- 25 Aralık 2020
- 5.559
- 20.299
- 298
- 41
- Konu Sahibi Zamanmakinesi
- #161
spesifik olarak uzman değilim ama yine de alanla alakalı çalışıyorumBen sizi anladım hak veriyorum da. Ben dar gelirli bir ailenin çocuğuyum. Babam da aynen konu sahibinin eşi gibiydi.Paramiz olunca et yerdik. Sonra kirayı ödeyemezdik . Yazdıklarım böyle anlasildiysa özür dilerim. Gerçekten kötü bir niyetim yok. Ülkenin gerçeklerinden haberdarim. Kendi babam emekli ve kirada oturuyor. Yani üstten bir bakışım yok olamaz da.
Ama ben de gerçekten neyin doğru olduğunu bilmiyorum. Gerçekten her gün et gerekli mi? Beslenme uzmanları haftada bir defa diyorlar. Kaynaklar azaldığı için mi yoksa gerçekten de çok et zararlı mı?
çok et dediğiniz şey 300 gram gibi bir şeyse, günde porsiyon olarak bunun zararlı olması bana mantıklı gelmiyor. ve evet bence de mesele şu anda "kitlelelere et yedirmeyelim yoksa dünyanın b.kunu çıkarttık, kendi pembe totomuza göre kaynak kalmıyor" kafası.
ortalama Amerikalı steak'leri barbekü yapıp yapıp gömerken sorun yok. ama Hintli Çinli yemesin çünkü çoklar anacım. Kuveytliyi vazgeçiremiyoruz (dünyanın en obez ve etçil ülkelerinden biri) ama beyaz yakalı aşırı duyarlı Kuzey Avrupalıyı vegan yapalım, ona ayrı ona ayrı ürünler satalım, kafası. Ben öyle görüyorum yani.
biz avcı -toplayıcı ataların torunlarıyız
bize asıl zararlı olan şey rafine şeker, işlenmiş gıda, gluten laktoz (hayvanı evcilleştirmemiz, tarım hele, et yememizden çok çok daha sonra olmuş neticede)
bugün yediğimiz meyveler hep ıslah ede ede şeker oranını yükselttiğimiz seri üretim mamüller ama kimse çilek yemeyin muz yemeyin demiyor.
fakat
doğada uçan/zıplayıp koşan tavşanı bıldırcını geyiği (yani av etini) değil stres içinde büyütülen seri hayvan etini yiyoruz
yani etin miktarı değil de o etin de ahırda yetiştirilmiş hayvan eti olması, yağ/kas oranının bozulmuş olması, salgıladığı hormonlar ve büyürken yediği sentetik şeyler sorun. evet bunu da görüyorum, alanım itibariyle.
ha işte tüm bu şeyleri dikkate alıp da gerçekten düzgün rakamlar veren uzman var mı?
varsa haber verin. kim bunun kontrollü klinik araştırmasını şeffaf biçimde yapıp yayınlıyor ki? öyle bir yayın görmeden "uzman şöyle diyor" benim için faso fiso. neyin uzmanı acaba?
aynı nitelikte eti, aynı süre boyunca, aynı şekilde pişirip yiyecek aynı kalori yakımıyla (beden işçisiyse her 2 taraf da beden işçisi olacak şekilde) yakacak, cinsiyet ve yaş uyumlu kontrolleri olacak vs vs sonra ölçümler yapılacak o zaman bana "hımm tamam bak bu düzgün bir fikir veriyor dedirtir.
çalışmalarda hep yanlı kısımlar var, benim gördüğüm kadarıyla. yani baştan belli bir amaç için yapmışlar çalışmayı o tarafa gidiyor tüm değerlendirmeler. ya da kontrolllü deney değil de şey "akdeniz tarzı beslenme olan ülkelerde" "Japonya"da yaşam daha uzun, gibi tümevarımsal çıkarımlar. güzel de o ülkelerin havası suyu, sosyal ilişkileri, temizliği daha pek çok alışkanlığı var, hayat sadece beslenmeyle uzamaz.
neyse, bilim tabii ki en hakiki mürşit, bunu eleştirmiyorum ama işte diyorum bilimin de tarafsız güvenilir olmaktan uzak çok yönü var.
düzgün et bulabiliyorsam yemekten çekinmem ben mesela -köyümde hala yerli ırk koyun yayımı yapanlar var. o eti şüphesiz yerim mesela. ama hergün yemek bana o etle bile fazla geliyor (bu benim bir hastalığımla alakalı).. mesela hiç bir yayın koyun etiyle yapılmıyor zira bilim dünyasının ileri ülkeleri koyun eti zaten yemiyor (avustralya hariç). yerli ırk koyun etinde porsiyonda ne kadarı ne etki yapar bilmiyoruz.
egede yaşıyorum, balık bünyeme hiç ağır gelmiyor balığı haftada 2 yiyip bir gün kırmızı et bir gün beyaz et yiyorum ortalamada, benim için bu düzen yeterli. porsiyonlarım genel geçer kabul gören porsiyonlar kadar- ABD porsiyonu değil!
kurban zamanı memlekette eti biraz fazla yediğim için yaşadığım yerde sırf sebze yoğurt vs tüketiyorum. temmuz ağustosta da genelde sadece meyve sebze balık tüketirim. böyle bir düzenim var.
bir de not:
benim ailemde maalesef ki karaciğer enzimleri- safra kanalı safra kesesiyle ilgili bir mesele var
tıbben bir tanısı yok ama hemen herkesin kolestrolü yüksek
durun yükselmeyin "et yiyorsunuz çünkü" diye pesketaryen olan kardeşimin de yüksek, zaten öyle aman aman bir et yiyen de yok. ben daha bile fazla yiyorumdur,benim kadar da yemiyorlar.
bu bahsettiğim kişilerde ağırlıklı olarak akdeniz tipi bir beslenme var. hatta Giritli gibi besleniyor bizimkiler. bol bol ot, balık, arada koyun eti, annem eve dana kıymayı anca misafir gelecekse ona yemek yapmak için sokar.
yine de kolestrolü yüksek. her gittiği "uzman" kırmızı et yeme yumurta yeme vs diyor
kadın onları zaten yemiyor

annemin komşuları günde eve 5 ekmek alıyor bizimkiler 5 günde 1 ekmek alıyor, ama annemin yüksek...
uzmanlar ezbere konuşuyor genelde, maalesef...kişiye özel bir yaklaşımı olan uzman görmedim ben. ha büyük sorunlar yaşarsan çoook iyi uzmanı arayıp bulacaksın. değilse kolestrol yüksek diye kendi başına bu bir sorun değil, bünyesi böyle. daha doğrusu bizde metabolizma bu. (ben hariç, benim de kolestrol değil başka dertlerim var)
hergün et yiyen kişinin de kolestrolü kalp damar sağlığı gayet iyi de olabilir, ama yiyip yiyip oturuyor yakmıyorsa ne biliyim alkol vs. alıp başka faktörler varsa sağlığı kötü de olabilir, bütüncül bakmak lazım.
konuya yorumum ise:
ben zaten erkek kafalıyım bu forumda bunu görüyorum hep

evde eşyayı değiştirmek eşya krılıp dökülmediği sürece aklıma gelmez
hele bebek var evde. bebek büyüyünceye kadar bari bi 4 yaşına filan gelip zıplama çizme boyama huyları geçinceye kadar ben almam yani koltuk moltuk.
temizlikçi zaten almıyorum -nedense Türk kadınlarında bir "temizlikçi almazsa ölecek" hastalığı var, tıp da çaresiz.
o yüzden konu sahibinin almak isteği şeyler bence beslenmeden daha önemli şeyler değil fakat elbette ki aile bütçesini yoracak kadar et tüketiliyorsa ona bir hiza vermek lazım. bence burada en önemli mevzu aile bütçesinde ortak karar alınmıyor olması.