Her güne yeni bir Esmaül Hüsnayla başlayalım inşallah

Bugün akşamla yatsı arasında
70 tane Estağfirullah ve etübü ileyh
1000 tane Ya Latif
100 tane de Salavat-ı Fatih okudum.
Her insanın kendini yakın hissettiği bir
Esma olurmuş,ben de Ya Latif esmasını
çok seviyorum.
Allah kabul etsin inşallah.
 
Günün Duası olsun;

'Allah’ım! Gizli olarak işlediğim günahlarımı, açıktan işlediğim günahlarımı, hatâen işlediğim ve bilerek yaptığım günahlarımı, bildiğim ve bilmediğim bütün günahlarımı bağışla."
(Hâkim, "De’avât", No: 1880; İbn Ebî Şeybe, "Dua", 15,No: 29228)
 
Sübhanallahil hayyil kayyum ve
Ya Müheymin esmasını okudum.
Bugün fazladan
Ya Allahu Ya Rahmanu Ya Rahiymu
Ya Hannanu Ya Mennanu Ya Bedias semavatı vel erdi ya Malikel mülkü Zül celali vel ikram
terkibini 100 defa okudum.
Allah kabul etsin.
 
Bu günkü Esma yi ve recep ayı duasını okudum,
Ayrıca
Kelimei Tevhid ,
Allahümme ecir ni minen nar,
La ilahe illa ente sübhaneke inni künti minezzalimin okudum.
Sebe ve fatır surelerinin mealini okudum
 
Sübhanallahil ehadis Samed
Ya Cebbar
Bugünkü okunacak olanlar
Hanımlar yarın Recep ayının 13. Günü
13 , 14 ve 15. Günlerde oruç tutmanın sevapları internette yazıyor nasip olursa ben tutmayı düşünüyorum belki size de vesile olurum ..
 
Ben de yarın niyetleneceğim inşallah.
 
Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış.
Büyüğü Halil, küçüğü ise İbrahim.
Halil evli ve çocuklu, İbrahim ise bekarmış.
Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin.
Ne mahsul çıkarsa çıksın, iki pay ederlermiş.
Bununla geçinip giderlermiş.
Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı, her zamanki gibi ikiye ayırmışlar.
İş kalmış taşımaya. Halil, kardeşine bir teklif yapmış :
İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim, sen buğdayı bekle.
Peki, abi demiş İbrahim.
Ve Halil gitmiş çuval getirmeye.
O gidince, düşünmüş İbrahim: Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine, böyle demiş ve kendi payından bir miktar atmış abisinin payına. Az sonra Halil çıkagelmiş. Haydi İbrahim demiş, önce sen doldur da taşı ambara. Peki abi demiş İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşmüş yola.
O gidince, Bu defa Halil düşünür der ki: Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek. Böyle düşünerek, kendi payından atar onunkine birkaç kürek. Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar diğerininkine. Bu durum, böylece sürüp gider. Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur ve karanlık basar. Görürler ki, bitmiyor buğdaylar ve hatta azalmıyor bile.
Hak teâlâ bu hali çok beğenir ve buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki…
İki kardeş günlerce taşır ama bitiremezler buğdayı.
Şaşırırlar bu işe, aksine çoğalır buğdayları.
Dolar taşar ambarları. Bugün “Bereket” denilince, bu iki kardeş akla gelir.
Bu bereketin adı ise ; “Halil İbrahim Bereketi’dir .
Allah (Celle Celâluhü) bu hikayeyi okuyan her kese (Halil İbrahim Bereketi) versin. (ÂMÎN)

PAYLAŞALIM HERKES OKUSUN...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…