Engin beni pek sevmezdi. Azize'ye kadar sevdiğini sanmıştım oysa...Ne önemi var ki hayat, yaşadıklarımızdan çok hayal ettiklerimiz değil mi zaten?
Ama keşke gerçeğe toslamasaydım. Azize benim kafamı çarptığım o gerçekti."

Ahmet Ümit-Beyoğlu'nun En Güzel Abisi"-279
 
Son düzenleme:
"Ne desem boştu, eğer hayatta sınır diye bir şey varsa bu çocuklar onu çoktan geçmişlerdi."

Ahmet Ümit-Beyoğlu'nun En Güzel Abisi-281
 
"Nah kurtulursun. Öyle piyango bize vurmaz. Anlamadın mı lan taş kafa. Bizim kaderimiz mühürlü oğlum mühürlü. Bugün mutluluktan müebbet yesek, yarın af çıkar. Televizyon kamerası kim sen kim?"

Altta Kalmadı Keto:

"Olsun oğlum, belki televizyon kameralarına poz veremeyiz ama mobeseler iyi tanır bizi."

Ahmet Ümit-Beyoğlu'nun En Güzel Abisi-136
 

Tatlım konu başlığına bakmadan yazını gördüm profilimde

Dedim dadlucadunun fena tepesi atmış
 
"Onca yıllık ölümden sonra dirilere duyulan hasret öylesine yoğun, iki çift laf etme özlemi öylesine büyük, ölümün içindeki öteki ölümün yakınlığı öylesine korkunçtu ki, Prudencio Aguilar sonunda can düşmanını sever olmuştu."

Yüzyıllık Yalnızlık-Gabriel GarciaMarquez-91
 
".......Düğünden sonra yerine yurduna dönmeye niyetliydi. Oysa baktı ki Macondo halkı sevabı günahı rafa kaldırmış, vaftiz nedir, yortu nedir unutmuş, yüreği razı gelmedi bunca rezilliğe. Tanrı sevgisine, Tanrı korkusuna bu denli muhtaç bir yer olmayacağına, Tanrı'nın tohumunu ekmek için buradan daha bakir toprak bulunmayacağına inanarak, bir hafta daha kalmaya, sünnetli sünnetsiz kim varsa vaftiz etmeye, yıllanmış karı kocaları Tanrı önünde nikahlamaya, ölenlerin başında dua etmeye karar verdi. Ama kimse oralı olmadı. Kime yanaşsa, bunca yıldır papazsız da pekala yaşayıp gittiklerini, ruhlarına kimse aracılık etmeden de Tanrı'yla işlerini yürüttüklerini söylüyorlardı."

Yüzyıllık Yalnızlık-Gabriel Garcia Marquez-96
 
Son düzenleme:
"Aurelino serinkanlılığını yitirmeden , "Sen Liberal falan değilsin ," dedi Doktor'a. "Sen kasaptan başka bir şey olamazsın."

Yüzyıllık Yalnızlık-Gabriel Garcia Marquez-116
 
"Bir ikindi zamanı, Amaranta, mutfağa gidip elini ocaktaki kömürlerin arasına daldırdığı ve etinin yanık kokusundan öte bir acı duymayıncaya dek elini yaktığı zaman bile, Ursula başını çevirip de bakmadı. Vicdan azabı böyle geçiştirilemezdi ki."


Yüzyıllık Yalnızlık-Gabriel Garcia Marquez-128
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…