Merhaba hanımlar. İyisiniz inşallah.. Başlamadan önce birkaç şey için özür dilemek istiyorum. İmla hatalarım ve yanlış söylediğim kelimeler için şimdiden özür dilerim, bugün dikkatsizce içimden geldiği gibi yazmak istiyorum. Hayatım kurallarla dolu. Kendim belirlemek istiyorum. Bıkıyorum..
Öncelikle belirtmek isterim ki bugün tek bir dert üzerinde yoğunlaşmıcam. O yüzden ''Eee derdin ne?''ciler daha atraksiyonlu konulara dönebilirler, ama sizi de seviyorum renklisiniz. Ayrıca konum uzun olacak, bunun için de özür diliyorum. Konum doğru yerde değilse Mune düzeltir sanırım.
Son zamanlarda kendimi iyi hissetmiyorum. Çok şey üst üste geldi. Önce oğluma otizm şüphesi var dediler. Hatta direkt ''otizm yeaa'' diyen bile oldu. İnsanlar öyle rahat konuşuyor ki.. Yani sizin içinizin çekilip onu geri almak için nasıl çabaladığınızı umursamıyorlar bile. Herkes doktor, herkes öğretmen. Benim dışımda herkes oğlumun annesi.
Neyse, çok şükür otistik olmadığını öğrendik. Bu 4-5 aylık bir süreçti. Sürecin bu kadar uzamasının sebebi de ben bir türlü ikna olmadım. Çünkü kafam bir sürü farklı ses tonunun ''Neden konuşmuyor'', ''Neden bakmadı'', ''Neden topu bana atmıyor'' gibi şeylere cevap aramakla meşguldü. Değil ama otizm değil.
Bu süreç beni çok yordu. Sonra eşim işten çıkarıldı. Kriz varmış, firma küçülmeye gidiyormuş. 3 ay işsiz kaldı. Sevgili kv hiç yardımcı olmadı. Bir efsaneye göre akşam olunca paraları şöminesinde yakarak evini ısıtıyormuş.
Sonra hastalıklar peşimizi bırakmadı. Oğlum 2 hafta üst üste ishal oldu. Yemedi, içmedi.. Sürekli köşede bitkin halsiz bir çocuk. Öldüm bittim o iki hafta. Derken oğlum iyileşti ben hasta oldum. Hala iyileşemedim. Ayrıca sol kulağım artık %10 duyuyor. İlginç bir yıldan geçiyorum.
Bu hastalık, parasızlık falan derken iyice de salmışım kendimi. Bu sabah aynaya baktım, bıyıklarım köşelerden çıkmış öyle siyah ve kalın duruyor ki inanamadım. Moralim bozuldu. Bu sabah eşimi öptüğümü hatırladım. Dikkatli mi bakıyordu.. Önemsiyor muydu.. Beni gerçekten öpmek istiyor muydu..
Ayrıca birazda paranoyaklaştım sanırım. Eşim yeni kıyafet çekmiş üstüne. E doğru çalışırken giyebileceği düzgün bir kıyafeti yoktu. Ama çok yakışmış be.. Niye bu kadar güzel bir ceket seçti. Niye bu kadar güzel bir gömlek bu.. Niye kendine bakıyorsun sen? Ben, manyak ben işte.
Bugün eski zamanlarda çekilmiş bir videomuzu seyrettim. Saniyede 50 iltifat ediyor :/ 5 dk bir bana kurban oluyor.. Hayır o zaman o kadar çirkinim ki. Türbanımı geriden bağlamışım, bonenin %80 i ortada. Sivilcelerime ve kezban kaşlarıma bakarak beni sevdiğini söylüyor.
Tamam, tabi ki aynı ilgi alakayı bekliyor değilim bugün. Ama çok özledim.. Eskisi gibi sarılmıyoruz, öpmüyoruz. Eskisi gibi sevişmiyoruz. 1 ay oldu sanırım.. Bunu yazarken neden gözlerim doluyor bilmiyorum. Monoton olmak böyle bir şey mi? Artık sadece dinlenmek istiyoruz. Birkaç gündür beraber film seyretme planı yapıyorduk, yine oglumun yanında uyuyakalmışım. Sabah beni öptü ve işe gitti. Sonra beni gece uyandırmadıgı için ona kızdım. Çok kızdım. Aptalca şeyler yapıyorum son zamanlarda.. O uyurken beni öptü işe gitti ama ben neden arkamı dönüp gözyaşı döktüğümü bilmiyorum. Sanki hayata yetişemiyorum. Ev işi yapıyorum, yemek yapıyorum, oğlumu kreşe götürüp getiriyorum. Çok mu erkendi diyorum bazen..
Fiziğimi beğenmiyorum. Burada çok insana bu konuda teselli verdiğimi biliyorum. Yalan mı söylüyordum.. Artık kendimi tanıyamıyorum. Doğumdan sonra tek kilo veremedim. 80 kiloyum 160 boyundayım. Karşıdan bakınca şişman demezsin, ama bana dar bir tshirt giydirirsen hamile oldugumu düşünürsün. Aslında kafaya takıyor değildim, barışıktım kendimle. Ama eşim bazı yakınlaşmalarımızda ''Şişmiş mi bu?'' gibi şeyler söyleyince bütün özgüvenimi kaybettim. Yakınlaşmak istemiyorum bile. İstiyorsam bile asla rahat hissedemiyorum. Göbeğimi kapatmak istiyorum.
Bazen o kadar sinirleniyorum ki. Ben güzelim abi. Eşimin kıskançlığımı sınaması falanda boşa aslında. Allah var, fena kız değilim. Eşime 10 çekerim o da farkında bunun. Bunu böyle yüzüne haykırmak istiyorum bazen. (sakın ha kendini övdü gibi çocukça şeyler düşünmeyin hiç o taraklarda değilim)
Bu arada sanırım mutlulugu çikolatada buluyorum. Ne bileyim çok saçma belki ama kendime zaman ayırırken tadı güzel şeyler yemek beni mutlu ediyor. Abartmasam bile yemek istiyorum bazen. Bu psikolojide bir insandan suflesini almak, patlamış mısırını almak vicdansızlık değil miydi şimdi.. Gerçekten istesem veririm bu kiloları onu da biliyorum. Ama ne iner ne çıkar benim kilo 80 işte..
1 hafta önce anneme gittim. Annem karanlıktan korktugumu bilir. Koridorun ışıgının açık kalmasını istedim. Israrla açmadı o ışığı. Sonra da bana ''Kocaman kızsın karanlıktan korkulur muymuş'' dedi. Tam da o sırada doğru anın geldiğini mi hissettim ne oldu bilmiyorum birden içimi döktüm. Halbuki oraya kafa dinlemeye gitmiştim. Hiç hesapta yoktu böyle seyler.
Ben ilkokula giderken okuma yazmayı beceremediğim için annem beni banyoya kitleyip ışığı da kapatırdı. Zifiri karanlık benim ceza şeklimdi. En az 1 saat otururdum orada. Bundan anneme hiç söz etmedim. Yıllar oldu, evlendim gittim. Bu karanlık korkusu hep kaldı bende. Ama annem benim tek arkadaşım. Tek sırdaşım. Burada öyle arkadaşım da yok. Yeni gelin komşularım var. Muhabbetleri hep aynı.. Çok toz pembeler. Bilmiyorum anlatabiliyor muyum.. Eski günleri hatırlayıp annemi üzmek istemedim. Ama bana bu yüzden kızmasına dayanamadım. Krizden sonra odalarımıza çekildik.
Sonra gittim öptüm, özür diledim. Kırılmasını istemedim. Ağlamaya başladı. ''Biliyorum'' dedi. Sarıldık çok uzun bir süre sarıldık. Hiç konuşmadık. O zaman yaptıgımın yanlış olmadıgını anladım. Bunu tam da o an yaşamamız gerekiyordu.
Her şey düzelecek mi dersiniz? Yani iç sıkıntılarım beni boğmaktan vazgeçecek mi. Eşimin göğsü benim için huzur ötesi. Ama bazen göğsünü parçalayıp, içinde benimle aynı özlemler var mı diye bakmak istiyorum. Sizce bu normal mi?