liseye başladığımda annem bir makyaj çantası hediye etmişti bana, içinde bir siyah rimel, bir kalem, şeftali rengi bir allık, parlatıcılı bir ruj olan minicik bir çantaydı. 15 yaşında filandım işte. ama sevmedim makyaj yapmayı. saçımı biraz erken boyattım, 16 yaşındaydım güzelim açık kumral saçlarımı mavi siyaha boyamıştım. 18 yaşıma doğru sadece dışarı çıkarken siyah kalem sürmeye başladım, saçım siyah cildimse oldukça beyaz olduğu için ekstra makyaj yaptığımda absürd duruyordu. üniversiteye başladığımdan beri ise makyaj saç ve güzellik konularındaki anlayışım oldukça değişti. saçlarım kızıl şu anda, sadece kahverengi bir rimelle kirpiklerimi belirginleştiriyorum, şeftali renkli çok hafif bir allık ve doğal tonlarda hafif parlatıcılı rujlar sürüyorum. yaş büyüdükçe insan doğallığın kıymetini daha iyi anlıyor, makyajın sadece güzel yanları ön plana çıkartmak için bir araç olduğunu anlıyorsun. 15 yaşın verdiği tazeliği boyalarla makyajla nmahvetmenin seni daha güzel yapmadığını farkediyorsun. eskiden bronzlaşmak için kendimi yırtardım şimdi cildimi bile kendi haline bıraktım. hatta dışarı çıkarken güneş kremleri filan sürüyorum yüksek korumalı, çünkü önemli olan bronzluk değil cildimin sağlığı ve doğallığıymış bunu anladım yerimseniben